Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Selefilik Hakkında Bildikleriniz Nelerdir?

S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
SELEFİYE NEDİR?

Selefiye, İslam tarihi boyunca iki şekilde
belirmiştir:

Birincisi: İki asıl (Kitap ve Sünnet) ile ilişkisi yönünden ilmi bir
menhectir.
Çünkü selefiye, hareket ve hayat için istenilen hükümleri elde
etmeye çalışırken sadece Kitap ve Sünnet’e başvurur.

İkincisi: Bu metodun uygulaması yönünden amel ve davranıştır.

Selefiye, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabının ilmen ve
amelen yürüdükleri yoldur. İşte Selefiye budur ve böyle olması gerekmektedir.
Allahu Teala’nın, bu ilmi ve ameli yola olan merhametinin belirtilerinden
biri, bu yol ile en üst seviyede ilişki kurmalarının bir sonucu olarak; kendileri
yol ile, yol da kendileriyle özdeşleşen kimseler ortaya çıkarmasıdır. İşte bu
meydana geldiğinde, bu yolun ismi, bunların şahsiyetleriyle ilişkilendirilip,
kendilerine bizzat yolun ismi verilen ve yolu uygulama konusunda herkesten
önde olan kişilere “Selef” denildi.
Tabiin, hedefe ulaştırmaları ve selef olmaları nedeni ile Rasulullah’ın
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabına uydular.
Tabiin’den sonra gelenler de, hedefe ulaştırmaları ve selef olmaları
nedeni ile Tabiilere uydular ve bu ittiba, bu şekilde devam etti. İkinci asrın
sonlarıyla üçüncü asrın başlarında bid’atların çoğalması ve özellikle de
bid’atçı kelam ehlinin, Kitap ve Sünnet ile ilişkili icat ettikleri yeni bir takım
yollar takdim etmeleri ve böylece işlerin karışması üzerine Ehl-i Sünnet, bu
yolu diğer yollardan, selefin yoluna uyan kimseleri de sonradan gelenlere
uyanlardan ayırdetmek için harekete geçti ve bu bağlamda ilim ehlinden
bazıları bu yolun öncüleri ve ölçüleri olarak kabul edildi.
İmam Kurci,
“Tenkih’ül-Füsul Fi’l-Usuli Ani’l-Eimmet’il-İsna Aşer’il-Fuhul” isimli eserinde
bu öncü isimlerin şunlar olduğunu zikreder: Malik, Şafi, Süfyan Es-Sevri,
Abdullah bin Mübarek, Leys bin Sa’d, İshak bin Raheveyhi, Ahmed bin
Hanbel, Süfyan bin Uyeyne, Evzai, Muhammed bin İsmail el-Buhari, Ebu
Zür’a ve Abu Hatim er-Raziyan.(1)
Tabi ki, bu konuda zikredilecek alimler sadece bunlardan ibaret değildir.

Ancak, diğer alimler bunlara tabi oldukları için sadece bunlar zikredilmiştir.
Buraya kadar yaptığımız açıklamadan sonra konuyu maddeler halinde

şöyle özetlemek istiyoruz:
1- Her sloganın altında gerçekler ve yalanlar olduğu gibi, Selefiye’de
de hem gerçeklik hem de gerçek dışılık bulunmaktadır. Bu nedenle kullanı-lan sloganın da önem ve zaruretine rağmen, sloganlara göre değil, gerçeklere
göre hareket etmek gerekir.

2- Selefiye, ilmi ve ameli bir yol olup, bu yolun önderleri Rasulullah’ın
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sahabeleridir. Diğerleri ise sahabelere tabidirler. Bu
nedenle, yanlışları düzelterek insanları doğruya iletme hakkı sadece sahabelere
aittir.

3- Selefiye’yi, hareket ve hayat hakkındaki anlayışının isabetliliğine
emin olunmayan bazı şahıslarda özdeşleştiren kimselerin hata ve inhiraflarını
ve yine Selefiye’yi bir örgüt, bir parti veya bir teşkilat olarak görenlerin
dalalet ve bid’atçılıklarını anlamamız gerekmektedir. Bundan daha sapık
olanlar ise, “falan kişi selefidir veya falan kişi selefi değildir” şeklinde Selefiye
ismini fertlerle ilişkilendirenlerdir. Yine Selefiye’yi kendine sempati duyulan
veya kendisine düşmanlık beslenilen fıkhi bir mezhep olarak görenlerin hata
ve inhiraflarını da anlamamız gerekmektedir.
Sihirbazların yolu, gerçekleri gizlemek ve insanlara olduğundan farklı
göstermektir. Sihirbazlar; her zaman, ya şeytana dayanan hayal yoluyla
insanların gözlerinde eşyanın suretini değiştirirler, ya da sözlü sihir yoluyla
zihinlerde eşyanın hakikatini değiştirirler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, bu iki gruptan da şiddetle sakındırmış ve ümmetini bunlardan gelecek
tehlikelere karşı uyarmıştır. Ehl-i Sünnet biliyor ki, insanlık tarihinin en
büyük sihirbazı; ahirzamanda ortaya çıkarak gözbağcılık ve hokkabazlıklarıyla
insanları Allahu Teala’nın Tevhid’i konusunda fitneye düşürecek olan
Deccal’dir. Mü’minlerin ona aldanmamaları ve göstereceği hokkabazlıkları
gerçekle karıştırmamaları için, onun gerçek yüzünü açıklayan bir çok hadis-i
şerif bulunmaktadır. Rahmet ve iyilik Peygamberi olan Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, bir hadis-i şeriflerinde yukarıda zikredilen sihirbazların her
iki kısmından da sakındırmıştır. İmam Ahmed’in, Müsnedi’nde Deccal ile
ilgili rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmaktadır: “Ümmetim hakkında Deccal’den daha tehlikeli olanlar ise;
sapık imamlardır.”(2)
Bu hadis ile Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir taraftan Deccal
fitnesini ortaya koyarken, bir taraftan da sapık imamların ortaya çıkarılmasının
gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bazı hadislerde, dünyadaki en büyük fitnenin Deccal olduğu rivayet
edilmekle beraber, bu hadis, sapık imamların fitne, kötülük ve fesad bakımından
Decca’lden de büyük olduğunu göstermektedir. O halde sapık
imamlar kimlerdir?İmam: İlmi veya ameli herhangi bir hususta kendisine uyulan kimse
demektir. Allahu Teala şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin,
Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de.”(3) İbn-i Kesir
Rahimehullah, alimlerin ayette geçen “sizden olan emir sahiplerine” ifadesi ile
ilgili açıklamalarını ve bunların alimler mi, idareciler mi olduğu hakkındaki
ihtilaflarını zikrettikten sonra, özetle bunların, hem alimleri ve hem de idarecileri
kapsadığını söylemektedir.
O halde sapık imamlardan maksat, hem sapık idareciler ve hem de
sapık alimlerdir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insanların salâhını bu
iki grubun salâhına bağladığı gibi, fesadlarını da onların fesadına bağlamaktadır.
İbn-i Mübarek Rahimehullah şöyle der: “Dini, hükümdarlardan, kötü
alimler ve rahiplerden başkası bozmadı.”
Alıntıdır;
1) Bkz: İbn-i Teymiye, Der’u Taarudü’l Akli ve’n-Nakl, 2/95-98
2) Senedi sahihtir.
3) 4 Nisa/59
 
S Çevrimdışı

Sa'd Bin Ebi Vakkas

Üye
İslam-TR Üyesi
Selefiyye (Arapça: السلفية), bir İslam dini mezhebi. Selefiyye mezhebi, akıl ve nakil (Kur'an ve Sünnet) konusunda mutlak nakle inanır, akli çıkarımları kabul etmez. İman esasları ile ilgili konularda Kur'an ve Sünnetteki açıklamalar ile yetinip bunları aynen kabul eder. Bu kabule müteşâbihler de dahildir, te'vîl (görünür anlam dışında bir başka anlamda kabul etme[1]) etmemekle beraber cisimleştirme (yani tecsîm) de yapmazlar.

Eş'arilik ve Matüridilik kurulana kadar, Sünni Müslümanlar itikadi yönden Selefiyyeyebağlı sayılırdı. Selefiyye itikadi konulara aklın karıştırılması konusunda Mu'tezile[2]; Mu'tezile mezhebi aklı birinci sıraya koymakla beraber akıl ile naklin çeliştiği durumlarda aklı kullanarak tevile gider ve genel olarak felsefeci bir tutum benimserken, Selefiyye mezhebi ise itikadi konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kur'an ve Sünnet) ile hareket eder. Müteşabihler konusunda, müteşabihi olduğu gibi kabul ederken kastedilen manayı insanların bilemeyeceğini, konunun manasını Allah'a havale ettiklerini belirtirler. Örneğin Fetih suresi 10. ayette (48/10) geçen Allah'ın eli ifadesini[3]"Allah bir eli olduğunu ayette belirtmiştir, buna göre bir eli vardır fakat bu elin keyfiyeti(nasıllığı)nedir biz bilemeyiz, bunu Allah'a havale ederiz" olarak cevaplandırırlar. Hiçbir şekilde tevile gitmezler.

Genellikle Hanbelî fıkıh mezhebine bağlı olanlar itikadda Selefidirler. Ancak Selefiler fıkıhta mezheb taklidini benimsemedikleri için kendilerini bir mezhebe bağlı saymazlar. 4 büyük imamı esas alırlar, hâdis ilmine ve alimlerine çok önem verirler, itikâd olaraksa İbn Teymiye'yi Şeyhülislam olarak görürler, ve dini belli bir konuda ihtilaf varsa genel görüşe yani icma'a uyarlar. Bugün Selefilerin en yoğun olduğu bölge Suudi Arabistan'dır.

İman Görüşü:
Büyük Selef alim ve muhaddislerinin iman konusundaki görüşü genelde şöyledir[4]:
İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve ameldir. Selefiyyeye göre amel imanın bir parçası olduğu için, eğer amellere gereken özen gösterilmezse, iman hem nicel hem de nitel açıdan azalır. Tam tersinde; eğer amellere çok fazla önem verilirse ve şahıs ameli yönden kendisini geliştirirse, imanı hem nicel hem de nitel açıdan artar.
Notlar

  1. ^ TDK Güncel Türkçe Sözlük, tevil
  2. ^ "Selefiyye", enfal.de URL erişim tarihi: 16 Haziran 2007
  3. ^ E. Hamdi Yazır'ın Türkçe Kur'an Meâline göre ayetin meâli şöyledir: "Her halde sana biat edenler ancak Allah'a biat etmiş olurlar. Allah'ın eli (kudreti) onların elleri üstündedir. Onun için her kim cayarsa yalnızca kendi aleyhine caymış olur. Her kim de Allah'a verdiği sözü yerine getirirse O da ona yarın büyük bir mükafat verecektir." E. Hamdi Yazır eli ifadesini Selefiyye gibi ele almayıp kudreti şeklinde parantez içinde açıklamada bulunmuştur. Bununla birlikte Selefiyye gibi çeşitli mezheplerde, maddedeki metinde açıklandığı gibi, bu ve benzeri ifadeler daha zahirî boyutta alınır, aklî bir şekilde tevil edilmez.
  4. ^ sf 24-26, "İman-Küfür Sınırı", Ahmed Saim Kılavuz. Marifet Yayınları, İstanbul, 1990.
 
S Çevrimdışı

Sa'd Bin Ebi Vakkas

Üye
İslam-TR Üyesi
Vahhabilik:
Vahhâbîlik (Ar. وَهابِية), ismi genellikle sûfîlerin selefîlere ve selefîlerden etkilenenlere takdığı bir lakaptır. Vahhâbî olarak tanımlanan kişilere îtikatta hangi görüşte oldukları sorulduğunda Ehl-i Sünnet olduklarını veya selefî olduklarını belirtirler. Vahhâbîlik ismi Suudi Arabistan'ın Necd bölgesinde doğmuş olan Muhammed bin Abd ul-Vahhab'tan gelmektedir. Kendisi döneminde birçok insanın sûfîlikten dönmesine ve ilk Müslüman nesli olan sahâbe ve ilk imamların akîdesine girmesine sebep olmuştur. Kendi döneminde birçok insanın hayâtında değişiklikler yapmış olan bu âlim, Suûdi Arabistan'ın kurulmasına etkisi olmuştur. Bugün Ehl-i Sünnet çizgisinde gidenler Muhammed bin Abd ul Vahhab'ın "Kavâid ul-Erbaa", "El-Usûl us-Salâse" gibi birçok eserini ve târihteki ünlü selefî âlimi İbn Teymiyye'yi okurlar. Suudi Arabistan'da yaygın olup bütün Dünya'ya yayılmaktadırlar.
 
F Çevrimdışı

Fuad

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH razı olsun kardeşlerim.
Elinize yüreğinize sağlık . bu güzel açıklamalarızdan dolayı,
Selefi kardeşlerimin bazı 'aşırılıkları'! olsada kendilerini ALLAH için seviyorum.
Rabbim bizlere Hakkı hak olarak bimeyi ve Ona uymayı,
Batılı da batıl olarak bilmeyi ve ondan kaçınmayı lutfetsin. amin
selamun alykum
 
A-LoneLy Çevrimdışı

A-LoneLy

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
peki , selefi ve vahabi ile arasinda fark nedir? Evet onlar Kuran ve sunnet isiginda gidiyorlar. Imam'lardan hanbel ve diger alimleri benimsiyorlar , buna sozum yok amma velakin:S insanlarin ortaya fitne atmasi beni uzuyor.Acaba kendilerine vahabi degil de , selefi adi mi veriyorlar:S Kafam cok karisik... ve hanefi alimlerini yazarsaniz sevinirim. bir de hanefi alimlerinden tavsiye ettiginiz kitaplar.Vesselam.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Soru diyorlar ki: Bu soruyu okumanızı isterim. Ey filanca Ondan gafil olmanı istemem. Faziletli Şeyh Salih Allah ona iyilik versin.Orda ilim talebelerinden bir grup bazı gençler hizipleşiyor ve selefin tekelinde oldular. Ve kardeşlerini siddetle taasub görüşlerine davet ediyorlar ve körü körüne bir şeyin peşine takılıp gidiyorlar.Diyorlar ki:Selefilik nedir ?

Cevap:Selefiyye?Kim selefin menheci üzere olursa.Allahu Teala buyuruyor ki:“İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içi...nden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır.”Tevbe 100.

Ve yine Allah Teala buyuruyor:“Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler:“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma!Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” Haşr 10.

Selefilik demek.Selefilik sahabeye ,tabiine etbaüt tabiine ve faziletli olan asırdakilere (ilk üç asır) tabi olmakladır.Bunlar selefilerdir.(burada bir kelime anlaşılmıyor).Ancak ben gençleri şuna davet ediyorum. Bazı ilim talebeler birbirlerini şu lakablarla çağırıyorlar. Bu selefi, bu cemaat,bunlar kardeşlerim ve hakeza… ben bu görüşte değilim. Çünkü bu müslümanlara ve müslüman gençler karşı övünme oldu. Alınması gereken Allahın kitabına , rasulunun sunnetine ve selefin menhecine kim sariliyorsa o bizim kardeşimiz olur.
 
I Çevrimdışı

islamolmak

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum selefilik hakkında sadese şunu yazacam ehli sunnet vel cemaat olan her kişi aslında bir selefıdır selefı takipci demektir kuranda hz.Musa a.s. ın kıssasında fıraundan ve onun peşinden ona uyanlardan(selef)lerınden bahsedılır.4 mezhep imamıda kuran ve sunnet yolunda oldugu ıcın bunlarda selefıdır.selam ve dua ıle es esselamun aleykum
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt