Bir yerde karşılaştım,ruhların öldükten sonra fayda vereceğini söylüyorlardı?
Ruhların hala yaşadıklarını ve dünyadaki tesirlerini inkâr edenler, sadece beş duyu ile hissedilenleri kabul ettikleri için inkâr ediyorlarsa bilsinler ki bu düşünce materyalistlerin inancıdır, müminlerin değil..
Seyyid Muhammed Alevi el-Maliki Rahimehullah
“Bedenlerinin ölümünden sonra ruhların, bedenleriyle irtibât halindeyken yapamadıkları şeylere güç yetirebildikleri konusu, insanların birçoğunun görüşlerinin birleştiği hususlardandır, özellikle bir-iki kişinin ve bazı azınlıkların, kalabalık orduları bozguna uğrattığı çok görülmüştür. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in, Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallâhu anhumâ) ile birlikte geldikleri ve onların kutsal ruhlarının şirk ve zulüm ordularını bozguna uğrattığı çok kere rüyalara girmiş, görenler uyandıklarında, güçsüz ve az olan İslâm ordusunun, sayıca ve silahça çoğunluğa sahip olan küfür ordusunu bozguna uğrattığını görmüşlerdir.
[İbn-i Kayyim, er-Rûh, sh: 237]
Müfessir Âlûsî, Rûhu’l-Meânî’sinde,[2] işleri düzenleyip yönetenler hakkı için âyetinin tefsirinde, O’na göre bazı yanlış anlamalara cevap verdikten sonra şöyle diyor: “Evet, Allah celle celâlühû bazen dostlarından dilediklerine, ölmeden evvel olduğu gibi, öldükten sonra da dilediği kerâmeti verir ve Hakk Sübhanehû ve Teâlâ, hastayı iyileştirir, boğulmakta olanı kurtarır, düşmana karşı yardım eder, yağmur yağdırır ve bunu kerâmet olarak verebilir. Bazen de, o kişiye benzeyen bir sûret ortaya çıkarır ve o sûret, o kişinin hürmetine, günah olmayan şeylerden (Allah Celle Celâlühû) istenileni, isteyenin istediğini yerine getirmek için yapar…”
[Âlûsî, Rûhu’l-Meânî:30: 25]
Ruhların hala yaşadıklarını ve dünyadaki tesirlerini inkâr edenler, sadece beş duyu ile hissedilenleri kabul ettikleri için inkâr ediyorlarsa bilsinler ki bu düşünce materyalistlerin inancıdır, müminlerin değil..
Seyyid Muhammed Alevi el-Maliki Rahimehullah
“Bedenlerinin ölümünden sonra ruhların, bedenleriyle irtibât halindeyken yapamadıkları şeylere güç yetirebildikleri konusu, insanların birçoğunun görüşlerinin birleştiği hususlardandır, özellikle bir-iki kişinin ve bazı azınlıkların, kalabalık orduları bozguna uğrattığı çok görülmüştür. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in, Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallâhu anhumâ) ile birlikte geldikleri ve onların kutsal ruhlarının şirk ve zulüm ordularını bozguna uğrattığı çok kere rüyalara girmiş, görenler uyandıklarında, güçsüz ve az olan İslâm ordusunun, sayıca ve silahça çoğunluğa sahip olan küfür ordusunu bozguna uğrattığını görmüşlerdir.
[İbn-i Kayyim, er-Rûh, sh: 237]
Müfessir Âlûsî, Rûhu’l-Meânî’sinde,[2] işleri düzenleyip yönetenler hakkı için âyetinin tefsirinde, O’na göre bazı yanlış anlamalara cevap verdikten sonra şöyle diyor: “Evet, Allah celle celâlühû bazen dostlarından dilediklerine, ölmeden evvel olduğu gibi, öldükten sonra da dilediği kerâmeti verir ve Hakk Sübhanehû ve Teâlâ, hastayı iyileştirir, boğulmakta olanı kurtarır, düşmana karşı yardım eder, yağmur yağdırır ve bunu kerâmet olarak verebilir. Bazen de, o kişiye benzeyen bir sûret ortaya çıkarır ve o sûret, o kişinin hürmetine, günah olmayan şeylerden (Allah Celle Celâlühû) istenileni, isteyenin istediğini yerine getirmek için yapar…”
[Âlûsî, Rûhu’l-Meânî:30: 25]