Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Camiu'l-Ulum ve'l-Hikem Allah İnsanı ve Nasibini Yarattı Dördüncü Hadis

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
DÖRDÜNCÜ HADİS

CAMİU’L-ULUM VE’L-HİKEM


İbn-i Recep el-Hanbeli

(ALLAH İNSANI VE NASİBİNİ YARATTI)



عن أبي عبد الرحمن عبدالله بن مسعود رضي الله عنه قال حدثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو الصادق المصدوق إن أحدكم يجمع خلقه في بطن أمه أربعين يومًا نطفة ثم يكون علقة مثل ذلك ثم يكون مضغة مثل ذلك ثم يرسل إليه الملك فينفخ فيه الروح ويؤمر بأربع
كلمات بكتب رزقه وأجله وعمله وشقي أو سعيد فوالله الذي لا إله غيره إن أحدكم ليعمل بعمل أهل الجنة حتى ما يكون بينه وبينها إلا ذراع فيسبق عليه الكتاب فيعمل بعمل أهل النار فيدخلها وإن أحدكم ليعمل بعمل أهل النار حتى ما يكون بينه وبينها إلا ذراع فيسبق عليه الكتاب فيعمل بعمل أهل الجنة فيدخلها رواه البخاري ومس


Ebu Abdirrahman, Abdullah bin Mesud‘dan (r.a), dedi ki: Bize doğru ve doğrulanmış rasullalah (sav) anlattı ve buyurduki: Sizden birinizin yaratılışı annesinin karnında kırkgün nutfe olarak toplanır, sonra bunun gibi kırk gün kanpıhtısı, sonra bir çiğnemlik et parçası olur, sonra ona melek göndelilir ve ona ruh üfürülür ve meleğe dört şeyle emrolunur: Rızkının, ecelini, amelini ve şaki ve said olduğunu yazması. Kendisinden başka ilah olmayan Allaha yemin olsunki, sizden biriniz cennet ehlinin amelini yapar, taki kendisiyle cennet arasında ancak bir arşın mesafe kalır, sonra üzerine bir yazı geçer ve cehennem ehlinin amelini işler ve cehenneme girer. Ve sizden biriniz cehennem ehlinin amelini yapar taki cehennemle arasında bir arşın kalır ve üzerine bir yazı geçerde cennet ehlinin amelini yapar ve oraya girer. Bunu Buhari ve Müslim rivayet etti.

هذا حديث متفق على صحته وتلقته الأمة بالقبول ، رواه الأعمش عن زيد بن وهب عن ابن مسعود ومن طريقه خرجه الشيخان في صحيحيهما وقد روي عن محمد بن زيد الأسفاطي قال رأيت النبي صلى الله عليه وسلم فيما يرى النائم فقلت يا رسول الله حديث ابن مسعود الذي حدث عنك فقال حدثني رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو الصادق المصدوق فقال صلى الله عليه وسلم والذي لا إله غيره
حدثته به أنا يقوله ثلاثًا ثم قال غفر الله للأعمش كما حدث به وغفر الله لمن حدث به قبل الأعمش ولمن حدث به بعده وقد روي عن ابن مسعود من وجوه أخر قوله صلى الله عليه وسلم إن خلق أحدكم يجمع في بطن أمه أربعين يومًا نطفة قد روي عن ابن مسعود تفسيره وروى الأعمش عن خيثمة عن ابن مسعود قال إن النطفة إذا وقعت في الرحم طارت في كل شعرة وظفر فتمكث أربعين يومًا ثم تنحدر في
الرحم فتكون علقة قال فذلك جمعها خرجه ابن أبي حاتم وغيره وروي تفسير الجمع مرفوعًا بمعنى آخر فخرج الطبراني وابن منده في كتاب التوحيد من حديث مالك بن الحويرث أن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن الله تعالى إذا أراد خلق عبد فجامع الرجل المرأة طار ماؤه في كل عرق وعضو منها فإذا كان يوم السابع جمعه الله تعالى ثم أحضره في كل عرق له دون آدم في أي صورة ما شاء ركبك قال
ابن منده إسناده متصل مشهور على رسم أبي عيسى والنسائي وغيرهما


Bu hadisin sahihliği üzerinede ittifak vardır, ümmet kabul etmiştir. A’meş Zeyd bin Vehb’ten o’da ibni Mesud‘dan rivayet etti. Yine onun yoluyla şeyhan (Buhari ve Müslim) sahih lerinde tahric ettiler, Muhammed bin Yezid el Esfati‘den rivayet edildi, dedi ki: Peygamber (sav)’i uyurken rüyada gördüm, dedimki: Ey Allahın resulu ibni Mesud‘dun senden rivayet ettiği hadisi ki şöyle demişti: Rasullah (sav) doğru ve doğrulunmıştı o Rasulullah (sav) buyurduki: Kendisinden başka ilah olmayan Allaha yemin olsun ki üç kere buyurarak onu ben anlattım” sonra: Onu anlattığı sebebiyle Allah’a yemin olsun ki üç kere buyurarak onu ben anlattım” sonra Onu anlattığı sebebiyle Allah A’meşe mağfiret etsin ve Allah onu A’meşten ve sonrada anlatana mağfiret etsin” buyurdu



İbni Mesud‘dan başka yönlerdende rivayet edildi:


Rasulullah (sav) buyurduki: “Sizden birinizin yaratılışı annesinin karnında kırk gün nutfe (meni, embriyo) olarak toplanır” İbni Mesud‘dan onun tefsiri rivayet edildi, A’meş Hayseme’den O’da İbni Mesud‘dan şöyle dediğini rivayet etti: Nutfe (meni) rahime girdiği zaman her bir kıl ve tırnağa gider, kırk gün kalır, sonra rahme iner ve kan pıhtısı olur, işte bu toplanmasıdır, Bunu İbni Ebi Hatim ve başkası tahric etti.



Toplanmanın tefsiri merfu olarak başka bir manaylada rivayet edildi: Taberani ve İbni Mende (tevhid) kitabında tahric etti. (Malik bin el Huveyristen) peygamber (sav) buyurduki: Allah teala bir kulu yaratmayı istediği zaman adam karısıyla ilişkide bulunur, ve adamın suyu (menisi kadının her uzvuna ve damarına gider, yedinci gün olunca Allah teala toplar..” sonra şunu okudu: (Seni istediği şekilde birleştiren İbni Mende dedi ki: Ebu İsa ve Nesai nin resmi üzere isnadı muttasıldır.

وخرج ابن جرير وابن أبي حاتم والطبراني من رواية مظهر بن الهيثم عن موسى بن علي بن رباح عن أبيه عن جده أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لجده يا فلان ما ولد لك قال يا رسول الله وما عسى أن يولد لي إما غلام وإما جارية قال فمن يشبه قال جده عسى أن يشبه أمه أو أباه قال فقال النبي صلى الله عليه وسلم لا يقولن أحدكم كذا إن النطفة إذا استقرت في الرحم أحضرها الله كل نسب بينها وبين آدم
أما قرأت هذه الآية ‏{‏فِي أَيِّ صُورَةٍ مَّا شَاء رَكَّبَكَ‏}‏ قال سلكت‏.‏
وهذا إسناد ضعيف ومظهر عن موسى بن على عن أبيه أن أباه لم يسلم إلا في عهد أبي بكر الصديق رضي الله عنه يعني أنه لا صحبة له‏.‏


İbni Cerir ve İbni Ebi Hatim Mazhar bin el Heysem‘den Oda Musa bin Ali Bin Rabahtan O’da babasından, O’da dedesinden rivayetle tahric etti,


Peygamber (sav) dedesine buyurduki: Ey filan senin neyin doğdu? Ey Allahın rasulü, benim ve oğlum yada babasına benzemesi umulur, dedi. Peygamber (sav) buyurduki: “Sizden biriniz böyle söylemesin, nutfe rahimde yerleşince, Allah o nutfeyi kendisiyle Adem (a.s) arasındaki her soya getirir sen şu ayeti okumadınmı: (Seni istediği şekilde birleştiren), dedi ki: Gezdiren, bu isnad zayıftır (Mazhar bin Heysem gerçekten zayıftır, Buhari dedi ki Bu hadis sahih değildir, Musa bin Alinin babasından isnadıyla zikrettiği ve dedi ki: Babası ancak Ebu Bekir (r.a) zamanında müslüman oldu, yani o sahabe değildir.


ويشهد لهذا المعنى قول النبي صلى الله عليه وسلم للذي قال له ولدت امرأتي غلامًا أسود قال لعله نزعه عرق‏.‏
قوله ثم يكون علقة مثل ذلك يعني أربعين يومًا والعلقة قطعة من دم ثم يكون مضغة مثل ذلك يعني أربعين يومًا والمضغة قطعة من لحم ثم يرسل الله إليه الملك فينفخ فيه الروح ويؤمر بأربع كلمات بكتب رزقه وأجله وعمله وشقي أم سعيد‏.‏
فهذا الحديث يدل على أنه ينقلب في مائة وعشرين يومًا في ثلاثة أطوار في كل أربعين يومًا منها يكون في طور فيكون في الأربعين الأولى نطفة ثم في الأربعين الثانية علقة ثم في الأربعين الثالثة مضغة ثم بعد المائة وعشرين يومًا ينفخ فيه الملك الروح ويكتب له هذه الأربع الكلمات‏


Bu manaya peygayber (sav)’in ona buyurduğu şu hadis şahiddir: O dedi ki: Karım siyah oğlan doğurdu, “Her halde ırkına çekmiştir” buyurdu. Sonra aynı şekilde Aleka olur” Yani kırk günde. Aleka: Kandan bir parça Sonra aynı şekilde bir çiğnem et olur Yani kırk günde Mudğa:bir parça ettir. Sonra ona melek gönderilir, ve onu ruh üfülülür, ve dört şeyle meleğe emredilir: Rızkını , ecelini, amelini, şaki ve said olduğunu yazmakla Bu hadis yüzyirmi günde üç merhaleye geçildiğine işaret ediyor, her bir merhale kırk gün içinde, ilk kırk günde nutfe, sonra ikinci kırk günde kan pıhtısı, sonra üçüncü kırk günde bir çiğnem et oluyor yüzyirmi günden sonra melek ona ruh üfürüyor, ve ona bu dört şeyi yazıyor.

وقد ذكر الله تعالى في القرآن في مواضع كثيرة تقلب الجنين في هذه الأطوار كقوله تعالى ‏{‏يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ‏}‏ الحج‏.‏
وذكر هذه الأطوار الثلاثة النطفة والعلقة والمضغة في مواضع متعددة من القرآن وفي مواضع أخر ذكر زيادة عليها فقال في سورة المؤمنين ‏{‏وَلَقَدْ خَلَقْنَا الإِنسَانَ مِن سُلالَةٍ مِّن طِينٍ‏.‏ ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ‏.‏ ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ
عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ‏}‏ المؤمنون فبهذه سبع تارات ذكرها الله في هذه الآية لخلق ابن
آدم قبل نفخ الروح فيه، وكان ابن عباس رضي الله عنهما يقول خلق ابن آدم من سبع ثم يتلو هذه الآية وسئل عن العزل فقرأ هذه الآية ثم قال فهل يخلق أحد حتى تجري فيه هذه الصفة‏.


Allah teala kuranda ceninin bu merhalelerden geçmesini bir çok yerde zikretti, Allah tealanın şu kavli gibi: (Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilinki -biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısında, sonra (önce) uzuvları belirsiz, (sonra) belirlenmiş et parçasından yarattık ki size kudretimizi gösterilim. Bu üç merhaleyi zikretti: Nutfe, kan pıhtısı ve bir çiğnem et bir çok yerde zikri geçiyor, bazı yerlerde buna ziyade yapılarak zikrediliyor, mü’minun suresinden Allah teala buyurduki: (Andolun ki biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yaratık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik.Sonra nutfeyi kan pıhtısı yaptık. Peşinden kan pıhtısını bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık.Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. Bu Ademoğlunun yaratılıp ruh üflenmesinden önceki yedi merhalesidir.


İbni Abbas (r.a) diyorduki: Adem yedi şeyden yaratıldı, sonra bu ayeti okuyordu. Azilden (meniyi rahmin dışına akıtmak) soruldu, bu ayeti okudu ve dedi ki: Bu sıfatlar geçmeden kimse yaratılırmı, Bir rivayetede dedi ki: Bu yaratılış merhalesinden uğramadan hiç bir nefis ölürmü?

وفي رواية عنه قال وهل تموت نفس حتى تمر على هذا الخلق‏.‏
وروي عن رفاعة بن رافع قال جلس إلى عمر وعلي والزبير وسعد ونفر من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم فتذاكروا العزل فقال لا بأس به فقال رجل إنهم يزعمون أنها الموءودة الصغرى فقال علي رضي الله عنه لا تكون موءودة حتى تمر على التارات السبع
تكون سلالة من طين ثم تكون نطفة ثم تكون علقة ثم تكون مضغة ثم تكون عظامًا ثم تكون لحمًا ثم تكون خلقًا آخر فقال عمر رضي الله عنه صدقت أطال الله بقاءك‏


Rifaa bin Rafiin şöyle didiği rivayet edilir: Benim yanıma Amr, Ali ve Zübeyr sa’d ve rasulullahın ashabından bir grub oturdu ve azli zikrettiler ve didilerki: Onda bir sakınca yoktur bir adam dedi ki: Onu diri diri toprağa gömmenin küçük şeklidir, diye zanediyorlar. Ali (r.a) Yedi merhaleden geçmeden diri diri toprağa gömmek gibi olmaz, (yedi merhalede)) Çamurdan, sonra nutfe, olur, sonra kan pıhtısı, sonra bir çiğnem et parçası, sonra kemik, sonra et, sonra başka bir yaratılış (insan şekli) olur. Ömer (r.a) Doğru söyledin allah dünyada kalışını uzun etsin, dedi.



وقد رخص طائفة من الفقهاء للمرأة في إسقاط ما في بطنها مال لم ينفخ فيه الروح وجعلوه كالعزل وهو قول ضعيف لأن الجنين ولد انعقد وربما تصور وفي العزل لم يوجد ولد بالكلية وإنما تسبب إلى منع انعقاده وقد لا يمتنع انعقاده بالعزل إذا أراد الله خلقه كما قال النبي لما
سئل عن العزل قال لا عليكم أن لا تعزلوا إنه ما من نفس منفوسة إلا أن الله خلقها وقد صرح أصحابنا بأنه إذا صار الولد علقة لم يجز للمرأة إسقاطه لأنه ولد انعقد بخلاف النطفة فإنها لم تنعقد بعد وقد لا تنعقد ولدا‏.‏
وقد ورد في بعض الروايات في حديث ابن مسعود رضي الله عنه ذكر العظام وأنه يكون عظما أربعين يومًا فخرج الإمام أحمد من رواية علي بن زيد سمعت أبا عبيدة يحدث قال قال عبد الله قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن النطفة تكون في الرحم أربعين يومًا على حالها
ا تغير فإذا مضت الأربعون صارت علقة ثم مضغة كذلك ثم عظاما فإذا أراد الله تعالى أن يسوي خلقه بعث الله إليه ملكا وذكر بقية الحديث ويروى من حديث عاصم عن أبي وائل عن ابن مسعود رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن النطفة إذا استقرت
في الرحم تكون أربعين ليلة نطفة ثم تكون علقة أربعين ليلة ثم تكون عظاما أربعين ليلة ثم يكسو الله العظام لحما ورواية الإمام أحمد تدل على أن الجنين لا يكسى اللحم إلا بعد مائة وستين يومًا وهذا غلط لا ريب فيه فإنه بعد مائة وعشرين يومًا ينفخ فيه الروح بلا ريب كما
سيأتي ذكره وعلي بن زيد هو ابن جدعان لا يحتج به وقد ورد في حديث حذيفة بن أسيد ما يدل على خلق العظام واللحم في أول الأربعين الثانية ففي صحيح مسلم عن حذيفة بن أسيد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إذا مر بالنطفة اثنتان وأربعون ليلة بعث الله إليها ملكا
فصورها وخلق سمعها وبصرها وجلدها ولحمها وعظامها ثم قال يا رب ذكر أو أنثى فيقضي ربك ما شاء ويكتب الملك ثم يقول يا رب أجله فيقول ربك ما شاء ويكتب الملك ثم يقول يا رب رزقه فيقضي ربك ما شاء ويكتب الملك ثم يخرج الملك بالصحيفة في يده فلا يزيد
على ما أمر ولا ينقص فظاهر هذا الحديث يدل على أن تصوير الجنين وخلق سمعه وبصره وجلده ولحمه وعظامه يكون في أول الأربعين الثانية فيلزم من ذلك أن يكون في الأربعين الثانية لحما وعظاما وقد تأول بعضهم ذلك على أن الملك يقسم النطفة إذا صارت علقة إلى
أجزاء فيجعل بعضها للجلد وبعضها للحم وبعضها للعظام فيقدر ذلك كله قبل وجوده وهذا خلاف ظاهر الحديث بل ظاهره أن يصورها ويخلق هذه الأجزاء كلها وقد يكون خلق ذلك بتصويره وتقسيمه قبل وجود اللحم والعظام قد يكون هذا في بعض الأجنة دون بعض،
وحديث مالك بن الحويرث المتقدم يدل على أن التصوير يكون في النطفة أيضًا في اليوم السابع وقد قال الله تعالى ‏{‏إِنَّا خَلَقْنَا الإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ‏}‏‏.‏
وفسر طائفة من السلف أمشاج النطفة بالعروق التي فيها‏.‏
قال ابن مسعود رضي الله عنه أمشاجها عرقوها‏.


Fikihlerden bir kısmı kadınlara ruh hala verilmemiş olan ceninin düşürülmesine ruhsat vermişlerdir ve bunu azil gibi kılmışlardır, bu söz zayıftır, çünkü cenin çocuk olmuştur ve belkide şekillenmiştir,azilde ise çocuk tamamen ortada yoktur, sadece çocuğun oluşumunun engellenmesine sebebiyet vermiştir, Bazan çocuğun meydana gelmisi azillede engellenemez, eğer allah yaratmayı dilemişse, peygamber (sav)’e azilden sorulunca buyurduki: “Size azletmemeniz gerekmez, nefes alan her bir nefsi Allah yaratacaktır” Bizim ashabımız (hanbeliler) çocuk kan pıhtısı olduktan sonra annenin düşürmesi caiz olmaz, dedi, çünkü nutfeye zıt olarak çocuk olmaya başlamıştır, nutfe hala çocuk olmaya başlamamıştır, başlamayabilirde, Kemiklerin zikredildiği İbni Ahmed Ali bin Zeyd rivayetinde tahric etti ki:ben Ebu Ubeydenin şöyle dediğini duydum: Abdullah dedi ki: Ben Ebu Ubeydenin şöyle dediğini duydum: Abdullah dedi ki: Rasulullah (sav) buyurduki: Nutfe kırkgün rahimde aynı haliyle değişmeden durur, kırk gün geçince kan pıhtısı olur, sonra aynı şekilde bir çiğnem et, sonra kemik olur, Allah onun yaratılmasını ve tesviye (düzgünleştirilmesini) istediği zaman ona melek gönderir..” ve hadisin geri kalanını zikretti Buhari ve Müslim Ebu Hureyreden tahric etti.


Ebu Asım’dan rivayet edilir, O’da Ebu Vali-O’da İbni Mesud’dan rivayet etti, peygamber (s.a.v) buyurduki: (Nutfe rahimde yerleşince kırk gece nutfe olur sonra kan pıhtısı olur kırk gece, sonra kırk gece sonra kemik olur sonra Allah kemiğe et giydirir.” Ahmed’in rivayetinde cenine ancak yüz altmış günde et giydirileceğine işaret ediliyor, şüphesiz bu bir hatadır, çünkü yüz yirmi günde zikre geleceği gibi yüzyirmi günde ruh üfleniyor. Ali bin Zeyd İbni Cüdan’dır, onunla delil olmaz.


Huzeyfe bin Üseydin hadisinde ikinci kırk günün evvelinde etlerin ve kemiklerin yaratıldığına işaret vardır, sahihi Müslimde Huzeyfe bin Üseyddan rivayet edildi, Allah ona bir melek gönderir, ona şekil verir, işitme, görmesini, cildini etini ve mekiklerini yaratır, sonra yarabbi erkek mi yoksa dişi mi? der Rabbin dilediği gibi hüküm verir ve melek yazar ve derki: Ya Rabbi onun eceli? Ve rabbin dilediğini buyurur, ve melek yazar, sonra melek elindeki sayfayla çıkar, ve emrolunduğa ne ziyade nede noksan yapar?


Bu hadisin zahiri, cenine şekil verilmesini, işitmesinin görmesinin, derisinin, et ve kemikelrinin yaratılışının ikinci tırkın evvelinden olduğuna işaret ediyor, ve bundanda ikinci kırkında et ve kemik olması lazım geliyor. Bazısı bunu yorumladı: Nutfe akın pıhtısı olunca onu meleğin parçalara ayıracağını bazısını deri, bazısını et, bazısını kemik yapılacağını ve bütün bunlarında vücudundan önce takdir edileceğini söylüyorlar. Buda hadisin zahirine zıttır, hadisin zahirinde: Onu ikinci kırkta bütün bu parçaları yaratıp şekillendiyor. Geçen Malik bin Huveyris hadisinde şekillendirmenin yedince gününde olduğuna olduğuna işaret ediyor. (S: 100) Allah teala buyurduki: Gerçek şuki, biz insanı katışık bir nutfeden içindeki damarlar olarak tefsir etti. İbni Mesud dediki?? Damarlarıdır.



وقد ذكر علماء الطب ما يوافق ذلك وقالوا إن المني إذا وقع في الرحم حصل له زبدية ورغوة ستة أيام أو سبعة أيام وفي هذه الأيام تصور النطفة من غير استمداد من الرحم ثم بعد ذلك تستمد منه وابتداء الخطوط والنقط بعد هذا بثلاثة أيام وقد يتقدم يومًا ويتأخر يومًا ثم بعد ستة أيام وهو الخامس عشر من وقت العلوق ينفذ الدم إلى الجميع فيصير علقة ثم تتميز الأعضاء تميزًا ظاهرًا ويتنحى بعضها عن
ممارسة بعض وتمتد لرطوبة النخاع ثم بعد تسعة أيام ينفصل الرأس عن المنكبين والأطراف عن الأصابع تميزًا يستبين في بعض ويخفى في بعض قالوا وأقل مدة يتصور فيها الذكر ثلاثون يومًا والزمان المعتدل في تصوير الجنين خمسة وثلاثون يومًا وقد يتصور في خمسة وأربعين يومًا قالوا ولم يوجد في الأسقاط ذكر تم قبل ثلاثين يومًا ولا لأنثى قبل أربعين يومًا فهذا يوافق ما دل عليه حديث حذيفة بن أسيد
في التخليق في الأربعين الثانية ومصيره لحمًا فيها أيضًا‏.‏
وقد جعل بعضهم حديث بن مسعود على أن الجنين يغلب عليه في الأربعين الأولى وصف المني وفي الأربعين الثانية وصف العلقة وفي الأربعين الثالثة وصف المضغة وإن كانت خلقته قد تمت وتم تصويره وليس في حديث ابن مسعود ذكر وقت تصوير الجنين وقد روي عن ابن مسعود نفسه ما يدل عن أن تصويره قد يقع قبل الأربعين الثالثة أيضًا فروي الشعبي عن علقمة عن ابن مسعود رضي الله عنهم قال
لنطفة إذا استقرت في الرحم جاءها ملك فأخذها بكفه فقال أي رب مخلقة أم غير مخلقة فإن قيل غير مخلقة لم تكن نسمة وقذفتها الأرحام دما وإن قيل مخلقة قال أي رب ذكر أم أنثى شقي أم سعيد ما الأجل وما الأثر وبأي أرض تموت قال فيقال للنطفة من ربك فتقول الله فيقال من رازقك فتقول الله فيقال اذهب إلى أم الكتاب فإنك تجد فيه قصة هذه النطفة قال فتخلق فتعيش في أجلها وتأكل في رزقها وتطأ في أثرها
حتى إذا جاء أجلها ماتت فدفنت في ذلك ثم تلا الشعبي هذه الآية ‏{‏يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ‏}‏ الحج‏.‏
فإذا بلغت مضغة نكست في الخلق الرابع فكانت نسمة فإن كانت غير مخلقة قذفتها الأرحام دما وإن كانت مخلقة نكست نسمة خرجه ابن أبي حاتم وغيره وق


Tıp alimleride buna uygun zikrettiler ve dediler ki: Meni rahime girdiği zaman onda yağlılık olur, bu altı veya yedi gün böyle olur, bu günler içinde rahmin herhangi bir yeteneği dışında nutfe şekillenir, daha sonra devam eder, bundan üç gün sonrada çizgiler ve noktalar başlar, bazan bir önce veya sonra da olabilir. Sonra altı gün sonra ki bu onbeşinci gündür (pıhtılaşmanın) kan her tarafa nüfuz eder ve aleka (yapışmış) olur, sonra azalar açıkça ayırt olunmaya başlar, bazısı birbirini yapışıklıktan ayrılır, dokuz gün sonra baş omuzlardan ayrılır, parmaklar ayrılır, bazısı belirli, bazısı belirsiz olur.


Dediler ki: Erkeğin en erken şekillenmesi otuz gündür, ceninin şekillenmesinde ortaya vakit otuz beş gündür kırk beş gündede olabilir, ve dedilerki: Düşüklerde otuz günden önce tamamlanmış erkek bulunmamıştır,kırk günden önce tamamlanan kızda bulunmamıştır. Bu Huzeyfe bin Üseydin rivayet ettiği ikinci kırkın başıda yaratılma hadisine uygundur, yine o rivayette aynı günlerde et oluşunada işaret edilmiştir. Bazısı İbni Mesud hadisini şuna yorumlamışlardır. İlk kırk günde ceninde meni vasfı galibtir, ikinci kırk günde pıhtılaşma özelliği, üçüncü kırk gündede bir çiğnem et olma özelliği galibtir, bu her ne kadar yaratılışı ve şekillendirilmesi tamamlansada böyledir, İbni Mesud hadisinde cenin şekillendirilmesinin vakti zikredilmemiştir, dediler.



روى من وجه آخر عن ابن مسعود رضي الله عنه أن لا تصوير قبل ثمانين يومًا‏.‏

فروى السدي عن أبي مالك وعن أبي صالح عن ابن عباس رضي الله عنهما‏.‏
وعن مرة الهمداني عن ابن مسعود وعن ناس من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم في قوله عز وجل ‏{‏هُوَ الَّذِي يُصَوِّرُكُمْ فِي الأَرْحَامِ كَيْفَ يَشَاء‏}‏ قال إذا وقعت النطفة في الأرحام طارت في الجسد أربعين يومًا ثم تكون علقة أربعين يومًا ثم تكون مضغة أربعين يومًا فإذا بلغ أن تخلق بعث الله ملكًا يصورها فيأتي الملك بتراب بين أصبعيه فيخلطه في المضغة ثم يعجنه بها ثم يصورها كما يؤمر فيقول أذكر أم أنثى
شقي أم سعيد وما رزقه وما عمره وما أثره وما مصائبه فيقول الله تبارك وتعالى فيكتب الملك فإذا مات ذلك الجسد دفن حيث أخذ ذلك التراب خرجه ابن جرير الطبري في تفسيره ولكن السدي مختلف في أمره‏.‏
وكان الإملام أحمد ينكر عليه جمعه الأسانيد المتعددة للتفسير الواحد كما كان هو وغيره ينكرون على الواقدي جمعه الأسانيد المتعددة للحديث الواحد وقد أخذ طائفة من الفقهاء بظاهر هذه الرواية وتأولوا حديث ابن مسعود المرفوع عليها وقالوا أقل ما يتبين فيه خلق الولد أحد وثمانون يومًا لأنه لا يكون مضغة إلا في الأربعين الثالثة ولا يتخلق ويتصور قبل أن يكون مضغة وقال أصحابنا وأصحاب الشافعي
بناء على هذا الأصل إنه لا تنقضي العدة ولا تعتق أم الولد إلا بالمضغة المخلقة وأقل ما يكون أن يتخلق ويتصور في أحد وثمانين يومًا وقال أحمد رحمه الله في العلقة هي دم لا يستبين فيها الخلق فإن كانت المضغة غير مخلقة فهل تنقضي بها العدة وتصير بها أم الولد مستولدة على قولين هما روايتان عن أحمد وإن لم يظهر فيها التخطيط ولكن كان خفيا لا يعرفه إلا أهل الخبرة من النساء فتشهدن بذلك
قبلت شهادتين ولا فرق بين أن يكون بعد تمام أربعة أشهر أو قبلها عند أكثر العلماء ونص على ذلك الإمام أحمد في رواية خلق من أصحابه ونقل عنه ابنه صالح في الطفل يتبين خلقه في الأربعة قال الشعبي إذا نكس في الخلق الرابع كان مخلقا انقضت به العدة وعتقت به الأمة إذا كان لأربعة أشهر وكذا نقل عنه حنبل إذا اسقطت أم الولد فإن كانت خلقته تامة عتقت وانقضت به العدة وإذا دخل في الخلق
الرابع في أربعة أشهر ينفخ فيه الروح وهذا يخالف رواية الجماعة عنه وقد قال أحمد في رواية عنه إذا تبين خلقه ليس فيه اختلاف فإنها تعتق بذلك إذا كانت أمة ونقل عنه أيضًا جماعة في العلقة إذا تبين أنها ولد أن الأمة تعتق بها وهو قول النخعي وحكى قولًا للشافعي ومن أصحابنا من طرد هذه الرواية عن أحمد في انقضاء العدة به أيضًا وهذا كله مبني على أنه يمكن التخليق في العلقة كما قد يستدل على ذلك
بحديث حذيفة بن أسيد المتقدم أن يقال إن حديث حذيفة إنما يدل على أنه يتخلق إذا صار لحما وعظما وإن ذلك قد يقع في الأربعين الثانية لا في حال كونه علقة وفي ذلك نظر والله أعلم‏.‏
وما ذكره الأطباء يدل على أن العلقة تتخلق وتتخطط، وكذلك القوابل من النسوة يشهدن بذلك، وحديث مالك بن الحويرث يشهد بالتصوير في حال كون الجنين نطفة والله أعلم‏


Yine ibni Mesud’dan üçüncü kırktan önce şekillendirmenin olacağı rivayet edilmiştir.Şa’bi Alkame den O’da İbni Mesuddan rivayet etti, dedi ki: Nutfe rahimde karar kılınca ona melek gelir ve onu eline alır ve derki: Ya rabbi yaratılan mı yoksa yaratılmayan mı? Eğer yaratılmayan denilirse canlı olmaz, rahimler onu kan olarak atarlar, Eğer yaratılmıştır, denilirse, melek: Ya rabbi erkek, yoksa dişimi, şakimi yoksa saidmi? der, ecel eser nedir ve nerde ölecek der? Nutfeye: Rabbin kim? denir. Allah, der, sana rızık veren kim? denir, Allah der. Kitapların anasına (levhi mahfuza) git ve sen orada bu nutfenin kıssasını bulacaksın, denir ve yaratılır, dedi, ecelince yaşar, rızkını yer, iz (eser lerine basar (oralarda gezer), eceli gelince ölür ve defnedilir, Şa’bi daha sonra şu ayeti okudu: (Ey insanlar, eğer biz öldükten sonra dirilmekten şüphe içindeyseniz, muhakkak ki biz sizi topraktan sonra nutfeden yarattık..) Bir çiğnem ete ulaşırsa canlı olur, eğer yaratılmamışsa rahimler onu kan olarak atar, yaratılmışsa canlı olur. Bunu ibni ebi Hatim ve başkası tahric etti.



Başka bir vecihle yine ibni Mesuddan rivayet edildi: Seksen günden önce şekillendirme yoktur, Süddi Ebi Malik ve Ebu Salihten O’da İbni Mesud‘dan (r.a)’tan rivayet etti. Mürre el Hamedani’den oda ibni Mesud‘dan ve rasulullahın (sav) ashabından bir kısımlarından rivayet eti, rivayet Allah tealanın şu kavli hakkındandır: (O ki dilediği gibi siz rahimlerde şekillendirendir) dedi ki: Nutfeler rahimlere düştüğü vakit kırk gün cesedde dolaşır, sonra kırk günde kan pıhtısı olur, sonraki kırk günde bir çiğnem et olur, yaratılmaya ulaşırsa, Allah ona bir melek gönderir ona şekil verir, bir melek bir toprakla gelir ve onu bir çiğnemlik etle karıştırır ve onunla onu macun yapar ve sonra emroluduğu gibi ona şekil verir ve: Erkek mi, yoksa dişimi? Şakimi yoksa saidmi? Rızkı nedir? Ömrü nedir? İzi ve musibetleri nedir? ve Allah tealada buyurur, melekte yazar, ve cesed ölünce ve toprağın alındığı yere defnedilir, Bunu ibni Cerir Taberi tefsirinde tahric etti, fakat Süddi’ye ihtilaf edilmiştir. İmam Ahmed ona itiraz ediyordu (farklı isnadları bir tefsirde toplamasına ) yine aynı şekilde o ve başkası bir hadis için çeşitli isnadları toplamasından dolayı Vakidi’ye itiraz ediyordu.


Fakihlerden bir kısmı bu rivayetin zahiriyle amel etmişler ve merfu ibni mesudun hadisinide tevil etmişler ve demişler ki: Çocuğun yaratılışının belli oluşunun en azı seksen bir gündür, çünkü ancak üçüncü kırk günde bir çiğnemlik et oluyor, bir parça et olmazdan öncede yaratılmıyor ve şekil verilmiyor, Bu asla binaen ashabımız ve şafiinin ashabı dedi ki: İddet sona ermez, ümmü veled azad edilmez ancak bir çiğnemlik yaratılmış et olursa müstesnadır, yaratılış ve şekil verilişinin en azı seksenbir gündür”


Ahmed (r.a) aleka(kan pıhtısı) hakkında şöyle dedi: ( yaratılışı ortaya çıkmamış kandır” eğer bir çiğnemlik et yaratılmamışsa, onunla iddet sonra erer mi, ümmü veled evlad sahibi olurmu. Bunda iki görüş vardır: İkiside Ahmedden rivayettir, eğer çizgileri belirmemişse, fakat gizli ancak kadınlardan ancak tecrübe sahibi olanlar biliyorsa onlar şahidlik eder ve şehadetleri kabul edilir. Alimlerin çoğunluğuna göre dört aydan sonra veya önce olmasında fark yoktur, bunu Ahmedin ashabından bir gurub rivayet etti ve oğlu Salih nakletti.,


Şa’bi dedi ki: Eğer dört ay geçmişse yaratılmış olur, onunla iddet sona erer ve cariye azad edilir, aynı şekilde Ondan İbni Hanbel nakletti: Eğer ümmü veled düşürürse ve yaratılışıda tamsa azad edilir, iddeti sona erer, eğer dördüncü aya girmiş ve ruh üflenmişse, bu ondan cemaatin rivayetine muhaliftir. Ahmed Ondan bir rivayette dedi ki: Eğer yaratılış belli olmuşsa bunda ihtilaf yoktur, bu şekilde cariye azad edilir. Yine ondan bir cemaat kan pıhtısı hakkında şu rivayeti yaptı: Çocuk olduğu açığa çıkarsa cariye azad edilir, ve bu Nahai’ninde görüşüdür. Şafii ve Ahmedin ashabından bir kısımı, iddetin bununla bitmeyeceğine dair bir görüşleri vardır, bunu hikaye ettiler. Bütün bu kan pıhtısının yaratılmasının mümkün olduğuna mebnidir,buna daha önce geçen Huzeyfe bin üseyd hadisiyle de delil getirilir, ancak denilirki: Huzeyfe hadisi ancak et ve kemik olduktan sonra yaratılacağına işaret ediyor, buda ikinci kırk günde vaki olabilir, kan pıhtısı iken değil, Allah en iyisini bilir. Tabiblerin zikrettiğiyse: Kan pıhtısı yaratılır ve çizgileri oluşur, aynı şekilde sözü kabul edilir kadınların şehadetleride buna delildir. Malik bin el-Huveyris hadisi ceninin şekillendirilmesinin nutfeyken olacağına şahiddir. Allah en iyisini bilir.


وما ذكره الأطباء يدل على أن العلقة تتخلق وتتخطط، وكذلك القوابل من النسوة يشهدن بذلك، وحديث مالك بن الحويرث يشهد بالتصوير في حال كون الجنين نطفة والله أعلم‏.‏
وما بقي في حديث ابن مسعود أن بعد مصيره مضغة أنه يبعث إليه الملك فيكتب الكلمات الأربع وينفخ فيه الروح وذلك كله بعد مائة وعشرين يومًا واختلفت ألفاظ روايات هذا الحديث في ترتيب الكتابة والنفخ ففي رواية البخاري في صحيحه ويبعث إليه الملك فيؤمر بأربع كلمات ثم ينفخ فيه الروح ففي هذه الرواية تصريح بتأخير نفخ الروح عن الكتابة وفي رواية خرجها البيهقي في كتاب القدر ثم يبعث
الملك فينفخ فيه الروح ثم يؤمر بأربع كلمات وهذه الرواية تصرح بتقدم النفخ على الكتابة فإما أن يكون هذا من تصرف الرواة برواياتهم بالمعنى الذي يفهمونه وإما أن يكون المراد ترتيب الأخبار فقط لا ترتيب ما أخبر به وبكل حال فحديث ابن مسعود يدل على تأخير نفخ الروح في الجنين وكتابة الملك لأمره إلى بعد أربعة أشهر حتى تتم الأربعون الثالثة فأما نفخ الروح فقد روي صريحا عن الصحابة رضي
الله عنهم أنه ينفخ فيه الروح بعد أربعة أشهر كما دل عليه ظاهر حديث ابن مسعود فروى زيد بن على عن أبيه عن على قال إذا تمت النطفة أربعة أشهر بعث الله إليها ملكا فينفخ فيها الروح في الظلمات فذلك قوله تعالى ‏{‏ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ‏}‏ المؤمنون خرجه ابن أبي حاتم وإسناده منقطع‏.‏


İbni Mesudun hadisinde birçiğnem et olduğundan sonra kendisine meleğin gönderilmesini meselesi, kaldı ona dört şeyin yazıldığı ve ruh üfürüldüğü ve bununda yüzyirmi günden sonra olduğu meselesi kaldı. Bu hadisin yazma ve ruh üfürülme tertibi rivayetlerinin lafızları karıştı, Buharini rivayetinde: Ona melek gönderilir ve dört şeyle emrolunur, sonra ona ruh üfürülür. Bu rivayete ruf üfürülmesinin yazıdan sonra olduğu belirtiliyor.


Beyhekinin Kader kitabında tanric ettiği rivayette: Sonra ona melek gönderilir, ve ona ruh üfürülür ve sonra dört şeyi yazmakla emrolur, Bu rivayettede yazının ruf üflemeden önce olduğunu bildiriyor. Bu ya ravilerin kendi anladıkları manayı kendi tasarruflarını kullanarak yaptıkları rivayetlerden, veya sadece haberleri tertib etmekten kaynaklanıyor, haber verileni tertiblemekten değil.


İbni Mesud hadisi ruf üflenişin ve meleğin emri yazışının dört aydan sonra olduğunu bildiriyor. Ruh üflenmesine gelince: Sahabeden açıkça dört ayra olduğunu bildiriyor. Ruh üflenmesine gelince: Sahabeden açıkça dört aydan sonra olduğu rivayet edildi, buna İbni Mesudun hadisininzahiride işaret ediyor. Zeyd bin Ali babası Ali’den rivayet etti, dedi ki: Nutfe dörtayı tamamalayınca allahona bir melek gönderi ve ona bir karanlıklar içerisinde ruh üfürür, buda Allah tealanın şu kavlidir: (Sonra onu başkabir yaratılışta insan haline getirdik:Bunu ibni ebi Hatim tahriç etti, isnadı munkatı’dır.


وخرج اللالكائي بإسناده عن ابن عباس قال إذا وقعت النطفة في الرحم مكثت أربعة أشهر وعشرا ثم نفخ فيه الروح ثم مكثت أربعين ليلة ثم بعث إليها ملك فنقفها في نقرة القفا وكتب شقيا أو سعيدا وفي إسناده نظر وفيه أن نفخ الروح يتأخر عن الأربعة الأشهر بعشرة أيام وبني الإمام أحمد مذهبه المشهور عنه على ظاهر حديث ابن مسعود وأن الطفل ينفخ فيه الروح بعد أربعة أشهر وأنه إذا سقط بعد تمام
أربعة أشهر صلى عليه حيث كان قد نفخ فيه الروح ثم مات وحكى ذلك أيضًا عن سعيد بن المسيب وهو أحد قولي الشافعي وإسحاق ونقل غير واحد عن أحمد أنه قال إذا بلغ أربعة أشهر وعشرا ففي تلك العشر ينفخ فيه الروح ويصلي عليه وقال في رواية لأبي الحارث عنه تكون النسمة نطفة أربعين ليلة وعلقة أربعين ليلة ومضغة أربعين ليلة ثم تكون عظما ولحما فإذا تم أربعة أشهر وعشرا نفخ فيه الروح
وظاهر هذه الرواية أنه لا ينفخ فيه الروح إلا بعد تمام أربعة أشهر وعشر كما روي عن ابن عباس والروايات التي قبل هذه عن أحمد أنها تدل على أنه ينفخ فيه الروح في مدة العشر بعد تمام الأربعة وهذا هو المعروف عنه وكذا قال ابن المسيب لما سئل عن عدة الوفاة حيث جعلت أربعة أشهر وعشرا ما بال العشر قال ينفخ فيه الروح وأما أهل الطب فذكروا أن الجنين إن تصور في خمسة وثلاثين يومًا تحرك
في سبعين يومًا وولد في مائتين وعشرة أيام وذلك سبعة أشهر وربما تقدم أياما وتأخر في التصوير والولادة وإذا كان التصوير في خمسة وأربعين يومًا تحرك في تسعين يومًا وولد في مائتين وسبعين يومًا وذلك تسعة أشهر والله أعلم‏.‏

Lalekai ibni Abbasa isnadla tahric etti, dedi ki: Nutfe rahme düştüğü zaman dört ay on gün bekler, sonra ruh üfürülür, sonra kırk gece kalır veona bir melek gönderilir, melek onun boynunun çukuruna hafifçe vurur ve onun şaki veya said olduğunu yazar. Bu rivayette de ruh üfürülmesinin kırk günden on gün fazla olduğunu bildiriyor.


İmam Ahmed meşhur mezhebini ibni Mesud hadisi üzerine bina etti, ve çocuğa ruhun dört aydan sonra ufrüleceğini söyledi, dörtay tamamladıktan sonra düşerse, onu ruh üflenipte öldüğü için cenaze namazı kılır, dedi yine bu Said bin Müseyyeb‘ten rivayet edildi, ve Şafii‘nin ve İshakın iki sözünden biridir. Bir çok kişi imam Ahmed‘den şöyle dediğini nakletti: Dört ay on güne ulaşırsa, bu on gün içerisinde ona ruh üflenir ve üzerine cenaze namazı kılınır. Ebul Harisin ondan rivayetinde dedi ki: Canlı kırk gün nutfe olur, kırk gece kan pıhtısı, kırk gecede bir çiğnem et olur, sonra kemik ve et olur dört ay on gün tamamlandımı ruh üfürülür.


İbni Abbas‘tan rivayet edildiği gibi bu rivayetin zahiride ruhun dört ay on günden sonra üfrüleceğini bildiriyor.Bundan önceki Ahmedden yapılan rivayetlerde dört ay tamamlan dıktan sonra on gün içerisinde ruhun üfleneceğini bildiriyor, ondan bilinen de budur. İbnul Müseyyeb‘te kendisi vefat iddetinden sorulunca dört ay on gün demişti kendisine on gün nedir bilirmisin denilince, Onda ruh üfledi, dedi. Tıp ehli dedi: Cenin otuz beş günde şekillenirse yetmiş günde hareket eder ve iki yüz on günde doğar. Buda yedi aydır, Allah en iyisini bilir.


وأما كتابة الملك فحديث ابن مسعود يدل على أنها تكون بعد أربعة أشهر أيضًا على ما سبق‏.‏
وفي الصحيحين عن أنس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال وكل الله بالرحم ملكا يقول أي رب نطفة أي رب علقة أي رب مضغة فإذا أراد الله أن يقضي خلقا قال يا رب أذكر أم أنثى أشقي أم سعيد فما الرزق فما الأجل فيكتب كذلك في بطن أمه وظاهر هذا يوافق حديث ابن مسعود لكن ليس فيه تقدير المدة، وحديث حذيفة ابن أسيد الذي تقدم يدل على أن الكتابة تكون في أول الأربعين الثانية وخرجه مسلم
أيضًا بلفظ آخر من حديث حذيفة بن أسيد يبلغ به النبي صلى الله عليه وسلم قال يدخل الملك على النطفة بعد ما تستقر في الرحم بأربعين أو خمسة وأربعين ليلة فيقول يا رب أشقي أم سعيد فيكتبان فيقول أي رب أذكر أم أنثى فيكتبان ويكتب عمله وأثره وأجله ورزقه ثم تطوى الصحف فلا يزاد فيها ولا ينقص وفي رواية أخرى لمسلم أيضًا إن النطفة تقع في الرحم أربعين ليلة يتسور عليها الملك فيقول يا رب
أذكر أم أنثى وذكر الحديث وفي رواية أخرى لمسلم أيضًا لبضع وأربعين ليلة‏


Meleğin yazmasına gelince: İbni Mesud‘un hadisi yine dört aydan sonra olduğuna işaret ediyor. Sahihaynde Enes (r.a)den rivayette, peygamber (sav) buyurduki: Allah rahime bir melek vekil yapar ve o melek, ya rabbi nutfe, ve ya rabbi kan pıhtısı, ya rabbi bir çiğnem et der, eğer allah yaratılış olarak hükmederse melek: Ya rabbi erkek yoksa dişi mi?Şaki yoksa said mi, rızkı nedir, eceli nedir? der Bütün bunlar annesinin karnında yazılır. Bunun zahiri İbni Mesudun hadisine uyuyor, fakat onda müddet takdiri yoktur, Huzeyfe bin Üseydin hadisi yazının ikinci kırkın evvelinde olduğuna işaret ediyor. Yine Müslim Hüzeyfe bin Üseydden peygamber (sav)’e varan isnadla rivayet etti, buyurdu ki: Kırk veya kırk beş gecede nutfe rahimde yerleştikten sonra melek nutfeye gelir ve derki: Ya rabbi şakimi yoksa saidmi? ve o ikisi yazılır, ve ya rabbi erkek mi, dişimi? der, ve o ikiside yazılır, ve ameli, eceli, rızkı yazılır sonra sayfalar dürülür, ne ziyade nede noksan edilir.


Yine Müslimin bir rivayetinde:Nutfe rahme kırk gecede düşer, sonra ona melek çıkar, ve:Ya rabbi erkek, yoksa dişimi der.. “ Müslimin diğer bir rivayetindede: Kırk küsür gece”(olarak zikredilmektedir)


وفي مسند الإمام أحمد من حديث جابر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إذا استقرت النطفة في الرحم أربعين يومًا أو أربعين ليلة بعث إليها ملك فيقول يا رب شقي أم سعيد فيعلم وقد سبق ما رواه الشعبي عن علقمة عن ابن مسعود من قوله وظاهره يدل على أن الملك يبعث إليه وهو نطفة‏.‏
وقد روي عن ابن مسعود من وجهين آخرين أنه قال إن الله عز وجل تعرض عليه كل يوم أعمال بني آدم فينظر فيها ثلاث ساعات ثم يؤتى بالأرحام فينظر فيها ثلاث ساعات وهو قوله ‏{‏يُصَوِّرُكُمْ فِي الأَرْحَامِ كَيْفَ يَشَاء‏}‏ آل عمران، وقوله ‏{‏يَهَبُ لِمَنْ يَشَاء إِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَن يَشَاء
الذُّكُورَ‏}‏ الشورى ويؤتى بالأرزاق فينظر فيها ثلاث ساعات وتسبحه الملائكة ثلاث ساعات قال فهذا من شأنكم وشأن ربكم ولكن ليس في
هذا توقيت ما ينظر فيه من الأرحام بمدة‏
وقد روي عن جماعة من الصحابة أن الكتابة تكون في الأربعين الثانية فخرج اللالكائي بإسناده عن عبدالله بن عمرو بن العاص قال إذا مكثت النطفة في رحم المرأة أربعين ليلة جاءها الملك فاختلجها ثم عرج بها إلى الرحمن عز وجل فيقول اخلق يا أحسن الخالقين فيقضي الله فيها ما يشاء من أمره ثم تدفع إلى الملك عند ذلك فيقول يا رب أسقط أم تمام فيبين له فيقول يا رب أناقص الأجل أم تام الأجل فيبين له
فيقول يا رب أواحد أم توأم فيبين له فيقول يا رب أذكر أم أنثي فيبين له فيقول يا رب أشقي أم سعيد فيبين له ثم يقول يا رب اقطع له رزقه فيقطع له رزقه مع أجله فيهبط بهما جميعًا فوالذي نفسي بيده لا ينال من الدنيا إلا ما قسم له‏.‏
وخرج ابن أبي حاتم بإسناده عن أبي ذر رضي الله عنه قال إن المني يمكث في الرحم أربعين ليلة فيأتيه ملك النفوس فيعرج به إلى الرحمن عز وجل فيقول يا رب أذكر أم أنثى فيقضي الله عز وجل ما هو قاض ثم يقول يا رب أشقي أم سعيد فيكتب ما هو لاق بين يديه ثم تلا أبو ذر يقول يا رب أشقي أم سعيد فيكتب ما هو لاق بين يديه ثم تلا أبو ذر من فاتحة سورة التغابن إلى قوله ‏{‏وَصَوَّرَكُمْ فَأَحْسَنَ
صُوَرَكُمْ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ‏}‏ التغابن فهذا كله يوافق ما في حديث حذيفة بن أسيد وقد تقدم عن ابن عباس رضي الله عنهما أن كتابة الملك تكون
بعد نفخ الروح بأربعين ليلة وأن إسناده فيه نظر‏.‏
وقد جمع بعضهم بين هذه الأحاديث والآثار وبين حديث ابن مسعود فأثبت الكتابة مرتين وقد يقال مع ذلك إن أحدهما في السماء والآخر في بطن الأم والأظهر والله أعلم أنها مرة واحدة ولعل ذلك يختلف باختلاف الأجنة فبعضهم يكتب له ذلك بعد الأربعين الأولى وبعضهم بعد الأربعين الثالثة وقد يقال إن لفظة ثم في حديث ابن مسعود إنما يراد به ترتيب الأخبار لا ترتيب المخبر عنه في نفسه والله أعلم‏.‏

İmam Ahmedin müsnedinde Cabir (ra)den rivayet edildi, peygamber (sav) buyurdu ki: Nutfe kırk gece veya kırk gün rahimde karar kılarsa ona melek gönderilir, ve : Ya rabbi şakimi saidmi? der ve öğrenir?Şabinin Alkameden O’nunda ibni Mesuddan rivayet ettiği rivayette meleğin ona nutfeyken gönderildiğine işaret ediyordu. İbni Mesuddan başka iki vecih daha rivayet edildi, deki ki: Her gün Allah tealaya Adem oğlunun amelleri arzolur, üç saat ona bakar, sonra rahimler getirilir,üç saat da ona bakar bu allah tealanın şu kavlidir. (Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendirendir” ve Diledeği ne kızlar ve dilediğine erkekler verir ve onları erkekler ve dişiler olarak evlendirir ve dilediğinide kısır kılar, o her şeyi bilendir, kudret sahibidir ve rızıklar getirilir üç saatte ona bakar meleklerde üç saat onu tesbih eder. dedi ki: İşte bu sizin ve rabbinizin durumudur, fakat bunda rahimlere onlarla ilgili meselelere ) baktığının vakti tayini yoktur.


Sahabeden bir topluluktan rivayet edildi ki: Yazı ikinci kırkta olur, Lalekai Abdullah bin Amr bin Asa varan isnadla tahric etti, Abdullah bin Amr bin As deki ki: Kadının rahminde nutfe kırk gün kalınca, ona melek gelir ve çıkarır ve onunla Rahmana yükselir, ve der ki: Yarat ey yaratanların en iyisi? Allah dilediği gibi onun işi hakkında hüküm verir, sonra meleğe verilir ve melek: Ya rabbi düşükmü yoksa tamammı? der ve Allah ona açıklar, melek: Ya Rabbi erkekmi, dişimİ? der. Allah ona açıklar, eceli noksanmı, tam mı? der , Allah ona açıklar, melek: Ya rabbi şakimi saidmi? der Allah ona açıklar, melek: Ya Rabbi tek mi, ikizmi? der, Allah ona açıklar, sonra melek: Ya rabbi onun rızkını tayin et, der, Allah onun eceliyle beraber rızkını tayin eder, ve melek o ikisiyle beraber (rızkı ve eceli) iner (Nefsimi kudret elinde tutana yemin olsun ki, dünyadan ancak kendisine ayrılana nail olur.


İbni Ebi Hatim Ebu Zerr isnadıyla tahric etti, deki ki: Meni rahimde kırkgece kalır, ona nefisler meleği gelir, onunla Rahman azze ve cellenin (huzuruna) çıkar, ve derki: Ya Rabbi erkek mi, dişim? Allah vereceği hükmü verir, ve melek derki: Ya rabbi şakimi saidmi? Huzunca karşılayacağını yazar sonra Ebu Zerr tegabün suresinin başını şuraya kadar okudu: ( O size şekil verdi ve şekillenizi güzel kıldı ve dönüş onadır) Bunun hepsi Huzeyfe bin Üseydin hadisine uygundur.


İbni Abbas’tan meleğin yazmasının ruh üflenmesinden kırk gece sonra olduğu rivayeti geçmişti, fakat isnadında nazar var (iyi bakılmamış) Bazıları bu hadislerle eserleri ve İbni Mesudun rivayetini birleştirmiş ve yazmayı iki kere isbat etmiş, bununla beraber şöyle denebilir: Birincisi semada, diğeride anne karnındadır,zahir olan bir defa oluşudur, Allah en iyisini bilir, beki bu ceninlerin farklılığına göre farklı oluyor, bazısı ilk kırktan sonra, bazısı da üçüncü kırktan sonra. ve denilebilirki: Sonra lafzı ibni Mesud hadisindeki ile ihbarın tertibi muraddır, kendisiden haber verilen değil, Allah en iyisini bilir.


ومن المتأخرين من رجح أن الكتابة تكون في أول الأربعين الثانية كما دل عليه حديث حذيفة بن أسيد وقال إنما أخر ذكرها في حديث ابن مسعود إلى ما بعد ذكر المضغة وأن ذكره بلفظ ثم لئلا ينقطع ذكر الأطوار الثلاثة التي ينقلب فيها الجنين وهو كونه نطفة وعلقة ومضغة فإن ذكر هذه الثلاثة على نسق واحد أعجب وأحسن ولذلك أخر المعطوف عليها وإن كان المعطوف متقدما على بعضها في الترتيب
واستشهد لذلك بقوله ‏{‏وَبَدَأَ خَلْقَ الإِنسَانِ مِن طِينٍ‏}‏ الآية‏.‏
والمراد بالإنسان آدم عليه السلام ومعلوم أن تسويته ونفخ الروح فيه كان قبل جعل نسله من سلالة من ماء مهين لكن لما كان المقصود ذكره قدرة الله عز وجل في مبدأ خلق آدم وخلق نسله عطفت أحدهما على الآخر وأخر ذكر تسوية آدم ونفخ الروح وإن كان ذلك متوسطا بين خلق آدم من طين وبين خلق نسله والله أعلم‏


Huzeyfe bin Üseydin hadisinin işaret ettiği gibi müteahhirirden bazısı yazının ilk kırkta olduğunu tercih ettiler ve dedilerki: İbni Mesudun hadisinde zikri sonraya, bir çiğneklik et merhalesinden sonraya bırakıldı, (Sonra” lafzıyla cenini uğradığı değişim merhalelerinin kesilmemesi içindir, nutfe, kan pıhtısı ve bir çiğnem et,bu üçünün bir nizamda zikredilmesi daha güzel ve hoştur, bu yüzden atfedilen bazısına ettikçe mukaddemde (önce), olsa, matuf aleyha’yı tehir etti (kendisine atıf edilen)Buna allah tealanın şu kavliyle delil getirdiler: Ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş ona kendinden bir ruh üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalbler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz.) ( İnsanla murad: Adem (a.s)dır, ona ruh üflenmesi ve düzgün kılınması, neslinin hakir bir sudan kılınnmasından önceydi. Fakat maksad Allahın kudretini zikretmek olunca, birini diğerinini üzerine atfetti, ve Ademin düzgün kılınıp ona ruh üflenmesini sonraya bıraktı, Allah en iyisini bilir.


وقد ورد أن هذه الكتابة تكتب بين عيني الجنين ففي مسند البزار عن ابن عمر رضي الله عنهما عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إذا خلق الله النسمة قال ملك الأرحام أي رب أذكر أم أنثي قال فيقضي الله إليه أمره ثم يقول أي رب أشقي أم سعيد فيقضي الله إليه أمره ثم يكتب بين عينيه ما هو لاق حتى النكبة ينكبها وقد ورد موقوفا عن ابن عمر غير مرفوع، وحديث حذيفة بن أسيد المتقدم صريح في أن الملك
يكتب ذلك في صحيفته ولعله يكتب في صحيفته ويكتب بين عيني الولد وقد روي أنه تقترن بهذه الكتابة أنه يخلق مع الجنين ما تضمنت من صفاته القائمة فروي عن عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن الله إذا أراد أن يخلق الخلق بعث ملكا فدخل الرحم فيقول أي رب ماذا فيقول غلام أو جارية أو ما شاء أن يخلق في الرحم فيقول أي رب أشقي أم سعيد ويقول أي رب ما أجله فيقول كذا
وكذا فيقول ما خلقه ما خلائقه فيقول كذا كذا فما من شيء إلا وهو يخلق معه في الرحم خرجه أبو داود في كتاب القدر والبزار في مسنده وبكل حال فهذه الكتابة التي تكتب للجنين في بطن أمه غير كتابة المقادير السابقة لخلق الخلائق المذكورة في قوله تعالى ‏{‏مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ فِي الأَرْضِ وَلا فِي أَنفُسِكُمْ‏}‏ الحديد الآية‏.‏
كما في صحيح مسلم عن عبدالله بن عمرو عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن الله قدر مقادير الخلائق قبل أن يخلق السموات والأرض بخمسين ألف سنة وفي حديث عبادة بن الصامت عن النبي صلى الله عليه وسلم قال أول ما خلق الله القلم قال له اكتب فجري بما هو كائن إلى يوم القيامة‏.‏
وقد سبق ذكر ما روي عن ابن مسعود رضي الله عنه أن الملك إذا سأل عن حال النطفة أمر أن يذهب إلى الكتاب السابق ويقال له إنك تجد فيه قصة هذه النطفة وقد تكاثرت النصوص بذكر الكتاب السابق بالسعادة والشقاوة ففي الصحيحين عن علي بن أبي طالب رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال ما من نفس منفوسة إلا وقد كتب الله مكانها من الجنة أو النار وإلا قد كتبت شقية أو سعيدة فقال
رجل يا رسول الله أفلا نمكث على كتابنا ندع العمل فقال اعملوا فكل ميسر لما خلق له أما أهل السعادة فييسرون لعمل أهل السعادة وأما أهل الشقاوة فييسرون لعمل أهل الشقاوة ثم قرأ فأما من أعطى واتقى وصدق بالحسنى الليل وفي هذا الحديث أن السعادة والشقاوة قد سبق الكتاب بهما وأن ذلك مقدر بحسب الأعمال وأن كلا ميسر لما خلق له من الأعمال التي هي سبب السعادة والشقاوة‏.‏
وفي الصحيحين عن عمران بن حصين قال قال رجل يا رسول الله أيعرف أهل الجنة من أهل النار قال نعم قال فلم يعمل العاملون قال كل يعمل لما خلق له أو لما يسر له‏


Yazınının ceninin iki gözününün arasına yazıldığı variddir. Bezzarın müsnedinde İbni Ömerden rivayet edildi, peygamber (sav) buyurduki: Allah canlıyı yaratınca rahimler meleği der ki: Ya rabbi erkek mi yoksa dişimi? dedi ki: Allah ona emrini verir, melek sonra: Ya rabbi şakimi(cehennemlik) yoksa saidmi (Cennetlik) ve Allah ona emrini verir, sonra iki gözünün arasına karşılaşacağı şeyler, hatta musibetlerde yazılır İbni Abbastan mevkuf olarakta varid oldu, Daha önce geçen Huzeyfe bin Üseyd hadisinde bunun sahifeye yazıldığı bildirilmişti. Her halde sahifeye yazılır ve çocuğun iki gözü arasınada yazılır.


Rivayet edildi ki: Bu yazıyla birlikte ceninin içerdiği özelliklerden yaratılır. Ayşe (r.a)den rivayet edildiki: Peygamber (sav) buyurduki: “Allah bir yaratığı yaratmak istedği zaman bir melek gönderir ve rahme girer ve: Ya rabbi nedir? der Allah erkek veya kız, buyurur, veya rahimde yaratılmasını dilediği şeyi buyurur, melek: Ya rabbi şaki yoksa saidmi? der Allah dilediğini buyurur, sonra melek: Ya rabbi onun eceli nedir? Allah teala şöyle şöyle buyurur, melek: Onun yaratılışı ve nasibleri nedir? der, Allah: şöyle buyurur. Her bir şey onunla birlikte rahimde yaratılır: Ebu Davud kader kitabında, Bezzarda müsnedinde tahric etti.
Cenin için anne karnında yazılan bu yazı Allah tealanın şu kavlinde buyurduğu takdirler değildir: Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen her hangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce , bir kitapta yazılmış olmasın.Şüphesiz bu, Allaha göre kolaydır. Sahihi Müslimde Abdullah bin Amr’dan rivayet edildiği gibi, peygamber (sav) buyurdu ki: Allah yaratıkların kaderlerini, yaratmadan elli bin sene önce takdir etti. Ubade bin Samitin peygamber (sav)’den rivayet ettiği hadis: Allah kalemi ilk yarattığı zaman ona buyurduki: Yaz, ve kıyamete kadar olacak şeyleri yazdı



Daha önce İbni Mesud (ra)’dan rivayet edilen şeyde: Melek nutfenin halinden sorunca, daha önce yazılmış yazıya gitmesi emredilir ve ona denirki: sen orada bu nutfenin kıssasını bulacaksın.


Saidlik ve şekavetle ilglii yazı hakkında naslar çoktur.


Sahihhaynde Ali bin Ebi Talib (r.a)’den rivayet edildi, peygamber (sav) buyurduki: Her nefes alan nefsin Allah cennet veya cehennemdeki yerini yazdı, şaki veya said olduğunu yazdı.Bir adam dedi ki: Ey Allahın rasulü, yazımız üzerine kalıp, ameli terketmeyelimmi? amel ediniz, herkes için yaratılmış olduğu şey kolaydır,saadet ehliyse, saadet ehlinin ameli ona kolay kılınır, şekavet ehliyse ona şekavet ehlinin ameli kolay kılınır” sonra şunu okudu: (Malını) veren ve sakınan ve en güzeli tasdik edene gelince, ona kolay olanı kolaylaştırırız, cimrilik edipte isteğna kendini ihtiyaç sahibi görmemek) gösterene ve en güzeli yalanlayanaysa zor olanı kolaylaştıracağız)



Bu hadiste: Saadet ve şekavet daha önce yazılmıştır, ve bunlar amellere göre takdir edilmiştir, herkese yaratılmış olduğu ameller kolay kılınır, ve bu amelere görede şekavet veya saadet olur. Sahihaynde İmran bin Husayndan rivayet edildi, dedi ki: Bir adam: ya rasulallah cennet ehli cehennem ehli bilinirmi? Evet buyurdu. Adam: Amel yapanlar niçin amel yapıyor? dedi. Herkes yaratılmış olduğu şey için veya kendisine kolay kıllınanı amel ediyor” buyurdu:


وقد روى هذا المعنى عن النبي صلى الله عليه وسلم من وجوه كثيرة، وحديث ابن مسعود فيه أن السعادة والشقاوة بحسب خواتيم الأعمال‏.‏
وقد قيل إن قوله في آخر الحديث فوالذي لا إله غيره إن أحدكم ليعمل بعمل أهل الجنة حتى ما يكون بينه إلى آخر الحديث مدرج من كلام ابن مسعود كذلك رواه مسلم بن كهيل عن زيد بن وهب عن ابن مسعود من قوله قد روى هذا المعنى عن النبي صلى الله عليه وسلم من وجوه متعددة أيضًا وفي صحيح البخاري عن سهل بن سعد عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إنما الأعمال بالخواتيم وفي صحيح ابن حبان
عن عائشة رضي الله عنهما عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إنما الأعمال بالخواتيم وفيه أيضًا عن معاوية قال سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول إنما الأعمال بخواتيمها كالوعاء إذا طاب أعلاه طاب أسفله وإذا خبث أعلاه خبث أسفله وفي صحيح مسلم عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن الرجل ليعمل الزمان الطويل بعمل أهل الجنة ثم يختم له عمله بعمل أهل النار وإن الرجل ليعمل
الزمان الطويل بعمل أهل النار ثم يختم له عمله بعمل أهل الجنة‏.‏
وخرج الإمام أحمد رحمه الله من حديث أنس رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال لا عليكم أن لا تعجبوا بأحد حتى تنظروا بم يختم له فإن العامل يعمل زمانا من عمره أو برهة من دهره بعمل صالح لو مات عليه دخل الجنة ثم يتحول فيعمل عملًا سيئا وإن العبد ليعمل البرهة من عمره بعمل سييء لو مات عليه دخل النار ثم يتحول فيعمل عملًا صالحًا‏.‏
وخرج أيضًا من حديث عائشة رضي الله عنها عن النبي صلى الله عليه وسلم قال إن الرجل ليعمل بعمل أهل الجنة وهو مكتوب في الكتاب من أهل النار فإذا كان قبل موته تحول يعمل بعمل أهل النار فمات فدخل النار وإن الرجل ليعمل بعمل أهل النار وإنه لمكتوب في الكتاب من أهل الجنة فإذا كان قبل موته تحول فعمل بعمل أهل الجنة فمات فدخلها‏.‏
وخرج الإمام أحمد والنسائي والترمذي من حديث عبدالله بن عمرو رضي الله عنهما قال خرج علينا رسول الله صلى الله عليه وسلم وفي يده كتابان فقال أتدرون ما هذان الكتابان فقلنا لا يا رسول الله إلا أن تخبرنا فقال للذي في يده اليمني هذا الكتاب من رب العالمين فيه أسماء أهل الجنة وأسماء آبائهم وقبائلهم ثم أجمل على آخرهم فلا يزاد فيه ولا ينقص منه أبدًا ثم قال للذي في شماله هذا كتاب من رب العالمين
فيه أسماء أهل النار وأسماء آبائهم وقبائلهم ثم أجمل على آخرهم فلا يزاد فيه ولا ينقص منه أبدًا فقال أصحابه ففيم العمل يا رسول الله إن كان أمرا قد فرغ منه فقال سددوا وقاربوا فإن صاحب الجنة يختم له بعمل أهل الجنة وإن عمل أي عمل وإن صاحب النار يختم له بعمل أهل النار وإن عمل أي عمل ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم بيديه فنبذهما ثم قال فرغ ربكم من العباد فريق في الجنة وفريق في
السعير وقد روى هذا الحديث عن النبي صلى الله عليه وسلم من وجوه متعددة وخرجه الطبراني من حديث علي بن أبي طالب عن النبي صلى الله عليه وسلم وزاد فيه صاحب الجنة مختوم له بعمل أهل الجنة وصاحب النار مختوم له بعمل أهل النار وإن عمل أي عمل وقد يسلك بأهل السعادة طريق أهل الشقاوة حتى يقال ما أشبههم بهم بل هم منهم وتدركهم السعادة فتستنقذهم وقد يسلك بأهل الشقاوة طريق أهل
السعادة حتى يقال ما أشبههم بهم بل هم منهم وتدركهم الشقاوة من كتبه الله سعيدا في أم الكتاب لم يخرجه من الدنيا حتى يستعمله بعمل يسعده قبل موته ولو بفواق ناقة ثم قال الأعمال بخواتيمها الأعمال بخواتيمها‏.‏
وخرج البزار في مسنده بهذا المعنى أيضًا من حديث ابن عمر عن النبي صلى الله عليه وسلم‏.‏
وفي الصحيحين عن سهل بن سعد أن النبي صلى الله عليه وسلم التقي هو والمشركون وفي أصحابه رجل لا يدع شاذة ولا فاذة إلا اتبعها يضربها بسيفه فقالوا ما أجزأ منا اليوم أحد كما أجزأ فلان فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم هو من أهل النار فقال رجل من القوم أنا أصاحبه فأتبعه فجرح الرجل جرحا شديدًا فاستعجل الموت فوضع نصل سيفه على الأرض وذبابه بين ثدييه ثم تحامل على سيفه فقتل
نفسه فخرج الرجل إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال أشهد أنك رسول الله وقص عليه القصة فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن الرجل ليعمل بعمل أهل الجنة فيما يبدو للناس وهو من أهل النار وإن الرجل ليعمل بعمل أهل النار فيما يبدو للناس وهو من أهل الجنة زاد البخاري رواية إنما الأعمال بالخواتيم، وقوله فيما يبدو للناس إشارة إلى أن باطن الأمر يكون بخلاف ذلك وإن خاتمة السوء تكون
بسبب دسيسة باطنة للعبد لا يطلع عليها الناس إما من جهة عمل سييء ونحو ذلك فتلك الخصلة الخفية توجب سوء الخاتمة عند الموت، وكذلك قد يعمل الرجل عمل أهل النار وفي باطنه خصلة خفيه من خصال الخير فتغلب عليه تلك الخصلة في آخر عمره فتوجب له حسن الخاتمة قال عبد العزيز بن أبي رواد حضرت رجلًا عند الموت يلقن الشهادة لا إله إلا الله فقال في آخر ما قال هو كافر بما تقول ومات
على ذلك قال فسألت عنه فإذا هو مدمن خمر، وكان عبد العزيز يقول اتقوا الذنوب فإنها هي التي أوقعته وفي الجملة فالخواتيم ميراث السوابق فكل ذلك سبق في الكتاب السابق ومن هنا كان يشتد خوف السلف من سوء الخواتيم ومنهم من كان يقلق من ذكر السوابق وقد قيل إن قلوب الأبرار معلقة بالخواتيم يقولون بماذا يختم لنا وقلوب المقربين معلقة بالسوابق يقولون ماذا سبق لنا وبكى بعض الصحابة عند
موته فسئل عن ذلك فقال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول إن الله تعالى قبض خلقه قبضتين فقال هؤلاء في الجنة وهؤلاء في النار ولا أدري في أي القبضتين كنت‏.‏
قال بعض السلف ما أبكى العيون ما أبكاها الكتاب السابق وقال سفيان لبعض الصالحين هل أبكاك قط علم الله فيك فقال له ذلك الرجل تركني لا أفرح أبدًا‏.‏
وكان سفيان يشتد قلقه من السوابق والخواتيم فكان يبكي ويقول أخاف أن أكون في أم الكتاب شقيا ويبكي ويقول أخاف أن أسلب الإيمان عند الموت‏.‏
وكان مالك بن دينار يقوم طول ليله قابضا على لحيته ويقول يا رب قد علمت ساكن الجنة من ساكن النار ففي أي الدارين منزل مالك‏.‏
وقال حاتم الأصم من خلا قلبه من ذكر أربعة أخطار فهو مغتر فلا يأمن الشقاء الأول خطر يوم الميثاق حين قال هؤلاء في الجنة ولا أبالي وهؤلاء في النار ولا أبالي فلا يعلم في أي الفريقين كان والثاني حين خلق في ظلمات ثلاث فنادى الملك بالشقاوة والسعادة ولا يدري أمن الأشقياء هو أم من السعداء والثالث ذكر هول المطلع فلا يدري أيبشر برضا الله أم بسخطه والرابع يوم يصدر الناس أشتاتا فلا يدري
أي الطريقين يسلك به وقال سهل التستري المريد يخاف أن يبتلى بالمعاصي والعارف يخاف أن يبتلى بالكفر ومن هنا كان الصحابة ومن بعدهم من السلف الصالح يخافون على أنفسهم النفاق ويشتد قلقهم وجزعهم منه فالمؤمن يخاف على نفسه النفاق الأصغر ويخاف أن يغلب ذلك عليه عند الخاتمة فيخرجه إلى النفاق الأكبر كما تقدم أن دسائس السوء الخلفية توجب سوء الخاتمة وقد كان النبي صلى الله عليه
وسلم يكثر أن يقول في دعائه يا مقلب القلوب ثبت قلبي على دينك فقيل له يا نبي الله آمنا بك وبما جئت به فهل تخاف علينا فقال نعم إن القلوب بين اصبعين من أصابع الرحمن عز وجل يقلبها كيف شاء خرجه الإمام أحمد والترمذي من حديث أنس‏.‏
وخرج الإمام أحمد من حديث أم سلمة أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يكثر في دعائه أن يقول اللهم يا مقلب القلوب ثبت قلبي على دينك فقلت يا رسول الله أو إن القلوب لتتقلب قال نعم ما من خلق الله من بني آدم من بشر إلا أن قلبه بين اصبعين من أصابع الله عز وجل فإن شاء عز وجل أقامه وإن شاء أزاغه فنسأل الله ربنا أن لا يزيغ قلوبنا بعد إذ هدانا ونسأله أن يهب لنا من لدنه رحمة إنه هو الوهاب قالت
قلت يا رسول الله ألا تعلمني دعوة أدعو بها لنفسي قال بلى وقولي اللهم رب النبي محمد صلى الله عليه وسلم اغفر لي ذنبي وأذهب غيظ قلبي وأجرني من مضلات الفتن ما أحييتني وفي هذا المعنى أحاديث كثيرة‏.‏
وخرج مسلم من حديث عبدالله بن عمرو سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول إن قلوب بني آدم كلها بين اصبعين من أصابع الرحمن عز وجل كقلب واحد يصرفه حيث يشاء ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم اللهم مصرف القلوب صرف قلوبنا على طاعتك‏.‏


Bu mana peygamber (sav)’den çok vecihlerle rivayet edildi, İbni Mesudun hadisinde saadet ve şekavet amellerin sonuna göredir. Hadisin sonundaki, son söz: Kendisinden başka ilah olmayan Allaha yemin olsunki, sizden biriniz cennet ehli amelini yaparda hatta kendisiyle cennet arasında... İlk sonuna kadar zikretti ) Bu İbni Mesudun kelamındandır,denildi. Aynı şekilde Selem bin Küheyl,Zeyd bin Vehb ten,oda ibni Mesuddan sözünü rivayet etti Bu manada peygamber (sav)den çok vecihlerle rivayet edildi.Sahihi Buharide Selh bin Sa’d’den rivayet edildi, peygamber (sav) buyurduki: Ameller ancak sonlarıyladır” İbni Hibbanın sahihinde Ayşe (r.a)’den rivayet edildi, peygamber (sav) buyurduki: Ameller ancak sonlarıyladır, yine İbni Hibbanın sahihinde Muaviyeden rivayet edildi, dedi ki: Peygamber (sav)’i işittim şöyle buyuruyordu: Ameller ancak soylarıyladır, aynen kap gibi, üstü güzel olursa, altıda güzel olur,üstü pis olursa altıda pis olur” Sahihi Müslimde Ebu Hureyre (r.a)’den rivayet edildi,peygamber (sav) buyurduki: Adam uzun zaman cennet ehlinin amelini yaparda sonra amelinin sonu cehennem ehlinin ameli olur, bir adamda uzun zaman cehennem ehlinin amelini yaparda sonra cennet ehlinin ameliyle son bulur”



İmam Ahmed Enes (r.a)den tahric etti, peygamber (sav) buyurduki: Sizin bir adamın ameli neyle tamamlanacağına bakmadan bir kimseye şaşırmayın (yani çok beğenmeyin)çünkü ömrünün bir zamanını amel yapan amelle geçirir, salih amel yapar, şayet o hal üzere ölse cennete girecek, sonra değişir ve kötü amel işler, bir kulda ömrünün bir kısmını kötü amelle geçirir, eğer bu hal üzere ölse cehenneme girer, sonra değişir ve salih amel işler Yine Ayşe(ra)den tahric etti, peygamber (sav) buyurduki: Bir adam cehennem ehlinden yazılıyken cennet ehlinin amelini işler, ölümünden öncede değişir ve cehennem ehlinin amelini işler ve cehenneme girer. Bir adamda cennet ehlinden yazılıyken, cehenem ehlinin amelini işler, ölümünden öncede değişir ve cennet ehlinin amelini yapar ve bu halle ölür ve cennete girer.

İmam Ahmed , Nesai ve Tirmizi Abdullah bin Amr (ra)dan tahric ettiler, dedi ki: Elinde iki yazı bulunduğu halde rasululalh (sav) bizim yanımıza çıkıp geldi ve buyurduki: Bu iki yazı nedir biliyormusunuz? Hayır ya rasulullah ancak haber veriseniz (öğreniriz) dedik: Sağ elindeki için: Bu alemlerin rabbinden bir yazıdır, içinde cennet babalarının ve kabilerinin isimleri vardır, sonra sonuna kadar kısaca anlattı, bunlara ne ziyade nede noksan yapılır, buyurdu, sonra sol elindeki içinde buyurduki: Bu alemlerin Rabbinden yazıdır, içinde cehennem ehlinin, babalarının ve kabilelerinin isimleri var, sonra sonuna kadar özetledi ve ne bunlara ziyade, nede noksan yapılır” buyurdu. Ashabı: Eğer iş bitmişse,amel niye ey Allahın rasulü? dedi. (Doğru olunuz, doğruluğa yaklaşınız, cennet ashabına cennet ehlinin ameliyle hatime verilir, hangi ameli yaparsa yapsın cehennem ashabına cehennem ehlinin ameliyle son verilir, hangi ameli yaparsa yapsın” Sonra rasulullah bu iki yazıyı attı ve buyurduki: Rabbiniz kulları ne halini belirtti) bitirdi, bir takım cennette bir takımda cehennemdedir



Bu hadis peygamber (sav)’den çok vecihlerle rivayet edildi, Taberani Ali bin Ebi Talibten tahriç etti ve şu ziyadeyi yaptı: Cennet ashabı cennet ehlinin ameliyle son bulur, cehennem ashabıda cehenem ehlinin ameliyle son bulur, hangi ameli yaparsa yapsın”


Saadet ehli şekavet ehlinin yoluna girdirilebilir ve onlar onlardan olduğu için onlara benzedi denilebilir ve onlara saadet yetişir ve onları kurtarır, Şekavet ehlide saadet ehlinin yoluna girdirilebilir ve onlar onlardan olduğu için onlara benzemiştir hatta onlar onlardandır, ve şekavet onları yakalar Allah kimi levhi mahfuzda said yazmışsa onu ölümünden önce said yapacak amel işleyinceye kadar dünyadan çıkarmaz, sonra dedi ki: Ameller sonlarıyladır, ameller sonlarıyladır” Yine bu manada Bezzarda müsnedince tahric etti. (İbni Ömerden) O’da peygamber (sav) den


Sahihaynda Sehl bin Sa’d rivayet edildi: Peygamber (sav)’le müşrikler karşılaştılar savaştılar) peygamber (sav)’in ashabının içinde bir adam vardı, kaçanı çarpışanı bırakmıyor kılıcıyla vuruyordu (iyi savaşıyordu)


Bugün bizden filanın döğüştüğü gibi kimse döğüşmedi, dediler, rasululal (sav) O cehennem ehlindendir buyurdu. Kavimden bir adam: Ben onun arkadaşıyım onu takib edeceğim dedi. Adam çok şiddetli yaralandı, ölümde acele etti kılıcın tutulan tarafını yere, kesen tarafınıda iki memesi arasına koydu ve sonra kendini öldürdü,adam rasululalh (sav)’in yanına çıktı geldi ve: Benşehadet ederimki sen allahın rasullüsün,dedi ve kıssayı anlattı, rasulullah (sav) buyurdu ki: İnsanlara görünüşte bir adam cennet ehlinin amelini işler, fakat o cehennem ehlindendir, ve bir adam insanlara görünüşte kendisini cennet ehliyken cehennem ehli ameli işler” bir rivayette Buhari şu ziyadeyi yaptı: Ameller ancak sonlar iledir”



İnsanlara görünüşe göre sözü batınının buna zıt olduğuna işarettir, kötü son kum içih insanların vakıf olamayacağı batıni bir desiseyle (hile, tuzak) olur. Yine adam içerisinde gizli bir hayır hasleti varken cehennem ehlinin amelini yapar, içindeki hayır hasleti ömrünün sonunda üstün gelirde kendisine iyi sonu vacib kılabilir.Abdul Aziz bin ebi Ravvad dedi ki: Ölüm anında kendisine La ilahe illalah telkin edilen bir adamın yanına geldimSon sözünde: Senin söylediğine ben küfrediyorum, inkar ediyorum dedi ve böylece öldü. Dedi ki: Onun halinden sordum, o içki düşkünüymüş, Abdul Aziz diyorki: Günahlardan sakının , onlar (günahlar onu bu hale düşürdü. Sonlar, geçmişlerin mirasıdır, bütün bunlar levhi mahfuzda geçmiştir, bunun için selef kötü sondan korkmuşlardır.Bazıları geçmişin hatırlanmasıyla bayılıyorlardı. Denildiki: İyilerin kalbi sonlarla bağlıdır, onlar:Sonumuz nasıl olacak derler.Mukarrabinin kableri geçmişlerle bağlıdır, onlar: bizim geçmişimizneydi? derler.


Sahabelerin bazısı ölümü anıldığında ağladı ve sebebi sorulunca: Allah teala iki avuç aldı ve: Şunlar cennettedir, şunlar cehennemdedir, buyurdu, ben hangi avuçtan olduğumu bilmiyorum dedi.



Selefin bazısı dedi ki: Geçmiş yazıların ağlattığı gibi gözleri başka bir şey ağlatmamıştır. Süfyan bazı salihlere dediki: Allahın senin hakkındaki ilmi seni ağlatımı? Bu adam dediki: Sen beni hiç sevinmez ettin Süfyanın titremesi geçmişler ve sonlardan dolayı artıyordu ve ağlıyor, şöyle diyordu: Levhi mahfuzda şakilerden olmaktan korkuyorum ve ağlıyor ve şöyle diyordu: İmanımın ölüm anında alınmasından korkuyorum Malik bin Dinar gecesi boyunca sakalını tutuyor ve Ya Rabbi sen cehennem sakinlerini ve cennet sakinlerini biliyorsun, Malik’in yeri iki yerden hangisinde



Hatemül Esam dedi ki: Dört tehlikeyi hatırlamaktan kalbi boş olan (hatırlamayan) kimse, aldanmıştı, şakilikten emin olamaz:


Bir: Şunlar cennette dediği ve önem vermem (Allah teala şöyle buyurur), şunlar cehennemde önem vermem, dediği misak gününün tehlikesi dir, ve insan hangi gruptan olduğunu bilmiyor, İki: Onu üç karanlıkta yarattığı ve meleğin şakilik ve saidlikle nida ettiği şeyi, o şakilerden mi, saidlerdenmi olduğunu bilmiyor, Üç: Tekrar dirilip huzara çıkışın felaketleridir, o Allahın rızasıylamı müjdelenecek yoksa gazabıylamı bilmiyor. Dört: İnsanların grup grup çıktıkları gün, iki yoldan hangisine girdireleceğini bilmiyor.


Sehl et-Tüsteri dedi ki: Mürid masiyetlerle imtihan olunmaktan korkar, arifte küfürle imtihan olunmaktan korkar” Bunun için sahabe ve onlardan sonraki selefi salih nefislerinden münafıklık için korkuyolardı, ve şiddetli titriyorlardı, mü’min nefsinden küçük nifaktan dolayı korkar, ve hatime anında kendine galip gelmesinden korkar, küçük nifakın kendisine büyük nifaka girdirmesinden korkar. Rasulullah (sav) dualarında çokça şöyle derdi: Ey kalbleri evirip çeviren, kalbimi dinin üzerinde sabit kıl, O’na denildiki: Ey Allahın nebisi, sana ve senin getirdiğine iman ettik,bize karşı korkuyormusun? Evet, kalbler Rahmanın iki parmağı arasındadır, istediği gibi çevirir, buyurdu” Bunu imam Ahmed ve Tirmizi tahric etti. (Enes (ra)den



İmam Ahmed Ümme Seleme (r.a)’den tahric etti, peygamber (sav) dualarında çokça şöyle diyordu: Ey kalbleri evirip çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerinde sabitleştir” Ay Allahın resulü kalb döner mi, dedim. Evet, Ey peygamber (sav) rabbim, benim günahımı bağışla, kalbimin katılığını gider, beni yaşattıkça saptırıcı fitnelerden koru, de ) buyurdu. Bu manada hadisler çoktur.


Müslim Abdullah bin Amr’dan tahric etti. dedi ki: Peygamber (sav)’i işittim buyuruyorki: Adem oğullarının kablerinin hepsi Rahman azze ve cellenin iki parmağı arasındadır, aynen bir kalb gibi, istediğ gibi onu saf eder sonra rasululah (sav) buyurduki: Ey kalblerin tasarrufçusu Allahım, kalbimizi senin taatın üzerine sarfet dedi.
 
Üst Ana Sayfa Alt