Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Evli Kişinin Zinaya Yaklaşmasının Cezası Nedir?

E Çevrimdışı

Eqwa

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum
Ben bu sitede boyle bır soruya rastlamıştım.Aynen benim gibi hicbir kaynakta bunun hükmünü bulamadığını yazıyordu.Henuz cevap ta verilmemişti.Soruyu bulamadığımdan yeniden sormak istedim.
Evli erkek veya kadin zina edip kendi itiraf ettigi veya dort sahit sahitlik ettigi zaman islam hukukuna gore recm edilir.Ahiretteki halini Allah bilir.
Fakat evli erkek veya kadin bilerek zinaya yaklaşsa, bunun islam hukukundaki cezası nedir?
Boşanma mı?
Had mi? Yani yüz sopa gibi ??
Hapis mi?
Cevap icin şimdiden tesekkurler
Not: Emin degilim
Bır tefsir kitabında kadin bu durumda olursa kocası döver gibi birsey yazıyordu. Ama bu konularda uzman Arap bır arkadasa boyle dediğimde, ne dövmesi talak gerçekleşir demisti ama konumuz bu degildi. Yani hic bır delil söylememişti .
Cevap icin şimdiden tesekkurler.

Zina degil
zinaya yaklaşma
mesela evli Kadin veya erkeğin biriyle konusma görüşme bakışma gibi iffetsizce çirkin hareketler.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah ;

Zinaya yaklaşmanın evveli bakışmayla başlar. Bu sebeble Rabbimiz şöyle buyurmuştur :
"Mu'min erkeklere söyle; gözlerim haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için en temiz olandır. Hiç şubhesiz Allah yaptıklarınıza Habîr'dir." (Nur 30)
Nuzul sebebi:
İbn Merdûye'nin, Hz. Ali'den rivayetle tahric ettiği bir haberde o şöyle anlatıyor: Rasûl-u Ekram'in asr-ı saadetinde Medine-i Munevvere yollarından birisinde yolda yürümekte olan bir adam yine yolda yürümekte olan bir kadına bakmış ve şeytan her ikisine de vesvese vererek birbirlerine beğenen bir gözle baktıklarını düşündürmüş.
Onlar böyle birbirlerine bakarken önüne bakmıyan adamın karşısına birden bir duvar çıkıvermiş de duvara çarpmış ve burnu yarılıp kanamaya başlamış. Nasıl bir suç işlediğinin o anda farkına varan adam: "Vallahi Rasûl-u Ekram (s.a.v.)'e varıp ne olduğunu anlatmadan bu yaramın çaresine bakmıyacak, kanı da silmeyeceğim." demiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelerek olanı biteni anlatmış.
Allah'ın rasûlu (s.a.v.): "İşte bu işlediğin günahın cezasıdır." buyurmuş ve bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirmiştir. (Alûsî, Rûhu'l-Maânî,. XVIII, 138)

"Mu'min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görüneni mustesna olmak üzere üstlerini açmasınlar Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar... Gizledikleri zinetlerinin bilinmesi için de ayaklarını vurmasınlar. Ey mu'minler! hepiniz Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz." (Nur 31)
Nuzul sebebi:
l- Mukatil ibn Hayyân anlatıyor: Bize ulaştığına göre -En doğrusunu Allah bilir- Câbir ibn Abdullah şöyle nakletmiş:
Esma bint Murşide, Harise oğulları içindeki yerinde (bir rivayette hurmalığında) iken kadınlar onun yanma izâr (üst elbise) giymemiş, ayaklarındaki halhaller, göğüsleri ve saç örgüleri görünür halde girmeye başlamışlar.
Esma: "Bu ne kadar çirkin!" demiş ve bu olayın akabinde Allah Tealâ: "Mu'min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar..." âyet-i kerimesini indirmiş. (İbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, VI, 46; Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, 11,34)

2- Mu'temir'in babasından rivayetine göre el-Hadramî şöyle anlatmış:
Bir kadın gümüşten iki halhal edinmiş, altına da bir sıra boncuk takmıştı. Sokakta bir topluluğa rastladı da ayağını yere vurdu ve bileğine taktığı halhal o boncukların üzerine düşerek ses çıkardı. İşte bu hadise üzerine Allah Tealâ bu "Gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar..." âyet-i kerimesini indirdi. (Taberî, Câmiu'i-Beyân, XVIII, 97)

"Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler." (Âl-i İmran 135)

Bu ayetin nuzul sebebi olarak iki farklı rivayet gelmiştir:

Kelbî, İbn Abbâs'tan rivayet ediyor ki; Birisi Ansar'dan birisi de Sakîf ten iki kişi hakkında nazil olmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) (Ansar ile muhacirler arasında kardeşlik kurarken) ikisini birbirinin kardeşi yapmıştı. Medine'de bulundukları sürece birbirlerinden hiç ayrılmazlar, gazvelere ve seferlere de nöbetleşe çıkarlardı. Bir gazvede kur'a kendisine çıkarak Sakîf'li sefere çıkmış, ansardan olan kardeşi ailesine onun yerine bakmayı üstlenmişti. Bu, her zaman alıştıklarıydı. Ansarî kardeşi seferde iken, bir gün onun hanımını yıkanmış, saçlarını açmış halde görüp evine girmek için izin istemeksizin yanına girip onu öpmeye kalkıştı, elini kadının yüzüne koymuştu ki pişman oldu, utandı vazgeçti ve "Subhanallah! emanete ihanet ettin, Rabbına karşı geldin, hacetine de ulaşamadın." diyerek Medine'den çıktı gitti.
Sakîfli, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte çıktığı bu seferden ailesine dönünce ansardan olan o kardeşini Medine'de bulamadı. Çünkü o, bu günahından tevbe etmek için kendini dağlara atmış, dağlarda dolaşmaya başlamış, tevbesinin kabulunden emin olmadan da Medine'ye dönmemeye ve böyle dağlarda dolaşmaya karar vermişti.
Durumu hanımından öğrenen Sakîf'li kardeşi dağlarda onu aramaya çıkmış, araya araya bulmuş; "Secdede ağlıyor, "Rabbim günahım, günahım, kardeşime ihanet ettim." diyormuş. Elinden tutmuş "Gel, Allah'ın Rasûlu'ne gidelim, belki Allah senin için bir tevbe, bir açıklık verir." deyip Hz. Peygamber (s.a.v.)'e getirmiş.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bundan haberdar olunca susmuş, hiçbir şey söylememiş de bir gün ikindi namazında iken Cibril onun tevbesinin ifadesi olan bu âyet-i kerimeyi getirmiş.
Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Elçisi, sadece ona mı mahsus, yoksa herkes için mi?" diye sormuş, Efendimiz (s.a.v.): "Hayır sadece ona mahsus değil, herkese." buyurmuşlar.
(Râzî, Mefâtîhu'l-Ğayb, 1X, 9; Alûsî, Rûhu'l-Maânî, IV,59-60; Vahidi, Esbâbu`n-Nuzul, 105)

Mukâtil'in Dahhâk'ten, onun da İbn Abbâs'tan rivayetine göre o şöyle anlatmış:
Bir hurma tuccarı olan Ebu Mukbil, Nebhân et-Temmâr'a, hurma satın almak üzere güzel bir kadın gelmişti. Kadının kalçasına vurdu (şimdiki ifadeyle kadına cinsel tacizde bulundu).
Meğer kadın gazvede olan bir müslüman kardeşinin hanımı imiş. Kadın: "Kardeşinin gazveye çıkarken arkasında bıraktığı emanetini muhafaza etmedin, muradına da ermedin." deyince elleri yanına düşüverdi, pişman oldu ve Allah'ın Rasûlu (s.a.v.)'ne gelerek yaptığını O'na bildirdi.
Hz. Peygamber (s.a.v.): "Bir gazinin hanımına dokunmaktan sakın!" buyurdu.
Nebhân ağlıyarak oradan ayrıldı; üç gün gündüzleri oruçlu, geceleri ibadet ve tevbe ile geçirdi. Dördüncü gün Allah Tealâ: "Ve çirkin bir günah işledikleri, yahut kendilerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlıyarak hemen günahlarının bağışlanmasını isterler..." âyet-i kerimesini indirdi. Allah'ın Rasûlü (s.a.v.) ona haber göndererek hakkında nazil olan âyet-i kerimeyi kendisine bildirdi.
Allah'a hamdedib şükrettikten sonra: "Ey Allah'ın elçisi, bu, tevbemin kabulü, peki şükrümün kabulü için ne yapmalıyım?" diye sordu. Bunun üzerine de "Günün iki ucunda namaz kıl..." (Hûd, 114) âyet-i kerimesi nazil oldu.
(İbnu'l-Esîr, Usdu'l-Gâbe, v, 301)

Rasulullah (s.a.v.) buyurmaktadır ki:
"Ey insanlar, Allaha tevbe edin. Zira ben ona günde yüz kere tevbe ediyorum."
(Muslim, K. ez. Zikr, bab: 42, Hadis No: 2702)

Âyette zikredilen ve "Hayasızlık" diye tercume edilen kelimesinin asıl mânâsı "Çirkin amel ve Allahın izni dışında yapılan işler"dir.
Cabir b. Abdullah'a ve Suddiye göre burada zikredilen kelimesinden maksat, zina etmektir.
Ata b. Ebi Rebah ve Abdullah b. Mes'ud'a göre bu âyet-i kerime müslümanlara, günahların affedilmesi hususunda İsraioğullarına tanınan imkândan daha büyük bir imkânın tanındığını beyan etmek için idrilmiştir. Zira İsraioğulları günah işledikleri zaman, sabahleyin kapılarına, işledikleri günah ve keffareti yazılırdı. İsrailoğulları, kendilerinden istenen keffareti yerine getirerek günahlarını affetirme imkânına sahib oluyarlardı. Halbuki, müslümanlarm, günahlarını affettirmeleri, sadece dilleriyle, Rabb'lerinden af dilemeleri şeklinde olmaktadır. İşte âyet-i kerime, müslümanlara verilen bu özelliği beyan etmektedir.

"Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur." (Nisa 19)

Fahşâ ve fâhişe kelimesi, zinadan kinaye olarak kullanılmıştır (Nisâ, 19). Ayrıca buradaki fahşâ sözcüğünün "Kadının serkeşlik etmesi, kocasına asi olması ve geçimsizlik yapması" anlamlarına geldiği; buna göre kocanın onu isterse evinde tutacağı, isterse kendisinden boşanabileceği ve bunun helâl bir davranış olduğu; İbn Abbâs`ın rivâyetine göre de "buğz ve serkeşlik etme" anlamlarına geldiği açıklanmıştır.
Diğer bir rivâyete göre de, söz dinlememek ve bununla birlikte isyan etmek anlamındadır. Bu isyânı kadın yapmış ise, Allah, kocasına ondan ayrı kalmasını ve onu hafifçe dövmesini; bundan sonrada kadın durumunu değiştirmezse, kocasının fidye isteyebileceği ifade edilmiştir
(İbn Cerir et Taberî, el-Câmiu`l-usul, V/31, S. 311)

Ez cumle;
Zinaya yaklaşmakla ilgili belirli bir had cezası yoktur. Ancak bu gibi durumlar için işlenen curumun boyutuna göre Hakim'in / Kadı'nın belirleyeceği tâzir cezası uygulanabilir.
 
E Çevrimdışı

Eqwa

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun.
Ben şöyle anladim, mesela bır başka erkekle flört ederek -yani harama düşerek-görüşen evli kadin veya evli erkekten
kocasi veya karisi boşanma hakkına sahip oluyor. Ya da kendi aralarında duruma göre bir sekilde anlaşarak devam edebilirler.Tabii o durumdan tamamen feragat ederek.
Bu konularda kesinlikle kadin erkek ayrımı olmadıgını, evli zani ve zaniyeye uygulanan ceza ile
bekar zani ve zaniyeye uygulanan cezada kadin erkek farkı olmamasından anlıyoruz.
Erkeğin 4 hanım alabilme hakkının olmasi, ne yazik ki erkeklerde sanki kendilerinin -Allah korusun- zina etme veya zinaya yaklaşma haklarının da oldugu vesvesesine sebep olabiliyor.
Bekar kisi kendine es seçerken nasil hic bır sekilde zinaya yaklaşmadan flört etmeden usulünce evleniyorsa, ikinci es düşünen kisi de zinadan uzak durarak usulünce yapar.Bir kadının evliyken baska bır erkekle aşk, sevgi temalı hatta cinsel temalı konuşmalar görüşmeler yapması gözümüze ne kadar çirkin görünüyorsa Allah katında bır erkeğin de aynı seyleri yapması aynen o kadar çirkindir fakat toplum daha cok alışmıştır- malum demokrasi :))-o baska .
Kotu Amellerden cogunluk kerih cirkin gördüğü icin degil Allah icin vazgeçmeliyiz .
Ve herkese, topluma , guzel hoş gelen ama Allah katında değeri olmayan çirkin amellerden bütün toplumun onayı a rağmen vazgeçmeliyiz .
Bu konuyla ilgili ayet ve hadisler cok...
icimden boyle bır cevap yazmak geldi.
Allah razı olsun tekrar.
 
Üst Ana Sayfa Alt