Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Benim Ümmetim, Merhamete Uğramış Bir Ümmettir Hadisinin Şerhi Nasıldır?

Nas Çevrimdışı

Nas

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum ve rahmetullah bu hadis hakkında bilgi alabilir miyim?
Benim ümmetim, merhamete uğramış bir ümmettir. Ahirette azap görmeyecektir. Onun cezası, ancak dünyada başına gelen ağır imtihanlar, depremler, masum yere öldürülmeler ve çeşitli felaketler şeklinde verilir. hadis-i şerif (Ebu Davud)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakâtuhu;

Ebû Musa (r.anh)'dan rivayet edildiğine göre ; Rasûlullah (s.av.) şöyle buyurdu:
"Benim şu ummetim, merhamet edilmiş bir ummettir. Ona âhiratte azâb yoktur. Onun dünyadaki azabı, fitneler, zelzeleler ve bir birlerini öldürmeleridir."
(Ebu Davud, Fiten, Bab 7, Hadis no: 4278; İbn Mâce, Zuhd 34, Hadis no: 4292; Ahmed b. Hanbel, 1V-408, 410)

Hadisin senedinde yer alan bir zat, ömrünün sonlarına doğru hafızasını kaybettiği gerekçesiyle zayıf kabul edilmiştir. (Avnu’l-Mabud, Sunen-i Ebu Davud, ilgili hadisin şerhi.) Ancak Hâkim, aynı senetle zikrettiği bu hadisin sahih olduğunu söylemiş ve Zehebî de ona muvafakat etmiştir. (Hâkim, el-Mustedrek, IV, 444).

Efendimizin "Benim şu ummetim" sözünden kasdedilmiş olan müslumanlardır; ya da kıyamete kadar gelecek olan tüm müslümanlardır. Ancak bu ihtimâllerden birisini tercihe yarayacak bir delil yoktur.

Bu ummetin, merhamet edilmiş bir ummet oluşundan maksat şudur:
Eski ummetler için olan bir çok yük ve görevler, bu ummete yüklenmemiştir. Meselâ: onlar, günahtan tövbe için kendilerini öldürürler, zekat olarak mallarının dörtte birini verirler, necaset bulaşan yeri kazırlardı. Biz, Muhammed ummetine ise bu gibi güçlükler emredilmemiştir.

Hadisteki en önemli bölüm, Peygamber (s.a.v.)'in ummetine ahiratte azabın olmayışını ifâde eden kısımdır. Bu konu, alimleri hayli meşgul etmiş çeşitli tevillerde bulunmalarına sebeb olmuştur. Çünkü bu ifadenin zahirine göre, ister günah işlesin, ister işlemesin, ister sâlih olsun, ister şakî hiç bir müslüman ahiratte azab görmeyecektir. Halbuki, Allah'ın adaletinin gereği, iyiler mukâfat; affa uğramayan kötüler ceza görecektir. Bu keyfiyet bir çok sahîh hadiste sabittir.
İşte bunun için, bu cümleyi izahta alimlerden çok değişik tefsirler nakledilmiştir. Biz bu cümleden anlaşılan mânâları maddeler halinde vermek istiyoruz.

1- Müslümanlardan ahiratte azab edilenlere kafirler gibi azab edilmeyecektir.

2- Bu ummet hakkında galib olan bağışlanmaktır.
3- Çoğunlukla Müslümanlar yaptıklarının cezasını dünyada çekerler. Uğradıkları sıkıntılar, tutuldukları hastalıklar onların günahları için keffârettir.
4- Bu hadis, büyük günah işlemeyenlere mahsustur. Yahut Rasulullah (s.a.v.) "bu ummet" derken huzurunda bulunan sahabelere işaret etmiştir. Ahiratte azab edilmeyecek olanlar onlardır.
5- Burada, Allah'ın dilemesine işaret eden bir kelime takdir edilir. Çünkü Cenab-ı Hakk bir âyette
"
Şubhesiz Allah kendisine eş koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar.” (Nisa 48) buyurmaktadır.
6- Buradaki "ummeften murâd, Peygamber'in sünnetine uyan, Allah'ın emirlerine imtisal edenlerdir.
7- Hadis, Peygamber'in ummetini medh ve onların Allah'ın inayetine ve rahmetine mazhar olduğunu ifâde için varîd olmuştur. Bu ummet, diğer ummetlere verilmeyen lutûflara naîl olmuştur. Öyle ki, birisinin ayağına diken batsa, onun sebebiyle Cenab-ı Allah o kişinin bir günahını affeder. Bu başka hiç bir ummete verilmemiş hususiyetlerdendir.
Aliyyu'l Kâri, bu tevillerin hiç birisinin karşımıza çıkan muşgûlu ortadan kaldırmaya kafi gelmediğini söyler.
Hadisin devamında, bu ummetin cezasının dünyada verileceğini onun da fitneler, zelzeleler ve birbirlerini öldürme olduğunu belirtilmektedir. Dünyadaki azab ahirattekinden çok daha hafif olduğu için, dünyada sıkıntı çekecek olmasına rağmen, müslümanlar rahmetle muamele edilenler diye vasıflanmışlardır.
Munâvî, bu mesele ile ilgili olarak şöyle der. "Çünkü eski ummetlerin durumu adaletle Rububiyet yolu üzeredir. Bu ummetin hali ise fazl ve ilahî ihsan yolu üzeredir."
Munâvî'nin dediklerinden şu sonuçları çıkarıyoruz:
Daha önceki ummetler, suça uygun ceza esası ile muamele edileceklerdir. Bu ummet ise af, fazl ve mağfiret esasına göre muamele görecektir.



Aynı konuda İbn Mâce'deki varyantında rivâyet şöyledir:

"... Enes bin Mâlik (Radıyallâhu anh)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Şubhesiz, bu ummet (Allah tarafından) rahmete mazhar olmuştur. Azabı da kendi elleriyledir. Sonra kıyamet günü olunca müslümanlardan her kişiye, muşriklerden bir kişi verilecek ve: Bu senin ateşten (kurtuluş) fidyendir, denilecektir."
(İbn Mâce, Zuhd 34, Hadis no: 4292)

Zevâid'de şöyle denilmiştir : Sahih-i Muslim'de Ebû Burde bin Ebi Mûsâ
(el-Eş'ari)'nin babasından rivayet ettiği bir hadis, bu hadis için şâhid, yâni te'yid edici durumdadır. Ancak bundan önceki hadisin notunda belirtildiği gibi Buhâri bunu malul saymıştır.

Bu hadis Zevâid nevindendir. Ancak Ebu Burde'nin hadisinin benzerini Muslim de Ebû Burde'den rivayet etmiştir. Ebu Burde'nin buradaki iki hadisinden anlaşılan hüküm şudur ki: Âhiret günü Allah Teâlâ Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ummetini bağışlayacak ve her müslüman yerine bir kâfiri cehenneme atacaktır.
Muslim, Ebû Burde'nin hadîsini Tevbe kitabının 8. babında muteaddid senedlerle ve mânâ bakımından birbirine benzeyen metinlerle rivayet etmiştir. Oradaki metinlerden biri meâlen şöyledir :
Ebû Burde' nin Ebû Mûsâ (el-Eş'ari) (Radıyallâhu anh)'den rivayet ettiğine göre Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet günü olunca Allah (Azze ve Celle) her müslümana bir yahûdî veya bir hıristiyan verecek ve: İşte bu, senin ateşten (kurtuluş) fidyendir, buyuracaktır."

Ömer bin Abdilaziz ile Şafiî: Bu hadis, müslümanlara en çok ümit veren hadistir, demişlerdir. Nevevi de aynı görüşü benimseyerek: Çünkü hadîste her müslüman için bir kurtuluş fidyesi olacağı belirtilmiştir, der.

Sindi de : Bu hadîsten maksad, kâfirlerin sırf müslümanlara fidye olarak cehenneme atılması değildir. Maksad şudur:
Kâfirler işlemiş oldukları küfür ve diğer günahlar yüzünden cehennem azabım hak etmiş durumdadır. Bunların cehenneme atılmasıyla yetinilecek, yâni cehennem bunlarla dolacak ve müslümanların cehenneme atılması yoluna gidilmiyecektir. Bu bakımdan kâfirler sanki müslümanlara fidye olmuş olacaktır. Her insan için biri cennette, diğeri cehennemde olmak üzere iki yerin hazırlandığına dâir hadis vârid olmuştur. Hadîsten maksad şu olabilir: Kâfir olan kişi cehennemlik olunca cennetteki yeri müslümana verilecek ve bunun aksine müslümanın cehennemdeki yeride kâfire verilecektir, diye bilgi vermiştir.

 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt