Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Mustafa Kemal'in Askerleri Menemen'de

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
kubilay-copy.jpg

Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki, öldürülmesinin 83.yılında, Menemen'de düzenlenen törenlerde her yıl olduğu gibi bu yılda 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz', ' Hükümet istifa' sloganları atıldı...
Cumhuriyet tarihinin en önemli derin siyasi provokasyonlarından biri olan Menemen vakasının anma törenleri yine ulusalcı kesimin siyasi propoganda arenası oldu.
Anma töreni, saat 09.30'da Menemen Tren Garı'nda toplanan grupların Yıldıztepe'ye doğru yaptığı "Demokrasi ve Laiklik" yürüyüşüyle başladı.
Menemen Belediye Bandosu'nun marşlarıyla eşlik ettiği yürüyüşe CHP İzmir milletvekilleri Erdal Aksünger, Musa Çam ve Mustafa Moroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin, İP, TGB ve ADD üyeleri katıldı.
HÜKÜMET İSTİFA SLOGANI
Yıldıztepe'deki resmî tören İzmir Vali Yardımcısı İbrahim Ballı, Menemen Kaymakamı Mustafa Gürdal, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Abdullah Atay ile Kubilay'ın torunlarının gelişiyle başladı.
Kaymakamlık, belediye başkanlığı, garnizon komutanlığı ve Kubilay ailesinin anıta çelenk koymasının ardından saygı duruşu ve atışı yapıldı, İstiklâl Marşı okundu.
TBMM Başkanı Çiçek ve Genelkurmay Başkanı Özel'in mesajları okunurken şehitlik olduğu bildirilen alanı dolduran gruplardan yuhalama sesleri yükseldi, "Hükümet istifa" sloganları atıldı.
Menemen İlçe Milli Eğitim Müdürü Oğuz Sezgin, yaptığı konuşmada Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ve laik bir hukuk devleti olduğunu belirterek, 83 yıl önceki hadiseyi unutmadıklarını ve unutmayacaklarını söyledi.
CHP'Lİ BAŞKAN KONUŞTU
CHP'li Başkan Şahin ise konuşmasında hükümeti eleştirdi. 83 yıl önce 23 Aralık 1930'da Menemen'de Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki'nin şehit olduğunu hatırlatan Şahin, Kubilay'ın bir simge olduğunu söyledi.
'MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ' SLOGANLARI
Tören, Kubilay İlkokulu 4. sınıf öğrencisi Ayça Tunç'in, "Kubilay Destanı" isimli şiiri okumasının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Kubilay adına düzenlenen Cumhuriyet Şehitleri Ulusal Koşusu'nda dereceye girenlere ödüllerinin verilmesiyle devam etti. Daha sonra Kaymakam Gürdal, anıt şeref defteri imzalandı. Tören, Kubilay ailesiyle birlikte hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.
Daha sonra protokol üyeleri, Kubilay Şehitliği'ndeki şehit askerlerin mezarlarına karanfil koydu. Buradaki tören boyunca, "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Hükümet istifa" şeklinde sloganlar atıldı. Bir grup da, "Kızlı erkekli Kubilay olmaya geldik" yazılı pankart açtı.
menemen_1.jpg


MERMİSİZ TÜFEKLERLE İSYAN BASTIRMA
Olay mahalline gelen Kubilay'ın müfrezesi irticaî gruba ateş açmış; ancak, silâhlarında manevra mermisi bulunduğundan dolayı etkili olamamıştır. Bunu fırsat bilen Derviş Mehmed ise, "Bakın bana mermi işlemiyor" diyerek daha da cür'etlenmiştir... Arbede arasında Kubilay, ağır bir şekilde yaralanmıştır...
Derviş Mehmed, Şamdan Mehmed'le birlikte Kubilay'ın sığındığı Kazez Camii bahçesine girmiş, bahçede bitkin bir vaziyette bulunan Kubilay'ın başını gövdesinden ayırmış; yeşil bir bayrağın tepesine takmıştır. Olayı duyan 43'ncü Piyade Alay Komutanlığı Yüzbaşı Ragıp Çaldıran ile Yüzbaşı Abdülbahri Bey'in komutalarında makineli tüfekle takviyeli iki bölük görevlendirilmiştir...
Açılan ateş sonucu Derviş Mehmed ile Sütçü Mehmed ve Şamdan Mehmed öldürülmüştür.
AŞIRI SERT TEPKİLER
Olaylardan bir hafta sonra 01 OCAK 1931 tarihinde TBMM'de konuşan Başbakan İsmet Paşa: "...Kubilay olayı yüzlerce seneden beri dini siyasete alet eden bütün hareketlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. Bu zavallılar lâikliğe karşı gelerek şeriat istemektedirler" demiştir.
Menemen olayına karışanların yargılanması ile görevlendirilen Divan-ı Harp Başkanı General Mustafa Muğlalı, duruşmada bulunan sanıklara hitaben; "tarikatın münevver tabakalarından bu millet çok zarar görmüştür. Tarikatçılar, daima millet ve memlekete kötülük yapmışlardır. Son 400 senelik Türk tarihi tetkik edilirse Nakşibendiler din ve tarikat perdesi arkasında zavallı saf Müslümanları kalpte saklı olan o 'sırla' zehirlemiş ve bu millet sizin aletiniz olmuştur" diyerek sanıklardan çok tarikatları suçlamıştır.
Resmi söylemi özetleyecek olursak: "Menemen Olayı" rejimi yıkmaya yönelik gerici bir olaydır. Her yıl 23 Aralık'ta gerçekleştirilen anma törenlerinden de yalnızca "mürteciler" rahatsızlık duymaktadır!
Resmi tarihin özetle söyledikleri bunlar. Peki işin aslı ne?
MUSTAFA MUĞLALI OLAYI
Meşhur "Menemen Olayı"ndan sonra General Mustafa Muğlalı (Orgeneral Mustafa Muğlalı, 1943 yılında Üçüncü Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı iken Van'ın Özalp İlçesi'nde 33 masum vatandaşı kurşuna dizdirmek suçundan 1946'da yargılanıp idama mahküm edilmiş, daha sonra cezası, görev şartları dikkate alınarak 20 yıla çevrilmiştir) Başkanlığında kurulan Harp Divanı Mahkemesi Menemen'e gitti...
Kimisi olay çıkardığı için, kimisi ise alkışladığı, kimisi seyrettiği, kimisi de berber dükkanını açmak üzere o an şehir meydanından geçtiği için yakalanıp mahkeme karşısına çıkarıldı. (Bu mahkemenin ne temyizi, ne de sanıkların avukat tutma hakları vardı. Çok hızlı karar veriyor, verilen her karar anında infaz ediliyordu. Bu yüzden kuru ile yaş da yanıyor, kimi masumlar da asılabiliyordu)
'ESRAR'ENGİZ OLAYLAR
Şimdi gelin zapta geçmiş birkaç ifadeye bir bakalım...
Yaralı olarak ele geçirilip sonra idam edilen Emrullah oğlu Mehmed Emin, sorgusunda; Derviş Mehmed'in bir toplantıda şöyle dediğini naklediyor: "Dünya, Şeyh Esat Hoca'nın avucundadır, isterse tufanlar ve fırtınalar yaratıp dünyayı alt üst edecek kudrettedir, ben de Arabistan'a hatta Çin'e kadar giderek Hz. İsa ile birleşeceğim ve oradan Avrupa'ya yönelerek Avrupa devletlerini dahi dine davet edeceğim."
Bu saçmalıkları dillendirmek için hem kara cahil, hem de "deli" olmak lâzım. Dinle, diyanetle zerre kadar alâkası olan insan bu safsataları yutmaz. Çin'e gidecekmiş de, Hz. İsa ile görüşecekmiş... Dinle, diyanetle zerre kadar alâkası olan insan bu safsataları yutmaz. Ne var ki bunlar "itiraf" niyetine ciddi ciddi zabıtlara geçirildi. Ve idamlara gerekçe yapıldı.
Bir de Mehmed Emin'in sorgusunun devamında söylediklerine bakın: "Mehdî Derviş Mehmed (Yedeksubay Mustafa Fehmi Kubilay'ı şehit eden deli) 'Hz. Peygamber de bu esrardan içti ve öylece miraca çıkarak Allah ile görüştü' diyerek (haşa) orada bulunanlara devamlı esrar içirdi."
Adamın deliliğine sınır olmadığı, üstüne üstlük bir de esrarkeş olduğu ve yaptıklarını esrarın etkisiyle yaptığı o kadar belli ki, başka delil gerekmiyor.
İKİ TÜFEKLE CUMHURİYET YIKMAK
Manisa'dan Giritli Küçük Hasan'ın (hakkında mahkemece idam kararı verilmiş, ancak, yaşı küçük olduğundan cezası 24 seneye indirilmiştir) yapılan sorgulamasında, "Bozalan Köyü'nde Mehdî Mehmed ve arkadaşlarına iki adet silâh verildiğini, bu köyde bir hafta kadar kaldıklarını, zikir ederek esrarlı sigara içtiklerini" söylüyor.
Eee.... Birkaç meczup esrarkeş iki adet silahla mı koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkıp "şeriat devleti" kuracaklardı?
Nerede bu isyancıların eğitilmiş adamları, subayları, silah depoları, topları, tüfekleri, eğitim alanları, komutanları, vesaireleri?
Hem benim bildiğim isyan bir taşra kasabasında değil, başkentte başlar. Çünkü hükümet oradadır. Bu itibarla ancak başkente hakim olan ülkeye hakim olabilir.
NAMAZ KILMAYAN ŞERİATÇI
"Vallahi efendim... Ben namaz bile kılmıyorum. Oruç tutmadığıma dair şahitlerim vardır" diyen sanığa Mahkeme başkanı General Mustafa Muğlalı'nın verdiği cevap: "Biz camilerin kapısına içersi yasak diye çifte nöbetçi mi diktik? Minarelerin kapılarını mı ördürdük? Müezzinler beş vakit ezan okuyor. Gürül gürül mukabele okuyor. Ramazanda toplar atılıyor. O halde dinin elden gittiğini söyleyenlerin ya gözleri kör ve kulakları sağırdır yahut da onlar bu safsata ile kötülükler yapmak istiyorlar."
Tabii bu söylem, namazsız oruçsuz birinin "şeriat devleti" isteyemeyeceği, çünkü şeriat devletinin böylelerinin işine gelmeyeceği gerçeğini değiştirmiyor.
ÖLÜLER ASILMAZ
Mahkemece hakkında idam kararı verilip çok yaşlı olduğu için cezası 24 yıla çevrilen; ancak, tutuklu bulunduğu sırada ölen Erbilli Şeyh Esat Efendi'nin aleyhinde delil uydurulamamış olacak ki, ancak vefat ettikten sonra, bizzat Askerî Mahkeme Başkanı General Mustafa Muğlalı tarafından basına şu beyanat verilmiştir: "Şeyh Esat, hilâfet komitesiyle alâkasına dair bir itirafname hazırlıyordu. Bu münasebetle İngiliz casusu Lavrens (Lawrence) ile münasebette bulunduğunu da doğrulamaktaydı. Fakat, hastalığı bunu yazıp bitirmesine mani olmuştur."
Bu iddiadan öyle bir anlam çıkıyor ki, sanki Şeyh Efendi, içinden geçenlere dayanılarak idama mahkum edilmiş. Peki ama içinden öyle bir "itiraf" geçirse bile, Muğlalı Paşa bunu nasıl okumuş?
Sonuç olarak: "Menemen Olayı"nı tertip ettikleri, olaya katıldıkları, alkışladıkları, ya da olay anında meydanda bulunup öylece baktıkları gerekçesiyle yargılanan yüz küsur insandan (bir avuç insanın koskoca Türkiye Cumhuriyetini nasıl yıkıp "şeriat" getirecekleri ayrı bir sorun) 28'i, Menemen'in muhtelif yerlerinde idam edildiler. (03 Şubat 1931) 50 sanık muhtelif hapis ve ağır hapis cezalarına çarptırıldı. 27 sanık ise beraat etti. ("Şeriat" getirmek istedikleri iddiasıyla yargılanıp asılanların arasında bir de Jozef isimli Musevi vatandaş vardı)
Tesadüf mü bilmiyorum: Menemen halkı İsmet İnönü'nün partisi Cumhuriyet Halk Fırkası'nı değil, Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı destekliyordu.
 
Üst Ana Sayfa Alt