Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Risale-i Nur Şirk Ve Şirk Çikmazi...şirk Risaleleri...

H Çevrimdışı

hzn_merve

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ey Ahmakul Humakadan Tahammuk Etmiş Ahmak Sarhoşlar!!! nedir bu sapık Risale peşine koştuğunuz?
 
M Çevrimdışı

musab99

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Insanlar malesef dusunme meleklerini yitirmisler. Akillari yok dusunmuyorlar. Bilgileri yok olcemiyorlar.

Cahil cahil konusup bir deliyi savunuyorlar. Madem o okadar iyi biliyorsunuz Kuran ve sunnet olculerinde risaleelerin icinde sirk olmadigini ortaya koyun. Insanlara iftira atmayin.

Simdi sizde saidi nursiye iftira etmeyin diyceksiniz ama said yazmis oldugu sirk sozleri ortada hadi savunun koyun orata delillerinzi
 
J Çevrimdışı

jasmine

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
''Niye şahsımı ziyarete geliyorsunuz?Benim yerime risale-i nuru okuyunuz.Bana bağlanmayınız risale-i nura bağlanınız.Ben aciz bir insanım,kusurlarım var.Risale-i nur Kuran'ın malıdır,ona bağlıdır.O size yeter.Ben de sizin gibi bir ferdim.Beni büyük bir zattır diye tanımayınız.Risale-i nurda konuşan delil ve bürhan hakikattir.'' (Kendisine gösterilen hürmet ve tazimden rahatsız olarak söylediği sözler)
''Bu dehşetli zamanda,eski zamanlardaki firavunların dünyevi şan ve şeref arzusuyla heykeller resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi bu zamanda enaniyet ve benliğin verdiği gafletle heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları tamamen kendilerine çevirmeleri ve uhrevi istikbalden ziyade dünyevi istikbali hayal edinmiş olmaları ile eski zamanda lillah için ziyarete mukabil,ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın dünyevi şan ve şerefine ziyade ehemmiyet verir,öyle ziyaret ediyorlar.Ben de risale-i nurdaki azami ihlası kırmamak için o ihlasın sırriyle kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum...''(Ölmeden önceki son arzusu)

Hz.İsa'yı bazı hristiyan rahipler haşa Allahın oğlu diye addettiler.Hz.Ali taraftarlarının bir kısmı onu Allah ilan ettiler,bir kısmı peygamberin önüne geçirdiler.Bu ifrat derecesindeki tazim sahibini elbette şirke düşürdü.Ne hz.İsa ne hz.Ali Allah'a kul olmaktan başka bir paye istemediler.Onlara bu payenin verilmesi onların değil cehaletin ve ahmaklığın suçuydu...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Jasmine
sen hiç islam akaidi kitabı okudun mu?

İçerisinde kabirden yardım isteyen, Gaybdan haber ve tarih veren, Şirk ve uydurma rivayetlerin bulunduğu, içerisinde ayrıca Yahudi ve şia ürünü Ebced, cifir, cevşen bulunan İlahi olarak Yazdırıldığına inanılan bir kitabı Musluman olarak mı savunuyorsunuz?
 
Ç Çevrimdışı

çekirdek

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Risale-i Nura eleştirisel bir yaklaşım isimli kitap tamamen cahilane ve taraflı bir şekilde alınmış, insafsız bir yazıdır. Çünkü, mesela yaklaşık 5000 sayfalık bir eserin sadece işine gelen 20-30 sayfası eleştirilmiş, diğerleri hakkında bir yorum yapılmamıştır. Mesela, Risale-i Nurun asıl kitabı olan Sözler'e hiç bir yorum yapılmamıştır. Bu da gösteriyor ki, bu zatın amacı ehl-i dalalete ve şeytana hizmet olarak, imanı kurtaran ve kuvvetlendiren ve taklidden tahkike çeviren risale-i nurdan insanları uzaklaştırmaktır. Şimdi, bu zatın safsatalarının hepsine cevap verilir. Fakat, bunun için Risale-i Nurun tamamının buraya yazılması gerekir. Buna da ne vaktimiz var ve ne de makam kaldırıyor. Biz de numune olarak, bu zatın şeytani maksadını gözler önüne seriyoruz. Mesela:ilham edildi ve yazıdırıldı cümlelerinin Risale-i Nurda geçen karşılığı aşağıdadır:

Eski zamanda, imanın esasları mahfuzdu, teslim kuvvetli idi. Teferruatta, âriflerin marifetleri delilsiz de olsa, beyanatları makbul idi, kâfi idi. Fakat şu zamanda dalalet-i fenniye, elini esasata ve erkâna uzatmış olduğundan, her derde lâyık devayı ihsan eden Hakîm-i Rahîm olan Zât-ı Zülcelal, Kur'an-ı Kerim'in en parlak mazhar-ı i'cazından olan temsilâtından bir şu'lesini; acz u za'fıma, fakr u ihtiyacıma merhameten hizmet-i Kur'ana ait yazılarıma ihsan etti. Felillahilhamd sırr-ı temsil dûrbîniyle, en uzak hakikatlar gayet yakın gösterildi. Hem sırr-ı temsil cihet-ül vahdetiyle, en dağınık mes'eleler toplattırıldı. Hem sırr-ı temsil merdiveniyle, en yüksek hakaike kolaylıkla yetiştirildi. Hem sırr-ı temsil penceresiyle; hakaik-i gaybiyeye, esasat-ı İslâmiyeye şuhuda yakın bir yakîn-i imaniye hasıl oldu. Akıl ile beraber vehim ve hayal, hattâ nefs ve heva teslime mecbur olduğu gibi, şeytan dahi teslim-i silâha mecbur oldu.

Elhasıl: Yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa, ancak temsilât-ı Kur'aniyenin lemaatındandır. Benim hissem; yalnız şiddet-i ihtiyacımla talebdir ve gayet aczimle tazarruumdur. Derd benimdir, deva Kur'anındır.
Mektubat ( 377 )


  • Eski Harb-i Umumî'den evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki: Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı'nın altındayım. Birden o dağ, müdhiş infilâk etti. Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum vâlidem yanımdadır. Dedim: "Ana korkma! Cenab-ı Hakk'ın emridir; o Rahîm'dir ve Hakîm'dir." Birden o halette iken, baktım ki mühim bir zât, bana âmirane diyor ki: "İ'caz-ı Kur'anı beyan et." Uyandım, anladım ki: Bir büyük infilâk olacak. O infilâk ve inkılabdan sonra, Kur'an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendine müdafaa edecek. Ve Kur'ana hücum edilecek, i'cazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i'cazın bir nev'ini şu zamanda izharına, haddimin fevkınde olarak, benim gibi bir adam namzed olacak ve namzed olduğumu anladım.

Madem i'caz-ı Kur'anı bir derece beyan, Sözler'le oldu. Elbette o i'cazın hesabına geçen ve onun reşehatı ve berekâtı nev'inden olan hizmetimizdeki inayatı izhar etmek, i'caza yardımdır ve izhar etmek gerektir.
Mektubat ( 368 )


  • Madem Kur'an-ı Hakîm mürşidimizdir, üstadımızdır, imamımızdır, herbir âdâbda rehberimizdir; O, kendi kendini medhediyor. Biz de onun dersine ittibaan, onun tefsirini medhedeceğiz.

    Hem madem yazılan Sözler onun bir nevi tefsiridir ve o risalelerdeki hakaik, Kur'anın malıdır ve hakikatlarıdır. Ve madem Kur'an-ı Hakîm ekser surelerde, hususan الر larda حم lerde kendi kendini kemal-i haşmetle gösteriyor, kemalâtını söylüyor, lâyık olduğu medhi kendi kendine ediyor. Elbette Sözler'de in'ikas etmiş Kur'an-ı Hakîm'in lemaat-ı i'caziyesinden ve o hizmetin makbuliyetine alâmet olan inayat-ı Rabbaniyenin izharına mükellefiz. Çünki o üstadımız öyle eder ve öyle ders verir.
    Mektubat ( 369 )

  • Sözler hakkında tevazu suretinde demiyorum; belki bir hakikatı beyan etmek için derim ki: Sözler'deki hakaik ve kemalât, benim değil Kur'anındır ve Kur'andan tereşşuh etmiştir. Hattâ Onuncu Söz, yüzer âyât-ı Kur'aniyeden süzülmüş bazı katarattır. Sair risaleler dahi umumen öyledir. Madem ben öyle biliyorum ve madem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak birşey ve bir eser, benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı. Ve madem ehl-i dalalet ve tuğyan, işlerine gelmeyen bir eseri, eser sahibini çürütmekle eseri çürütmek âdetleridir; elbette sema-yı Kur'anın yıldızlarıyla bağlanan risaleler, benim gibi çok itirazata ve tenkidata medar olabilen ve sukut edebilen çürük bir direk ile bağlanmamalı. Hem madem örf-i nâsta, bir eserdeki mezaya, o eserin masdarı ve menba'ı zannettikleri müellifinin etvarında aranılıyor ve bu örfe göre, o hakaik-i âliyeyi ve o cevahir-i galiyeyi kendim gibi bir müflise ve onların binde birini kendinde gösteremeyen şahsiyetime mal etmek, hakikata karşı büyük bir haksızlık olduğu için risaleler kendi malım değil, Kur'anın malı olarak, Kur'anın reşehat-ı meziyatına mazhar olduklarını izhar etmeye mecburum. Evet lezzetli üzüm salkımlarının hasiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.
    Mektubat ( 369 )


  • Bazan tevazu', küfran-ı nimeti istilzam ediyor; belki küfran-ı nimet olur. Bazan da tahdis-i nimet, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yegânesi ki; ne küfran-ı nimet çıksın, ne de iftihar olsun. Meziyet ve kemalâtları ikrar edip, fakat temellük etmeyerek, Mün'im-i Hakikî'nin eser-i in'amı olarak göstermektir. Meselâ: Nasılki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "Mâşâallah çok güzelsin, çok güzelleştin." Eğer sen tevazukârane desen: "Hâşâ!.. Ben neyim, hiç. Bu nedir, nerede güzellik?" O vakit küfran-ı nimet olur ve hulleyi sana giydiren mahir san'atkâra karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: "Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz." O vakit, mağrurane bir fahrdir.

    İşte fahrden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir, benim değildir."

    İşte bunun gibi, ben de sesim yetişse, bütün Küre-i Arz'a bağırarak derim ki: Sözler güzeldirler, hakikattırlar; fakat benim değildirler, Kur'an-ı Kerim'in hakaikinden telemmu' etmiş şualardır.

    وَ مَا مَدَحْتُ مُحَمَّدًا بِمَقَالَتِى ٭ وَ لكِنْ مَدَحْتُ مَقَالَتِى بِمُحَمَّدٍ

    düsturuyla derim ki:

    وَ مَا مَدَحْتُ الْقُرْآنَ بِكَلِمَاتِى ٭ وَ لكِنْ مَدَحْتُ كَلِمَاتِى بِالْقُرْآنِ

    Yani: "Kur'anın hakaik-i i'cazını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim; belki Kur'anın güzel hakikatları, benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi." Madem böyledir; hakaik-i Kur'anın güzelliği namına, Sözler namındaki âyinelerinin güzelliklerini ve o âyinedarlığa terettüb eden inayat-ı İlahiyeyi izhar etmek, makbul bir tahdis-i nimettir.
    Mektubat ( 370 )
 
H Çevrimdışı

hunermend

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Said nursi nin sadece 3 aylık bir tahsil hayatından bahs ediyorsunuz bunu doğru kabul edelim peki risale yi nur 3 aylık eğitimle yazılabilir mi? sanırım herkes buna hayır der o halde ortada bir zıtlık var veya Said nursi gerçektir salih bir kuldur risale de şirk yoktur. risale yi said i nursi yazmamışsa o halde bunu bilmek isteriz..
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Said nursi nin sadece 3 aylık bir tahsil hayatından bahs ediyorsunuz bunu doğru kabul edelim peki risale yi nur 3 aylık eğitimle yazılabilir mi? sanırım herkes buna hayır der o halde ortada bir zıtlık var veya Said nursi gerçektir salih bir kuldur risale de şirk yoktur. risale yi said i nursi yazmamışsa o halde bunu bilmek isteriz..

Belki denizin üzerinde de yürümüştür.

Ben bilgim olmadan şöyle söyleyeyim. Peki ya yazmadı sadece altına imzasını attıysa??
Bu konudaki tartışmalara girmek isteyen biri değilim.
Ama araştırıp öğrenmek gerek. İlk Rehber Kuran olmalı. İslam isteyip te Kuranı en öne almamak akıl karı değil
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt