Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Peygamber imizden Önceki Durum

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Peygamber imizden Önceki Durum


Bilinmeli dir ki, Cenab-ı Allah'ın Hz. Muhammed'i (salât ve selâm üzerine olsun) insanlığa peygamber olarak gönderdiği sıralarda artık nesli kesilmeye yüz tutmuş bazı kitaplar dışında gerek arabı ve gerekse arap olmayanı ile bütün yeryüzü halkı O'nun sevgisind en yoksun kalmış, gazabını haketmiş durumda idi.

(Bu konuda Müslim Sahih'inde uzun bir hadis naklediyo r. Hadis şöyle: “Allah yer yüzüne baktı. Ehl-i Kitab'ın dışında Arap'a da Aceme -arap olmayan- de gazap etti...” İlh. Bkz. Müslim, Kitab-El Cenne, -Dünyada Cennetlik ler Ve Cehenneml iklerin Bilinmesi ni Belirleye n nitelikle r, Babı (bölümü), Hadis No: 2865, c. 4, s. 2197.)

O günün insanları başlıca şu iki kısma ayrılıyorlardı:

a - Belirli bir kitaba bağlı kitaplılar. Bağlandıkları kitap ya önemli değişikliklere uğratılarak aslından uzaklaştırılmış veya çok daha önce tümü ile yürürlükten kaldırılmış (neshedilm iş) bir kitap idi.

Bu kategoriy e girenleri n diğer bir bölümü de kimi kısımları belirsiz ve kimi kısımları terkedilm iş bir takım dinlere inanıyorlardı.

b - İnsanlığın diğer bir ana kısmını da arap olan ve olmayan ümmîler (her hangi bir hidayet kaynağından tümü ile yoksun olanlar) meydana getiriyor lardı. Bunlar hoşlarına giden ve kendileri ne yarar sağlayacağını sandıklan çeşitli nesnelere tapıyorlardı. Bu nesneler kimi zaman bir yıldız, kimi zaman bir put, kimi zaman bir mezar, kimi zaman bir anıt ve kimi zaman da başka bir şey oluyordu. Hangi kategorid en olursa olsun, insanların tümü koyu bir “cahiliyet” içinde yüzüyorlardı. Bu derin bilgisizl ik içinde aslında koyu bir bilgisizl ik örneği olan bir takım sözleri bilgi, kesinlikl e “fesad” (eğrilik ve kargaşalık) olan bir takım davranışları örnek ve yararlı eylemler sayıyorlardı.

O dönemlerin bilgi ve amel yönünden göze batan seçkin simalarının amacı ya eski peygamber lerden artakalan bazı bilgi kırıntıları elde edebilmek ti. Şarlatanların ve uydurmacıların ihtirasla rı ile gölgelenmiş bilgi kırıntıları -üstelik doğruları yanlışlarına karışarak belirsiz hale gelmiş bilgi kırıntıları-

Veya az bir kısmı meşru, çoğu uydurma ve bu yüzden sahibine çok zararlı olabilen ayinlerle uğraşıyorlardı.

Böylelerinin diğer bir uğraş alanı da felsefeci lerin peşinden giderek olanca güçleri ile tabiat, matematik ve iyi ahlâk edinme konularında akıl yürütme oluyordu.

Bu yoldaki çabanın amacı tarif edilmez sıkıntılara katlandıktan sonra, eğer olabilirs e, varlıkla yokluk arasında titreşen bir nebzelik yararlı gerçek kırıntısına ulaşabilmekti.

O gerçek kırıntısı ki, ne bir susuzu kandırabilir ne bir hastaya şifa olabilir ve ne de ilâhî kaynaklı bilginin boşluğunu doldurabi lirdi. Çünkü elde edilebils e bile sapık kısmının oranı gerçek kısmının payından kat kat fazla idi. O da elde edilebili rse! Üstelik bu alanın uzmanları arasındaki derin görüş ayrılıkları ve çatışmalar yüzünden elde edilebile n gerçek kırıntısını delil ve gerekçeye dayandırabilmek imkânsızlığa yakın derecede zordu.

Bu ortamda Cenab-ı Allah'ın (c.c.) Hz. Muhammed'i (salât ve selâm üzerine olsun) ilâhî bilgilerl e teçhiz ederek peygamber olarak göndermesi insanlığa hiç bir dilin anlatamay acağı ve hiç bir irfan sahibinin kavrayama yacağı derecede açık ve parlak bir hidayet bağışladı.

Bu ufuk açıcı hidayet, Peygamber imizin genel olarak ümmetinin tümüne ve özellikle bilginler kesimine öylesine yararlı bir bilgi birikimi, salih amel, yüce ahlâk ve istikamet li gelenek sistemi sağladı ki, diğer milletler in her türlü kusurdan arındırılmış yararlı bilgi ve davranış kalıplarının tümü bir araya getiriler ek bu ilâhî hidayet birikimi ile karşılaştırılsa aralarındaki uçurum derecesin deki farkı kavramak bile imkânsız olurdu.

Rabbimize, O'nun sevgisine ve hoşnutluğuna mazhar olacak şekilde hamdolsun . Bu gerçeğin delilleri ni sunmanın ve örneklerini açıklamanın şimdi yeri değildir.

Cenab-ı Allah (c.c.), Peygamber imizi “Sırat-ı müstakim (dosdoğru yol)” ile eş anlamlı olan İslâm dini ile donatarak gönderirken insanlara, her gün kılacakları namazların her rekâtında kendisind en hidayet (doğru yola iletme) dilemeler ini emretmiş ve bu doğru yolun:

“kendileri ne nimet sunduğu peygamber lerin, sıddıkların, şehitlerin ve salih kulların yolu olup, gazaba uğramışlarla sapıtmışların yolu olmadığını” belirtmiştir.
 
Üst Ana Sayfa Alt