Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

KUR'ÂN VE SÜNNET'E DÖNÜŞ----Imam Ahmet Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ÖNSÖZ.. 2
E- KUR'ÂN VE SÜNNET'E DÖNÜŞ. 2
* Allah'ın Kitab'ından Ayrılmamak. 2
* Rasûlullah'ın (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sünnetinden/Kurallarından Ayrılmamak5
*Tarihte Bid'at Ehli. 7
*Bid'atçıların Hükmü. 7
*Bid'at Ehlinden Hadis Rivayeti Problemi. 7
*Bid'at Konusunda Yapılan Çalışmalar. 7
* Bid'atin (Dinde Aykırı Şeyler Uydurmanın/Türetmenin) Ve İnsanları Dalâlete Çağırmanın Sorumluluğu. 10
* Rasûlullah'tan (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sonra Dini Tahrif Etmeye Çalışanlara İlâhî Tehdit11
* Önceki Dinlere Tâbi Olanları Taklid Etmenin Yasaklanması. 13
* Tâbiûn Dönemindeki Bazı Değişiklikler. 14

ÖNSÖZ


Müsned tercemesinİri II. Cildine başlama imkânı veren Rabbimize hamd, O'nun yüce Rasûlü Hz. Muhammed'e, Ehl-i beytine ve ashabına salât ve selâm ederiz.
Neşredilen I. Cild ile ilgili çok sayıda tebrik ve teşekkür aldık. Telefon, fax, e-mail ve gazetede makaleleri ya da yüz yüze görüştüğümüz çok sayıda kişinin olumlu tenkidleri ve takdirleri doğrusu bizi şaşırttı. Böylesine bîr teveccüh beklemiyorduk. Bütün bunlar bize mora] kaynağı oldu. Ayrıca sizlerden gelen olumlu/yapıcı uyarılar dikkate alındı. Mükemmellik sadece Allah'a aittir.
Bozulmuş dinî anlayış yerine İslâm'ı kaynağından öğrenmek, suyu kaynağından içmek gibidir. Bu konudaki naslar (temel metinler) Kur'ân ve hadislerdir. Hadislerin önemi; Kur'ân'ın tefsir ve te'viline yardımcı olması, nebevi programa uygun hayat tarzının (Sünnetin) oluşması, Hz. Peygamber'! daha yakından tanıma gibi bir takım imkânlar vermektedir. Selef âlimleri her konuda olduğu gibi hadislerin tesbitinde de çok gayret sarfettiler, hadislerin tenkidi ve anlaşılmasında, dolayısıyla Sünnet'in oluşmasında azamî çaba gösterdiler. Bu âlimlerden birisi de hiç şüphesiz İmam Ahmed b. Hanbel'dir. Onun hadisteki devasa gücü dost-düşman tarafından kabul edilmiştir. Bu İmamın hadis rivayetlerini Türkçe'ye terceme etme İmkânı bizim için büyük bir şereftir.
Bu çalışmada Rabbimizin yardımını sürekli müşahede ettik, ummadığımız bilgilere kolaylıkla ulaştık. Her seferinde şu âyeti hatırladık: "Eğer siz Allah'a (yani dinine) yardım ederseniz Allah da size yardım eder..,"
Tahriç çalışmasında istifade ederiz düşüncesiyle Şuayb el-Arnavud'un başkanlığındaki heyetin hazırladığı Müsned tahricini de bu arada elde etlik. Bu ciltten itibaren ondan da faydalanıyoruz. Ancak çok fazla emek verilerek hazırlanan bu çalışmada maalesef tahriç teknikleri dikkate alınmamış, temel hadis kaynakları cilt ve numarası ile verilmiş, ama bab ve hadis numaralarına yer verilmemiştir. Müsned tercemesin.de biz bunları da dikkate aldık ve daha çok kaynağa ulaşmak için azami gayret gösterdik.
Müsned tercemesinin I. Cildinde okuyucuya yardımcı olması için konulan "Hadis Okumada Yöntem" ve İslâm Akaidi ile ilgili hadislere ait "İslâm Akaidinde Hadislerin Belirleyici Rolü" isimli iki makale büyük takdir aldı. II. Ciltten itibaren İslâm Fıkhı bölümü başlamaktadır. Bu bölüme giriş olarak "İslâm Fıkhında Sünnet'in Bağlayıcı Rolü" ve "İbadet Fıkhında Sünnet'in Rolü" isimli iki makale eklendi.
Ahkâm konusundaki farklı rivayetler sebebiyle müctehid imamların söz konusu hadisleri anlayışı, mezheplerin bakış açıları İncelendi, analiz edildi; ittifak ve ihtilaf edilen meseleler ayrıca konu sonlarına eklendi.
Bu ciltte; Kur'ân ve Sünnet'e Dönüş, İslâm fıkhının ibadet bölümüne başlangıç olarak İbadet Öncesi Temizlik, Sular ve İlgili Hükümler, Necaset ve Temizliği, Abdesî ile İlgili Hükümler gibi ana başlıklar altında konular toplandı.
Çalışmamızın yeryüzü toplumlarına faydalı olması temennisiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.[1]
Terceme Heyeti


E- KUR'ÂN VE SÜNNET'E DÖNÜŞ


* Allah'ın Kitab'ından Ayrılmamak


Şu anda elimizde orijinal tek Kutsal Kitap Kur'ân'dır. Kur'ân; insan ve yaşadığı toplumla ilgili mükemmel hükümler ihtiva eden Allah'ın kelâmıdır. Hz. Mû-sâ'ya verilen Tevrat'tan günümüze kadar komple hayat tarzını açıklayan, Kur'ân dışında ikinci bir Kitap göremiyoruz. İncil'de Peygamberlerin hayatı ve Zebur'da hikmetli sözler bulunmaktadır.
Kur'ân'ın farkı; çok değişik olarak dizayn edilmesi, hayatın bütün yönlerini ihtiva etmesi ve kıyamete kaöar taklid edilemez ve değişmez/son Kitap olması. Müslümanlar Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) döneminde olduğu gibi onu anlayarak o-kumalı, üzerinde konuşmalı ve hayata hakim kılmalıdırlar.
Allah Teâlâ buyurdu:
"Allah'ın size ulaşan (kurtarıcı) ipine/Kur'ân'a sımsıkı yapışın ve parçalanıp bölünmeyin! Allah'ın verdiği (her türlü) nimeti hatırlayın;
Hani siz birbirinizin düşmanlarıydınız da Allah kalplerinizi uzlaştırdı ve O'nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz.
Ateş çukurunun kıyısındaydınız da Allah sizi oradan kurtardı.
Hidâyeti bulaşınız diye Allah size âyetlerini böyle açıklar..." (ÂIü İmrân 3/103).[2]

1/279- Yezid b. Hayyân et-Teymî anlatıyor:[3]
(Arkadaşlarımdan) Husayn b. Sebra ve Ömer b. Müslim ile birlikte Zeyd b. Erkam'a (Radıyaiiaha anh) gittik. Yanına oturur oturmaz Husayn şöyle dedi:
ıEy Zeyd! Sen gerçekten büyük hayırlara nail oldun; Rasûlullah'ı (Saiialiaha aleyhi ve seiiem) gördün, hadisini {yani sözlerini) dinledin, onun safında (kâfirlere karışı) savaştın ve onunla birlikte namaz kıldın. Sen gerçekten büyük hayırlara nail oldun. Ey Zeyd, bize Rasûlullah'tan (Saiialiaha aleyhi ve seüem) duyduğun şeyleri naklet!..'' Zeyd b. Erkâm (Radıyaiiahuanh) dedi ki:
'Ey Kardeşimin oğlu, vallahi yaşım ilerledi, vaktim geldi ve Rasûlullah'tan duyup ezberlediğim bazı şeyleri unuttum. Size anlattığım kadarıyla kabul edin, bunun dışında beni fazla zorlamayın!
Bir gün Rasûlullah bize, Mekke ile Medine arasındaki Hum denilen su kenarında konuşma yaptı. Sözlerine Allah'a hamd ve sena ederek başladı, nasihat etti, bazı şeyleri hatırlattı ve sonra şöyle buyurdu:
"Ey insanlar, dikkat edin! Ben, kendisine neredeyse aziz ve celil olan Allah'ın elçisi (yani ölüm meleği) gelecek ve onu kabul edecek yaşta bir kişiyim. Size iki sorumluluk bırakıyorum;
Birincisi, içinde hidayet ve nûr olan Allah'ın Kitab'ıdır. Allah Teâlâ'nın Kitab'ına tutunun, iyi yapışın!" dedi, ona sahip olmaya teşvik etti ve sözlerine şöyle devam etti:
"İkinci olarak da Ehl-i beytime sahip çıkın! Ehl-i beytimin hakları konusunda size Allah'ı hatırlatırım... Ehl-i beytimin hakları konusunda size JUbh'ı hatırlatırım... Ehl-i beytimin hakları konusunda size Allah'ı hatırlatı-
Husayn, Zeyd b. Erkam'a dedi ki:
'Ey Zeyd' Rasûlullah'ın Ehl-d beyti kimdir, onun hamsindeki eşleri nü?' Zeyd: 'Eşleri Ehl-i beyttendir, fakat (onlarla birlikte) kendisine sadaka/zekât
;i haram olan diğer akrabaları da Ehl-i beyttendir.' 'Onlar kim?'
'Ali, Akîl, Ca'fer ve Abbas soyundan gelenler...' "Onların pepsine mi sadaka/zekât vermek haram kılındıT 'Evet...'[4]

2/280- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh):[5]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) şöyle buyurdu:
"Sîze iki ağır (emânet) bırakıyorum; Onlardan biri diğerinden daha
O da gökten yere uzanmış bir ip (kurtarıcı) olan Allah'ın Kitab'ıdır.
(İkincisi,) Ehl-i beytimden yakın akrabalarıma karşı (sorumluluk ikisi benimle (cennetteki) havzın başında buluşuncaya kadar hiç ayrılmayacaklardır."[6]

3/281- Haris b. Abdullah el-A'ver'den:[7]
Mü'minlerin emîrine gidip, akşam[8] duyduğumu/duyduklanmı[9] sormayı tasarladım ve yatsıdan sonra gidip yanma girdim. (Rivayetin devamını zikretti...)
Sonra Mü'minlerin Emîri (Hz. Ali)[10] (RadıyaiiaManh) dedi ki:
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemj şöyle dediğini işittim:
"Bana Cibril geldi ve:
'Ey Muhammed, senden sonra ümmetin ihtilâfa düşecektir' deyince sordum:
"Ey Cibril, kurtuluş nerede?" Cibril (Aieyhisseiâm):
'(Kurtuluş) Allah Teâlâ'nın Kitab'ıdır, ki Allah onunla her zorbanın belini kırar, kim ona yapışırsa kurtulur ve kim de onu terk ederse iki kere[11] helak olur. Onun kelâmı (ihtilâflar için) çözümdür. O kendisiyle eğlence yapılan bir kitap değildir. İnsan dilleri onun gibisini tasarlayamaz, yapamaz ve onun enterasan (tavsiyeleri) tükenmez. Onda sizden öncekilerin haberleri bulunur, o aranızdaki ihtilaflar için kesin çözümdür. Sizden sonra olacak haberler de onda bulunur...'[12]

4/282- Imrân b. Husayn (RadıyaiiaM anh) anlattı:[13]
Esr ân nazil olurken Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bazı sünnetler/ ortaya koydu. Sonra dedi ki:
'Bize/bizipı bu sünnetimize tâbi olun, vallahi böyle yapmazsanız.[14]

5/283- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anh):[15]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte otururken yere şu şekilde çizgi çizdi ve buyurdu ki:
"Bu, izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın yoludur."
Onun. sağına iki çizgi, soluna iki çizgi çizdi ve:
"Bu da şeytanın yoludur" buyurdu.
Sonra elini orta çizgiye koydu ve şu âyeti okudu: * 'İşte bu, doğru (hareket edilecek) benim yolumdur, ona tâbi olun ve başka yollara gitmeyin, (çünkü) onlar sizi Allah yolundan uzaklaştırır. Allah size bunu emreder ki takvaya ulaşasınız' (En'âm sûresi 6/153).[16]

6/284- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[17]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini nakletti: "Ümmetimden her dönemde hak yolda olan bir grup bulunacak, on- naahalefet edenlerin ayrılığı zarar vermeyecek ve onlar bu durumda hakle Allah'ın hazırladığı soîı/kıyâmet insanlara ulaşacak."[18]

* Rasûlullah'ın (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sünnetinden/Kurallarından Ayrılmamak


Kuran en güzel ve doğru beyan eden Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ne takkedendir. Bunlardan çıkan ve Müslümanların uyması gereken hü-aiıınıııımJiİMiKf denir. Sünnet, Rasûlullah'ın Kur'ân'ı yaşama tarzıdır.
Ksr'ân ve Sünnet ışığında oluşan bir dünya görüşüdür. Bu dinin teori , pratik bölümünü Sünnet oluşturmaktadır. Ashab-ı Kiram Rasûlullah sünnetine bağlı kalmış, Kur'ân'ın nasıl yaşanacağını ondan kendilerine bir şey emrettiği zaman bu Kur'ân'da var mı, değilse kabul ". gibi saçma/inkârcı bir mantıkla Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) kar-jarnaişierdir. SUnnet'i inkâr eden grupların İslâm'dan nasıl uzaklaştıkları-Jmmk. Hadislerin toplanmasında ve sünnet/kurallar olarak insanlığa su- em mükemmel hizmeti gerçekleştiren Ehl-i sünnet mezhebidir. İslâmî ııliıiBiiEr:- KşonL bazı konular hariç, bu âlimler tedvin etmiş, belli bir disiplin altına almış ve ictihad farklılıkları birer güçlü mektep/ekol olarak ortaya konmuştur. Bu da onların Sünnet'e bağlılıkları yanında, istikrarlı olmaları ve tavizsiz bir îslâmî hayat yaşamalarından .kaynaklanmaktadır.
Bugün Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhime seiiem) bedenen yanımızda değilse de hadis-leriyle manen aramızda yaşamaktadır. Hadislerden ortaya çıkan Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve &ıiem)'m İslâm'ı yaşama tarzının/Sünnet'in mutlaka İslâm toplumunda yaygınlaştırılması gerekir...
Allah Teâlâ buyurdu:
"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın.
De ki: Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin, eğer bu (itaati) terk ederseniz bilin ki Allah kâfirleri sevmez." (Âlülmrân 3/31-32)
Allah Teâlâ buyurdu:
"Size Allah'ın âyetleri okunduğu ve içinizde O'nun Rasûlü bulunduğu halde Allah'ı nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'ın (dinine) tutunursa mutlaka doğru yola yöneltilir. (Âlü imrân 3/101).[19]

7/285- Abdurrahman b. Amr es-Sülemî ve Hucr b. Hucr el-Kelâî'den:[20]
İrbâd b. Sâriye'nin (Radıyaiiahu anh) yanına geldik, kendisi hakkında şu %ct inmişti:
'Bir de bineğe bindirmen[21] için sana geldiklerinde, "size bindirecek şey bulamıyorum" dediğin zaman, infak edecekleri bir şey bulamadıkları için göz yaşı içinde geri dönenlere sorumluluk yoktur' (Tevbe 9/92)
Bu sahabiye selâm verdik ve dedik ki:
'Biz seni ziyarete geldik, senden istifade edeceğiz ve tekrar dönüp (duyduklarımızı) nakledeceğiz.'
Bunun üzerine İrbâd bize şunları anlattı:
; Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazını kıldırdı ve mübarek yüzünü bize döndürdü. Sonra gözleri yaşartan ve kalpleri titreten mükemmel bir nasihatte bulundu.
Biri dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye edersin?'
Rasûlullah:
"Allah'a karşı takva sahibi olmanızı, başınızdaki Habeşli bir zenci köle de olsa (âdiL olduğu sürece emirlerine) kulak verip itaat etmenizi isterim. Benden sonra sizden yaşayan.kişi birçok ihtilâflar görecek. Bu durumda benim sünnetime ve hidâyette olan üstün önderlerin sünnetine sarılın, onlara yapışın", (hattâ öyle ki) azı dişlerinizle (tutar gibi) onlara sıkıca tutunun. Yeni çıkan görüşler/icraatlar hakkında dikkatli olun! Her yeni şey bid'at (yani İslâm'a aykırı) olabilir. Her bid'at ise sapıklıktır."
§ İrbâd'ın (Radıyaiiahuanh) rivayeti, başka tarikten de benzer şekilde bize ulaştı. Oradaki'farklılık şöyledir:
Dedik ki:
Ey Allah'ın Rasûlü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye e-dersin?'
RaSÜlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)'.
"Size aydınlık bir din bıraktım. Onun gecesi bile gündüzü gibidir. Benden sonra ondan sapan, ancak helak olur. Sizden kim yaşarsa... (yukardaki rivayetin aynısını zikretti.)
Benim sünnetimden bildiklerinize yapışın, (öyleki) azı dişlerinizle (tutar gibi) onlara sıkıca tutunun. Mü'min kontrol edilebilen bir deve gibidir, (uysaldır,) nereye yönlendirilirse oraya gider."[22]


Açıklama


Bid' at sözlükte; icad etmek ve bulmak manalarına gelir.[23]
Ka'vram manası ise; Hz.Peygamber'den sonra ortaya çıkan ve İslâm'ın temel esaslarına uygun olmadığı halde dinmiş gibi sunulan şeylerdir.[24]
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurur kil
"(Dinde olmayan), sonradan türetilen/uydurulan şeylerden kaçının! Zira işlerin en kötüsü bu uydurmalardır, (dinde olmadığı halde) uydurulan her şey bid'attir ve her bid'at dalâlettir."[25]
Bunlar inanç, amel ve ahlâkî konularda ortaya çıkar. Çıkış sebepleri şunlardır:
l- Naslann terk edilmesidir ki iki şekilde olur:
a- Nasları inkâr; Kur'ân ve Sünnet'in çağa uymaz veya tarihseldir gibi bahanelerle reddedilmesi,
b- Naslan te'vil; Kur'ân ve Sünnet'in çağa uymaz veya tarihseldir gibi bahanelerle te'vil edilmesi/yanlış şekillerde yorumlanmasıdır.
2- Selefin yolundan ayrılmak,
3- Dış etkiler, Yabancı düşünceler yanında müsteşriklerden etkilenme şeklinde olur,
4- Müteşâbihâtla uğraşmak; Sürekli karışık/anlaşılmaz konulan gündeme getirmektir ki Mutezile'nin Allah'ın sıfatlarını inkâr etmesi ve Kur'ân'ın yaratılmış olduğunu iddia etmesi bunun en tipik örneklerindendir.
Bazı âlimler, bid'atm hasene ve seyyie şeklinde iki kışıma ayrıldığını zikriamdaki kavramları hadis ve eserlerde bulmak mümkündür ki çığır açık manalarına gelir. Bu önderlik de iyi/faydalı şeylerde olursa bid'at-ı .ırak isimlendirilir.[26] Bu önderlik ilgi/faydalı şeylerde olursa hasene diye isimlendirilir.[27]

Tarihte Bid'at Ehli


Bid'at taraftarları/akımları, h.l asırdan itibaren dinin tahrifi ve yozlaştınlması ııpn çalıştılar Tarihte bid'at ehli kavramı, daha çok itikâdî konularda sapmaları olan
kullanıldı ve bunlar genelde iki ayrı yelpazede göründü:
a- Düşünce alanında; Mutezile ve Cebriye gibi,
b- Siyâsî alanda; Hariciler ve Şiâ gibi... Bid'atçılar kendilerine has itikâdî görüşleri olmamasına rağmen fıkıhta çoğunlukla Hanefi mezhebi gibi Bhl-i sünnet yoluna tâbi oldular.[28]
İslâm'a en büyük hizmeti Ehl-i sünnet âlimleri yaptı; zira onların İslâmî cem, tedvin, onların ilmî tenkidi, belli kurallar altında disipline edilmesi ve rreıodoloji) geliştirilmesi gibi çalışmalarını kimse inkâr edemez. Bid"at fırkalarının ilim adamları, mezheplerinin tipik özellikleri ile ilgili cüz'î ön plâna çıkmışlar ve bunların tartışmaları ile uğraşmışlardır. Bu âlimle-m fetûnî ilimlerdeki etkisi çok az olduğu gibi sayılan da parmakla sayılacak kadar azdır.[29]

Bid'atçıların Hükmü


Bid'atçılar, kat'î delillerle sabit olan dinin temel esaslarını inkâr etmedikçe düfir edilmezler. Ehl-i Sünnet ulemâsı bid'at fırkalarını genel olarak tekfir etmemiş, aacak küfre ve büyük günâha varan sapmaları hatırlatılmış ve bu tartışmalar daha asfc görüşlerin parçaları üzerinde yapılmıştır.[30]

Bid'at Ehlinden Hadis Rivayeti Problemi


Hadis ehli, bid'atçılann hadis rivayetini kabul konusunda ihtilâf etmişlerdir, tu konudaki görüşler:
a- Hiçbir bid'atçıdan hadis alınmaz, çünkü o kişi, en azından fâsıktır ve bu hâ-I adaletine zarar verir. Bu görüş İmam Mâlik'e (v. 179/795) nisbet edilir.
b- Yalancılığı sabit olan bazı bid'atçılardan alınmaz, Şiâ gibi... Ama Hâriciler nbi yalan söylemedikleri bilinenlerden rivayet kabul edilir. Çünkü bid'at ehlinin şahitliği kabul edilmektedir. İbn Ebî Leylâ (v. 148/765), Sevrî (v.161/777), Ebû Yûsuf (v. 182/798) ve Şafiî (v.204/820) gibi âlimler bu görüştedir.
c- Sika (dürüst) oldukları sürece bütün bid'at ehlinden hadis rivayeti kabul e-dilir, ancak kendi fırkasını destekleyen rivayetler ihtiyaten kabul edilmez. Ulemânın çoğunluğu bu görüştedir. Zira İmam Buhârî (v.256/870) ve Müslim (v.261/871) gibi muhaddisler onların rivayetlerini almışlardır.[31] İmam Suyûtî (v.911/1505) rivayetleri kabul edilen bid'atçı ravilerin listesini verir.[32]

Bid'at Konusunda Yapılan Çalışmalar


Bid'afla ilgili çok sayıda eser yazılmıştır, bunlardan bazıları: ' -Şafiî (v.204/820), er-Reddü ala ehli 'l-ehvâ,
- Ahmed b. Hanbel (v.241/855), er-Reddü ale'z-zenâdika ve'l-Cehmiyye,
- Muhammed b. Vaddâh el-Kurtubî (v.286/899), el-Bida' ve'n-Nehyü anhâ,
- İbn Hazm (v.456/1063), en-Nesâihu'l-münciye mine'l-Fedâihi'l-Mufdiye,
- İbn Ebû Rendekâ et-Turtûşî (v.520/1126), Kitabü'I-havadis ve'l-bida',
- İbn Kayyim (v.751/1350), Muhtasaru's-Savâık el-Mürsele ale'l-Cehmiyye ve 'l-Muattda
- İbrahim b. Musa es-Şâtıbî (v.790/1388), el-İ'tisâm,
- Suyûtî (v.911/1505), el-Emm bi'l-ittibâ ve'n-Nehyü ani'l-lbtidâ,
- Muhammed Bahît, Ahsenü'l-Kelâm fimâ Yetealleku bi's-Sünneti ve'l-Bida' mine 'I-Ahkâm,
- Abdullah es-Sıddîk el-Gumârî, İtkânü's-San'a fi Tahkiki Ma'ne'l-Bid'a...[33]

8/286- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahu anh):[34]
Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Benden önce Allah'ın gönderdiği her Peygamberin yanında, onun sünnetine yapışan ve emrine itaat eden havarileri ve ashabı bulunurdu. Onlardan sonra gelen nesiller, (bu yoldan tamamiyle döndüler/saptılar ve) yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyi yapmaya başladılar."[35]

9/287- Mücâhid'den:[36]
Bir yolculukta Abdullah b. Ömer (Radıyallahu anhamâ) ile birlikteydik. Bir yere gelince oradan başka tarafa saptı. Kendisine sorduk:
'Niçin böyle yaptın?' İbn Ömer (Radıyallahu anhümâ):
'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) böyle yaptığını gördüm ve ben de i aynısını) yaptım,' diye cevap verdi.[37]

10/288- Hasan b. Câbir'den:[38]
Mikdâm b. Ma'dîkerib'in (Radıyallahu anh) şöyle dediğini duydum:
Hayber'in fethi günü, Peygamberimiz (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) birçok şeyi haram kıldı ve şöyle buyurdu:
"(İleride) sizden birine, benim hadisim ulaştığında, o koltuğuna kurulmuş olarak; "Bizimle sizin aranızda Allah'ın Kitab'ı vardır; (sadece) onda bulduğumuz helâli helâl ve haramı da haram kabul ederiz,' diyerek- neredeyse beni inkâr etme noktasına gelecektir.
Dikkat edin! Allah Rasûlü'nün haram kılması, Allah'ın haram kılması gibidir."[39]

11/289- Mikdâm b. Ma'dîkerib'den (Radıyaiiaha anh):[40]
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Bana Kutsal Kitap ve onunla birlikte benzeri/sünnet verildi. (Gelecekte) bir kişi karnı tok olarak koltuğuna kurulup diyecek ki: 'Allah'ın Kitab'ına yapışın; (sadece) onda bulduğunuz helâli helâl ve haramı da haram kabul edin!'
Dikkat edin, evcil eşeğin ve köpek dişi olan yırtıcı hayvanların eti size helâl değildir. Dikkat edin, emân ile gezen yabancının[41] buluntu malını (sahibinin işine yaramayıp atılması dışında) sahiplenmeniz helâl değildir. Kim bir toplumun bölgesine gelirse, yöre sâkinlerinin onu ağırlaması gerekir. Eğer ağırlamazlarsa, bu misafirlerin yöre sakinlerinden ceza olarak (konaklama, yeme ve içme gibi) ağırlanma masraflarını alma hakları vardır."[42]

Açıklama


"(Ey Muhammedi) Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu seven, O'nun uğrun-seyâhat eden, rükû ve secde eden, doğruyu emreden, kötüyü yasaklayan ve Allah'n arına riâyet eden mü'minlere (sayısız nimetleri) müjdele!" (Tevbe 9/112).[43] Seyahat etmek önemli insan haklarındandır. Hukukî olarak cezalandırılması[44] İşında kimse seyahat hakkından men edilemez. Seyahat etmenin birtakım sebepleri irdir:'
1- İlmî seyahatler (Hadis toplama gibi)[45],
2- İbadet seyahatleri (Hac ve üç mescide seyahat gibi),
3- Gezmek (ibret almak ve sıhhat) için yapılan seyahatler,
4- Ticânî seyahatler,
5- Tebliğ seyahatleri...
Seyahatlerin faydalı olabilmesi için bir gayeye matuf olması gerekir.
EllCS b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anhy. "ReSUİUİlah (Sallallahtt aleyhi ve sellemj buyurdu ki:
"İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır."[46] Seyahat edene dinî yönden birtakım kolaylıklar sağlanmıştır; namazların kı-
laiiiması ve cem'i, Ramazan orucunun tehiri gibi...
Bu nedenle, seyahat eden insanlara Müslümanların da yardımcı olması ve ağır- gerekir. Atalarımızın konaklama yerlerinde yaptıkları han ve kervansaraylar bu-. an sözel örnekleridir. Turizmle ilgili çalışmalarda, seyahat eden kişilerin suç ve ıiâksızlık amaçları engellenmeli, konuya salt ekonomik açıdan bakılmamanağne ve güzel şeyleri aksettirecek projeler geliştirilmelidir.[47]

12/290- EbÛ Râfî'den (RadıyallahU anh):[48]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu: "Şunu biliyorum ki (gelecekte) sizden birine benim hadisim ulaştığında, o koltuğuna kurulmuş olarak; 'Bunu Allah Teâlâ'nın Kitab'ında bulamıyorum,' diyecek (ve hadisi reddedecek.)"[49]

13/291- Ebû Hüre'yre'den (Radıyaüahu anh):[50]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Şunu biliyorum ki (gelecekte) sizden birine benim hadisim ulaştığında, o koltuğuna kurulmuş olarak; Bana Kur'ân okuyun diyecek, (yani hadisi reddedecek.)
Size, benim söylediğim ya da söylemediğim bir hayır ulaşırsa (bilin ki) ben onu söylüyorum/kabul ediyorum. Ama size şer ulaşırsa ben onu söylemiyorum/kabul etmiyorum."[51]

* Bid'atin (Dinde Aykırı Şeyler Uydurmanın/Türetmenin) Ve İnsanları Dalâlete Çağırmanın Sorumluluğu


14/292- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anh):[52]
Rasûlullah (SaiMiaha aleyhi ve seiiem) bize bir konuşma yaptı.
Önce Allah'a hamd ve (lâyık olduğu vasıflarla) sena etti, sonra dedi ki:
"Sözün en doğrusu Allah'ın Kitab'ıdır ve rehberliğin en güzeli de Hz.Muhammed'in rehberliğidir. İşlerin en kötüsü ise yeni uydurulan (dine ayi.ierdir. (Bu şekildeki) her bid'at dalâlettir."
Sonra sesini yükseltti, yanaldan kızardı ve kıyametten bahsederken daha da arttı, sanki o, orduyu uyaran bir kişiydi ve:
Kıyamet vakti yaklaştı, ki ben kıyametin böyle yaklaştığı bir anda im" deyip işaret ve orta parmağını birleştirdi, sonra ilâve etti: Neredeyse kıyamet gerçekleşecek, çok yaklaştı.[53]
Kim mal bırakırsa ailesine kalır. Ancak borç ve korunmaya muhtaçlar bırakır da (malı borcu karşılamazsa) ödenmesi bana (yani devlete) aittir, muhtaçların (fakir çocuklarının korunması) sorumluluğu da bana/devlete aittir."[54]

15/293- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh):[55]
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kim kötü bir çığır açar ve kendisine uyulursa, tâbi olanlara verilen günâhın bir benzeri hiç eksiltilmeksizin ona da verilir. Kim de iyi bir çığır ağar ve kendisine uyulursa, tâbi olanlara verilen sevabın benzeri hiç eksil Ineteizin ona da verilir. "[56]

16/294- Gudayf b. Haris es-Sümâlî'den (Radıyaiiaha anh):[57]
Hidife) Abdülraelik b. Mervân bana haber gönderdi ve dedi ki: E;. Ebû Esma! İnsanları iki konu üzerinde topladık.[58] j~ûar nedirT
"Cuma günü minberde (dua için) elleri kaldırmak, sabah ve ikindi
ndan) sonra insanlara kıssa anlatmak...' - .ı ikisi, benim kabul etmediğim tipik bid'atlanmzdandır.' Niçin?'
"Çünkü Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Bir topluluğun uydurduğu bid'at, Sünnetten bir hükmün kalkmasına ı ohır. Sünnet'e bağlı kalmak bid'at uydurmaktan daha hayırlıdır."'[59]

Açıklama


Bu iki bid'atın sakıncası:
1- Rivayette zikredildiği gibi, Peygamberimiz hutbe esnasında dua ederken ellerini kaldırmazdı. Ahmed b. Hanbel'in rivayetinde;
Husayn b. Abdurrahman es-Sülemî anlatıyor:
İmâra b. Ruveybe'nin (Radıyaiiahu anh) (cuma günü cuma namazında) yanında oturuyordum, Bişr (b. Meryân) da bize hutbe irad ediyordu. Dua ettiği sırada da ellerini kaldırdı. İmâra (Radnaimha anh):
'Allah bu ellere bereket vermesin! Ben Rasûlullah'ı (SaiMiaha aieyu ve seiiem) hutbede dua ederken gördüm, yalnız şehâdet parmağını kaldırırdı.[60]
2- İnsanlara kıssa anlatmak onları Kur'an ve Sünnet'ten uzaklaştırmaktadır. Rasûlullah (SaiMiahu aieyM ve seiiem) döneminde bunlar yoktu, bilakis kıssalarla meşgul olmaktan sakındıran rivayetler bulunmaktadır. Taberâni'nin Habbâb'dan anh) gelen rivayetinde,
Hz.Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "İsrail oğulları perişan olduklarında (ne yazık ki) kıssalara dalmışlardı."[61]

17/295- Sa'd b. İbrahim'den:[62]
Bir kişi bütün meskenlerinin üçte birini, bir kişiye vasiyet etti. Durumu Kasım b. Muhammed'e sordum, şöyle dedi:
'Her üç hisseyi bir meskende topla! Ben Hz. Âişe'den (Radıyuiiahu );Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şu sözünü duydum:
"Kim bizim dinimize uymayan bir şey yaparsa, o hareketi kab_: edilmez,, (kendisine iade edilir.)" '[63]
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
* Rasûlullah'tan (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sonra Dini Tahrif Etmeye Çalışanlara İlâhî Tehdit


18/296- Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh):[64]
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Benimle sohbet eden ve beni gören bazı kişiler, havzın başına gelirler. Onlar yanıma getirildiklerinde, sıkıntı çektiklerini görür ve:
vYa Rabbi! Şunlar benim ashabım, ashabım derim. (Ama) bana: 'Onlar senden sonra neler yapü/türetti, sen bilmiyorsun' denir."[65]

19/297- Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyaiiahu anh):[66]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Ben Havza ilk uğrayan kişiyim. Oraya uğrayan mutlaka içer, içen de ebediyyen bir daha susamaz. Oraya bazı kişiler gelecek ki ben onları tanıyorum, onlar da beni tanıyorlar. Sonra onlarla benim aram ayrılır."
Râvilerden Ebû Hâzini der ki:
Ben hadisi onlara naklederken Numan b. Ayyaş da işitti ve dedi ki:
'SehPden bunu gerçekten duydun mu?'
Ben 'Evet' deyince o şöyle dedi:
'Ben de Ebû Saîd el-Hudrî'nin (doğruluğuna) şahidim, onu ben de i-şittim ve ilâve olarak şunu dedi:'
'Rasûlullah: ıOnlar bendendir' deyince,
Onlar senden sonra neler yaptı/türetti, sen bilmiyorsun' denir.
(İşte o zaman
Benden sonra (ahkâmı) değiştiren sizler, buradan (hemen) uzaklasın, uzaklasın!' diyeceğim."
NOT: Bu hadisten, bazı bid'at sahiplerinin cennete gireceği, ancak Sünnet'e aykırı hareket ettikleri için Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanında bulunma ve Havz gibi birtakım nimetlerden mahrum olacakları anlaşılmaktadır.[67]

20/298- Huzeyfe'den (Radıyaiiahü anh) benzeri rivayet edildi..[68]

21/299- Hz. Âişe annemizden (RadıyaüaM anhâ) benzeri rivayet edildi:[69]

22/300- Abdullah b. Rafı' el-Mahzûmî'den (Radıyaiiahü anh):[70]
Ümmü Seleme (Radıyaiiahu anhâ) annemiz naklediyor:
'Ben odamda saçlarımı düzelttirirken, Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve sillem) minberde söylemediğini işittim: "Ey İnsanlar!.."
Ümmü Seleme kadın berberine dedi ki: ' 'Saçımı ayır/düzelt!' Oda:
'Ben sana feda olayım, Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), "Ey İnsanlar!.." diyor. Bunun üzerine ben:
'Yazıklar olsun, biz insanlardan değil miyiz?' dedim ve saçımı düzeltir düzeltmez kalkıp dinlemeye başladım, şöyle diyordu:
"Ey İnsanlar!.. Ben Havzın başındayken bazı gruplar getirilir ve yolları sizden ayrılır. Onlara derim ki:
'Bu yola gelin!..'Arkamdan birisi de bana seslenir:
'Onlar senden sonra (ahkâmı) değiştirdiler.' O zaman ben de:
'O halde (şimdi de siz) benden uzaklasın, benden uzaklasın!' derim."[71]

* Önceki Dinlere Tâbi Olanları Taklid Etmenin Yasaklanması


Hz. Muhammed'in (SaMiahu aleyhi ve seiiem) getirdiği din, Hz. Âdem'den itibaren devam eden İslâm sürecinin son halkasıdır. Bu sürecin en büyük özelliği tevhid ve risâlet temelli olmasıdır. Bu iki özellik kaybolduğu zaman, o din İslâm olmaktan çıkar ve Yahudilik, Hrıstiyanhk ya da Budizm gibi isimler alır. İslâm son kez Hz. Muhammed'in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) risâletinde, yeniden ve kıyamete kadar hiç bozulmama garantisiyle yeryüzü gündemine gelmiştir. Bu din, inananlara güç ve kuvvet vermektedir. Bu ümmetin en büyük felâketi, İslâm'ı terk edip diğer dinlerin müntesiplerine tâbi olmak ve onları taklid etmektir. Bundan kurtuluş ise yeniden İslâm'ın tevhid ve risâlet inancına dönmekle olur.
Allah Teâlâ buyurur:
'Yahudi ya da Hrıstiyan olun ki doğruyu bulaşınız, derler. Onlara de ki:
Bilakis, siz muvahhid olarak İbrahim'in dinine gelin! O, müşriklerden değildi.
De ki: 'Biz; Allah'a, bize indirilene ve (ayrıca) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Onların torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya verilene ve Rableri Allah'tan bütün Peygamberlere gelen şeylere iman ettik. Hiçbirini diğerinden ayırmayız ve biz sadece Allah için Müslüman olduk.'
Eğer sizin gibi iman ederlerse, doğru yolu bulurlar. (Ama) ay-rılırlarsa, onlara karşı Allah size yeter. O her şeyi işiten ve bilendir'(Bakara 2/135-137).[72]

23/301- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh):[73]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Önceki dinlere tâbi olanların yollarına karış karış, arşın arşın[74] gireceksiniz, hattâ onlar keler (büyük kertenkele) deliğine girseler, siz de peşlerinden gireceksiniz."
'Ey Allah'ın Rasûlü! Sen Yahudi ve Hnstiyanları mı kastediyorsun?' "Başka kim olabilir?..."[75]

24/302- Ebû Hüreyre'den (Radiyaiia.hu anh):[76]
"Canımı elinde tutan Allah'a yemin olsun ki sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına karış karış, kulaç kulaç[77], arşın arşın tâbi olacaksınız, hattâ onlar keler (büyük kertenkele) deliğine girseler, peşlerinden siz de gireceksiniz."
'Ey Allah'ın Rasûlü! Kim bunlar, sen Ehl-i kitabı mı kastediyorsun?'
"Başka kim olabilir?..."[78]

25/303- Sehl b. Sa'd el-Ensârî'den (Radıyaiiaha anh):[79]
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına tamamen girececeksiniz."[80]

26/304- Şeddâd b. Evs'ten (Radıyallahü anh):[81]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Bu ümmetin kötüleri, önceki dinlere tâbi olanların yollarına tıpa tıp/tamamen girececekler."[82]

27/305- Ebû Vâkıd el-Leysî'den (Radıyaiiahaanh):[83]
Ashab-ı Kiram Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte Mekke'den Huneyn'e doğru yola çıktılar. Kâfirlerin ZâtU Envât (Uğurlu Askı) denilen sedir ağacı vardı ve onun yanında dururlar, silâhlarını asarlardı. Biz de yemyeşil, büyük bir sedir ağacına rastladık ve dedik ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! (Kâfirlerin olduğu gibi,) bunu da bize Zâtü Envât (Uğurlu Askı) kıl!' Bunun üzerine Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki sizler Musa'nın ümmeti gibi; 'Bize de onların ilâhlarına benzer bir ilâh (put) yap,' diyorsu-nuzj (ki bunlar bazı (yanlış) davranışlardır) ve Mûsâ onlara şöyle demişti: 'Şüphesiz siz cahillik yapan bir kavimsiniz'.
(Dikkat edin!) Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına bir âdeti, (ardından) başka bir âdeti alarak (yavaş yavaş) girececeksiniz."
§Râvi, bir başka tarikten gelen rivayette benzerini nakletti ve ekledi:
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Allahü Ekber! Sizler Musa'nın ümmeti gibi; 'Bize de onların ilâhlarına benzer bir ilâh (put) yap,' diyorsunuz,
(Dikkat edin!) Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına gireceksiniz."[84]

* Tâbiûn Dönemindeki Bazı Değişiklikler


Ashab-ı Kiram, Tâbiûn dönemindeki bazı şeyleri tenkid etmekte ve Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) dönemindeki insanları, İslâmî heyecanı görememekten şikâyet etmektedirler. Asr-ı Saadet samimiyetinden ve şuurundan uzaklaşmak, felâket demektir. Bu yüzden yeniden Kur'ân ve Sünnet'e dönmek gerekir.
Allah Teâlâ buyurdu ki:
Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidir. Onları Allah'ın fazlını ve rızasını umarak, hep rükû ve secde halinde görürsün, yüzlerindeki iz ise secdenin aydınlığıdır. Bu onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları ise filizi büyümüş bir ekin gibidir, derken büyür kuvvetlenir ve sapı üzerinde doğrulup boy atar da çiftçilerin çok hoşuna gider. (İşte bu vasıflar) kâfirlerin kinini artırmak için (zikredilmiştir.) Allah onlardan iman eden ve güzel ameller işleyenlere mağfiret ve büyük ecir vaad etmektedir' (Fetih 48/29).[85]

28/306- Ebû İmrân el-Cevnî'den:[86]
Enes b. Mâlik'in (Radıyaiiahu anh) şöyle dediğini duydum:
'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) döneminde olan bir şey bugün (kaldı mı), bilmiyorum.'1 Denildi ki:
'Namaz nerde (duruyor?)'
'Namazda bildiğiniz şeyleri yapmıyor musunuz, {namazınız o dönem-dekine benziyor mu?)'
NOT: Sahabe tarafından sonraki nesHler, bazı olumsuz davranışları sebebiyle tenkid edildi. Namazı, vaktin sonlarına kadar geciktirmek bunun en tipik örneğidir.[87]

29/307- Sâbit el-Bünânî,[88] Enes b. Mâlik'in (RadıyaiiaM anh) şöyle dediğini nakletti:
'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) döneminde olan bir şey bugün (kaldı mı), bilmiyorum, Lâilâhe illallah demeniz dışında..' Denildi ki:
'Ey*Ebû Hamza! Namaz nerde (duruyor?)'
'Güneş batarken namaz kılınıyor, bu mu Rasûlullah'in (Sallallaha aleyhi ve xUemj namazı^.'
Devamla şöyle* dedi:
'Bununla birlikte, bir peygamberle beraber olma hariç, amel eden kişi için içinde bulunduğunuz dönemden daha hayırlı bir dönem göremiyorum.'[89]

30/308- Ümmü'd-Derdâ'dan (Radıyaiiahaanu):[90]
Yanıma Ebû'd-Derdâ (Radıyaiiaha anh) kızgın olarak geldi. Dedim ki:
'Seni kim kızdırdı?'
'Vallahi, (İnsanların) cemaatle namaz kılmaları dışında, bugün HzMuhammed'in (SaiMiaha aleyhi ve sellem) döneminden bir şey (kaldı mı), bilmiyorum...'
§Bir rivayette; (sadece namaz dışında) denilmektedir.[91]

Açıklama


Sahabe, Rasûlullah döneminde İslâm için canlarını ve mallarını feda edebilme şuuruna sahip insanlardı. Bu şuur, onların kuvvetli imanları, kayıtsız itaatleri ve sağlam karakterlerinden oluşmuştu. Kur'ân'da sahabenin vasıfları:
1- Hata ettiklerinde istiğfar ve günah işlediklerinde hemen tevbe ederler.[92]
2- Allah Rasûlü'nü, ölümüne de olsa korumak için biat ederler.[93]
3- (Sahabenin Tevrat'taki vasfı) Allah Rasûlü ile beraber hareket ederler, kâfirlere karşı zorlu, ama kendi aralarında merhametlidirler, onlar sürekli namaz kılmaya gayret ederfer ve yüzlerinde secdenin aydınlığı görünür.
(Sahabenin İncil'deki vasfı Filizlenmiş güzel bitkilere benzer ki onlar kuvvetlenir ve kalınlaşır, sonra saplan üzerinde doğrulup boy atarlar ve bu hal onlara bakanların çok hoşuna gider.[94]
4- Allah'in fazlını ve hoşnutluğunu ararlar, Allah ve O'nun Rasûlü yolunda çalıştıkları için yurtlarından sürülürler.
Kalplerine iman yerleştirilmiş olup kendilerine hicret edenleri sever ve başkalarına verilen şeylere kalplerinde bir ihtiyaç/sıkıntı hissetmezler, kendileri muhtaç olsa da Müslüman kardeşlerini tercih ederler.[95]
5- Kur'ân dinlerken kalpleri ürperir, kalpleri yumuşar ve Allah'ı ciddi olarak hatırlarlar.[96]
6- Kur'ân dinlerken yüzüstü secdeye giderler, Rablerini hamd ile teşbih ve tenzih ederler.
Gece yataklardan uzaklaşır ve korku ile ümit arasında Allah'a dua ederler.
Ellerindeki malı hayır yolunda harcarlar.[97]
7- Gecenin geç saatlerinde sürekli secdeye kapanır ve ibâdet ederler.[98]
8- Allah'a verdikleri şehâdet sözünde dururlar.[99]
9- Allah onların amellerinden razı olmuş ve onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.[100]
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/IX-X.

[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/2.

[3] Sened:
Sahih: Misned, IV/366-367, H.no: 19162; Benzer rivayet için bk. IV/371, H.no: 19209: ıiBteısMt Pczâilü's-sahâbe, 36-37; Timıizî, Menâkıb, 31, H.no: 3788 (Tirmizî, hadisin "hasen-g0t&r oUağunu belirtti: ziyadesi ile hem Zeyd hem de Ebû Saîd el-lhin*den (Kadiyallahü anh) nakledilmiştir); Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 1, H.no: 3319; Nesâî, «mmumm-l-kübrâ, V/45, 51, 130, H.no: 8148, 8175, 8464; İbn Huzeyme, IV/62, H.no: 2357; ..İfctffc Hmmeyd, s.114, H.no: 265; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/66, H.no: 2681; V/166, 182-183, 186, H.no: 4969, 4980-4981, 5025, 5027, 5040; Hâkim, III/118, 160-161, 4S76 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine uygun olarak sahih olduğu iefanş. Zehebî ise sükût etmiştir), 4711 (Hâkim, bu rivayetin ise Buhârî ve Müslim'in pHBMftâvisine uygun olarak isnadının sahih olduğunu belirtmiş. Zehebî ise muvafakat etmiş-Btkyfcakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/30; X/113.
Heysemî hadisin bir kısmının Sahih'te, kısmının da Tirmizî de nakledildiğini, senedlerinde zayıf olan Hakîm b. Cübeyr'in bulunduğunu söyler. Mecma', K/163-164;
Hadisin şâhidleri:
a-Huzeyfe b. Esîd el-Gıfârî'den (Radıyallahü anh) nakledilen hadis biraz önce metnine verdiğimiz rivayet gibidir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/67, 180, H.no: 2683, 3052; Heysemî, hadisi Taberânî'nin naklettiğini, senedinde Zeyd b. Hasan el-Enmâtî'nin bulunduğunu, Ebû Hâtim'in bu râvi hakkında "münkeru'l-hadis" dediğini, İbn Hıbban'ın sika saydığını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', K/164-165;
b-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) müstakil rivayeti için bir sonraki 2/280. hadise bk.
c-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Menâkıb, 31, H.no: 3786 (Fakat bu rivayette Veda Haccında arefe gününde Kasvâ isimli devesinin üzerinde insanlara hitap ederken söylediği ifade ediliyor).
Bu hadis 904/10313.hadisiıı ekinde tekrar edilecektir.

[4] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/2-5.

[5] Sened:
Sahih:Müsned, HI/14, H.no: 11046 Benzer rivayet için bk. 111/26, H.no: 11154; 111/59, H.no: , H.no: 11073 Hadisin lafzı şöyledir:
(Allah katına) çağrılma ve ona icabet etme vaktim yaklaştı. Size iki ağır (e-•mâmmşı tanıtıyorum. (Biri) aziz ve celil olan Allah'ın Kitab'ı (Kur'ân), (diğeri de) neslim. 'MtâCm Btab'ı semadan yeryüzüne uzatılmış/sarkıtılmış bir (kurtuluş) urganıdır. Neslim ise aülkammdir. Latif ve Habîr olan (Allah) bana haber verdi ki: "Bu ikisi Havz'da bana ula-.p—p» hmdar birbirinden asla ayrılmayacaklar. " Bu ikisi hakkında ümmetimin ardımdan ne .liUfcmsfaf edeceklerine bir bakın!"
A* EbîŞeybe, VI/133, H.no: 30081; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s.397, H.no: 2711; Ebû »292, 303, 376, H.no: 1021, 1027, 1140; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/65, H.no: JKHfe S-Mu'cemü'l-evsat, IH/374, H.no: 3439; IV/33, H.no: 3542; el-Mu'cemü's-sağîr, P"*"» 232, H.no: 363, 376; Heysernî: "Taberânî Evsafında rivayet etti. İsnadında hakkında liillüüif aâflen râviler bulunmaktadır" der. Bk. Mecma', IX/163.
Hafis, Atıyye el-Avtî ve Ebû İsrâîl İsmail b. Ebû İshâk el-Mülâî sebebiyle hasendir. IMnkı» rivayetlerinin senedinde Muhammed b. Talha da vardır.
Anyye b. Sa'd b. Cünâde Ebu'l-Hasen el-Avfî el-Cedelî el-Kûfî (v. 111/729) hakkında İm Ifaoer "Saduktur, çok hata yapar, Şîî ve miidellisti" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 4616; Zehebî ıık: "Jayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 3820. Onun Şîî oluşu Hz.Ali sevgisinden başka bir p» ârgfldir. Ahmed b. Hanbel'in Fezâilü's-sahâbe isimli eserinde Hz.Ebû Bekir ve Ömer'in ri ile ilgili Atıyye'nin rivayetlerini görmek mümkündür.
"Her peygamberin gökyüzü ehli ve yeryüzü halkı için ikişer veziri vardır. Benim semadaki vezirlerim Cebrail ve Mikâil (Aleyhimesselâm), yeryüzündeki vezirlerim ise Ebû Bekir ve Ömer'dir (Radtyallahü anhiimâ)"
"Yüksek derece sahibi (cennetlikler) onları (ılliyyîni) hemen altlarında görecekler. Tıpkı semânın ufuklarında doğan yıldızları gördüğünüz gibi. Ebû Bekir ve Ömer de onlardandır ve nimete nail olacaktır."
Bk. Fezâilü's-sahâbe, İlk hadis: 1/164, H.no: 152; İkinci hadis: 1/168-171, H.no: 162, 164, 166-169; Dârimî bir, Tirmizî otuz iki, Ebû Dâvûd on üç, İbn Mâce yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel seksen rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen", bir kısmını da "hasen-sahih" saymıştır. "Hasen" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Salât, H.no: 477; Cum'a, H.no: 551-552; Ahkâm, H.no: 1329; Fiten, H.no: 2174; Zühd, H.no: 2351; Sıfatü'l-kıyâme, H.no: 2431, 2440; Sıfatü'l-cenne, H.no: 2523; Sıfatü cehennem, H.no: 2590... "Hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Birr, H.no: 1955; Zühd, H.no: 2381; Sıfatü'l-cenne, H.no: 2524-2535, 2558; Sıfatü cehennem, H.no: 2574... Heysemî, Atıyye'nin Yahya b. Maîn tarafından sika, diğer âlimlerce de az bir zafiyetle zayıf sayıldığım belirtir. Bk. Mecma', 1/270. Bennâ da Atıyye hakkındaşunları nakleder. Hulâsa'da: "Sevrî, Hüşeym ve İbn Adiy zayıf; Tirmizî ise hadislerini hasen sayar" denilirken Tehzîb'de: "Ebû Hatim ve İbn Sa'd: "Zayıflığına rağmen hadisleri yazılır" dedikleri" kayıtlıdır." Bk.Bülûğu'l-emânî, XXII/105.
Ebû İsrâîl İsmail b. Ebû İshâk Halîfe el-Mülâî el-Absî (v. 169/785) ise zayıftır. Bu zât için Ahmed Muhammed Şâkir 1/120, H.no: 974.hadisin tahricinde "zayıftır" der. Heysemî'nin bu râviye değinmediğini (bk. Mecma', 1/230), bu sebeple de büyük bir hataya düştüğünü, Ebû İsrail'in sahih hadis ricalinden olmadığını belirtir. İbn Hacer: "Saduktur, hafızası/ezberi kötüdür, Şiîlikte aşırı gittiği iddia edilir (gulat-ı şia)" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 440; Zehebî ise: "zayıf sayıldı" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 370. Tirmizî ve Dârimî bir, İbn Mâce üç, Ahmed b. Hanbel ise on üç rivayetini nakleder. Tirmizî bu zât hakkında: "Hadis âlimlerine göre kuvvetli biri değildir" der. Bk.Sünen, Salât, H.no: 198;
Muhammed b. Talha b. Musarrif (v. 167/783) hakkında ise İbn Hacer: "Saduktur, hataları vardır.Yaşının küçüklüğü sebebiyle babasından duyduğu hadisleri münker saydılar" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 5982; Zehebî ise: "Nesâî'nin kuvvetli değildir", İbn Maîn'in "hadisinden sakınılır, (bir keresinde de "zayıftır")", Ebû Zür'a ve diğer âlimlerin ise "saduktur" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no: 4925. Bu râvinin rivayetlerinden dördünü Buhârî, üçer tanesini Müslim, Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî, birini Ebû Dâvûd, yirmisini Ahmed b. Hanbel nakleder. Tirmizî hadisi için "hasen-sahih" hükmü verir. Bk.Sünen, Salât, H.no: 181;
Fakat hadis şâhidleri ile sahih li gayrihi olur.
a-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi:
Tirmizî, Menâkıbj 31, H.no: 3786 (Tirmizî, hadisin "hasen-garib" olduğunu belirttikten sonra bu konuda Ebû Zer, Ebû Saîd, Zeyd b. Erkam ve Huzeyfe b. Esîd'den (Radıyallahü anh) de rivayetlerin bulunduğunu ifade eder.)
b-Zeyd b. Erkam'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 1/279.hadise bk.
c-Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, V/181-182, H.no: 21470; V/189-190, H.no: 21547 (Bu rivayetler de hasendir. Çünkü, Şerîk ve Kasım b. Hassan el-Âmirî isimli râviler, İclî, İbn Hıbbân ve İbn Şahin tarafından sika, Buhârî tarafından da meçhul addedilmiştir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-iebîr, V/154, H.no: 4923; Suyûtî, Taberânî'ye nisbet ettiği Zeyd b. Sâbit'in (Radıyallahu anh) naklettiği hadis için "sahih" işareti koymuştur. Bk.el-Câmiu's-sağir, H.no: 2631. Münâvî ise Heysemî'nin "hadisin ricalinin sika olduklarını" söylediğini naklettikten sonra, Ebû Ya'lâ tarafından da beis bulunmayan bir isnadla nakledildiğini, Hafız Abdülaziz b. el-Ahdar'ın "Bu hâdisenin Veda Haccında gerçekleştiğini, İbnü'l-Cevzî gibi bunun mevzu olduğunu iddia edenlerin hataya düştüğünü"; Semhûdî'nin "bu hususta hadis rivayet edenlerin sayısının yirmiyi aştığını" söylediğini belirtir. Bk.Feyzu'l-Kadîr, 111/19-20. Heysem! hadisi Ahmed b. HanbePe nisbet ederek isnâdımn ceyyid olduğunu söyler. Mecma', IX/162-163; Bennâ hadisi Taberânî ve Ebû Ya'lâ'nm da naklettiğine işaret eder. Bk.Bülûğu'l-emânî, XXII/104-105.
Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahu anh) gelen bu rivayet 906/10315.hadiste zikredilecektir.
d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) şahidi:
Heysemî hadisi Bezzar'a nisbet ederek isnadında zayıf olan Salih b. Mûsâ et-Talhî'nin bulunduğunu söyler. Mecma', IX/163; d-Hz.Ali'den (Radıyallahu anh) şahidi:
Bezzâr, ffl/89, H.no: 864; Heysemî isnadında zayıf olan Hâris'in bulunduğunu söyler. Mecma \IX/163;
Ebû Saîd el-Hudrf nin (Radıyallahu anh) bu rivayeti 907/1031 ö.hadiste tekrar edilecektir.

[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/5-7.

[7] sened:
Zayıf: Müsned, 1/91, H.no: 704; Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân, 14, H.no: 2906 (Tirmizî, hadisin isnadının meçhul olduğunu Haris hakkında bazı tenkidlerin bulunduğunu belirtir); Tirmizî'deki lafız şöyledir:
Haris b. Abdullah el-A'ver: " Bir gün mescide girdim. Bir de baktım ki insanlar bir takım sözlere/hikâyelere dalmışlar. Bunun üzerine Hz.Ali'nin huzuruna çıkıp: "Ey mü'minlerin emîri! Halk bazı sözlere/hikâyelere dalmışlar, ne dersin/buyurursun? dedim. "Gerçekten böyle mi yapmışlar?" deyince ben de "evet" cevabını verdim. O da: "Allah Rasûlü'nün şöyle buyurduğunu işittim: "Dikkât edin! Yakında bazı fitneler olacak" dedi. "Peki, bundan kurtuluş yolu nedir?" soruma ise şu cevabı verdi: ... Hadisin benzerini rivayet etti." Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 1, H.no: 3334-3335.
Zehebî, "Haris b. Abdullah el-A'ver el-Hemdânî, şîîdir. Hadiste "leyyin" sayılır. Nesâî, kuvvetli olmadığını söyledi" der. Bk.Kâşif, Trc. no: 859; İbn Hacer ise "Şa'bi, bu râvinin görüşünü yalanlamıştır, Rafızî olmakla suçlanmıştır. Hadisinde zayıflık vardır" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 1029.

[8] akşam, akşamın geç vakti. Bk.Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 435.

[9] Yani insanların tartıştıkları konuları.

[10] Bu zatın Hz.Ali (Radıyallaha anh) olduğu Tirmizî'deki rivayetten anlaşılıyor. Ayrıca Ahmed b. Hanbel bu hadisi Hz.Ali'nin (Radıyallahü anh) müsnedi/hadisleri içinde naklediyor.

[11] Yani dünya ve âhirette zarar görür.

[12] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/7-8.

[13] Sened:
Hasen: Müsned, IV/445, H.no: 883; Zehebî, "Senedindeki Ali b. Zeyd b. Cüd'ân hadis hafiz-ı biridir. Ancak kuvvetli bir hafız değildir" demiş ve Dârekutnî'nin, "Benim nazanm-leyyinlik vasfı hâlâ sürüyor" dediğini nakletmiştir. Bk.Kâşif, Trc. no: 3916. İbn ' zayıf olduğunu ifade eder. Bk.Takrîb, Trc. no: 4734. Müslim mutâbaat hadisleri arasında fan râviye yer verir. Bk. Sahîh, Cihâd, 146. Tirmizî ise sadûk olduğunu (bk. H.no: 2680), si hatasının başkasının mevkuf olarak rivayet ettiği bir hadisi merfû yapması olduğunu belirtik. Bu durum onun sadece zaptını zedelemektedir. Bezzar ve Heysemî (Bk.Mecma', 1/172-113) bu zâtın hadislerini hasen saymışlardır. Tirmizî de bazı hadisleri için "hasen-sahih" tabi-ââ İde kullanır. Bk. H.no: 109, 545, 764. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahririne bk.

[14] Bkz. Müsned, Thr. Şuayb el-Arnavûd, XXXIII/203.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/9.

[15] Sened:
Basen: Müsned, III/397, H.no: 15213; İbn Mâce, Mukaddime, 1, H.no: 11. Seneddeki Möcâlid sebebiyle hadis hasen kabul edilmiştir. Mücâlid b. Saîd hakkında bilgi 61-62/258-259.hadiste genişçe zikredildi. Mücâlid b. Saîd el-Hemdânî hakkında Zehebî, İbn Maîn'nin "iayıf'; Nesâî'nin de bir keresinde "kuvvetli değildir", diğer bir seferde ise "sikadır" dediklerini belirtir. Bk.Kâşif, Trc. no: 5286. Müslim ise mütâbaat/destekçi râvi yolu ile bu râviye eserinde yer verir. (Bk.Müslim, Talâk, 42: Bu rivayette Hüşeym, hocaları Seyyar, Husayn, Muğîre, Eş'as, Mücâlid, İsmail b. Ebî Hâlid ve Dâvûd'dan nakleder. Bütün bu hocaları ise Şa'bî'den hadis almışlardır.) Tirmizî, bu râvinin çok hata yaptığını, bâzı âlimlerin de zayıf saydığını ifade eder. Bk.Tirmizî, Zekât, 20, H.no: 647-648; Nikâh, 28, H.no: 1119. İbn Hacer ise "kuvvetli değildir, ömrünün son döneminde değişti/ihtilât etti" der. Bk.Takrîb, Trc. no: 6478. Heysemî, Mücâlid b. Saîd'in Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Saîd tarafından zayıf sayıldığını ifade eder. Bk. Mecma', 1/173-174; VIII/262. İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Müsned, 1/435, H.no: 4142; 1/465, H.no: 4437 (Bu rivayetlerin senedinde ise A-sım b. Ebu'n-Necûd vardır ki bu zât da sadûktur); Dârimî, Mukaddime, 23, H.no: 208.

[16] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/9-10.

[17] Sened:
Sahih: Müsned, D7379, H.no: 8914; Benzer rivayet için bk. 11/340, H.no: 8465; Buhârî, İlim, 13; Menâkıb, 28; Farzu'l-humus, 7; Tevhîd, 29; Müslim, İmâre, 170; İbn Mâce, Mukaddime, 1, H.no: 7; Bu hadis Hilâfet-lmâret/Yöneticilik konusunda 449/11338.hadis olarak tekrar edilecektir.
Hadisin şâhidleri (Bunlar eserin son bölümlerinde "Hilâfet-İmâret/Yöneticilik konusunda" 442-450/11331-11339. hadislerde zikredilecektir):
a-Sevbân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V7278, H.no: 22294; V/279, H.no: 22302; Müslim, İmâre, 170; Ebû Dâvûd, Fiten, 1, H.no: 4252; Tirmizî, Fiten, 51, H.no: 2229; İbn Mâce, Fiten, 9, H.no: 3952; Mukaddime, 1, H.no: 10;
b-Kurre b. İyâs el-Müzenî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/34, H.no: 20240; V/35, H.no: 20246; III/436, H.no: 15533-15534; Tirmizî, Fiten, 27, H.no: 2192 Tirmizi Serhan'dan (Radıyallahü anh) gelen rivayet ve gerekse buradaki rivayette hoca-ooun da hocası olan Ali b. el-Medînî'nin "Bu taife hadisçilerdir" dediğini . Mukaddime, 1, H.no: 6; (Hilâfet: 443/11332. hadis).
b. Şu'be'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/244, 248; Buhârî, 3fc Jürfîm, İmâre, 171; 43tm il Semure'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/87, H.no: 20693, ~-CB.Hjk>: 20701; V/88, H.no: 20710; V/90, H.no: 20733; V/93, H.no: 20769-" VLmiK. 20819; V/86, H.no: 20684; V/92, H.no: 20749; V/89, H.no: 20722; V/96, 3ME-3IM03; Y799, H.no: 20833-20835; V/105, H.no: 20909: V/İ06, H.no: 20912; Eanc 30943; Müslim, İmâre, 172; rfullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, İÜ/384, H.no: 15065; 14655; Müslim, İmâre, 173; îmân, 247; (Hilâfet: 448/11337.hadis)
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, İV/93, H.no: 16792; İV/97, '«t TO99, H.no: 16852; IV/10İ, H.no: 16870-16871; Müslim, İmâre, 174-175; İbn 1. H.no: 9; Ayrıca 8/205.hadise bk. (Hilâfet: 444-445/11333-11334. ha Enes el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, III/439; Omâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/269, H.no: 22220; ^C11331.hadis)
......nsâm b. Husayn'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/437, H.no: 19806;
»Miiift, lac 19781; IV/429, H.no: 19737; Ebû Dâvûd, Cihâd, 4, H.no: 2484; (Hilâfet: Amir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, İmâre, 176; Ebî Vakkâs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, İmâre, 177; HSeşdb. Erkam'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/369;ütbe el-Havlânî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, İV/200; (Hilâfet:447/11336. hadis)

[18] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/10-11.

[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/11-12.

[20] Sened:
Sahih: Müsned, IV/126-127, H.no: 17080-17082; Benzer rivayet için bk. IV/126. H.no: 17079; İkinci tarik için bk. IV/126, H.no: 17077; Tirmizî, İlim, 16, H.no: 2676 (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, Sünnet^ 5, H.no: 4607 (Hocası Ahmed b. Hanbel'den nakleder); İbn Mâce, Mukaddime, 6, H.no: 42-44; Dârimî, Mukaddime, 16, H.no: 96; Hâkim, 1/174-177, H.no: 329-332 (Sahih saymış, Zehebî onaylamıştır); Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/36-37, H.no: 3; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/257, H.no: 642; XVIII/247, H.no: 619.

[21] Lafiz olarak, bineğe bindirmen, şeklindedir.

[22] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/12-14.

[23] Cevherî, Sıhâh, m/1184.

[24] Cürcânî, Ta'rifât, 33; Şâtıbî, Muvafakat, IV/3.
Bid'at; Kitap, Sünnet ya da sahabe uygulamalarına ters düşen (dînî) konulardır, şeklinde de tarif edilebilir.

[25] Tirmizî, İlim, 16, H.no: 2676; Ebu Dâvud, Sünnet 6. H.no: 4607.

[26] Bk. 15/293. hadis.

[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/14-15.

[28] Bk. Zemahşerî, Ruûsu'l-mesâil, vb.

[29] Bidat -fırkalarının ilim adamları; daha çok Akâid, Tefsir ve Arap dili konularında sayı-limanTÎ çalışmalar yaptılar, diğer İslâmî ilimlerde ise varlıkları görülmemektedir.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/15.

[30] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/15.

[31] Ahmed Muhammed Şâkir, el-Bâisül-Hasîs, 84; Suyûtî, Tedribu'r-râvî, 214-215.

[32] Bk. Suyûtî, age., 217-218.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/15-16.

[33] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/16.

[34] Sened:
Sahih: Müsned, 1/458, H.no: 4379; Benzer rivayet için bk. 1/461-462, H.no: 4402; Müslim, îmân, 80; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, X/13, H.no: 9784.

[35] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/16.

[36] Sened:
Sahih: Müsned, 11/32, H.no: 4870; Heysemî, bu eserin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvilerinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', 1/174.

[37] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/16-17.

[38] Sened:
Sahih: Müsned, İV/132, H.no: 17128; Benzer rivayet için bk. IV/130-131, H.no: 17108 (Bir sonraki hadise bk); Tirmizî, İlim, 10, H.no: 2664 (hasen-garib); Ebû Dâvûd, Sünnet, 5, H.no: 3604; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 12; Dârimî, Mukaddime, 49, H.no: 586; Hâkim, 1/191-192, H.no: 371 (Hâkim, Ebû Râfî'nin hadisini verdikten sonra iki şâhid getirir ve her ikisinin de sahih olduğunu söyler. Bu şâhidlerden biri Mikdam'ın, diğeri İmrân b. Husayn'ın hadisidir. Zehebî Telhîs'te sükût eder); Dârekutnî, IV/286, H.no: 58. Heysemî, Hâlid b. Velid ve Câbir (Radıyallahu anhümâ) tarafından nakledilen rivayetlere değinerek zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/155.
İrbâd b. Sâriye'den (Radıyallahu anh) şahidi:
Ebû Dâvûd, Haraç, 31, H.no: 3050.

[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/17-18.

[40] Sened:
Sahih: Müsned,IV/130-131, H.no: 17108; Tirmizî, İlim, 10, H.no: 2664; Ebû Dâvûd, Sünnet, 5, H.no: 4604; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 12; Dârimî, Mukaddime, 49, H.no: 586; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/282-283, H.no: 668-670; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/137-138, H.no: 1061, 1063.

[41] Yani İslâm ülkesinde bulunan pasaportlu yabancılar/turistler. Zira onların malını almak normal sanılabilir. Peygamberimiz bundan sakındırıyor.

[42] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/18.

[43] Birçok âyet ve hadis seyahate teşvik eder: Yeryüzünün dolaşılıp, geçmiş insanların bırak-ı eserlere bakarak ibret alınması, yaratılanların nasıl olduğunun görülmesi vs. pek çok i kerîmenin emridir. Bk.Âlü İmrân 3/137, En'âm 6/11, Nahl 16/36, Nemi 27/69, Ankebut ara», Rûm 30/9, 42, Yusuf 12/109, Hac 22/45-46, Fâtır 35/44, Muhammed 47/10.
Allah Teâlâ buyurur: "Onlar yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin \ olduğunu görmezler mi? Öncekiler, kendilerinden daha kuvvetliydi..." (Fâtır 35/44).
"De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir"(En'am6/ll).

[44] Hapis, sürgün ve zorunlu ikâmet gibi...

[45] Bu seyahatin sebebi; a-Yeni hadisler öğrenmek, b-Duyduğu hadisin sıhhatini tahkik, c-Bildiği hadiste düştüğü tereddüdü izâle, d-Uluvvü isnâd (yani kendine ulaşan bir hadîsi rivayet edeninden dinlemek) için olabilir.

[46] Tirmizî, İlim, 2; İbn Mâce, Mukaddime, 17.

[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/19.

[48] Senedi
Sahih: Müsned, VI/8, H.no: 23751; Şafiî, Müsned, s.151, 233; Tirmizî, İlim, 10, H.no: 2663 (hasen-sahih); Humeydî, 1/252, H.no: 551; Ebû Dâvûd, Sünnet, 5, H.no: 4605; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 13; Hâkim, 1/190-191, H.no: 368-370 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü onaylamıştır); Heysemî, Mevârid, 1/200, H.no: 98. İbn Lehîa hakkındaki değerlendirmelerimiz için bk.22/64. hadis. Ebû Hüreyre'den (Radıyaüahu anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 21.

[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/19-20.

[50] Sened:
Hasen: MUsned,'u/4&3, H.no: 10218; 11/367, H.no: 8787; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 21; Heysemî, sika kabul edilmekle birlikte Ebû Ma'şer Necîh b. Abdurrahman es-Sindî'nin (v. 170/786) Ahmed b. Hanbel tarafından zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Mecma', 1/154. Tirmizî, bazı ilim sahiplerinin Ebû Ma'şer'in hafızası hakkında tenkitte bulunduklarını belirterek, Buhârî'nin: "Âlimler bu râviden nakletmiş olsalar bile ben hiçbir şey nakletmem" dediğini nakleder. Bk.Sünen, Salât, 139, H.no: 343; Ahmed Muhammed Şâkir Sünen'in tahricinde Buhârî'nin "münkeru'l-hadis" diyerek aşın gittiğini, zayıf sayanların karşısında olanların da bulunduğunu belirterek şöyle demiştir: "Ebû Zür'a ed-Dımeşkî, Nuaym'dan "zeki, hafız biri idi" dedi. Yezid b. Harun, Ahmed b. Hanbel'in "Sadûktur, isnadın tam hakkını vermez" sözünü hatırlatarak bunun böyle olmadığım belirtti. Ebû Hatim de: "Ahmed b. Hanbel ondan hoşnut olmuştu"der. Bu hususta söylenenlerin en doğrusu da onun "sadûk" olmasıdır. Zehebî, bu zât hakkında Ahmed b. Hanbel'in "Sadûktur, isnadın tam hakkını vermez"; Yahya b. Maîn'in "Kuvvetli değildir" ve tbn Adiy'in "Zayıf olması ile birlikte hadisleri yazılabilir" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 5802; tbn Hacer ise: "Zayıftır, yaşlandı ve ihtilât etti/bunadı" der. Bk.Takrib, Trc. no: 7100; Bu râvinin Tirmizî iki, Ebû Dâvûd bir, İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise 27 hadisini nakleder. İbnü'l-Kattân hadislerini hasen saydı. Bk.Zeylaî, Nasbu'r-râye, IV/121.
Ayrıca önce zikredilen üç hadisle de bu rivayet kuvvet kazanır.

[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/20.

[52] Sened:
Sahih: Müsned, III/310, H.no: 14270; Benzer rivayet için bk. III/319, H.no: 14368; m/371, Jüıarc 14924 (Bu rivayetin baş kısmı şöyledir
Müslim, Cum'a, 867; Nesâî, Salâtii'l-îdeyn, 22, H.no: 1576; İbn Mâce, Mukaddime, 7, 45, Dârimî, Mukaddime, 23, H.no: 212; Ebû Yala, IV/90, H.no: 2119; IV/85, H.no:- îbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buhâri, İ'tisâm, 2; İbn Mâce, Mukad.....ıbb. r. H.no: 46, Dârimî, Mukaddime, 23, H.no: 213; Senedde yer alan Ca'fer, İbn MuıııınaHed b. Ali b. Hüseyin b. Ali'dir. Meşhur fakih ve imam; Hz. Peygamber'in (Sallallahü .mrtmtrsellem) torunu Ca'fer-i Sâdık'tır.

[53] Münâvî der ki: "Yani onun oluşuna hazır olun/bekleyin! Sabah ya da akşam hemen gerçekleşecek, Tevbeye koşun günahlarınız şilinsin, dünyayı biraz terk edin hesabınız hafiflesin, Âhireti hiç unutmayın..." Bk. Feyzu'l-Kadîr, 11/172.

[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/21-22.

[55] Sened:
Şahih: Müsned, 11/504-505, H.no: 10504; Benzer rivayet için bk. 11/520-521, H.no: 10696; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 204 (isnadı sahih). Müslim, Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî'de "senne" lafzı yerine "deâ ilâ hüden" lafzı bulunmaktadır. (Bk. Müslim, İlim, 16; Tirmizî, İlim, 15, H.no: 2674; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 206 (bu lafızla Enes'ten (Radıyallahü anh) de rivayet bulunmaktadır. İbn Mâce< Mukaddime, 14, H.no: 205); Dârimî, Mukaddime, 44, H.no: 519) Heysemî, Taberâni'ye'nisbet ettiği benzer İbn Ömer (Radıyallahü anhümâ) hadisi için zayıf hükmünü verir. Bk.Mecmç', 1/168; Ebû Hüreyre'nin bu hadisi Birr konusunda 128/8189.hadiste tekrar edilecektir. a-Cerir b.Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şâhid: Müsned, IV/360, H.no: 19083; IV/362, H.no: 19106; IV/358-359, H.no:':il9074; IV/361-362, H.no: 19102; IV/361, H.no: 19100; IV/357, H.no: 19057; Nesâî, Zekât, 64, H.no: 2552; Ma'mer, XI/466; Müslim, Zekât, 69; İlim, 15; Tirmizî, İlim, 15, H.no: 2675; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 203; Dârimî, Mukaddime, 44, H.no: 518-520; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/344, H.no: 2439; Cerir'in bu hadisi Zekât konusunda 219/3178., Birr konusunda ise 129/8190.hadiste zikredilecektir.
b-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şâhid: Müsned, V/387, H.no: 23182; Birr konusunda 130/8191.hadiste zikredilecektir.
c-Ebû Cühayfe'den (Radıyallahü anh) şâhid: İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 203;
d-İbn Mâce'de Amr b. Avf tan (Radıyallahü anh) benzer bir şâhid daha vardır ki bu hadis Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) hadisini açıklar mahiyettedir:
BkJbn Mâce, Mukaddime, 15, H.no: 209-210
e-Ebû Mesûd el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 131/8192.hadis

[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/22-23.

[57] Sened:
Hasen: Müsned, IV/105, H.no: 16907; Heysemî, Bezzar tarafından da rivayet edilen hadisin \isi Ebûbekir b. Abdullah b. Ebû Meryem'in "miinkeru'l-hadis" olduğunu söy 1/188. Suyûtî, "hasen" işareti koymuş (Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 7790); lünzirî ve Heysemî'nin "zayıftır" dediklerini nakletmiştir. Bk.Feyzu'l-Kadîr,.. İbn Hacer'in hadisin isnadının ceyyid olduğunu söylediğini nakleder. Bk.ıânî, 1/194. Ebûbekir b. Abdullah b. Ebû Meryem el-Gassânî (v. 156/773): İbn .nin Biikeyr veya Abdüsselâm, rivayetinin ise "zayıf olduğunu, evinde hıreızlık yapıl ihtilat ettiğini söyler. Bk.Takrîb, Trc. no: 7974. Zehebî ise ilim-d yânet sahibi olan bu t sayıldığını belirtir. Bk.Kâşif, Trc. no: 6526. Bu râvinin Tirmizî ve Dârimî dört, Ebû İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise 35 rivayetini nakleder. Tirmizî rivayet ettiği .in hasen hükmünü verir. Bk.Sünen, H.no: 1012, 2238, 2459, 3066.

[58] İnsanlar arasında iki konuda fikir birliği sağladık.'

[59] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/23.

[60] Müsned, IV/136, H.no: 17158; 17155; IV/135-136, H.no: 17153.

[61] Taberânî, el-Mucemü'l-kebîr, IV/80, H.no: 3705; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını, sadece senedindeki râvilerden Eclah'ta ihtilafın bulunduğunu söylemiştir. Bk. Mecma', 1/189.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/24.

[62] Sened:
Sahih: Müsned, VI/146, H.no: 25008; Benzer rivayet için bk. VI/73, H.no: 24331; VI/180, H.no: 25348; VI/256, H.no: 26069; VI/240, H.no: 25911; VI/270, H.no: 26207; Buhârî, İ'tisâm, 20; Müslim, Akdıye, 17-18, Ebû Dâvûd, Sünnet, 5, H.no: 4606; İbn EM Şeybe, VI/307, H.no: 31673.

[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/24-25.

[64] Sened:
Sahih: Müsned, V/48, H.no: 20373; Benzer rivayet için bk. V/50, H.no: 20387; V/41, H.no: 20300; Havz hadisi tevatür seviyesine ulaşan hadislerden biridir. Senedinde Ali b. Zeyd bulunmaktadır. Bu râvi için bk. 29/180.hadis. Şâhidleri için bk.
a-Hz.Ömer (Radıyallahü anlı): Bezzâr, 1/314, H.no: 204; Taberânî ve Bezzar tarafından rivayet edildiğini söyleyen Heysetnî, râvilerinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma', 111/85;
b-Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhy. Müsned, 11/300, H.no: 7980; 11/408, H.no: 9263; Ma'mer b. Râşid, XI/406, Buhârî, Rikak, 53; Müslim, Taharet, 34-37, 39; Bu hadis Fiten bölümünde 339-340/11929-1193O.hadislerde zikredilecektir.
c-İbn Mes'ûd (Radıyallahü anh): Müsned, 1/384, H.no: 3639; 1/402, H.no: 3812; 1/406, H.no: 3850; 1/407, H.no: 3866; 1/425, H.no: 4042; 1/439, H.no: 4180; 1/453, H.no: 433.2; 1/455, H.no: 4351; Buhârî, Fiten, 1; Rikak, 53; Müslim, Fezâil, 32; İbn Mâce'deki rivayetten bu hadisin veda Haccında Kurban Bayramı günündeki hutbede irad buyurulduğu anlaşılıyor. Bk.İbn Mâce, Menâsik, 76, H.no: 3057; Busırî, isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk.Misbâhu'z-zücâce, III/206-207; Benzer bir rivayet Müsned'de de bulunmaktadır. Fakat sahabinin ismi müphemdir. Bk. Müsned, V/412, H.no: 23389; Bezzâr, V/106, H.no: 1685; V/124, H.no: 1709; V/164, H.no: 1757; Ebû Ya'lâ, K/102, H.no: 5168; K/126, H.no: 5199; Taberânî tarafından rivayet edildiğini söyleyen Heysemî, râvilerinin sahih hadis ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', X/365; Bu hadis Fiten bölümünde 337/11927.hadiste zikredilecektir.
d-Enes (Radıyallahü anh): Müsned, III/102, H.no: 11935; III/140, H.no: 12358; m/281, H.no: 13926; Müslim, Salât, 53; Fezâil, 40; Buhârî, Rikak, 53; Nesâî, iftitah, 21, H.no: 902; Ebû Ya'lâ, VII/34, H.no: 3942; VII/40, H.no: 3951; Bu hadis Fiten bölümünde 341/11931. hadiste zikredilecektir.
e-İbn Abbas (Radıyallahü anhtimâ): Müsned, 1/223, H.no: 1950; 1/229, H.no: 2027; 1/235, H.no: 2096; 1/253, H.no: 2281-2282; 1/257, H.no: 2327; Müslim, Cennet, 59; Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâme, 3, H.no: 2423; Tefsir, 21/4, H.no: 3167; Nesâî, Cenâiz, 119, H.no: 2085; es- Sünenü'l-kübrâ, 1/668, H.no: 2214; VI/339, H.no: 11160; VI/408, H.no: 11337; İbn Ebî Şeybe, VII/86-87, H.no: 34397; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/71, H.no: 12508; Taberânî, Bezzar ve Ahmed b. Hanbel tarafından da rivayet edildiğini söyler. Bk.Mecma', X/364; Bu hadis Fiten bölümünde 336/11926.hadiste zikredilecektir.
f-Ebû Said (Radıyallahü anh): Müsned, 111/28, H.no: 11163; Buhâri, Rikak, 53; Heysemî, Ebû Ya'lâ tarafından da rivayet edildiğini ifade eder. Bk.Mecma', X/364;
g-Ümmü Seleme (Radıyallahü anhâ): Müsned, VI/297, H.no: 26425; Müslim, Fezâil, 29; Taberânî, elMu'cemü'l-kebîr, XXIII/297, H.no: 661; İshâk b. Râhûye, 1/200, H.no: 21; Ayrıca 22/300.hadise bk.
h-Ebu'd-Derdâ (Radıyallahü anh): Taberânî ve Bezzar tarafından rivayet edildiğini söyleyen Heysemî, râvilerinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma', IX/367; X/365;
i-Huzeyfe b. Esîd el-Gıfârî (Radıyallahü anh): Müsned, V/388, H.no: 23183; V/393, H.no: 23230; V/400, H.no: 23285; İbn Ebî Şeybe, VII/455, H.no: 37177; Heysemî 'Taberânî iki senedle nakletmiş, her ikisinde de Zeyd b. Hasan el-Enmâtî var, bu zâtı İbn Hıbbân sika, Ebû Hatim zayıf saymış, diğer râvileri ise sikadır" der. BkMecma', X/363; Ayrıca 20/298. hadise bk.
k-Câbir (Radıyallahü anh): Müsned, III/384, H.no: 15059; Heysemî: "Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen hadisin râvileri sahih hadis ricalidir. Bezzar'm naklettiği ise zayıftır" der. BkMecma', X/364; Bu hadis Fiten bölümünde 338/11928.hadiste zikredilecektir.
I-Semure b. Cündüb (Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VH/207, H.no: 6856; Heysemî: "Ahmed b. Hanbel tarafından iki isnadla rivayet edilen hadisin senedinin birin-<de Ali b. Zeyd vardır. Bu zat zayıf olmakla birlikte sika kabul edilmiştir. Taberânî'nin râvileri de Ahmed b. Hanbel'in râvileri gibidir" der. Bk.Mecma', X/364-365: Ali b. Zeyd için 29/180. hadisin tahririne bk.
m-Ebû Mûsâ (Radıyallahü anh): Bezzar, VIII/149, H.no: 3168;
n-Sehl b. Sa'd (Radıyallahü anh): Müsned, V/333, H.no: 22720; V/339, ttno: 22771; Buhâri, Rikak, 53; Müslim, Fezâil, 26; Heysemî, Taberânî tarafindae da rivayet edildiğini ricalinin sahih hadis râvileri olduğunu söyler. BkMecma', X/363. Bir sonraki hadise bk. 19/297.
o-Hz.Âişe (Radıyallahü anhâ): Müsned, VI/121, Hjmc 24782; Mislim, Fezâil, 28; Ebû Ya'lâ, VII/433, H.no: 4455; Ayrıca2l/299.hadise bk.
ö-Esmâ bt. Ebû Bekr: (Radıyallahü anhâ): DmHvf. Uak. 53;
p-Ebû Abdillah es-Sunâbihî (Radıynilaks m+K Bk. MBıııırf. İV/349,351, H.no: 18970, 18984-18987;
r-Cündüb'den (Radıyallahü anh): Bk. ffiimrrf IVÖ13, ILmk 18712;
s-Müphem bir sahâbî (Radıyallahü ımkn Mimi VMIZ Hjmk 23389.

[65] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/25-26.

[66] Sened:
Sahih: Müsned, V/333, H.no: 22720; Benzer rivayet için bk.V/339, H.no: 22771: Buhârî, Rikak, 53; Müslim, Fezâil, 26; Heysemî, Taberânî tarafından da rivayet edildiğini, ricalinin sahih hadis râvileri olduğunu söyler. Bk.Mecma', X/363. Bir önceki hadise bk.18/296.

[67] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/26-27.

[68] Sened:
Sahih: Müsned, V/388, H.no: 23183; Benzer rivayet için bk.V/393, H.no: 23230; V/400, H.no: 23285; İbn Ebî Şeybe, VII/455, H.no: 37177; Heysemî Taberânî iki senedle nakletmiş, her ikisinde de Zeyd b. Hasan el-Enmâtî var, bu zâtı İbn Hıbbân sika, Ebû Hatim zayıf saymış, diğer râvileri ise sikadır" der. Bk.Mecma', X/363; (bu rivayetteki hadis aynı zamanda İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) da nakledilmiştir); Ayrıca 18/296.hadise hk.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/27.

[69] Sened:
Sahih: Müsned, VI/121, H.no: 24782; Afus/im, FteriH, Hno: 4455-Ayrıca 18/296.hadise bk.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/28.

[70] Sened:
Sahih: Müsned, VI/297, H.no: 26425; Müslim, Fezâil, 29; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kelnr, XXIII/297, H.no: 661; İshâk b. Râhûye, 1/200, H.no: 21; Ayrıca 18/296.hadise bk.

[71] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/28-29.

[72] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/29-30.

[73] Sened:
Sahih: Müsned, 111/84, H.no: 11739; Benzer rivayet için bk.III/89, H.no: 11782; 111/94, H.no: 11836 (Meçhul bir râvi bulunduğundan dolayı bu rivayetin senedi zayıftır. Fakat 11739. hadisten de anlaşıldığı gibi Zeyd b. Eslem'in meçhul hocası: Atâ' b. Yesâr'dır); Buharı, İ'tisâm, 14; Enbiyâ, 50; Müslim, İlim, 6.
Hadisin şâhidleri:
a-Sehl b. Sa'd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/186, H.no: 5943;
b-Kesir b. Abdullah dedesi Amr b. Avf tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/186, H.no: 5943; Hâkim, 1/219, H.no: 445 (Hâkim şâhid olarak verir);
c-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Hâkim, 1/218, H.no: 444 (Hâkim şâhid olarak verir);
d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 24/302.hadise bk.

[74] Zira' dirsekten orta parmak ucuna kadar olan mesafedir, bu da bir arşın olup yaklaşık bir adımdır. Anlaşılması için adım olarak terceme edildi, çünkü Türkçe'de arşınlan açmak a-dımlan açmak anlamına gelmektedir. (Bk. Sami, Şemseddin, Kamûs-u Türlâ 1/29, 648).

[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/30-31.

[76] Sened:
Sahih: Müsned, 11/327, H.no: 8322; Benzer rivayet için bk. 11/450, H.no: 9781 (8322. hadisteki "Ehl-i kitap" lafzı yerine burada "Yahûdî ve Hristiyanlar" lafzı zikredilmiştir); 11/511, H.no: 10589 (Meçhul bir râvi bulunduğundan dolayı bu rivayetin senedi zayıftır); 11/527, H.no: 10767; İbn Mâce, Fiten, 17, H.no: 3994 (isnadı sahih, ricali sikadır); Ebû Ya'lâ, XI/182, H.no: 6292; Hâkim, 1/83, H.no: 106 (Hâkim, hadisin Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü onaylamıştır). Şâhidleri için bir önceki 23/301.hadise bk.

[77] Bk. 23/301. hadisin ilgili dipnotu.

[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/31.

[79] Sened:
Sahih: Müsned, V/340, H.no: 22776; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/204. H.no: 6017; İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Hâkim, IV/502, H.no: 8404 (Hâkim, hadisin sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de sahih olduğunu tekid etmiştir); Heysemî hadisin râvileri arasında bulunan İbn Lehîa'mn zayıf olduğunu söyler. Bk. Mecma', VII/261. İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

[80] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/31.

[81] Sened:
Hasen: Müsned, IV/125, H.no: 17070; Taberânî, el-Mu'carai'l-kettr, VII/281, Rno: 7140:
İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'catml-kebir, X/39, H.no: 9882;
Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, U/342, H.no: 3218 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına/râvisine göre sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de bu görüşü onaylamıştır); IV/516, H.no: 8448 (Hâkim, bu hadisin de sahih olduğunu söylemiş, Zehebî ise sahih olduğunu tekid etmiştir);
Heysemî hadisin râvileri (Şehr b. Havşeb gibi ki bu râvi hakkında geniş bilgi için bk.4/4. hadis) hakkında ihtilaf edildiğini söyler. Bk. Mecma', VII/261.

[82] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/32.

[83] Sened:
Sahih: Müsned, V/218, H.no: 21794;'Benzer rivayet için bk.V/218, H.no: 21797; Tirmiâ, Fiten, 18, H.no: 2180 (Tirmizî, "hasen-sahih" hükmünü verdikten sonra Ebû Vâkid'in ismini verir: "Haris b. Avf".
Ayrıca bu konuda Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre'den - Radıyallahü anhüma- de nakillerin bulunduğunu ifade eder); Humeydî, 11/375, H.no: 848; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, m/244, H.no: 3291.

[84] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/32-33.

[85] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/33-34.

[86] Sened:
Sahih: Müsned, Ilİ/100-101, H.no: 11916; Buharı, Mevâkît, 7; Tirmizî, Sıfatu'l-kıyâme, 17, H.no: 2447 (hasen-garib); Ebû Ya'lâ, VII/197, H.no: 4184.

[87] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/34.

[88] Sened:
Sahih: Müsned, III/270, H.no: 13795; Benzer bir rivayet için bk. Buhâft, Mevâkît, 7; Makdisî, Muhtara, V/102, H.no: 1723 (sahih isnadla).

[89] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/34-35.

[90] Sened:
Sahih: Müsned, VI/443, H.no: 27373-27374; Benzer rivayet için bk. V/195, H.no: 21597; Buhârî, Ezan, 31.

[91] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/35.

[92] Bk.Tevbe 9/117-118.

[93] Fetih 48/18-19.

[94] Fetih 48/29. Ayrıca bk. Kitâb-ı Mukaddes, Ahd-i atîk, Tesniye, bab: 33, âyet, 2-3; Markos, bab: 4, âyet, 26-32.

[95] Haşr 59/8-9.

[96] Zümer 39/23.

[97] Secde 32/15-17.

[98] Zümer 39/9.

[99] Ahzâb 33/33-34.

[100] Tevbe 9/100.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/36.
 
Üst Ana Sayfa Alt