Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Mûkim Olan Teyemmüm Yapabilir mi ? Teyemmümün Sebebleri Nelerdir?

عبيد Çevrimdışı

عبيد

إذا لم تخلص فلا تتعب
Soner Dumanın hazırladığı Şafiî ibadetler ilmihalinde şöyle bir ibare geçiyor; "
Mukim olan kişi teyemmüm yapamaz,vakit çıkacak olsa bile suya gitmesi gerekir; mesafenin uzun veya kısa olması arasında bir fark yoktur."
Hocam diyelim ki bir yerde su olup olmadığını bilmiyoruz. Namazın vaktinin çıkmasına da az bir zaman var. Biz namaz vaktinin çıkacağını bile bile su aramaya mı çıkacaz? Ya da suyun kesin olarak var olduğunu bildiğimiz durumları mı kastediyor ?
Hiç kalbimi tatmin etmedi bu paragraf onun için sordum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Soner Dumanın hazırladığı Şafiî ibadetler ilmihalinde şöyle bir ibare geçiyor; "
Mukim olan kişi teyemmüm yapamaz,vakit çıkacak olsa bile suya gitmesi gerekir; mesafenin uzun veya kısa olması arasında bir fark yoktur."
Hocam diyelim ki bir yerde su olup olmadığını bilmiyoruz. Namazın vaktinin çıkmasına da az bir zaman var. Biz namaz vaktinin çıkacağını bile bile su aramaya mı çıkacaz? Ya da suyun kesin olarak var olduğunu bildiğimiz durumları mı kastediyor ?
Hiç kalbimi tatmin etmedi bu paragraf onun için sordum.
Dört Mezheb İmamı efdal olanın, eğer o vakit suyu bulacağını ümid etmekte ise, teyemmümü vaktin sonuna kadar ertelemek olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Eğer vaktin sonunda suyu bulacağına dair ümidi yoksa (Hanbelîler mustesna) cumhura göre teyemmümü vaktin başında alması mustehabdır. İmam Ahmed'den nakledilen ifade, teyemmümün tehirinin her durumda evlâ olduğu şeklindedir. (ed-Durru'l-Muhtâr ve Reddu'l-Muhtâr, I, 229; el-Bedâyi'l, 54; eş-Şerhu's-Sağîr, I, 189 vd.; Muğni'l-Muhtâc, I, 89; el-Muğni, I, 243)


Malikî ve Hanbelî mezhebine göre, teyemmum yüz ve bileklere kadar ellerdir.
Ammar (r.anh) anlatıyor: Peygamber (s.a.v.) ellerinin içi ile yere vurdu, onlara üfledi, sonra da elleriyle yüzünü ve ellerini meshetti."
(Buharî, Teyemmüm, 4-5; Ahmed b. Hanbel, 4/265; Nesaî, Taharet, teyemmüm, 199)

Ammar (r.anh) anlatıyor: Peygamber (s.a.v.) ellerinin içi ile yere vurdu, sonra da elleriyle yüzünü ve –dirseklerine yakın yere kadar- (bazı rivayetlerde koltuk altına kadar) kollarını meshetti."
(Ahmed b. Hanbel, 4/264; Ebu Davud, Taharet/Teyemmüm, 123; Nesaî, Taharet/Teyemmüm, 195,198).

Ebu Cehm anlatıyor: Peygamber (s.a.v.) bir duvara yöneldi (ellerinin içi ile ona vurdu) sonra da yüzünü ve ellerini meshetti.

(Nesaî, Taharet/teyemmüm,195)


Hanefî ve Şafiî mezhebine göre ise, yüz ve dirseklere kadar ellerdir.
…Eğer su bulamazsanız, o zaman temiz toprağa teyemmüm edin. Arınmak niyetiyle yüzünüze ve ellerinize meshedin.” (Nisa, 43; Maide, 6)
Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın...”(Maide, 6)


Teyemmümün sebebleri veya teyemmümü mubah kılan özürler
1- Abdest Veya Gusle Yetecek Kadar Su Bulamamak:

Kesinlikle su bulamamak veya yeteri kadar su bulamamak hissen yahut da suya giden yolda bir tehlikenin varlığından korkmak yahut Hanefîlere göre su bir mil (1848 metre; veya 4 bin zira yahut adım) mesafeden daha uzakta olmak, yahut ödeyeceği su bedeline ihtiyaç duymak veya suyu semen-i mistfdcn daha pahalı bulmak gibi şer'an su bulamaması durumlarıdır. Çünkü az önce görmüş olduğumuz ayet-i kerimede: "Su bulamayacak olursanız o vakit tertemiz toprakla teyemmüm edin." (Maide, 6) buyruğu bu hükmü getirmektedir.

'Şafiîler suyun bulunmaması ve aranması hâlinde teyemmümün cevazı konusunda meseleye şöyle izah getirmişlerdir.

a) Şayet çevresinde su bulamayacağından emin ise suyu aramaksızın teyemmüm eder.
b) Şayet suyun bulunması konusunda zan, şubhe ya da tereddüt içerisinde bulunursa, bulunduğu yerde ve arkadaşları arasında suyu araştırır, yaklaşık olarak gavs (imdada yetişme) (Bu mesafe, meşgalelerine ve konuşmalarına rağmen arkadaşların yardımına ulaşabilecekleri kadar bir uzaklık demektir) sınırlan içerisinde gidip gelir ki, bu da bir okun varabileceği azami nokta (Yani 400 zira1 veya 184.8 metre) dır. Bu çevre içerisinde su bulamazsa teyemmüm eder. Hanefîler ise sadece bu kadarı ile yetinmiş ve güvenlik bulunmak şartıyla, dört yüz adımlık bir mesafe içerisinde suyu aramasını vâcib kabul etmekle iktifa etmişlerdir.

c) Yakın bir mesafe içerisinde (Buradaki yakınlığın sının, bîr yerde konaklayan kimselerin ot ve odun toplamak gibi bir maksadla gittikleri yerdir.) suyu bulacağından emin olursa suyu arar. Bu yakın mesafe altı bin adımdır.
Malikîler ise şöyle demişlerdir: Suyu iki milden daha kısa mesafe içerisinde bulacağından emin olur veya zannederse, Hanbelîler ise âdeten kendisine yakın bir mesafe içerisinde ise suyu arar, demişlerdir.

Şafıîlere göre, ister yakın ister imdada yetişme (gavs) sının içerisinde bulunsun; ancak canına ve malına bir tehlike gelmeyeceğinden ve arkadaşlarını kaybetmeyeceğinden emin olursa suyu arar. Şafiîlerde azhar olan görüşe ve Hanbelîlere göre, -diğerlerine hilâfen- şöyledir: Kendisine yetmeyecek kadar bir su bulursa onu kullanması vacibdir. Bundan sonra ise teyemmüm eder. Çünkü Buharî ve Muslim tarafından Ebu Hurayra'nin rivayet ettiği şu hadis buna delildir: "Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği kadarını yapınız."

Satın almak: Bütün malını kapatacak kadar bir borcu, yol masrafı, insan veya başkası hayatına, değer verilen bir canlı masrafı olarak o paraya ihtiyaç duymadığı takdirde, suyun satın alınması vaciptir.

Hibe: Ona su hibe edilse veya ödünç olarak bir kova su verilse, ilim adamlarına göre bunu kabul etmesi vacibdir. Şafiîlerdeki esah olan görüşe göre de böyledir. Şu kadar var ki, suyun bedelini hibe edecek olursa, icma ile bunu kabul etmesi vâcib değildir. Çünkü bu şekildeki minnet çok büyüktür, İsterse hibede bulunan baba ve hibeyi alacak olan evlat olsun, durum değişmez.

Suyu unutmak: Suyu yüklerinin arasında unutur, teyemmüm edip namaz kılar, sonra da namazı bitirdikten sonra vakit çıkmadan önce suyun bulunduğunu hatırlayacak olursa, Şafiîlerde azhar olan görüşe, Ebu Yusuf ve Malikîlere göre kaza eder. Çünkü bu kişi suyu bulan bir kişidir. Şu kadar var ki, onu bulmakta taksiri vardır.

1 - Bu mesafe, meşgalelerine ve konuşmalarına rağmen arkadaşların yardımına ulaşabilecekleri kadar bir uzaklık demektir.
2 - Buradaki yakınlığın sının, bîr yerde konaklayan kimselerin ot ve odun toplamak gibi bir maksadla gittikleri yerdir.
Tıpkı yükleri arasında elbise olduğu hâlde, onun varlığını unutup avrat yerini örtmeyi unutan kişinin durumunda olduğu gibi, kaza eder. (Muğni'l-Muhtâc, I, 91)

Ebu Hanife ile İmam Muhammed'e göre ise kaza etmez. Çünkü bilgi olmaksızın kudret de olmaz. Böyle bir kimse suyu bulamayan bir kimsedir. Çünkü suyun bulunmasından maksat, onu kullanabilme kudretinin varlığıdır. Kullanabilme kudretinin varlığı ise ancak suyun mevcudiyetim bilmekle mümkündür. (Fethu'l-Kadîr ve Hâşiyetu'l- İnâye, 1,97; ed-Durru'l-Muhtâr, I, 330)
Kendisi namazda iken suyun bulunduğunu hatırlarsa, icma ile namazım keser ve iade eder. Nitekim suyun bittiğim zanneden kimse de ittifakla namazını iade eder.
Suyu bulamayan kimsenin eşi ile ilişkide bulunması, ilişkide bulunmadığı takdirde sıkıntıya düşeceğinden korkmasa dahi, mekruh değildir. Çünkü eşyada aslolan zıt bir delil olmadıkça mubahlıktır.

2- Suyu Kullanma Gücünü Bulamamak:

Malikiler, Hanbelîler ve başkaları şöyle derler:
Mukreh, (abdesti terke zorlanan) mahpus, suya yakın yerde bağlı, vahşi bir hayvanın kendisine zarar vereceğinden veya hırsızdan korkan bir kimse, ister mukim isterse de masiyet gerektirici bir yolculuk yapan seferî olsun, su kullanmaya kadir olmayan aciz kişi, teyemmüm eder. Çünkü teyemmüm ister ikamet, ister sefer hâlinde, ister itaat ve isterse de mâsiyet hâlinde, mutlak olarak meşru kılınmıştır. Diğer taraftan böyle bir kimse su bulamayan kimse demektir.
Bir başka sebeb ise, yüce Rasulun şu buyruğunun umumi ifade etmesidir "Temiz toprak Müslümanın temizlik aracıdır. İsterse on yıl süreyle su bulamasın. Su bulduğu zaman da onu tenine dokundursun, çünkü bu hayırlıdır.' (Tirmizî, Ebu Zerr'den rivayet etmiş olup, "Bu hasen sahih bir hadistir." demiştir.)

Ancak Şafiîlere göre su bulamayan ve teyemmüm edemeyen mûkim, namazlarını kaza ederse de, seferî olan kaza etmez. Ancak esah olan görüşe göre seferî ile asi olan kimse bundan mustesnadır. Çünkü -onlara göre- böyle bir seferî ruhsat ehlinden değildir (Muğni'l-Muhtâc, 1,106)

Geri kalan mezheblere ve Hanbelîlerdeki tercih edilen görüşe göre ise iade etmez. Çünkü o emrolunanı yapmış ve böylece bu işin sorumluluğundan kurtulmuş, ayrıca meşru olan teyemmüm ile meşru şekilde namaz kılmıştır. Bu kişi hasta ve yolcuya benzer (
el-Muğnî, I, 235; Keşşafu'l Kurâ, 1,195; eş-Şerhu's-Sağîr, I, 190; eş-Şerhu'l-Kebîr, I, 148; Merah'l-Felâh, 19) Hanefîler bundan abdesti terk için zorlanan (mukreh)ı istisna etmişlerdir, onlara göre böyle bir kimse teyemmüm eder, ancak namazını da iade eder.

3- Hastalık Veya İyileşmenin Gecikmesi:

Su kullandığı takdirde canına bir zarar gelmesinden yahut da bir uzvun zarar görmesinden; nezle, ateş yükselmesi veya buna benzer bir hastalığın meydana gelmesinden korkarsa yahud su kullandığı takdirde hastalığının artmasından ya da uzayacağından yahud iyileşmesinin gecikeceğinden korkacak olursa teyemmüm eder. Bu gibi durumlar âdeten ve bilen bir tabibin bildirmesiyle tesbit edilir. Malikî ve Şafıîlere göre bu doktorun Müslüman olması şart değilken Hanefî ve Hanbelîlere göre Müslüman olması gerekir. Şafıîler azhar olan görüşlerinde ve Hanbeliler, bedenin dıştan görünen organlarının her hangi birisinde oldukça açık bir rahatsızlığın meydana gelmesi şartını eklemişlerdir. Çünkü bu durum, hem hilkati çirkinleştirir, hem de bunun zaran devam eder. Dıştan görünen (zahir) organdan maksad, çalışılırken çoğunlukla görünen yüz ve eller gibi organlardır.
Hanbelîler de şöyle der: Hasta olup da hareket edemeyen ve abdest almak için suyu verecek kimse bulamayan kimse de suyu bulamayan kişi gibidir. Böyle bir kişi vaktin çıkmasından korkacak olursa teyemmüm eder. (Muğni'l' Muhtâc, I, 106; el-Muğnî, 1,273 vd)

4- Hal-i hazırda Veya Gelecekte Suya İhtiyaç Duymak:

Kişi, gelecekte dahi olsa, şer'an hayatına saygı duyulan insan ya da hayvan gibi her hangi bir canlının susuzluktan helak olacağını ya da çok sıkıntı çekeceğini zannettiği veya inandığı durumlarda mevcud suyunu kullanmayıp teyemmüm edebilir. Hayatına saygı duyulan bu canlı bir av köpeği veya koruyucu köpek dahi olsa hüküm aynıdır. Ancak harbî, murted ve şer'an bulundurulmasına izin verilmeyen köpek (Hanbelîlere göre siyah köpek de bunlardandır.) böyle değildir. Bu ruhsattan maksat canın telef olmaktan korunmasıdır.

Zarurî olan hamur yoğurmak yahut yemek pişirmek, varlığı bağışlanmayan necaseti temizlemek gibi hususlar ihtiyaç türleri arasındadır. Necaset konusunda Şafıîler bunun, beden üzerinde olmasını şart koşmuşlardır. Eğer bu necaset elbise üzerinde olursa su ile abdest alır ve örtecek başka bir şey bulamayacak olursa çıplak olarak namaz kılar, iade etmesi de gerekmez.

Şafiîlerle Hanbelîlerin görüşü şudur:
Bedeni üzerinde bir necaset bulunur, su bulamadığı yahut da kullandığı takdirde zarar görmekten korktuğu için onu yıkamaktan aciz olursa bundan dolayı teyemmüm eder ve namaz kılar. Şafıîlere göre kaza etmesi gerekir, Hanbelîlere göre ise kazası yoktur. Susuzluk korkusu ile teyemmüm eden bir yolcunun üzerinde namazını iade yükümlülüğü ittifakla yoktur.

5- Su Arayacak Olursa Malın Telef Olmasından Korkmak:

Malikîlere göre: Var olduğundan emin olduğu ya da zannettiği suyu arayacak olursa kendisinin yahud başkasının önemli miktarda bir malının telef olacağından korktuğu takdirde, suyu kullanmaya kadir olan mûkim veya yolcu teyemmüm eder. Malın telef olacağından şubhe eder veya vehme kapılırsa mal az dahi olsa yine teyemmüm eder.

"Önemli miktardaki maldan kasıt su satın almak için vermesi gereken maldan fazla olan miktardır.

Malikîlerin dışındakilere göre:
İnsan veya başka türlü düşman, yangın ve hırsız korkusu da teyemmüm almayı ve suyu aramamayı câiz kılar. İster kendisi için ister malı için, isterse yanında bulunan bir emanet için korksun yahud da kadın suyun yanında bir fasığın bulunmasından veya müflis borçlu hapsedilmekten yahud kaçan birisini yakalamak gibi bir fırsatı kaybetmekten korksun durum aynıdır. Bütün bunların su bulamayan kişi gibidir. Çünkü bunlarda zarar vardır ve zarar şer'an kabul edilmez.

6- Suyun Aşırı Derecede Soğuk Olması:

Suyu kullanmaktan dolayı zarar görmekten korktuğu ve suyu ısıtacak bir şey bulamadığı takdirde aşın soğuktan dolayı teyemmüm etmek câizdir.

Hanefîler, soğuk sebebiyle teyemmümün mubah olmasını ölmekten yahud bazı organların telef olmasından veya hastalıktan korkma hâli ile kayıtlamışlardır. Mukîm dahi olsa, bunu sadece cunube tahsis etmişlerdir. Böyle bir kimsede de hamam parası veya suyu ısıtacak bir bedel bulamaması şartı aranır. Çünkü ancak böyle bir kişi hakkında sözü edilen tehlike söz konusudur. Küçük hades sahibinin ise sahih olan görüşe göre soğuk dolayısıyla teyemmüm etmesi câiz değildir.

Malikîler soğuk sebebiyle teyemmümün câiz olmasını ölmekten korkma hâli ile sınırlandırmışlardır.

Şafillerle Hanbelîler ise, şu şartlarda soğuktan dolayı teyemmümü mubah kabul etmişlerdir:
Vakit içerisinde suyu ısıtmaya imkân kalmazsa yahud organlarını ısıtmanın faydası olmaz ve bir organın zarar görmesinden korkar yahud -Şâfiîlere göre- dıştan görünen bir organda ileri derecede bir kusurun meydana gelmesinden, -Hanbelîlere göre ise- su kullanmak sebebiyle bedeninde bir kusurun meydana gelmesinden korkarsa teyemmüm etmesi mubahdır.

Hastalık yahud azhar olan görüşe göre soğuk sebebiyle de teyemmüm eden bir kimse;
Şâfiîlere göre namazını kaza eder. Malikîlerle Hanefi'lere göre kaza etmez, Hanbelîlere göre ise iki rivayet vardır; birisine göre kaza etmesi gerekmez, diğerine göre ise iade etmesi gerekir.

7- Kova ve İp Gibi Su Çekme Aracını Bulamamak:

Su kullanabilecek imkân olmakla birlikte, kendisine su verecek kişi yahud da ip ya da kova gibi su çekme aletini bulamayan bir kimse vaktin çıkmasından koıkacak olursa teyemmüm eder. Çünkü böyle bir kişi suyu bulamayan kişi durumundadır.

Hanbelîler şunu eklerler:
Su elde edebilmek için gerekli araçları emanet olarak istemesi gerekir. Çünkü kendisi olmadan vacibin gerçekleşemeyeceği şey de vacibdir. Böyle bir şeyin kendisine emanet olarak verilmesini kabul etmesi de lâzımdır. Çünkü bu gibi durumda gösterilecek minnet, basit ve önemsizdir. Şayet kuyudan elbiseyi ıslatıp sonra da sıkmak suretiyle su çıkarabilecek ise su elde edebilme gücü olacağından bunu yapması lâzımdır ve tıpkı ip ve kova bulan kimse durumundadır. Şu şartla ki, bu elbisenin kıymeti, yerinden çıkartacağı suyun kıymetinden fazla bir oranda eksilmemelidir. Eğer bu değerden daha fazla eksilecek olursa, suyu değerinden fazlası ile satın alması gerekmediği gibi, bunu da yapması gerekmez. Suyu borç olarak kabul etmesi gerektiği gibi, onun bedelini de borç olarak kabul etmesi gerekir. Ancak bu borcunu ödeyebilecek bir malının olması gerekir. Çünkü böyle bir durumdaki minnet önemsizdir. Şu kadar var ki, suyun bedelini borç olarak istemesi minnet olacağından lâzım değildir, hibe olarak verildiği takdirde -bu konudaki minnetin önemsizliği ve âdeten bu, mal olmayacağından- bu suyu kabul etmesi lâzımdır. Ancak suyun bedelini minnet olacağından dolayı hibe olarak kabul etmesi lâzım değildir. Zimmetinde borç olmak üzere -memleketine döndükten sonra eda edebilecek dahi olsa- veresiye su alması lâzım değildir. Çünkü borcun zimmetinde kalmasında, onun aleyhine bir zarar vardır ve borcunu öde-yemeden önce malının telef olması da muhtemeldir.

8- Namaz Vaktinin Çıkmasından Korkmak:

Namaz vaktinin çıkmasından korkmak sebebiyle Şafiîler teyemmümü câiz görmemişlerdir. (Muğni'l-Muhtâc, I, 188; el-Hadramiyye, 24) Çünkü böyle bir kimse su bulunmasına rağmen teyemmüm etmiş olacaktır. Ancak bundan yolculuk hâlini istisna etmişlerdir. Onlara göre yolcu suyu aramak zorunda değildir; vaktin çıkacağından korkarsa ve kendisine veya malına zarar geleceğinden yahud da yol arkadaşlarını kaybedeceğinden korkacak olursa teyemmüm edebilir.

Hanbelîler de ister cenaze, ister bayram, isterse de farz bir namazın vaktinin çıkmasından korkmak sebebiyle olsun teyemmümü caiz görmemişlerdir. Bundan sadece yakın bir yerde suyun varlığını bilen, ancak o suya kadar gidecek olursa vaktin çıkmasından korkan yolcuyu mustesna etmişlerdir. Böyle bir yolcu o takdirde teyemmüm eder, namaz kılar ve iade etmesi de gerekmez. Çünkü bu durumdaki bir kişi, suyu vaktin içerisinde kullanmaya kadir değildir, suyu bulamayan kimseye benzetmektedir. (Keşşafu'l-Kınâ, 1,206)

Hanefiler, vaktin çıkmasından korkmak hâlinde ancak aşağıdaki durumlarda teyemmümü caiz görürler. (ed-Durru'l-Muhtâr, I, 223-227; Merâkı'l-Felâh, 19 vd.; el-Bedâyi, I, 51; Feîhu'l-Kadîr, I, 96);

1- Cunub dahi olsa cenaze namazının geçmesinden, yahut abdest almaya kalkışacak olursa imamın namazı bitirmesinden ya da güneşin zeval vaktine girmesinden korkmak gibi bir sebeble, bayram namazının geçmesinden korkulması hâlinde, su bulamamak söz konusu olacağından teyemmum eder. Esah olan görüşe göre bu kişinin imam ya da başkası olması arasında fark yoktur. Çünkü bu iki namazın geçmesi hâlinde kazaları söz konusu değildir. Bunun diğer bir gerekçesi ise İbni Abbas (r.anhuma)'dan gelen şu rivayettir:
"Dedi ki: Aniden bir cenaze namazı ile karşılaşsan ve bunu kaçırmaktan korkarsan, teyemmüm ile cenaze namazını kıl."

İbni Ömer (r.anhuma)'den gelen rivayete göre:
"Abdestsiz iken yanına bir cenazeyi getirdiler, o da teyemmüm edip o cenazenin namazını kıldı"

Bir cenaze namazı veya tilâvet secdesi için teyemmüm edecek olursa, su bulamaması hâlinde diğer namazları da eda etmesi caiz olur. (Hanefîlere göre suyun bulunmaması hâlinde çeşitli sebebler dolayısıyla onunla namaz caiz olmasa dahi teyemmüm lizâtihî caizdir. Bunun tesbit edileceği ölçü şudur: Böyle bir teyemmüm, kendisi için taharetin şart olmadığı her bir iştir. Bunlar cunub olmayan bir kimsenin ezberinden veya mushaftan Kur'an okuması. Kur'an öğretmek, mescide girmek veya çıkmak, ölüyü defnetmek, kabir ziyareti, ezan, ikamet, hasta ziyareti, selâm almak ve vermek. Muhtar olan görüşe göre tilâvet secdesi için su bulunsa dahi, seferi için teyemmümün caiz olduğudur, mahkum için câiz değildir.)

2- Su olmadığı için küsuf namazının ve farz namazların sünnetlerinin geçeceğinden korkarsa ve abdest alacak olduğu takdirde, vaktinin geçeceğinden korkacak şekilde geciktirmiş olduğu sabah namazının sünneti için dahi olsa teyemmüm alabilir.
Cumua namazı, diğer farz namazlar ve vitir için vaktin çıkmasından korktuğu takdirde teyemmüm sahih değildir. Çünkü Cumua'nın bedeli vardır ve bu öğle namazıdır, diğer namazlar ise kaza edilebilir.

Mutemet olan görüşlerine göre Malikîler şöyle demektedirler :
Namazları vaktinde edayı muhafaza etmek için vaktin çıkacağından korkan ve su bulamayan kimse için teyemmüm câizdir. Şayet abdest aldığı veya guslettiği takdirde bir rekât olsun vaktinde yetişebileceğini zannederse teyemmüm etmez. (eş-Şerhu's-Sağîr, 1,182-184; eş-Şerhu't-Kebîr, 1,150 vd)

Azhar olan ise meşhurun hilâfınadır: Su bulamayan bir kimsenin, Cumua namazını ve taayyun eden veya etmeyen fakat vaktinin geçeceğinden korktuğu cenaze namazını eda etmek maksadıyla sağlığı yerinde, mûkim bir kimsenin eda vaktinde teyemmüm etmesi câizdir. Böyle bir kimse namaz kılar ve iade de etmez.

Bir sünneti ve bir mendubu eda etmek, Mushafa dokunmak, vâcib olmayan tavaf yapmak için de su bulamayanın teyemmümü caizdir.

(el-Bedâyi' 1,46-49; Tebyînu'l-Hakâik, ı, 36; el-Lubâb, I, 36; Fethu'l-Kadîr, I, 83-86; Merakı1 Felah, 19; ed-Durru'l-Muhiâr, I, 214-226; eş-Şerhu's-Sağîr, 1,179-183, 199; Bidâyetul-Muctehid, /, 63 vd.; el-Kavânînu't-Fıkhıyye, 37; eş-Şerhu'l-Kebîr, I, 149 vd.; Muğni'l-Muhtâc, I, 87-95 el-Muhezzeb, I, 34 vd.; el-Muğnî, I, 234, 239, 257, 258, 261, 265; Keşşâfû'l-Kınâ', I, 184-194)

(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C. 1, Sf : 315 - 322)

 
Üst Ana Sayfa Alt