Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Şikayet ve Sabır

A Çevrimdışı

abdulwahid-musab

Üye
İslam-TR Üyesi
Şikâyet bir suç bastırmadır.

Çözüm sabır dolu bir yürüyüştür. İçi boşaltılmamış bir insanlık ve Müslümanlıktır. Şikâyet ediyor insan… Arzularına, hedeflerine ulaşamamaktan şikâyet ediyor. Kendisine mani olanlardan, kötü diye gördüklerinden, kötülük dediklerinden, saflığından, anlaşılmamaktan…
Şikâyet sebepleri farklı olabilir ancak sonuç değişmiyor: Küskünlük, karamsarlık, suçlama, vazgeçme, bunalım, yön değiştirme ve daha birçok olumsuzluk…

Bir naçar kalmışlık yaşanıyor. Veya kendisi taşın altına elini sokmaktan çekindiği halde hedeflerine ulaşamayanlara bakan ve şikâyette farlı bir ritim tutturanlar olabiliyor.
Acaba şikâyet “suç bastırmanın” bir çeşidi mi? Bir mücadelenin içine bütün hücreleri ile girip neticede görünür birtakım hedeflere ulaşmayanlar mı yoksa “dışardan gazel okuyanlar mı” daha çok şikâyet etmektedir. Dahası şikâyet insanı mesuliyetten kurtarır mı?


Önce şunu söyleyelim: İnsandan beklenen şikâyet değil sabırdır ve eğer şikâyet edecekse halini rabbiyle baş başa kaldığı dua anında halini Allah’a şikâyet etmelidir! “Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah`a şikâyet ediyorum” (Yusuf 86) diyen Yakup (a.s) gibi… Zira O söylenen her sözü (gizli-açık) işitir, mazlumun duasını ve halinden şikâyetini de… Sabır şarttır ve o (sabır) Elmalılı Hamdi Yazır merhumun diliyle söyleyecek olursak “acıya katlanmaktır, hoşa gitmeyen durumlardan dolayı telaş göstermeyip şikâyet etmeden tahammül ve direnç göstermektir.” Ki Yakup çok sevdiği Yusuf’unu kaybetmenin hüznüyle yanarken “bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah`tır” (Yusuf 18) diyordu.


Veya Eyyub (a.s) örneği… “hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: "Şüphe yok, bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” demişti. (Enbiya 83) Başkasına gidip sızlanmamış ve rabbine iltica ederek derdini Ona havale etmişti. Sabretmeyi seçmişti. Sızlanmayıp sabretmesinin ve isteyeceğini Allah’tan istemenin karşılığı ne olmuştu peki? “Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik” (Enbiya 84)


Şehid Seyyid Kutub’un diliyle: “Hz. Eyyub`un hikâyesi, sıkıntıyla imtihana ilişkin hikâyelerin en etkileyici olanı, en korkunç olanıdır. Kur`an ayetleri ayrıntıya girmeden genel çizgileri ile işaret ediyor. Kuşkusuz Hz. Eyyub`un tabi tutulduğu imtihan bütün insanlığa bir örnektir. Onun sabrında bütün insanlık için bir ibret dersi vardır. Kuşkusuz Eyyüb peygamber, bakışların hayranlıkla yöneldiği sabrın, edebin ve güzel akıbetin parlak ufkudur.”
Saidi-i Nursi’nin diliyle: “Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub`dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.



Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcât-ı Eyyubiyeye, o hazretten bin defa daha ziyade muhtacız.” (2. Lema)
Bazen insan şikâyetten başka bir şey yapmaz, “sabredin!” diyen sesi dikkate almaz. Bütün düşüncesi içinde bulunduğu halden kurtulmaktır. Tıpkı Musa (a.s)’a gidip hallerinden ona sızlanan ve sızlandıkları halden kurtulmak isteyenlerin durumu gibi… “Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık” diyorlardı.
Musa “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek” (Araf 129) dediğinde bu onlar için bir “teselli cümlesi” olmaktan öte gidememişti.

Teselli cümlesi kalıcı olmayan bir rahatlama ifadesi olarak ele alınırsa, sen bizi avutuyorsun, diyorlardı. Ayrıca Firavunun zulmünden kurtulmak için Musa’nın peşinden giderken bu defa şikâyetleri de yön değiştirmişti. Bahşedilen hiçbir nimet memnun etmemişti onları. Şikâyetleri bitmemişti. Şikâyetleri yeni sorunlarla imtihana sürüklemişti onları. Sabrı hiç denememişlerdi.


Ve bugün sabrı denemek yerine şikâyette direnen insanlar… Dayatılan süreçlere gülüp geçerek, bunlar sizin uydurmalarınız ben âlemlerin rabbine iltica ediyorum, diyemeyenler… Kime benzetirler kendilerini? Eyub’a mı, Yakub’a mı? Yoksa istekleri ve şikâyetleri hiç bitmeyenlere mi?


Muhakkak ki bugün bir egemenlik oyunu var. Dayatmalar var. Ülkemizin ve diğer ülkelerin insanlarına karşı sergilenen karanlık oyunlar var. Her ülkenin kuyuya atılan Yusuf’u farklı olmakla birlikte, her ülkenin ayrı ayrı kuyularında, kurtulmak için bir “kervan” bekleyen Yusuf’lar var. Sorunların en önemlisi Yusuf’unu kaybeden halkın takındığı tavırdır. Yakub’ca bir tavırla “Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah`tır” diyememek ve Eyyub’ca bir tavırla “Şüphe yok, bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi.

Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” münacatta bulunamamaktır sorun. Mücadelede (meselesine sahip çıkmada) sabır yerine mücadelesiz şikâyette diretmektir sorun.
Yaratılmışların en mükemmeli olarak bu mükemmeliyeti korumak için kimin ne yaptığı önemlidir. Ancak hadiseler karşısında sabır ve halini öncelikle âlemlerin rabbine bildirmeyen, münacatta bulunmayan hiçbir şey yapmıyor demektir. Daha sonra sabır ve münacatın ardından, yürüyen ayakların ulaşması istenen su kaynakları gelecektir. Yere vuran topukların altından berrak sular fışkıracak ve açılan yaraları yıkayıp temizleyecektir.


Münacat sesleri bir samimiyet kervanı oluşturduğunda hiç hesapta olmayan yollar açılacaktır. Dertli insanların dertlerine çare olacak liyakat sahipleri yetişecektir. Ancak öncelikle sabır ve münacat olmadan kuru bilgi yüküyle arzulanan faydaya ulaşmak mümkün olmayacaktır. Şu an bilgi sorununun yanında, ibadet, sabır ve münacat eksikliği yaşanmaktadır. Eksik olan gemi midir Nuh mu sorusu bence ciddi bir sorudur.


Nuh (a.s) hem sabırda, hem münacatta, hem mücadelede, hem projede eksiği olmayan biri olarak bir başka örnektir insana… Nuh (a.s) örnekliğinde meseleye baktığımızda günümüz insanında şikâyetin sabırdan önde olduğunu, şaşkınlığın kararlı duruşu çok geçtiğini, münacatın azaldığını görebiliriz. Haliyle Nuh (a.s)’daki aşk, teslimiyet, kararlılık ve münacat yok ve istenen gemiyi yapacak maddi-manevi veriler eksik…


Ferdin şikâyetine kervanların şikâyeti eklenmektedir…
Mesela özgürlük-hürriyet bir sorundur ve atıldığı kuyuda kendisini kurtaracak bir “kervan” beklemektedir. “Hükümetler” halka verdikleri sözlerde hürriyeti atıldığı kuyudan bulup kurtaracaklarını söyleyerek gelirler. Ancak “hükümet” olduktan sonra da şikâyet sürer. Demelerine göre kuyuyu bulmuşlardır ama “mutabakat” kovası ve zinciri eksiktir. “Hürriyet Yusuf’u” orada, kuyunun dibinde kendisini gözleyen, tamam seni kurtaracağım diyen “hükümet” kervanını aşağıdan gözlemektedir.


Kervan bütünüyle hükümetlerden ibaret değil ki, denebilir. Elbette doğru bir tespittir bu… Sivil toplum kuruluşları ayrı bir kervandır sorunların çözümünde ve kuyuya atılan Yusuf’ları kuyulardan çıkarmakta… Sivil toplum kuruluşları “kuyudaki Yusuf’ları” çıkarmak için ne gibi projelerle hükümetleri desteklemektedir sorusu da cevap bekliyor. Onlar da sabır, kararlılık, münacat, proje yerine şikâyeti tercih ediyorlarsa cemiyet, ülke ve dünyayı iyi bir gelecek beklemiyor demektir.


Şikâyet bir suç bastırmadır. Çözüm sabır dolu bir yürüyüştür. İçi boşaltılmamış bir insanlık ve Müslümanlıktır.
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
''VE SABRUN CEMİL'' Genelde bu Manayı Cenazesi olanlara yüklediler ve gazete köşelerinde bunun anlamını bilmeyen Ahmaklar dahi Böyle bir TAZİYE vermeye başladırlar..

''ŞİKAYET ETTİRMEYE SABIR'' ne kadar Manidar bir Cümledir ne kadar ''MUHKEM'' bir Manadır...

MUHKEM KALIN İNŞALLAH.
 
Üst Ana Sayfa Alt