Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Mezheblere Göre Kılların Bitmesi Buluğa Ermenin Şartı mı?

M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Essalamu Aleykum
Kadın ve erkek için kıllanmanın buluğa ermede alamet olmasında dört mezhebin ittifakı varmı?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Bulûğ için kılların bitmiş olması Dört mezhebde ittifakla delil değildir.



Bulûğ (Ergenlik Çağına) Erişmiş Olmak:
Bulûğ, ya tabiî belirtilerin ortaya çıkması veya yaş ile gerçekleşir. Tabiî belirtilerin sayılması konusunda mezhebler arasında görüş ayrılıkları vardır:

Hanefî'lere göre: (el-Bedâyi', VII, 171; ed-Durru'l- Muhtâr, V, 107; Tebyînu'l-Hakâik, V, 203; Tekmiletu-Fethi'l Kadir, VII, 323)
Erkeğin baliğ olduğu, ihtilâm olması veya menisinin gelmesi ile anlaşılır. İhtilâmdan maksat ise, uykuda veya uyanıkken cima veya başka yolla meninin çıkmasıdır.
Bunun bulûğun alâmeti olduğunun delili ise yüce Allah'ın şu âyetidir:
"Sizden çocuklar baliğ olduklarında daha öncekiler izin istedikleri gibi onlar da girmek izin istesinler." (Nur, 59)
Peygamber ise şöyle buyurmaktadır:
"Üç kişiden kalem kaldırılmıştır..... "
İhtilâm oluncaya kadar da küçükten"
(Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud, Neseî, İbn Mâce ve Hâkim, Aişe'den: "Ve büyüyünceye kadar küçükten..." lafzı ile, Ahmed, Ebu Dâvud ve Hakim ise Ali ve Ömer'den: "Ve ergenleşinceye kadar küçükten..."' lafzı ile rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye, IV, 161 vd.)

Ebu Davud, Ali b. Ebu Talib'in şöyle
dediği rivayet etmektedir:
"Ben Rasulullah (a.s.)'ın: "İhlilâmdan sonra yetimlik yoktur" hadisini belledim."
İhtilâm olmakla ergenlik yaşına gelmek (buluğ) gerçekleştiğine göre, menisinin inmesi ile de gerçekleşir. Önce ihtilâm, adeten suyun inmesinin bir sebebidir. O bakımdan hüküm ona bağlanmıştır. Hamile bırakmak da böyledir. Çünkü âdeten inzal olmaksızın hamilelik gerçekleşmez. Kızın buluğa ermesi ise hayız olması ile bilinir. Çünkü Buhari, Muslim, Ebu Dâvud ve Tirmizî şunu rivayet etmektedir:
"Allah, ay başı olduktan sonra hiçbir dişinin namazını baş örtüsüz kabul etmez."
(İbn Huzeyme, Sahih'inde Aişe (r.anha)'den şunu rivayet etmektedir:
"Allah aybaşı olabilecek çağa gelmiş bir kadının namazını baş örtüsüz kabul etmez."
Aybaşı olan kadın ise ergenlik yaşına gelmiş demektir. Hadis-i şerifte geçen el-Himâr, kadının başını örten şey demektir, işte bu, onun mükellefiyetinin başlangıcının delilidir. Zeylâi, Neylu'l-Evtâr, II, 67)

Hamile kalmakla da bulûğ bilinir. Çünkü hamilelik kadının inzal oluşunun delilidir. O bakımdan hamile kaldığından itibaren baliğ olduğuna hükmedilir. Erkek için bulûğun asgari yaşı oniki, dişinin asgari yaşı dokuzdur. Hanefîlerce muhtar olan görüş budur.

Tabiî bir bulûğ olmadığı takdirde, yaş ile bulûğ sabit olur. Buna göre çocuğun erkek veya dişi olsun, 15 yaşına geldi mi, fetvaya esas olan görüşe göre ergenlik yaşına geldiği kabul edilir. Aynı zamanda murahiklik yaşı da budur.

Ebu Hanîfe şöyle demektedir:
Erkek 18 yaşını, kız da 17 yaşını tamamladığı takdirde baliğ olur. Çünkü bu yaş ile artık şeriatın hükmünün bağlandığı ihtilâmın (eğer gerçekleşmemiş ise), artık bundan sonra gerçekleşme ümidi kalmaz. (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Mısır 1327/1909, VII, 172; el-Cezîrî, el-Fıkh alel-Mezâhibil-Erbaa, Kahire 1392, II, 350 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, sf: 125, 126)


Mâliki'lere göre: (eş-Şerhu'l-Kebîr, III, 293)
Tabiî bulûğun belirtileri yedidir. Bunlardan beş tanesi her iki tür arasında ortaktır, ikisi de sadece dişiye hastır. Bunlar ay başı olmak ve hamilelik durumudur; mutlak olarak meninin uyurken veya uyanıkken gelmesi, cansız ve zayıf olanların değil, sert etek tüyünün bitmesi, koltuk altının kokması, burun ucunun sertleşmesi, sesin kalınlaşması, erkek ile dişi arasında ortak belirtilerdir.
Etek kıllarının bitmesi ile bulûğun gerçekleştiğinin delili Tirmizî'nin Semure'den rivayet ettiği hadis-i şeriftir: "Peygamber (a.s.) buyurdu ki:
Muşriklerin yaşlılarını öldürün ve henüz tüyleri bitmemiş çocuklarını bırakın."

Şayet sözü geçen hususlardan her hangi birisi ortaya çıkmayacak olursa küçüğün 18 yaşını tamamlaması ile buluğu gerçekleşir; 18 yaşına girmesi ile baliğ olacağı da söylenmiştir.


Şafiî'lere göre: (Muğni'l Muhtâc, II, 166 vd.; el-Muhezzeb, 1,330)

Onlara göre bulûğ ya kameri 15 yaşını tamamlamakla gerçekleşir veya çıkması mümkün olduğu zamanda erkek ya da dişiden meninin çıkması ile gerçekleşir. Çıkmasının mümkün olması durumu ise, 19 yaşını tamamlamak veya tıraş edilmesi gerekecek miktarda etek çevresinde sert kılların bitmesi ile olur.
Koltuk altı kılının ve sakalların bitmesi ise bulûğun delili değildir. Çünkü bunların 15 yaşından önce çıkmaları nadirdir.
Kadının ise sözü geçen hususlardan başka aybaşı olmak ve hamile kalmak özellikleri de vardır.
Kısaca, Şafiîlere göre bulûğ, beş şey ile gerçekleşir:
Üçünde erkek ve kadın ortaktır: Bunlar meninin gelmesi, etek kıllarının bitmesi ve yaştır. İkisi de kadına aittir: Bunlar da aybaşı ve hamileliktir.

Bulûğ için 15 yaşını sınır kabul etmelerine dâir delilleri ise İbn Ömer'in yaptığı şu rivayettir:
"Uhud günü 14 yaşında olduğum sırada Peygamber (a.s.)'e (savaşa girmem için) arzedildim, bana izin vermedi ve benim baliğ olduğumu kabul etmedi. Hendek günü ise 15 yaşında ona takdim edildim, baliğ olduğumu ve savaşa katılmamı kabul etti."

(İbni Hibban rivayet etmiştir. Aslı Buharî ve Muslim'dedir. Aynca bu hadis-i şerifi İmam Ahmed b. Hanbel ve Kütüb-i Sitte sahibleri de rivayet etmişlerdir.
Şafiî de şöyle demektedir; Rasulullah (a.s.) Ashab-ı Kirâm'dan on yedi kişiyi geri çevirdi. Onlar o sırada 14 yaşında idiler. Çünkü onların baliğ oldukları görüşünde değildi. Daha sonra 15 yaşında tekrar ona takdim edildiklerinde savaşa katılmalarına izin verdi. Zeyd b. Sabit, Rafi b. Hadîc ve ibn Ömer bunlar arasındadır)


Hanbelî'lere göre: (el-Muğnî, IV, 459 - 461; Keşşâfu'l- Kınâ', III, 432)
Hanbeli'lerin bu konuda görüşleri tamamıyla Şafiî'lerinki gibidir.
(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. C. 6, Sf: 512 - 514)
 
Üst Ana Sayfa Alt