Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cahil İdeolojilerle Tavır Belirlemeyelim

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Tavırlarımızı Allahın Kitabı Yerine Cahil İdeolojilerle Belirlemeyelim

MUNTEHİNE SURESİNDEN
4. İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler: ) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.

Hz. İbrahim, iman etmemiş babasına, kendisi için istiğfar edeceğini söylemiş, imanı için mühlet vermişti, daha sonra da istiğfardan menedilmişti. Çünkü kâfirler için istiğfar caiz değildir.
5. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.

6. Andolsun, onlar sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnektir. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık olandır.

7. Olur ki Allah sizinle düşman olduklarınız arasında yakında bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

Bu âyette Allah, düşmanlıkta aşırı gidilmemesini, düşman bir toplumun, bir gün dost olabileceğini bildirmiştir. Nitekim Peygamber’in ve müslümanların can düşmanı olan Mekke ve çevresindeki müşriklerin çoğu sonradan İslâm’a girmişler, onların çocukları, Allah yolunda cihad eden müminler olmuşlardır. Böylece âyette belirtilen ilâhî vaad tahakkuk etmiştir.
8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.

Tefsirlerde, din hususunda savaşmayanların, Hz. Peygamber’le anlaşma yapan ve ona sadakat gösteren Huzâa kabilesi olduğu, çoğunlukla ifade edilmiştir. Bazılarına göre bunlar Mekke’de iman eden fakat hicret etmeyenler veya kadınlar ve çocuklardır. Âyet, Hz. Ebubekir’in kızı Esma’nın Mekke’de kalan müşrik annesinin, kendisini ziyaret için geldiğinde kabul etmemesi üzerine nâzil olmuştur. Ancak âyetin hükmü umumidir.
9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.
-------------
MAİDE SURESİNDEN
2. Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.
8. Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.

(Abdest ve namaz, dinin direği, ferdin dinî hayatının temelidir. Adalet ise, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Kur’an nizamı insanı daima bir bütün olarak ele almış, irşad ışığını ferdî yön kadar ictimaî yöne tutmuştur.)
-------------------
RUM SURESİNDEN
Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Elif. Lâm. Mîm.

2, 3, 4, 5. Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.

Ehl-i kitap olan Bizanslılar, mecusî İranlılar tarafından mağlup edilmişti. Mekke müşrikleri bu sonuca çok sevindiler ve müslümanlara: «Eğer Allah, sizin dediğiniz gibi yegâne galip olsaydı, ehl-i kitaptan olan Bizanslıları üstün getirirdi» gibi şımarıkça sözler söylemeye başladılar. Bunun üzerine Kur’an, bir mucize olarak, gelecekteki bir sonucu haber verdi: 3 ilâ 9 yıl içinde, Bizanslılar İranlılara galebe çalacak ve müminler sevineceklerdi. Nitekim 624 yılında Bizanslılar İran’a girdiler. Bundan başka, aynı yıl müslümanlar Bedir’de önemli zaferler elde ettiler.
6. (Bu) Allah'ın vâdettiğidir. Allah vâdinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler.

Nitekim Hz. Ebubekir (r.a.) Allah’ın bu gerçek vâdine candan inanarak mecûsî İranlıların galibiyetine sevinen müşriklere, «Allah sizin sevincinizi fazla sürdürmeyecek; çünkü O, birkaç sene içinde Rumların tekrar galip geleceklerini haber verdi» deyince, müşriklerden Ubey b. Halef bahse girişmeyi teklif etti. On deve üzerine ve üç yıl içinde Rumların galip gelip gelmeyeceği konusunda bahisleştiler. Hz. Ebubekir, olup biteni Cenab-ı Peygamber’e anlatınca Efendimiz (s.a.), «bid’ (birkaç) sene» sözünün 3 ile 9 sene arasında bir süreyi ifade ettiğini, bu sebeble, süreyi de deve sayısını da üç katına çıkarmasını teklif etti. Bu sefer, 9 sene içinde Rumların galip geleceğine dair 100 deve üzerine bahsi yenilediler. Gerçekten -Tirmizî’nin Sahih’inde belirtildiğine göre- Bedir savaşına tesadüf eden günlerde Rumlar İranlılara karşı yaptıkları savaşta galip geldiler, böylece Allah’ın vâdi gerçekleşti; Hz. Ebubekir de Übey b. Halef’in varislerinden, kazandığı develeri alarak Peygamber (s.a.)in tavsiyesi uyarınca fakirlere dağıttı.

7. Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler.
---------------------------
BUDA SELEFİ SALİHİNİ AYETLERİN IŞIĞINDA OLAYLARA BAKIŞI
Hazret-i Ümmü Seleme anlatır:
"Biz Habeşistan’da huzur içinde yaşarken, bir grup Habeşli Necâşi'ye isyân ederek saltanatını elinden almak istedi. Bunların Necâşî’ye üstün gelmesinden korkuyorduk. Çünkü bunlar, bize hayat hakkı tanımazdı.

Necâşî de bunların üzerine yürüdü. Savaş, Nil nehrinin öbür tarafında oluyordu. Durum çok kritikti. Necâşî’nin gâlip gelmesini istiyorduk. Eshâbdan ba’zıları dediler ki:
- Kim savaş cephesine gidip, bize haber getirir?
Hazret-i Zübeyr bin Avvâm cevap verdi:
- Ben giderim!
- Peki, sen git!

Hazret-i Zübeyr bu sırada, Müslümanların yaşı en genç olanı idi. Hazret-i Zübeyr bin Avvâm’a bir su tulumu şişirdiler ve göğsüne astılar. Sonra Nil’in üzerinde yüzdü ve orduların karşılaştığı Nil’in öteki tarafına geçti. Onların yanında hazır bulundu.

Müjde, Necâşî zafere erişti!
Biz ise, Necâşî’nin düşmana gâlip gelmesi ve memleketinin başında kalması için, Allahü teâlâya duâ ettik. Biz durumun ne olacağını merakla beklerken, Hazret-i Zübeyr uzaktan göründü. Koşuyordu. O elbisesiyle işâret ediyor ve şöyle sesleniyordu:
- Müjde, Necâşî zafere erişti ve Allahü teâlâ, onun düşmanını helâk etti ve ona memleketinde kalmaya kudret verdi.

O zamana kadar böyle sevindiğimizi hatırlamıyorum.

Necâşî, Allahü teâlânın izniyle o kâfiri mağlup ederek sağ sâlim sarayına döndü. Resûlullahın yanına gelene kadar, biz onun yanında güzel bir hayat sürdük. Sonra Eshâb-ı kirâm, Mekke’den Medîne’ye hicret edince, biz de Habeşistan’dan Medîne’ye hicret ettik."
 
Üst Ana Sayfa Alt