Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hakimin Şer'i Mahkeme'de Hükmetmesiyle Alakalı Bazı Sorular

Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Hocam sorularım şunlar:
1. Bir İslam Devleti var, hanefi mezhebini taklit ediyor, bu devletin mahkemesinde hakim bir meselede hanefi mezhebinin görüşünün güçlü olmadığına başka bir görüşün daha güçlü olduğuna inanıyor, bu hakim kendi devletin belirtmiş olduğu hükümle mi hukmetmesi lazım yoksa kendi ictihadiyla mi, bu konuda devlet görüşünü hakime dayatması caiz midir?

2. Kuran mahluktur diyenlerin şer'i mahkeme diye adlandırdıkları mahkemelerde, bir Ehli Sünnet müslümanı hakimlik yapabilir mi?

3. Bir hakimin şer'i bir mahkemede, yaptığını haram bilerek şeriat hükmünden farklı bir hükümle hükmetmesi büyük küfre girer mi? Büyük küfürse, kasten ve bidat olduğunu bile bile her bidat işleyen ve islettiren bir müslümanın da kafir olması gerekmez mi?

Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

C 1- Her devletin hukuk işleyişini kendilerinin belirleme yetkisi vardır. Buna göre İslam hukuku hükümlerine göre yasalar koyan bir devlet, dilerse tek bir mezhebin görüşleri ile hüküm verebileceği gibi dilerse birden fazla mezhebin hükümlerine göre yasal uygulamalarda bulunabilir.
Bundan dolayı bir mezhebe uymak ya da uymamak tamamen develetin belirleyeceği hukuk usulüne bağlıdır.

C 2- Evvela genel olarak ehl-i sunnetin sapkın fırkalara genel bakışını inceleyelim:
Ehl-i sunnet âlimleri, prensip olarak mutezile dahil
"sapık" fırka mensublarını tekfir etmezler, onlara kafir demezler. Bunlar, ehl-i kıble oldukları için -açıkça küfre girenleri hariç- fâsık mu'min kabul edilir.
“Ehl-i dalâlet” ifadesi, küfürden ziyâde “yanlış yolda olanlar” manâsında kullanılır.

Bu sebeble, mutezile bir idarede kadı'lık yapılabilir. Hatta , Abbâsi Devletinin bir döneminde mutezile itikâdı yönetime hâkim olmuş, yine de ehl-i sünnet âlimlerinden bir çok kimse kadı'lık yapmıştır.
Mutezile ve benzeri bid'at fırkaları, eğer ehl-i sunnete izin veriyor ve ehl-i sunnet kadı'ya, ehl-i sunnet hukuk sistemine göre hüküm vermede muhayyerlik veriyorsa, bu durum câizdir.
Günümüzde İslam’ı adeta inkâr eden sözde İslam'i rejimlerin idarecilerin bulunduğu devletlerde bile Müslüman âlimler kadı'lık yapabilmektedir.

C 3- Kuran-ı Kerimde, Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyerek ilahi emir ve yasakları çiğneyenlerin durumu üç açıdan değerlendirilmiş olup işledikleri kusur ve günahın cinsine göre nitelendirilmişlerdir:

Birincisi (Maide-44. ayet), Allah’ın indirdiğini inkar ettikleri veya hafife aldıkları için onunla hükmetmeyenler olup bunlar kafirlerdir.

İkincisi (Maide-45. ayet), Allah’ın indirdiğine inandığı halde onunla hükmetmeyenlerdir. Allah’ın hükmü adaleti, onun zıddı zulmü temsil ettiğinden onunla hükmetmeyenler zalimlerdir.

Üçüncüsü (Maide-47. ayet), Allah’ın indirdiği ile hükmetmemek, O’nun emrinden çıkmak manasına geldiği için onunla hükmetmeyenler fasıklardır.

Bazı mufessirler bu ayetleri şöyle yorumlamışlardır:

“Eğer bir kişi ilahi hükmü yanlış, kendisinin veya başkasının hükmünü doğru kabul ederek, buna göre hüküm verirse bu kişi kafir, zalim ve fasıktır."
"Eğer bir kişi
ilahi hükmün doğruluğunu kabul eder ve buna aykırı bir hüküm verirse İslam’ın dışına çıkmış olmazsa da imanına zulüm ve fıskı karıştırmış olur."
"Eğer bir kişi
hayatın her alanında Allah’ın hükmünü inkar ve reddederse her bakımdan kafir, zalim ve fasık sayılacaktır. İlahi hükmü bazı noktalarda kabul eder, bazılarında reddederse iman ve İslam’ını küfür, zulum ve fıskla karıştırmış olur.” (Elmalılı, III, 1696; Mevdudi, I, 429)
 
Üst Ana Sayfa Alt