Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haftanın Konusu Tevbe

Enfal.571 Çevrimdışı

Enfal.571

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Tevbe dönmek, pişman olmak demektir. Yani, İslam dininin emir ve hükümleri dahilinde, haram ve yasak olan şeyleri terk edip, helâl ve mübah olan şeyleri yapmak demektir.

Kulun işlediği günahlardan dönerek tevbe etmesi ve Allah-u Zülcelâl tarafından af ve mağfiret edilmesi, dil ile kalbin birlikte pişmanlık duyarak tevbe etmesine bağlıdır. Sadece diliyle tevbe edip, kalbinde günahına devam etme yönünde bir meyil olursa bu tevbe yalancıların tövbesi olur ki; Allah-u Zülcelâl' in bu şekilde yapılan tevbeleri kabul etmesi mümkün değildir.

Tevbenin hem dil hem de kalp ile yapılması ve bunun yanında geçmişteki günahlara düşmemeye azmedilmesi, tevbe eden kişinin tevbesinin kabul olunmasının en büyük alâmetlerindendir.

Çünkü Allah-u Zülcelâl âyet-i kerimede şöyle buyurmuştur:


"Ey iman edenler! Hepiniz toptan Allah'a tevbe ediniz, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Nur; 31)


Tevbe ile alakali bazı ayet-i kerimeler:


„Ancak tevbe ve iman edip iyi davranista bulunanlar baskadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere cevirir. Allah cok bagıslayıcıdır, engin merhamet sahibidir.“ (el Furkan, 25/70)


„Ancak, siz kendilerini yenip ele gecirmeden önce tevbe edenler müstesna; biliniz ki Allah cok bagıslayıcı ve esirgeyicidir.“ (el- Maide, 5/34).


„Kim (bu) haksız davranısndan sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse süphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah cok bagıslayıcı ve esirgeyicidir.“ ( el-Mailde, 5/39)


„Ayetlerimize inananlar sana geldiginde onlara de ki: Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı. Gercek su ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardından tevbe edip de kendini islah ederse, bilsin ki Allah cok bagıslayan, cok esirgeyendir.“ ( el- Maide, 5/54)


„Ancak, kim haksızlik eder, sonra, isledigi kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karsı da) cok bagislayıcıyım, cok merhamet sahibiyim (en- Neml: 27/11)


Hadis-i Serifler


Numan b, Besir´den(r.a.) gelen bir rivayete göre HZ. Rasulullah (s.a.v.) söyle buyurdu:

„Vallahi Allah kulunun tevbesine su adamdan daha cok sevinir: yeryüzündeki bir cölde yolculuk yaparken bir agacin gölgesine konakladi ve agacin altinda uyudu. Uyandiginda binegini bulamadi. Sue tepeye gelip cikti, bir sey göremedi, sonra baska bir tepeye cikti, yine bir sey göremedi. Sonunda „Basta bulundugum yere gideyim de ölünceye kadar orada olayim“ dedi. Gittiginde devesini yularini sürükle(yerek geli)r halde buldu. Iste Allah (c.c.) kulunun tevbesine bu adamin binegine sevinmesinden daha cok sevinir.“

( Sahihtir: Ahmed b. Hanbel, Müsned´inda ve Müslim rivayet etmis, Elbani, Sahihu´l-Camii´s-Sagir´de (hadis no:7097) sahih oldugunu belirtmistir.


Hz. Rasulullah(s.a.v.) söyle buyurmustur: „Pismanlik tevbedir“ (Sahihtir: Ahmed b. Hanbel, Müsned´inde, Buhari, Tarih inde, Ibn Mace ve Hakim Müstedrek´te Abdullah b. Mes´ud´dan (r.a.); Hakim Müstedrek´te ve Beyhaki, Suabu´l-Iman´da Enes´ten (r.a.) rivayet etmislerdir. Elbani, Sahihu´l-Camii´s-Sagir´de(hadis no: 6802) sahih oldugunu belirtmistir.)


Hz. Rasulullah söyle buyurmustur: „Pismanlik tevbedir. Günahlardan tevbe eden, hicbir günah olmayan kimse gibidir.“ (Hasendir: Taberani, Kebir´de ve Ebu Nuaym, Hilye´de Ebu Said el-Ensari den rivayet etmislerdir. Elbani, Sahihu´l Camii´s-Sagir´de (hadis no:6803)hasen oldugunu kaydetmistir.)


Egarr el-Müzeni´den gelen bir rivayete göre Hz. Rasulullah(s.a.v.) söye buyurdu: „Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. Vallahi ben Allaha günde yüz defa tevbe (ve istigfar) ediyorum. (Sahihtir: Ahmed b. Hanbel, Müsned´inde ve Müslim rivayet etmis, Elbani Sahihu´l-Camii´s-Sagir´de (hadis no: 7881) sahih oldugunu belirtmistir.


Hak teâlâ buyurdu ki: Ey Âdemoğlu, dua edip, benden af dilersen, günahların ne kadar çok, ne kadar büyük olursa olsun, hiç birine bakmadan seni affederim. Göklere ulaşacak kadar günah işlesen; ama rahmetimden ümidini kesmeyip, benden mağfiret dilersen, seni affederim. [Tirmizi]

“Her kim, tevbe etmeye devam ederse, Allah da onun sıkıntısını neşeye çevirir, darlığına bir çıkış yolu bulur ve ummadığı bir yerden onu rızıklandırır.” (Buhari Tirmizi) buyurmuştur.



Ibn Kayyim Cevziyye der ki: „Tevbe edilecek seyler on iki türdür. Kul bunlardan kurtulmadikca „tevbekar“ unvanini alamaz. Allah´in kitabinda zikredilen ve ayni zamanda haramlarin türlerini ifade eden bu seyler sunlardir:


1-Küfür,

2-Şirk,

3-Nifak,

4-Fısk,

5-Isyan,

6-Günah,

7-Düşmanlık,

8- Fuhşiyat (fenalıklar)

9- Münker (ser´an cirkin görülen şeyler)

10- Bagy, taskınlık,

11- Bilgisizce Allah adına konusmak,

12- Mü´minlerin yolundan baska bir yola uymak.

Allah(c.c.)´in haram kıldıkları seylerin hepsi bu on iki sey etrafında döner. Hz. Peygamberlere tabi olmadıklarında insanlıgın varacagı yer bunlardır. Kiside bunların cogu veya azı ya da sadece bir tanesi bulunur. Ve o bunu bilebilir de bilmeyebilir de. „Nasuh tevbe“ bunlardan kurtulmaya calısmak, olmayanlara düsmekten korunmaya gayret göstermektir. Bunlardan kurtulmak ise ancak bunları bilen icin mümkündür.“


Tevbe, bütün müminlere farzdır.

İnsan tevbe ettikten sonra kendisini bütün hata ve günahlardan uzak tutmaya gayret etmelidir. Onun için Hz. Ali (R.A) demiştir ki: “Tevbe etmek farzdır. Fakat tevbe etmeyi gerektiren şeyleri terketmek ondan önce farzdır.”

Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tezelden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah, bunların tevbesini kabul eder. Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelince, "Ben şimdi tevbe ettim" diyen ve kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlanmıştır." (Nisa, 17-18)


Demek ki can boğaza gelmeden ve henüz yaşamaktan ümidini kesmeden önce küfürden tevbe kabul edilir. Fakat can çekişme durumunda yaşama ümidi kalmamış olan kimsenin küfürden tevbe ederek iman etmesi geçerli değildir.

Fakat günahkâr mü'minin son nefesdeki tevbesi bile makbuldür. Allah'tan ümid kesilmez.


İnsanın işlediği günahlar iki kısımdır.

Bir kısmı, içki içmek gibi kul hakkı ile ilgisi olmayıp, yalnız Allah'a karşı işlenmiş günahlardır.

Bu gibi günahlardan yapılacak tevbenin usûlüne uygun yapılmış tevbe olması için üç şartın yerine getirilmesi lazımdır.

Bunlar:

a) Günahı terketmek,

b) Yaptığına pişman olmak,

c) Bir daha yapmamaya karar vermek.

Günahı terketmeden yapılmış olan tevbe ile yine günaha pişman olmadan ve aynı günahı bir daha işlememeye karar vermeden yapılacak tevbe, usulüne uygun yapılmış tevbe sayılmaz. Bu, içki içmekte olan kimsenin, saadece söz ile "Ben içkiye tevbe ettim" demesine benzer ki, böyle tevbe olmaz.

Diğer bir kısmı da, hırsızlık yapmak ve haksız yere adam öldürmek gibi insan hakkıyla ilgili olan günahlardır.

Bu gibi günahlardan tevbe etmenin, yukardaki şartlara ilaveten bir şartı daha vardır ki, o da, hak sahibine hakkını vermek yahut ondan helâllik almaktır.

İşte, işlenen günaha göre şartlarına uyarak yapılan tevbe makbul olur ve Allah Teâlâ, tevbe edeni bağışlar, emrine uyarak tevbe ettiği için de ondan razı olur.


Nasuh Tevbe

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: "Ey İman edenler! Allah-u Zülcelal'e nasuh bir tevbe ile tevbe edin." (Tahrim; 8)


Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki: "Nasuh tevbe: Kişi bir günah işler, sonra tevbe eder ve bir daha o günahı yapmamak için gayret gösterir ve o günaha dönmeyi istememesidir."

Ebu Said (radıyAllahu anh) anlatıyor:


"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.

Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü , kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:

"- Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah'a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer."

Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah'a yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.

Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."

Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."

(Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621).)




Allah´in öyle kullari vardir ki

Zunnun-i Misri der ki: „ Allah´in öyle kullari vardir ki, bunlar; „günah agaclar“ni kalplerine dikmisler,onu „tevbe suyu“yla sulamislardir ve agaclari „pismanlik ve hüzün meyveleri“ vermistir. Ve sonunda akillari baslarindan gitmistir, ama deli degildirler; semelesmislerdir, ama dilsiz, bicare degildirler. Iste güclü ifadeli, fasih ve Allah`i, Rasulünü bilen arifler bunlardir. Bunlar daha sonra paklik kadehinden icmislerdir ve ondan, büyük belalara karsi direnme gücü elde kazanmislardir. Sonra kalpleri melekut aleminde yüzmüs, düsünceleri Ceberut perdeleri arasinda gezinmistir. Bunlar pismanlik yapraklari altinda gölgelenmisler, günah defterlerini okumuslardir ve bu onlarin icine dehset ve kaygi birakmistir. Nihayet vera merdiveniyla zühd basamagina adim atmislardir. Orada dünyayi terk acisinin zevkine varmis, sert yatagi yumusak hissetmislerdir. Böylece kurtulus bagina, selamet ipine ulasmislardir. Ruhlari yücelerde gezinip durur ve onlari naim cennetine (lütuflar bahcesine) indirirler. Bunlar yasam denizinde yüzmüs, korku hendeklerini doldurmuslar ve heva köprüsünü gecip ilim meydanina inivermislerdir. Hikmet pinarindan icmis, kivrak zeka gemisine binmislerdir. Selamet denizinde „kurtulus“ karini elde ettikten sonra istirahat bahcelerine, izzet ve ikram merkezlerine ulasmislardir.“




Özet:

Tevbe, uygun olmayan davranışı bir daha yapmamaya azmetmek demektir.

Efdal olan o davranışı bi daha yapmamaktır

ama nefse ve ya şeytana uyup yanlısa düşerse kişi tevbe etmesi gerekir

yani „günaha gir gir tevbe et öyle şey mi olur “ dememeli, çünkü Allah (c.c.) müslümanın en çok beğendiği davranışı

yanlışa düşsede tekrar Hak kapısına dayanmasıdır.

Günah işledikten sonra tevbe etmeye vurgu yapar kuranda çoğu yerde...

eğer günahsız olmus olsaydınız sizi helak eder yerinize günahkar kullar yaratırım demesinin anlamı tevbedir

demekki Allah tevbe edenden razı olup hoşnut olacaktır ki öyle demiştir.<o>


„Kötülüker yaptiktan sonra ardindan tevbe edip de iman edenlere gelince, süphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette bagislayan ve esirgeyendir.“ (el- A´raf: 7/153)


Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah´a mahsustur.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
ALLAH razı olsun

güncel
 
Enfal.571 Çevrimdışı

Enfal.571

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Ecmain ahi.
Bu konuyu hazırlarken, ı ş ç ğ harfleri bizde yoktu raba84 kardeş o harfleri düzenlemişdi... ALLAH cc ondanda razi olsun...
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
ALLAH(swta) razı olsun kardeşim
 
Üst Ana Sayfa Alt