ADASOĞANI
Diğer adları Ak soğan, Ayı soğanı, Beyaz Soğan, Loteşir soğanı, Nuteşir soğanı, Ölü soğanı, Şalgaba, Şalkapa (Silifke, Mersin)
Bileşiminde şekerler, glikozitler, organik asitler, tanen, müsilaj, saponin, reçine ve steroller bulunur. Glikozitlerden tedavide en etkili olanı sillaren A'dır.
Sonbaharda toplanan soğanlar dilim dilim kesildikten sonra kurutulur.
Bunları nemden korumak gerekir. Toz haline getirilerek yutulur.
Kalbi güçlendirici ve koruyucu, idrar ve balgam söktürücü etkileri vardır.
Hafif ve orta kalp yetmezliklerinde yarar sağlar.
Bir birim adasoğanı, iki birim alıç, üç birim kediotunun karıştırılıp suda kaynatılması ve 5 dakika dinlendirildikten sonra günde üç kez 15'er damla içilmesi kalp, üre, nefrit, bronşit, zatürre rahatsızlıklarının, cinsel isteksizlik şikâyetinin geçmesini sağlar.
Taze bitkinin tahriş edici özelliği vardır. Bu nedenle apseli yere tatbik edilmesi içerdeki apsenin çıkmasına yol açar; ancak sürülen yerin tahrişine katlanmak gerekir.
İbn-i Sina (980-1037) adasoğanını, dişetlerinin güçlendirilmesi, sivilcelerin giderilmesi ve yüze tazelik, güzellik aşılaması amacıyla önerir. Bu etkileri elde etmek için dişetlerine ya da sivilcelere; yüz, üzüm sirkesine katılan Adasoğanı ekstresiyle yıkanacaktır.
Adasoğanı Sümerlilerden bu yana bilinen ve kullanılan şifalı bir bitkidir.
Modern tıbbın da yararlandığı bitkiler arasındadır; ancak doz aşımından kaçınmak gerekir.
Toz şeklinde 6 gramın üzeri kusma, bulantı işaretli zehirlenmelere yol açabilir.
Her soğandan bir sap ve her sapın ucundan beyaz ve altı parçalı birkaç çiçek çıkar. Mavi, eflatun ya da pembe çiçekli başka türleri de vardır; ancak bunlar zehirlidir.
Yumrular
150 boylarında, çok yıllık, otsu bir bitkidir.
Dipten süren, eni 2-6, boyu çapında iricedir.
Adasoğanının anayurdu Akdeniz bölgesidir. Ülkemizin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişir. Taşlık, kayalık, kumlu ve kurak yerleri sever.
Diğer adları Ak soğan, Ayı soğanı, Beyaz Soğan, Loteşir soğanı, Nuteşir soğanı, Ölü soğanı, Şalgaba, Şalkapa (Silifke, Mersin)
Bileşiminde şekerler, glikozitler, organik asitler, tanen, müsilaj, saponin, reçine ve steroller bulunur. Glikozitlerden tedavide en etkili olanı sillaren A'dır.
Sonbaharda toplanan soğanlar dilim dilim kesildikten sonra kurutulur.
Bunları nemden korumak gerekir. Toz haline getirilerek yutulur.
Kalbi güçlendirici ve koruyucu, idrar ve balgam söktürücü etkileri vardır.
Hafif ve orta kalp yetmezliklerinde yarar sağlar.
Bir birim adasoğanı, iki birim alıç, üç birim kediotunun karıştırılıp suda kaynatılması ve 5 dakika dinlendirildikten sonra günde üç kez 15'er damla içilmesi kalp, üre, nefrit, bronşit, zatürre rahatsızlıklarının, cinsel isteksizlik şikâyetinin geçmesini sağlar.
Taze bitkinin tahriş edici özelliği vardır. Bu nedenle apseli yere tatbik edilmesi içerdeki apsenin çıkmasına yol açar; ancak sürülen yerin tahrişine katlanmak gerekir.
İbn-i Sina (980-1037) adasoğanını, dişetlerinin güçlendirilmesi, sivilcelerin giderilmesi ve yüze tazelik, güzellik aşılaması amacıyla önerir. Bu etkileri elde etmek için dişetlerine ya da sivilcelere; yüz, üzüm sirkesine katılan Adasoğanı ekstresiyle yıkanacaktır.
Adasoğanı Sümerlilerden bu yana bilinen ve kullanılan şifalı bir bitkidir.
Modern tıbbın da yararlandığı bitkiler arasındadır; ancak doz aşımından kaçınmak gerekir.
Toz şeklinde 6 gramın üzeri kusma, bulantı işaretli zehirlenmelere yol açabilir.
Her soğandan bir sap ve her sapın ucundan beyaz ve altı parçalı birkaç çiçek çıkar. Mavi, eflatun ya da pembe çiçekli başka türleri de vardır; ancak bunlar zehirlidir.
Yumrular
150 boylarında, çok yıllık, otsu bir bitkidir.
Dipten süren, eni 2-6, boyu çapında iricedir.
Adasoğanının anayurdu Akdeniz bölgesidir. Ülkemizin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişir. Taşlık, kayalık, kumlu ve kurak yerleri sever.