Bekar bir kızın velisinin izni Hanefi mezhebi hariç cumhur mezhebde nikahın şartlarındandır. Nikahı ilan etmek, duyurmak nikahın şartlarından olmasa da gereklerindendir. Nikah ilan edilmelidir, aksi taktirde fitne çıkar. Bu sebeble misyar nikahı istismara açık ve câiz görülmeyen art niyetli nikahtır. Şii'lerin haram kılınmış Mut'a nikahını savunamayıp sizde de var diyerek reddedilen Misyar nikahını ortaya sürmelerine itibar edilmez. Misyar nikahını hiç bir ehl-i sunnet âlim savunmaz, kıymaz.
Hocam bu konuda Yusuf el-Kardavi'nin bir kitabı var ve orada bunu kadının evlilikten sonra kendi evinde kaldığı ve mesken, geçim nafakası ve kasem/eşler arası eşitlik gibi
haklardan feragat ettiği bir nikah olarak tarif ediyor. Nikahın ilan edilmesinin şahitlerle gerçekleştiğini söyleyerek, bunlarla nikahın sahih olduğunu ifade ediyor. Misyarı savunmamakla birlikte (geçim nafakasına muhtaç olmayan) zengin ve (yeniden evlenmeleri toplumda yanlış olarak iyi karşılanmayan)
dul kadınlar için bunun faydası olduğunu da belirtiyor. Tabi bu kadınlar ikinci eş olarak alınıyor genellikle ve birinci eşten çoğu zaman
gizli kalıyor bu evlilik. Bununla birlikte resmiyette nikahın gizli tutulacağına dair bir kayıt yok, hatta resmi yolla tescil edildiği de oluyormuş.
Bu Arabistan başta Körfez ülkeleri için böyledir. Bunun ötesinde Misyar nikahı Mısır'da da yaygındır ve burada nispeten fakir kadınlar internet üzerinden Körfezli adamlar ile tanışıp nikahlanıyor. Burada ilkinde olan kadın için iffetini koruma maksadı kalmıyor, hatta kadınlar
fakir olmakla zayıf durumda kalıyorlar ve kocalarının uzakta olmasıyla eşler arası adaletin tahakkuk ettiği şüpheli kalıyor. Misyar eleştirisi daha çok buradan geliyor sanırım: para karşılığı cinsel faydalanma dışında bir
maksat gütmeyen bir nikah olarak görülüyor.
Mısır'a değinmemekle birlikte, Şeyh Karadavi şeri nikahın nesil büyütme gibi maksatlarının Misyar'da genel olarak tümüyle tahakkuk etmediğini kabul ediyor, ancak bunu sosyal şartlara bağlayarak nikaha engel teşkil etmediğini belirtiyor.
Özetle şu sorular öne çıkıyor:
- Nikahın maksatları açısından durum. Nikahtaki nesil yetiştirme gibi maksatlar göz ardı edilerek cinsel faydalanma (temettü) öne çıkıyor. Ancak kişiye göre değişen bazı şartlarda iffetini koruma gayesi gerçekleştirilebiliyor.
- Birinci eş açısından durum. İkinci nikahın gizli kalmasıyla kandırılmış oluyor.
- Misyar ile nikahlanan kadın (ikinci eş) açısından durum. Zengin bir kadın bu tür bir evliliğe razı olabilir belki, ama bekar ve fakir kadın bazı hak ve ihsanlardan mahrum kalıyor, hatta bu istismar derecesine varabiliyor eleştirilere göre.
Bir kısım Şiiler, Ehl-i Sünnet'in muta nikahı üzerinden yaptığı eleştiriye "Sizdede misyar var" şeklinde itiraz ediyorlar. Buna karşı ne söylenmelidir?
Her hâlükârda Muta nikahını Misyar geleneği ile kıyas etmeleri geçersizdir, çünkü Muta'da olduğu gibi Misyar kendine has bir nikah çeşidi değildir, kendine has hükümleri yoktur. Bu "yıldırım nikahı"ndan bahsetmek gibi, bazı insanların şeri nikahın ötesinde kendi ortaya koydukları tavırları. Bir adamın sık sık boşanıp zevk için yeni biriyle evlenmesi de buna benzer: rükünlerde şartlarda bir şey değişmiyor, sahihtir, zina değildir, ama nikah ibadetiyle uzaktan yakından alakası yoktur.
Muta ile Misyar arasındaki belli başlı farklar:
- Misyar'da şahit şartı var Muta'ya karşın.
- Dört kadından fazlasını nikahta tutmak caiz değildir. Muta akdi yapılan kadın ise Şiilerde bu kapsama girmez. Örneğin dört eşli biri üstüne muta yapabilir.
- Misyar'da süre tahdit edilmiyor akitte.
- Muta süre bitince kendiliğinden sona erer, talak yoktur. Misyar ise şeri nikah gibi talak ile sona erer.
- Misyar'da kadının iddet değişmiyor (3 hayız dönemi). Muta'da ise iki hayız dönemi yahut 45 güne indirgeniyor.
- Diğer tüm şeri hükümler de aynı Misyar'da.
- Misyar yukarıda açıklandığı üzere sırf faydalanma gayesini gütmüyor, yalnız bazı kimseler zayıf kadınları istismar ediyor.