Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Mustafa Kemal'in Güneş Dil Teorisi

Muhammed087 Çevrimdışı

Muhammed087

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Güneş Dil Teorisi

Dilin arıtılarak zenginleştirilmesi için ortaya çıkan dil reformunun bu yaklaşımı dilin kısırlaşmasıyla sonuçlanıyor. M. Kemal bu işin yürümeyeceğini anlıyor ve bunca tahrifattan sonra “dilsiz” kalmamak için son bir kurtuluş çaresi olarak gördüğü “Güneş dil teorisi”ni 24 Ağustos 1936’da şapkasından çıkarıyor.

Teori özetle şöyle;

“Madem ki Türk dili dünyanın temel dillerinden birisidir. Dünya dilllerindeki birçok kelime bu teoriye göre Türkçe’den çıkmıştır. O halde bizim dilimizin içerisinde kullanılan ve yabancı asıllı olduğu iddia edilen kelimeleri sözlükten atmamıza gerek yok. Onlar da dilde kullanılsın, fakat bu kelimelerin aslının Türkçe olduğunu ispatlamak lazım.”

Tabii Türkçe dışında kelimelerin kullanılmasının mecburi oluşu, aynı zamanda Türkçe’nin yetersizliğinin de delilidir… Bu da bir nevi aşağılık kompleksine sebep oluyor. Bu yüzden “kullandığımız yabancı kelimeler aslında Türkçe’dir” tezini, daha doğrusu saçmalığını ortaya atıyor.

Durum o hale geldi ki, M. Kemal “tcyb” (sinüs) ve “teceyb”in (kosinüs) Türkçe karşılıklarının bulunması için 29 Mart 1937 tarihli Ulus gazetesine ilan verdirerek bir yarışma dahi açtırıyor.[5] Saçmalamanın sonu yok nasıl olsa.

***

Güneş Dil Teorisi saçmalıklarından sadece birkaçı :

– Ünlü filozof Aristoteles (Aristo) hakkında; “Ali ustadan” geliyormuş.

***

– “Niagara şelalesinin” ismini alış hikayesi çok ilginçtir. Bering boğazı yoluyla Amerika kıtasına geçen Türkler (sonradan Kızılderili olarak adlandırılacaklardır) kıtayı keşfe başlarlar. Bir müddet ilerledikten sonra önlerine korkunç gürültüler çıkaran bir şelale çıkar. Bu durumdan çok etkilenen Türkler “ne yaygara! ne yaygara!” derler. Zamanla “ne yaygara” yerini Niagara’ya bırakır.[6]

***

– Kültür kelimesi için; “`Keltirmek´ mastarının kökünden kurulmuş olduğundan ana kaynağı Türkçe görünür” diye saçmalamış.

***

– “Amazon Nehri” ile ilgili: Kıta keşfine devam eden Türk boyları Güney Amerika’ya kadar gelmişlerdir. Burda ucu bucağı olmayan bir nehir görürler ve tüm çabalara rağmen sonunu bir türlü bulamazlar. Hayretler içinde kalıp “amma uzun!” demişler. Zamanla bu “amma uzun”, “Amazon”a dönüşmüştür.[7]

Böyle ilim olur mu??

***

Zaten Falih Rıfkı Atay’da kelime “uydurulduğunu” itiraf ediyor… Örneğin “Genel” kelimesinin uydurulmuş olduğunu açıkça yazıyor.[8]

Bu konuda bir örnek olarak aslı Arapça olan “hüküm” kelimesinin nasıl Türkçeleştirildiğini reform çalışmalarına katılan Falih Rıfkı Atay’dan dinleyelim:

“Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmıştık. Sağımda Naim Hazim Hoca, solumda Yusuf Ziya. Sıra “hüküm” kelimesinde. “Bir karşılığı yoksa alıkoyalım” dedim. Naim Hoca’da, Yusuf Ziya da “Olamaz” dediler… Hayli tartıştık. Toplantıdan sonra Asya Türk lehçelerini pek iyi bilen Prof. Abdulkadir Inan bana gelerek: “Hiç üzülmeyin, “hüküm” kelimesini yarın Türkçe yaparız Falih Bey” dedi. Ve ertesi gün usulca elime bir pusula verdi. Radloff’a göre bazı Türkçe lehçelerinde “ök” akıl demekmiş, “ük” şekline girdiğini gösteren örnekler de kağıtta yazılı idi. Bir uzak lehçede “um”, “üm”le isim yapıldığı üzerine de bilgi edinmiştim. Alt tarafı kolaydı: ük, üküm kullanıla kullanıla “hüküm” olmuştu. Toplantıda “Hüküm Türkçedir” dedim ve sabahleyin öğrendiklerimi sayıp döktüm. Iki hoca da susa kalmışlardı. “Uydurma” demeyeyim de “yakıştırmacılık” ilminin temelini atmıştık.”[9]

Sonuç olarak gelinen aşamayı ifade etmesi açısından Yunus Nadi’nin ifadeleri dönemin genel özelliğini özet biçiminde açıklar mahiyettedir:

“Gazi gayet tılsımlı bir anahtar buldu. Öyle bir anahtar ki en yabancı sandığımız kelimeler bile Türkçe oluveriyor.”[10]

M. Kemal Atatürk ve avenesinin yaptığı dil tahribatı hakkına Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya şunları söylüyor:

Türkçeyi yüzde 80 Türkçeleştirdik diye övünen kişiler aslında dili yüzde 80 fakirleştirmişlerdir. Kullanılan kelimeleri bu Arapça, bu Farsça, bu Fransızca, bu ingilizce, bu Grekçe diyerek dilde kullanılan kelimeleri atmışlar. Bin yıldan beri kullandığın kelimeler gitmiş yerine halkın bilmediği anlamadığı uydurmaları gelmiş. Sözlükler bir dilin hazinesidir. Siz hazineyi boşaltıyorsunuz.

1979 yılında Mustafayev ve Şerbinin Türkçe-Rusça Sözlük yayımladılar. Kelime kadrosu kaç biliyor musunuz: 47.300. Yani Türkiye’de yayımlanan Türkçe Sözlük 26.000 kelime, Rusya’da yayımlanan Türkçe Sözlük 47.300 kelime. (…) Gönül kelimesi için Mustafayev’de 45 örnek var. Türkçe Sözlük’te ise 3 örnek var.

Türk dili üzerinde çalışma yapan Türk araştırmacıların verilerine göre neredeyse Türkçe’nin yarısı yabancı sözcüklerden oluşmaktadır. Bu araştırmacılar arasında önemli bir isim olan Ömer Asım Aksoy’a göre Türkçenin %52.66 sı sadece köken itibariyle Türkçe kelimelerden oluşuyor.[11]

Şu anda (1996) Ingiliz sözlüğünde en az 400.000 (dörtyüzbin) kelime varken, Türk Dil Kurumu’nun yayınladığı “Türkçe Sözlük”, aşağı yukarı 40.000 (kırkbin) kelime ihtiva etmektedir. Yani, Ingilizce’nin ondabiri kadar bir Türkçe… Oysa Şemseddin Sami Efendi’nin “Kamus-u Türki”sinde (Türkçe Sözlüğünde), tam 1.000.000 (evet, tam bir milyon) kelime mevcuttur. Yani, Ingilizce’nin tam ikibuçuk katı kelime.[12]

[5] Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Ankara Üniversitesi’nin 60. Kuruluş Yılı Armağanı: Atatürk ve Türk dili ve edebiyatı, Türk eğitimi ve Türk kültürü konusunda seçme yazılar, sayfa 34.

[6] Maydan Larousse, Büyük Lugat ve Ansiklopedi.

[7] Maydan Larousse, Büyük Lugat ve Ansiklopedi.

[8] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Dünya Yayınları, cild 2, sayfa 453.

[9] Falih Rıfkı Atay, “Hüküm Nasıl Kurtuldu?”, Dünya, 16 Mayıs 1965.

[10] Ismail Habib Sevük, Dil Davamız, Istanbul 1949, sayfa 29.
Aktaran: Ahmet Cemil Ertunç, Cumhuriyetin Tarihi, Pınar Yayınları, 6. Baskı, Istanbul 2011, sayfa 340.

[11] Ö. A. Aksoy, Gelişen Özleşen Dilimiz, Türk Dil Kurumu 1975.

[12] Seyyid Ahmet Arvasi, Sahte Dindarlar Sahte Laikler, Burak Yayınevi, Istanbul 1996.

http://www.belgelerlegercektarih.com
 
Üst Ana Sayfa Alt