Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ehl-i Beyt Kimlerdir? Ehl-i Beytten Hadis Nakli Yapılmış mıdır?

S Çevrimdışı

sadobaba

Üye
İslam-TR Üyesi
ehlibeyt Peygamber Efendimizin ailesi demek deilmi?
bu durumda Hz. Aişe(r.a) annemiz de ehlibeyt'ten olmuyormu?
şiiler ve aleviler 12 imamı çok sevdiğini söylüyorlar oysaki bu imamlar sahabeleri seven kişiler değilmilerdi?

SORU 2 :
İmam Azam Ebu Hanife, Caferi Sadık’tan hadis almış mıdır?
Ehl-i sünnet alimleri, Hz. Ali (ra), Zeynelabidin, İmam Bakır, Caferi Sadık gibi Ehl-i beyt alimlerinden neden hadis almamıştır?


SORU 3:
İmam Azam Ebu Hanife meshebinden olmak islamda doğrumu.Ehli sünnet mezheplerinden herhangi birinden olmak dinen caizmidir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
C 1- Ehl-i Beyt; lugat olarak "ev halkı" anlamındadır. İstilâhi olarak, Peygamber (a.s.)'ın aile fertleri için kullanılan bir tâbirdir.

Ehl-i beyt, ev sahibiyle onun eşini, çocuklarını, torunları ve yakın akrabalarını kapsamına alır. Câhiliye devri Arab toplumunda kabilenin hâkim ailesini ifade eder. İslâmî dönemden itibaren günümüze kadar sadece Peygamber'in ailesi ve soyu mânasına gelen bir terim olmuştur.

Peygamber'in Ehl-i beyt'ine kimlerin dahil olduğu meselesinde farklı görüşler mevcuttur.
Bazı rivayetlere göre Rasûl-u Ekram, Zeyneb ile evlendiği gün başta Âişe olmak üzere bütün hanımlarının odalarını dolaşmış, her birine, "Allah'ın selâmı üzerinize olsun ey Ehl-i beyt!" (Buhârî, "Tefsir", 33/8) diye hitab etmiş ve onların Ehl-i beytin asıl mensubları olduğunu vurgulamıştır.
Diğer bazı rivayetlere göre ise Ehl-i beyt'e ilişkin Ahzab 33 âyeti , Peygamber hanımlarından Ummu Seleme'nin odasında iken nazil olmuş, Rasûlullah da orada bulunan veya sonradan gelen Ali, Fâtıma, Hasan ve Huseyin'i abasının altına alarak, "Allahım, bunlar benim Ehl-i beytimdir, onları günahlarından temizle!" diye dua etmiş, bunun üzerine Ummu Seleme kendisinin Ehl-i beyt'ten olup olmadığını sormuş. Peygamber ona, "Sen zaten kendi yerindesin, sen hayır üzeresin" (Tirmizî, "Menâkıb", 31) şeklinde cevab vermiştir.
Diğer bir anlayışa göre sadaka almaları haram kılınan Ebû Tâlib, Akîl, Cafer ve Abbas'ın ailesine mensub olanlar yanında Abdullah b. Mes'ûd ile Selmân-ı Fârisî gibi sâhabîler de Ehl-i beyte dahildir. (Buhârî. "Fezâ'ilu'l-ashâb", 27; Muslim, "Fezâ'ilu'ş-şahâbe", 37; Tirmizî, "Zekât", 25; İbn Hişâm, III, 224)


Ehl-i Sunnet Âlimlerinin, Ehl-i beyte dahil gördükleri Görüşlerini Zikredersek :

A- Ehl-i beyt kapsamına sadece Peygamber'in hanımları dahildir. Zira İbn Abbas'tan nakledildiğine göre Ehl-i beyt âyeti onlar hakkında nazil olmuştur. Nitekim âyetin öncesiyle sonrasında Peygamber hanımlarına hitab edilmekte ve sadece onlarla ilgili bazı ilâhî emirlerden bahsedilmektedir.
Âyette muzekker çoğul zamirinin kullanılması Ali, Hasan ve Huseyin'le ilgili değil ev reisi olarak Peygamber'in Ehl-i beytin başında yer almasından dolayıdır. İbrahim (a.s.)'ın hanımına yapılan bir hitabta da muzekker çoğul zamiri kullanılmıştır. (Hud 73) Ayrıca zamirin mercii "ehl" kelimesi olduğundan buna gidecek zamirin muzekker olması gerekir. İkrime el-Berberi, Ata, Kelbî, Mukâtil b. Suleyman, Buhârî, İbn Ebu Hatim, İbn Asâkir gibi âlimler bu görüşü benimsemişlerdir. (İbnu'I-Cevzi, VI, 381; Şevkânî, IV, 278-279; DM7", II. 605-610)



B- Söz konusu âyet Peygamber'in hanımlarına hitab ettiğine göre Ehl-i beyt'ten öncelikle onlar anlaşılmakla birlikte, muzekker zamiri kullanılmak suretiyle Ehl-i beyt'in Peygamber'in bütün çocuklarını, kadın erkek bütün torunlarını, amcalarını ve onların çocuklarıyla torunlarını, hatta bütün akrabalarını yani Benî Hâşim'i kapsamına alacak şekilde geniş bir muhtevaya sahib bulunduğu ileri sürülmüştür. Ehl-i beytin bu derece geniş kapsamlı olduğunu bildiren rivayetlerin varlığı da bunu isbat etmekte, örfen de Ehl-i beyt bu mânada anlaşılmaktadır. Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğunluğu bu görüştedir. (Maturîdî, II, vr. 584a; Fahreddin er-Râzî, XXV, 209; İlâhî Zahîr, s. 19)

İslâm âlimleri, Peygamberin hanımlarına ilişkin ilâhî emirlerin açıklandığı âyette geçen ehl-i beyt tabirinin yorumu konusunda farklı görüşler benimsemişlerdir. Özellikle Ehl-i beyt'in kapsamına kimlerin girdiği ve bunların hangi niteliklere sahib olduğu hususunda Şîa ile Ehl-i sünnet âlimleri arasında erken devirlerden itibaren günümüze kadar süren ihtilâflar meydana gelmiştir.
Şiî ve bilhassa İsnâ aşerî âlimlerine göre Ehl-i beyt kapsamına ilk olarak Peygamber, Ali, Fâtıma, Hasan ve Huseyin girer; ayrıca imam kabul edilen diğer dokuz kişi de Ehl-i beyt'e dahildir. Rasûl-u Ekram'in hanımlarıyla Fâtıma dışındaki çocukları, Hasan ve Huseyin dışında kalan torunları ise Ehl-i beyt'e dahil değildir.

C 2- Ebu Hanife Hicri 70 -150 yılları arasında yaşamış, sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin ile görüşebilme imkânı bulabilmiştir. Câfer-i Sadık, İmam-ı Azam'ın son iki yılında annesi ile nikahlanarak kayınbabası da olmuştur. Kaynaklarda Ebu Hanife'nin, Câfer-i Sadık'tan hadis aldığı da aktarılmaktadır. Ata b. Ebî Rebah, Zeyd b. Ali, Şa’bi, Tavus, İkrime, Katade, Nafi, Zuhri, Simak b. Harb ve Hammad b. Ebi Suleyman başta olmak üzere pekçok tâbiûn âliminin ismi geçmektedir. Bazı kaynaklarda ise Ebû Hanife’nin yüzlerce tâbiûn âlimiyle görüşüp hadîs aldığı bilgileri yer almaktadır.
Ebû Hanife, Kufe’deki tâbiûn âlimlerinin bilgi birikimini elde etmede en fazla, Hammad b. Ebî Suleyman’dan faydalanmıştır. Onun Hammad b. Ebî Suleyman’ın derslerine hiç aksatmadan yaklaşık yirmi yıl kadar devam ettiği bilinmektedir. Hattâ onun bu hocasından iki bin civarında ahkâm hadîsi yazdığı bilgisi de güvenilir kaynaklarda yer almaktadır.

Hadis-i şeriflerin toplanmaya başladığı devirde Şia'yla husumet güden Emevi hanedanlığının muktedir olduğu dönemde, Ehl-i sunnet alimlerince ehl-i beyten sayılan alimlerin isimlerini zikrederek hadis alması oldukça sıkıntı oluşturuyordu.
Hasan Basrî (rahimehullah) bu konuda : Neden mursel hadis rivayet ediyorsun, sahabenin adını niçin vermiyorsun? diyen birisine: Bulunduğumuz devrin(Haccac-ı zalim devrinin) durumunu biliyorsun. Ben mursel olarak rivayet ettiğim hadislerin hepsini esasen Ali(r.anhuma)’dan naklediyorum. Fakat bu devirde onun adını söyleyebilirmiyim.” (Suyutî, Tedribu’r-râvî, 1/204)


Buna rağmen sunni kaynaklarında, Ali (r.anhuma) ile ilgili hadisler, raşid halifelerle ilgili hadislerden çok daha fazladır.
Hadis hafızı İbn Hacer el Askalani (rahimehullah), İmam Zeynelâbidin Ali b. İmam el-Huseyin ve İmam Muhammed Bakır'dan bahsetmiş, kendisinden hadis rivayet eden ehl-i sunnet alimlerin isimlerini de eserinde zikretmiştir.İbn Sâd, “onun Tabiî, muhaddis, sika bir zat olduğunu” söylemiştir.
Nesaî, "O'nun tabiinden ve Medine fakihlerinden olduğunu" belirtmiştir.
Muhammed b. el-Mukender şunları söylemiştir: “Ben İmam Zeynel’abidin’den daha üstün bir kimseyi görmedim. Tâ, oğlu İmam Muhammed Bakır’ı görünceye kadar.. Kendisine biraz vaaz etmek istedim fakat o bana va'zetti.” (Alıntı ; İbn Hacer el Askalani, Tehzibu tehzib, C. ,7, s. 304-307, C. 9, s. 350-352).

C 3- Ehl-i sunnet mezhebleri dendiği halde, neden bir mezhebi taklid etmek câiz olmasın. Tâ ki, delilillerini bilerek, taasuba düşmeden bir mezheb muctehidini taklid edin. Kısaca her zaman dediğimizi bir kez daha zikredecek olursak, Mezhebe uymak câiz, mezhebcilik haramdır!



İlgili Konu :

Mezheb ve Mezhebcilik?


https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-ve-mezhebcilik.21883/


MEZHEB - MEZHEBLERİN ÇIKIŞ SEBEBLERİ VE HUKMU

https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-mezheblerin-cikis-sebebleri-ve-hukmu.21532/
 
Üst Ana Sayfa Alt