Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî (1332-1420/1914-1999) rahımullah’ın Hayatı

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî (1332-1420/1914-1999) rahımullah’ın Hayatı


XX. yüzyılın önde gelen hadis münekkitlerinden olan ve Nasırussunne lakabıyla anılan Muhammed Nasıruddin el-Elbani 22 Cemaziyelahir 1420 (2 Ekim 1999) Cumartesi günü Urdün’ün başkenti Amman’da vefat etti. Cenaze namazı öğrencisi Hüseyin Şakra tarafından kıldırıldı. Cenazesinde ailesinin bağırıp cağırarak ağlamamasını, techiz ve tekfin işlemlerinin geciktirilmemesini ve vefat ettiği yere yakın bir mekana defnedilmesini vasiyet etmişti. Defin işlemleri vasiyetine uygun olarak gercekleştirildi.

Ebu Abdurrahman Muhammed Nasıruddin b. Nuh Necati b. Adem 1332/1914 senesinde Arnavutluk’un İşkodra kentinde fakir bir ailenin cocuğu olarak doğdu. Asıl ulkesi olan Arnavutluk’a nisbetle el- Elbani diye meşhur oldu. Babası Nuh Necati (o. 1372/1953) İstanbul’daki dini eğitim muesseselerinde eğitim gordukten sonra din hizmetlerinde bulunmak uzere memleketine donmuş, cevresindeki insanların yoğun teveccuhunu kazanmış, sevilen bir alim idi. Devrin Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ahmed Zogu’nun 1924’ten itibaren kontrolu tamamen ele gecirip muslumanları sindirmeye yonelik baskı politikası uygulamaya başlaması dolayısıyla, pek cok musluman Arnavut gibi Muhammed Nasıruddin’in babası da ulkesini terk edip, ailesiyle birlikte Şam’a goctu. Bu sırada on yaşına henuz girmiş bulunan ve temel dini bilgilerini ailesinden oğrenen Elbani ilk eğitimini Şam’daki Medresetu Cem‘iyyeti’l-is‘afi’l-hayri’de tamamladı. Bunun yanı sıra sıkı bir Hanefi alimi olan babasından Kuran, sarf, nahiv, belagat gibi alet ilimlerini tahsil etti. Ayrıca babasının yakın dostu ve Şam’ın onde gelen alimlerinden Muhammed Said el-Burhani’den fıkıh ve nahiv okudu. Bu arada fasih Arapca’yı oğrendi.

Muhammed Behcet el-Baytar’ın derslerine katıldı. Bir ara ticaretle meşgul olmaya başlamışsa da, zamanla babasının mesleği olan saat tamirciliğini oğrendi ve bu sayede ancak gecimini sağlayacak kadar calışıp, geriye kalan zamanında surekli kitap okuma fırsatı elde etti. Muhtelif zamanlarda evlendiği uc hanımından beşi kız 13 cocuğu dunyaya geldi.

Yirmili yaşlarının başında Reşid Rıza’nın neşretmekte olduğu Mecelletu’l- Menar’da (Rıza’nın Selefi cizgiye yaklaştığı son yılları) okuduğu bazı yazılar Elbani’yi Selefi anlayışı benimsemeye ve hadis ilmi ile meşgul olmaya yoneltti. Vaktinin buyuk kısmını Daru’l-kutubi’z-Zahiriyye’de gecirerek oradaki nadir hadis yazmalarını incelemeye başladı. Kitaplara olan yakın ilgisi dolayısıyla kutuphane idaresi kendisine ozel bir oda tahsis etti. Hatta raflardan kitap indirmek uzere cıktığı merdivende bazan altı saat kadar kaldığı anlatılır. Gazzali’nin İhyau ulumi’d-din (I-IV, 1889) adlı kitabını neşre hazırlamakla başladığı ilmi calışmalarına Zeynuddin el-Irakī’nin el-Mugni an cumeli’l-esfar fi’l-esfar (I-V, Kahire 1939) adlı eserini yayına hazırlayarak devam etti. Geleneksel rivayet metodu olan icazetin gerekliliğine inanmamakla birlikte, Muhammed Ragıb et-Tabbah’tan hadis rivayet icazeti aldı. Daru’l-kutubi’z- Zahiriyye’deki hadis konusundaki pek cok yazma eserin fihristlerini hazırladı (Fihrisu’l-mahtutati’z-Zahiriyye fi ilmi’l-hadis, Dımaşk 1970), ilim ehlinin varlığından haberdar olmadığı yazmaları keşfetti. Bunun yanında bazı ozel kutuphanelerdeki yazma eserleri de ortaya cıkardı.

Nasıruddin el-Elbani’nin özellikle hadis konusunda etkilendiği kişilerin başında İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye gelmektedir. Dolayısıyla rivayetlerle ilgili hükümlerinde bu düşünce cizgisinin izleri hakimdir. Bununla birlikte sahip olduğu ilmi otoritenin gereği olarak, yeri geldiğinde bunları da eleştirmekten geri kalmamıştır. Mezheplere körü körüne bağlılığın terk edilip Kitap ve Sünnet’e vurgu yapılması, geleneksel düşüncenin dikkate alınmaması, bid‘at ve hurafelerin şiddetle eleştirisi, söz konusu yaklaşımın ayırt edici özellikleridir. Bu görüşleri benimsemesi dolayısıyla Elbani’yi başta babası olmak üzere ilim ehli pek çok kimse tenkit etti. Şam’da calışmalarını sürdürdüğü sırada, Suriye’de bulunan diğer merkezlere kısa süreli yolculuklarla başlayan ilmi seyahatleri sayesinde aynı zamanda savunduğu fikirleri başkalarıyla paylaşma imkanı da buldu. Ancak bu sırada halkın, resmi makamların ve tarikatların şiddetli muhalefetleriyle karşılaştı. Kendisine ilmi ve fikri pek çok reddiye yazıldı. Bu yüzden zaman zaman hapse girdi, sınır dışı edildi. Bu arada yapılan eleştirilere ceşitli eserler kaleme alarak cevaplar verdiği gibi, kendisi de pek cok kişiye reddiye yazdı. Şam’da sürdürdüğü ilmi calışmaları yanında haftada iki defa toplanan öğrencilerine ders verdi. Elbani bu derslerde İbn Hacer’in Nuhbetu’l-fiker, İbnu’l- Kayyim’in Zadu’l-mead, Sıddik Hasan Han’ın er-Ravzatu’n-nediyye, Ahmed Muhammed Şakir’in el-Baisu’l-hasis şerhu İhtisari Ulumi’l-hadis, Buhari’nin el- Edebu’l-mufred, Nevevi’nin Riyazu’s-salihin, Munziri’nin et-Tergīb ve’t-terhib, İbn Dakīkul‘id’in el-İlmam fi ehadisi’l-ahkam adlı eserlerini okuttu. Bu derslere farklı kesimlerden pek cok kimse devam etti. 1381-1383 (1961-1963) yılları arasında Medine’de el-Camiatu’l-İslamiyye’de eğitim ve oğretim faaliyetlerine katıldı. Bilahare Şam’a dondu ve kendisini butunuyle ilme verdi. Saat tamirciliğini once kardeşine, onun vefatının ardından da oğullarından birine bıraktı. Ozellikle Arap dunyasından, kendisinin tetkik ve tenkit yontemini benimseyip rivayetlere uygulayan Muhammed Zuheyr eş-Şaviş, Muhammed İbrahim Şakra, Omer Suleyman el-Eşkar, Abdurrahman Abdulhalik, Mahmud Mehdi el-İstanbuli, Hayreddin Vanli, Hamdi Abdulmecid es-Silefi’nin de aralarında bulunduğu cok sayıda kimse vardı. Ayrıca Muhammed Meczub et-Tartusi, Abdulkādir el-Arnaut, Şu‘ayb el-Arnaut, Abdurrahman el-Bani ve Isam el- Attar gibi kimseler de ondan ve yonteminden istifade etti. Ortaya koyduğu calışmaları ile, Arap dunyasında hakim olan Selefi anlayışın tevhid-akaid esaslı vurgusuna hadisin de guclu bir şekilde dahil edilmesini sağladı.

Suriye, Suudi Arabistan, Mısır ve Hindistan’da önemli heyetlere ve calışma gruplarına dahil edildi, muhim eserlerin neşrine katkı sağladı. İlmi incelemeler yapmak gayesiyle körfez ülkeleri, Kahire, İskenderiye, Kudus, Beyrut, Mağrib yanında İspanya, İngiltere ve Hollanda gibi ceşitli Avrupa ulkelerine de seyahatlerde bulundu; gittiği yerlerde konferanslar verdi. Gırnata’daki konferansı el-Hadis huccetun bi-nefsih fi’l-akāid ve’l-ahkam (el-Mektebu’l-İslami, Beyrut, ts.), İngiltere’deki konferansı da Menziletu’s-sunne fi’l-İslam adlarıyla daha sonra neşredildi. 1419/1999 yılı Melik Faysal İslam Araştırmaları odulu tahric ve tahkik calışmaları yaparak hadis ilmine sağladığı katkılar sebebiyle Elbani’ye verildi.

1400 senesinin Ramazan (Temmuz 1980) ayından itibaren Ürdün’ün başkenti Amman’a yerleşerek ilim, davet ve eğitim çalışmalarını burada sürdürmeye başladı; kısa süreli seyahatleri dışında ömrünün kalan kısmını Amman’da gecirdi. Vefatına yakın dönemlerde kalem tutacak gücü kalmamış, Silsiletu’l-ehadisi’z-zaife’nin telifini cocukları ve torunları yardımıyla sürdürebilmiştir. Vefatından 48 saat öncesinde bile icine düştüğü bir şüpheyi gidermek gayesiyle oğlu Abdullatif’ten, Sahihu Suneni Ebi Davud adlı eserini getirmesini istemesi ilme olan bitmez tğkenmez arzusunun önemli bir göstergesidir. Üzerinde calıştığı son eser Tehzibu Sahihi’l-Camii’s-sagīr ve’l-istidrak aleyh’ti. Kutuphanesi, vasiyeti gereği, icinde bulunan bÜtÜn matbu, fotokopi, yazma, kendisinin ve başkalarının istinsah ettiği eserler ve henÜz tamamlanmamış calışmalarıyla birlikte Medine’deki Mektebetu’l-Camiati’l-İslamiyye’ye bağışlandı.

Elbani’nin ilimle meşguliyeti bilimsel bir kaygıdan ziyade insanların gundelik hayatına yon verme endişesini taşıyordu. Klasik kaynaklardaki hadisleri sahih ve zayıf diye ayırmakla, sahihlere uyulmasını, zayıflardan da kacınılmasını sağlamayı hedefliyordu. Bu sebeple butun calışmalarını sunnetin İslam’daki yerini muhkem hale getirmeye yonelik olarak yaptığını soylemek yanlış olmaz. Şu halde Elbani’nin yöntemini ve gayesini, İslam’ı her türlü bid‘atten arındırmayı hedefleyen ‘tasfiye/arındırma’ ve nesilleri sahih esaslar üzerine eğitmeyi hedefleyen ‘terbiye/eğitim’ şeklinde iki kelime ile özetlemek mümkündür. Tevhid konusuna da büyük önem veren Elbani bu alanda da telif, şerh, ihtisar ve ta‘lik türünde kıymetli calışmalar yapmıştır. Bu bağlamda, el-Hadis huccetun bi-nefsih fi’l-akāid ve’l-ahkam (el-Mektebu’l-İslami, Beyrut, ts.), Tahziru’s-sacid min ittihazi’l-kuburi mesacid (Beyrut 1979), et-Tevessul ahkamuhu ve envauh (Beyrut 1980), Vucubu’l-ahz bi-hadisi’l-ahad fi’l-akāid (Amman 2002), ez-Zebbu’l-ahmed an Musnedi’l-imam Ahmed (Beyrut 1999) gibi telif eserleri yanında, verdiği ozel dersler esnasında İbn Teymiyye’nin İktidau’s-sırati’l-mustakīm muhalefe ashabi’l-cahim (Kahire 1369), Emir es- San‘ani’nin Tathiru’l-i‘tikād min edrani’l-ilhad (Kuveyt 1984), Muhammed b. Abdulvehhab’ın torunu Abdurrahman b. Hasan’ın Fethu’l-mecid şerhu Kitabi’t- Tevhid (Riyad 1413) adlı eserlerini de okutup şerhlerini yapmıştır. Tahkikini yaptığı eserler arasında ise, Nevevi’nin Riyazu’s-salihin (Beyrut 1979), Hatib el-Bağdadi’nin İktidau’l-ilm el-amel (Kuveyt 1985), Ebu Hayseme’nin Kitabu’l-İlm (Kuveyt 1985), İbn Ebu Ubeyd’in Kitabu’l-Iman (Kuveyt 1985), Tebrizi’nin Mişkatu’l-Mesabih (I-III, Beyrut 1985) gibi eserleri vardır. Bunların yanı sıra, İbn Huzeyme’nin es-Sahih’i, Tirmizi’nin eş-Şemailu’l-Muhammediyye’si(Amman 1985), Tahavi’nin Akāid’ine İbn Ebu’l-‘İzz’in yazdığı Şerhu’l- Akāid’i (Beyrut 1988) gibi eserler uzerine yaptığı ihtisar calışmaları bulunmaktadır. Burada kaydedilenlerin dışında daha pek cok eseri bulunan Elbani Turkiye’deki ilim cevrelerinde de tanınmakta olup bazı eserleri Turkce’ye de tercume edilmiştir.

Özellikle sevenleri tarafından,Hadis ilimleri konusunda asrın muceddidi’ veya asrın muhaddisi’ gibi nitelendirmelere mazhar olan Elbani, hadis ilminde yaptığı tahkik ve tesbit calışmaları sebebiyle günümüz hadis calışmaları acısından çok önemli bir yere sahiptir. Aralıksız sürdürdüğü ilmi calışmaları dolayısıyla sahih ve zayıf hadislerin tesbiti konusunda büyük bir maharet kazanmıştı. İlim ehli, kendisi tarafından hazırlanan eserlere sürekli ihtiyac hissetmiştir. Maliki fıkhı kaynaklarına dair İrvau’l-galil fi tahrici ehadisi Menari’s-sebil (I-X, Beyrut 1985), Silsiletu’l-ehadisi’s-sahiha ve şey’un min fıkhiha (I-VII, Riyad 1996), Silsiletu’l-ehadisi’z-daife ve’l-mevzua ve eseruha’s-seyyu fi’l-umme (I-X, Riyad 2001) gibi calışmaları bu anlamda sıkca başvurulanlardır. Ayrıca Elbani’nin, muhtelif kaynaklarda gecen hadisleri değerlendirmeye tabi tutup tercihlerde bulunarak sahih ve zayıf şeklinde tasnif etmesi yanında, et-Tergīb ve’tterhib’in (I-III, Riyad 2000), el-Camiu’s-sagīr’in sahih (I-IV, Beyrut 1990) ve zayıflarını (I-III, Beyrut 1979), Suneni Erbaa’nın sahih (Sahihu Suneni Ebi Davud, I-III, Riyad 1989; Sahihu Suneni’t-Tirmizi, Riyad 1988; Sahihu Suneni’n- Nesai, I-III, Riyad 1988; Sahihu Suneni İbn Mace, Riyad 1986) ve zayıflarını (Zaifu Suneni Ebi Davud, Beyrut 1991; Zaifu Suneni İbn Mace, Beyrut 1988; Zaifu Suneni’n-Nesai, Beyrut 1990; Zaifu Suneni’t-Tirmizi, Beyrut 1991) tesbit edip ayrı ayrı topladığı eserleri bulunmaktadır.

Muhammed Nâsırüddin el-Elbânî’nin hayatı ve şahsiyeti hakkında söylenenlerle eserleri hakkında şu kaynaklara başvurulabilir: Muhammed b. İbrâhim eş-Şeybânî, Hayâtü’l-Elbânî ve âsâruhû ve senâü’l-ulemâ’ aleyh, I-II, Küveyt 1407/1987; İbrâhim Muhammed el-Alâ, Muhammed Nâsırüddîn el-Elbânî muhaddisü’l-asr ve nâsırü’s-sünne, Dımaşk 1422/2001; İsâm Mûsâ Hâdî, Hayâtü’l-allâme el-Elbânî rahimehullâh bi-kalemihî, Amman 1422; a.mlf., Muhaddisü’l-asr el-imâm Muhammed Nâsırüddîn el-Elbânî kemâ araftü, Dârü’s-Sıddîk 1423/2003; Muhammed el-Meczûb, Ulemâ’ ve müfekkirûn a‘rifühüm, I, 287-325.
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt