Bazı Sapık Tasavvufcular, Şeyhul islam İbn Teymiyye (r.a) Hakkında Şunları İftira Atarlar!
Birinci Mesele
-Bazı yaratıkların başlangıcının olmadığını, yani Allâh ile birlikte ezelde var olduklarını iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Şerh Hadis-i Nüzul
4- Şerh Hadis İmran b. Husayn
5- Nakd Meratibul İcma’
6- Fetaval Kübra
7- Altı Sürenin Tefsir Mecmuası
“Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında diyor ki ; “Hadis ehlinin çoğu ve onlara tabi olanlar yaratılmışların aslının yaratılmış olduğunu demiyorlar ancak ezeli olduğunu söylüyorlar.”
“Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki; “Bu alemin içindekilerin kendisi ezeli olması imkansızdır ancak bu yaratılmışların aslı ezelidir..”
• İmam El Celal ed-Devveni, “Şerhil Adydiyye” adlı kitabında diyor ki:“İbni Teymiyye, bazı kitaplarında Arş’ın ezeli olduğunu yazdığını gördüm.”
CEVAP:
Bu mesele onun en kötü meselelerinden birisidir. Kur’an’a, Hadislere, icmaya ve âlimlere karşı olan bir meseledir.
İmam Muhaddis Usuli Bedrettin Ez Zerkeşi “Teşiniful Mesâmi’” adlı kitabında şöyle diyor: “Bütün Müslümanların ittifakı ve görüş birliği ile “bu âlemin aslı ezelidir” diyenin kâfir olduğunu söylemiştir. Burada felsefecilerin görüşlerini şöyle nakletmektedir: “Bu âlemin hem kendisi hem de aslı ezelidir. Bazıları da demişler ki; “Bu âlemin içindekiler yaratılmıştır ama aslı ezelidir.” Bu görüşü naklettikten sonra Bedrettin Ez Zerkeşi şöyle demiştir: “Bütün Müslümanlar bu iki görüşü savunanların sapıklıkta ve delalette olduklarını söylemişlerdir ve onları tekfir etmişlerdir.” Bu sözün aynısını İmam Hafız İraki, Kadi İyad Yahsybi el-Maliki, Hafızı Zeyneddin Iraki ve Hafız İbni Hacer Askalani gibi âlimler söylemişlerdir. Kadi İyad “Eş-Şifâ” adlı kitabında diyor ki: “Bu âlemin ezeli olduğunu iddia edeni veya bundan şüphe edeni kesinlikle tekfir ederiz.
Büyük Hanefi âlimlerinden lügatçi olan Muhammed Murtada Ez-Zebidi “Şerh İhya Ulumiddin” adlı kitabında diyor ki; “Bu âlemin ezeli olduğunu iddia eden felsefecilerin görüşlerini, Müslümanlardan kimse onaylamamıştır.” Ve aynı kitapta İmam Subki’den naklederek diyor ki: “Subki, “Şerh Akidet İbni Hacib” adlı kitabında şöyle diyor; ‘Cevher ve arazlar hepsi yaratılmıştır. Hepsi sonradan olmuştur. O halde bu âlemin hepsi yaratılmıştır. Müslüman olan ve olmayan bütün insanlar bunda icma etmişlerdir. Kim bu konuda muhalif olursa kâfirdir.”
İbni Teymiyye bu iddiaları ile Kur’an’a, hadislere, âlimlerin icma’ına ve akla ters düşmüştür. Ku’ran-ı Kerim’e nasıl karşı gelmiş olur, “El-Hadid” suresinin 3. ayetinin meali: “O ilktir.” Yani O’ndan başka hiçbir şey ezeli değildir.” Her kim Allâh ile beraber ezeli olan varlıkların olduğunu iddia ederse Allâh’a ortak koşmuş olur. Hadis’e karşı geldiğini de İmam-ı Buhari’nin “Es Sahih” adlı kitabında naklettiği şu hadisten anlıyoruz: “Allâh vardı, O’ndan başka hiçbir şey yoktu.” Başka rivayette de “Allâh vardı ve O’nunla beraber hiçbir şey yoktu.” Bu hadislerden anlaşılıyor ki, bu iddialarıyla hadislere de karşıdır.
İkinci Mesele
-Allâh’ın sıfatlarında sonradan yaratılmış sıfatlar olduğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Fetaval Kübra
4- Altı Sürenin Tefsir Mecmuası
* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki: “Allâh’ın hareket eder ve Allâh’ın zatında yaratılmış ve araz olan sıfatlarının da olduğunu söylüyoruz. Bunun batıl olduğunu delil nedir? ”
CEVAP:
Bu sözün batıl olduğuna delil olarak İmam İsfarayini, “Et-Tebsiru Fiddin” adlı kitabında ona cevaben şöyle dediğini gösterebiliriz: “Bilmen gereken mesele şudur; Kesinlikle Allâh’ın sıfatlarında ve zatında yaratılmış sıfatların bulunması imkânsızdır. Çünkü sıfatlarında yaratılmış olan bir şey bulunmuş olsaydı kendisi de yaratılmış olurdu. Bundan dolayı İbrahim Peygamber hakkında “El Enâm” suresi 76. ayetinde bildirildiği gibi şöyle denmektedir. ‘Değişenleri, kaybolanları sevmem.’ Yani İbrahim Peygamber burada ay, yıldızlar ve güneşin bir halden bir hale geçtiği için bunlar ilah olamazlar diye kavmine bildirmiştir. Allâh’ın Zatında yaratılmış olan sıfatlar olsaydı kendi zatı da yaratılmış olacaktı. Bu da Allâh hakkında imkânsızdır.”
İmam Ebu Hanife “El-Fıkhıl Ebsat” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh’ın sıfatları yaratılmış değildir. Sonradan olma da değildir. Yaratılmışlarda olan değişikliğe uğrama gibi durumlardan münezzehtir. Kim Allâh’ın sıfatları hakkında sonradan olmuştur veya yaratılmıştır derse veya onda duraklarsa ( yani “yatılmıştır veya yaratılmamıştır demem”) gibi söyler veya şüpheye düşerse kafir olur.
İmam Seyfettin Emidi, “Gayetul Meram Fi İlmil Kelam” adlı kitabında şöyle demektedir: “Doğru ve hak olan görüş şudur; Şayet Allâh’ın sıfatlarında yaratılmış sıfatlar olmuş olsaydı ve kendi zatında yaratılmış olan sıfatlar bulunmuş olsaydı, bu Allâh hakkında noksanlık olurdu. Bu da Allâh hakkında imkânsızdır.”
Üçüncü Mesele
-Allâh’ın “cisim olduğunu” iddia etmesi.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1-Şerh Hadis-i Nüzul
2-Fetaval Kübra
3-Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Şerh Hadis-i Nüzul” adlı kitabında diyor ki : “Şeraite göre bir peygamberden, bir sahabeden, bir tabi’den veya bir seleften Allâh’ın cisim olup olmadığını bildiren bir nakil yoktur. Ancak ispatlamak veya inkâr etmek bu şeraitte bir bid’attir.”
* “Fetave İbni Teymiyye” adlı kitabında da diyor ki: “Tecsim kelimesi, yani Allâh’ın cisim olduğunu ne inkâr etmek ne de ispatlamak niyetiyle hiçbir Selefin görüşünde geçmiş değildir. O zaman Ehli Selef cismi reddettiler veya ispatladılar denemez.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye” adlı kitabında şöyle diyor: “Kesinlikle Allâh’ın kitabında, Resulün Sünnetinde, Ehli Selefin sözlerinde, Allâh’ın cisim olmadığı konusunda kesinlikle bir nas yoktur ve Allâh’ın sıfatlarının cisim ve araz olmadığı konusunda da bir nas yoktur.”
CEVAP:
Allâh-u Teâlâ” Eş-Şurâ” süresinin 11. ayetinde şöyle buyurdu:
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ
Manası: “Allâh, hiçbir şeye benzemez.”
Bağdat’taki Hanbelîlerin lideri olan, İmam Ebu Fadl Abdul Vahid el- Bağdadi et-Temimi, “İtikadi İmam Ahmed” adlı kitabında: “Allâh’ın cisim olduğunu iddia edeni Ahmed Bin Hanbel inkâr ve reddetmiştir.” dedi
İmam-ı Eşari “En Nevedir” adlı kitabında diyor ki : “Her kim Allâh’ın cisim olduğuna itikad ederse o, Allâh’ı tanımamış olur ve Allâh’a karşı kâfir olur.”
İmam İbni Ma’lam el-Kuraşi “Necmul Muhtedi “adlı kitabında İmam Şafii’nin “Her kim, Allâh’ın cisim olduğunu iddia ederse kâfir olur “ dediğini nakletmiştir.
Dördüncü Mesele
-Allâh’ın harf ve ses ile tekellüm ettiğini ve dilediği vakitte konuşup dilediği vakitte sustuğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Fetaval Kübra
4- Altı Surenin Tefsir Mecmuası
5- Sıfatı Kelam
* “Fetaval Kübra” adlı kitabında şöyle diyor: ”Müslümanların cumhuru şöyle diyorlar: ‘Arapça olan Kur’an Allâh’ın kelamıdır. Allâh harf ve sesle onunla tekellüm eder.”
CEVAP:
Küfür olan bu görüşe karşı İmam Ebu Hanife “El-Fıkhıl Ekbar” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh tekellüm eder ama bizim kelamımız gibi değil. Biz alet ve harflerle konuşuruz, Allâh ise alet ve harfsiz tekellüm eder.”
İmam El-İz b. Abdiselsem “Tabakatuş Şafiiyyel Kübra” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh, harf ve ses olmayan ezeli kelam ile tekellüm eder.”
İmam El İsfarayini, “Et Tabsir fid Din” adlı kitabında diyor ki: “Allâh tekellüm eder; Allâh’ım kelamı ne harftir ne sestir. Çünkü bu, Allâh hakkında imkânsızdır.”
İmam Mulla Ali Al-Kari “Şerh el-Fıkhıl Ekbar” adlı kitabında diyor ki: “Hanbelî mezhebine müntesip olan bazı bid’atçiler diyorlar ki; ‘Allâh’ın kelamı harften ve sesten oluşan bir kelamadır. Bu da ezelidir’ deriz ki, bu kesinlikle batıldır.”
İmam Kevseri “Makalat el-Kevseri” adlı kitabında şöyle diyor: ”Allâh’a ses nispet eden hiçbir hadis sabit değildir.”
Beşinci Mesele
-Allâh’ın bir yerden bir yere göç ettiğini, hareket ettiğini ve göğe indiğini iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul
* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki : “Biz Allâh hakkında hareket eder ve Yaratılmış sıfatlar ve arazlar onun zatında olur deriz.”
• “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında onun gibi ‘Mücessim’ olan Daremi’nin sözünü onaylayarak diyor ki: ”Hay ve Kayyum dilediğini yapar, dilerse hareket eder, dilerse aşağı iner ve yukarı çıkar, dilerse tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur. Çünkü Hay ile ölünün arasında fark hareket etmesidir.”
CEVAP:
Dikkat edin Allâh hakkında ne dedi? “Hareket eder, aşağı iner ve yukarı çıkar, tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur” demiştir.
Bu söz ve savunuş Allâh-u Teâlâ’nın “En-Nahl” suresinin 74. ( Allâh’a birtakım benzerler icat etmeyin) ayetinde emrettiğine aykırı değil mi? Tabi ki aykırıdır.
İmam Hafız El Beyhaki, “El Esme Ve Sıfat” adlı kitabında, Hafız Ebu Süleyman Hattabi’den şöyle naklediyor: “Her kim Allâh-u Teâlâ dilediği vakitte hareket eder, dilediği vakitte durur” şeklinde bir ifade kullanana deriz ki, bu çok büyük bir yanlıştır. Allâh, kesinlikle hareket etmekle vasıflandırılmaz. Çünkü hareket ve durgunluk arka arkaya yapılan fiillerdir. Hâlbuki Allâh, hiçbir şeye benzemez. “Allâh, hiçbir şeye benzemez (Eş-Şurâ / 11)” buyurmaktadır.
İbni Teymiyye “İNER” iddiasını, nüzul hadisini yanlış anlayarak ortaya atmış ve bu sapıklığı düşmüştür. Hâlbuki bu hadis hakkında İmam Kurtubi tefsirinde nüzul hadisini zikrettikten sonra şöyle diyor: “Bu konuda gelen en güzel rivayet İmam Nese’i’nin Ebu Hureyra’dan rivayet ettiği hadiste şöyle geçiyor: ’Gece yarısı olduğunda Allâh bir meleğe ‘Bana dua eden yok mu duasını kabul edeyim’ diye nida etmesini emreder.” Bunun Hafız Ebu Muhammed Abdulhak “Sahih” olduğunu söylemiştir. Birincisi Hazfi Mudaf hükmündedir, yani “Rabbimizin bir meleği iner ve Rabbimiz indirir” diye de rivayet edilmiştir.
Aynı şekilde Hafız İbni Hacer El-Askalani “Fethil Bâri Âle Sahih Buhari” adlı kitabında diyor ki: ”İmam İbni Forak, bazı hocaların ‘Yunzilu Rabbunâ …’ ‘Rabbimiz indirir..’ diye tesbit ettiler. Bu görüşü destekleyen İmam Nese’i’nin Ebu Hureyra’dan rivayet ettiği hadiste şöyle geçiyor:” Gece yarısı olduğunda Allâh bir meleğe ‘Bana dua eden yok mu duasını kabul deyim’ nida etmesini….emreder.’
İmam Ahmed’in “Sünen”inde Osman B. Ebil ‘As’ın rivayet ettiği hadis şöyledir: ”Her gecede biri şöyle nida eder: ‘Dua eden yok mu duası kabul olunsun, istiğfar eden yok mu bağışlansın’……” Bu hadisi İmam Tabarani de “El-Mu’cem El-Kebir” adlı kitabında rivayet etmiştir. Hafız İbni Hacer El-Heysemi “Mecmeuz Zevaid” adlı kitabında bu hadisten sonra şöyle demiştir: “Bu hadisi İmam Tabarani rivayet etti ve senetçileri ‘SAHİH’ hadislerin senetçilerindendir
Altıncı Mesele
-Allâh’ın sınırlı olduğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında diyor ki: “Müslümanlar ve kâfirler Allâh’ın göklerde ve sınırlı olduğuna ittifak etmişlerdir.”
* Yine aynı kitapta diyor ki: “Allâh’ın bir sınırı var ancak bu sınırı Allâh’tan başka kimse bilemez.
* Yine aynı kitapta diyor ki: “Her kim Allâh hakkında sınırlı olduğunu itiraf etmezse küfre girmiş olur ve Allâh’ın ayetlerini inkâr etmiş olur.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye” adlı kitabında diyor ki: “Kitap ve Sünnete göre Allâh’ın yaratılmışlardan ayrı olması için sınırı vardır.”
* Yine aynı kitapta diyor ki; “Allâh’ın sınırı var ve bu sınırı Allâh’tan başka kimse bilemez.”
CEVAP:
El İmam Ebu Fadl Temimi, “İtikadi İmam Ahmed” adlı kitabında diyor ki: “İmam Ahmed; Allâh-u Teâlâ kesinlikle değişliğe uğramaz, Arş’ı yaratmadan önce ve yaratıktan sonra da sınırlandırılamaz diyordu ve her kim Allâh, zatıyla her yerdedir’ diyen kimseye karşı geliyordu. Çünkü bu mekânların hepsi sınırlıdır.”
İmam Ebul Kasım “Şerhil İrşad” adlı kitabında diyor ki : “Allâh kesinlikle yön ve mekânlarla vasıflandırılmaz.”
İmam El Hafız Muhammed Murtada Ez Zebidi, “Şerh İhya Ulumudin” adlı kitabında İmam Zeynel Abîdin (Hz. Hüseyin’in oğlu Hz.Ali)’den şöyle naklediyor: “(Ey Allâh’ım’) Sen sınırlandırılamayan Allâh’sın; bundan dolayı sınırlı değilsin” Aynı zat diyor ki: “Ey Allâh’ım, senin sınırların yoktur.” Yani Allâh sınırlardan münezzehtir.
İmam Ebu Mansuri Bağdadi, “El Farkul Beynel Firak” adlı kitabında diyor ki: “Ehlisünnet ve cemaattekiler dediler ki; ‘Allâh, sınırlı olmaktan, sonu olmaktan münezzehtir’.”
İmam Ebu Hanife, “El Fıkhıl Ekber” adlı kitabında diyor ki: “Allâh’ın sınırı yok ve zıttı da yoktur.”
Yedinci Mesele
-Allâh’a yön veya mekân nispet etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Er-Risele et-Tedmuriyye
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Minhac es-Sünne en-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki: “Ehli Halefin Cumhuru, Allâh, âlemin üzerinde olduğunu söylemeleri velev ki, dilleri ile söylemeseler bile kalplerinde bu şekilde itikad ederler.”
* “Er-Risele et-Tedmuriyye” adlı kitabında diyor ki: “Şüphe yoktur ki, Allâh bu âlemin üzerindedir.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye ” adlı kitabında diyor ki: “Allâh, Kur’an’da Firavun hakkında Musâ’nın Allâh’ını görmesi için göklere çıkacağını nakletmiştir. Yani İbni Teymiyye diyor ki: “Musâ Peygamber, Firavun’a, Allâh’ın yukarıda olduğunu söylemiş olsaydı Firavun bu şekilde yapmayacaktı.”
CEVAP:
İmam Abdul Kahır Temimi El-Bağdadi, “El-Farkul Beynel Firak” adlı kitabında diyor ki : “Âlimler icma ettiler ki, Allâh mekânlardan münezzehtir.”
İmam Şerefuddin b. Tilmiseni, “Luma’ul Edille” adlı kitabında “Eş Şûra Sûresi 11. ayetini hatırlatarak Allâh’ın kesinlikle yaratıklara benzemediğini söylemiştir. O halde bir yerde bulunmak, bir yerde barınmak cisimlere benzetmektir ve Allâh bundan münezzehtir.”
İmam Ebu Sene El-Lamişi , “Et-Temhidu Li Kavaidit Tevhid” adlı kitabında diyor ki: “Allâh, kesinlikle mekân ile vasıflandırılmaz.”
Sekizinci Mesele
-Allâh hakkında “Allâh Oturuyor” iddiasıdır.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Fetaval Kübra
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul
4-Fetaval Hamviyyel Kübra
5-Altı Surenin Tefsir Mecmuası
* “Feteve İbni Teymiyye” adlı kitabında “Büyük âlimler ve evliyalar Allâh-u Teâlâ’nın Muhammed’i, Arş’ta kendisinin yanına oturtacaktır demişlerdir” şeklinde demiştir.
* Yine “Fetaval Hamviyyel Kübra” adlı kitabında Allâh hakkında “Hakikaten Allâh-u Teâlâ bizimledir ve Arş’ın üzerindedir” demektedir.
İmam Müfessir Ebu Hayyen El-Endelusi “En-Nehrul Med” adlı tefsirinde şöyle diyor: ”Bizim zamanımızda yaşayan Ahmet İbn Teymiyye kendi eliyle yazmış olduğu “El-Arş” adlı kitabında, ‘Allâh-u Teâlâ, Kürsü’ye oturmuş ve oturması için Muhammed’e yer ayırmıştır’ şeklinde yazıldığını gördüm.”
İmam Ebul Kasın el-Kuşeyri “Er-Risele el-Kuşeyriyye” ve İmam Ahmed er-Rifai “El-Burahan el-Mu’eyyed” adlı kitaplarında naklettiklerine göre İmam Cafer es-Sadık şöyle buyurdu: ”Her kim Allâh’ın bir şeyin içinde, bir şeyin üstünde veya bir şeyden gelme olduğunu iddia ederse müşrik olur. Çünkü bir şeyin içinde olursa kuşattırılmış olur, bir şeyin üstünde olursa taşınmış olur ve bir şeyden gelmiş olursa yaratılmış olur.”
Birinci Mesele
-Bazı yaratıkların başlangıcının olmadığını, yani Allâh ile birlikte ezelde var olduklarını iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Şerh Hadis-i Nüzul
4- Şerh Hadis İmran b. Husayn
5- Nakd Meratibul İcma’
6- Fetaval Kübra
7- Altı Sürenin Tefsir Mecmuası
“Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında diyor ki ; “Hadis ehlinin çoğu ve onlara tabi olanlar yaratılmışların aslının yaratılmış olduğunu demiyorlar ancak ezeli olduğunu söylüyorlar.”
“Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki; “Bu alemin içindekilerin kendisi ezeli olması imkansızdır ancak bu yaratılmışların aslı ezelidir..”
• İmam El Celal ed-Devveni, “Şerhil Adydiyye” adlı kitabında diyor ki:“İbni Teymiyye, bazı kitaplarında Arş’ın ezeli olduğunu yazdığını gördüm.”
CEVAP:
Bu mesele onun en kötü meselelerinden birisidir. Kur’an’a, Hadislere, icmaya ve âlimlere karşı olan bir meseledir.
İmam Muhaddis Usuli Bedrettin Ez Zerkeşi “Teşiniful Mesâmi’” adlı kitabında şöyle diyor: “Bütün Müslümanların ittifakı ve görüş birliği ile “bu âlemin aslı ezelidir” diyenin kâfir olduğunu söylemiştir. Burada felsefecilerin görüşlerini şöyle nakletmektedir: “Bu âlemin hem kendisi hem de aslı ezelidir. Bazıları da demişler ki; “Bu âlemin içindekiler yaratılmıştır ama aslı ezelidir.” Bu görüşü naklettikten sonra Bedrettin Ez Zerkeşi şöyle demiştir: “Bütün Müslümanlar bu iki görüşü savunanların sapıklıkta ve delalette olduklarını söylemişlerdir ve onları tekfir etmişlerdir.” Bu sözün aynısını İmam Hafız İraki, Kadi İyad Yahsybi el-Maliki, Hafızı Zeyneddin Iraki ve Hafız İbni Hacer Askalani gibi âlimler söylemişlerdir. Kadi İyad “Eş-Şifâ” adlı kitabında diyor ki: “Bu âlemin ezeli olduğunu iddia edeni veya bundan şüphe edeni kesinlikle tekfir ederiz.
Büyük Hanefi âlimlerinden lügatçi olan Muhammed Murtada Ez-Zebidi “Şerh İhya Ulumiddin” adlı kitabında diyor ki; “Bu âlemin ezeli olduğunu iddia eden felsefecilerin görüşlerini, Müslümanlardan kimse onaylamamıştır.” Ve aynı kitapta İmam Subki’den naklederek diyor ki: “Subki, “Şerh Akidet İbni Hacib” adlı kitabında şöyle diyor; ‘Cevher ve arazlar hepsi yaratılmıştır. Hepsi sonradan olmuştur. O halde bu âlemin hepsi yaratılmıştır. Müslüman olan ve olmayan bütün insanlar bunda icma etmişlerdir. Kim bu konuda muhalif olursa kâfirdir.”
İbni Teymiyye bu iddiaları ile Kur’an’a, hadislere, âlimlerin icma’ına ve akla ters düşmüştür. Ku’ran-ı Kerim’e nasıl karşı gelmiş olur, “El-Hadid” suresinin 3. ayetinin meali: “O ilktir.” Yani O’ndan başka hiçbir şey ezeli değildir.” Her kim Allâh ile beraber ezeli olan varlıkların olduğunu iddia ederse Allâh’a ortak koşmuş olur. Hadis’e karşı geldiğini de İmam-ı Buhari’nin “Es Sahih” adlı kitabında naklettiği şu hadisten anlıyoruz: “Allâh vardı, O’ndan başka hiçbir şey yoktu.” Başka rivayette de “Allâh vardı ve O’nunla beraber hiçbir şey yoktu.” Bu hadislerden anlaşılıyor ki, bu iddialarıyla hadislere de karşıdır.
İkinci Mesele
-Allâh’ın sıfatlarında sonradan yaratılmış sıfatlar olduğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Fetaval Kübra
4- Altı Sürenin Tefsir Mecmuası
* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki: “Allâh’ın hareket eder ve Allâh’ın zatında yaratılmış ve araz olan sıfatlarının da olduğunu söylüyoruz. Bunun batıl olduğunu delil nedir? ”
CEVAP:
Bu sözün batıl olduğuna delil olarak İmam İsfarayini, “Et-Tebsiru Fiddin” adlı kitabında ona cevaben şöyle dediğini gösterebiliriz: “Bilmen gereken mesele şudur; Kesinlikle Allâh’ın sıfatlarında ve zatında yaratılmış sıfatların bulunması imkânsızdır. Çünkü sıfatlarında yaratılmış olan bir şey bulunmuş olsaydı kendisi de yaratılmış olurdu. Bundan dolayı İbrahim Peygamber hakkında “El Enâm” suresi 76. ayetinde bildirildiği gibi şöyle denmektedir. ‘Değişenleri, kaybolanları sevmem.’ Yani İbrahim Peygamber burada ay, yıldızlar ve güneşin bir halden bir hale geçtiği için bunlar ilah olamazlar diye kavmine bildirmiştir. Allâh’ın Zatında yaratılmış olan sıfatlar olsaydı kendi zatı da yaratılmış olacaktı. Bu da Allâh hakkında imkânsızdır.”
İmam Ebu Hanife “El-Fıkhıl Ebsat” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh’ın sıfatları yaratılmış değildir. Sonradan olma da değildir. Yaratılmışlarda olan değişikliğe uğrama gibi durumlardan münezzehtir. Kim Allâh’ın sıfatları hakkında sonradan olmuştur veya yaratılmıştır derse veya onda duraklarsa ( yani “yatılmıştır veya yaratılmamıştır demem”) gibi söyler veya şüpheye düşerse kafir olur.
İmam Seyfettin Emidi, “Gayetul Meram Fi İlmil Kelam” adlı kitabında şöyle demektedir: “Doğru ve hak olan görüş şudur; Şayet Allâh’ın sıfatlarında yaratılmış sıfatlar olmuş olsaydı ve kendi zatında yaratılmış olan sıfatlar bulunmuş olsaydı, bu Allâh hakkında noksanlık olurdu. Bu da Allâh hakkında imkânsızdır.”
Üçüncü Mesele
-Allâh’ın “cisim olduğunu” iddia etmesi.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1-Şerh Hadis-i Nüzul
2-Fetaval Kübra
3-Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Şerh Hadis-i Nüzul” adlı kitabında diyor ki : “Şeraite göre bir peygamberden, bir sahabeden, bir tabi’den veya bir seleften Allâh’ın cisim olup olmadığını bildiren bir nakil yoktur. Ancak ispatlamak veya inkâr etmek bu şeraitte bir bid’attir.”
* “Fetave İbni Teymiyye” adlı kitabında da diyor ki: “Tecsim kelimesi, yani Allâh’ın cisim olduğunu ne inkâr etmek ne de ispatlamak niyetiyle hiçbir Selefin görüşünde geçmiş değildir. O zaman Ehli Selef cismi reddettiler veya ispatladılar denemez.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye” adlı kitabında şöyle diyor: “Kesinlikle Allâh’ın kitabında, Resulün Sünnetinde, Ehli Selefin sözlerinde, Allâh’ın cisim olmadığı konusunda kesinlikle bir nas yoktur ve Allâh’ın sıfatlarının cisim ve araz olmadığı konusunda da bir nas yoktur.”
CEVAP:
Allâh-u Teâlâ” Eş-Şurâ” süresinin 11. ayetinde şöyle buyurdu:
لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ
Manası: “Allâh, hiçbir şeye benzemez.”
Bağdat’taki Hanbelîlerin lideri olan, İmam Ebu Fadl Abdul Vahid el- Bağdadi et-Temimi, “İtikadi İmam Ahmed” adlı kitabında: “Allâh’ın cisim olduğunu iddia edeni Ahmed Bin Hanbel inkâr ve reddetmiştir.” dedi
İmam-ı Eşari “En Nevedir” adlı kitabında diyor ki : “Her kim Allâh’ın cisim olduğuna itikad ederse o, Allâh’ı tanımamış olur ve Allâh’a karşı kâfir olur.”
İmam İbni Ma’lam el-Kuraşi “Necmul Muhtedi “adlı kitabında İmam Şafii’nin “Her kim, Allâh’ın cisim olduğunu iddia ederse kâfir olur “ dediğini nakletmiştir.
Dördüncü Mesele
-Allâh’ın harf ve ses ile tekellüm ettiğini ve dilediği vakitte konuşup dilediği vakitte sustuğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3- Fetaval Kübra
4- Altı Surenin Tefsir Mecmuası
5- Sıfatı Kelam
* “Fetaval Kübra” adlı kitabında şöyle diyor: ”Müslümanların cumhuru şöyle diyorlar: ‘Arapça olan Kur’an Allâh’ın kelamıdır. Allâh harf ve sesle onunla tekellüm eder.”
CEVAP:
Küfür olan bu görüşe karşı İmam Ebu Hanife “El-Fıkhıl Ekbar” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh tekellüm eder ama bizim kelamımız gibi değil. Biz alet ve harflerle konuşuruz, Allâh ise alet ve harfsiz tekellüm eder.”
İmam El-İz b. Abdiselsem “Tabakatuş Şafiiyyel Kübra” adlı kitabında şöyle diyor: “Allâh, harf ve ses olmayan ezeli kelam ile tekellüm eder.”
İmam El İsfarayini, “Et Tabsir fid Din” adlı kitabında diyor ki: “Allâh tekellüm eder; Allâh’ım kelamı ne harftir ne sestir. Çünkü bu, Allâh hakkında imkânsızdır.”
İmam Mulla Ali Al-Kari “Şerh el-Fıkhıl Ekbar” adlı kitabında diyor ki: “Hanbelî mezhebine müntesip olan bazı bid’atçiler diyorlar ki; ‘Allâh’ın kelamı harften ve sesten oluşan bir kelamadır. Bu da ezelidir’ deriz ki, bu kesinlikle batıldır.”
İmam Kevseri “Makalat el-Kevseri” adlı kitabında şöyle diyor: ”Allâh’a ses nispet eden hiçbir hadis sabit değildir.”
Beşinci Mesele
-Allâh’ın bir yerden bir yere göç ettiğini, hareket ettiğini ve göğe indiğini iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul
* “Minhac es-Sünne e-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki : “Biz Allâh hakkında hareket eder ve Yaratılmış sıfatlar ve arazlar onun zatında olur deriz.”
• “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında onun gibi ‘Mücessim’ olan Daremi’nin sözünü onaylayarak diyor ki: ”Hay ve Kayyum dilediğini yapar, dilerse hareket eder, dilerse aşağı iner ve yukarı çıkar, dilerse tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur. Çünkü Hay ile ölünün arasında fark hareket etmesidir.”
CEVAP:
Dikkat edin Allâh hakkında ne dedi? “Hareket eder, aşağı iner ve yukarı çıkar, tutar ve bırakır, dilerse kalkar ve oturur” demiştir.
Bu söz ve savunuş Allâh-u Teâlâ’nın “En-Nahl” suresinin 74. ( Allâh’a birtakım benzerler icat etmeyin) ayetinde emrettiğine aykırı değil mi? Tabi ki aykırıdır.
İmam Hafız El Beyhaki, “El Esme Ve Sıfat” adlı kitabında, Hafız Ebu Süleyman Hattabi’den şöyle naklediyor: “Her kim Allâh-u Teâlâ dilediği vakitte hareket eder, dilediği vakitte durur” şeklinde bir ifade kullanana deriz ki, bu çok büyük bir yanlıştır. Allâh, kesinlikle hareket etmekle vasıflandırılmaz. Çünkü hareket ve durgunluk arka arkaya yapılan fiillerdir. Hâlbuki Allâh, hiçbir şeye benzemez. “Allâh, hiçbir şeye benzemez (Eş-Şurâ / 11)” buyurmaktadır.
İbni Teymiyye “İNER” iddiasını, nüzul hadisini yanlış anlayarak ortaya atmış ve bu sapıklığı düşmüştür. Hâlbuki bu hadis hakkında İmam Kurtubi tefsirinde nüzul hadisini zikrettikten sonra şöyle diyor: “Bu konuda gelen en güzel rivayet İmam Nese’i’nin Ebu Hureyra’dan rivayet ettiği hadiste şöyle geçiyor: ’Gece yarısı olduğunda Allâh bir meleğe ‘Bana dua eden yok mu duasını kabul edeyim’ diye nida etmesini emreder.” Bunun Hafız Ebu Muhammed Abdulhak “Sahih” olduğunu söylemiştir. Birincisi Hazfi Mudaf hükmündedir, yani “Rabbimizin bir meleği iner ve Rabbimiz indirir” diye de rivayet edilmiştir.
Aynı şekilde Hafız İbni Hacer El-Askalani “Fethil Bâri Âle Sahih Buhari” adlı kitabında diyor ki: ”İmam İbni Forak, bazı hocaların ‘Yunzilu Rabbunâ …’ ‘Rabbimiz indirir..’ diye tesbit ettiler. Bu görüşü destekleyen İmam Nese’i’nin Ebu Hureyra’dan rivayet ettiği hadiste şöyle geçiyor:” Gece yarısı olduğunda Allâh bir meleğe ‘Bana dua eden yok mu duasını kabul deyim’ nida etmesini….emreder.’
İmam Ahmed’in “Sünen”inde Osman B. Ebil ‘As’ın rivayet ettiği hadis şöyledir: ”Her gecede biri şöyle nida eder: ‘Dua eden yok mu duası kabul olunsun, istiğfar eden yok mu bağışlansın’……” Bu hadisi İmam Tabarani de “El-Mu’cem El-Kebir” adlı kitabında rivayet etmiştir. Hafız İbni Hacer El-Heysemi “Mecmeuz Zevaid” adlı kitabında bu hadisten sonra şöyle demiştir: “Bu hadisi İmam Tabarani rivayet etti ve senetçileri ‘SAHİH’ hadislerin senetçilerindendir
Altıncı Mesele
-Allâh’ın sınırlı olduğunu iddia etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir.
1- Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul
2- Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Muvafakat Sarihil Ma’kul Lisahihil Menkul” adlı kitabında diyor ki: “Müslümanlar ve kâfirler Allâh’ın göklerde ve sınırlı olduğuna ittifak etmişlerdir.”
* Yine aynı kitapta diyor ki: “Allâh’ın bir sınırı var ancak bu sınırı Allâh’tan başka kimse bilemez.
* Yine aynı kitapta diyor ki: “Her kim Allâh hakkında sınırlı olduğunu itiraf etmezse küfre girmiş olur ve Allâh’ın ayetlerini inkâr etmiş olur.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye” adlı kitabında diyor ki: “Kitap ve Sünnete göre Allâh’ın yaratılmışlardan ayrı olması için sınırı vardır.”
* Yine aynı kitapta diyor ki; “Allâh’ın sınırı var ve bu sınırı Allâh’tan başka kimse bilemez.”
CEVAP:
El İmam Ebu Fadl Temimi, “İtikadi İmam Ahmed” adlı kitabında diyor ki: “İmam Ahmed; Allâh-u Teâlâ kesinlikle değişliğe uğramaz, Arş’ı yaratmadan önce ve yaratıktan sonra da sınırlandırılamaz diyordu ve her kim Allâh, zatıyla her yerdedir’ diyen kimseye karşı geliyordu. Çünkü bu mekânların hepsi sınırlıdır.”
İmam Ebul Kasım “Şerhil İrşad” adlı kitabında diyor ki : “Allâh kesinlikle yön ve mekânlarla vasıflandırılmaz.”
İmam El Hafız Muhammed Murtada Ez Zebidi, “Şerh İhya Ulumudin” adlı kitabında İmam Zeynel Abîdin (Hz. Hüseyin’in oğlu Hz.Ali)’den şöyle naklediyor: “(Ey Allâh’ım’) Sen sınırlandırılamayan Allâh’sın; bundan dolayı sınırlı değilsin” Aynı zat diyor ki: “Ey Allâh’ım, senin sınırların yoktur.” Yani Allâh sınırlardan münezzehtir.
İmam Ebu Mansuri Bağdadi, “El Farkul Beynel Firak” adlı kitabında diyor ki: “Ehlisünnet ve cemaattekiler dediler ki; ‘Allâh, sınırlı olmaktan, sonu olmaktan münezzehtir’.”
İmam Ebu Hanife, “El Fıkhıl Ekber” adlı kitabında diyor ki: “Allâh’ın sınırı yok ve zıttı da yoktur.”
Yedinci Mesele
-Allâh’a yön veya mekân nispet etmesidir.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Er-Risele et-Tedmuriyye
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Beyan Telbis el-Cehmiyye
* “Minhac es-Sünne en-Nebeviyye” adlı kitabında diyor ki: “Ehli Halefin Cumhuru, Allâh, âlemin üzerinde olduğunu söylemeleri velev ki, dilleri ile söylemeseler bile kalplerinde bu şekilde itikad ederler.”
* “Er-Risele et-Tedmuriyye” adlı kitabında diyor ki: “Şüphe yoktur ki, Allâh bu âlemin üzerindedir.”
* “Beyan Telbis el-Cehmiyye ” adlı kitabında diyor ki: “Allâh, Kur’an’da Firavun hakkında Musâ’nın Allâh’ını görmesi için göklere çıkacağını nakletmiştir. Yani İbni Teymiyye diyor ki: “Musâ Peygamber, Firavun’a, Allâh’ın yukarıda olduğunu söylemiş olsaydı Firavun bu şekilde yapmayacaktı.”
CEVAP:
İmam Abdul Kahır Temimi El-Bağdadi, “El-Farkul Beynel Firak” adlı kitabında diyor ki : “Âlimler icma ettiler ki, Allâh mekânlardan münezzehtir.”
İmam Şerefuddin b. Tilmiseni, “Luma’ul Edille” adlı kitabında “Eş Şûra Sûresi 11. ayetini hatırlatarak Allâh’ın kesinlikle yaratıklara benzemediğini söylemiştir. O halde bir yerde bulunmak, bir yerde barınmak cisimlere benzetmektir ve Allâh bundan münezzehtir.”
İmam Ebu Sene El-Lamişi , “Et-Temhidu Li Kavaidit Tevhid” adlı kitabında diyor ki: “Allâh, kesinlikle mekân ile vasıflandırılmaz.”
Sekizinci Mesele
-Allâh hakkında “Allâh Oturuyor” iddiasıdır.
Bu sapık görüşü şu kitaplarda geçmektedir
1-Fetaval Kübra
2-Minhac es-Sünne e-Nebeviyye
3-Şerh Hadis-i Nüzul
4-Fetaval Hamviyyel Kübra
5-Altı Surenin Tefsir Mecmuası
* “Feteve İbni Teymiyye” adlı kitabında “Büyük âlimler ve evliyalar Allâh-u Teâlâ’nın Muhammed’i, Arş’ta kendisinin yanına oturtacaktır demişlerdir” şeklinde demiştir.
* Yine “Fetaval Hamviyyel Kübra” adlı kitabında Allâh hakkında “Hakikaten Allâh-u Teâlâ bizimledir ve Arş’ın üzerindedir” demektedir.
İmam Müfessir Ebu Hayyen El-Endelusi “En-Nehrul Med” adlı tefsirinde şöyle diyor: ”Bizim zamanımızda yaşayan Ahmet İbn Teymiyye kendi eliyle yazmış olduğu “El-Arş” adlı kitabında, ‘Allâh-u Teâlâ, Kürsü’ye oturmuş ve oturması için Muhammed’e yer ayırmıştır’ şeklinde yazıldığını gördüm.”
İmam Ebul Kasın el-Kuşeyri “Er-Risele el-Kuşeyriyye” ve İmam Ahmed er-Rifai “El-Burahan el-Mu’eyyed” adlı kitaplarında naklettiklerine göre İmam Cafer es-Sadık şöyle buyurdu: ”Her kim Allâh’ın bir şeyin içinde, bir şeyin üstünde veya bir şeyden gelme olduğunu iddia ederse müşrik olur. Çünkü bir şeyin içinde olursa kuşattırılmış olur, bir şeyin üstünde olursa taşınmış olur ve bir şeyden gelmiş olursa yaratılmış olur.”