Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muhәmmәd Qutubdan Demokrat Müşriklәrә

Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
MUHAMMED KUTUB'DAN MÜŞRİK DEMOKRATLARA ...

Demokrasi oyununa girdiğimiz takdirde karşı karşıya kalacağımız ikinci zarar, meşruiyet meselesinin sulandırılmasıdır. Çünkü demokrasilerde meşruiyet oy çokluğunu alan kimselerindir. Halbuki bu, Rabbani ölçü Allah'ın şeriatının egemen kılınmasıdır. Allah'ın şeriatının hükümlerinin uygulanmasını kabul etmeyen bir kimsenin ise, Allah'ın dinine göre bir meşruiyeti yoktur. İsterse sadece çoğunluğu değil, oyların tamamını elde etmiş olsun. İşte bu, İslam ile demokrasi arasında son derece keskin bir yol ayrımıdır.

Demokrasi oyununa girdiğimiz vakit oyların çoğunluğunu alan kimselerin - isterse Allah'ın şeriatını egemen kılmasın- meşruiyetini kabul etmemiz kaçınılmaz olur. Çünkü kendisine aykırı hareket etme imkanı bulunmayan oyunun kuralı budur. İşte bu takdirde de itikadi bakımdan sakıncalı bir duruma düşeriz. Bu da yüce Allah'ın küfür dediği bir işin meşruiyetini kabul etmek, Allah'ın şeriatından başkasını yasalaştırmaktır.

Biz, kalbimizden ya da açıktan istediğimiz kadar: "Bizler Allah'ın indirdikleri dışındaki hüküm koymayı uygun görmüyoruz," diyelim. Bu oyuna girmeyi kabul ettiğimiz hatta çoğu zaman bu oyuna girmemize izin verilmesini isteyip bu haktan yoksun bırakılmaya karşı çıktığımız halde bile, oyunun bu kuralına da boyun eğmek zorundayız.

Düşmanlarımız fırsatı kaçırmayarak demokrasinin kaygan zeminine düştüğümüzü görüp bizi zora sokmaya kalkışacak hatta daha fazla sıkıntıya sokmak için ileri de giderek bize şöyle diyeceklerdir: "Seçimlere girip de başarılı olmazsanız, Allah'ın şeriatını uygulamayacak olanlar kazanırsa tutumunuz ne olacaktır? Bizler de: "Toplumun görüşüne saygı duyacağız", deriz. -Hayret doğrusu!- Eğer onlar bizlere: "Peki siz yönetimdeyken daha sonra toplum sizden yüz çevirip, başkasına oy verecek olursa tutumunuz ne olacak, diye sorarlarsa, biz de onlara: "Toplumun kararına boyun eğeriz", deriz. Hayret doğrusu! Peki ya toplumun aldığı karar Allah'ın tespit ettiği hüküm ile çelişiyorsa ne olacak?

La ilahe illallah davasının ve meşruiyet meselesinin, bundan daha ileri derecede sulandırılması söz konusu olabilir mi?

Bununla birlikte, madem o oyuna girmeyi kabul ettik, onun yasasını kabul etmekten başka yolumuz da yoktur. Çünkü mantığın gereği budur. Ama oyuna katılmadığımız takdirde, bunun yasasını kabul etmemek de bizim hakkımızdır. Bu sayede hem kendimizle tutarlı oluruz hem de "Bizler bu oyuna girmedik. Çünkü bu oyunun yasası Allah'ın belirlediği ve kullarını kabul etmek zorunda tuttuğu hükme aykırıdır" diyebiliriz. Doğal olarak bunu söylediğimizde düşmanlarımız da şunu söyleyeceklerdir: "Sizler demokratik değilsiniz, sizler demokrasinin düşmanlarısınız. "Biz de onlara şu cevabı veririz: İstediğinizi söyleyiniz. Bizler ta baştan beri Allah'ın şeriatına aykırı şekilde yasa yapma hakkını insanlara veren bir yönetim sistemini kabul etmiyoruz. ÇÜNKÜ BİZLER BUNU KABUL EDECEK OLURSAK, MÜSLÜMAN KALAMAYIZ. Allah'ın bize indirdiği İslam'dır. Demokrasi değildir. Allah'ın bizi uymakla yükümlü kıldığı, İslam'dır. Demokrasi değildir. Kıyamet gününde bizi Allah, İslam dolayısıyla hesaba çekecektir. demokrasi dolayısıyla değil.
Bkz. MUHAMMED KUTUB, Nasıl Davet Edelim, 111-112
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyh Muhammed bin Useymin-rahimehu Allah- seçimlerin hükmü hakkında soruldu ve şöyle cevap verdi: “Ben seçimlerin farz olduğunu görüşündeyim. Burada kendisinde hayır umduğumuz kimseleri tayin etmeliyiz. Çünkü hayır ehli geri durursa onların yerini başkaları almaz mı? Onların yerini şüphesiz şer ehli alacaktır. Ya da kendilerinde ne hayır ne de şer olan, her sakala bir tarak vuran olumsuz insanlar yerlerini alacaktır. Öyle ise Salih gördüğümüz kimseleri seçmeliyiz. Eğer biri şunu diyebilir: biz birini seçtik ama meclisin çoğu onun görüşüne ters.

Ona şunu deriz: bunda bir sorun yok. Bu tek adam eğer Allah bereket nasip ederse, bu mecliste hak sözü söylediğinde mutlaka etkisi olacaktır. Ancak Allah ile doğru olma noksanlığımız var. Elle tutulur maddi işlere güveniyoruz. Allah’ın emirlerine bakmıyoruz.. Hayır gördüğün adamı aday göster ve Allah’a tevekkül et.” Özetle bitti.

“Açık kapı buluşmaları” 210 sayılı teyp bandının B yüzü

http://www.ibnothaimeen.com/all/sound/article_16230.shtml

: Fetva Daimi konseyi Alimlerine şu soru sorulmuştu

Seçimlerde oy kullanmak ve aday göstermek caiz midir? Bilinmeli ki ülkemiz Allah’ın indirdikleriyle hükmetmiyor?

Cevapladılar:

Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen, İslam şeriatı ile çalışmayan bir hükümette yer alıp kendini aday göstermek müslümana caiz olmaz. Müslümanın bu hükümette çalışan onu veya başkasını seçmesi caiz olmaz. Ancak İslam Şeriatı ile çalışan bir yönetime çevirmek için oraya gelmeyi isteyen Müslümanlardan kendisini veya başkalarını seçmeleri müstesnadır. Bunu, otoriter sisteme galip gelmek için bir araç edinirler. Ancak kendini aday gösteren de İslam şeriatına karşı gelen makamlara girmemesi gerekir.” Bitti.

Şeyh Abdulaziz Bin Baz, Şeyh Abdurrezzak Afifi, Şeyh Abdullah Bin Ğudeyyan, Şeyh Abdullah Bin Quud.

Daimi Konsey Fetvaları, 406–407/23
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
قالو: سنطبق الشريعة عن طريق الديمقراطية!

Dediler ki: Demokrasi yöntemiyle şeriatı tatbik ederiz!

قلنا: وهل ينفع الوضوء بماء نجس؟

Dedik ki: Necâset ile tahârat almaya cevaz var mı ki?
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
sonuç olarak ittifak olmayan konuda biz halk olarak konuşurken çok dikkatli olmak zorundayız. aynı durum cehaletin özür olup olmaması konusunda da geçerli.
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Muhammed Kutup da demokrasiyi araç olarak benimseyen İslamcıları "müşrik" olarak görüyor mu, yoksa bu sadece sizin yorumsal bir katkınız mıdır? Her halükarda, kaynak olarak gösterilen kitabın ismini (Nasıl Davet Edelim) yazarken bir düşünmeniz gerekirdi, acaba bu reddiyenin kendilerine teveccüh olunduğu kesim, yukarıdaki gibi bir başlığı görünce onu okurlar mı?
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Muhәmmәd Qutubun sözlәri apaçıqdır.

ﻷﻧﻨﺎ ﺇﻥ ﻗﺒﻠﻨﺎ ﺫﻟﻚ ﻻ ﻧﻜﻮﻥ ﻣﺴﻠﻤﻴﻦ

ÇÜNKÜ BİZLER BUNU KABUL EDECEK OLURSAK, MÜSLÜMAN KALAMAYIZ.
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
عبد الرحمن (Abdur Rahman)

Demişsәn ki;
"Muhammed Kutup da demokrasiyi araç olarak benimseyen İslamcıları "müşrik" olarak görüyor mu, yoksa bu sadece sizin yorumsal bir katkınız mıdır?"

Müşrik olaraq görmәsә demokratlar muvahhid(!) müsәlman(!)mı olacaq!?
Allahım bizi ağıl nemәtindәn mәhrum etmә.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
sonuç olarak ittifak olmayan konuda biz halk olarak konuşurken çok dikkatli olmak zorundayız. aynı durum cehaletin özür olup olmaması konusunda da geçerli.
Helal mi haram mı olduğu bilinmeyen veya bizce şubheli olan meselelerde bile ihtiyaten kaçınmak gerekiyorken kufur / şirk olduğu hakkında tehdit içeren kufur kanunlarının tatbikinin seçimlerine katılma konusunda imanı tehikeye düşürmemek için kaçınmak daha elzemdir.
(Bizim itikadımız; demokratik seçimlere iştirak etmek kufurdur!)

Nûman b. Beşîr (r.anhuma)'dan rivayet edilmiştir; der ki:
Rasûlullah (s.a.v)'ı şöyle buyururken duydum:

إِنَّ الْحَلَالَ بَيِّنٌ وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهَاتٌ لَا يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنْ النَّاسِ فَمَنْ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي الْحَرَامِ كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ أَلَا وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى أَلَا وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمُهُ أَلَا وَإِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ
"Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şubheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şubheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şubheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalbdir."
(Buharî, İman 39, Buyû 2; Muslim, Musakat 107, (1599); Ebu Davud, Buyû 3, (3329, 3330); Tirmizî, Buyû 1, (1205); Nesâî, Buyû 2, (7, 241), eşribe 50; İbn Mâce, fiten 14; Dârimî, buyû 1; Ahmed b. Hanbel, IV, 267, 269, 270, 271)

 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben de aynı görüşteyim ama benim benimsedigimden farklı bir ehli sünnet aliminin görüşünü benimsiyorlar diye insanlara müşrik denilmemesi gerektiğini düşünüyorum. müslümana kafir diyen kafirdir hadisine hürmeten bile olsa bu konuda müşrik yaftalarının havada uçuşması korkunç.
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
عبد الرحمن (Abdur Rahman)

Demişsәn ki;
"Muhammed Kutup da demokrasiyi araç olarak benimseyen İslamcıları "müşrik" olarak görüyor mu, yoksa bu sadece sizin yorumsal bir katkınız mıdır?"

Müşrik olaraq görmәsә demokratlar muvahhid(!) müsәlman(!)mı olacaq!?
Allahım bizi ağıl nemәtindәn mәhrum etmә.

Demokrasiyi araç olarak kullananlar demokrat olmuyor. Şeriatı tatbik etme hedefiyle, hüküm elde etmek için demokrasiyi bir vasıta olarak kullanıyorlar. Demokrat, demokrasiyi toplumsal bir ideal olarak benimseyenlere denir. Oysa bu kimseler, yani "İslamcılar", bunu sadece bir vasıta olarak kullanırlar.

Yazıdaki mantık gayet uyumlu ve doğru. Çoğunluğun bir meşruiyeti yoktur ve hakikat çoğunlukla belirlenmez. Parti kurup, demokratik seçimlere katılanlar da doğal olarak bu meşruiyeti kabul etmiş oluyorlar. Bu Resulullah'ın menhecine uygun bir yol değil ve Allah'ın iradesine dayandırılmadığı için İslam'daki hüküm kavramıyla da çelişkili.
Ancak bu yolu benimseyenler, zafiyet içinde bulunduklarını öne sürerek, demokrasiyi bir fırsat olarak algılıyorlar. Mevcut sistemden yararlanarak, Müslümanların şeriat desteğini tatbike (yanlış bir esas üzerine olduğu halde) ulaştırmak istiyorlar.

Bu tevili anlatırken bile din, şeriat ve hükmün mahiyeti ile burada kabul ettirilmeye çalışan "elverişli yöntem/kötünün iyisi" fikrinin birbiriyle çelişkisi göze çarpıyor. Ancak hulasa, bu yolu benimseyenlerin niyeti her ne olursa olsun şeriattır, yanı Allah'ın iradesi. Eğer halkın iradesine inansalardı, neden bu niyet ile yola çıkmışlardır?

AKP veya En-Nehda gibi partiler şeriattan vazgeçtiler. "Halk isterse tatbik ederiz, biz siyasetçiyiz, laik bir devlet olarak tüm halka eşitçe hizmet ederiz; din ise davetçilerin işidir" dediler. Apaçık delillere zıt olan, bu gibi, "post-İslamcı" denilen grupların görüşüdür kesinlikle.

Ancak benim yukarıda anlattığım durum, itikadi bir çelişki değil. İtikad kalpte ve niyettedir. İtikad şeriat ve Allah'ın iradesidir. Bu amelin itikatla çelişmesidir. Bu yüzden de, bazı alimlerin savunduğu gibi, küfür değil, haramdır. (Bunu söylemekteki niyetim munazaraya girmek değil, sadece Pangea kardeşin belirttiği gibi ihtilafa dikkat çekmektir)

Aslında benim sorum şuydu; Muhammed Kutub, mesela İhvan-ı Müslimin'i, tekfir ediyor mu etmiyor mu? Çünkü bu cemaat bilindiği gibi tedricen şeriatı uygulamaya niyetliydi. Ve halktaki muhalefetin de etkisiyle (halka boyun eğmiyor) hükmü devrilmiştir.
 
Üst Ana Sayfa Alt