Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Harmanları Yakanlar Biziz Diyor Analar!

musali Çevrimdışı

musali

Üye
İslam-TR Üyesi
Rengim toprağa düşünce
Bilirsin düşünce bir umman
Buğday çalar yüzümü
Rüzgâr başaklara uzanır
Elleriyle okşar, usulünce
Buğday yüzümde ayna
Buğday yüzümde derya
Toprak anadır, der şairler
Zamanı da aşan bir şeydir bu
Bahsettiğim. Önce filize
Sonra başağa durur / orada
Başak altından öte esirdir bizde
Doğum ve bereket –
Eski düşlere uzanır analar yüzümde
Bilirsin düş, hayal demek değildir bizde
Toprak ezeli bir düştür mesela
Havva bir düştür
Ufukları aşar düşleri anaların
Ufuklar uçsuz bir düştür / ip ince
Zaman bir düştür
Zaman doğurgan rahme sahip
Bir anne gibi bazen.
Ceninini yeniden yaşar mahlûkat
Ceninini düşler Beni Âdem
Ufuktan perdeler kalkar
Rü’yet, Nuh’un gemisidir ummanda
Ve tomurcuklanınca baharlar
Bahar, rahmine dönüşür anaların
Cenin rahme düşen bir düştür
Her anne bir Havva,
Bir sürgündür bizde,
Yaşam, mazisi sürgün olan bir düştür işte
Nasıra çalan elleri vardır anaların
Elleri hayat, Elleri yer dolusu demirden
Terin biriktirdiği gök dolusu bir harman
Ve esîrleştirdiği bir destan

Elleri kıt’alardır / devirler boyu
Ninniler söyler sanırsınız ama
Hikâyeleri yürek burkan anılardır
Oğulların ihtilafı ve isyanı ve tarihin
Sürükleyip getirdiğidir kelimeleri
Kelimeleri kalbe oturan oktur
Düşleri hakikat:
Ömür ekmişler toprağa lakin
Buğday değil biçtikleri
Acıymış bütün zamanlar
Başağa durmuş buğday bir de
Bebeği göğsünde anne
Ne de çok benzer birbirine, bizde
Yılmadılar bütün bir zaman
Tutarlar ellerinden oğullarının
Tutmak: insanlığın yaşı kadar bir yük
Mahiyeti kadar büyüktür bizde
Kimi rivayetler: vazifedir bu, derler
Kimine göre: da’va
Ağır bir iştir vesselam
Zamana inad oğullar çocuktur analarının yanında
Bilirsin
Başakta kılçık, elleri dikendir çoğu zaman
Deri ve kemik yığını, kıymet hükmü mevcudun
Tutup uzatırlar yüzüme sonra / şefkatle
Yüzüm nadasa durmuş tarladır
Ana kadar müşfiktir yüzüm
Elleri esîr, elleri cevherdir çocukların
Amudi okşar yüzümü dikenler
Dikenler gözlerimden öpecekler
Yerinde çiçekler, gül bitirecekler
Yerinde can, canan sonra cinan dikecekler
Birazdan gece sıyrılacak siyahî şalından
Birazdan yıldızlar sönecek / dökülecekler
Ölüler kalkacak mezarlarından, birazdan gelinliğini giyecek,
Arzı endam edecek şafak
Ezan deruni yaracak uykularını âlemin
Yepyeni bir andır bu başlanan
Daha önce olmayan, bir kıyam…
Oğulların babalarıdır ufukta görünenler
Babalar: Tevazuya remz, eğik omuzları
Üzerinde saban ardı sıra öküzler
Çarıklarıyla yollar açar
Patikalar döverler
Ömür öğütürler yürürlerken, revani
Bunlar yüzüme umut ekecekler / biteviye
İman ekecekler gönlüme, furkandan
Bunlar yetimleri gözlerinden güldürecekler
Oğulları oradan beslenecek
Kızları oradan beslenecek anaların
Buğdaya çalan yüzüm
Yoksulluk yorgunuydu oysa / asırlar boyu
-Ekim bir muştudur şimdi-

Güz’e şafağından giriyoruz bir daha / bilirsin
Harmanlarımıza meş’ale bir kucak ateş düşer
Bir yanı ezan bir yanı Kurban bir yanıyla
Çığlıklarımızdan kopup gelen kıvılcımlar
Gecenin meftun olduğu libası parçalar / siyah
Gökler güneşini yollar, bir nur iner, ye’s yumağını yutar
Ve bir meydan: Biziz diyor analar, biz!
Gördüğünüz şu harmanları yakanlar
Alın terini, gözyaşını kanla yoğuranlar
Çare yok, dediler, sızlamak fayda değil artık
Oğullar ancak böyle uyanırlar, böyle!.
Cihad ve şehadet

M. Said KARACADAĞ
 
musali Çevrimdışı

musali

Üye
İslam-TR Üyesi
CAN!
Hani bazen
Kopup gelen bir ses olur ya
Görünmez diyarlardan
Mûnis mi mûnis, Rahim ve Rahman..
Ve fakat Can!
O, hecâmızdan hâli
Bütün bütün hâli, anlasan!

Dinlesene Can!
Turabın nârla imtihanıdır bu
Cennet libası sıyırtılır insandan
O zaman
Zemin-sema emre âmade
Ve müterâfık bir tufan
Nazarlar bir müthiş!
Akıllar mütevahhiş!
Baksana Can!Mushafa baksan.!
“Ateş serin ve selamet olur” o an..
Halilullah ise gülden bahçeler arasında
Cinanımız ineb u rumman
Revnak u reyhân…

Hani bazen
Kopup gelen bir ses olur ya
Gaibten, garip mi garip!
“Ben” gibi..

A işte o
Gizemli bir kuvveymiş meğer
Hecâmızdan hâli bir mer-i hazır
Ve lâhutî bir meltemle
-Çok da kolay-
Harfleri kalb eder gibi Ülkeleri kalb eder birbirine / kalpleri de..
Belkıs’ın yurdu böyle oldu / “Biz” gibi..
Can! Bilesin ki
İfritin hilesi tutunamaz böyle günlerde
Süleyman(a)’a, Belkıs tahtını getiren Asaf’tı çünkü.

Hani bazen Kopup gelen bir ses olur ya
Fıtratın kulak kesildiği diyarlardan
Yani sıladan..
Hâkim, Hâdi, Şefik..
Ve fakat Can!
Ruhumuz bizim
Bir katredir o ummandan

Derken
Yusuf beraat eder zindandan / o bir sultan..
Sihirbazlar imana gelir Mısır yurdunda / Candan
Anne, babasız bir Mesih doğurur essahdan
Ve can!
Risaleti ihya etmeye Yahya, bir pınar yapar kandan..
Gençler ise İmanlarını kucaklarıyla sardılar
Ve sığındılar mağaralara
/ direnişlerinden arta kalan…
Defalarca putlar kırılır, putlar devrilir
Bir defa da Kâbe’de, Halime’nin yanında
Nedendir bilinmez Can! Bir kıyamdır sarar ruhumu
Onunla / kalbim harb meydanı olur “Hani bazen..”
Aman ha! Neml vadisinde karıncalar duymasın bunu

Ama bugün, şu sabah vakti, ve muntazır olduğumuz halde
Nedense gök gürlemedi!
Tandır kaynamadı!
Ateş sönmedi (güller nerede Can! Güller!..)
Ve hatta
Döndüler de dönekler “Tih”te ikab tutmadı
(Her şey bir garip gidiyor Can!)
Süleyman vefat etti de ümmet farkına varmadı
Darağacı sallandı bugün
Dağ kapısıyla yarıldı / ve
Çocuklar kundaklarında
/ Kadınlar sürgünlerinden yandılar, kül oldular
(…)
Bugün, günlerden bir başka gündür Can!
Sor bakalım, şu mazi tarafından koşup gelen kuşa
Belki bir habere gebe
De ki: Dağlar devrildi,
Ülkeler yıkıldı,
İnsanlar kendirle biçildi
Sen neredesin?
Niye geç kaldın ey hüdhüd?
Çünkü dehr,
Kırk sekiz deviri
Kırk sekiz şehidi
Kırk sekiz Saidi
Bir kez daha bugün
Kalbimin bozkırına kurulu
Güller cinanı çatmada
Mazlumca sallandırdı
(Ruhları şad olsun…)

M.Said KARACADAĞ
 
musali Çevrimdışı

musali

Üye
İslam-TR Üyesi
“Yüreği katı dostlar için…”

Alın
Size yüreğim, götürün
Çocuklara götürün yüreğimi
Bir esirindir, elinde bir bu kalmıştı
Başka bir şeycikler bulsa eğer
Onları da gönderecek, deyin
Emin olun çocuklar, vallah!
Hadi şimdi ısının
Isıtın ellerinizi ve yüreklerinizi
Güneşler ısınsın sizinle
Yüreğim buruksa da, sıcaktır
Üşümeyin n’olur
Yarın/ büyümelisiniz zira
Kınında keskin kılıçlar
Besili rahvan atlar
Şiirler-beyitler
Ve müminler sizi muntazırdır, sizi…

Yok mu başka yüreği olanlar
Yüreği sıcak olanlar yok mu
Benimkisi gibi
Çocukları ısıtacak yürekler
Yüreği büyük yiğitler…
Onlar da
Göndersinler cephelere yüreklerini
Göndersinler ki çürümesin yürekleri
Göndersinler ki toprak olmasın/yazıktır
Göndersinler ki ümit bitirsin
Biteviye
Ki çocuklar ısınsın
Ellerinden ve yüreklerinden ıtır ıtır
Savaşların karakışlarındayız çünkü
Namazların mi’racında sabrın eşiğindeyiz
Ha gayret! Yüreği büyük yiğitler
Ha gayret! Kılıçlar biçiyor boynumuzu

Alın
Size yüreğim, götürün
Çocuklara götürün yüreğimi
Bir esirin duasıdır, elinde bir bu kalmıştı deyin.

Hadi şimdi ısının
Isıtın gözlerinizi ve kirpiklerinizi
Bir de göçmüş avurtlarınızı
Yarın/büyümelisiniz zira

Ben iyi biliyorum ki
Cimrilik yiğitliğin kârı değil, kaçmak da…
Değil mi çocuklar?
Kulakları çınlasın dostlarımın
Defterimde ismi, yanımda mektubu olanların
Çığ gibi düşüyor bombalar oysa
Çığ gibi iniyor kılıçlar
Sinesi dağılıyor kadınların
Ve çocukların
Parmak uçları raks ediyor
Uçlarında kılıçların
Cepheler cephe cephe şimdi
Her biri bir yanımda
Bir söz daha çocuklar,
Bir söz daha:
“Bilekçeler kesiyor yüreğimi
zindanın ortasında”
İniltiler çığ gibi, ahh!
İniltiler ayyuka
İhtiyarlar çaresizdir oysa
Çocuklar!
Çok üşüyorsunuz biliyorum
Bir şey daha biliyorum çocuklar:
Kavgadan kaçanlar ayıplanır bizde
Biliyor muydunuz? Ya!..
İndimizde bu oturmuş bir adettir
biline…

Alın benden, alın
Size yüreğim, götürün
Çocuklara götürün yüreğimi
Savaşlara götürün mesela
Çocuk yüreklerin dağlandığı her yere
Yakın yüreğimi
En yakan kurşunlarla
Isınsın çocuklar dudaklarından ve kulaklarından
Bir esirin selamıdır, elinde bir bu kalmıştı deyin

Hadi şimdi ısının, ısının
Isıtın ayaklarınızı ve dişlerinizi
Üşümeyin n’olur
Yarın/büyümelisiniz zira
Kınında keskin kılıçlar
Besili rahvan atlar
Şiirler beyitler
Ve mü’minler sizi muntazırdır, sizi…

M.Said Karacadağ
 
Üst Ana Sayfa Alt