Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Inancinda ALLAH swt'NIN ULUV SIFATI

yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
 
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Inancinda
ALLAH'IN ULUV SIFATI
 
Muharrem 1430
Subat 2008
Birinci Baski
 
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Inancinda
ALLAH'IN ULUV
SIFATI
Fatih Tosun
 
ÖNSÖZ
Süphesiz hamd yalniz Allah’adir. O’na hamd eder,
O’ndan yardim ve magfiret dileriz. Nefislerimizin serlerinden
ve amellerimizin kötülüklerinden Allah’a siginiriz.
Allah’in hidayet verdigini hiç kimse saptiramaz.
O’nun saptirdigini da hiç kimse dogru yola iletemez.
Sehadet ederim ki, Allah’tan baska hak ilah yoktur. Yine
sehadet ederim ki, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
Allah’in kulu ve rasûlüdür.
Süphesiz sözlerin en dogrusu ve en güzeli Allah’in
Kelam’i, yollarin en hayirlisi Muhammed sallallahu aleyhi
ve sellem’in yoludur. Islerin en kötüsü (dinde) sonradan
ortaya çikarilanlardir. (Dinde) sonradan ortaya çikarilan
her sey bidattir, her bidat sapikliktir ve her sapiklik
da atestedir.
Sunu muhakkak bilmelisin ki; Yüce Allah cinleri
ve insanlari kendisine ibadet etsinler, isim ve sifatlari ile
kendisini birlesinler diye yaratmis ve onlara bunu yerine
getirme emrini de vermistir. Her kim bu emre boyun
eger ve emrolundugu seyi yerine getirirse süphesiz ki o
basari ve mutluluga erenlerden olur. Kim de bundan yüz
çevirir ve verilen emre isyan ederse, iste onlar hüsrana
 
 


ugrayanlardir. Süphesiz ki Allah onlari, kendilerine vermis
oldugu emir ve yasaklar dolayisiyla yaptiklari amellerinin
karsiligini verecegi ahiret yurdunda bir araya getirecektir.
 
Insanlar kendileri için indirilen kitaplara ve kendileri
için gönderilen peygamberlere uyduklari müddetçe, hidayet
üzere olmuslardir. Eskisiyle yenisiyle Müslümanlarin
kendisi hakkinda ihtilaf etmedigi yol, Rabbimizin bizim
için razi oldugu Kitap ve O’nun Rasulünün yoludur.
Allah Teala istikamet üzere olmayi, gönderdigi kitabi
okuyup ona itaat ve ittiba etmeye bagladi ve mümin olan
cinlerden aktararak söyle buyurdu: "Dediler ki; Ey kavmimiz!
Biz Musa’dan sonra indirilmis olup kendisinden
öncekileri dogrulayan, hakka ve dosdogru yola ileten bir
kitap dinledik."(1) ve yine istikameti, göndermis oldugu
Peygambere ittiba ve itaat’a bagladi ve söyle buyurdu: "Ve
muhakkak ki sen (ey rasûl) dosdogru bir yola iletirsin."(2)
Zaman geçtikçe bu iki delilin nasil anlasilacagi ve
pratik hayata nasil aktarilacagi hususunda çesitli ihtilaflar
çikmis ve ümmet Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in buyurdugu gibi yetmis üç firkaya ayrilmis,
her görüs sahibi kendi görüsünü hak olarak görmeye ve
buna davet etmeye baslamistir. Her seyi ilmiyle kusatan
Allah’a hamdolsun ki Rabbimiz bizi bu kargasa ortamindan
çikaracak, Kur’an’i ve Sünnet’i insanlarin kendi hevalariyla
anlamalarina engel, Islam firkalarinin birçogunun
kendisi hakkinda dogru yoldan saptiklari ve kendisi
(1) Ahkaf Suresi: 31
(2) Sura Suresi: 52
 
hakkinda gafil olduklari, Kur’an’da, Tevrat’ta ve Incil’de
hakkinda övgüyle söz edilen üçüncü bir rükün ortaya
koymustur. Bu üçüncü rükün; Kitap ve Sünnet’e, basta
sahabe olmak üzere, tabiin ve tebei tabiinden bu ümmetin
öncüleri ve önderleri olan selefi salihin’in anlayisi üzere
ittiba etmektir. Fatiha Suresinde bu üç rükne (Kur’an,
sünnet ve selefi salihin’in anlayisina) isaret edilmektedir.
"Dosdogru bir yola ilet" ayeti, Kur’an ve sünnete isaret etmektedir.
"Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna" ayeti
ise, dogru yol hakkinda, basta sahabe olmak üzere selefin
anlayisina isaret etmektedir. Hiçbir Müslüman Kur’an ve
Sünnet’in -her ne kadar su anda birçok hadis inkârcisi
zindiklar türemis olsa da- dogru yola ilettigi konusunda
süphe etmez. Ancak insanlar Kitabi ve Sünnet’i anlama
hususunda, kimi zaman hakka isabet etmis kimi zaman
ise hakka muhalefet etmislerdir. Yani insanlarin Kitap ve
Sünnet hususunda ki anlayislarinda dogru olan da vardir
yanlis olan da vardir. Iste bu ihtilafi ortadan kaldiracak
üçüncü bir rüknün olmasi gerekmektedir. O ise; Kur’an
ve Sünnet’i anlamada basta sahabe olmak üzere selefin
anlayisina basvurmaktir. Süphesiz ki hakki en iyi bilen
ve ona en güzel sekilde tabi olan, dosdogru yolda en önde
gelenler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabidir.
Selef dosdogru yolun ehlini, Ebu Bekir, Ömer ve
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabi olarak
tefsir eder. Çünkü onlar ayetlerin inisine sahit olmuslar,
Peygamberin izi üzere gitmis, sünnetini en güzel sekilde
fikhedip hayatlarina aktararak onu en iyi sekilde anlayanlar
olmuslardir. Iste bu sebepledir ki, sonrakilerin
 
anlayisi, basta sahabe olmak üzere öncekilerin (selefin)
anlayisi ile kayit altina alinir.
Kim onlardan sonra Allah’in rizasini isterse, onlarin
yoluna uymalidir. Çünkü Allah Teala "Muhacir ve
Ensar’dan Islâm’a ilk girenlerin önde gelenleri ve iyi amellerle
onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi
oldu, onlar da Allah’tan razi oldular ve onlara, altlarindan
irmaklar akan cennetler hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar.
Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur."(1) buyurmaktadir.
Yine Allah Teala: "Kim kendisine dosdogru yol
belli olduktan sonra Peygamber’e karsi çikar, müminlerin
yolundan baskasina tabi olursa, onu döndügü yolda birakiriz
ve cehenneme sokariz. Orasi ne kötü bir gidis yeridir."(2)
buyurmaktadir. Peygamberden sonra müminlerin önde
gelenleri sahabîlerdir. O yüzden onlarin yolundan ayrilmak
dalalettir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Ümmetim yetmis üç firkaya bölünecek. Bunlardan biri
hariç hepsi cehennemdedir" buyurdu. "Onlar kimdir Ey
Allah’in Rasulü?" diye sordular. O: "Bugün, benim ve ashabimin
gittigi yoldan gidenlerdir." (3) diye cevap vererek
sanki bu ayetleri tefsir etmistir. Yine Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem, "Insanlarin en hayirlilari, benim
çagdasim (olanlar), sonra onlardan sonra gelenler, sonra
onlardan sonra gelenlerdir"(4) buyurmustur.
Allah Azze ve Celle: "Onlara, bu insanlarin
(1) Tevbe Suresi: 100
(2) Nisa Suresi: 115
(3) Ahmed, Tirmizi
(4) Buhari, Müslim
 
(Peygamber ve ashabinin) inandigi gibi inanin." denilince,
"Biz de o beyinsizlerin inandigi gibi mi inanacagiz?" derler.
Iyi bilin ki, asil beyinsiz kendileridir, fakat bilmezler."(1)
ayetinde, sahabeyi kiram gibi inanmanin gerekliligini
bildirmekte ve onlarin inandigi gibi inanmanin beyinsizlik
oldugunu söyleyenlerin asil beyinsizler oldugunu
bildirmektedir.
Ibn Mesud söyle demistir: "Sizden kim birisinin sünnetine
uyacaksa, ölmüs olanin sünnetine uysun. Çünkü
hayatta olanin fitnesinden emin olunmaz. Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabi bu ümmetin en faziletlileri
idiler. Onlar Allah’in, Peygamberinin sohbeti için
seçtigi ve dinini ikame ettigi bir kavimdir. Gücünüzün
yettigince onlarin ahlaklarina ve dinlerine uyun. Çünkü
onlar dosdogru bir yol üzere idiler."(2) Imam Ahmed söyle
demektedir:"Bizim indimizde Sünnet yolunun temelleri,
Rasulullah’in ashabinin üzerinde oldugu seye uymak ve
onlari taklid etmektir."(3)
Kisacasi, Kur’an’i ve Sünnet’i anlamada yegâne ölçü
basta sahabe olmak üzere onlara güzellikle tabi olanlardir.
 
Allah Azze ve Celle insanlari yalnizca kendisine
ibadet etmeleri için yaratmistir. Insan, hiç tanimadigi,
isimlerinden ve sifatlarindan haberdar olmadigi bir ilaha
nasil ibadet edebilir? Iste Allah’a kullugun ve ibade 
(1) Bakara Suresi: 13
(2) Ibn Abdilberr Camiul beyan (2/97) Ebu Naim Hilye'de Ibn
Ömer’den 1/305
(3) Lalekai 317
 
 
 
tin beraberinde getirdigi bir zorunlulukta, Allah Azze ve
Celle’yi isim ve sifatlariyla bilmek ve birlemektir. Çünkü
kul Rabbini tanidikça O’na hakkiyla ibadet etme suurunu
kazanir. Allah’a isim ve sifatlariyla ibadet etmek; bunlari
bilmek, anlamak, geregince amel etmek ve bütün bu sifatlarinda
Allah’i birlemek ile gerçeklesir.
Isim, Allah Teala’nin kendisini isimlendirdigi sey,
sifat ise, Allah Teala’nin kendisini vasfettigi seydir. Allah
Teala’nin her ismi mutlaka bir sifata delalet eder fakat sifatlardan
isim türetme yoluna gidilemez. Çünkü Allah’in
isimleri tevkîfiîdir. Akilla bilinemez. Mesela Rahman
ismi rahmet sifatina delalet eder. Fakat, gazap Allah’in
bir sifati olmasina ragmen bundan yola çikarak, Allah’a
el-gâzib ismi verilemez. Çünkü nasslarda böyle bir isim
geçmemektedir.
Allah Azze ve Celle’nin isim ve sifatlari konusunda,
Ehli sünnet ve’l Cemaat’in inanci kisaca su sekildedir:
Allah Azze ve Celle’nin isim ve sifatlarini, Kitap ve
Sünnette geldigi sekilde, zahir manalari üzerine ispat
eder ve o isimlerin delalet ettigi sifatlara ve bu sifatlarin
eserlerine iman ederler. Örnegin; Allah’in rahman ismi
ile isimlendigine, bu ismin delalet ettigi sifat olan rahmet
sifatina ve Allah Teala’nin yarattiklarindan diledigine
merhamet ettigine; yine alîm ismine, bu ismin delâlet
ettigi ilim sifatine ve ilim sifatinin geregi olarak her seyi
bildigine iman ederler. Allah Teala’nin isim ve sifatlarini
zahir manalari üzerine ispat etmek, Allah’i mahlûkatina
benzetmeyi gerektirmez. Allah kullarina benzemekten
yüce ve münezzehtir. Çünkü Yüce Allah’in sifatlari kendi
 
 
 
zatina ve azametine hass ve layik sifatlardir. Yaratilanlarin
sifatlari ise kendilerine layik ve hass sifatlardir. Allah ile
kullarin sifatlari arasinda keyfiyette benzerlik yoktur.
Nitekim Halik olan Allah’in zati ile mahlûkatin zati arasinda
da bir benzerlik yoktur. Kelimelerin manalarindaki
benzerlik ise tam bir benzerligi gerektirmez. Mesela
Allah isitir deriz. Ayni sekilde kullar hakkinda da isitme
sifatini kabul ederiz. Ama bununla Allah’in isitmesinin
kullarin isitmesi gibi oldugunu söylemis olmayiz.
Manada ki benzerlikten dolayi Allah’in isitme sifatini da
reddetmeyiz. Allah’in isitmesi kendi zatina ve azametine
yakisir bir sekildedir. Yaratilmislarin isitme sifati da kendilerine
layik oldugu sekildedir. Diger sifatlarda da ayni
sekilde hareket ederiz.
Allah Azze ve Celle’nin isim ve sifatlari konusunda,
Firkayi Naciye diye de isimlendirilen Ehli sünnet ve’l
Cemaat’in inanci ve mezhebi saglam esaslar ve dogru kaideler
üzerine bina edilmistir. Bu esaslar su sekildedir;
Allah1.) Azze ve Celle kendisini vasfettigi sekilde
isim ve sifatlara sahiptir ve Onlar Hüsna’dir (en güzeldir):
Var olan her sey, isim ve sifatlariyla bilinir. Hiçbir isim
ve sifata sahip olmamak, varlik sahasinda olmamak yani
yokluk demektir. Allah Teala, Kur’an’i Kerim buyurdugu
gibi, en güzel isim ve sifatlara sahiptir. Nitekim Ayette
söyle buyurmaktadir: "En güzel isimler Allah’indir. O
halde O’na o güzel isimlerle dua edin"(1) Kur’an’da pek
çok ayette Allah Azze ve Celle bu isim ve sifatlarini zikretmektedir.
(1) A’raf Suresi: 180
 
 
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ise 
söyle buyurmaktadir: "Allah Teala’nin doksan dokuz
ismi vardir. Kim bunlari sayarsa cennete girer."(1) Bu söz,
kim bunlarin geregiyle amel ederse cennete girer anlamina
gelir. Allah Teala’nin ilim, merhamet ve adalet gibi
öyle sifatlari vardir ki, bunlarla bir kul vasiflandirildigi
zaman o kul övülmüs olur. Ilahlik, Ceberut ve Tekebbür
gibi öyle isim ve sifatlari da vardir ki bir kul bunlarla asla
vasiflandirilamaz, vasiflandirildigi zaman ise o kul kötülenmis
olur. Kullarin da övüldükleri ve sahip olmakla
emrolunduklari, kulluk, muhtaç olma, tevazu ve isteme
gibi öyle sifatlari vardir ki, Allah Teala’nin bu sifatlarla
nitelendirilmesi yasaklanmistir.
Allah2.) ’in isim ve sifatlarinda tevfikilik: Bunun
manasi sudur; Ehlisünnet ve’l-cemaat Allah hakkinda,
Allahin kendisi hakkinda kitabinda yahut Rasulunun
sünnetinde ispat ettigi isim ve sifatlar disinda, akillarin
ve fikirlerin ortaya attigi herhangi bir seyi ispat etmezler.
Ayni sekilde Allah’in kendisi hakkinda, kitabinda yahut
Rasulunun sünnetinde nefyedilmeyen herhangi bir seyi,
akillarinin ve fikirlerinin dogrultusunda nefyetmezler.
Kitap ve sünnette ispat ve nefiy konusunda açikça ortaya
konulmayan herhangi bir seyi ortaya koyarak ve bilgisizce
hareket ederek Kitap ve sünnet konusunda haddi asmazlar.
Çünkü; Allah Teala’nin isim ve sifatlari hakkinda
yalnizca Allah’in haber vermesi ile bilgi sahibi olunabilir.
Allah Teala yalnizca peygamberlere vahyettigine göre, bu
meselelerde kendisine yönelinecek merci, Allah’in kitabi
ve peygamberinin sözüdür. Peygamber, Allah Teala hak
(1) Buhari, Müslim
 
 
 
kinda kendi hevasina göre konusamayacagi için, onun
Allah Teala hakkinda verdigi haberler, kabul ve tasdik
edilir. Sabit ve sahih bir delil olmadikça, Allah hakkinda
söyledir veya degildir, suna sahiptir veya sundan münezzehtir,
seklinde isbat ve nefiy yapilamaz. Akil ise, bu konuda
esas alinacak bir ölçü degildir.
Allah3.) Subhanehunun kendisini vasfettigi veya
Onun Rasulunun Onu vasfettigi seyler zahirleri üzere
haktir: Onlarin manalarinda bir gizlilik, sir veya müskülat
yoktur. Bilakis konusanin sözünden maksadinin bilindigi
gibi, Allah’in sözlerinin manasi da bilinir. Ehlisünnet
sifat lafizlarini ve onlarin manalarini ispat eder. Allah
Teala’nin kendisini vasfettigi veya Onun Rasulunun Onu
vasfettigi seylerde manalarini tefvizi (Allah’a havale etmemizi)
gerektirecek bir mütesabihlik yoktur. Çünkü sifatlarla
ilgili nasslarin, manasi anlasilmayan seylerden oldugunu
iddia etmek, onlari anlasilmayan yabanci sözlerden
saymak olur. Allah Teala Kur'an'in tamami hakkinda
düsünmeyi bize emretmis, Onu akletmeye ve anlamaya
tesvik etmistir. Eger sifat nasslarinin manalari anlasilmayan
seyler olsaydi, Allah düsünülmesine ve anlasilmasina
imkân olmayan seyleri düsünmeyi ve fehmetmeyi ve
bizim için açik olmayan bir seye itikad etmeyi emretmis
olurdu ki, Allah Teala bundan münezzeh ve yücedir. O
halde Allah Teala’nin sifatlarinin manalari malumdur
(bilinen seylerdir) ve onlara inanmak farzdir. Keyfiyetine
(nasil olduguna) gelince bu bizim için meçhuldür. Bunu
Allah’tan baska kimse bilemez. Imam Malik bin Enes
kendisine "Rahman arsa istiva etti."(Taha Suresi: 20/5)
 
 
 
ayetinden "Nasil istiva etti?" Diye sorulunca, "Istiva malumdur,
keyfiyeti meçhuldür, buna iman etmek vacip, bu
konuda (keyfiyeti hakkinda) soru sormak bidattir" dedi.
Imam Malik istiva konusundaki kaidesi bütün sifatlar
hakkinda geçerlidir. Bu Ehlisünnet ve’l-Cemaatin tamaminin
görüsüdür. Kim selefin; isim ve sifatlarin manalarini
tefviz (manayi Allah’a havale) ettiklerini, onlarin
nasslarin manalarini Allah’in kendi ilmine ayirdigini ve
bunlarin mütesabih nasslardan oldugunu söyledigini iddia
ederse, o kimse selefe yalan isnad etmis olur. Çünkü
onlarin sözleri bu iftiracilarin sözlerine muhaliftir.
Selef4.) , sifatlari bila temsil (misillendirmeksizin,
baska bir seyle karsilastirmaksizin) ispat eder: Allah’in
sifatlarini, mahlûkatin sifatlarina temsil etmez (benzetmez).
Çünkü Allah, herhangi bir sey misli olmayandir.
Onun ortagi, Onun adasi ve Onun dengi yoktur. Onun
sifatlarini, mahlûkatin sifatlariyla karsilastirmak ve benzetmek,
Onun sifatlarinin keyfiyetini (seklini, nasil oldugunu)
bildigini iddia etmek olur. Oysaki Onun sifatlarinin
keyfiyeti, Onun zatinin keyfiyetinin bize meçhul oldugu
gibi meçhuldür. Öyleyse Allah’in zati, benzeri olmayan
bir zat oldugu gibi, Onun sifatlari da benzeri olmayan sifatlardir.
Allah Teala söyle buyurmaktadir: "O’nun benzeri
hiçbir sey yoktur. Ve O, her seyi isitendir, görendir."(1)
Yani O’na, zatinda, sifatlarinda ve fiillerinde benzeyen
hiçbir kimse yoktur. Allah Teala’nin kendisini vasfettigi
sifatlara iman etmek farzdir. Çünkü hiç kimse Allah’i,
Allah’in kendisinden daha iyi bilemez. Allah Teala söyle
(1) Sura Suresi: 11
 
 
 
buyurmaktadir: "Siz mi daha iyi bilirsiniz yoksa Allah
mi?"(1) Yine ayni sekilde Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in, Allah’i vasfettigi seylere de iman etmek farzdir.
Çünkü Allah’tan sonra O’nu, O’nun Rasulünden daha
iyi hiç kimse bilemez. Nitekim Allah Teala, Peygamberi
hakkinda "O, kendi hevasindan bir söz söylemez."(2) buyurmaktadir.
Her müslümana gereken Allah’in kendisini
veya O’nun Rasulunun O’nu vasfettigi seylere iman
etmek ve Rabbini mahlûkatin sifatlarina benzetmekten
tenzih etmektir. Kim, Allah ve Rasulunun önüne geçer
ve Allah’a karsi cesaret göstererek Allah Subhanehunun
kendisini vasfettigi veya Onun Rasulunun Onu vasfettigi
o büyük sifatlari nefyederse (reddedip iptal ederse) ve;
"Allah’im! Senin kendini kitabinda ve Rasulunun sözlerinde
vasfettigin sifatlarin, aslinda Sana layik sifatlar degil.
Çünkü bu sifatlarda söyle söyle noksanliklar var. Biz
onlari degistirip iptal ettik ve onlarin yerine kendi nefsimize
göre uygun olan seyleri koyduk. Bu konuda Senin
kitabina ve Senin Rasulunun sünnetine bakilmaz, çünkü
bunlar Seni yarattiklarina benzetmeyi animsatiyor. Bu
konuda sadece kelamcilarin kaidelerine, Cehmiyenin,
Mutezilenin, Esarilerin ve Maturidilerin sözlerine bakilir."
derse; Ey Allah’in kullari! Bu kisi Allah’a, Kitabina
ve Rasulüne iman eden bir kisi olabilir mi? Ve bu kisi
Rabbini tazim eden birisi olabilir mi? Allah’im Seni bu
iftiracilarin sözlerinden tenzih ederiz. Sen kendini vasfettigin
gibisin.
(1) Bakara Suresi: 140
(2) Necm Suresi: 3
 
 
 
5.) Ehli Sünnet Ve’l-Cemaat Allah Subhane-hu'nun
kendisini vasfettigi veya Onun Rasulunun Onu vasfettigi
seyleri, O’nun Celaline layik bir sekilde Onu mahlûkatina
benzetmeksizin ispat (kabul) ederler: O’nu noksanliklardan
ve ayiplardan kesinlikle tenzih ederler. Tenzihi
delillendirmek için kendi hevalari uyarinca manalari
tevil(1) (Allah’in elinden kasit kudrettir gibi) ve lafizlari
tahrif(2) (Allah’in arsa istivasini istila diye tahrif etmek
gibi) ederek ta’tile(3) sapmazlar. Onlarin sifatlar konusunda
ki mezhebi tesbih(4) ve ta’til arasinda orta yoldur.
(Noksanliklardan) Tenzih ederken ta’tilden (sifatlari iptal
etmekten), Ispat (kabul) ederken tesbihten (benzetmekten)
sakinirlar.
Ehl-i6.) Sünnet ve’l-Cemaat’in Allah’in sifatlarini ispat
ve noksanliklari O’ndan nefyetmedeki mezhebi; Kitap
ve Sünnet yoludur. Bu ise nefyi icmalen (genel olarak)
yapmak, ispatta ise tafsilata gitmektir: Allah Teala’nin su
sözünde buyurdugu gibi: "O’nun benzeri hiçbir sey yok
 
(1) Tevil: Tevilin üç manasi vardir. Birincisi tefsir etmek, ikicisi
isin sonuca ulasmasi, üçüncüsü ve yerilen Tevil ise; Kelimenin
açik anlamini terk edip baska bir mana vermektir.
Burada üçüncü yani yerilen mana kasdedilmistir.
(2) Tahrif: Dilde degistirmek demektir. Terim olarak tahrif,
Ayet ve hadisi lafiz ve anlam olarak degistirmektir.
(3) Ta’til: Bir seyin veya bir kavramin içini bosaltmak ve terk
etmek demektir. Terim olarak ta’til, Allah Teala’nin sifatlarinin
tamamini veya bir kismini inkâr etmektir.
(4) Tesbih: Allah’in sifatlarini bir seye benzetmektir. Temsil:
Allah’in sifatlarini bir seyle örneklendirmektir. Tekyif: Bir
sifatin nasil oldugunu anlatmaktir. Mesela Allah’in elinin
niteligi söyledir demek gibi.
 
 
 
tur. Ve O, her seyi isitendir görendir."(1) Nefyi genel olarak
yapmak su sözdeki gibidir: "O’nun benzeri hiçbir sey
yoktur" Ispati tafsilatli yapmak ise su sözdeki gibidir: "Ve
O, her seyi isitendir görendir."
Allah’in sifatlari konusunda ki her nefiy, kemalin
ispatini ihtiva eden nefiydir. Bu her seyi nefyeden mutlak
bir nefiy degildir. Çünkü mutlak nefiy içinde medh
(övülme) yoktur. Bu mutlak yokluk olur ki, bu ise hiçbir
sey degildir. Mesela Allah’i kullara benzemekten tenzih
etmek için lafiz ve mana itibariyle benzerlik gösteren her
türlü sifat ondan nefyedilmeye baslanirsa, o zaman isitme,
görme, ilim, vücut, el vb her sifati reddetmek gerekecektir
ki, bunun sonu da mutlak yokluga çikacaktir. Yani
isitemeyen, göremeyen, konusamayan, bilemeyen, varligi
âlemin ne içinde ne disinda ..... ve böylece liste uzar ve
sonuç yokluga çikar, yani yok olan bir seye. Daha önce de
söyledigimiz gibi, varlik sahasinda olan bir sey sifatlariyla
bilinir. Allah Teala ise vardir ve Onun varligi da sifatlari
da hakikidir. Kemali ispat eden, nefyi kapsayan misallerden
birisi de, Allah Teala’nin su sözüdür: "Rabbin kimseye
zulmetmez."(2) Bu ayet, Allah Teala’nin adaletinin
kemalini bildirmektedir. Yine Allah Teala’nin su sözü:
"Onlari (gökleri ve yeri) korumasi O’na agir gelmez"(3) Bu
ayette Allah’in kudret ve kuvvetinin kemalini ispat eder.
"Onu ne bir uyuklama tutar ne de bir uyku"(4) Yani Onun
hayat ve Kayyumlugunun kemalini ispat eder. Hakeza
(1) Sura Suresi: 11
(2) Kehf Suresi: 49
(3) Bakara Suresi: 255
(4) Bakara Suresi: 255
 
 
 
Allah’tan her nefiy, tamami menfiligin zitti olan Kemal
ve Celal’i ihtiva eder. Kelamcilar ise, Ehli sünnet’in aksine,
tenzihte tafsilata girer, isbati ise icmali yapar. Mesela;
"Allah yukarida degildir, inmez, gelmez, kizmaz, sevmez"
diyerek, bu sifatlari Allah hakkinda kabul etmek
kendi akillarinca, Allah’i kullara benzetmek olacagindan,
Allah’i bu sifatlardan tenzih ederler. Bunu yaparken
de tek ölçüleri ve delilleri, bozuk akillaridir. Kur’an’da
geçen bu sifatlarla ilgili ayetler delil gösterildiginde, bu
ayetlerin mütesabih oldugunu söyler, ayetlerin asil manasini
iptal ederek, ayetleri tahrif ederler. Yine bu sifatlarla
ilgili sahih hadisler gösterildiginde, "Bu hadisler mütevatir
degil, mütevatir olmayan ahad hadisler akidede delil
olmaz" sözüyle, ümmetin hadis alimlerinin sahih oldugu
hususunda ittifak ettigi sahih hadisleri, sirf akillarina uymadigi
için reddederler.
Bu kitabin asil mevzusu, Allah Azze ve Celle’nin zati
sifati olan Uluvv ve fiili sifati olan Istiva ile alakalidir.
Uluvv, Allah’in hem zatiyla hem de sifatlariyla yarattiklarindan
yukarida, yüksekte ve yüce olmasidir. Bu
Allah hakkinda Kur’an’da ve Sünnette mütevatir olarak
ispat edilen bir sifattir. Ayrica bu ümmetin en hayirlilari
olan sahabe ve onlara güzellikle uyanlar tarafindan
ispat edilen, imanin bir sarti olarak ortaya konulan ve
inkârinin küfür olarak nitelendirildigi itikadi bir esastir.
Ne yazik ki birçok itikadi ve ameli meselede oldugu gibi
bu meselede de zaman içerisinde, o en hayirli üç nesilden
sonra sapmalar baslamis ve insanlar Allah hakkinda
yakisiksiz sözler sarf etmeye baslamislardir. Bu insan
 
 
 
lar, sözde Allah’i noksanliklardan tenzih edeyim derken
Allah Teala’nin Uluvv (Zatiyla mahlûkatinin üstünde olmasi)
sifatini iptal etmis ve bunun yerine Allah her yerdedir
diye batil bir söz uydurmuslardir. Süphesiz Allah
Azze ve Celle ilmiyle her yerdedir, ancak zatiyla Allah
Azze ve Celle yedi kat semanin üstündeki arsinin üzerindedir.
Allah Azze ve Celle’nin zatiyla her yerde olmasi,(1)
her seyin Allah olmasini gerektirir ki, bu ise daha önce
en azgin kâfirlerin bile Allah hakkinda söylemeye cüret
edemedikleri bir iftiradir. Ancak bu Islam dinini bozmak
isteyen zindiklarin yahut cahil sapiklarin islerindendir.
En çirkin seylerin, necasetlerin ve pisliklerin Allah olduklarini
söyleyen bir kisi, nasil bir Müslüman olabilir?
Allah Azze ve Celle kendisinin gökte oldugunu bildirirken
-Allah göktedir derken, Allah’in yedi kat semanin
üstündeki arsinin üzerinde olmasi kasdedilir-, sözde
Onu tenzih etmek için mekândan münezzehtir diyerek
Allah’in hakiki bir zati oldugunu inkar etme derecesine
kadar gelmelerini veya Allah’in her yerde oldugunu iddia
edip, Allah hakkinda en çirkin seyleri Ona nispet etmelerini,
acaba hangi akil hangi iman kabul etmektedir. Allah
hakkinda yakisiksiz sözler söylemekten yine Ona siginiriz.
Allah bu sözlerden yücedir.
Allah’in Arsin üzerine istivasi, O’nun büyüklügüne
(1) Onlarin bozuk akillarinin bir ürünü de; Allah Teala’ya mkan
isnat etmeyeyim derken, Allah’in semada arsinin üzerinde
oldugunu inkar ederek, O’nun her yerde oldugunu
söylemek suretiyle Allah Teala’ya milyarlarca mekan izafe
etmeleridir.
 
 
 
ve yüceligine yarasir bir sekilde arsin üzerinde olmasi
demektir. Nitekim bu konu, genis olarak daha ileride gelecektir.
 
Allah’in her yerde oldugunu iddia edenler, Allah
Teala’nin Maiyet’i (Beraberligi, birlikteligi) ile ilgili
Kur’an’da geçen bazi ayetlerini delil getirmektedirler.
Halbuki, bu ayetler onlarin iddia ettikleri seylere delalet
etmemektedir. Allah, gerek kitabinda, gerekse Rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle, kendisinin yaratiklariyla
beraber oldugunu açikça bildirmistir. "Nerede olsaniz,
O sizinle beraberdir."(1) "Allah, mutlaka mü’minlerle
beraberdir."(2) ayetleri buna örnektir.
Beraberlik ise, Arap lügatinde bazen suyu süte kattim
sözündeki gibi ya iki seyin birbirine karismasini
gerektirir -ki yarattiklariyla bu tür bir beraberligi Allah
Teala hakkinda söylemek küfürdür(3)- Bazen egiticinin
suçlu kimseye ‘nereye gidersen git ben seninle beraberim’
dedigi gibi tehdit ve uyari anlamindadir. Bazen de herhangi
bir kimsenin kendisinden yardim isteyen kimseye
‘ben seninle beraberim’ sözündeki yardim ve destegi
ifade eder. Konuda geçen beraberligin bunlardan hangisi
oldugu ancak sözün gelisinden ve duruma iliskin belirtilerden
belli olur. Allah’in kullariyla beraberligi ise genel
ve özel olmak üzere ikiye ayrilir:
(1) Hadid Suresi: 4
(2) Enfal Suresi: 19
(3) Allah’in kendisine yakin olan kisilere hulul ettigini (Allah
ile tek vucut olmak Allahlasmak) ileri süren sapik zindiklarin
görüslerinde oldugu gibi.
 
 
 
Genel beraberlik: Allah’in ilim, kudret, idare, 1.)
sultanlik ve bunlarin disinda Rabliginin bir geregi olan
diger sifatlariyla mümin, kafir, iyi ve kötü tüm yaratiklarini
kapsamasidir. "Nerede olsaniz, O sizinle beraberdir."
Ayeti buna örnektir. Bu Allah’in zati bir sifatidir.
Özel beraberlik: Bu ise tamlamanin yapildigi 2.)
kimseye yardim ve destegi gerektiren beraberlik olup
bunlari hak eden Peygamberler ve onlara uyanlara özgüdür.
"Allah, mutlaka mü’minlerle beraberdir." Ayeti de
buna örnektir. Bu Allah’in fiili bir sifatidir.
Yine Yüce Allah’in yakinligi genel ve özel olarak iki
türlüdür.
Genel yakinlik O’nun ilmi ile yarattiklarina yakin 1.)
olmasidir. Bu da Yüce Allah’in "Ve biz ona sah damarindan
daha yakiniz"(1) buyrugunda sözü edilen yakinliktir
ve bu genel olarak bütün yarattiklarina olan yakinligidir.
Bu konuda kâfir, müslüman arasinda fark yoktur.
Özel yakinlik ise kendisine ibadet edenlere, ken2.)
disine dua edip istekte bulunanlara ve kendisini sevenlere
yakinligidir. Yüce Allah’in "Sakin onu dinleme de
(Rabbine) secde et ve yaklas."(2) Buyrugunda sözü edilen
yakinlik da budur. Gerek bu ayet’te gerekse Yüce Allah’in
"Sayet kullarim, sana benden sordularsa, gerçekten ben
çok yakinimdir. Bana dua edince, duacinin duasini kabul
ederim. O halde onlar da benim davetime kossunlar ve
bana hakkiyla iman etsinler ki, dogru yola gidebilsinler."(3)
(1) Kaf Suresi: 16
(2) Alak Suresi: 19
(3) Bakara Suresi: 186
 
 
 
Buyrugundaki bu tür yakinlik ise Allah’in lütufkârca
davranmasini, onlarin dualarini kabul etmesini, isteklerini
gerçeklestirmesini gerektirir. O yüzden Allah bu gibi
hususlari dile getirirken yakin demek olan Karib ismi ile
dualari kabul eden demek olan Mucib ismini birlikte zikreder.
 
Allah’in, Rasulunun, Sahabenin, Müminlerin,
Selefin ve sünnet imamlarinin sözü sudur: "Allah Azze
ve Celle semada Ars’inin üzerindedir. Allah semavatinin
üzerindedir ve dünya semasina diledigi keyfiyette iner.
Cehmiyenin bu konuda görüsü ise: "Allah Tebareke
ve Teala bütün mekânlardadir" sözüdür. Allah onlarin
bu iddialarindan münezzehtir. Bu ancak Allah’in ilmi
hakkinda söylenebilir. "
Daha sonrakilerin sözü ise : "Allah Teala gökte degildir.
Arsin üzerinde degildir. Semavatta degildir. Yerde
degildir. Âlemin ne içinde ne de disindadir. Kullarindan
ne ayri ne de birlesiktir." Kisaca yok olan bir seyi tarif
etmektedirler.
Bazilari ise söyle dediler: "Bütün esya Allah’in bir
parçasidir."
Ehlisünnet ve’l-Cemaat ise onlara söyle cevap verir:
"Biz bu konulara dalmayiz ve bilgisizce söz söylemeyiz.
Biz ancak delillerde geçen seyleri söyleriz. Sizin söylediginiz
bu seyler yok olan bir seyi ve yoklugu vasfetmektedir.
Allah ise vardir ve biz O’nu isim ve sifatlariyla biliriz.
Allah kendisini en iyi bilendir ve O’nun Rasulü ise insanlarin
arasinda O’nu en iyi bilendir."
 
 
 
YÜCE ALLAH’IN FEVKIYYETINI (ÜSTTE OLUSU-
NU) ORTAYA KOYAN DELILLER:
1.) Yüce Allah’in semada oldugunun açikça ifade
edilmesi:
Bu ehlisünnet müfessirlerince iki sekilde açiklanir.
Ya bu gibi ifadelerde ki "fi: ..de,..da" edati "ala: üstünde,
üzerinde" anlamindadir, yahut da sema ile üstte olus kastedilmektedir.
 
Allah Teala’nin su sözlerinde oldugu gibi:
"Gökte olanin sizi yere batirmayacagindan emin
misiniz?"(1)
"Yoksa siz, gökte olanin üzerinize tas yagdiran bir kasirga
göndermeyeceginden emin misiniz?"(2)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in su hadislerinde
oldugu gibi:
Abdullah Ibn Amr Ibn el-As hadisi, Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem söyle buyurdu: "Siz yerdekilere
merhamet edin ki gökteki (Allah) da size merhamet
etsin."(3)
Enes hadisi, Zeynep bint Cahs (Peygamberin hanimi)
Peygamberin (diger) hanimlarina karsi söyle övünürdü:
"Sizi ehilleriniz (aileleriniz) evlendirdi, beni ise
yedi kat semanin üzerinden Allah evlendirdi." Baska bir
lafizda: "Beni gökteki Allah evlendirdi." Buyurmustur.(4)
(1) Mülk Suresi: 16
(2) Mülk Suresi: 17
(3) Ebu Davud, Tirmizi
(4) Tirmizi, Nesai, Ahmed
 
 
 
Sa’d Ibn Ebi Vakkas hadisi, Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem söyle buyurdu: "Onlar hakkinda yedi kat
semanin üzerindeki Melik’in hükmüyle hükmettin."(1)
Baska bir lafizda Zeynep bint Cahs Peygambere söyle
dedi: "Rahman seni bana yedi kat semanin üzerindeki
arsinin üzerinden nikâhladi."(2)
Ebu Said hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem
söyle buyurdu: "Ben göktekinin emini oldugum halde,
siz benden emin degil misiniz? Sabah aksam gögün
haberleri bana geliyor."(3)
Ebu Hureyre hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem söyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim
ki, kocasi kendisini yatagina davet ettigi halde ona
direnen hiçbir kadin yok ki, gökteki ona gazaplanmasin.
Ta ki kocasi ondan razi oluncaya kadar."(4)
2.) Allah’in zatinin üstte olusunun "min..den,dan"
edati ile birlikte yahut bu "min..den,dan" edati olmaksizin
açikça zikredildigi deliller;
"Üstlerinde olan Rablerinden korkarlar"(5)
"O, kullarinin üstünde Kahir olandir."(6)
3.) Allah’a dogru çikisin (uruc) ve yükselisin (suud)
açikça zikredildigi buyruklar;
(1) Beyhaki Esma ve’s-Sifat sf: 420
(2) Buhari
(3) Buhari ve Müslim
(4) Müslim
(5) Nahl Suresi: 50
(6) En’am Suresi: 18-61
 
 
 
Çikis ve yükselis ancak asagidan yukariya dogru bir
hareketi bildirir.
Allah Azze ve Celle söyle buyuruyor:
"Melekler ile Ruh O’na (Allah’a) miktari elli bin sene
olan bir günde yükselirler."(1)
"Güzel söz yalniz O’na (Allah’a) yükselir"(2)
"Allah’a ancak güzel sey yükselir."(3)
Ebu Hureyre hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem söyle buyurdu: "Birtakim melekler geceleyin birtakim
melekler de gündüz nöbetlese size gelirler. Bunlar
sabah ve ikindi namazinda birlikte olurlar. Sonra sizin
aranizda kalanlar O’na yükselirler, Allah kullarini en iyi
bilen oldugu halde yine de onlara: "Kullarimi nasil biraktiniz?"
diye sorar, onlar da: "Onlari namaz kilarken
biraktik, yanlarina da namaz kilarken gelmistik" derler.(4)
Ibn Ömer hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem söyle buyurdu: "Mazlumum duasindan sakinin,
çünkü o, Allah’a kivilcim gibi çikar."(5)
Ebu Hureyre söyle anlatir Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem söyle buyurdu: "Ölüm melegi Musa Aleyhisselam’a
gönderildi, kendisine geldiginde bir tokat indirdi, bunun
üzerine Melek Rabbine çikarak ‘Ey Rabbim, Sen beni ölümü
istemeyen bir kula gönderdin dedi."(6)
(1) Mearic Suresi: 4
(2) Fatir Suresi: 10
(3) Buhari
(4) Buhari, Müslim
(5) Hâkim
(6) Ahmed Müsned
 
 
 
4.) Allah’in bir takim mahlûkati kendisine yükseltip
kaldirdigina dair açik ifadeler:
Yüce Allah’in:
"O zaman Allah söyle dedi: "Ey Isa, Muhakkak se-ni
vefat ettirecegim, seni kendime yükseltecegim."(1)
"Fakat Allah onu kendisine yükseltmistir."(2)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurmustur:
 
"Gündüzün amelinden önce gecenin ameli, gecenin
amelinden önce de gündüzün ameli O’na (Allah’a)
yükselir."(3)
Miraç hadisi: Daha sonra yedinci semaya çikartilmistir.
Orada da Ibrahim Aleyhisselam ile karsilasmis ve
ona selam vermistir. Oda onu güzel bir sekilde karsilayarak,
peygamberligini dile getirmistir. Sonra Sidretu’l-
Münteha’ya çikartilmistir. Daha sonra da Allah Azze
ve Celle’nin huzuruna yükseltilmistir. Orada da Allah
elli vakit namazi farz kilmistir. Daha sonra Peygamber
sallallahu aleyhi ve selemin Miraç gecesinde Musa
Aleyhisselam ile Rabbi arasinda defaatle inip çikmistir.(4)
Bera bin Azib hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi
ve sellem söyle buyurdu: "Kul dünyadan ayrilip ahirete
göçerken yüzleri günes gibi parlayan melekler semadan
inerler ve görebildigi kadar çok melek etrafina çevrilir.
(1) Ali Imran Suresi: 55
(2) Nisa Suresi: 158
(3) Müslim: 179
(4) Buhari
 
 
 
Sonra ölüm melegi gelir ve: "Ey hos nefis, Allah’in magfiret
ve rizasiyla bedenden çik" der. Ruhun bedenden
ayrilisi, kaptan suyun damlamasi gibi kolay olur. Ruhu
bedenden alininca hemen diger melekler de gelerek bedenini
misk gibi kokan kefenin içerisine koyarlar. Bunu
alip semaya çikartirlarken onu gören melekler: "Bu güzel
kokulu ruh nedir?" derler. Melekler de dünyada bilinen
en güzel ismiyle: "Filancanin oglu filancadir" derler.
Dünya semasina varinca sema kapilari açilir. Allah’in
seçkin melekleri her semada onu karsilarlar. Bu sekilde
Allah’in bulundugu semaya kadar çikar. Mutlu bir ruhun
geldigini gören Yüce Allah: "Bunu illiyyun cennetine girecekler
arasina yazin. Sonra da arza gönderir. Insanlari
arzdan yarattim, oraya gönderecegim, sonunda da oradan
yeniden alacagim" der."(1)
5.) Hem zat hem Sifatlar itibariyle üste olmanin bütün
mertebelerine delalet eden "Uluvv" lafzinin açikça
ifade edilmesi:
"Ve O, Aliyy’dir, Azim’dir."(2)
"Ve O, Aliyy’dir, pek büyüktür."(3)
Aliy, Arap lügatinde yüksekte olan, yüce ve ulu manalarina
gelmektedir.
6.) Kur’an’in Allah katindan indirildiginin açikça
ifade edilmesi:
Bilindigi gibi inme ancak yukaridan asagiya dogru
(1) Ahmed, Ebu Davud, Ibn Mace, Nesai
(2) Bakara Suresi: 255
(3) Sebe Suresi. 23
 
 
 
bir hareketi bildirir ve Kur’an’da yukarida, yedi kat semanin
üstünde, Arsinin üzerinde olan Allah tarafindan
indirilmistir. Kuran Allah kelami, yani O’nun konusmasidir
ve O’ndan indirilmistir.
"(Bu kitap) Rahman, Rahim olan tarafindan
indirilmistir."(1)
"Kitabin indirilmesi, hükmünde galip, en iyi bilen
Allah’tandir."(2)
"De ki: O’nu (Kur’an’i), Ruhu’l-Kudüs (Cebrail)…
Rabbinden hak olarak indirmistir."(3)
"O Ramazan ayi ki, insanlari irsad için, hak ile batili
ayiracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan
Kur’ân, onda indirildi."(4)
"Muhakkak ki, biz onu anlayasiniz diye, Arapça bir
kitap olarak indirdik."(5)
7.) Bazi yaratilmislarin, Allah’in nezdinde (katinda)
bulunmak özelligine sahip olduklarini, bazilarinin digerlerine
göre Allah’a daha yakin oldugunu açikça ifade
eden buyruklar:
"Zira Rabbinin katinda olanlar, Allah’a kulluk etmekten
asla kibirlenmezler, O’nu tenzih eder, sanini ulularlar
ve yalnizca O’na secde ederler."(6)
(1) Fussilet Suresi: 2
(2) Mu’min Suresi: 2
(3) Nahl Suresi: 102
(4) Bakara Suresi:
(5) Yusuf Suresi:
(6) A’raf Suresi: 206
 
 
 
"Göklerde ve yerde olan bütün varliklar O’nundur.
Katinda olanlar O’na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de
yorulurlar."(1)
Bu ayette görüldügü gibi, genel olarak kendisinin olmakla
zikredilen varliklar ile nezdindekilerin arasi ayrilmistir
. Yani ikisinin arasinda fark vardir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in: "O kitap
onun nezdinde, Ars’in üstündedir."(2) sözüde buna örnektir
.
8.) Özellikle mahlûkatin en üstünde bulunan Ars’a
has olarak "ala: üzerine" ile birlikte açikça istiva lafzinin
kullanilmasi ve çogunlukla bunun siraya ve mühlete delalet
eden "sümme" lafziyla kullanilmasi:
Allah Azze ve Celle’nin arsinin üzerine istiva ettigi
Kuran’da yedi yerde geçmektedir. Allah’in arsi üzerine
istivasi, O’nun büyüklügüne ve yüceligine yarasir bir sekilde
arsin üstünde olmasi, ona yerlesmesi demektir.
Istiva, olgunlasmak, yönelmek, yükseklik, yerlesme,
durma manalarina gelir. Istiva lafzi dilde "ala" harfi
ceriyle kullanildigi zaman yerlesmek, üstüne çikmak,
üzerine yükselmek ve üzerine çikmak manalarina gelir.
Yalin olarak kullanildiginda "Musa güçlü çagina erip istiva
edince"(3) ayetinde oldugu gibi olgunlasmak manasina
gelir. "Ila" harfi ceriyle kullanildigi zaman "Sonra
göge istiva etti"(4) ayetinde oldugu gibi tam bir irade ile
(1) Enbiya Suresi: 19
(2) Buhari, Müslim
(3) Kasas Suresi: 14
(4) Bakara Suresi: 29
 
 
 
yönelmek, kastetmek manasina gelir.
Nitekim Kur’an’da baska ayetlerde de istiva kelimesi
kullanilmistir. Allah Teala söyle buyuruyor: "Allah bütün
çiftleri yaratmistir. Sizin için bineceginiz gemiler ve hayvanlar
var etmistir. Siz onlarin sirtina istiva (binip üzerlerine
yerlestiginiz) ettiginiz zaman, Rabbinizin nimetini
anarak söyle diyesiniz: "Bunlari bizim hizmetimize veren
Allah’i tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz
yetmezdi."(1) Baska bir ayette ise Nuh Aleyhisselam’in
gemisinden bahsederken: "Gemi de Cudi dagi üzerine istiva
etti.(oturdu)"(2) Buyurmaktadir.
Istivanin bu bildirilenlerden baska "istila etmek, hükmü
galebe çalmak, hükümran olmak" gibi manalari bulunmamaktadir.
Istiva’nin Arap dilinde istila diye bir manasi
bilinmemektedir. Kur’an ise Arapça inmistir. Istila genellikle
birinin digerine üstün gelmeye çalismasi, onu yenmeye
ugrasmasindan sonra söz konusu olur. Oysa Allah
Teala’yi hiç kimse yenemez O’na galip gelemez. Bu ancak
tevilci kisilerin istiva’nin hakiki manasindan rahatsizlik
duyduklari için uydurduklari bir manadir.
Dilde ars, kralin tahtidir. Nitekim "Ana babasini
arsina (tahtina) çikartip oturttu"(3) ve "Ve onun büyük
bir tahti (arsi) vardi."(4) Ayetleri arsin taht manasinda olduguna
delildir. Rahman’in üzerine istiva ettigi ars ise,
(1) Zuhruf Suresi:13
(2) Hud Suresi: 44
(3) Yusuf Suresi: 100
(4) Neml Suresi: 23
 
 
 
yaratiklari kusattigi gibi onlarin en yüksegindedir ve en
büyügüdür.
O halde Ehl-i sünnet ve’l-cemaat’e göre, Yüce Allah
kendi zati hakkinda haber verdigi sekilde, arsi üzerine
kendi yüce zatinin bildigi bir keyfiyet ile yarattiklarindan
ayri olmak üzere istiva etmistir.
Bununla ilgili Kur’an’da ve Sünnet’te deliller çoktur.
Bunlardan bazilari;
"Rahman arsin üzerine istiva etti."(1)
"Süphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri alti günde
yaratti, sonra Ars üzerine istiva etti."(2)
"Rabbiniz o Allah’tir ki, gökleri ve yeri alti günde yaratti,
sonra ars üzerine istiva etti"(3)
Ebu Hureyre hadisi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem söyle buyurdu: "Allah mahlûkati yaratmadan önce
bir kitaba ‘Rahmetim gazabimi geçmistir’ diye yazdi. O
(kitap), Arsin üzerinde O’nun indindedir."(4)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Zerr’e günes
batarken: "Biliyor musun günes nereye gider? Buyurdu.
Ben de: "Allah ve Rasulu daha iyi bilir" dedim. O: "Günes
gider, sonunda Arsin altinda secdeye varir ve tekrar gelmek
için izin ister, kendisine izin verilir" dedi.(5)
(1) Taha Suresi: 5
(2) A’raf Suresi: 54
(3) Yunus Suresi: 3
(4) Mana itibariyle Tirmizi
(5) Buhari
 
 
 
9.) Yüce Allah’a ellerin kaldirilmasi ifadesinin açikça
kullanilmasi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve selem söyle buyurmaktadir:
"Süphesiz Allah, kulu kendisine dogru ellerini
kaldirdigi takdirde, onlari bombos olarak geri çevirmekten
hayâ eder.(1) "
10.) Yüce Allah’in her gece dünya semasina açikça
indigini bildiren nasslar
"Rabbimiz, (her) gecenin son üçte biri kaldigi zaman,
dünya gögüne iner ve söyle der: Yok mu bana dua
eden? Duasini kabul edeyim. Yok mu benden bir sey isteyen?
Istedigini ona vereyim. Yok mu benden bagislanma
dileyen? Onu bagislayayim."(2)
11.) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Allah’in
yüksekte olusunu isaret etmesi:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem Arife günü
hutbesinde söyle dedi: "Sizlere benim hakkimda soru sorulacaktir.
Ne diyeceksiniz?" Onlar söyle cevap verdiler:
"Senin teblig ettigine, görevini eksiksiz yerine getirdigine,
gereken sekilde nasihatte bulunduguna sahitlik edecegiz."
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve selem
parmagini semaya dogru kaldirdi. Parmagini semanin
da, her seyin de üstünde olana dogru kaldirarak "Sahit ol
Allah’im!" Dedi.(3)" Cabir bin Abdullah hadisi, Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem Arife günü hutbesinde söyle
(1) Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Ibn Mace
(2) Buhari, Müslim
(3) Müslim, Ebu Davud
 
 
 
dedi: "Teblig ettim mi?" "Evet" dediler. (Bunun üzerine)
Parmagini göge dogru kaldirdi ve onu onlarin üzerine
çevirerek söyle dedi: "Allah’im sahit ol!"(1)
12.) Eyne (nerede) soru lafzinin açikça kullanilmasi
ve Rabbinin semada oldugunu söyleyen kimseye
Peygamberin mümin olarak nitelendirmesi ve bu konuda
cehaletin asla söz konusu olamayacagi:
Belki de Allah nerededir sorusu birçoklarinin çok
garibine gidebilir. Fakat Âlemlere rahmet olarak gönderilen
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in mümin
olup olmadigini ögrenmek için bir cariyeye bu soruyu
sordugunu ve o cariyenin de "Allah semadadir" cevabindan
dolayi onu mümin biri olarak nitelendirdigi bilinmelidir.
 
Allah Rasulü kendisine mümin olup olmadigini imtihan
etmesi için getirilen bir cariyeye "Allah nerededir?
Diye sormus, cariye: "Semadadir" diye cevap vermis,
Bu sefer "Ben kimim?" diye sormus, yine cariye: "Sen
Allah’in Rasulüsün" deyince, Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem o cariyenin sahibine: "Sen bunu azad et, çünkü
o mü’min birisidir" demistir. (2)
Isin garip tarafi, bazi cehalet ve dalalet ehli kimselerin
sirf Allah’in gökte olma sifatini reddetmek için,
cariyenin Allah’in gökte oldugunu söylemesiyle küfür
olan bir söz söyledigini ve Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem’in de cariyenin bu cehaletine seyirci kaldigini
(1) Müslim
(2) Müslim, Malik, Ebu Davud, Nesai
 
 
 
iddia etmeleridir. Allah Kur’an’i Kerimde Peygamberine
hakki söylemesini emrederken onlar Peygamberin küfür
olan bir söz karsisinda sustugunu iddia etmektedirler.
Oysaki Peygamberin bir sey karsisinda sukut etmesi bile,
o seyi kabul ettigini ve o seyin sünnet (takriri sünnet) oldugunu
göstermektedir. Burada ise Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem cariyenin imanini ölçmek için, bile bile
bu soruyu sormus ve aldigi dogru cevapla da onu mümin
olarak nitelendirmistir.
13.) Yüce Allah’in, Firavun hakkinda, onun Musa’nin
ilahini görmek maksadiyla semaya dogru yükselmek istedigini
haber vermesi ve böylelikle Firavunun, Musa
Aleyhisselam’in vermis oldugu, Allah’in semanin üzerinde
olduguna dair haberi yalanlamaya kalkismasi:
Bu maksatla Firavun söyle demisti: "Ey Haman!
Benim için yüksek bir kule yap. Belki o yollara, göklerin
yollarina ulasirim. Sonunda belki Musa’nin ilahinin yanina
çikarim. Dogrusu su ki, ben onu yalanci saniyorum."(1)
Abdulkadir Geylani’nin de dedigi gibi "Bu, Allah’in
her peygambere indirdigi her kitapta söylenegelmistir."(2)
(1) Mu’min Suresi: 36,37
(2) El-Gunye
 
 
 
ALLAH TEALA’NIN ULUV VE ISTIVA SIFATIYLA
ILGILI SELEF IMAMLARININ GÖRÜSLERI:

EBU HANIFE (80/150): Irak âlimi.
Ebu Hanife’nin yanina Cehmiye’den bir kadin geldi
ve kendisine "kendisine ibadet ettigin Ilah nerededir?"
diye sordu. Ebu Hanife "Allah Subhanehu ve Teala göktedir,
yerde degildir" cevabini verdi. Bunun üzerine adamin
biri "Peki, Allah’in "O sizinle beraberdir" sözüne ne
dersin?" deyince: "Bu, senin bir kimseye mektup yazip,
"Ben seninle beraberim" demen gibidir. Hâlbuki sen
onun yaninda degilsin" cevabini verdi."(1)
Ebu Muti’ Ebu Hanife’ye: Ben Rabbimin semada mi
yoksa yerde mi oldugunu bilmiyorum, diyen bir kimsenin
durumu hakkinda soru sormus. Ebu Hanife söyle cevap
vermistir: "Bu kimse kâfir olur, çünkü Yüce Allah:
"Rahman Ars’a istiva etti"(2) buyurmaktadir. O’nun Ars’i
ise yedi kat gögün üstündedir." Ben, Eger: O Arsin üzerindedir,
dedigi halde: Bilemiyorum Ars gökte midir,
yerde midir? Diyecek olursa (durumu ne olur?) diye sordum.
Yine: "O kâfirdir, çünkü o Yüce Allah’in gökte oldugunu
inkâr etmis olur. O’nun gökte oldugunu inkâr
eden de kâfir olur" Dedi.(3)

IBN CUREYC (?/150): Hicaz Müftüsü.
"Mahlûkati yaratmadan önce O’nun (Allah’in) arsi
su üzerinde idi."(4)
(1) El-Esma ve’s-Sifat: sf: 429, Zehebi: Uluv Risalesi
(2) Taha Suresi: 5
(3) El-Akidetü’t-Tahaviyye ve Serhi Ibn Ebi’l-Izz el-Hanefi sf:
297/298
(4) Zehebi Uluv Risalesi, sf: 137
 
 
 
EBU AMR ABDURRAHMAN B. AMR EL EVZAI
(?/157): Sam âlimi.
Biz –Tabiinin çogunlugu- deriz ki: "Allah Azze ve
Celle Arsinin üzerindedir. O’nun sifatlarindan sünnette
varid olan seylere iman ederiz."(1)
Evzai’ye "Sonra arsin üzerine istiva etti" ayetinden
soruldu. O: "O (Allah), kendisini vasfettigi gibi Arsinin
üzerindedir." Dedi.(2)

MUKATIL IBN HAYYAN (?/150’den önce): Horasan
âlimi
"Göklerde ve yerde olanlari, Allah’in bildigini görmüyor
musunuz? Üç kisinin gizli konustugu yerde dördüncüsü
mutlaka O’dur. Bes kisinin gizli konustugu yerde altincisi
mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede
bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir.
Sonra kiyamet günü onlara yaptiklarini haber verecektir.
Dogrusu Allah, her seyi bilendir."(3) Ayeti hakkinda söyle
dedi: "O (Allah) Arsinin üzerindedir. Onun (Allah’in)
ilmi ise onlarla beraberdir."(4)

SUFYAN ES-SEVRI (97/161):
Kendisine "Her nerede olsaniz O sizinle beraberdir"(5)
ayetinden soruldu. O: "Ilmiyle (beraberdir)" dedi.(6)

(1) Beyhaki Esma ve’s-Sifat, sf:408
(2) Zehebi Uluv Risalesi, sf: 138
(3) Mücadele Suresi:?/7
(4) Ebu Davud Mesail sf:263, Lalekai 1/92/2
(5) Hadid Suresi: 57/4
(6) Acurri sf: 289 Lalekai 1/92/2
 
 
 
IMAM MALIK (?/179): Medine Imami
"Allah göktedir, ilmi ise her yerdedir."(1)
Bir adam Imam Malik’e gelip: "Ey Ebu Abdullah!
"Rahman Ars üzerine istiva etti" Allah arsa nasil istiva
eder? Diye sordu. Imam Malik bu soru üzerine çok öfkelendi.
Yere bakarak elindeki çöpleri karistirmaya basladi,
ter içinde kalmisti. Sonra basini kaldirarak "Istivanin
manasi bilinen bir seydir, nasilligi bizce meçhuldür. Buna
iman vacip, hakkinda soru sormak ise bidattir." Dedi.(2)

HAMMAD IBN ZEYD (98/179): Hafiz.
"(Cehmiyeye mensup olanlar) Hala gökte bir ilah olmadigini
söyleyip duruyorlar"(3)
"Cebrail Allah’in kelami olan Kur’an’i, Alemlerin
Rabbi katindan indirmistir."(4)

MUHAMMED IBN ISHAK (?/150): Ehli Megazi alimi.
 
"Allah Teala kendi nefsini vasfettigi gibidir. O’nun
Arsi su üzerindedir ve O Celal ve Ikram sahibi onun
üzerindedir. Kullarinin üzerinde olmakla zahirdir ve
O’nun üzerinde hiçbir sey yoktur. Kullarini kusatmakla
Batindir O’nun (bilgisi) disinda hiçbir sey yoktur. Hiçbir
sey O’ndan gizli degildir. Gökleri ve yeri alti günde yaratmayi
bitirdi ve sonra arsinin üzerine istiva etti."(5)

(1) Ebu Davud, Mesaili’l-Imam Ahmed sf: 263
(2) El-Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat: sf: 408
(3) Abdullah Ibn Ahmed Sünne Sf: 9–10
(4) Abdullah Ibn Ahmed Sünne Sf: 123
(5) Elbani ravilerinden birinin zayif oldugunu söyledi
 
 
 
ABDULLAH IBN MUBAREK (118/181):
Kendisine "Rabbimiz Allah Azze ve Celle’yi nasil
biliriz?" diye sorulunca O: "Yedinci kat semavattaki
Arsinin üzerindedir. Cehmiyenin söyledigi gibi söylemeyiz.
Onlar "O burada yerdedir" diyorlar"(1)

SUFYAN IBN UYEYNE (107/198):
Kendisine "Kur’an hakkinda ne diyorsun?" denildi.
O: "Allah’tan çikmis ve O’na dönecek olan Allah’in kelamidir"
dedi.(2)

VEHB IBN CERIR (?/206): Basra imamlarindan.
"Cehmin görüsünden sakinin. Onlar semada bir sey
olmadigini söyleyip duruyorlar (yani Allah’in gökte olmadigini
söylüyorlar). O ancak Seytanin vahyettigi bir
kimsedir ve o kâfirdir."

IMAM SAFI (150/204):
"Benim üzerinde bulundugum sünnet üzere olan
söz ve Süfyan, Malik ve onlardan baskalari gibilerinin
üzerinde bulunduklarini görmüs oldugum söz; "Lailahe
illallah Muhammed’ur-Rasulullah’i, Allah’in semasindaki
Arsinin üzerinde oldugunu, kullarina diledigi sekilde
yaklastigini ve diledigi sekilde dünya semasina indigini
kabul etmektir."(3)

NAIM IBN HAMMAD EL-HAZAI (146/228): Hafiz
Kendisine "O sizinle beraberdir" ayetinden soruldu.
(1) Darimi Reddi Ala Meryisi Sf:23/103
(2) Darimi Reddi Ala Cehmiyye sf: 100, Beyhaki: Sf: 245
(3) Zehebi Uluv Risalesi, sf: 176
 
 
 
O: " Bunun manasi; Ilmiyle O’na hiçbir sey gizli kalmaz,
demektir. Su ayeti görmüyor musunuz; "Göklerde ve
yerde olanlari, Allah’in bildigini görmüyor musunuz? Üç
kisinin gizli konustugu yerde dördüncüsü mutlaka O’dur."
Dedi.(1)
"Kim Allah’i kullarina benzetirse o kâfirdir. Kim
O’nun kendisini vasfettigi seyleri inkâr ederse o kâfirdir.
Allah’in kendi nefsini vasfettigi seylerde tesbih (benzetme)
yoktur."(2)

BISRI HAFI (151/227): Zahid
"Iman; Allah’in arsinin üzerine diledigi sekilde istiva
ettigine, ilmiyle her yerde olduguna iman etmektir."(3)

ALI IBN MEDiNI (?/234):
"Allah’in ahirette görülecegine ve konustuguna,
Allah Azze ve Celle’nin semavatin üstünde, Arsinin üzerine
istiva ettigine iman ederiz." "Üç kisinin gizli konustugu
yerde dördüncüsü mutlaka O’dur" ayetinden soruldu.
Bu ayetin öncesindeki ayeti oku; "Göklerde ve yerde olanlari,
Allah’in bildigini görmüyor musunuz? (yani ilmiyle
beraberdir)" dedi."(4)

AHMED IBN HANBEL ( /241):
"Herhangi bir sinir söz konusu olmadan, herhangi
bir kimsenin niteligini ya da sinirini belirlemesi de söz
(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Zehebi Uluvv Risalesi
(3) Zehebi Uluvv Risalesi
(4) Zehebi Uluvv Risalesi
 
 
 
konusu olmaksizin, Allah’in Arsi üzerinde diledigi sekilde
ve diledigi gibi olduguna iman ederiz."(1)
Imam Ahmed’e "Allah yedi kat semanin üstünde
Arsinin üzerinde kullarindan ayridir. Kudreti ve ilmi
her yerdedir" denildi. O: "Evet, O Arsinin üzerindedir ve
O’nun ilminden hiçbir sey uzak degildir" dedi.(2)

EBU ABDULLAH IBN ARABI (151/231): Zamaninin
lügat âlimi.
Kendisine istivanin lügatte istila manasina da gelip
gelmedigi soruldu; "Ben böyle bir (manasini) sey bilmiyorum."
Diye cevap verdi.(3)
"Kendisine "Rahman Arsin üzerine istiva etti" ayetinden
soruldu. O: "O (Allah) haber verdigi gibi arsinin
üzerindedir" dedi. Bir adam: "Böyle degil, bu istila manasindadir"
dedi. Ibn Arabî: "Kes! Bu sana nereden ulasti?
Arap bir adam tahtin üzerinde kendisine karsi koyacak
zit bir güç olmadikça tahtin üzerine istila etti demez.
(Eger böyle bir durum söz konusu olursa) O iki seyden
hangisi galip gelirse (o zaman) istila denir. Allah Teala
ise (kendisine karsi koyacak) zitti olmayandir. O haber
verdigi gibi Arsinin üzerindedir."(4)

ZUHLI (?/258)
"Muhakkak ki Allah Arsin üzerindedir ilmiyle ise
her yeri kusatmistir."(5)

(1) Ibn Teymiye Ed-Der’u
(2) Zehebi Uluvv Risalesi
(3) Lalekai 1.92.1
(4) Beyhaki Esma sf:415
(5) Zehebi Uluvv Risalesi
 
 
 
BUHARI (194/256): Hafiz, Sahih sahibi.
Mücahid istiva hakkinda "Arsin üzerine yükselmektir"
dedi.

EBU ZUR’A ER-RAZI (?/264):
Kendisine "Rahman Arsin üzerine istiva etti" ayetinden
soruldu. Kizdi ve söyle dedi: "Bu ayetin tefsiri
okundugu gibidir. O Arsinin üzerindedir. O’nun ilmi her
yerdedir. Kim bunun disinda bir sey söylerse Allah’in laneti
onun üzerine olsun."(1)

OSMAN IBN SAID ED-DARIMI (?/280): Hafiz
Müslümanlar, Allah’in semavatin üstünde Arsi-nin
üzerinde oldugu sözünde ittifak etmislerdir. Al-lah Teala
Arsinin üzerindedir ve Arsinin üzerinden isitir ve kullarindan
hiçbir sey O’na gizli kalmaz, hiçbir sey O’ndan
gizlenemez.(2)

EBU MUHAMMED ED-DARIMI (181/255): Sünen
sahibi
Ebu Muhammed Sifat ve Uluvv (Allah’in yarattiklarindan
yüksekte olmasi) konusunda oldugu gibi iman
eder tevil etmezdi.(3)

IBN KUTEYBE (213/276): Muhtelifu’l-Hadis sahibi.
Biz Allah Teala'nin "Üç kisinin gizli konustugu yerde
dördüncüsü mutlaka O’dur" ayeti hakkinda; "O onlarla
beraberdir, onlarin ne üzere olduklarini bilir" deriz.
Bir kisinin "Rahman Arsin üzerine istiva etti" ve "Güzel
(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Kitabu’n-Nakz
(3) Sünenü’d-Darimi
 
 
 
söz O’na yükselir" ayetleri varken "Allah Subhanehu her
yerdedir" demesi nasil mümkün olabilir? Bir sey O’nunla
beraberse O’na nasil yükselir? Melekler ve Ruh O’nunla
beraberse Ona nasil yükselirler?(1)

IBN EBI ASIM (?/287):
"Allah’in dünya semasina indigine ve Arsin üzerine
istivasina iman etmek ve teslim olmak gereklidir."(2)

EBU ISHAK ET-TIRMIZI (209/279):
"Ilim ehli "O (Allah) kitabinda kendi nefsini vasfettigi
gibi Arsinin üzerindedir" demislerdir."(3)

IBN EBI SEYBE (?/297):
"Allah Teala’nin Arsi yarattigina ve üzerine istiva
ettigine dair haberler mütevatirdir. O Arsinin üzerinde
kullarindan ayridir. Âlimler "O sizinle beraberdir" ayetini
"yani ilmiyle beraberdir" diye tefsir ettiler."(4)

MUHAMMED IBN CERIR ET-TABERI (/):
Ibn Cerir’in Taberi tefsiri, Allah’in sifatlarini ispat
eden selefin sözleriyle doludur. Allah Teala’nin "Sonra
Arsa istiva etti" ayetini Rabi Ibn Enes’ten "irtifa (yükselmek)"
manasiyla nakleder. Taberi tefsirinde "Sonra Arsa
istiva etti" ayetinin geçtigi tüm yerlerde Ala (yüksekte olmak)
ve irtifa (yükselmek) olarak tefsir eder. Mücahidin
sözünü rivayet eder sonrada söyle der: "Bunu inkâr eden
Islam toplulugu yoktur."(5)

(1) Muhtelifu’l-Hadis
(2) Sünnet’ul-Kübra
(3) Tirmizi Cami
(4) Zehebi Uluvv Risalesi
(5) Taberi Tefsiri
 
 
 
IBN HUZEYME (223/311): Hadis ve fikih konusunda
imam ve sünnet davetçisi.
"Her kim Allah Teala’nin yedi semavatin üzerindeki
Arsinin üzerine istiva ettigine ve kullarindan ayri
olduguna iman etmezse, o kâfirdir. Tevbe etmesi istenir.
Tevbe ederse ne ala, yok eger Tevbe etmezse boynu
vurulur."(1)

EBU HASEN EL-ESARI (260/324):
"Allah Azze ve Celle "Rahman Arsin üzerine istiva
etti" ayetinde buyurdugu gibi Arsinin üzerindedir."(2)

EBU MUHAMMED EL-BERBEHARI (?/329):
"Rab hakkinda söz söylemek bidattir. Allah hakkinda
kendi nefsini vasfettigi seylerin disinda söz söylenmez.
Onun sifatlari hakkinda "niçin?" Ve "nasil?" demeyiz. O
gizliyi de açigi da bilir. Arsinin üzerine istiva etmistir.
O’nun ilmi her yerdedir."(3)

EBU EL-KASIM TABERANI (260/360):
Kitabu’s-Sünne’de "Allah’in Arsinin üzerine istivasi
ve yarattiklarindan ayri olmasina dair gelen seyler" diye
bir bab basligi açmis ve telifleri zikretmistir.(4)

EBU BEKRE EL-ACURRI (280/360):
"Hulul mezhebinden sakindirma" diye bir bab basligi
açmis ve söyle demistir: "Ilim ehlinin üzerinde oldu
 
(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Makalat’i Islamiyye Sf: 290–297
(3) Zehebi Uluvv Risalesi
(4) Zehebi Uluvv Risalesi
 
 
 
gu mezhep, Allah Teala’nin Semalarin üstünde Arsinin
üzerinde oldugudur. O’nun ilmi her seyi kusatmistir.
Göklerdeki yaratmis oldugu seylerin tamamini ve yedi
yerdeki seylerin tamamini ilmiyle kusatmistir. Kullarin
amelleri kendisine yükselir. Eger "Üç kisinin gizli konustugu
yerde dördüncüsü mutlaka O’dur" ayeti hakkinda ne
söylenir denirse, söyle cevap verilir: "Ilmiyle (Onlarla beraberdir)"
Allah Arsinin üzesrindedir ilmi ise onu kusaticidir.
Ilim ehli böyle tefsir etmistir."(1)

EL-EZHERI (282/370): Arap lügatinde Imam.
"Allah Teala Arsinin üzerindedir. "Yoksa siz, gökte
olanin üzerinize tas yagdiran bir kasirga göndermeyeceginden
emin misiniz?" ayetinden dolayi göktedir demekte
caizdir."(2)

IBN BATTA (304/387):
"Ibane" adli kitabinda söyle bir bab basligi atmistir:
"Allah’in Arsinin üstünde mahlûkatindan ayri olduguna
iman"
"Allah’in kullarindan ayri olarak semavatin üzerinde,
Arsinin üstünde oldugu konusunda Sahabelerden ve
Tabiinden müslümanlar icma etmislerdir. "O sizinle beraberdir"
ayetine gelince bu âlimlerin dedigi gibi; "Yani
ilmiyle beraberdir.""
"O gökte de yerde de Allah’tir." Ayetine gelince
bunun manasi; Allah göklerde de Allah (ilah), yerde de
Allah’tir (ilahtir)."(3)

(1) Acurri Seria Sf: 285–289
(2) Zehebi Uluvv Risalesi
(3) Zehebi Uluvv Risalesi
 
 
 
EBU EL-KASIM EL-LALEKAI (?/418): Serhu Itikadu
Ehlu’s-Sünne kitabinin müellifi, Safilerin büyüklerinden.
 
Allah’in "Rahman Arsin üzerine istiva etti" ayetinde
ki siyak Allah Arsinin üzerindedir. "Temiz söz O’na yükselir"
ve "Yoksa siz, gökte olanin üzerinize tas yagdiran bir
kasirga göndermeyeceginden emin misiniz?" ve "O kullari
üzerinde Kahhar’dir" ayetleri, O’nun gökte olduguna delildir.
Ilmi ise her yerdedir. Bu Ömer, Ibn Mesud, Ibn Abbas
ve Ümmi Seleme’den ve Tabiun’dan; Rabie, Süleyman et-
Teymi, Mukatil Ibn Hayyan’dan rivayet olunmustur. Bu
konuda Malik, (Ebu Hanife, Safi) Servi, Ahmed’in görüsü
de böyledir.(1)

EBU OSMAN ES-SABUNI (372/449):
"Sahadet ederim ki Yüce Allah, Arsinin üzerine istiva
etmistir. Ancak O’nun Arsinin üzerine istivasinin
nasil oldugu bilinmez."(2)
"Hadis Toplulugu Allah’in Kitabinda söyledigi gibi
yedi kat semanin üstünde Arsinin üzerinde olduguna itikat
ve sehadet ederler. Ümmetin âlimleri ve Selef imamlarinin
önde gelenleri Allah Azze ve Celle’nin Arsinin
üzerinde oldugu, Arsininda Semavatinin üzerinde oldugu
konusunda ihtilaf etmemislerdir."(3)
IBN ABDILBERR (368/463):
"Allah Teala gökte yedi kat semavatin üstünde
Arsinin üzerindedir."(4)

(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Subki, Tabakatu’s-Safiyye
(3) Zehebi Uluvv Risalesi
(4) Zehebi Uluvv Risalesi
 
 
 
KADI EBU YA’LA (380/458):
Cariye hadisiyle ilgili olarak söyle demistir; Bu haberdeki
söz hakkinda iki fasil vardir:
Birincisi; Allah Teala hakkinda "O nerededir?" sorusunun
caiz olmasi.
Ikincisi; Allah Teala’nin gökte oldugunu bildirmek
caizdir.
O bize bildirdigi gibi göktedir. Ayette söyle buyurmaktadir
:"Yoksa siz, gökte olanin üzerinize tas yagdiran
bir kasirga göndermeyeceginden emin misiniz?"(1)

BEYHAKI (384/458):
Istiva hakkindaki söz babinda sunlari söylemektedir:
Allah Teala söyle buyurmaktadir "Rahman Arsa
istiva etti","Sonra Arsa istiva etti","O kullarinin üstünde
Kahhar olandir","Üstlerinde olan Rablerinden
korkarlar","Güzel söz O’na yükselir","Yoksa siz, gökte
olanin üzerinize tas yagdiran bir kasirga göndermeyeceginden
emin misiniz?" Burada irade olunan gögün
üzeridir. Bütün yukarda olan seyler semadir. Ars ise semavatin
en üstündedir. Ayetin manasi; ‘Arsin üzerindekinden
emin mi oldunuz?’ seklindedir. Bütün bu ayetler
Cehmiye’den Allah’in zatiyla her yerde oldugunu iddia
edenlerin sözlerinin batil olduguna delildir. "O sizinle
beraberdir" ayetine gelince burada murad olunan ilmiyle
beraberligidir, zatiyla degil.(2)

(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Beyhaki El-Itikad
 
 
 
HATIB EL-BAGDADI (392/463):
"Sahih sünnetlerde bu hususta (Allah’in sifatlari)
nakledilen rivayetler ile ilgili olarak selefin izledigi yol, o
sifatlari kabul etmek, onlari zahirleri üzere degerlendirmek,
sifatlarin keyfiyet ve tesbihlerini de reddetmektir."(1)

NASIR EL-MAKDISI (410/490):
"Yüce Allah Arsi üzerine istiva etmistir. O yarattiklarindan
ayridir. Nitekim Allah kitabinda "O ilmiyle her
seyi kusatmistir"(2) buyurmaktadir." (3)

BEGAVI (436/516):
"Sonra Arsin üzerine istiva etti" ayetinde geçen
‘Istiva’ hakkinda söyle demistir: Kelbi ve Mukatil
‘Istekarra’ (kurulmak) Ebu Ubeyde ‘Yükselmek’ (manasindadir)
demislerdir. (Yani Allah Arsinin üzerine yükselmis
ve kurulmustur)(4)

ABDULKADIR GEYLANI (471/562): Ibn Kudame’nin
hocasi
"Her türlü eksiklikten ve kusurdan münezzeh olan
Allah, yükseklik yönünde (yukari tarafta) Arsina istiva
edendir, mülkü kapsayandir, Ilmi esyayi kusatandir.
O’nu her yerde olarak vasiflandirmak caiz degildir.
Bilakis söyle demelidir: O ‘Rahman Arsin üzerine istiva
etti’ ayetinde söyledigi gibi gökte Arsinin üzerindedir." (5)
(1) Zehebi Uluvv Risalesi
(2) Talak Suresi: 65/12
(3) Hücce adli kitabi
(4) Zehebi Uluvv Risalesi
(5) El-Gunye Sf. 56
 
 
 
"Bu, Allah’in her peygambere indirdigi her kitapta
söylenegelmistir."(1)

SONUÇ
Kitap ve Sünnetteki apaçik delillerle ve sünnet ve cemaat
ehli imamlarin sözleri ile sabit oldugu üzere Allah
azze ve celle uluvv sifatinin sahibidir. Bütün bu delillerden
sonra, Yüce Allah'in uluvv sifatini ya zindik ve münafik
biri ya da gafil ve cahil biri inkar eder.
Kardesim! Sakin bâtil ehlinin çok olmasi seni aldatmasin.
Sakin ola apaçik hakki birakip hevanin pesine takilmayasin.
Kitap ve Sünnetteki bu kadar delil ve Ehl-i
Sünnet'in icmasini sonradan gelenlerin görüslerine kapilarak
terk etme. Sayilari bazen az da olsa sen hak ehlinin
yaninda ol. Çünkü Allah'in sana farz kildigi budur.
Sözümüzün sonu, gökte; bütün yaratilmislarin yukarisinda,
ars'in üzerinde olan yüce islahimiza hamd
etmek; O'nun son elçisi efendimiz Muhammed'e salât ve
selâm etmektir.

(1) El-Gunye
 
 
 
 
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt