E
Çevrimdışı
Fâtıma Mushafı Ve Sahifeler
Ebû Basîr‘den Şöyle nakledilmektedir:
(İmam Sâdık bana) …bizde Fatıma Mushafı vardır. Fatıma Mushafı‘nın ne oluğunu biliyorlar mı? dedi.
Fatıma Mushafı nedir? Dedim:
Sizin bu Kur‘ân‘ınınızdan üç kere daha büyük bir mushaftır. Vallahi onun içerisinde sizin Kur‘ân‘ınızdan tek bir harf dahi yoktur, dedi.
Bu, Allah‘a yemin olsun ki ilimdir, dedim
Kuşkusuz o, büyük bir ilimdir, senin bildiğin gibi bir ilim değildir, dedi.
Sonra bir müddet sustu ve bizde meydana gelmiş olayların ve kıyamete dek olacakların bilgisi vardır, dedi.
Canım sana feda olsun, Allah‘a yemin ederim ki o bir ilimdir, dedim. O da, kuşkusuz o ilimdir, öyle senin bildiğin gibi bir ilim değildir, dedi.
Canım sana feda olsun, peki (bunlar) hangi Şeylerin bilgisidir? dedim.
Kıyamete dek, gece gündüz meydana gelenler, bir olaydan sonraki olay, bir Şeyden sonraki şey, dedi. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 346.
Hammâd b. Osman‘dan Şöyle nakledilmiştir:
Ebû Abdullah‘ın Şöyle dediğini duydum:
Zındıklar yüz yirmi sekiz yılında çıkacak ve ben bunu Fatıma Mushafı‘nda görüyorum.
(Ravi) dedi. Fatıma Mushafı nedir? dedim.
Dedi:
Allah, Rasulü‘nün ruhunu kabzedince, bundan Fatıma, ancak Allah‘ın bildiği şekilde çok üzüldü. Bundan ötürü Allah ona, kendisini teselli etmek ve konuşmak için bir melek gönderdi. Fatıma bunu Ali‘ye şikayet etti. Bunun üzerine Ali, meleğin geldiğini hissedip sesini duyunca bana söyle, dedi. (Fatıma dedi ki (Melek gelince) ona bu durumu haber verdim. Ali duyduğu her şeyi yazdı ve bundan bir mushaf oluştu.
(Ebû Abdullah) sonra şöyle dedi: Ne var ki onun içinde helâl ve harama dair hiçbir şey yok fakat olacak işlerin bilgisi vardır. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I,
346-347.
Fudayl b. Sukkere‘den şöyle nakledilmiştir.
Ebû Abdullah‘ın yanına girdim. (Bana), ey Fudayl az önce neye baktığımı biliyor musun? dedi.
(Fudayl) dedi: Hayır, dedim.
(Ebû Abdullah) dedi:
Fatıma Mushafı‘na bakıyordum. Yeryüzünde hüküm süren hiçbir kral yoktur ki, babası ile birlikte adı orada olmasın. Orada Hasanoğulları ile ilgili bir şey bulamadım. Bir başka rivayette de, Fatıma Mushafı‘nın içinde, Hz. Fatıma‘nın vasiyeti ile birlikte Hz. Peygamber‘in silahı olduğu bildirilmektedir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 350. 348.
Sahife ve Camia
Ebû Basîr‘den şöyle dediği nakledilmiştir:
Ebû Abdullah‘ın huzuruna girdim ve ona dedim ki:
Canım sana feda olsun. Sana bir mesele hakkında soracağım, burada sözümü dinleyen biri var
(Bunun üzerine) Ebû Abdullah kendisiyle diğer bir ev arasındaki örtüyü kaldırdı ve dedi ki:
Ey Ebû Muhammed, kafana takılan şeyleri sor.
(Ravi) dedi ki:
Canım sana feda olsun, senin şîan, Allah Rasulü‘nin, Ali‘ye kendisinden bin kapının açıldığı bir kapıyı öğrettiğinden bahsediyorlar, dedim.
Bunun üzerine o da dedi ki:
Ey Ebû Muhammed, Allah Rasulü Ali‘ye, kendisinden bin kapının daha açıldığı bin kapı öğretmiştir.
(Ravi) dedi ki:
Allah‘a yemin olsun ki bu bir ilimdir, dedim.
(Ravi) dedi ki: Ebû Abdullah bir müddet yeri eşeledi, sonra;
O, mutlaka bir ilimdir, öyle senin bildiğin gibi değildir, dedi.
(Ravi) dedi ki: Sonra şöyle söyledi:
Ey Ebû Muhammed. Bizim yanımızda Camia vardır. Camia‘nın ne olduğunu biliyorlar mı?
(Ravi) dedi ki:
Canım sana feda olsun, Camia nedir?, dedim.
(Camia) uzunluğu Allah Rasulü‘nün karışı ile yetmiş karış olan, Rasulullah‘ın yazdırıp, Ali‘nin kendi eliyle yazdığı, içerisinde helal ve haramların, yaralama diyetine kadar insanların muhtaç oldukları her şeyin olduğu bir sahifedir.
Eliyle bana vurdu ve ey Ebû Muhammed bana izin veriyor musun?, dedi.
Canım sana feda olsun, ben seninim, dilediğini yap, dedim.
Eliyle bana işaret etti ve bu diyete kadar, dedi. Sanki kızmıştı.
Allah‘a yemin olsun ki bu bir ilimdir, dedim.
Kuşkusuz o, bir ilimdir, öyle senin bildiğin gibi değildir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 345-346.
Bekr b. Kureyb es-Sayrafî şöyle dedi:
Ebû Abdullah‘ın şöyle söylediğini duydum:
Bizde kendisi ile (başka) insanlara muhtaç olmadığımız, insanların bize muhtaç olduğu bir şey vardır. Bizde Rasulullah‘ın yazdırdığı, Ali‘nin kendi eliyle yazdığı bir kitap, tüm helal ve haramların olduğu bir sahife vardır. Siz bize bir mesele ile geldiğinizde, onu yerine getirdiğinizi de terk ettiğinizi de biliriz.Camia‘nın ise, deve uyluğuna benzer bir deri içinde yetmiş karış uzunluğunda ve yaralama diyeti dâhil her türlü şeyin olduğunu nakledilmektedir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 348.
Ebû Ca‘fer‘in şöyle dediği nakledilmektedir:
Eğer Kur‘ân‘da ekleme ve eksiltme olmasaydı hakkımız akıl sahipleri için gizli kalmazdı. Kâimimiz kıyam ettiğinde konuşacak ve Kur‘ân onu doğrulayacaktır. Ayyâşî, Tefsîr, I, 25.
Ebû Basîr‘den Şöyle nakledilmektedir:
(İmam Sâdık bana) …bizde Fatıma Mushafı vardır. Fatıma Mushafı‘nın ne oluğunu biliyorlar mı? dedi.
Fatıma Mushafı nedir? Dedim:
Sizin bu Kur‘ân‘ınınızdan üç kere daha büyük bir mushaftır. Vallahi onun içerisinde sizin Kur‘ân‘ınızdan tek bir harf dahi yoktur, dedi.
Bu, Allah‘a yemin olsun ki ilimdir, dedim
Kuşkusuz o, büyük bir ilimdir, senin bildiğin gibi bir ilim değildir, dedi.
Sonra bir müddet sustu ve bizde meydana gelmiş olayların ve kıyamete dek olacakların bilgisi vardır, dedi.
Canım sana feda olsun, Allah‘a yemin ederim ki o bir ilimdir, dedim. O da, kuşkusuz o ilimdir, öyle senin bildiğin gibi bir ilim değildir, dedi.
Canım sana feda olsun, peki (bunlar) hangi Şeylerin bilgisidir? dedim.
Kıyamete dek, gece gündüz meydana gelenler, bir olaydan sonraki olay, bir Şeyden sonraki şey, dedi. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 346.
Hammâd b. Osman‘dan Şöyle nakledilmiştir:
Ebû Abdullah‘ın Şöyle dediğini duydum:
Zındıklar yüz yirmi sekiz yılında çıkacak ve ben bunu Fatıma Mushafı‘nda görüyorum.
(Ravi) dedi. Fatıma Mushafı nedir? dedim.
Dedi:
Allah, Rasulü‘nün ruhunu kabzedince, bundan Fatıma, ancak Allah‘ın bildiği şekilde çok üzüldü. Bundan ötürü Allah ona, kendisini teselli etmek ve konuşmak için bir melek gönderdi. Fatıma bunu Ali‘ye şikayet etti. Bunun üzerine Ali, meleğin geldiğini hissedip sesini duyunca bana söyle, dedi. (Fatıma dedi ki (Melek gelince) ona bu durumu haber verdim. Ali duyduğu her şeyi yazdı ve bundan bir mushaf oluştu.
(Ebû Abdullah) sonra şöyle dedi: Ne var ki onun içinde helâl ve harama dair hiçbir şey yok fakat olacak işlerin bilgisi vardır. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I,
346-347.
Fudayl b. Sukkere‘den şöyle nakledilmiştir.
Ebû Abdullah‘ın yanına girdim. (Bana), ey Fudayl az önce neye baktığımı biliyor musun? dedi.
(Fudayl) dedi: Hayır, dedim.
(Ebû Abdullah) dedi:
Fatıma Mushafı‘na bakıyordum. Yeryüzünde hüküm süren hiçbir kral yoktur ki, babası ile birlikte adı orada olmasın. Orada Hasanoğulları ile ilgili bir şey bulamadım. Bir başka rivayette de, Fatıma Mushafı‘nın içinde, Hz. Fatıma‘nın vasiyeti ile birlikte Hz. Peygamber‘in silahı olduğu bildirilmektedir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 350. 348.
Sahife ve Camia
Ebû Basîr‘den şöyle dediği nakledilmiştir:
Ebû Abdullah‘ın huzuruna girdim ve ona dedim ki:
Canım sana feda olsun. Sana bir mesele hakkında soracağım, burada sözümü dinleyen biri var
(Bunun üzerine) Ebû Abdullah kendisiyle diğer bir ev arasındaki örtüyü kaldırdı ve dedi ki:
Ey Ebû Muhammed, kafana takılan şeyleri sor.
(Ravi) dedi ki:
Canım sana feda olsun, senin şîan, Allah Rasulü‘nin, Ali‘ye kendisinden bin kapının açıldığı bir kapıyı öğrettiğinden bahsediyorlar, dedim.
Bunun üzerine o da dedi ki:
Ey Ebû Muhammed, Allah Rasulü Ali‘ye, kendisinden bin kapının daha açıldığı bin kapı öğretmiştir.
(Ravi) dedi ki:
Allah‘a yemin olsun ki bu bir ilimdir, dedim.
(Ravi) dedi ki: Ebû Abdullah bir müddet yeri eşeledi, sonra;
O, mutlaka bir ilimdir, öyle senin bildiğin gibi değildir, dedi.
(Ravi) dedi ki: Sonra şöyle söyledi:
Ey Ebû Muhammed. Bizim yanımızda Camia vardır. Camia‘nın ne olduğunu biliyorlar mı?
(Ravi) dedi ki:
Canım sana feda olsun, Camia nedir?, dedim.
(Camia) uzunluğu Allah Rasulü‘nün karışı ile yetmiş karış olan, Rasulullah‘ın yazdırıp, Ali‘nin kendi eliyle yazdığı, içerisinde helal ve haramların, yaralama diyetine kadar insanların muhtaç oldukları her şeyin olduğu bir sahifedir.
Eliyle bana vurdu ve ey Ebû Muhammed bana izin veriyor musun?, dedi.
Canım sana feda olsun, ben seninim, dilediğini yap, dedim.
Eliyle bana işaret etti ve bu diyete kadar, dedi. Sanki kızmıştı.
Allah‘a yemin olsun ki bu bir ilimdir, dedim.
Kuşkusuz o, bir ilimdir, öyle senin bildiğin gibi değildir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 345-346.
Bekr b. Kureyb es-Sayrafî şöyle dedi:
Ebû Abdullah‘ın şöyle söylediğini duydum:
Bizde kendisi ile (başka) insanlara muhtaç olmadığımız, insanların bize muhtaç olduğu bir şey vardır. Bizde Rasulullah‘ın yazdırdığı, Ali‘nin kendi eliyle yazdığı bir kitap, tüm helal ve haramların olduğu bir sahife vardır. Siz bize bir mesele ile geldiğinizde, onu yerine getirdiğinizi de terk ettiğinizi de biliriz.Camia‘nın ise, deve uyluğuna benzer bir deri içinde yetmiş karış uzunluğunda ve yaralama diyeti dâhil her türlü şeyin olduğunu nakledilmektedir. Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, I, 348.
Ebû Ca‘fer‘in şöyle dediği nakledilmektedir:
Eğer Kur‘ân‘da ekleme ve eksiltme olmasaydı hakkımız akıl sahipleri için gizli kalmazdı. Kâimimiz kıyam ettiğinde konuşacak ve Kur‘ân onu doğrulayacaktır. Ayyâşî, Tefsîr, I, 25.
