Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yikilan Rejimler Halkin Iradesi Mi ? Büyük Ortadoğu Projesimi

S Çevrimdışı

sehadetyolu

Üyeliği İptal Edildi
Banned
YIKILAN REJİMLER HALKIN İRADESİ Mİ ? BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİMİ

Muhammed ATTA

Geçtiğimiz birkaç ay önce önce Tunus rejimi değişti, ardından aynı tarz gelişmelerle, Mısır rejimi değişti, ardından Libya’ya sıçradı, şimdide Suriye’den sesler yükselmeye başladı! Geçtiğimiz haftalarda kıvılcımların Libya’ya sıçramasının hemen ardından, Sehadetyolu okurlarımızın hatırlayacağı gibi “Saddam’dan sonra Kaddafi’mi?” adlı bir haber yayınlamıştık, dikta çıkışlarıyla bilinen Saddam’ın tartışmalıda olsa hazin sonundan bahsetmiştik. Bu değişimin birilerinin eliyle yapıldığı da netlik kazanmıştı, Aradan 8 yıl geçti Irak üçe bölündü, ne kadar resmiyette bürokraside ortaya çıkmasa da! Üzerinden çok değil 10 yıl gibi bir zaman geçerse bu sözlerimiz daha anlaşılır olacaktır. Libya’da kıvılcımların ardından çok geçmedi, Libya Irak oldu, Kaddafi’de Saddam! Anlaşılan Haçlı ittifakı Irak’a götürdüğü demokrasiyi Libya’ya götürmeye de kararlı. Irak işgali sırasında, TBMM meclisinde incirlik kullandırılsın mı kullandırılmasın mı tartışmaları, uyuyan halkın gözüne “Kullandırtmadık” imajı verildiyse de, şuanda ortaya çıkan gerçeklere, kılıf hazırlamaya bile gerek yok. Sözde insani yardım götüren savaş uçakları binlerce sorti ile Irak vurdu! Bunu dile getiremeyen Türk yetkililerin cesareti yetmez ama Amerikan yetkilileri “Irak’ girme konusunda bize en büyük desteği müttefikimiz Türkiye verdi!” diyecek kadar cüretkardırlar. Şimdi ise yine oyunun başka bölümü, Muhalefet Parti ve iktidar parti ittifak etti! Libya’ya destek vermeyeceğiz, Masum halka silah doğrulmayacağız” sonuç işte günün haberi, en büyük deniz gücünü Türkiye gönderecek!

Asıl sorgulamamız gerekenleri sıralayalım:

1-Arap dünyasının uyuyan iradesi birden uyanıyor, ve ne ilginçse bu kadar çabuk başarıya kavuşuyor! Bu hareketleri desteklemeyen hiçbir batı devleti yok. Mesela Filistin’e karşı bu kadar kaddar ve acımasız strateji izleyen Hüsnü rejimi nasıl oldu da Efendilerini razı edemedi? Onların istediği bu değimliydi ki? Batı ve yandaşları hep bir ağızdan halkın iradesi diyip isyancılara destek verdiler.

2-Libya’da Türkiye’de hergün memleketin değişik yerlerinde yapılan onlarca gösteriden bir kaçına benzer gösteriler yapıldı ,ne hikmetse felaket tellallığı yapan meydanında büyük katkılarıyla, bir anda, Türk vatandaşlarını buraya getirmeye başladı,aradan çok geçmedi orası işgal edildi,senaryo belli önce güvenlik sağlanmalı ileride müttefik olacak halkların,artık Libya’da haçlıların işgal ettiği topraklar listesine eklendi.

3-Şuan da Suriye’de bu eylemler devam ediyor, ölenlerin sayısı dört kişi, Suudi Arabistan’da aynı eylemlerin devam ettiği, resmi olarak doğrulanmayan kaynaklarca ulaştı. Suud zor kalelerden biri,bakalım zaman neyi getirecek! Burda da düşünmemiz gereken kronikleşen onlarca yıllık yönetimlerin değiştirilmesi çalışması başlatıldı ama neden?

4-Biraz daha öncesine gidelim, ortaya İslam aleminde hiç alışılmadık bir tablo var, hani suspus olan aciz olan sesi çıkmayan,Abd uşaklarının istediği kadar ötebilen sözde Müslüman memleket yöneticileri vardı!Ama durum değişti birden biri çıktı ortaya Davos Fatih’i, bir İslamcının bir yahudiyi azarlaması,olacak şey değil ama oldu. İşte size bilmeceleri çözmek için bir ipucu!Arap dünyasının gıpta ettiği korkusuz,başarılı,Haçlıların çalışmalarına engel olmayan,İslamcılarında örnek aldığı bir kahraman! İşte ne şiş yansın ne kebap yansın istiyorsanız size en güzel model!Bunun zemini zaten yıllardır hazırlanıyor, Ilımlı İslam modeli, üç dinin ittifakı,Mardin’de Allah’ın emri olan Cihad’ın İbni Teymiyye’ (ra) fetvasıymış gibi gösterme çabaları, ve fetvalarında duruma göre değişebileceği, Batıl işler için kullanılmış hak söz!

Burada yanlış anlaşılmasın, bu değişimlere karşı değiliz !Şeyh Eymen Zevahiri Mısır halkını böyle bir mücadeleye teşvik etmiştir,bunun bir takım sebepleri vardır,dahası bu güçlerin planları buraya kadardı,Hüsnü hükümetinin kaldırılması! Eymen Zevahiri’nin Mısır halkına son konuşmasında, bu yarım kalmış devrimi bitirmelerini istedi. Haçlı ittifakının istediği, yıllardır zulümlerden dolayı yürekleri yanmış bu insanların patlamak üzere olan bomba misali patlamasına engel olmaktır.Bu vakayı Türkiye Adnan Menderes zamanında gördü. Ezan yeniden Arapçalaştırıldı, İmam Hatipler açıldı,Kuran kursları vb. O’nun bu işleri devrim gibi görünse de Celal Bayar’ın, “Bende Yazdım” adlı eserine başvurulduğunda pekte devrim niteliği taşıdığı görünmüyor.O bu işleri niçin yapmış: “ Biz patlamakta olan bir barajın önünde gedik açtık, mukaddes mi mukaddes..” “Biz bu işleri yapmakla Demokrasinin arka bahçesini suladık” Evet Menderes’in tabiri işte bu,heralde bu devrimleri de pek izah etmeye gerek yok,Tren çalıştı gidiyor,bu noktada her yöne çekilebilir,trenin kendi haline bırakılması çalıştıranların işine yarayacaktır. Ama kontrolü Müslümanların ele alması ise, Eymen Zevahiri’nin tabiriyle Devrimi Müslümanların menfaatine çevirmeyle,devrimi tamamlamak olacaktır.

Şimdi biz gelelim, bu işin asıl çözümüne ortada tevafuk gibi olan olayların gelişim süreci var, akıl sahibi her Müslüman’ın bu olayları düşünmesi gerekir! Bu olaylar seni beni alakadar etmeyecek kadar devletsel olaylar mı hayır değil ! Bunlar ben müslümanım diyen her kesin ileride yüreğine ateş gibi düşecek,düzelmesi çok zor olan yaralar açacaktır! Kimliklerinde Müslüman yazan Yahudi ve Hıristiyanlar türeyecektir. İslam hakim zannedilecek ama Allah’ın hiçbir hükmü ile yönetilmeyecektir! Ülkelere Allah’ın hükmü dışında hükümler uygulanacak ama İslam devleti havası esecektir! Bunun güzel örneği işte size Türkiye, bu güzel model İslam diyarlarına kademe kademe uygulanacaktır. Bu oluşumun adı çoğumuzun defalarca duyduğu ama nedense,morfinli gibi bön bön baktığımız “BÜYÜK ORTADOĞUPROJESİ” dir.

Şimdi okurlarımızı aydınlatayım, bu iş tüzel işler değil,safsata da değildir,Yıllardır adım adım uygulanan Haçlıların asırlık projesinin adıdır!

“Büyük Ortadoğu Projesi , resmi adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi.


Büyük Ortadoğu Projesi, ABD’nin batıda Fas, Moritanya, doğuda Orta Asya veMoğolistan, kuzeyde Kafkasya ve Türkiye, güneyde Arap Dünyası’ndan Somali’ye kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukuki, bilgi/eğitim, ekonomi, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir “islam coğrafyası” dönüşüm stratejisi olup, bu alanlarda uzun vadeli bir değişimi hedeflemektedir. ABD’nin Donald Rumsfeld, Dick Cheney, Paul Wolfowitz,Richard Perle ve William Kristol öncülüğünde, 1997′de oluşturduğu ‘Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi’nin (PNAC) bir alt unsurudur.

ABD Kongresinin 1957’de kabul ettiği Ortadoğu’da Barış ve İstikrarı Koruma başlığını taşıyan ve Eisenhower Doktrini olarak anılan kararı BOP projesinin temelini oluşturmaktadır.

BOP’a ilişkin bütün değerlendirmeler, NNSS 02 olarak kodlanan Ortadoğuda ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi: Bir 11 Eylül Sonrası Analizi, (New National Security Strategy of The USA in the Middle East Apost September 11 Analysis) adlı belgeye dayandırılmaktadır.


Ulusal Demokrasi Desteği’nin (National Endowment for Democracy) 20. yılında ABD Başkanı tarafından geliştirilen ve 2004’teki State of Union konuşmasında daha da genişletilen, en son olarak da, G-8 Zirvesi için hazırlanan ve Al-Hayat Gazetesinde 13 Şubat 2004’te yayınlanan çalışma kağıdı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2002 ve 2003 Arap İnsani Kalkınma Raporları’nda belirtilen ‘eksikliklere’ dayandırılmıştır. ABD Büyük Orta Doğu Projesini, desteğini almak istediği G-8’i oluşturan Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Kanada, İngiltere ve Rusya’ya iletmiştir. Bu ülkelerde mercek altına alınan proje, Haziran 2004’te Amerika’da, G-8 zirvesinde ele alınmıştır.

Fransa Yeşiller grubunun önemli liderlerinden biri Yves Cochet İnsani ve demokratik giysilere sokulan ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi, aslında bölgedeki tüm petrol musluklarına el koymaya yönelik bir girişimdir. diyerek, petrol kadar enerjetik, kullanımı, stoklanması, nakliyesi kolay, kullanım alanları çeşitli bir başka sıvı keşfetmeye zaman kalmadığını, zaten bir başka evrensel enerji kaynağına ilişkin yatırımlaınr da, on yıl içerisinde 100.000 milyar dolar civarında para gerektirdiğini; kısacası, dünyayı bekleyen bir krizin kaçınılmaz olduğunu dile getirmiştir.. “

İşte size Abd’de en büyük bankaları batıran yüzbinlerce kişiyi evsiz bırakan Küresel Kriz!

“Bu geniş coğrafya, dünya enerji kaynaklarının çok büyük bir bölümüne sahiptir. Bu anılan geniş bölgede farklı uluslar, kültürler, diller ve dinler yaşamaktadır. Bu alanlarda ABD ekseninde bir “düzen ve istikrarı” kurmak ve egemen kılmanın, bir bakıma dünya egemenliğini büyük bir dayanağa ve güvenceye kavuşturmak anlamına geleceği kabul edilmektedir. Başta petrol olmak üzere doğalgaz, su gibi temel maddelerin denetim altına alınması, nakil yollarının denetlenmesi demek, aynı zamanda, olası rakip devlet veya devlet gruplarının önünün kesilmesi anlamına gelmektedir.

İkinci hedefin enerji kaynaklarının ele geçirileceği ve daha şimdiden bölge petrollerinin %40’ı olan Irak petrolleri, Afganistan’daki zengin uranyum kaynakları fiilen olmak üzere el değiştirdigi bu durumun dünya bor tuzlarının %75 ine sahip bulunan Türkiye Cumhuriyeti ‘ni de yakından ilgilendirdiği belirtilmektedir.


ABD’nin yayılmacı siyasetinin arkasında şu nedenlerin yattığı gösterilmektedir.

ABD’nin endüstri ve ziraati ihtiyacın ötesinde büyümüştü. James G. Blaine gibi iş camiası ve siyasetin önde gelen figürleri daha fazla ekonomik büyüme için yabancı pazarların gerekli olduğu olduğu ve bunun içinde saldırgan bir dış politika izlenmesi gerektiğine inanmaktaydılar.
Ernst Haeckel’in “biyogenik yasa”sına dikkat çeken John Fiske, Anglo-Saxon ırki üstünlüğü teorisini öne sürmüş, Josiah Strong ise geri ulusları “medenileştirmek ve Hristiyanlaştırmak” gerektiği çağrısını yapmıştı. Bunlar Amerikan siyaset düşüncesinde bazı gruplarda giderek büyüyen Sosyal Darvinizm ve ırkçılığın da tezahürleriydi aynı zamanda.
Frederick Jackson Turner’in geliştirdiği “Öncülük Tezi”. Amerika’nın öncülüğü medeniyet için gereken yaratıcılık ve gücü (virility) taşımaktaydı. Çoğu insan Amerikan ruhunun sürdürülmesi için denizaşırı yayılmacılığının hayati olduğuna inanmaktaydı.


ABD ekonomik gücünün temel kaynağı olan enerji ihtiyacının karşılandığı bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamaya mecburdur.”

Bundan dolayı Irak’a Afganistan’a girmesine şaşmamak gerekir!

“Bradley A.Thayer tarafından Bar-Ilan Üniversitesi’ne bağlı ‘Begin-Sedat Stratejik Çalışmalar Merkezi’ ıçın yapılan (Aralık 2003) Amerikan Barışı ve Ortadoğu başlıklı inceleme sonuçları şöyledir;

1- Ortadoğu küresel enerji kaynaklarının en önemli merkezi ve ihracatçısıdır


Dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 34′ü de Ortadoğu’dadır.
Petrol tüketimi 2003′te günde 66 milyon varilken, 2020′de 119 milyon varil olacaktır.
Ortadoğu petrolünün kalitesi bir hayli yüksek ve maliyeti de ucuzdur.
Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde 65.4 üne sahiptir. Bu rezerv 1.047 milyar varildir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69.6 sına ulaşmaktadır.”

Şuanda karışan ülkelere iyi bakın 2003 yılında açığa vuruluyor kirli planlar şimdi yıl 2011 uyuyarak gelişmeleri izlemeye devam edelim!
“2-. Çağdaş tatminsiz bireyin arayışı sürecinde “İslami yönelişin adresini saptırmak”

3- Petrol ve su kaynaklarının güvenliğini garanti altına almak


Ancak ABD’nin projeyi hayata geçirmede ciddi sıkıntılarla karşı karşıya geleceği ve büyük ihtimalle başarılı olamayacağı çünkü projenin temel felsefe itibariyle özellikle “Ortadoğu” olarak kabul edilen Arap dünyasındaki mevcut yönetimleri karşısına aldığı ifade edilmektedir.”

Onları karşısına almamanın yolu açıktır, halkı onların karşısına almak!

“Akademik ve siyasi çevreler Türkiye’nin BOP içerisindeki rolünün Büyük Ortadoğu Jandarma Komutanlığı şeklinde düşünüldüğünü kaydetmektedirler.! “

Her dine uyum sağlayan,Yahudi ve Hristiyanların dostu,Araplarında dostu Türkiye’den başka kim yapabilirki bu işi!

“Emperyal güçlerin Ortadoğu’ya ilişkin planları yeni olmadığı, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonlarına kadar Türkiye’nin emperyalist sistemin uç kalesi olarak tasarlandığı ve SSCB’ye karşı kullanıldığı belirtilmektedir. Ortadoğu’nun S.S.C.B. nüfuz alanına girmemesi için Türkiye bölgede etkili bir silahlı güce dönüştürülmüştür. İkinci Dünya Savaş’ı sonrasında Türkiye’nin Soğuk Savaş’ta rolünün ne olacağı tartışılırken Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı çıkan İngiltere, yeni bir proje ileri sürmekteydi. İngiltere, bir “Ortadoğu Komutanlığı Projesi” ileri sürmekte ve Türkiye’nin bu proje içinde Batı’nın çıkarlarını savunması gerektiğini düşünmekteydi.


İngiltere Dışişleri Bakanı Ortadoğu’nun SSCB’ye karşı savunulmasını bizzat Türkiye’nin üstlenmesini istemekteydi: Ortadoğu’nun savunulmasıyla olan ilgisi dolayısıyla, Birleşik Krallığın, bu bölgenin savunmasında Türkiye ile işbirliği yapmakta özel menfaati vardır… Türkiye’nin Orta Doğu’nun savunmasında kendisine düşen rolü oynaması üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Türk Hükümeti de bu görüşü paylaşmaktadır. Dünyanın bu önemli bölgesinin güvenliği için yapılan planlara Türkiye’nin katılması için gerekli çalışmaların bir an önce tamamlanmasını ümit ederim. “

“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes Ortadoğu’da Barış ve İstikrarı Koruma planı ile ilgili olarak yaptığı …Çünkü, istikrar ve milletlerin istiklali gayesini güden garb devletlerinin siyaseti bakımından, Türkiye, bu bölgede büyük ehemmiyet arzetmekte ve bu bakımdan gerekli vasıfları haiz bulunmaktadır… Eisenhower Doktrini’nin doğruluğu ve sakatlığını tarih huzurunda… Amerika’nın bu planda ve bu hesapta, Türkiye Cumhuriyeti’ne vereceği yer, mevki ve ehemmiyet tayin edecektir. açıklaması ile Hükümetin ABD’!nin Türkiye Cumhuriyeti’ne biçtiği rol için hazır olduğunu açıkça dile getirmektedir.


Anıl Çeçen başta olmak üzere siyasi ve akademik çevreler bölgede yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurulacağını ama bunun Türklerin kuracağı bir Osmanlı İmparatorluğu değil, Amerikalıların kuracağı bir Osmanlı İmparatorluğu olacağını; bu yeni Osmanlı yapılanmasının federasyon ya da konfederasyon şeklinde ortaya çıkabileceğini ve ABD’nin planında yer alan Yakın Doğu Konfederasyonunun İstanbul merkezli olacağını dile getirmektedirler.”

“Zbingniev Brezinski, Türkiye Karadeniz bölgesini istikrar içinde tutar, Akdeniz’e girişi kontrol eder, Kafkasya’da Rusya’yı dengeler, hâlâ Müslüman fundamentalizmine karşı panzehirdir ve NATO’nun Güney kanadının dayanağıdır diyerek ABD’nin Türkiye için biçilen role işaret etmiş, 20 Nisan 2005′te Işık Üniversitesi ile Demokratik İlkeler Derneği tarafından düzenlenen ve Işık Üniversitesi öğretim üyesi emekli büyükelçi ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın yönettiği Büyük Ortadoğu Projesi Panelinde, araştırmacı-yazar Andrew Mango, müdahaleci politikası dolayısıyla Amerika’nın bügünkü yönetiminin AB ülkelerinde eleştirildiğini ve kaygıya neden olduğunu belirtirken, bütün gelişmiş ülkelerin Büyük Ortadoğu’daki çıkarlarının örtüştüğünü söylemiştir. “

“Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri için önemli bir örnek teşkil ettiğini söyleyen Dışişleri Eski Bakanı Emre Gönensay Ortadoğu bölge halklarının kendi kaderlerini belirlemeye başladığını, Amerika’nın Ortadoğu’daki hedefinin istikrardan ziyade, demokrasiyi bölgeye getirmek olduğuna da değindi.”

Sözü çokta uzatmaya gerek yoktur.Herşey ortada,Küfrün istediği yeni dünya düzeni! Peki müslümanlar nasıl bir düzen kurmaya karar verebildilermi?

Sehadetyolunet

Kaynak: www.sehadetyolu.net
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
içinde yaşadığımız problemlerin hç biri istisnasız yeni oluşumlar değil malesef 1400 yıldır hala darulharb ı tartışan ama hala darulİSLAM 'le tanimayan kurmasini beceremeyen bırİSLAM toplumuyuz ve artık o hale geldıkı bu toplum evımızde dahı bır sey kaybolsa sorumlusu sıyonıst devletler ACI AMA GERCEK bunun altında yatan en buyuk neden İMAN ZAAFİYETİDR İSLAM toplumlarına bakın hiç birisinde ALLAH celle celaluhya teslımıyetı goremezsınız ama yaratılmas kendı gıbı yaratılanlara ne hıkmetse gobek bagları ıle tesım olmus durundadırlar ornek zine haram derken ALLAH celle celauhu hic kimse yapan yada yapmayan ıtıraz etmeyıp bana dokunmayan yılan bın yasasın mantıgı ıle gıdecegı yere kadar gıder dıyerek sessız bır durumda durabılıyor ama ınsanlar suraya bu sekılde gıremezsınız dedıklerı zaman ona harfıyen uyulup hadı oradan denılmeden yaplımaktadır AALLAH celle celauhya tam teslım olammıs toplumların nerede ıse her hareketı şirk oluşumuna sebebıyet olan bır toplumun ALLAh celle celauhunun rızası ve yardımını beklemesı ne derece dogrudur.hep ALLAH celle celauhunun rahmetınden bahseden milletin kullara teslım olmasını arzulayan yerlerın ALLAH celle celauhuun azabından bahsetmemelerı gercekten takdıre sayan bır durumdur sonucta daha dersin başı olan İMAN konusunu aşamayanların başka konularla ıllarını gecırmelerı abesle ıstıgaldır gecen 1400 yıl ornel olamadı ıse ne örnek olacak ne kıstas oluvcak 1400 yılda bırakın ılerlemeyı gerıledıgımız bıle ortada ayan beyan durmatadır bazı ahılerımızın dedıgı gıbı ebu cehıl sımdı o halı ıle gerı gelse sımdıkı bır cogumuzdan daha takva daha musluman gozukecektır bıze daha cok yazılır bu konuda ama onemlı olan hareket edebılmek yoksa 1400 yıl daha rahat rahat konusuruz (PARDON NE ZMAN TEPEMIZE BOMBALAR YAGAR ISE OZAMAN BELKI AGLAMAYA BASLARIZ HEP BASKALARINI SEYREDECEK DEGILIZ YA ) .....
 
Üst Ana Sayfa Alt