Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Seküler İslamcılığın Dini Payandalığının Sınır Tanımazlığı…Hilal-Yıldız İslam’ın Şehadet Kelimesini mi Sembolize ediyor?

Burhanuddin Aldiyaî Çevrimdışı

Burhanuddin Aldiyaî

Aktif Üye
İslam-tr Yazar
Seküler İslamcılığın Dini Payandalığının Sınır Tanımazlığı…
Hilal-Yıldız İslam’ın Şehadet Kelimesini mi Sembolize ediyor?

Payanda.jpg

Evvela şunu açıkça söylemek isterim ki itirazım kimin neyi savunduğuna, kimin neye inandığına değildir. İsteyen laikliği benimseyip savunur, isteyen herhangi bir partiyi savunur, hatta isteyen putçuluğu savunur. Sonuçta herkes şunu biliyor ki ölüm sonrası bir hesap olacak ve herkes bu hayattaki söylem ve eylemlerinin hesabını verecektir. Öyle ki, kendini inançsız ateist diye tanımlayanlar bile bir muhasebenin olmayacağını kesin bir şekilde söyleyemiyorlar. Diğer taraftan İslam da kendini kimseye dikte etmiyor, aksine bu, beşeri ideolojilerin özelliğidir. İslam sadece kendinin açıkça ifade edilmesini istiyor. Sonra isteyen inanır, isteyen inkâr eder. Kur’an bunu defaatle vurgulamaktadır. Örnek olarak Allah Teâlâ Kehf Suresi’nin 29. ayetinde; «De ki: Hak Rabbi’nin katındandır; artık isteyen iman etsin, isteyen kâfir olsun.» diye buyurur. Yine Kur’an tekrarla en başta Peygamber ﷺ’e; «Elçimizin tek yükümlülüğü açıkça tebliğ etmektir.» [Maide 92, Nahl 35-82, Nur 54 vb.] diyor. Orada da kalmıyor ve Peygamber ﷺ’e; «Hatırlat, zaten sen sadece hatırlatıcısın, onlara musallat edilmiş değilsin.» [Ğaşiye 21-22] diyor yani kimseyi iman etmeye zorlayama yetkin yoktur demek istiyor. Dolayısıyla biz de ancak hatırlatırız, gerisi herkesin kendi tercihidir.

Benim asıl itirazım, her şeye dini bir kılıf uydurulmasıdır. Yahu neyi savunuyorsan mertçe ve dürüstçe savun, niye illa getirip İslam’a yamıyorsun? Laikliği savun, ırkçılığı savun, ırk adına mevcut devleti, devlet ideolojisini savun senin bileceğin iştir. Sonuçta günahı da sevabı da senindir. Ancak her şeye İslam’dan kılıf uydurmaya kalkışmayın. Bu din sizin çıkar savunma aletiniz değildir. Allah’tan korkmuyor, Peygamber ﷺ’den utanmıyorsanız bile en azından koyu laikler kadar mert olun. Kaldı ki mevcut devlet hukukuna göre bile devletin herhangi bir şekilde din ile bağdaştırılması suçtur. Hatırlıyorum eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Türkiye için İslam ülkesi gibi bir laf etmişti. Dönemim Cumhurbaşkanı Sezer hemen; Sayın Powell özür dilemelidir, TC laik, demokratik bir hukuk devletidir mahiyetinde bir açıklama yaparak, devletin İslam ile bağdaştırılmasına şiddetle itiraz etmişti, üstelik yabancı birisine. Sistemin kendi yararına olacak şeylere ses etmiyor olması, gerçeği değiştirmiyor ve lafta kaldığı sürece de bir sıkıntı oluşturmuyor.

Mevzuya gelirsek, bu görseli bir kardeşim göndermiş, vatandaşın hesabına baktım, kaldırmış. Belli ki sınırı iyice aştığının anlaşıldığını fark etmiş. Seküler İslamcılığın dini payandalığını yapan bu tip adamlar, her duruma yeni bir dini kılıf uydurma hususunda artık pispor olmuşlar. Düne kadar Türkiye İslam’ın son kalesi, Müslümanların son umududur, Türkiye Arakan, Filistin… mazlumlarının hamisidir, Türkiye düşerse Gazze düşer gibi bir sürü laf kalabalığı yapıyorlardı. Ne var ki ilk sınavda bütün maskeler indi, herkesin ileri sürdüğü iddialar suya düştü ve TC’nin değiştiğini sananların birçoğu pişman oldu. Ancak şu veya bu şekilde başka göbek bağları olanlar, her koşulda argüman üretmeye devam ediyor ve bunu da çok iyi yapıyorlar. Seküler İslamcılık bayrağı altında ırk adına sahiplendikleri laik TC için her türlü argümanı üretmekten geri durmuyorlar. Üstelik bütün hizmetlerine rağmen, kendini mevcut sistemin sahibi kabul edenler bile bunlardan hiç haz etmiyor. Bu vatandaş bir ara Peygamber ﷺ’in bir hadisini de tahrif ederek, TC ordusunun Kudüs’ü kurtaracağını ileri sürüyordu. Hâlbuki aynı hadisler Konstantiniyye’nin tekrar fethedileceğini haber veriyor [örn. İbni Mace: 4091, İbni Hibban: 6939]. Bırakın laf güzafı, eğer gerçekten İslam adına bir samimiyetiniz varsa ve erkekseniz, devletin herhangi bir kanununun İslam şeriatı ile değiştirilmesini dile getirin. En başta bayrağı altına girdiğiniz seküler İslamcıların size neler yapacağını görürsünüz ki aslında bu hususta tecrübesiz de değilsiniz hani…

İslam’ın tek sembolü var, o da “tevhid” yani bütün hayatın her alanında sadece ve yalnızca Allah’ı gözetmek, O’nun hükümlerini hayatın temeline koyup mihenk taşı yapmaktır. Onun dışında mahlûkattan herhangi bir sembolü falan yoktur. Hilal ve yıldız sembolü ise, milattan önce bile birçok putperest toplumda vardı, tarih boyunca bir yerlerde hep sürdürüldü ve beşeri ideolojilerin hâkim olduğu günümüzde de birçok ülkede özellikle bayraklarda kullanılıyor ve daha çok laikliğe gönderme yapıyor. Bir İngiliz’in çizdiği çoğu Arap bayraklarında hatta Singapur, Nepal, Brunei, Moğolistan gibi hiç İslam ile alakası olmayan ülkelerin bile bayraklarında hilal ve yıldız vardır. Onun dışında sadece hilal veya sadece yıldız, başta İsrail ve AB olmak üzere birçok ülkenin bayrağında da bulunuyor. Vikipedi’de bulunan şu makaleden Hilal ve yıldız - Vikipedi hilal ve yıldızın kısaca tarihi geçmişine bakabilirsiniz.

Bilindiği kadarıyla İslam âlemi içerisinde ilk defa Osmanlı’da, başta sancak olmak üzere, minare vb. birçok yerde kullanılmıştır, ne zaman kullanılmaya başlandığı da bilinmiyor. Bunun da İslam ile hiçbir alakası yoktur. Olsa olsa, Osmanlı kendini Bizans’ın da mirasçısı olarak gördüğü için olabilir. Öyle ki Fatih’in Konstantinopolis’i feth ettikten sonra kendini Roma İmparatoru olarak gördüğü, tarihçiler tarafından da kabul edilen bir gerçektir. Nitekim Şihabüddin Mercanî, değerli kitabı 'Vefiyetü’l Eslaf ve Tahiyatü’l Ahlaf' adlı kitabında şu önemli tespitlerde bulunmaktadır: “Hilal suretinin mescit minarelerinin üstüne konulması, bidattir. Osmanlı Devleti’nin hükümdarları hilal şeklini, Kayserlerden (Sezarlardan) alıp resmi bir alamet olarak kullandılar.” Makalede görüldüğü üzere hilal ve yıldız sembolü, MÖ 1. Yüzyıldan beri Bizans'ta birçok şeyde kullanılıyormuş. O yüzden bırakın bu ayakları, öyle ecdad mecdad diye günümüzde daha çok laikliği sembolize eden bir takım sembolleri, ırk adına sahiplendiğiniz için beşeri ideolojilerin anlamlandırmasından çıkaramazsınız. Son İslam şeriatının şehadet kelimesinin iki bileşenine yorumlamak ise, en hafif tabirle hayâsızlıktır, haddi aşmaktır. Irk adına koyu laiklerle giriştiğiniz mücadelede seküler İslamcılığı savunacaksınız diye artık bütün sınırları aşmaya başladınız. Düzenin her şeyine İslam’dan kılıf uydurmaya koyuldunuz.

Başka bir kardeşim de, arkasında koca bir dini kitaplar kütüphanesi gözüken sarıklı, cübbeli bir sakallının videosunu göndermiş, “hocam bu gidiş nereye” diye soruyor. O da aynen seküler İslamcılığın papağanlığını yaparak diyor ki: “Bunlar laikliği din düşmanlığı olarak, dine karşı olarak simgeliyorlar. Bunlar laikliği ateist olarak simgeliyorlar. Hâlbuki laiklik, bir devlet üzerinde diline, dinine, ırkına, rengine, milliyetine bakılmaksızın eşit muameleyle o devlet üzerinde efendim yaşamlarını sürdüren insanlar, eşit kanunlarla. Laiklik bu.

Allah aşkına size ne içiriliyor böyle? Hadi her şeyi geçelim, laiklik bu ülkede söylediklerinin hangisinin teminatı olmuş, hangisini sağlamıştır? Sistemin kendine meşruiyet zemini yaptığı ideolojik ırk ve geliştirdiği dil dışında hangi dile, ırka, milliyete eşit muamele yapılmıştır? Moiz Kohen gibi Yahudilerin, Ziya Gökalp gibi dinsizlerin üretmesi olan ideolojik Türkçülük ve ideolojik dili dışında, laiklik kime eşit muameleyi getirmiştir? Sistemin kendi tanımlaması, kanunları vs.’inde böyle bir şey var mı? İslam ile şereflenmiş kavmi Türklüğü ve dilini dahi kabul etmez. Sırtladığınız selüler İslamcılık bile bunun dışına çıkmaz. Sizin kendi kendinize uydurduğunuz vakıa ile alakası olmayan laftan ibaret tanımalarınız bir şeyi değiştireceğini mi sanıyorsunuz? Dahası hesapta İslami bir dava güttüğünü söyleyen sizin gibiler bile sistemin tabularını aşabiliyor musunuz? Sistemin meşruiyet zemini olan ırk ve dil dışında başta bir ırk, milliyet ve dile yaşama hakkı tanıyor musunuz? Din de bugün dahi vicdanların ve mabetlerin dışına çıkarılmasına izin veriliyor mu?!..

Son olarak, sistemin size bir cennet vaadi yok, siz de sistemin değerlerine İslami kılıflar uydurarak İslamlaştırmış ve eğer umduğunuz oysa, Allah’ın rızasına ulaşmış olmazsınız. Yok, eğer amacınız başka ise o zaman mert olun, münafıklık yapmayın ve en azından bilinçsiz gariban insanları kandırmayın. Mertçe istediğinizi benimseyip savunabilirsiniz. Mevcut sistemin sahipliği hususunda mücadeleye giriştiğiniz koyu laikler kadar dahi olsa, dürüst olun, dini alet etmeyin ve hiç olmazsa onlar gibi kendinize dinden bağımsız bir mantık uydurun. Yoksa hem nalına hem mıhına olmaz, en başta kendinizi kandırmayın. Bu şekilde İslam olmaz, İslam’ın temel kaynakları orada duruyor. Herkesin kaynaklardan bağımsız kendine göre uyduracağı bir din, adı üstünde onun uydurmasıdır. Tamam, kendinize bir din de uydurabilirsiniz ki zaten Kur’an’a göre hayata müdahalesi olan her sistem bir dindir. Bunun tamamen uydurma olması ile, aslının vahye dayanıp sonradan tahrif edilmiş olması arasında bir fark yoktur. Ancak uydurma inancınızın adını İslam ile karıştıramazsınız. Mesela İsrailoğulları İslam’ı tahrif ettikten sonra kavmi bir din olarak Yahudilik dediler. İsa ﷺ’i takip ettiğini söyleyenler, Hıristiyanlık adını verdiler. Çok hevesliyeyseniz, siz de karma inancınıza bir ad uydurabilirsiniz. Ancak İslam adını kullanamazsınız. Yoksa en başta bunun hesabını Allah’a veremezsiniz, eğer gerçekten Allah’a ve ahiret gününe inancınız varsa!...
Burhanüddin Aldiyaî
 
Son düzenleme:
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
CezakAllahu hayran hocam ellerine, klavyene sağlık . Rabb'im ecrini misliyle versin.

İSLAM'A GÖRE BAYRAK ve MÜSLÜMANIN TAVRI
 
Üst Ana Sayfa Alt