Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Amerika'nın el Kaide saplantısı

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Terörle Savaş, ABD'nin canavar gibi irileşmiş, yüksek güvenlik iznine sahip yaklaşık bir milyon kişiyi istihdam eden, Amerika'nın kıymetli, aziz sivil özgürlüklerini aşındıran bir ulusal güvenlik-sanayi kompleksi yaratmasına yol açtı;

152_Patrick_Seale.jpg
CIA, geleneksel istihbarat toplama çalışmalarına devam ederken paramiliter bir örgüte de döndü; Başkan Obama’yı, fırsat düştükçe İslamcı savaşçıları öldürürken aynı zamanda çok sayıda masum sivili de katleden ve ABD’ye karşı ateşli bir husumet doğmasına yol açan drone saldırılarına yöneltti. Drone saldırılarının, öldürdüğünden çok daha fazla sayıda militan yarattığı düşünülüyor. 1997-2011 arasında ABD’nin Yemen büyükelçiliği görevini yürüten Barbara Bodine, drone saldırılarının “faydadan çok zarar getirdiğinin neredeyse kesin olduğunu” söylüyor.
London School of Economics Ortadoğu ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Fawaz Gerges’in yeni yayınlanan The Rise and Fall of Al-Qaeda adlı önemli kitabında tüm bu konular ve daha pek çok konu tafsilatıyla işleniyor. Bu kitap, Beyaz Saray’da da okunmalıdır. Fawaz Gerges’in Amerikan güvenlik politikalarına yönelik acı eleştirisi, ideal dünyada, Amerikalı yetkilileri ve politikacıları mevcut seyri değiştirmeye teşvik etmelidir. İlgi duyduğumu söylemeliyim. Gerges’in kitabını öneriyorum zira yazılarımda yıllardır dile getirdiğim fikirlerin pek çoğunu benim yapabildiğimden çok daha iyi ifade ediyor.
Gerges’in başlıca savı, el Kaide’nin terörizm uzmanlarının iddia ettiği gibi öyle stratejik, varoluşsal bir tehdit olmadığıdır. Küçük, zayıf ve güvenlik bakımından insanı sinir eden ama stratejik tehdit olmaktan da uzak, sınırlı taktik amaçları olan bir örgüttür. Çarpıcı sayılar var. 1990’ların sonunda gücünün zirvesindeyken 3.000 ila 4.000 kişiden oluşuyordu. Bugün ise 300 civarında o da daha da aşağı düşmemişse. Bugün nereden bakılırsa bakılsın Afganistan’da el Kaide diye bir şey yok.
ABD’nin Afganistan’da yapmaya devam ettiği hata, Taliban’ı el Kaide’yle ilişkilendirmesi ve ikisi arasında ayrım yapmayı reddetmesidir. Hâlbuki çok farklılar. Taliban yereldir ve bir Peştun gücüdür; ülkenin aşiret ve İslami geleneklerini korumaya, yabancıları defetmeye adanmıştır. El Kaide ise – hiç değilse en parlak devrinde – ulus-ötesi bir cihad hareketi olmayı arzulamıştır.
El Kaide’nin başlıca stratejik tehdit olduğu söylenen bir diğer ülke Yemen’dir. Fakat Gerges’in de savunduğu gibi, Arap Yarımadasındaki elemanlarının sayısı, el Kaide’nin Suud ve Yemen şubelerinin birleşmiş haliyle, 50 ila 300 arasındadır ve çoğu yarı cahil, savaş tecrübesi olmayan kişilerdir. Ama gelin görün ki 11 Eylül’den sonraki on yıl boyunca ABD’nin terörle savaşına damgasını vuran, “aşırı tepkidir.” Amerikalılar ve Batılılar yıkım senaryoları ve korku taktikleriyle besleniyorlar sürekli. Sonuç ise Amerikalıların aşırı bir terör korkusunu içselleştirmiş olmalarıdır. Obama “ulusal güvenlik ekibinin kıyamet senaryosuna” da müşteri oldu. Bu aşırı Amerikan tepkisi, el Kaide’yi ayakta tutan oksijeni sağlamaktadır.
Terör korkusu, Amerikalıların muhayyilelerini ele geçirmekle kalmayıp devlet politikalarına da yön vermektedir. Fakat terörle savaşın gerçekte yaptığı tüm şey, El Kaide’nin başarısız olmuş ideolojisini meşrulaştırmak ve dünyadaki Batı düşmanları halkasını genişletmektir.
El Kaide bir bütün olarak İslam dünyasında – Irak, Yemen, Filistin, Lübnan, S.Arabistan, Mağrib, Endonezya ve diğer yerlerde – hasım bir muhitle karşı karşıyadır; çok az barınağı ve çok az elemanı var. Sıradan Müslümanlar, el Kaide’yi sokaklarından ve muhitlerinden kovalamakta otoritelere yardımcı olmaktadırlar.
Arap Yarımadasındaki el Kaide, sınır ötesinde birkaç terör eylemine teşebbüs etti – mesela S. Arabistan’ın terörle mücadeleden sorumlu içişleri bakan yardımcısı Prens Muhammed bin Naif’e saldırı, iç çamaşırı bombacısı, sözümona New York metrosu bombacısı ve engellenen Times Meydanı bombacısı – fakat gerçek odağı yereldir. Örneğin Yemen’de aşiret bağlarını kullanarak güneydeki ayrılıkçı harekette - Abdullah Salih rejimini tehdit eden çeşitli ayaklanmacı hareketlerden biridir - güç kazanmaya teşebbüs ediyor. Her şeyden evvel bir Yemen sorunudur bu ve içeriden halledilmelidir.
Gerges, Yemen kamuoyunu Abdullah Salih ve Amerikalı müttefiklerine karşı kışkırtan birçok olay arasından ikisini anıyor. İlki, 2009 Aralık ayında Amerikan donanmasına bağlı bir gemiden el Kaide eğitim kampı olduğu düşünülen bir yere misket bombası yüklü iki cruise füzesiyle saldırı düzenlenmesidir. El Kaide üyeleri yerine, bir bedevi kamp yerinde bulunan Haydara ailesinden 41 kişi hayatını kaybetti. 2010 Mayıs ayında ise bir cruise füzesi Ma’rib vali yardımcısı Cabir el Şabvani ve dört korumasını öldürdü. Haberlere göre militanları silahlarını yere bırakmaya ikna etmeye çalışıyormuş. Bu ölümler, Salih rejimine şok dalgaları gönderdi, aşiretler ve halk nezdindeki meşruiyetine zarar verdi. Salih ise kan banyosundan uzak durmak için Şabvani ailesine kan parası ödedi.
Gerges, bu yılın Mart ayında yapılan ve Pakistan’da 40 kişinin ölümüne ve ABD-Pakistan ilişkilerinin darbe almasına yol açan drone saldırısını da ekleyebilirdi. 40 kurbanın kaçı masum sivillerdendi? Tüm Araplar, Yemenliler şu an güçlü bir Amerikan karşıtı hissiyatı dile getirmektedirler. Ancak bu tür olaylar, Batı toplumlarında yaşayan hayal kırıklığına ve hüsrana uğramış çok sayıda gencin tepki göstermesine de yol açmaktadır.
ABD, Yemen’de ekonomik kalkınmaya ve iyi yönetime yatırım yapmak yerine, kıymetli kaynaklarını Arap Yarımadasında yaptığı savaşlara saçıp savurdu. Örneğin, ABD, el Kaide ile savaşsın diye 2010’da Yemen’e 250 milyon dolar verdi; kalkınma ve insani yardım için verdiği miktar ise sadece 42 milyon dolar. Açıktır ki bu sayılar tersine çevrilmelidir.
Ne yapılmalıdır? Gerges, ABD, İslam topraklarında savaşlara bulaştığı müddetçe Batı toplumlarına karşı tertip düzenlenmeye devam edileceğine inanıyor. Ülke içinde meydana gelen son terör tezgâhlarının asli nedenleri, Irak, Afganistan, Pakistan, Somali ve diğer yerlerdeki çatışmalarda yatmaktadır.
ABD, terörle savaşı Afganistan ve Pakistan’da ne kadar uzun sürdürürse, tehdid de bir o kadar uzun soluklu olacaktır. Pakistan’ın anarşiye kayması ise Afganistan’daki mevcut karmaşaya nispetle Amerikan çıkarları ve bölgesel güvenlik adına çok daha yıkıcı olur. Gerges, Batı ama özellikle de Amerikan çizmelerinin Müslüman topraklarından acilen çekilmesini hızlandırmak gerektiğini söylüyor.
Başka hangi tavsiyelerde bulunuyor? Birincisi, Amerikalı politikacılar terörle savaşa noktayı koymalıdır. İkincisi, terör anlatısının maskesini indirmek ve el Kaide’nin Amerikan muhayyilesindeki hâkimiyetini kırmak için uyumlu ortak çabalar şarttır. Üçüncüsü, ABD, Ortadoğu’yu terör prizmasından, İsrail prizmasından ve siyah altın/petrol prizmasından görmeye son vermelidir.
Kaynak: Agence Global
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın
 
Üst Ana Sayfa Alt