S
Çevrimdışı
Kur'ân'ı Güzel Sesle Okumanın, Güzel Sesi Olan Kimseden Kur'ân Okumasını İstemenin ve Ondan Kur'ân Dinlemenin Güzel Olduğu
1006-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v.)'i, şöyşe buyururken işittim: "Allah, güzelsesli Peygamberin Kur'ân'ı nağmeli ve yüksek sesle okumasına önem verdiği gibi hiçbir şeye önem vermemiştir."
Hadis, müttefekun aleyhtir.
(Hadiste geçen "Ezine" fiili, izin vermek anlamına geldiği gibi kulak vermek ve dinlemek anlamına da gelir.
Muhaddisler genellikle, dinlemek ve kulak vermek anlamını tercih etmişler ancak kulak vermenin Allah için mümkün olmayacağından değişik anlamlara yorumlamışlardır. ders alan öğrencinin not alırken (imlâ yaparken) hadis aldığı kimseye kulak vermesi için de bu fiil kullanılmaktadır. Biz çevirimizi önem verme anlamı olarak yaptık.)
1007-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.) kendisine: "Ey Ebû Mûsâ gerçekten sana Dâvûd hasenesinin sedalarından bir seda verilmiştir." buyurmuştur.
Hadis, müttefekun alethtir.
Müslim'in diğer bir rivayetinde ise Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)'a: "Dün gece senin Kur'ân okuyuşunu dinlediğimi bir görseydin." buyurmuştur.
1008 -) Bera b. Âzib (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'i yatsı namazında "Ve't-Tîni Ve'z-Zeytûni..." Suresi'ni okurken dinledim. Ses bakımından kendisinden daha güzelolan kimseyi dinlemedim." demiştir.
Hadis, Muttefekun aleyhtir.
1009-) Ebû Lübâbe (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kur'ân'ı nağmeli okumayan bizden değildir." buyurmuştur.
Hadisi Ebû Dâvûd sahih kabul edilir (ceyyid) bir sened ile rivayet etmiştir.
(Nağmeli okuma diye çeviri yaptığımız 'teğannâ' fiilinin anlamı hakkında değişik açıklamalar yapılmıştır. Genel olarak musiki ve nağmeli, makamlı okuma anlamı taşır. Süfyan b. Uyeyne, bunu Kur'ân ile zengin olma anlamına yorumlamıştır. (Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân: 19)
'Bizden değildir' ifadesinden maksadın, 'bizim dinimizden değildir' anlamına değil, 'bizim yolumuzdan (sünnetimizden) değildir' anlamına olduğu belirtilmiştir. Aynî, Umdetü'l-Kârî, XX. 380)
Hadisin ravilerinden İbni Ebi Müleyke'ye: "Ey Muhammed'in babası, bir kimsenin seni güzel değilse ne dersin?" denilmiş. O da: "Elinden geldiğince güzelleştirmeye çalışır" demiştir.)
1010-) İbni Mes'ûd (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) bana: "Bana Kur'ân oku" buyurdu: "Ey Allah'ın Rasûlü, Kur'ân sana indirildiği halde ben mi sana Kur'ân okuyacağım?" dedim: "Ben, başkasından Kur'ân dinlemeyi severim" buyurdu. Kendisine Nisâ Suresi'ni okudum: <<Her ümmetten bir şahit getirdiğimizde seni de onlara şahit getirdiğimiz zaman durumları nasıl olacak...>> (Nisâ: 41) ayetine geldiğimde: "Şimdilik yeter." buyurdu. Kendisine baktım ne göreyim iki gözünden yaşlar boşalıyor"
Hadis, müttefekun aleyhtir.
(Hadisimiz 447. hadis olarak geçmişti.)
1006-) Ebû Hureyre (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v.)'i, şöyşe buyururken işittim: "Allah, güzelsesli Peygamberin Kur'ân'ı nağmeli ve yüksek sesle okumasına önem verdiği gibi hiçbir şeye önem vermemiştir."
Hadis, müttefekun aleyhtir.
(Hadiste geçen "Ezine" fiili, izin vermek anlamına geldiği gibi kulak vermek ve dinlemek anlamına da gelir.
Muhaddisler genellikle, dinlemek ve kulak vermek anlamını tercih etmişler ancak kulak vermenin Allah için mümkün olmayacağından değişik anlamlara yorumlamışlardır. ders alan öğrencinin not alırken (imlâ yaparken) hadis aldığı kimseye kulak vermesi için de bu fiil kullanılmaktadır. Biz çevirimizi önem verme anlamı olarak yaptık.)
1007-) Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.) kendisine: "Ey Ebû Mûsâ gerçekten sana Dâvûd hasenesinin sedalarından bir seda verilmiştir." buyurmuştur.
Hadis, müttefekun alethtir.
Müslim'in diğer bir rivayetinde ise Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)'a: "Dün gece senin Kur'ân okuyuşunu dinlediğimi bir görseydin." buyurmuştur.
1008 -) Bera b. Âzib (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.)'i yatsı namazında "Ve't-Tîni Ve'z-Zeytûni..." Suresi'ni okurken dinledim. Ses bakımından kendisinden daha güzelolan kimseyi dinlemedim." demiştir.
Hadis, Muttefekun aleyhtir.
1009-) Ebû Lübâbe (r.a.)'dan. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Kur'ân'ı nağmeli okumayan bizden değildir." buyurmuştur.
Hadisi Ebû Dâvûd sahih kabul edilir (ceyyid) bir sened ile rivayet etmiştir.
(Nağmeli okuma diye çeviri yaptığımız 'teğannâ' fiilinin anlamı hakkında değişik açıklamalar yapılmıştır. Genel olarak musiki ve nağmeli, makamlı okuma anlamı taşır. Süfyan b. Uyeyne, bunu Kur'ân ile zengin olma anlamına yorumlamıştır. (Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân: 19)
'Bizden değildir' ifadesinden maksadın, 'bizim dinimizden değildir' anlamına değil, 'bizim yolumuzdan (sünnetimizden) değildir' anlamına olduğu belirtilmiştir. Aynî, Umdetü'l-Kârî, XX. 380)
Hadisin ravilerinden İbni Ebi Müleyke'ye: "Ey Muhammed'in babası, bir kimsenin seni güzel değilse ne dersin?" denilmiş. O da: "Elinden geldiğince güzelleştirmeye çalışır" demiştir.)
1010-) İbni Mes'ûd (r.a.)'dan. Şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (s.a.v.) bana: "Bana Kur'ân oku" buyurdu: "Ey Allah'ın Rasûlü, Kur'ân sana indirildiği halde ben mi sana Kur'ân okuyacağım?" dedim: "Ben, başkasından Kur'ân dinlemeyi severim" buyurdu. Kendisine Nisâ Suresi'ni okudum: <<Her ümmetten bir şahit getirdiğimizde seni de onlara şahit getirdiğimiz zaman durumları nasıl olacak...>> (Nisâ: 41) ayetine geldiğimde: "Şimdilik yeter." buyurdu. Kendisine baktım ne göreyim iki gözünden yaşlar boşalıyor"
Hadis, müttefekun aleyhtir.
(Hadisimiz 447. hadis olarak geçmişti.)
Riyâzü's-Sâlihîn, İmam en-Nevevi
Çeviri ve Notlar: Abdullah Feyzi Kocaer
Çeviri ve Notlar: Abdullah Feyzi Kocaer
