Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Vesveseli, Şüpheli Küfür Üzerine Sorularıma Cevap ?

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
SORU :
Selamun aleyküm.

Hocam öncelikle sizden özür dilerim 3 gündür aynı soruları sorduğum için dünkü soruları doğru düzgün anlatamadım. Forumda paylaşmak istemedim bir sorun çıkmasın diye isterseniz koya bilirsiniz. Sorularım bumlar:

1) elfazı küfürü yarım söylemek insanı dinden çıkarırmı? Mesela: sinirlenen biri veya vesveseli biri ağzından küfür söz çıkarırken sussa. Fısıltımsı söylese yada küfrün son kelimesini söylese tam söylemese imanı gider mi?

2) içten geçen küfürün iradeyle mi yoksa kendiliğinden mi geçtiğini anlamayan ne yapmalı? Bu adamın imanı gider mi yoksa söylemediği için bir şey olmaz mı?

3)peygambere haşa söven biri yukarıdaki şartlar ile yapsa, söylediğini hatırlamasa ama şüphe duysa ne olur? İmanı gider mi?

4)peygambere haşa küfürün hiç mi tövbesi yok? Ömer nesefi kul hakkı diyor. Öldüğü için helalleşmek mümkün değil diyor.

Sorularımın bazıları aynı ola bilir hakkınızı helal edin çok meşkul ettim.
Allah sizden razı olsun


Selamun aleyküm.
Hocam öncelikle sizden özür dilerim 3 gündür aynı soruları sorduğum için dünkü soruları doğru düzgün anlatamadım. Forumda paylaşmak istemedim bir sorun çıkmasın diye isterseniz koya bilirsiniz. Sorularım bumlar:
1) elfazı küfürü yarım söylemek insanı dinden çıkarırmı? Mesela: sinirlenen biri veya vesveseli biri ağzından küfür söz çıkarırken sussa. Fısıltımsı söylese yada küfrün son kelimesini söylese tam söylemese imanı gider mi?

Aleykum selam we rahmetullah

C 1- Kardeşim birbirinden farklı sorular soruyorsun. Küfür söz söylerken susması ayrı, küfür sözünü kısık sesle (fısıldayarak) söylemesi ayrı. Bir de küfrü tam söylemese diyorsun ki bu da ayrı. Önce hangisi ise karar verin.
Küfür sözünü söyleyen kısık yahud yüksek sesle söylesin bilinçli ve iradeli iken söylemiş ise küfürdür.
Diğerlerinde (küfür sözü söylerken susması veya yarıda kalması) küfür değildir.



2) içten geçen küfürün iradeyle mi yoksa kendiliğinden mi geçtiğini anlamayan ne yapmalı? Bu adamın imanı gider mi yoksa söylemediği için bir şey olmaz mı?
C 2- İçten geçen fakat iradesi ile dile dökülmeyen küfür düşüncesinin bir sorumluluğu yoktur.

3)peygambere haşa söven biri yukarıdaki şartlar ile yapsa, söylediğini hatırlamasa ama şüphe duysa ne olur? İmanı gider mi?
C 3- Kişi, bilerek (iradeli kastederek) yaptıklarından mesuldur. İradesiz olarak veya yapmadığı bir şeyi şubhe duyarak yapmış gibi kabul edib hüküm tatbik edilmez, çunku şubhe durumunda hadler düşer.
Ayrıca kişinin şubhe duymasının sebebi nedir? Yarım yamalak, hayal meyal bulanık senaryolarla hüküm verilmez. Şahidler varsa değerlendirilir, yoksa kendisi yaptığını bilib emin olursa değerlendirilir.



4)peygambere haşa küfürün hiç mi tövbesi yok? Ömer nesefi kul hakkı diyor. Öldüğü için helalleşmek mümkün değil diyor.

Sorularımın bazıları aynı ola bilir hakkınızı helal edin çok meşkul ettim.
Allah sizden razı olsun
C 4- Peygamber(ler)e inanmak imanın şartlarındandır. Peygambere inanmak, O'nu tasdik edib sevmeyi gerektiren bir inançtır. Küfretmek ise Mekke muşriklerinin inancıdır (amellerindendir) ki imanı yok eder.

Rasulullah'a küfredenin Hükmü :


Ali (r.anh) şöyle demiştir;
"Bir yahudi kadın, Rasûlullah (s.a.v.)'a küfreder ve onun hakkında çirkin şeyler söylerdi. Bir adam o kadını boynundan yakaladı ve basarak öldürdü. Rasûlullah (s.a.v.) kadının kanını ibtal etti (heder saydı)."
(ebu Davud, Hudud, Hadis no: 4362)

Hattabi, bundan önceki hadisi izah ederken şöyle demektedir:
"Bu, Rasûlullah'a küfreden kişinin kanının heder olduğunu beyan etmektedir. Çünkü Rasûlullah'a küfretmek dinden çıkmaktır. Dinden çıkanın katlinin vacib olduğu konusunda ulemadan ihtilaf eden birisini bilmiyorum. Ama eğer küfreden, zimmî ise onun hakkında ihtilaf edilmiştir.
Mâlik b. Enes, yahudi ve hristiyanlardan Rasûlullah'a küfreden kişi müslüman olmazsa öldürülür der.
İmam Şafiî'de Rasûlullah'a küfreden bir zımmî öldürülür ve kendisinden zimmet kalkar demiştir.
İmam Ebû Hanîfe'den de; Peygambere sövmekle zımmî öldürülmez, onların içinde bulundukları şirk daha büyüktür, dediği nakledilmiştir."

Hattâbî'nin bu sözünden; Rasûlullah'a küfreden şahsın müslüman veya zimmî oluşuna göre hükmün farklı olacağı anlaşılmaktadır.
İbn Abidin; "Kitabu tenbihi'l-vulat ve'1-hukkam ala ahkamı şatimi hayri'l-enam ey ehadin min ashabihi'l-kiram aleyhi ve aleyhimu's-salâtu vesselam" [İbn Abidin'in bu risalesi; Rasûlullah'a veya ashaba küfreden kişiye ait hükümleri ihtiva etmektedir. Resâili îbn Abidin'in 15 risalesidir. Mecmuatu Resal-i İbn Abidin: I, 282. Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye de, es-Sarimü'I-Meslûl alâ Şâtimi'r-Rasul adındaki 600 sayfalık eserini bu konulara tahsis etmiştir] adlı risalesinde bu iki şıktan başka Rasûlullah'a küfreden bir müslümanın tevbe edib etmemesi halini de ekleyerek meseleyi incelemiştir.

Bu çok değerli incelemenin sonucunu özet olarak burada vermek istiyoruz.

a) Rasûlullah (s.a.v.)'a küfredib de tevbe etmeyen bir müslümanın durumu:

Takiyuddin Ebu'l-Hasen Ali b. Abdi'1-Kâfi es-Subki'nin, es Seyfu'l -Meslul ala men sebbe er-Rasûl (s.a.v.), adındaki eserinde Kadı Iyaz'dan naklettiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.)'e küfreden ya da ona kusur isnâd eden müslümanlar öldürülür. Bu konuda ummetin görüşbirliği vardır. Fakihlerden bazısı Rasûlullah'a küfreden ve tevbe etmeyen bir müslümamn öldürülmesi gerektiği konusunda icma olduğunu belirttikten sonra Mâlik b. Enes, Leys, Ahmed b. Hanbel, İshak, Şafiî, Ebû Hanife ve talebeleri, Sevri, Kufe uleması ve Evzai'nin bu görüşte olduklarını söyler. Kadı Iyaz da bu alimlerin bir kısmının isimlerini zikretmiştir. Bu isimlerin ittifak ettiği bir meselede ihtilafı zikredilen birkaç kişinin sözüne elbette itibar edilmez. Ancak şuna işaret etmek gerekir: İmam Ebu Hanife'ye göre Rasûlullah'a küfreden, kadın olursa öldürülmez. Çünkü ona göre murted olan kadın öldürülmez.

Ulemânın Rasûlullah'a küfreden birisinin kafir olub öldürüleceği hükmüne varırken delilleri; kitab, sünnet, icma ve kıyastır.

Bu hükmün Kur'an'dan delilleri şunlardır:
"Allahı ve peygamberini incitenlere Allah dünyada da ahirette de lanet eder, onlara alçaltıcı bir azab hazırlar." (Ahzâb 57)

"Allah'ın Peygamberini incitenlere can yakıcı azab vardır." (Tevbe 57)

"İki yüzlüler, kalblerinde fesat bulunanlar, şehirde bozguncu haber yayanlar, eğer bundan vazgeçmezlerse, andolsun ki seni onlarla mucadeleye davet ederiz, Sonra çevrende az bir zamandan fazla kalamazlar. Lanetlenmiş olarak, nerede bulunurlarsa yakalanır ve hem de öldürülürler." (Ahzâb 61-62)

Görüldüğü gibi bütün ayetler, Peygamber (s.a.v.)'ı incitenlerin kâfir olacağına delâlet etmektedir.

Rasûlullah'a küfredenin katli hükmünün sünnetten delilleri de üzerinde durduğumuz hadislerin yanısıra İfk hadisesi üzerine Rasulullah'ın Abdullah b. Ubeyy b. Selûl hakkında Sa'd b. Muâz'ın "...Eğer o Evs'ten ise boynunu vururum. Eğer kardeşlerimiz olan Hazrec'ten ise ve sen bize emredersen, emrini uygularız." şeklindeki sözlerini Rasûlullah'ın ikrar etmesidir.

Kadı Iyad'ın rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah efendimiz: "Kim bir peygambere söverse onu öldürünüz. Kim de benim sahabelerime söverse onu dövünüz" buyurmuştur.

Hilal ve Ezci'nin, Ali (r.anh) den rivayet ettikleri bir hadiste de efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kim bir peygambere söverse öldürülür. Kim de benim ashabıma söverse sopa ile dövülür"
(Bu iki hadis zayıftır. Birincisinin isnadında Abdulaziz b. Huseyn vardır. İbn Hibban onu cerhetmiştir, ikincisinin isnadına da İbn Salah vakıf olmadığını belirtmiştir)

Rasûlullah'a küfreden bir müslümanin öldürülmesinin vacib olduğunun icma'ile sabit olduğunu az önce belirtmiştik.

Kıyastan delil de:
Murted icmâen öldürülür. Rasûlullah'a küfreden de murteddir. O halde o da öldürülür.

Rasûlullah'a küfreden birisinin öldürülmesinin gereği hükmü açıkça ortaya konulduktan sonra akla bir soru gelmektedir:
Acaba böyle birisi küfründen dolayı mı öldürülür, yoksa had olarak mı öldürülür?

Ulemânın büyük çoğunluğuna göre murted olan kişi tevbe ederse kabul edilir, aksi halde öldürülür. Murtedin öldürülmesi de had olarak olacaktır. Çünkü veliyyul-emrin, murtedin cezasını affetmeye veya değiştirmeye yetkisi yoktur. Aslen kâfir olan ise böyle değildir. Çünkü veliyyu'1-emir isterse onu öldürür isterse köleleştirir. Murted hakkında ise böyle bir serbestlik yoktur. Murted had olarak öldürüleceğine ve Peygamber (s.a.v.)'e küfr eden de murted olduğuna göre, onun öldürülmesi de had olacaktır.

b) Rasûlullah (s.a.v.)'a küfreden birisi tevbe ederse, tevbesi kabul edilib had düşer mi? Yoksa yine öldürülür mü?

Ebu Bekr b. el-Munzir; Mâlik b. Enes, Leys, Ahmed, İshak ve Şafii'ye göre Rasûlullah'a küfredenin öldürülmesi gerektiğini ve tevbesinin kabul edilmeyeceğini söyledikten sonra, Ebû Hanife ve ashabının, Sevri ve Ev-zai'nin de aynı görüşte olduklarını ama bunlara göre Rasûlullah'a sövmenin, dinden dönme sayıldığını ilave eder.

İbn Abidin, yaptığı tahkik sonunda İmam Malik ve ashabına, Selefe ve ulemanın cumhuruna göre Rasûlullah'a küfredenin had olarak öldürüleceğini, bunlara göre tevbesinin kabul edilmeyeceğini, tevbenin yakalandıktan sonra olması ile, kendisinin tevbe ederek dönmesi arasında fark olmadığını söyler.
Delilleri ise, bunun bir had oluşu ve diğer hadlerde olduğu gibi onu tevbenin düşürmeyişidir. İbn Abidin'in araştırmasına göre İmam Şafii ve İmam Azam Ebu Hanife'ye göre ise Rasûlullah'a küfreden tevbe ederse tevbesi kabul edilir. Aksi halde öldürülür. İbn Abidin vardığı bu sonucu; İmam Subki'den, İbn Teymiye'nin; es Sarimu'I-Meslul'un-den, Ebu Yusuf'un; Kitabu'l - Harac'ından, Şeyhu'l - İslam es-Sadi'nin, Kitabu'n-nef'inden, Mueyyedzade'nin Fetavasından, Muinû'1-Hukkam'dan ve Nuru'I-ayn Islahu cami'il fusuleyn'den yaptığı nakillerle teyid eder. Sonuç olarak şöyle der: "Mezheb ehlinden yapılan bu nakiller, Rasûlullah'a küfredenin tevbesinin kabulü konusunda makbul olduğunda açıktır. Bizim mezhebimizin dışındaki mezheb mensublarından (Subki ve İbn Teymiye) yaptığımız nakiller de aynı istikamettedir." (İbn Abidin, Mecmuatu'r- Resâil I, 303)

Konuyu toparlarsak deriz ki; Dört Mezheb İmamından İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel'e göre Rasûlullah'a küfreden birisi pişmanlık duyup tevbe etse bile dinlenmez öldürülür. Ama Allah katındaki durumunu biz bilemeyiz.
İmam Azam Ebu Hanife ve İmam Şafii'ye göre ise tevbe ederse kabul edilir, öldürülmez. Bu görüşün delili de Murted'de yapılan uygulamadır. Çünkü daha önce de geçtiği gibi murted tevbe eder de tekrar İslama dönerse öldürülmez. Rasûlullah'a küfreden de murteddir.

İbn Abidin araştırmasının devamında el-Fetavâ'1-Bezzaziye gibi Hanefi bazı muteahhirûn kitaplarında Rasûlullah'a küfredenin tevbesinin kabul edilmeyeceği yolunda nakiller bulunduğuna dikkat çekerek bunun bir hata olduğunu, konunun iyi araştırılması gerektiğini söyler ve önceki anlattıklarının sahih olduğunu bildirir. İbn Abidin'in bu istikameteki nakil ve cevabları hayli uzundur. Buraya aktarmanız mümkün değildir. Dileyen adı geçen esere bakabilir. (İbn Abidin, Mecmuatu'r Resâil I, 305 ve devamı)

c) Zimmilerden, Rasûlullah'a küfredenin durumu:

Açıklamamızın baş tarafından Hattabî'den naklen, Rasûlullah'a küfreden zimminin (müslümanların idaresi altındaki yahudi ve hristiyanın) İmam Mâlik ve İmam Şafiî'ye göre öldürüleceğini, İmam-ı Ebu Hanife'den ise öldürülmeyeceğinin nakledildiğini söylemiştik.

Kadı İyad da, Ebu Hanife ve Sevri ile bunların ashabının dışındaki âlimlere göre, Rasûlullah'a küfreden zimminin öldürüleceğini söyler. Çünkü müslümanlar onlara peygamberlerine sövsünler diye zimmet vermemişlerdir. İmam Subki de Hanefi mezhebinin dışındaki mezheblere göre böyle bir zımmînin öldürüleceğini bildirir.

Zımmî, Rasûlullah'a küfreder de öldürülmeden önce müslüman olursa durum ne olacaktır?
Hanefilere göre cevab bellidir. Müslüman olmasa bile öldürülmeyeceğine göre, müslüman olduktan sonra hiç öldürülmez. Diğer üç mezhebe göre ise konu ihtilaflıdır.

İmam Malik'den bu konuda iki rivayet vardır. Bir rivayete göre öldürülmez, diğerine göre öldürülür.
Hanbelilerden üç farklı görüş rivayet edilmektedir:
I) Rasululullah'a küfrettikten sonra müslüman olub tevbe edenin tevbesi bir kayda tabi olmadan kabul edilir.
II) Mutlak olarak tevbesi kabul edilmez.
III) Zimminin tevbesi müslüman olmakla kabul edilir, müslümanken küfredib de tevbe edenin tevbesi kabul edilmez.

Şafiilere göre de mutlak olarak (yani ister müslüman olsun ister zimmi iken İslama girsin) Rasûlullah'a küfredenin tevbesi kabul edilir, kati düşer.

Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Hanefi'lere göre, Rasûlullah'a küfreden bir zimmî öldürülmez ve zimmeti bozulmaz. Ancak adam tâzir edilir. Hanefi fıkhına ait metin ve şerhlerde zikredilen budur.
Takiyuddin İbn Teymiyye de anılan eserinde Hanefilerin bu konudaki görüşlerini verirken şöyle der:
"Ebu Hanife ve ashabına gelince; sövmekle ahd bozulmaz ve zimmî öldürülmez. Ancak böyle çirkin bir davranışı izhar ettiği için diğer munkeratta olduğu gibi ta'zir edilir."

Muctehidlerin Görüş ve İstidlalleri

a) Hanefî'lere göre, Peygamber (s.a.v.) Efendimize sövüb sayan, O'nun aleyhine ağır söz söyleyen dinden çıkıp küfre girer. Böylece murted olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. Bunun gibi Peygamber'in (s.a.v.) sünnetlerinden bir sünnete razı olmayan, beğenmeyib reddeden kimse de dinden çıkıb küfre girmiş olur. (Şeyhzâde, Mecmeu'l-Enhur fi Şerhi Multeka'l-Ebrur: 1/630)

Muhammed'e (s.a.v.) sövmeğe zorlanıp tehdit edilen kimse Muhammed ismini anarak ağır söz kullanırsa bu onun niyetine göre sonuç verir:
"Ben istemediğim halde sövdüm" derse kâfir olmamış sayılır. "Ben Nasarâ'dan Muhammed adındaki bir adamı kasdederek sövdüm" derse yine küfre girmemiş olur. Ama "tehdit karşısında Muhammed'i kasdederek sövdüm" derse küfre girmiş olur. Zira sadece dil ile değil kalben de sövmüş oluyor. Bunun gibi Muhammed cinnet getirmiştir veya o delinin biridir derse yine dinden çıkıp kâfir olmuş olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. (Şeyhzâde, Mecmeu'l-Enhur fi Şerhi Multeka'l-Ebrur: 1/631)

b) Şâfiîlere göre, kim İslâm'dan niyetle veya sözüyle veya fiiliyle koparsa murted olur. İsterse söz ve fiilini istihza, mad veya itikad cihetiyle, yapmış ve söylemiş olsun fark etmez. O halde bir peygamberi tebzîb eden veya onu küçümseyip hafife alan kimse kâfir olur ve hakkında murted hükmü uygulanır. (el-Ğamrâvî / es-Siracu'l-Vehhac: 1/519. Mısır: 1933)
Tabii Peygamber (s.a.v.) Efendimize sövüp sayan, onun aleyhine ağır söz söyleyen kimsenin durumu da böyle...

c) Hanbelîlere göre, Allah'a ister şaka yollu isterse ciddi olarak söven kimse kâfir olur. Allah'ın âyetlerini veya peygamberlerini küçümseyip hafife alan kimse de böyle...


Gayr-i muslim iken Peygamber'e (s.a.v.) sövüb saydıktan sonra İslâm girerse hakkında bir ceza uygulanmaz. Müslüman olduğu halde söverse, bir rivayete göre tevbesi kabul olunmaz ve katledilir.
(İbn Kudame/el-Muğnî: 10/230, 231)



İlgili Konular:

Peygamber Karikatürü Çizenleri Kınamak ?
https://www.islam-tr.org/konu/peygamber-karikaturu-cizenleri-kinamak.48589/

Dinle Alay Edenlerin Yanında Sessizce Oturmak Küfür müdür?
https://www.islam-tr.org/konu/dinle-alay-edenlerin-yaninda-sessizce-oturmak-kufur-mudur.47415/
 
Üst Ana Sayfa Alt