İ
Çevrimdışı
''Afgan halkı barışın; düşmanları ise savaşın taraftarı''
Taliban, kendi açısından ve düşmanlarının nazarından 'barış'ın tarifini yapan bir makale yayınladı.
ABD öncülüğündeki NATO kuvvetlerinin işgali ile Afganistan'daki yönetimini kaybeden ve idareyi ABD destekli laisizm yanlılarına kaptıran Talibanın Afganistan İslam Emirliği adıyla ülkede geniş çaplı operasyonlar düzenlemeye devam ettiği gözleniyor.
Raporlar, Afganistan halkının desteğini arkasında bulunduran ve Sovyetlere karşı elde ettiği galibiyetin ardından halk ile bütünleştiği ifade edilen Taliban Hareketi'nin yönetimde olduğu sürece ülkedeki refah seviyesini artırdığını söylüyor.
Bölge uzmanları, ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin çekilme takviminin yaklaştığı Afganistan savaşının hafızalara 'Batılıların güzel kol saatleri var, bizim ise savaşacak vaktimiz...' sözleriyle kazılacağı görüşünde.
Herhangi bir isim verilmeksizin Afganistan İslam Emirliği adıyla yayın yapan 'shahamat' yayın organı, Taliban Hareketi'nin görüşlerini ve demeçlerini içeriyor.
'Küresel Siyaset ve Çatışma'ya dair bilgilendirme amaçlı materyaller sunan sitemiz Taliban tarafından yayınlanan 'Afgan Halkı Barışı istiyor, Düşmanları İse Savaşı' adlı makaleyi ilginize sunuyoruz:
'Barış, Allah'ın büyük bir lütfu ve İslam Toplumu için müthiş derecede makbul bir ihtiyaçtır. Barış, emniyet ve istikrarın garantörüdür. O, bir toplumun gelişmesinin önündeki engelleri kaldırarak müreffeh bir hayatın yolunu hazırlar. Barış, her bir Afganın talebi ve rüyasıdır ki bu yüzden mütefekkirler, büyükler ve iyi kalpli liderler, Allahu Teala'ya hep barış için dua ederler; Allahu Teala'dan tevazu ile hep bu büyük nimeti, mazlum Afgan halkına bahşetmesini isterler.
"...Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz..." (3/103)
Barış, ne anlaşılamaz ya da başarılamaz bir bilinmez, ne de tırmanması mümkün olmayan bir dağ değildir. Barışın net bir anlamı vardır ve o, aşikar bir gerçekliktir. Halkımıza getireceğimiz barışın da net ve yalın yöntemleri vardır. Herkim barış isterse kendisini barışa ulaştıracak yolları arar. Eğer yolunda engel ve maniler varsa bu sefer de önce onları kaldırmayı sonra da doğru adımları atmayı dener.
Eğer samimiyet ve dürüstlük söz konusu ise bu durumda barış, kendisi için can atanların önünde yürüyen bir ışık olarak görülecektir. Eğer birisi 'barış'ın adından nemalanmak isterse bu tek taraflı iş, onu menziline ulaştırmayacaktır.
Eğer birisi evine ışık sağlamak isterse yabancı diyarlara gitmesine ya da Amerikan askerlerinin varlığına ihtiyaç yoktur. Aksine ev, basit ve düşük maliyetli bir pencere ile aydınlatılabilir.
Açıkçası, barışın işgalcilerin nazarında farklı bir anlamı vardır ki o, baskı ve gücün kontrolü altında bulunmalıdır. Afganistan'dan İngiltere'ye dönen askerlere hitap eden İngiltere Başbakanı şöyle demişti: "siz özverinizle İngilizleri korudunuz."
Aksine İngiltere, Afganistan işgalinden önce de güven içerisindeydi. David Cameron'ın nazarında ise barışın manası, masum halkın bombalanması, katliama tabi tutulması, sürgün, taciz edilmesi ve zulme maruz bırakılmasıdır ve bu onlar için bir utanç kaynağı da değildir. Onlar, sadece İngiliz halkının barış ve rahat bir hayat sürme hakkının olduğunu düşünüyorlar.
Obama başkan olarak ilk seçildiğinde Afganistan İslam Emirliği mücahitleri üzerindeki baskıyı artırmak için Afganistan'a daha fazla asker gönderdi, çünkü ona göre bu, mücahitleri barış yapmaya zorlamanın tek yoluydu. Onlara göre -aslında bu savaşın ta kendisiyken- barış, bir topluluğun, diğer bir topluluğa kurduğu üstünlüktür.
Barış, herhangi bir diğer ülkeye ya da bölgeye göre bizim aziz vatanımızda daha kolay sağlanır; çünkü biz Afganlar şu beş değere sahiptirler:
. Afganistan, özgür ve bağımsız bir ülkedir.
. Afganlar, işgali ve işgalcileri tarihi boyunca kabul etmemiştir.
. Afganlar, ne boyun eğmeyi ne de yabancıların maşası olmuş bir yönetimi kabul etmez.
.Afganistan'da yaşayan halkın kahır ekseriyeti Müslümandır.
. Afganlar bağımsız bir İslami yönetim istiyor.
Şu unutulmamalıdır ki yukarıda zikredilen noktalara ilaveten üç konu daha vardır ki barış için çok elzemdir:
.Yabancı bütün askerler ülkemizden çıkmalıdır.
. Güvenlik anlaşmaları da dahil, bağımsızlığımıza, bütünlüğümüze ve İslami kimliğimize zıt bütün anlaşmalar, geçersiz ve hükümsüz addedilmelidir.
. İslam Yönetimi tesis edilmeli ve İslam Şeriatı tamamıyla uygulanmalıdır."
Taliban, kendi açısından ve düşmanlarının nazarından 'barış'ın tarifini yapan bir makale yayınladı.
ABD öncülüğündeki NATO kuvvetlerinin işgali ile Afganistan'daki yönetimini kaybeden ve idareyi ABD destekli laisizm yanlılarına kaptıran Talibanın Afganistan İslam Emirliği adıyla ülkede geniş çaplı operasyonlar düzenlemeye devam ettiği gözleniyor.
Raporlar, Afganistan halkının desteğini arkasında bulunduran ve Sovyetlere karşı elde ettiği galibiyetin ardından halk ile bütünleştiği ifade edilen Taliban Hareketi'nin yönetimde olduğu sürece ülkedeki refah seviyesini artırdığını söylüyor.
Bölge uzmanları, ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin çekilme takviminin yaklaştığı Afganistan savaşının hafızalara 'Batılıların güzel kol saatleri var, bizim ise savaşacak vaktimiz...' sözleriyle kazılacağı görüşünde.
Herhangi bir isim verilmeksizin Afganistan İslam Emirliği adıyla yayın yapan 'shahamat' yayın organı, Taliban Hareketi'nin görüşlerini ve demeçlerini içeriyor.
'Küresel Siyaset ve Çatışma'ya dair bilgilendirme amaçlı materyaller sunan sitemiz Taliban tarafından yayınlanan 'Afgan Halkı Barışı istiyor, Düşmanları İse Savaşı' adlı makaleyi ilginize sunuyoruz:
'Barış, Allah'ın büyük bir lütfu ve İslam Toplumu için müthiş derecede makbul bir ihtiyaçtır. Barış, emniyet ve istikrarın garantörüdür. O, bir toplumun gelişmesinin önündeki engelleri kaldırarak müreffeh bir hayatın yolunu hazırlar. Barış, her bir Afganın talebi ve rüyasıdır ki bu yüzden mütefekkirler, büyükler ve iyi kalpli liderler, Allahu Teala'ya hep barış için dua ederler; Allahu Teala'dan tevazu ile hep bu büyük nimeti, mazlum Afgan halkına bahşetmesini isterler.
"...Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz..." (3/103)
Barış, ne anlaşılamaz ya da başarılamaz bir bilinmez, ne de tırmanması mümkün olmayan bir dağ değildir. Barışın net bir anlamı vardır ve o, aşikar bir gerçekliktir. Halkımıza getireceğimiz barışın da net ve yalın yöntemleri vardır. Herkim barış isterse kendisini barışa ulaştıracak yolları arar. Eğer yolunda engel ve maniler varsa bu sefer de önce onları kaldırmayı sonra da doğru adımları atmayı dener.
Eğer samimiyet ve dürüstlük söz konusu ise bu durumda barış, kendisi için can atanların önünde yürüyen bir ışık olarak görülecektir. Eğer birisi 'barış'ın adından nemalanmak isterse bu tek taraflı iş, onu menziline ulaştırmayacaktır.
Eğer birisi evine ışık sağlamak isterse yabancı diyarlara gitmesine ya da Amerikan askerlerinin varlığına ihtiyaç yoktur. Aksine ev, basit ve düşük maliyetli bir pencere ile aydınlatılabilir.
Açıkçası, barışın işgalcilerin nazarında farklı bir anlamı vardır ki o, baskı ve gücün kontrolü altında bulunmalıdır. Afganistan'dan İngiltere'ye dönen askerlere hitap eden İngiltere Başbakanı şöyle demişti: "siz özverinizle İngilizleri korudunuz."
Aksine İngiltere, Afganistan işgalinden önce de güven içerisindeydi. David Cameron'ın nazarında ise barışın manası, masum halkın bombalanması, katliama tabi tutulması, sürgün, taciz edilmesi ve zulme maruz bırakılmasıdır ve bu onlar için bir utanç kaynağı da değildir. Onlar, sadece İngiliz halkının barış ve rahat bir hayat sürme hakkının olduğunu düşünüyorlar.
Obama başkan olarak ilk seçildiğinde Afganistan İslam Emirliği mücahitleri üzerindeki baskıyı artırmak için Afganistan'a daha fazla asker gönderdi, çünkü ona göre bu, mücahitleri barış yapmaya zorlamanın tek yoluydu. Onlara göre -aslında bu savaşın ta kendisiyken- barış, bir topluluğun, diğer bir topluluğa kurduğu üstünlüktür.
Barış, herhangi bir diğer ülkeye ya da bölgeye göre bizim aziz vatanımızda daha kolay sağlanır; çünkü biz Afganlar şu beş değere sahiptirler:
. Afganistan, özgür ve bağımsız bir ülkedir.
. Afganlar, işgali ve işgalcileri tarihi boyunca kabul etmemiştir.
. Afganlar, ne boyun eğmeyi ne de yabancıların maşası olmuş bir yönetimi kabul etmez.
.Afganistan'da yaşayan halkın kahır ekseriyeti Müslümandır.
. Afganlar bağımsız bir İslami yönetim istiyor.
Şu unutulmamalıdır ki yukarıda zikredilen noktalara ilaveten üç konu daha vardır ki barış için çok elzemdir:
.Yabancı bütün askerler ülkemizden çıkmalıdır.
. Güvenlik anlaşmaları da dahil, bağımsızlığımıza, bütünlüğümüze ve İslami kimliğimize zıt bütün anlaşmalar, geçersiz ve hükümsüz addedilmelidir.
. İslam Yönetimi tesis edilmeli ve İslam Şeriatı tamamıyla uygulanmalıdır."
Afganistan İslam Emirliği
incanews.com
incanews.com
