Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Müşriklerin Kestiklerini Yemek, Nikahlanmak Hakkında Soruma Cevab?

عبيد Çevrimdışı

عبيد

إذا لم تخلص فلا تتعب
Selamün aleyküm we Rahmetullahi we berekatuh
Alaeddin Palevi hoca et meselesine şöyle fetva vermektedir:

Benim (Alaeddin Palevi) düşünceme göre namaz kılıp, oruç tutan ve İslamın birçok ahkâmını uygulayan ancak küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde sirke giren kişilerin İslami usullere uygun olarak kestikleri hayvanların eti yenilir. Çünkü bu kimseler putların üzerine kesmiyorlar, besmele çekiyorlar ve baskasının adını da anmıyorlar. Bununla beraber kendilerini semavi bir kitaba nispet ediyorlar, kesimlerini ise İslamî usullere uygun kesiyorlar.

Günümüzdeki müşrikleri ( kendini İslam'a nispet eden) ehli kitap sayıp onların kestiğini yenilebilir saymak, aynı zamanda ehli kitap kabul edildikleri için onlarla nikahı da caiz kılmıyor mu? Tabi sadece nikahı değil ehli kitaba olan diğer ayrıcalıklarını bu kişiler için de geçerli kılımasını gerektirmiyor mu?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

"Günümüzdeki muşrikler" dediğiniz zaman işlediği şirk sebebiyle dinden çıkaran kâfir sayılan muşriği kastediyorsanız, bunların kestiği de yenmez, nikâhı da olmaz.
Fakat Alaeddin Palevi hocanın dediği bu şekilde değildir, yâni "küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde şirke giren kişiler" diyerek fiillerini tekfir etse de bu kimselerin muayyen tekfirinden uzak durmaktadır. Fiil ile fâili ayırmaktadır. Bu sebeble bu tür kişilerle görüşmeden, davet ve tebliğde bulunup cehâlletleri ve mazeretleri düzeltilmeden muayyen tekfirine girilmiyor, kendi beyanları esas alınarak musluman sayılmaktadır. Bundan dolayı kestikleri yendiği gibi, nikahları da câizdir.


 
Son düzenleme:
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
aleykumselam ve rahmetullah ve berekatuhu "küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde sirke" mi girilir küfre mi düşülür?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
aleykumselam ve rahmetullah ve berekatuhu "küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde sirke" mi girilir küfre mi düşülür?
İkisi de aynı aşağı yukarı fakat ; kendisini İslam'a nisbet edip ve İslami hassasiyeti olan küfür yahud şirk işleyen fail'e (kişi) ; tekfirin engelleri tatbik edilmeden her ne kadar fiilini tekfir etsek de bu fiili işleyen failin kanı malı ırzı kendisine helal kılınan dinden çıkmış kâfir hükmü verilmemelidir.
Forumda konu hakkında detaylı açıklamalar mevcuddur.
 
عبيد Çevrimdışı

عبيد

إذا لم تخلص فلا تتعب
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;

"Günümüzdeki muşrikler" dediğiniz zaman işlediği şirk sebebiyle dinden çıkaran kâfir sayılan muşriği kastediyorsanız, bunların kestiği de yenmez, nikâhı da olmaz.
Fakat Alaeddin Palevi hocanın dediği bu şekilde değildir, yâni "küfür ve küfür ehlini destekleme neticesinde sirke giren kişiler" diyerek fiillerini tekfir etse de bu kimselerin muayyen tekfirinden uzak durmaktadır. Fiil ile fâili ayırmaktadır. Bu sebeble bu tür kişilerle görüşmeden, davet ve tebliğde bulunup cehalletleri ve mazeretleri düzeltilmeden muayyen tekfirine girilmiyor, kendi beyanları esas alınarak musluman sayılmaktadır. Bundan dolayı kestikleri yendiği gibi, nikahları da câizdir.
Hocam devamında müşrik olarak kabul ettiği kişilerin kestiklerinden bahsettiği anlaşılıyor.
Metnin devamı;
Bu konu hakkında önyargılardan uzak bir sekilde düsünürsek zamanımız müşriklerinin, Rasulullah’ın zamanındaki ehli kitapla ortak özelliklere sahip olduğunu görürüz. Zaten Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde “Muşriklerin kestiği yenilmez ama ehli kitabın kestiğinin yenilir” denilmesinin sebebi de budur. Zira o dönemde yasayan ehli kitap semavi bir kitaba intisap etmisti. Kestikleri hayvanları, önceden gönderilmiş peygamberlerin seriatına uygun bir sekilde ve hepsinden önemlisi Allah’ın ismini anarak keserlerdi ve kesinlikle putlar üzerine kesmezlerdi. Bu özellikler ise o devrin müşriklerinde yoktu. Onlar hayvanı keserken Allah’ın ismi yerine putların isimlerini anarlardı. Benim görüşüme göre burada illet hayvanı kesen kisinin dini değil kesim yöntemidir. Çünkü ehli kitap “Yahudiler -Uzeyir Allah'ın oğlu- dediler. Hıristiyanlar da -Mesih Allah'ın oğlu- dediler” (9, Tevbe/30) ayeti gereğince o zamanın muşriklerinden daha büyük bir sirkin içindeydiler. Oysa muşrikler Allah’ın birliğine inanır, teslisi red ederlerdi. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in seriatından kendilerine ulasan kısmıyla amel ederler ve kendilerini Müslüman kabul ederlerdi.
Fahreddin Razi meşhur tefsirinde Tevbe Suresi’nin 31. ayetine dair yaptığı açıklamada kitap ehlinin şirk konusunda diğer müşriklerden daha şedid olduğunu söylemektedir.
Muşriklerin kestiğinin hiçbir durumda yenilmeyeceğini söyleyen kimsenin Kur’an ve Sünnetten delil getirmesi gerekmektedir.
Eğer delil olarak “Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin” ayetini getirirlerse, ayette bahsedilenin Allah’ın ismi anılmadan putların üzerine kesilenler olduğunu söyleriz.
Yine aynı sekilde “kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir” (Maide /5) ayetini delil getirerek “Allahu Tealâ bize ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir.
"Muşriğin kestiği haram olmasaydı buna gerek kalmazdı” denirse bu görüsün sakatbir görüs olduğunu söyleriz. Zira ayetin zahiri öncelikle ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir. Ayette müsriklerin kestiklerine dair bir ifade yoktur. Bununla beraber usul ilminde alimlerin çoğuna göre özellikle lakaplarda mefhumu muhalife itibar edilmez.
Müsriklerin putlar üzerine kesmediklerinin yenilebileceği hakkında benim görüsüm budur ve beni bağlar.
Bir kimse çıkıp “Mezhep alimlerinin hemen hemen tamamına göre müsriklerin kestiği hiçbir durumda yenmez. Onun için ben İslami usullere uygun da olsa müsriklerin kestiğini yemem” diyebilir.
Baslangıçta da belirttiğim gibi bu konu oldukça ihtilaflıdır. Bundan dolayı Müslümanların sadece kendi görüslerini doğru kabul etmeleri, karşı görüsü ise yanlış görüs kabul ederek fırkalasmaları caiz değildir.
Bununla birlikte bir olay üzerinde fetva boyutu farklıdır takva boyutu farklıdır. Şüpheli seylerden kaçınmak ise takvadandır.
İhtilafın olduğu konularda kisiler konu üzerinde kendilerince en sahih olan görüsü kabul etmekte serbesttirler. Ancak kisinin ihtilaflı bir meselede sadece kendi görüsünü doğru görüs olarak nitelendirmesi, karşıt görüş sahiplerini ise küfür ve fıskla suçlaması ciddi bir hatadır.
Ve maalesef günümüzde Müslümanların en çok hata ettikleri nokta burasıdır.
Tarih boyunca üzerinde birçok ihtilafın olduğu bir mesele hakkında “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirdirler” diyerek Müslümanları tekfir etmek, muhalif düsünce sahiplerine buğzetmek, kâfirlerden daha çok onlara düsmanlık yapmak günümüzün en yaygın hastalıklarındandır. Bundan kesinlikle kaçınmak gerekir.
Burada hatırlatmak istediğim diğer bir husus ise sudur:
Müslümanlar özellikle içinde yasadıkları toplumun durumunu olabildiğince göz önünde tutmalıdırlar. Sirkin mutlak olarak hakim olduğu beldelerde oldukça titiz ve dikkatli davranmak gerekir. Zira böyle toplumlarda fertlerin haram/helal ayrımına özen gösterdiklerinden bahsetmek mümkün değildir. At etinin inek eti diye satılması, tavukların elektrikle soklanarak öldürülmesi ve üzerine de “İslami Usullere Göre Kesilmistir” yazılması pekâlâ mümkündür. Bundan dolayı Müslüman bir ferdin dinini ve ırzını koruma adına süpheli gördüğü her durumdan uzak kalması en sahih olan yoldur. Alaeddin Palevi : Mühim Soruların Cevabı ; S: 168 - 171
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hocam devamında müşrik olarak kabul ettiği kişilerin kestiklerinden bahsettiği anlaşılıyor.
Metnin devamı;
Bu konu hakkında önyargılardan uzak bir sekilde düsünürsek zamanımız müşriklerinin, Rasulullah’ın zamanındaki ehli kitapla ortak özelliklere sahip olduğunu görürüz. Zaten Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde “Muşriklerin kestiği yenilmez ama ehli kitabın kestiğinin yenilir” denilmesinin sebebi de budur. Zira o dönemde yasayan ehli kitap semavi bir kitaba intisap etmisti. Kestikleri hayvanları, önceden gönderilmiş peygamberlerin seriatına uygun bir sekilde ve hepsinden önemlisi Allah’ın ismini anarak keserlerdi ve kesinlikle putlar üzerine kesmezlerdi. Bu özellikler ise o devrin müşriklerinde yoktu. Onlar hayvanı keserken Allah’ın ismi yerine putların isimlerini anarlardı. Benim görüşüme göre burada illet hayvanı kesen kisinin dini değil kesim yöntemidir. Çünkü ehli kitap “Yahudiler -Uzeyir Allah'ın oğlu- dediler. Hıristiyanlar da -Mesih Allah'ın oğlu- dediler” (9, Tevbe/30) ayeti gereğince o zamanın muşriklerinden daha büyük bir sirkin içindeydiler. Oysa muşrikler Allah’ın birliğine inanır, teslisi red ederlerdi. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in seriatından kendilerine ulasan kısmıyla amel ederler ve kendilerini Müslüman kabul ederlerdi.
Fahreddin Razi meşhur tefsirinde Tevbe Suresi’nin 31. ayetine dair yaptığı açıklamada kitap ehlinin şirk konusunda diğer müşriklerden daha şedid olduğunu söylemektedir.
Muşriklerin kestiğinin hiçbir durumda yenilmeyeceğini söyleyen kimsenin Kur’an ve Sünnetten delil getirmesi gerekmektedir.
Eğer delil olarak “Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin” ayetini getirirlerse, ayette bahsedilenin Allah’ın ismi anılmadan putların üzerine kesilenler olduğunu söyleriz.
Yine aynı sekilde “kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir” (Maide /5) ayetini delil getirerek “Allahu Tealâ bize ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir.
"Muşriğin kestiği haram olmasaydı buna gerek kalmazdı” denirse bu görüsün sakatbir görüs olduğunu söyleriz. Zira ayetin zahiri öncelikle ehli kitabın kestiğinin helal olduğunu söylemektedir. Ayette müsriklerin kestiklerine dair bir ifade yoktur. Bununla beraber usul ilminde alimlerin çoğuna göre özellikle lakaplarda mefhumu muhalife itibar edilmez.
Müsriklerin putlar üzerine kesmediklerinin yenilebileceği hakkında benim görüsüm budur ve beni bağlar.
Bir kimse çıkıp “Mezhep alimlerinin hemen hemen tamamına göre müsriklerin kestiği hiçbir durumda yenmez. Onun için ben İslami usullere uygun da olsa müsriklerin kestiğini yemem” diyebilir.
Baslangıçta da belirttiğim gibi bu konu oldukça ihtilaflıdır. Bundan dolayı Müslümanların sadece kendi görüslerini doğru kabul etmeleri, karşı görüsü ise yanlış görüs kabul ederek fırkalasmaları caiz değildir.
Bununla birlikte bir olay üzerinde fetva boyutu farklıdır takva boyutu farklıdır. Şüpheli seylerden kaçınmak ise takvadandır.
İhtilafın olduğu konularda kisiler konu üzerinde kendilerince en sahih olan görüsü kabul etmekte serbesttirler. Ancak kisinin ihtilaflı bir meselede sadece kendi görüsünü doğru görüs olarak nitelendirmesi, karşıt görüş sahiplerini ise küfür ve fıskla suçlaması ciddi bir hatadır.
Ve maalesef günümüzde Müslümanların en çok hata ettikleri nokta burasıdır.
Tarih boyunca üzerinde birçok ihtilafın olduğu bir mesele hakkında “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirdirler” diyerek Müslümanları tekfir etmek, muhalif düsünce sahiplerine buğzetmek, kâfirlerden daha çok onlara düsmanlık yapmak günümüzün en yaygın hastalıklarındandır. Bundan kesinlikle kaçınmak gerekir.
Burada hatırlatmak istediğim diğer bir husus ise sudur:
Müslümanlar özellikle içinde yasadıkları toplumun durumunu olabildiğince göz önünde tutmalıdırlar. Sirkin mutlak olarak hakim olduğu beldelerde oldukça titiz ve dikkatli davranmak gerekir. Zira böyle toplumlarda fertlerin haram/helal ayrımına özen gösterdiklerinden bahsetmek mümkün değildir. At etinin inek eti diye satılması, tavukların elektrikle soklanarak öldürülmesi ve üzerine de “İslami Usullere Göre Kesilmistir” yazılması pekâlâ mümkündür. Bundan dolayı Müslüman bir ferdin dinini ve ırzını koruma adına süpheli gördüğü her durumdan uzak kalması en sahih olan yoldur. Alaeddin Palevi : Mühim Soruların Cevabı ; S: 168 - 171

 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt