Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Gayb?

N Çevrimdışı

Niyazi_

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
“Gayb” gelecek anlamındadır. Her türlü hadise; uydurmadır, diyenler nedense bu hadis için böyle bir şey söylemiyorlar. Peki akıllara şu soru gelmez mi?

1.Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye kim tarafından nasıl öldürüleceğini bildirmesi ve bunun gerçekleşmesi,

2.Hz. Muhammed’in vefatından sonra kızı Fatıma’ya onun vefat edeceğini söylemesi ve bunun gerçekleşmesi,

“Gelecekten haber vermek değil midir?”

3.Muhiddin Arabi Hz.lerinin şapkanın olmadığı bir devirde yüzyıllar sonrasını kastederek “Bir zaman gelecektir ki şapka altında evliya bulunacaktır.” demesi ve bunun gerçekleşmesi,

4.Anadolu’da yaşayan evliyalardan Müştak Baba’nın İstanbul’un başkent olduğu bir zamanda Ankara’nın başkent olacağını söylemesi ve bunun gerçekleşmesi,

5.Hacı Bayram Veli Hz.lerinin Fatih’in İstanbul’u alacağını Akşemseddinin de onun yanında olacağını bildirmesi (Fatih beşikteyken) ve bunun gerçekleşmesi,

Bir kere bile bir kehanet gerçekleşirse “Gaybı Allah’tan başkası bilemez.” kuralı geçerli olabilir mi?

Her oluşun, her devletin, her insanın bir programı vardır. Geçmişi de geleceği de o kişide veya oluşumda gizlidir. Bazı kişilerde bu gizli kayıtları okuma, görme, bilme, kapasitesi vardır.

Bir şey oluyorsa, olabiliyorsa, olmaz demek açığa düşmektir.

Biz inkarı bir yana bırakıp olanı anlamaya çalışmalıyız.

Bir de bu kehanetleri günah olması meselesi var; eğer günahsa Hz. Peygamber de bunu bile bile geleceğe ait bir şeyleri nasıl söyledi?

Muhiddin Arabi Hz.leri ve Hacı Bayram Hz.leri İslamın büyük velileridir. Onlar nasıl bu kehanetlerde bulundurlar. Bu sorunun cevabını sağduyunuza bırakıyorum.

Gayb sonsuzdur, bu sonsuzluğu Allah’tan başkası bilemez. Bunun içinden zaman zaman bazı insanlar, bazı olayları hissedip açıklayabilirler bu hadisi ancak bu şekilde değerlendirebiliriz.

NİYAZİ AŞIK


Kaynakça;
1)Uşeyre Gazvesi; İbn Kesîr, El Bıdaye Ve'n-Nıhaye, Çağrı Yayınları: 3/364-366.
2) Sahih-i Buhârî, Bed'ül Halk ve Peygamberin hastalığıyla ilgili hadisler bölümü hadis no: 3354, 3438, 4080.
3) Muhiddin Arabi Hazretleri, M. Kemal Pilavoğlu, 3. Baskı,İstanbul 1979, Sayfa 78
4) Murat Bardakçı, 17.04.2005, Hürriyet Gazetesi, Köşe yazısı, “İthal malı Nostradamus’u bırak yerli malı Müştak Baba’ya bak.”
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Z Çevrimdışı

zor sevda

Üyeliği İptal Edildi
Banned
hz.peygamberin söyledikleri ALLAH ın ona bildirdikleridir

öngürüler i gayb diyor gayb ile öngörüyü iyice öğren
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
“Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Düşen hiçbir yaprak ve yerin karanlıklarında hiçbir dane yoktur ki, Allah onu bilmesin. Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mubîn’dedir.” (En’am, 59)


“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” (Neml, 65)




"O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz. - Ancak seçtiği Rasule açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar. (Cin : 26 - 27)

Allah, muminleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir, pisi temizden ayıracaktır. Ve Allah sizi gayba vakıf kılacak da değildir. Fakat Allah, peygamberlerinden dilediğini seçip(gaybı bildirir). O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder ve günahlardan korunursanız, sizin için büyük bir mükafat vardır. (Al-i İmran 179)

Kur'an-ı kerim'de Hz. İsa (a.s.)'ın Gelecekten haber Vermesi :

“Hani, Meryem oğlu İsa şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Ben, Allah’dan size bir elçiyim. Benden önceki Tevrât’ın bir tasdikçisi ve benden sonra gelecek, ismi Ahmed olan bir peygamberin müjdecisiyim.” (Saff, 6).

“Ben, evlerinizde yediğiniz ve biriktirdiğiniz şeyleri size haber veririm.” (Al-i İmran, 49).


Kur'an-ı kerim'de Hz. Yusuf'un gelecekten Haber Vermesi :

Yusuf dedi ki: "Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim." (Yusuf, 37)

Alın şu gömleğimi götürün de babamın yüzüne sürün, gözü açılır. Ve bütün ailenizle toplanıp bana gelin." (Yusuf, 93)


Kur'an-ı kerim'de Hz. Yakub'un gelecekten Haber Vermesi :

Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. "Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
Dediler ki: "Ey babamız, bizim için Allah'a istiğfar eyle. Biz gerçekten büyük günah işlemiştik." (Yusuf 96- 97)


Kur'an-ı kerim'de "Allah'ın (c.c.) salih kullarından bir kul/Hıdır" Haber Vermesi :

“Orada kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Musa ona “sana öğretilenden bir irşad olarak, bana öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?” diye sordu.

O dedi: “Sen benim yanımda bulunmaya dayanamazsın. İç yüzünden haberdar olmadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”

Musa, “inşeallah sen beni sabreder bulacaksın, dedi. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim.”

O dedi ki: “Eğer bana uyacaksan, ben sana ondan bahsedip de bir söz söyleyinceye kadar hiçbir şey hakkında bana sual sorma.”

Böylece yola koyuldular. Gemiye bindiklerinde O, gemiyi deldi. Musa, “İçindekileri batırmak için mi gemiyi deldin?” dedi. “Andolsun ki, büyük bir şey yaptın.” O, “Sen benim yanımda bulunmaya sabredemezsin demedim mi?” dedi. Musa, “Unuttuğum için beni kınama; seninle olan arkadaşlığımı da zorlaştırma” dedi.

Yine yola koyuldular. Bir erkek çocuğa rast geldiklerinde onu öldürdü. Musa dedi ki: “Bir can karşılığında kısas olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün! Doğrusu, pek kötü birşey yaptın.”

O, “Ben sana benimle beraberliğe sabredemezsin demedim mi?” dedi.

Musa dedi: “Eğer bundan sonra sana bir şey daha soracak olursam, benimle arkadaşlık etme. O zaman, benden ayrılmakta mazur sayılırsın.”

Yine yola koyuldular. Nihayet, bir belde halkına vardılar. Onlardan yiyecek istediler. Onlar ise, o ikisini misafir etmekten kaçındılar. Orada, yıkılmak üzere bulunan bir duvara rast geldiler. O, duvarı doğrultuverdi. Musa dedi: “İsteseydin, bu yaptığın işe karşı bir ücret alırdın.” O, “İşte bu, seninle benim ayrılışımızdır” dedi. “Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü bildireceğim:

“O gemi, denizden geçimlerini sağlayan birtakım fakirlere aitti. Ben, onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü arkalarında, bulduğu her sağlam gemiyi gasbeden bir hükümdar vardı.

Çocuğa gelince; onun anne- babası mu’min kimselerdi. Bu çocuğun, ileride anne ve babasına isyan etmesi ve onları inkâra sevk etmesinden korktuk. İstedik ki, onların Rabbi, kendilerine huy temizliği bakımından daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk versin.

Duvar ise, o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Ve altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları ise, salih bir kimse idi. Rabbin istedi ki, onlar yetişkin çağa gelince hazinelerini oradan çıkarsınlar. Bütün bunlar, Rabbinden bir rahmet eseridir. Yoksa ben kendi reyimle yapmış değilim. İşte, sabredemediğin şeylerin açıklaması budur.” (Kehf, 65-82)


Tüm bu ayet ve aşağıda açıklayacağımız hadis-i şerfilerden anladığımız, Başta peygamber efendimiz (s.a.v.) ve Peygamberler , Allahın kendilerine bildirdiği gaybden bazı miktarlara muttali olmuş ve haber verebilmişlerdir.
Bunun haricinde Allah (c.c.) nin haber verib bildirmediği durumlarda, aleyhlerine bir olumsuzluk dahi olsa normal bir insan gibi gaybdan habersiz kalarak hareket etmişlerdir.

Rasulullah (s.a.v.) : "Beş şeyi Allah'tan başka kimse bilmez:
1- Kıyametin zamanı Allah katındadır.
2- Yağmuru indirir.
3- Rahimlerdekini bilir.
4- Hiç bir canlı yarın ne yapacağını bilmez.
5- Kimse nerede öleceğini bilmez (31 / 34).
(el-Camius-Sağîr-H. No: 3963 4-Askalanî F'ethul-Karı 1/124 )

Mu'minlerin annesi Aişe'den nakledilen bir hadiste de: "...Kim Rasulullah yarın ne olacağını haber vermiştir derse, Allah'a çok büyük bir iftara etmiş olur..." (Muslim K.l, H. 287; Kurtubî, 7/1)


Rasulullah (s.a.v.)'in gelecekten Haber Verdiği Hadis-i şeriflerden sadece birkaçı:



Cabir İbn Semura şöyle demiştir: Ben Rasûlullah'ın: "Müslümanlardan bir topluluk beyaz saraydaki Kisra hanedanının hazinesini mutlaka ele geçirecektir" dediğini duydum. (Muslim, Sahih, kitabu'l-fiten, 78; İmam Ahmed, Musned, 5/100; Beyhaki, Delailu'n-Nubuvve, 4/388; İbn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nihaye, 4/272)

Ebu Hureyre şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v.): "Kisra ölünce, artık ondan sonra kisra yoktur. Kayser ölünce ondan sonra da Kayser yoktur, Muhammed'in canı elinde olan ALLAH'a yemin ederim ki, onların hazineleri ALLAH yolunda, mutlaka size verilecektir" buyurdu. (Muslim, Sahih, kitabu'l-fiten, 77; Beyhakî, Delauu'rvNubuvve, 4/393, 394; Buharî, Sahih, kitabu'l-iman, 31, kitabu'l-menakib, 25; Tirmizî, Sünen, kitabu'l-fiten, 41; İmam Ahmed, Musned, 2/233, 240, 5/92, 99)

Ebu Sa'id el-Hudri şunu söyledi: Ebu Katade bana: Rasûlullah'ın (s.a.v.) Ammar'a: - "Seni azgın grup öldürecek" dediğini haber verdi.
(Muslim, Sahih, kitabu'l-fiten, 73 (hadisi değişik lafız ve tariklerle rivayet etmiştir). İmam Ahmed, Musned, 5/214, 215; Hakim, Mustedrak, 2/155, 387; Taberani, Mu'cem'ul-Kebir, 4/198, 200; ibn Adiy, el-Kamil, 4/495; 7/2511; Tarihu'l-Hatîb, 3/243, 9/718; Tefsiru'l-Kurtubi, 16/317; Beyhakî, Sunenu'l-Kubra, 8/181; Tarihu İbn Asakir, 4/153)

Abdullah îbn Rafi', Ali'nin şöyle anlattığım duydu: Rasulullah (s.a.v.) beni, ez-Zubeyr ve el-Mikdad'ı yola çıkarıp:

- "Hah bahçesine gidin, Orada bir cariye var. Yanında da bir mektup var. O mektubu ondan alın" dedi.
Hemen atlarımızı koşturarak yola koyulduk. Nihayet bahçeye geldik. Ansızın kadınla karşılaştık.
-Mektubu çıkar, dedik.
Kadın: -Bende mektup filan yok, dedi.
Biz: -Ya mektubu çıkarırsın ya da elbiseleri üzerinden atarsın, dedik.
Kadın mektubu çıkardı. Onu, Rasulullah'a getirdik. Mektupta: Hatıb İbn Ebi Beltea, Mekke'li müşriklerden bazı kimselere, Rasûlullah'ın (s.a.v.) bazı işlerini haber veriyordu.
Rasûlullah (s.a.v.): - "Hatıb! Bu ne böyle? dedi.
Hatıb: - Ya Rasulellah! Benim hakkımda karar vermekte acele etme! Ben, Kureyşliler içinde yanaşma bir kişiyim. Asıl Kureyşlilerden değilim. Muhacirlerin Mekke'deki ailelerini koruyacak akrabaları var. Benim nesep yönünden onların arasında yakınım olmayınca, onlardan dost edinip onunla akrabamı korumalarını istedim. Bunu küfre saptığım veya dinimden döndüğüm veyaislamdan sonra küfre rıza gösterdiğim içn yapmış değilim, dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): - "O size doğru söyledi" dedi.
Ömer:- Bırak beni de şu munafığın boynunu vurayım, dedi.
Peygamber (s.a.v.):- "O Bedir savaşında bulunmuştu. Ne biliyorsun? Belki de ALLAH, Bedir savaşına katılmış olanlara: "Siz istediğinizi yapın. Ben sizi bağışladım" demiştir" buyurdu.
(Buharî, Sahih, 4/72, 5/184, 9/24; Muslim, Sahih, kitabu fedaılı's-sahabe, 161; İmam Ahmed, Musned, 9/79,105; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 4/284.)

 
Üst Ana Sayfa Alt