Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Gülen Ile Ilgili Üç Yorum, Karzai, Nusret Cephesi Ve Diğerleri…

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Son birkaç gündür zihnimde yer işgal eden, altını çizdiğim dağınık bazı notları paylaşmak istedim.

1. İsmet Özel, dikkat çekmeyi sürdürüyor; daha önemlisi hak ediyor.Fethullah Gülen isminin de geçtiği şu değerlendirmeyi yorumsuz aktarıyorum:“Millete lâf anlatmak pahasına sözümü, sesimi, duruşumu olduğundan farklı göstermeyeceğim. Ben bana dokunmasın diye vaktimi yılana sıçan temin etme işine hasretmeyeceğim. Geçene kadar ayıya dayı dememek için o köprüden geçmeyeceğim. İşimi köprüsüz yoluna koymanın imkânına tâlibim. Ömrüm bana Allah’tan başka dost olmadığını öğrenmeme yardımcı oldu. Allah’tan başka şahit aramıyorum. Köprü beni “öte yaka” insanı haline getirsin diye var. O köprü ben namusumdan, haysiyetimden, şerefimden ve Allah katındaki dinden mahrum kalayım diye inşa edildi. Fethullah Gülen Türkiye’ye dönse de, dönmese de (dönemese de) vaftiz olmayacağım. Her gün, her gece Allah’ın beni Müslüman olarak öldürmesi için, imân üzre öleyim diye dua ediyorum. Her gün, her gece bir kâfir bile öldüremeden öleceğim endişesiyle kıvranıyorum. Türklüğümün kendime gömülmüş olması şikâyeti beni sıkboğaz ediyor.” [1]



2. İsmet Özel’in bu şekilde andığı Gülen Hoca’yı, Cübbeli Ahmet Hoca daha farklı bir muhtevayla aldı gündemine: Hayır dua ederek ve dönme çağrısı yaparak… Son Türkçe Olimpiyatları’nda Başbakan’ın isim vermeden Hocaefendi’yi davet ettiği konuşması geldi aklıma… Açıkçası ben, bu iki çağrının samimiyet noktasında benzeştikleri kanaatindeyim.


3. Son Cumartesi sohbetlerinden birinde (13 Ekim tarihli sohbet) Kadir Mısıroğlu’na Türkçe Olimpiyatlarını ve bir de dolaylı olarak Üsame b. Ladin’i sordular: Türkçe Olimpiyatları konusunda oldukça sert bir reddiye ortaya koyan ve “kızlı-erkekli İslâm’la alâkasız gösteri” diyen Mısıroğlu, Üsame b. Ladin için de “Ona terörist dedikleri zaman ben rahmetullahi aleyh dedim” şeklinde bir mukabelede bulundu. Bu arada, Fethullah Gülen’in kendisine kitabı dolayısıyla dava açmış olmasını da, “fikren mukabele edebilecek adam, mahkemeye gitmez” diyerek tenkit etti.


4. Cumhurbaşkanı Gül, Pakistan ve Afganistanlı mevkidaşlarını düzenlenen bir zirvede kabul etmiş. ABD’nin taşeronluğunu üstlenen Karzai bakın bu ‘zirve’de ne buyurmuş (!): “Ümit ediyoruz ki radikalleşmeye karşı mücadelemiz meyvelerini verecektir. Siyasi düzeyde Afganistan ile Pakistan arasında son derece yoğun iletişim var. Ortam hiç bu kadar dostane olmamıştı.” [2]Sizce bu adam hangi radikalleşmeden veya hangi radikallerden bahsediyor!?Ülkeleri işgal altında olduğu için canla başla mücadele eden ve dünyalığa tamah etmeden çarpışan mücahitlerden mi?Ya Türkiye’nin Afganistan politikasına ne demeli!?Filistin konusunda esip gürleyen iradenin Afganistan’da NATO ile omuz omuza oluşunun izahı nerede?Geçende bir yazıda sormuştum; yineleyeyim: Afganistan politikamızın izahı reel politik ile, şartların zorlaması ile yapılıyorsa, düz mantıkla, Filistin meselesindeki yiğitliğimizin de reel politiğin imkânları ve izni ile hayata geçtiği sonucu çıkmaz mı? Yoksa Afganistan’da kollanan reel politik, Filistin’de hiçe mi sayılmaktadır?Karzai meselesini içim kaldırmadı, kaldırmıyor.


5. ABD, Suriye’de mücadele veren Nusret Cephesi’ni terör örgütleri listesine almış. Hakkında hiç bilgi sahibi olmasanız bile, bu yapının zihinlerde aklanması için işbu ‘listeye alma’ işi kâfi gelir. ABD, sürecin başından beri Esed rejiminin yanında oldu; tıpkı İsrail gibi… Ancak bölgesel menfaatleri gereği bunu serrişte etmekten imtina etti. İran ve avanesinin en önemli argümanı olan, Baas rejiminin bir ‘direniş rejimi’ olduğu tezi bir balondan ibaretti. Esed’in düşüp düşmeyeceği belirsizken ABD, süreci kontrol altında tutma ve devrimi –bazı muhalif grupları tavlayarak- çalma çabası içinde oldu. Şu adı çok geçen muhalif konseyi bir anda ABD’nin ve birçok Avrupa ülkesinin tanıması [3] neyi sokuyor gözümüze!? Esed’in düşeceği netleşmeye başladıkça ‘Esed sonrası’na dair korkuları depreşti bu çıkar odaklarının… “Ya duruma ‘İslâmcılar’ vaziyet ederse” korkusundan söz ediyorum. Ne yapmaya başladılar? Bir tek ABD askerinin burnu kanamadan, muhalefeti içeriden dizayn ederek, ‘devrim hırsızlığı’ kurnazlığına meylettiler. Birilerini baş tacı edip şatafatlı salonlarda ağırlamalarının, başka birilerini ise terörist ilan etmelerinin arkasında, görmeye alışık olduğumuz türden kirli hesaplar var.Bu odakların bir atraksiyonu da, bizzat mücadele eden güçleri meselenin siyasetine karıştırmadan, otel toplantılarında başka isimlerle muhatap olarak, sahada kaybettiklerini masada kazanma çabasıdır. İkinci bir oyun da Arap Baharı sürecini ve Suriye özelinde cereyan eden olayları salt özgürlük talebi olarak sunma ve meseleyi seküler bir zemine taşıma gayretidir. Bu oyunlara gelmemek için, sürecin kaderini yuvarlak masa toplantılarına terk etmek istemeyen mücadele ehlinin yaklaşımını ağır ifadelerle eleştiren Milat Gazetesi’nden İsmail Yaşa bunları bilmiyor mu?

[4] twitter.com/[email protected]

[1] istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=708&KID=48&PGID=0 - İstiklâl Marşı Derneği


[2]zaman.com.tr/dis-haberler/gul-afganistan-ve-pakistan-liderlerini-bir-araya-getirdi/2028059.html

[3]zaman.com.tr/dis-haberler/dunya-esedi-resmen-sildi-muhalifler-artik-tek-mesru-temsilci/2028022.html - Dünya Esed’i resmen sildi, muhalifler artık tek meşru temsilci


[4] milatgazetesi.com/Halep-Bildirisi/36734#.UMpRl-Rg97Q - Halep Bildirisi - Milat Gazetesi





Murat TÜRKER/Darul Hikme
 
Üst Ana Sayfa Alt