Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cemaatlere Ve Hiziplere Bölünmek - Şeyh Suleyman El Alvân (türkçe Altyazılı)

Menaratulhuda Çevrimdışı

Menaratulhuda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyh Suleyman El Alvân:
Cemaatlere Ve Hiziplere Bölünmek

Öncelikle bir insanın Kur’an ve Sünnete tabi olması gerektiğini belirtmeliyiz. Kişi ilmini, sözlerini ve davranışlarını Kitab ve Sünnete göre bina eder, cemaatler ile gruplara göre değil. Bir cemaate bağlılık derecen arttıkça Müslümanların birliğinden o kadar uzaklaşırsın. Oysa ki Allah (Subhanehu ve Teala) şöyle buyurmaktadır;
"Size Müslüman adını veren O'dur" ( Hacc Suresi/78) bununla beraber insanlara ‘’Müslüman’’ adıyla nida edilir, cemaatinin adıyla değil. Çünkü bu şekilde davranmak (cemaat adıyla nida etmek) taassup ve kini beraberinde getirir. Bu şekilde cemaat mensupları onlara intisab ettiğin derecede sana dostluk ( Vera ) , onlardan uzaklaştığın derecede sana düşmanlık (Bera) beslerler. Böyle bir durumda ise dostluk (Vela) din ve akideye göre değil cemaate göre gösterilmiş olur. Allah (Celle ve Ala) ise Müslümanlardan Lailaheillallah diyen ve yeryüzünde ‘’Tevhidi ve Şeriatı’’ hakim kılan tek bir ümmet olmalarını istemektedir. İşte Allah (Celle ve Ala)’nın kullarından istediği şey budur. Fakat bir insan gelip cemaat kurmak ister ve kendi taifesine dostluk besleyip kendinden olmayan diğer taifelere düşmanlık gösterirse bu insan dini için değil kendi cemaati için çalışıyor demektir. Bu kişi çıkıp cemaatinin dini ikame ettiğini söyleyerek bu durumunu te’vil de edebilir fakat bunun bir faydası yoktur. Çünkü asıl olan bir insanın cemaatlere değil sadece kitab ve sünnete intisab etmesidir. Cemaatlere (gruplara) intisab etmek ise müslümanların sözünü ve birliğini parçalar. Oysa ki insanların cemaatlerin çoğalmasına veya gruplara bölünmeye ihtiyaçları yoktur. Çünkü Allah (Celle ve Ala) bizlere;
"Topluca Allah'ın ipine sarılın ve ayrılmayın."(Al’i-İmran suresi/103) demektedir.
Muhacir ve Ensar lafzının şer’i bir lafız olup Kur’an da bulunmuş olmasına, hatta Allah (Celle ve Ala)’nın ;
"Muhacirlerden, ensardan en ileri ve önde gelenlerle.."(Tevbe suresi/100) diye bahsetmiş olmasına rağmen. Sahabeler den birisinin;
’’ Ey muhacirler!’’ diye seslenip diğer bir sahabenin de ‘’ Ey ensar ” diye cevap verdiğini gördüğünde Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara;
Yine cahiliye davasını yenilemek mi istiyorsunuz?” demiştir. Çünkü onlar bu lafzı (kavramı) yerinde kullanmadılar. Muhacirlere dini bir amaç için değil taassup göstererek seslendiler. Bu şekilde bir gruba dostluk diğerine ise düşmanlık gösterip kendi hizbinden olanı sevdiler ve yücelttiler.
Kişi Müslümanlara yardım etmeli, onlara destek olup kendi nefsini Müslümanlar için harcamalı ve bunu da menheclerinin farklılığına bakmadan, ‘’Müslüman’’ olarak kaldıkları ve bu din için çalıştıkları müddetçe yapmalıdırlar. O yüzden sana ne kadar uzak olsa da Allah’a itaat edeni sevmeli ne kadar yakın olsa da Allah’a isyan edene buğzetmelisin. Bu çağda çizilen sınırlar ise seninle başka yerlerdeki Müslümanlar arasında bir engel değildir. Doğuda olan bir Müslümana muhabbet beslemek üzerine vacip olduğu gibi sana çok yakın olan bir Allah düşmanına buğzetmen de üzerine vaciptir. Biz müslümanları cemaatlerin çokluğuyla ayrıştırmayız.
Allah ( Celle ve Ala ) şöyle buyurmaktadır;
De ki: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi İlâh edinmesin. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz müslümanlarız.” (Âl-i İmrân / 64)

Yani şahıslar İslam’a ve Laİlaheİllallah’a davet ediliyor. İşte sahabe zamanında olan buydu, onların zamanında cemaatler yoktu aynı şekilde Tabiin zamanında da yoktu. Yine Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’de müslümanları birliğe davet etmiştir;
"Müslüman müslümanın kardeşidir." (Sahiheyn)
Allah ( Subhanehu ve Teala ) da şöyle buyurmaktadır;
" Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır.." ( Hucurat suresi/13 )
Yine Muaviye (r.a)’nin ve Abdullah İbn Amr Bin As (r.a)’ın naklettiği hadiste Rasulullah ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurmuştur;
" Yahudiler ( dinleri hususunda ) yetmiş bir fırkaya ayrıldılar. Bunlardan bir taifesi kurtuldu, yetmiş’i cehennemlik oldu. Hristiyanlar da yetmişiki fırkaya bölündüler. Onlardan da bir taifesi kurtuldu, yetmişbir’i cehennemlik oldu. Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim ümmetim de yetmişüç fırkaya bölünecektir. Bunlardan bir taifesi cennet’te, yetmiş ikisi de ateştedir. Denildi ki: “Ya Rasulallah! Bu kurtulan taife hangisidir?
Rasulullah(sav);“Onlar cemaattir” buyurdu. (Ahmed,İbni Mace,Ebu Davud)
Yine Nebi ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyuruyor;
O halde benim sünnetime ve benden sonraki doğru yolu bulmuş râşid halîfelerimin sünnetini alın ve onlara, azı dişlerinizle ısırırcasına sımsıkı sarılın. (Dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerden sakının." (Ebu Davud)
Yani cemaatlerin çokluğunun ve bidatlerin ortaya çıkmasının Müslümanların saflarını böldüğünü anlıyoruz. Osman (r.a) neden tüm mushafları yakıp sadece bir mushaf bıraktı? Ortaya çıkan ayrışmaları gördüğü için değil mi? Müslümanların safını birleştirmek için değil mi? O mushafları yaktı halbuki Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Sahabiler o mushaflardan okuyordu.
Müslümanların sözünü ve saflarını birleştirmek ,şeytanın Müslümanları hiziplere ve cemaatlere bölmesini engellemek için ortada sadece bir mushaf bıraktı. İşte sahabeleri bir mushaf üzerine bıraktı ki ondan okusunlar ve sözlerine ayrılık gelmesin.
Allah ( celle ve ala ) şöyle buyurmaktadır;
"Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider" (Enfal suresi/8)
Yani çekişmek gücün gitmesine sebep olur, gücün gitmesi de kaybetmeye yol açar.
Yine Nebi ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurdu;
"Birçok milletlerin, yemek tabaklarına üşüşen kimseler gibi, sizin üzerinize birbirlerini davet ederek üşüşmeleri yakındır. Birisi şöyle dedi: “Acaba o gün sayımız az mı olacak?” Dedi ki; Hayır! Bilakis siz o gün çok olacaksınız. Fakat siz, selin sürüklediği çerçöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın göğsünden sizin korkunuzu çıkaracak ve sizin kalbinize de “vehn” atacaktır. Birisi dedi ki; “Vehn nedir, ey Allah’ın Rasulü?” Dedi ki; Dünyayı sevmek ve ölümü kerih (çirkin) görmektir."(Ebu Davud)
İşte insanlar Dünyaya daldılar, ayrılıp hiziplere bölündüler ve her hizip kendisinde bulunan ile mutlu oldu. Müslümanlar fırkalar, cemaatler ve taifeler halindeyken nasıl zafere erebilirler? Eğer düşmana karşı tek saf olmazlarsa düşman onlara galebe çalar. Batının Müslümanlara karşı uyguladığı şeylerden biride onları cemaatlere bölmek, ayrılığa düşürüp emeklerini ve fikirlerini parçalamaktır. Çünkü cemaatlerin bulunması birbirleriyle uğraşmalarına sebebiyet verir, buda senin gerçek düşmanı unutmana ve ona dikkat etmemene yol açacaktır.
İşte bu şekilde düşmanlar Müslümanların diyarında cemaatler üretir ve bu tohumu Müslümanların sözünü bölmek için ekerler. Bu tarz cemaatlerde kendi aralarında farklılık gösterir. Bazıları Kur’an ve Sünnete yakındır, bazıları ise çok uzaktır. Hatta bazıları Batıya Müslümanlardan çok daha yakındır, aynı şekilde küfür de onlara ‘’Tevhid’’den daha yakındır. Batı da bu tarz cemaatleri değerlendirmekte ve diğerlerini vurmak için onları kullanmaktadır. İşte bunların hepsi farklı farklı cemaatlerin bulanması sebebiyledir.

https://justpaste.it/hiziplesmek
 
Üst Ana Sayfa Alt