I
Çevrimdışı
Kürdistan coğrafyasında yaşanan bir aile ilişkisi. Bir tarafta Kürt milliyetciligi ile beslenmiş bir baba diğer tarafta kendini bataklıktan kurtarmış bir gencin ailesi ile olan imtihanı.
Kürt bir ailenin evladı olarak babamın işi gereği batı kentlerinden birinde dünyaya gelmiştim. Örf ve gelenekten olsa gerek annem muhafazakar biri olmasının aksine babamda İslam’ı seven fakat kendisinde İslam’i hiçbir ibadet şeklinin bulunmadığı biriydi.
Üç kardeşli bir ailenin ortanca evladı olan ben, çok rahat bir hayat yaşamaktaydım. O kadar çok rahattım ki çirkefin içinde bilinçsizce hayat sürmeme rağmen olayın farkına varmadan mutlu bir çocukluk hayatı geçirmiştim.
Zaman ilerlemiş ilkokul çağım tam bitmişken aile fertlerinin almış olduğu ani bir kararla atalarımızın yaşadığı topraklara geri dönmeye niyetlenmiştik.
12 yaşımda ailemle birlikte vatan toprağımıza taşınmış fakat içimdeki özgür bir çocuk duyguları olsa gerek bir türlü vatan topraklarıma alışamamıştım. Ortaokul ve lise çağlarımın rahat geçtiği 90’lı yıllarda artık o bilardo salonu senin o okey masası benim köşe köşe gençliğimi harcamaktaydım.
Aşiretlerin verdiği baskı ve atalarımızın yaşadığı İslami hayattan ötürü olsa gerek akrabaların geneli İslami hassasiyetleri gayet yerindeydi. Bununla birlikte çok rahat olan babam ise akrabalarımın arasında yavaş yavaş İslam’dan uzaklaşan kişilerle kurduğu dostluk ilişkileri de günden güne pekişmeye başlamıştı.
Zamanla akrabalar arasındaki o tabu artık kırılmış, kiminin abisi, kiminin babası kiminin ise en yakın akrabası ya içki sofrasında ya da okey masasında yerini almıştı. Namusuna düşkün babalar kızlarının açılmasına hiç aldırış etmezken diğer taraftan da akrabalar arasındaki düğünlerde kızlarının erkekle elele halay çekmesi bile artık sıradan bir olay gibi görülmeye başlanmıştı.
Babam arkadaşlarıyla haftalık içki sofralarından ayrılmaz olmuş ben ise gece geç saatlerde okey masasından kalkar eve gelirdim. Babamın buna hiçbir itirazı olmazken zavallı annem ise hepimizin arasında pervane olmuş bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu.
Bu kadar boş bir hayattan sonra tanıştığım biri, ömrümün bundan sonra ki geri kalanını İslami bir çizgide yaşamama vesile olacaktı.
19 yaşımda tanıştığım bu kişi ile artık sürekli gezmeye başlamış eski arkadaşlarımı ani bir kararla terk etmemin verdiği şeyden ötürü çok dışlanmaya başlamıştım. Sürekli dostluk kurduğum o kişi bir gün ev sohbetleri düzenlendiğini ve benimde gelmemi istediğini söyleyince büyük bir heyecanla teklifini kabul etmiş ve hayatıma çeki düzen verecek ilk sohbetleri almaya başlamıştım.
Devam ettiğim sohbetlerimden birkaç ay sonra babamın bana bakışı artık değişmiş ve ufaktan ufağa tartışmalar başlamıştı.
Allah kendisine yönelenlerin samimiyetini ölçmek için Sünnetullah gereği kimilerini malıyla, kimilerini eşiyle, kimlerini evladıyla kimilerini de ailesiyle imtihan ediyor.
İlginçtir ki doğuda yaşayanların geneli ortamda bulunan Komünist yapıdan ötürü ırkçı bir yapıya bürünmüş ve kendi ırkından başka hiçbir düşüncenin benliklerinde yer almasını istemez olmuştu.
Lakin benim aldığım İslami terbiye ve Hz. Muhammed’in (S.A.V) örnekliği ayıca sahabelerin yaşamış olduğu sıkıntılar bende gelecekte olası sıkıntılar karşısında nasıl hareket edeceğimi önceden belirlemişti.
Yapacağım şey kesinlikle aileme dünya işlerinde karşı gelmemem lakin Allah ve Resulünün emri dışında harekette bulunmama zorlama olursa bunda aileme itaat etmemdi.
Artık geceleyin okey masasından kalkıp gelmeme ses çıkarmayan babam, akşam ezanında benim evde olmamı istiyor,sakallı veya dini bütün kişilerle görüşmeme dahi izin vermemeye başlamıştı.
Komünist bir yapının içinde yer alması hasebiyle sürekli arkadaşları ve akrabaları oğlunun bilmem neyci olduğunu ileri sürmesiyle babamda aldığı gazın etkisiyle o hışımla eve girerek ağzına ne gelirse saydırmaya başlamıştı. Artık evde huzur kalmamış annem de bana destek vermek istese de babamın korkusundan hiç sesini çıkarmaz olmuştu.
Demek ki benimde sınavım babam ileydi.
Benim hidayetime vesile olan genç yıllar sonra Afganistan’a giderek orada ABD güçlerine karşı çarpıştığı bir zamanda şehid olmuştu.
Bunu duyan babam ise baskılarını kat be kat arttırmış artık nefes dahi almama izin vermez olmuştu.
Şehid olan arkadaşım hakkında sürekli ileri geri konuşarak beni kızdırmak isterken artık dayanma gücünü yavaş yavaş yitiren ben daha çok Allah’a sığınmaya başlamıştım.
Babam sürekli Arapların insanları kandırdığını oraya gidenlerin şehid olmadığını, ABD’nin desteklediği güçlerin oyuncağı olduğunu ve petrol uğruna insanların sadece öldüğünü ileri sürerek beni bezdirmeye çalışıyordu.
Sürekli Müslümanları eleştiren babamla sabırla zor bir süreç geçirdikten sonra zaman su gibi geçmiş ve Suriye savaşının başladığı 2011 yılına girmiştik. Her şeyin net olmadığı bir savaştan yıllar sonra güneş gibi netleşen bir sürece girmiş ve babam artık tam bir Kobani hayranı bir HDP’li olmuştu.
Kobani süreci zamanında eskiden Müslümanlara yöneltilen, Müslümanların arkasında ABD var iddiası gibi o çirkin ithamların sahibi artık YPG olmuş babam için ABD gibi bir yapının içinde yer alması çok normal bir şey gibi karşılanmaya başlanmıştı.
Başka diyarlara sırf Allah’ın kelimesini yüceltmeye gidenlere karşı gelen babam artık Kobaniler için gıda yardımında bulunmaya başlamış buradan oraya gidenler için inanmadığı bir İslamın değeri olan Şehitliği onlara yakıştırmış oda başka diyarlardaki kandaşları için çaba sarf etmeye çalışıyordu.
Filistinliler sırf Araptır diye aşağılayan babam kendi dostlarını sırf ırkındandır diye yüceltiyor sürekli propagandasını yapıyordu.
Hayatından oruç tutmayan babam İmralı’da tecritte bir lideri var diye açlık orucu tutmuş, tüm İslami bayramlarda bir bahane ile o bayramları kara bayram ilan etmiş ama hiç Nevruz bayramını kaçırmamıştı.
Zaman geçtikçe bana tecrit uygulaması, beni sohbetlere göndermemesi, akşam eve erken gelmemi isteyerek İslami hassasiyeti olanlarla görüşmeme izin vermemesi ve beni kendisi gibi yapmayı halen gözüne koyması sonucu evden ayrılmama neden olmuştu.
Biliyorum ki Doğu’da birçok Müslüman genç ailesinin bu tür sert tutumu yüzünden sıkıntılı bir süreçten geçmiştir. Allah bizim ayaklarımızı ve kalbimizi hak ve pak İslam dini üzerinde sabit kılsın. AMİN
Bera CAN'ın diğer yazılar için tıklayınız
Kürt bir ailenin evladı olarak babamın işi gereği batı kentlerinden birinde dünyaya gelmiştim. Örf ve gelenekten olsa gerek annem muhafazakar biri olmasının aksine babamda İslam’ı seven fakat kendisinde İslam’i hiçbir ibadet şeklinin bulunmadığı biriydi.
Üç kardeşli bir ailenin ortanca evladı olan ben, çok rahat bir hayat yaşamaktaydım. O kadar çok rahattım ki çirkefin içinde bilinçsizce hayat sürmeme rağmen olayın farkına varmadan mutlu bir çocukluk hayatı geçirmiştim.
Zaman ilerlemiş ilkokul çağım tam bitmişken aile fertlerinin almış olduğu ani bir kararla atalarımızın yaşadığı topraklara geri dönmeye niyetlenmiştik.
12 yaşımda ailemle birlikte vatan toprağımıza taşınmış fakat içimdeki özgür bir çocuk duyguları olsa gerek bir türlü vatan topraklarıma alışamamıştım. Ortaokul ve lise çağlarımın rahat geçtiği 90’lı yıllarda artık o bilardo salonu senin o okey masası benim köşe köşe gençliğimi harcamaktaydım.
Aşiretlerin verdiği baskı ve atalarımızın yaşadığı İslami hayattan ötürü olsa gerek akrabaların geneli İslami hassasiyetleri gayet yerindeydi. Bununla birlikte çok rahat olan babam ise akrabalarımın arasında yavaş yavaş İslam’dan uzaklaşan kişilerle kurduğu dostluk ilişkileri de günden güne pekişmeye başlamıştı.
Zamanla akrabalar arasındaki o tabu artık kırılmış, kiminin abisi, kiminin babası kiminin ise en yakın akrabası ya içki sofrasında ya da okey masasında yerini almıştı. Namusuna düşkün babalar kızlarının açılmasına hiç aldırış etmezken diğer taraftan da akrabalar arasındaki düğünlerde kızlarının erkekle elele halay çekmesi bile artık sıradan bir olay gibi görülmeye başlanmıştı.
Babam arkadaşlarıyla haftalık içki sofralarından ayrılmaz olmuş ben ise gece geç saatlerde okey masasından kalkar eve gelirdim. Babamın buna hiçbir itirazı olmazken zavallı annem ise hepimizin arasında pervane olmuş bir o yana bir bu yana koşuşturuyordu.
Bu kadar boş bir hayattan sonra tanıştığım biri, ömrümün bundan sonra ki geri kalanını İslami bir çizgide yaşamama vesile olacaktı.
19 yaşımda tanıştığım bu kişi ile artık sürekli gezmeye başlamış eski arkadaşlarımı ani bir kararla terk etmemin verdiği şeyden ötürü çok dışlanmaya başlamıştım. Sürekli dostluk kurduğum o kişi bir gün ev sohbetleri düzenlendiğini ve benimde gelmemi istediğini söyleyince büyük bir heyecanla teklifini kabul etmiş ve hayatıma çeki düzen verecek ilk sohbetleri almaya başlamıştım.
Devam ettiğim sohbetlerimden birkaç ay sonra babamın bana bakışı artık değişmiş ve ufaktan ufağa tartışmalar başlamıştı.
Allah kendisine yönelenlerin samimiyetini ölçmek için Sünnetullah gereği kimilerini malıyla, kimilerini eşiyle, kimlerini evladıyla kimilerini de ailesiyle imtihan ediyor.
İlginçtir ki doğuda yaşayanların geneli ortamda bulunan Komünist yapıdan ötürü ırkçı bir yapıya bürünmüş ve kendi ırkından başka hiçbir düşüncenin benliklerinde yer almasını istemez olmuştu.
Lakin benim aldığım İslami terbiye ve Hz. Muhammed’in (S.A.V) örnekliği ayıca sahabelerin yaşamış olduğu sıkıntılar bende gelecekte olası sıkıntılar karşısında nasıl hareket edeceğimi önceden belirlemişti.
Yapacağım şey kesinlikle aileme dünya işlerinde karşı gelmemem lakin Allah ve Resulünün emri dışında harekette bulunmama zorlama olursa bunda aileme itaat etmemdi.
Artık geceleyin okey masasından kalkıp gelmeme ses çıkarmayan babam, akşam ezanında benim evde olmamı istiyor,sakallı veya dini bütün kişilerle görüşmeme dahi izin vermemeye başlamıştı.
Komünist bir yapının içinde yer alması hasebiyle sürekli arkadaşları ve akrabaları oğlunun bilmem neyci olduğunu ileri sürmesiyle babamda aldığı gazın etkisiyle o hışımla eve girerek ağzına ne gelirse saydırmaya başlamıştı. Artık evde huzur kalmamış annem de bana destek vermek istese de babamın korkusundan hiç sesini çıkarmaz olmuştu.
Demek ki benimde sınavım babam ileydi.
Benim hidayetime vesile olan genç yıllar sonra Afganistan’a giderek orada ABD güçlerine karşı çarpıştığı bir zamanda şehid olmuştu.
Bunu duyan babam ise baskılarını kat be kat arttırmış artık nefes dahi almama izin vermez olmuştu.
Şehid olan arkadaşım hakkında sürekli ileri geri konuşarak beni kızdırmak isterken artık dayanma gücünü yavaş yavaş yitiren ben daha çok Allah’a sığınmaya başlamıştım.
Babam sürekli Arapların insanları kandırdığını oraya gidenlerin şehid olmadığını, ABD’nin desteklediği güçlerin oyuncağı olduğunu ve petrol uğruna insanların sadece öldüğünü ileri sürerek beni bezdirmeye çalışıyordu.
Sürekli Müslümanları eleştiren babamla sabırla zor bir süreç geçirdikten sonra zaman su gibi geçmiş ve Suriye savaşının başladığı 2011 yılına girmiştik. Her şeyin net olmadığı bir savaştan yıllar sonra güneş gibi netleşen bir sürece girmiş ve babam artık tam bir Kobani hayranı bir HDP’li olmuştu.
Kobani süreci zamanında eskiden Müslümanlara yöneltilen, Müslümanların arkasında ABD var iddiası gibi o çirkin ithamların sahibi artık YPG olmuş babam için ABD gibi bir yapının içinde yer alması çok normal bir şey gibi karşılanmaya başlanmıştı.
Başka diyarlara sırf Allah’ın kelimesini yüceltmeye gidenlere karşı gelen babam artık Kobaniler için gıda yardımında bulunmaya başlamış buradan oraya gidenler için inanmadığı bir İslamın değeri olan Şehitliği onlara yakıştırmış oda başka diyarlardaki kandaşları için çaba sarf etmeye çalışıyordu.
Filistinliler sırf Araptır diye aşağılayan babam kendi dostlarını sırf ırkındandır diye yüceltiyor sürekli propagandasını yapıyordu.
Hayatından oruç tutmayan babam İmralı’da tecritte bir lideri var diye açlık orucu tutmuş, tüm İslami bayramlarda bir bahane ile o bayramları kara bayram ilan etmiş ama hiç Nevruz bayramını kaçırmamıştı.
Zaman geçtikçe bana tecrit uygulaması, beni sohbetlere göndermemesi, akşam eve erken gelmemi isteyerek İslami hassasiyeti olanlarla görüşmeme izin vermemesi ve beni kendisi gibi yapmayı halen gözüne koyması sonucu evden ayrılmama neden olmuştu.
Biliyorum ki Doğu’da birçok Müslüman genç ailesinin bu tür sert tutumu yüzünden sıkıntılı bir süreçten geçmiştir. Allah bizim ayaklarımızı ve kalbimizi hak ve pak İslam dini üzerinde sabit kılsın. AMİN
Bera CAN'ın diğer yazılar için tıklayınız