Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Şehidlerin Dünyaya Tekrar Dönüp Savaşmaları (Soruya Cevab)

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
ŞEHİDLERİN DÜNYAYA TEKRAR DÖNÜP SAVAŞMALARI
ve
Bâzı Milli Ütopik Efsanelerimiz

7pt6.jpg

Allahın şeriatı için cihad ederken şehid olan muvahhid müslümanların öldükten sonra hiç bir insanın bilip anlayamayacağı başka bir hayat ve ahirat yaşantısına geçmesine rağmen (Bakara 154), Hakkında Kuran ve sünnet deliller olan bir meselede heva ve hevesinden görüş bildirmek ancak o kişinin yaşadığı toplumdaki efsanelerden etkilendiğini , etkilenerek din belirlediğini göstermektedir !.
Şimdi meselemize gelirsek ;

Yüce yaratıcı (Rabb) ve yegane hüküm koyucumuz (İlah) Allah (cc), Kur'an-ı Kerim'de Muvahhid kullarına şöyle seslenmektedir:
"Allah yolunda öldürülenler için "ölüler demeyiniz. Aksine onlar diridirler. Fakat siz (onu) anlayamazsınız."(Bakara 154)

Ayetin zahirinden de anlaşıldığı gibi Allah(cc) yolunda öldürülenler ancak şehid diye adlandırılır.
Allah yolunda öldürülenlere şehid denmesinin sebebi Allah'ın (cc) nimetlerine ve cennete şâhid olub orada diledikleri gibi gezinmeleridir. Bundan dolayı onlar Rabbleri kattında diridirler denmiştir.
Yalnız şunu belirtelim ki Şehidler ayette de ifade edildiği gibi diridirler fakat biz onların bu diriliğini anlayamayız.

Türk halkının ağzında dolaşan efsanevi ve ütopik bazı meşhur rivayetler bizlerin de kulaklarına gelmiştir. Bunlar genellikle insanları İslama ısındırmak , sevdirmek ve inandırmak gibi maksatlarla yanlış yöntemlerle çıkmış hikayelerdir . Onlardan bir kaçını sayacak olursak; Kıbrıs (1974 Laik Türk/ Hırıstiyan Rum) harbinde bir çavuş yeşil sarıklı bir adamın düşman askerleriyle savaştığını görmüş, onunla tanışmış. O adam kendisinin Hakkari’de falanca mezarda yatan adı soyadı şu, şu olan biri olduğunu söylemiş.
Savaştan sonra Çavuş, Hakkari’ye gitmiş mezarlığı bulmuş ve o adamın üzerinde adı yazılı mezarını da bulmuş. Hatta mezarı açtırıp bakmış, o adammış!
Belki savaşta hatıra fotoğrafı da çektirmiş mezardakinin o olduğunu bununla isbat etmiş bile denilebilir.
Dinleyen kişiye, inanmamaya çıkış noktası bırakmayacak kadar ustaca uydurulmuş bu hikayeler, memleketimizde 7 kapıya dağıtılmazsa evin yanar, canın yanar yazılı kağıtlar kadar ürkütücüdür.

Bir başka örnek (Şanlı demeyi aman ihmal etmeyelim); Urfa’daki balıklı gölde yüzen hayvanların Kıbrıs harbine iştirak ettikleri, o günlerde gölde hiç balık kalmadığı, savaş bittikten sonra da göle dönen balıkların yaralı olduğu, hatta o günden sonra balıkların eğri büğrü ve yanık izli oldukları gibi safsatalardır.
O balıkların İbrahim aleyhisselamı yakmak için toplanan odunlar olduğuna inanmak gibi ve hatta o balıkların haram olup yenilemeyeceği gibi batıl birçok hikaye mevcuttur. Basit bir hikaye gibi gözükmesine, inansan ne olur inanmasan ne olur zannedilmesine rağmen Allah’ın kullarına helal kıldığı bir nimeti (balık) haram etmeye yol açan bu sapkınlıklar Müslümanların birileri tarafından aptal yerine konmasına ve İslâm dininin böyle acaibliklerden ibaretmiş gibi algılanmasına sebeb olmaktadır.
Hatta durum o kadar kritik bir noktaya gelmiştir ki Allah'ın hükümlerini inkar eden adam dinden çıkacağından korkmaz da bu tür hikayelere inanmazsa dinden çıkacağını zanneder olmuştur. Bu acaiblikleri inkar ederse sanki vatan haini gibi memleket haini olacağını sanan pek çok Urfalı gördüm. Bu işin arka planında şöhret ile birlikte turistik ve ticari kaygıları olduğu da göz ardı edilemez.

Bir başka balık hikayesi daha sunacağım ama bizim meşhur balıkçı Temel'in memleketi Trabzon bu konuda hayli geri kalmıştır(!)
Kayseri'nin Taçın Köyü'nde bir tepenin köye bakan yamacından çıkan su Sıvgın'a doğru akar. Burada yaşayan bir köylü dedesinden dinlediğini söyleyerek şunları anlatmıştır:
Bu kaynaktaki balıklar 2. Dünya harbinde savaşmaya gitmişler ve suda hiç balık kalmadığı gibi kaynak da kurumuş, sular çekilmiş. Harb bittikten sonra suyun kaynamasıyla birlikte balıklarda kimi şehid kimi gazi memlekete dönmüşler!
Halbuki o köylü 2. Dünya harbinin, Almanya'lı Hıristiyan Hitler'in, Rusya ve diğer Avrupa'lı Hıristiyan'larla yaptığı Hırıstiyanlar arası bir savaş olduğunu bilse idi bu hikaye başlamadan biterdi.

Daha önce şehid olmuş birilerinin de tekrar savaşmaya geldiğini anlatan hikayeler çoktur. Bu tür rivayetlerin ağızdan ağıza yaygın olması, anlatanların çokluğu vesaire gibi durumlar, onlara inanmadan önce araştırmayı daha da kaçınılmaz kılmaktadır.
Konu müslümanlara savaşta Allah'ın yardım göndermesi olarak kabul gördüğüne göre bunun İslâm diniyle sahih yönden bir alakası var mıdır yok mudur araştırmak gerekir. Bu araştırmanın yapılacağı alan da elbette Kur'an ve sahih sünnettir.
Türkiye'de son yıllarda Başta Nurcu diye isimlendirilen tarikatler olmak üzere, pek çok tasavvuf ehli tarafından Çanakkale'de v.s. yapılan savaşta şehidler geldi savaştı" gibi sözler batıl olmasına rağmen reklamı yapılarak reyting elde edilmeye çalışılmaktadır. Çünkü ölmeden şehidlik olmaz. Ehl-i Sünnet inancına göre ise ölen kişi bir daha dünya ya dönemez.

Onların diriliği , müslümanın iki kaynağından biri olan Rasulullah'ın (s.a.v.) sünnetinde şöyle ifade edilmiştir:
"Abdullah İbni Abbas (r.anhuma)dan; demiştir ki: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Uhud'da kardeşlerinize (şehidlik) isabet edince Allah onların ruhlarını yeşil kuşların içine yerleştirdi. (Bu ruhlar yeşil kuş suretindeki taşıyıcılarına binerek) cennet nehirlerine uğrar meyvelerinden yerler (sonra), arşın gölgesinde asılı olan altından kandillere dönerler.
(Şehidler) Yediklerinin, içtiklerinin ve kaldıkları yerin güzelliğini görünce,

"Bizim cennette diri olup da (Şehâdetten dolayı cennet nimetleriyle) rızıklandırıldığımızı, cihada yönelmeleri ve harbden korkub kaçmamaları için (dünyada bulunan) kardeşlerimize iletecek kim var? derler.
(Bunun üzerine) Her türlü noksan sıfatlardan munezzeh olan Allah: (bunu) sizden onlara ben eriştireceğim" buyuracak.
(Nitekim) Allah: "Allah yolunda öldürülenleri ölü zannetmeyin...." (Âl-i İmrân, 169) (mealindeki) ayeti kerimeyi sonuna kadar indirdi."

(Ebu Davud (9/513-514) K. Cihad Bab: 25 Hadis no: 2520)

Bu hadisin zahirinden de anlaşıldığı gibi Şehidlerin kendilerine has bir kabir hayatları vardır. Şehidler şehadetlerinin ardından dünyaya dönmek isteseler bile bu olmaz.

Cabir bin Abdullah (r.anh) dan rivayet edilmiştir; diyor ki:
Rasulullah (s.a.v.) bana rastladı ve "ya Cabir!" buyurdu, "neden seni kırgın görüyorum?
Bunun üzerine "Ya Rasulullah! babam şehid düştü ve geride ıyâl ve borç bıraktı." dedim.
Rasul-u ekram, "Babanın Allah tarafından nasıl karşılandığını sana müjdeleyeyim mi?" buyurdu.
"Evet, ya Rasulullah!" dedim.
Buyurdu ki: "Allah, bir kimse ile ancak perdesinin arkasından konuşmuştur. Fakat babanı diriltmiş ve onunla yüz yüze
(perdesiz elçisiz) konuşarak "dile benden, sana (dilediğini) vereyim!" buyurmuştur.
O da "Ya Rabb'i!" dedi, "Beni diriltirsin ve senin uğrunda ikinci kez öldürülürüm!"
Allah (cc) şöyle buyurdu: "Ne var ki onların tekrar (dünya hayatına) dönmeyeceklerine dair benim sabık (önceden aldığım) hükmüm vardır."
Ve şu ayet indirildi: "Allah yolunda öldürülenleri birer ölü sanma..".

(Tirmizi(5/128-9) K. Tefsirul Kur'an bab.4, Hadis no: 3196, Hasen-garib)

Hadisten de anlaşıldığı gibi, şehid olan her ne kadar Allah yolunda ikinci bir kez daha ölmek için dünyaya dönmek istese de onun bu isteği yerine getirilmez, çünkü ölenlerin bir daha dünyaya dönmeyeceğine dair Allah'ın hükmü vardır.

Kur'anı Kerim'de ölülerin tekrar dünyaya dönmeyeceğine dair Allah c.c. şöyle buyurmuştur :
Onların her birine ölüm geldiğinde: "Rabb'im, beni döndürün!" der.
"Belki geride bıraktıklarımla salih amel işlerim."
Asla! Bu onun söylemiş olduğu bir sözden ibarettir. Onların önünde de dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır
." (Mûminûn 99-100)

Şehidlerin öldüğünde bulunacağı ortamı Rasulullah'ın başka bir hadis-i şerifinden görelim:

Mesrûk (r.anh) Abdullah'a bu âyette zikredilen şehidlerin halini sormuş, o şöyle cevab vermiştir:
Biz de bunu Muhammed (s.a.v.)'e sormuştuk. Bize şu cevabı vermişti:
"Şehidlerin ruhları yeşil kuşların karnındadır. Onların arşa asılı kandilleri vardır. Diledikleri gibi cennette serbestçe dolaşır, sonra o kandillere geri dönerler"
(Muslim, İmâre, 121; Ebû Davûd Cihâd 25; Tirmizî, Tefsiru Sure, 3/19; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Cihâd, 16)


Şehidliğin fazileti hakkında ise şu hadis-i şerifler mevcuddur:
Muhammed (s.a.v.)'in, şehîd olmanın fazileti hakkında söylemiş olduğu iki hadisin meali de şöyledir:
"Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehid mustesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehid olmayı) temenni eder"

(Buhârî, Cihâd 6; Muslim, Imâre,108,109; Neseî, Cihâd 33).

"Muhammed'in nefsi, elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim"
(Buhâri, İman, 26; Muslim, Imâre, 103, 107; Neseî, Cihad, 37).


Cennetle müjdelenen sahabeler için bile öldükten sonra savaşmaya geleceğine dair bir inanç bulunmamasına rağmen, savaşta ölülerin yardıma geleceğine inanmak Şamanizm inancında olduğu gibi, ölülerin ruhlarının öldükten sonra da yakınlarının yardımına geleceği inancı gibi ve Budizm'de inanılan ruhların tenasuhu inancı (reenkarnasyon : ölünün yeniden hayata gelmesi ve ruhun bir başka sağlam bedenle) yeniden hayat sürmesi gibi ve Yunan mitolojisinde bulunan kendilerinin insanlardan uzakta Olympos dağında yaşadığına ve insanların yardımına geldiğine inanılan Yunan Tanrıları gibi batıl olan Gavs inancından kaynaklanmaktadır.
Gavs yardım istenildiğinde hemen yardıma yetişen demektir ki ölüsü de dirisi de yardıma gelir diye inanılmaktadır.
Bu inanç keramet hastası bazı sapkın sufileri şeytanın ulaştırdığı son noktadır. Bu terim Rasûlullah (s.a.v.)'in öğrettiği İslâm dininde yoktur.
Kendisine İstiğase edilen (yardım istenilerek sığınılan) sadece Allah’tır. Halbuki tasavvuf terimleri sözlüğünden ve evliyanın menakıbı (menkıbeleri) kitaplarından bu sıfatın şeyhlere nisbet edilerek Allah'a (c.c.) şirk koşulduğunu fazlaca görebilir ve hatta bunun tasavvufun amentüsü olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz.
İşte bu şeyhlerin menkıbelerinde anlatılan, ölmüş bir Gavs'ın (haşa) çamura çöken eşeği bile çıkarmaya geldiğine inanmak onların savaşa iştirak edeceklerine inanmayı (onlar açısından) kaçınılmaz kılmaktadır. Oysa bu batıl bir inanıştır.
Evliyanın ölüsünün dünyaya yeniden döneceğine bir delil bulamayan bu kimseler meseleyi biraz daha çetrefilli şekilde karıştırarak anlatınca "ben anlayamıyorsam demek ki çok ağır bilgiler vardır, doğrudur" anlayışındaki cahil kimseler için halleder gibi yapıp göz boyamaktadırlar.
Ölmüş olan evliya nasıl dünyaya dönebiliyormuş derseniz; Allah "şehidlere ölüler demeyin, çünkü onlar diridirler ve Rabb'leri katında rızıklanmaktadırlar" buyurmuştur, derler ve o halde falanca evliya diri olduğuna göre elbet yardıma gelir demektedirler. Bu kandırmacaya, "ayet denince hangi mana yüklenirse yüklensin kabul etmek gerekir" zanneden batıl manaları da sorgulamayan insanlara belki yutturabilirler. Fakat bu iddialarıyla sorumuzun dünyaya nasıl dönebiliyorlar kısmına cevab vermemiş ve şehidlerin diriltildiği deliliyle de bahsettiği evliyayı şehid(!) etmiştir.
Bunlar hem arızalı bir anlayışın tezahûrudür hem de kendi içinde çelişkilerle doludur.
Bu çelişkilerini şöylece sıralayabiliriz:

1_ Evliya dedikleri kimseler şehid değildir

2_ Onlar hayattayken bile zorda kalan din kardeşlerine sırt çevirmiş, cihada iştirak etmemişlerdir ki öldükten sonra buna yüzleri olsun. Bu gün bile durum bundan ibarettir. Müslümanları katleden kafirler post düşkünlerinden gayet memnundurlar. Gerçi bu konuda bazı sanal mucahidlerin gece rüyalarında cihada katıldıkları , yara bile aldıkları hikayelerini de duymamış değiliz.

3_ "Şehidlere ölüler demeyin çünkü onlar diridirler ve Rabb'leri katında rızıklanmaktadırlar" ayetinin tefsirine müracaat edenler görecektir ki ; Allah şehid olan kimseyi diriltti ve onu cennet nimetleriyle rızıklandırmaktadır, demektir. Baş taraftaki bahzettiğimiz ayet ve hadisler bu konuda delilimizdir.

4- Ayrıca şehidler bile savaşmak için dünyaya geri gönderilmezler, sadece bunu temenni ederler. Yine baş taraftaki bahzettiğimiz ayet ve hadisler bu konuda delilimizdir.


Allah (c.c.) Ahzab suresinde Hendek harbi sırasında yaklaşık 1 ay boyunca düşman karşısında yardımsız bekleyen ve artık tabir caizse homurdanmaya başlayan ve Allah'ın ve peygamberinin vaadi boşmuş diyerek veya biz evlerimizi korumaya gidiyoruz evlerimiz tehlikede diyerek cepheden ayrılan imanı zayıf kimseleri ve munâfıkları açığa çıkarıncaya kadar ve onlar müminlerden ayrılıncaya kadar şiddetli bir imtihanla o insanları sınamış ve sonra müminlere yardım olarak meleklerini göndermiştir.

Bu hadise bize mühim ipuçları vermektedir.
Allah melekleriyle kime yardım etmektedir sorusuna bu ayetlerden cevab bulabiliyoruz.
İmanında sebatlı, Allah yolunda neticesi ne olursa olsun peygambere itaatkar kimselere, meleklerle, rüzgarla ve yağmurla yardım gönderilmiştir. Daha önce de Bedir harbinde yardım etmişti.
Şimdi insanlar öyle hadiseler üzerine meleklerin yardımının geldiğinden bahsediyorlar ki sanki dersiniz asr-ı saadet ummeti gibi Tağuta kıyam eden bir ordudur! Nerde paşam nerde o günler ?
Allah’a kitaba küfredenlerin, namaz kılmanın başarıya engel olduğuna inananların komutasında, ben müslümanım demeyi iman zanneden, para için Müslüman öldüren, abdestsiz namazsız adamların, laik demokratik düzenlerin, kumarhane, faizhane (Banka), meyhane ve kerhaneyi resmen işleten ve ruhsat veren , fiş, fatura kesip vergi levhası astıran ve vergisini alıp Bel'amlarına ve saray yalakalarına yedirten küfür düzenlerini ayakta tutmak için yapılan savaşlarında yeşil sarıklı uzun sakallı melekler yardıma gelmiş miş de , şehidler de gelmiş miş. Bu hangi din ?
Yani anlatılanlara bakılırsa irticacı veliler ve melekler (haşa) Allah'ın Kitabı'na irtica diyen ve onunla mucadele eden kendi düşmanlarına yardıma gelmişler.
Daha yakın bir örneğe dönersek, 30 sene önce Rum zulmünden kurtarılan Kıbrıs insanlarının büyük bir kısmı bu gün kendilerine yasaklanan ve çirkin gösterilen islamı istemiyorlar. O memleket gûya kurtarıldıktan sonra Kur'an öğrenebilme yaşı 18'e çıkarıldı. Fuhuşhaneler, batakhaneler, kara paraların aklandığı en büyük kumarhanelerle mamur oldu. Mescidler günahsız hayvanlara ahır olmaktan kurtarıldı amma mescide gidecek kadar dinini bilen Müslüman kalmadığından bir kısmı yıkıldı, bir kısmı da günahkar hayvanların tepindiği düğün ve eğlence salonlarına çevrildi.
Velilerle, şehidlerle fethedildiğini söylediğiniz Kıbrıs'ın bu hale gelmesi için mi Allah meleklerini gönderdi ?
Hiç akletmez misiniz ?
Siz sanıyor musunuz ki Allah'ın adını yeryüzünden silmeye çalışan Ebu Cehil'ler emredince melekler de baş üstüne komutanım diyecek, silahını kılıcını kuşanacak ve yollara düşecek!
Hiç düşünmez misiniz; Allah'ı yeryüzünün işlerine karıştırmayız, O gökleri idare etsin diyen bu adamlara melekler, yerin dibinden mi çıkıp geliyor ?
Kur'anı ve Peygamberin sünnetini tanımamış adam, aklını da kullanamaz olmuş.
Din denince aklına gelenler safsata, hurafe, bir yığın ecüş bücüş hikaye. Evlerde duvarda asılı Kur'an neye yarıyor bilmem ki ?

Delillerimiz şunu göstermektedir ki, ölen kim olursa olsun tekrar dünyaya geri dönemez. İster şehid, ister peygamber, ister mûmin, ister kafir, isterse insanların Allah'ın sevgili kulu, salih kimse, Allah dostu diye adlandırdıkları her hangi biri ....
Şu kesinlikle bilinmelidir ki Şehid olsun olmasın Hiç ama hiç kimse öldükten sonra dünyaya tekrar gelemez!...


WhatsApp_Image_2019-07-24_at_16.46.49.jpeg

İlgili Konular:

ŞEHİDLİĞİN TÂRİFİ VE ŞARTLARI

https://www.islam-tr.org/konu/sehid-istismarciligi.7121/

KÜFÜR DUZENİNİ KORUMAK - ASKERLİK
https://www.islam-tr.org/konu/kufur-duzenini-korumak-taguta-askerlik.7850/

UÇMAYA KAÇMAYA - IŞINLANMAYA KLONLANMAYA SON :
İNSAN AYNI ANDA İKİ
(FARKLI) YERDE BULUNAMAZ

https://www.islam-tr.org/konu/tayy-i-mekan-safsatasi-ucmaya-kacmaya-isinlanmaya-klonlanmaya-son.7145/
 
H Çevrimdışı

huzeyme

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun hocam palaştığınız bilgilerden dolayı.
Ben Faruk Beşer'in yazısını defalarca okudum ve sizin yazdığınızdan pek fark görmedim.Siz delil getirerek olayı aydınlatmışsınız Faruk Beşer ise şehitler vs...'nin yardım edemeyeceğini söylemiş bir daha kontrol ederseniz hocam. Belkide ben tam olarak anlamamış olabilirim.
 
ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
Allah razı olsun hocam palaştığınız bilgilerden dolayı.
Ben Faruk Beşer'in yazısını defalarca okudum ve sizin yazdığınızdan pek fark görmedim.Siz delil getirerek olayı aydınlatmışsınız Faruk Beşer ise şehitler vs...'nin yardım edemeyeceğini söylemiş bir daha kontrol ederseniz hocam. Belkide ben tam olarak anlamamış olabilirim.
Abdulhak abi kardeş haklı bende senin söylediklerine aykırı bişey göremedim.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Kardeşler , Allah hayrınızı versin , gerçekten ben baş taraftaki soru kısmını okuyarak yorum yapmış kanısına varmışım .
Bu yüzden cevap verme gereği görmüştüm . Fakat yazarın böyle bir şey demediği sonraki açıklamasında izah etmiştir . Bu yüzden dolayı yazarla ilgili tenkid kısmını silerek böyle bir vebalden beni kurtarmış oldunuz. Tekrar sizlere teşekkür ediyor , ecrinizi Rabbimden diliyorum . s.a.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah ecrinizi zayi etmesin. Ne güzel hakkı görünce itaat etmek. Allah razı olsun.
 
ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
Kardeşler , Allah hayrınızı versin , gerçekten ben baş taraftaki soru kısmını okuyarak yorum yapmış kanısına varmışım .
Bu yüzden cevap verme gereği görmüştüm . Fakat yazarın böyle bir şey demediği sonraki açıklamasında izah etmiştir . Bu yüzden dolayı yazarla ilgili tenkid kısmını silerek böyle bir vebalden beni kurtarmış oldunuz. Tekrar sizlere teşekkür e diyor , ecrinizi Rabbimden diliyorum . s.a.
Allah razı olsun ahi.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Sadece şehidleri getirtmiyorlar; sofiler rabıta ile şeyhlerini bile getirtip yardım alıp gönderiyorlar.
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun Abdulhak hoca. şu aşağıdaki alıntı da bombaymış hakkaten :D

"Bir başka balık hikayesi daha sunacağım ama bizim meşhur balıkçı Temel'in memleketi trabzon bu konuda hayli geri kalmıştır(!)
Kayseri'nin Taçın Köyü'nde bir tepenin köye bakan yamacından çıkan su Sıvgın'a doğru akar. Burada yaşayan bir köylü dedesinden dinlediğini söyleyerek şunları anlatmıştır:
Bu kaynaktaki balıklar 2. Dünya harbinde savaşmaya gitmişler ve suda hiç balık kalmadığı gibi kaynak da kurumuş, sular çekilmiş. Harp bittikten sonra suyun kaynamasıyla birlikte balıklarda kimi şehid kimi gazi memlekete dönmüşler!
Halbuki o köylü 2. Dünya harbinin, Almanya'lı Hıristiyan Hitler'in, Rusya ve diğer Avrupa'lı Hıristiyan'larla yaptığı Hırıstiyanlar arası bir savaş olduğunu bilse idi bu hikaye başlamadan biterdi. "

Eh! safsatalara ufaktan kendini kaptırır, doğruluğunu araştırmaz isen bu örnek bile az gelir.
 
Üst Ana Sayfa Alt