Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hariciler Ve Murcie Hakkında Sorular

S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu,

1.) İhwan bir kaç ay önce alman bir siteye rastladım, tekfirde inanılmaz cesur bir site, Talibanı ve Talibana katılanları dinin aslını gerçekleştirmedikleri için müşrik diye damgaladı hatta bununla da kalmayıp ehli kitabı kalben müşriklere (Talibana) karşı desteklemenin bir sakıncası olmadığını söylüyorlardı, böyle kişiler muayyen tekfir edilir mi, bu tevilleri muayyen tekfire engel mi?

2.) Suudi rejiminin bazı mürcie alimleri Suudi Arabistanı Şeriat devleti olarak görmekte ve 'emirlerinin' sadece bazı durumlarda Şeriatla hükmetmediğini (küçük küfür işlediklerini) savunmakta hatta müslümanların bu yüzden bu hükümetin ordusuna katılmalarında bir sakınca görmemekte, bu kişilerin gerçekten tamamen uzak olmaları ve cehaletleri muayyen tekfire engel midir?

3.) Geçmişte vuku bulmuş bir olay okumuştum, müşrikler ehli kitabla savaşırken, müslümanlar bazı yararlardan dolayı ehli kitabın müşriklere karşı yenmelerini temenni etmişler, lakin kendileri bu savaşa katılmamış, bir fiili desteklemek, o fiili işlemek gibi değil midir, burada Cahiliyye bayrağı altında savaşanları desteklemek caiz mi? Mesela CHP gelmesin diye İslama daha fazla yarar sağladığı için AKP'nin hükümete gelmesini temenni eden ancak seçime katılmayan bir kişinin durumu bu olayın durumu gibi midir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
C 1- Bahsettiğin vasıflara haiz, tekfirde aşırıya kaçan bu kimseler , muayyen tekfir edilemez. Her ne kadar, onlar gibi curetkarca tekfir edemesek te kufurleri kendilerine dönmüş olur.


C 2- Mevcut Suud yönetimi, Rasulullah (s.a.v.)in buyurduğu gibi, 30 sene raşidi-i Hilafetten sonraki ısırıcı /zalim sultanlık sınıfına girmektedir. Her ne kadar İslama (tam) uygun olarak yönet-e-memiş olsa da durum budur.



C 3- Aktardığın hikaye(!) Asr-ı saadette vaki' olmuştur. Hakkında ayetler nuzul olmuştur.

Rum surasi :
1- Elif, Lâm, Mim.
2- Rumlar yenildi.
3-(Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardından mutlaka galib geleceklerdir.
4-(Bu da) birkaç yıl içinde (olacaktır). Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır ve o gün mu'minler, sevineceklerdir.
5- (Bu da) Allah'ın yardımıyla (olacaktır). Allah dilediğine yardım eder, galip kılar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.
6- Allah'ın vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanların çoğu bilmezler.
7- Onlar, sadece bu dünya hayatının dış yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar hep gafildirler.

Olay özetle şöyledir :
Mecusi (ateşe tapan) İranlılar ile, Hırıstiyan Bizans - Roma askerlerinin savaşması ve İranlı Mecusilerin kazanması üzerine, Romalıların bu yengilgi haberi Mekke'ye ulaştığı zaman muşrikler sevinmiş ve müslümanlara karşı onların yenilgisinden duydukları sevinci açığa vurmuşlar: "Siz ve hıristiyanlar kitab ehlisiniz, biz ve Fâris (İran'lılar) ummiyiz; bizim kardeşlerimiz, sizin kardeşlerinizi tepelediler. Biz de sizi tepeleriz" demişlerdi.
Bunun üzerine Muhammed (s.a.v.)'in bir mucizesi olmak üzere bu âyet inib buyuruldu ki: Gerçi Rumlar yenildi yerin en yakınında, Mekke toprağının, yani Arabistan'ın en yakınında; Şam'da yahut Rum başkentinin pek yakınında, yani Anadolu'da İstanbul civarında demek olabilir ki, ikisi de doğrudur.

Allah Teâlâ, Rasulune gaybtan şu haberi bildiriyordu:
Bununla birlikte onlar, bu yenilgilerinin ardından kesinlikle gâlib gelecekler.
Hem uzak değil. Birkaç yıl içinde ki, "bıd" kelimesi üçten dokuza kadar olan bir sayıyı ifade eder, nitekim bu âyet inince Ebu Bekir (r.anh), o sevinen muşriklere şöyle demişti: "Allah, sizin gözlerinizi aydınlatmayacak, peygamberimiz haber verdi. Yemin ederim ki, Rumlar birkaç yıl içinde İranlılara mutlaka gâlib geleceklerdir."
Buna karşı Ubeyy b. Halef: "Yalan söylüyorsun, haydi aramızda bir muddet tayin et, seninle bahse girelim." dedi ve her iki taraf ta on deve üzerine bahse girişip, üç yıl muddet tayin ettiler.
Ebu Bekir, durumu Rasulullah'a haber verdi. Rasullullah (s.a.v.) "Bıd', üçten dokuza kadardır, miktarı artır, muddeti uzat." buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekir çıktı, Ubeyy'e rast gelince o: "galiba pişman oldun" dedi.
Ebu Bekir de: "Hayır" dedi, gel seninle bahsi artıralım, muddeti de uzatalım, haydi dokuz seneye kadar yüz deve yap.
O da: "Haydi yaptım" dedi.
Tirmizî'nin Sahih'inde rivayet ettiği üzere "Bedir" günü Rumlar, İranlılara galip geldiler, Ebu Bekir de sonra onu Ubeyy'in vârislerinden aldı, peygambere götürdü. Peygamber (s.a.v.) de ona: "Bunu tasadduk et" buyurdu.



Bu olayda söz konusu olan, Ehl-i kitab ile kitabsız (semavi kitaba inanmayan) aralarında bir savaş olması durumunda, iki tarafta cehennemlik kafir olsa da, Ehl-i kitabın sahib olduğu Ahirat inancı sebebiyle, ahirata inanmayan mecusilerden (laik, putperest, hindu, budist vb) farklı tutulacağı, iki kafir sınıftan, kitab ehlinin, kitab ehli olmayanlara karşı kazanmasını istemekte sakınca yoktur. Yoksa onun Hak, doğru olduğunu kabul etmiyoruz.

Chp, akp tercih meselesi ise farklı meseledir. İki kafirin aralarında çekişmelerinden ötürü, daha çok zararlı olanın kazanmamasını musluman (aklından) isteyebilir fakat fiilen destek veremez!
 
Üst Ana Sayfa Alt