Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kur'an Tahrif Olmadığına Göre Bu Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Komutan Talut Çevrimdışı

Komutan Talut

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum. Bu hadislerin sıhhatleri nasıldır acaba ? Bazı kimseler bu hadislere dayanıp Kur'ân-ı Kerim'in (haşa) tahrif edildiğini söylüyorlar. Bu hadisler neshden bahsediyorsa tevbe suresinin 4 te 3 ü gerçekten nesh edilmiş veya tevbe suresine benzer tam bir sure nesh edilmiş olabilir mi ? Cevap verecek olanlara şimdiden teşekkür ederim.

1 - Ayşe’den şöyle nakledilir: “Gerçekten de Ahzab süresi Peygamberin zamanında 200 ayet olarak okunurdu. Oysa şu an ondan elimizde bu olanlar kaldı.” Rağıbın naklettiği ayette 100 olarak gelmiştir. (Muhazırat-ı Rağıb İsfahani, c.2, s.4 ve 434)

2 - Ehli-i Sünnet'in önemli kaynaklarından olan Mu'cem-i Tabaranî'de sahih senetle yer alan bir hadise göre Ömer b. Hattab şöyle dedi: "Kur'an bir milyon yirmi altı bin harftir." (Ed-Dürr-ül Mensûr (Suyutî), C.6, s.422, Mecme-üz Zevâid (Heytemî), C.7, s.163, Kenz-ül Ummâl (MuttakîHindî), c.1, s.517, c.1, s.541)

3 - Heytemî Mecme-üz Zevâid, kitabında Ebu Musa Eş'arî'den şöyle nakletmektedir: "Berâet (Tevbe) suresine benzer bir sure inmişti ki sonradan kaldırıldı ve ben ondan sadece şu cümleyi ezberledim: "Hiç şüphesiz Allah, bu dini öyle kavimlerle teyid eder ki (bu dinde hiçbir) payları yoktur."

4 - Hüzeyfe dedi ki: "Sizin Tevbe suresi diye adlandırdığız, azap suresidir. Oysa siz şimdi bu surede bizim okuduğumuzun ancak dörtte birini okuyorsunuz. Mecme-üz Zevâid (Heytemî),

5 - Nafî İbn-i Ömer'den nakleder ki: "Hiçbiriniz ben "Kuran'ın tümünü öğrendim" demesin. Çünkü, ne biliyor Kuran'ın bir çoğu kaybolup gitmiştir. Sadece desin ki ben Kuran'dan ortada olan kısmını öğrendim." (bk. El-İtkan (Suyûtî), c.2, s.25)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun Aleykum. Bu hadislerin sıhhatleri nasıldır acaba ? Bazı kimseler bu hadislere dayanıp Kur'ân-ı Kerim'in (haşa) tahrif edildiğini söylüyorlar. Bu hadisler neshden bahsediyorsa tevbe suresinin 4 te 3 ü gerçekten nesh edilmiş veya tevbe suresine benzer tam bir sure nesh edilmiş olabilir mi ? Cevap verecek olanlara şimdiden teşekkür ederim.

1 - Ayşe’den şöyle nakledilir: “Gerçekten de Ahzab süresi Peygamberin zamanında 200 ayet olarak okunurdu. Oysa şu an ondan elimizde bu olanlar kaldı.” Rağıbın naklettiği ayette 100 olarak gelmiştir. (Muhazırat-ı Rağıb İsfahani, c.2, s.4 ve 434)

2 - Ehli-i Sünnet'in önemli kaynaklarından olan Mu'cem-i Tabaranî'de sahih senetle yer alan bir hadise göre Ömer b. Hattab şöyle dedi: "Kur'an bir milyon yirmi altı bin harftir." (Ed-Dürr-ül Mensûr (Suyutî), C.6, s.422, Mecme-üz Zevâid (Heytemî), C.7, s.163, Kenz-ül Ummâl (MuttakîHindî), c.1, s.517, c.1, s.541)

3 - Heytemî Mecme-üz Zevâid, kitabında Ebu Musa Eş'arî'den şöyle nakletmektedir: "Berâet (Tevbe) suresine benzer bir sure inmişti ki sonradan kaldırıldı ve ben ondan sadece şu cümleyi ezberledim: "Hiç şüphesiz Allah, bu dini öyle kavimlerle teyid eder ki (bu dinde hiçbir) payları yoktur."

4 - Hüzeyfe dedi ki: "Sizin Tevbe suresi diye adlandırdığız, azap suresidir. Oysa siz şimdi bu surede bizim okuduğumuzun ancak dörtte birini okuyorsunuz. Mecme-üz Zevâid (Heytemî),

5 - Nafî İbn-i Ömer'den nakleder ki: "Hiçbiriniz ben "Kuran'ın tümünü öğrendim" demesin. Çünkü, ne biliyor Kuran'ın bir çoğu kaybolup gitmiştir. Sadece desin ki ben Kuran'dan ortada olan kısmını öğrendim." (bk. El-İtkan (Suyûtî), c.2, s.25)
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim
Cevablara geçmeden önce evveliyatla şunu açıklamak yerinde olacaktır, zira bu sualleri piyasaya sürerek ilimden bihaber câhilleri fitneye düşürerek dinden uzaklaşttırmayı amaçlayan misyoner ve sapkın Şii'lerdir. Böylece muslumanları da kendileri gibi tahrif kitab sahibi yapmaya çalışmaktadırlar. Özellikle Şiiler zaten Kur'andan sureler (Sûratu’l-Velâye ve Sûretiu’n-Nûrayn) ve Rasulullah'ın vefatından sonra kızı Fatıma'nın teselli edilmesi için Cibril tarafından kendisine kitab getirildiği ve adının da Fatıma Kur'anı olduğu, bunun içerisinde her ne kadar hüküm ayetleri olmasa da Kıyamete kadar olacak olan Gaybi mûcizelerin haber verildiğine iman edilmektedir. (
العيازبالله)
İslam milletinin düşmanları şunu bilmelidirler ki Kelâmullah olan Furkan'ı Allah (c.c.) koruyacaktır ve korumaktadır. Korunmasının en büyük ve etkili usûlu de hafızlık muessesidir ki asr-ı saadetten günümüze Kitabullah yeryüzünden kaldırılsa dahi onu hıfzeden Kurra'lar harekesine kadar yeniden yazabileceklerdir.
Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.(Hicr, 9)

Sorulardan anlaşılması gereken bir diğer mesele de ehl-i sunnet itikadında Nesh (Nasıh ve Mensuh) vardır. Kur'an-ı Kerim'de Rabb'imiz zaten hükümlerini, ayetlerini nesh edebileceğini bildirmiş ve nesh etmiştir.
Nesh konusunda detay aşağıdaki konuda bulunmaktadır.


Kur'anda Nesh Var mı? Hadis Ayeti Nesh Eder mi?
Sorulara sırasıyla değinelim:
Selamun Aleykum. Bu hadislerin sıhhatleri nasıldır acaba ?
1 - Ayşe’den şöyle nakledilir: “Gerçekten de Ahzab süresi Peygamberin zamanında 200 ayet olarak okunurdu. Oysa şu an ondan elimizde bu olanlar kaldı.” Rağıbın naklettiği ayette 100 olarak gelmiştir. (Muhazırat-ı Rağıb İsfahani, c.2, s.4 ve 434)

Aişe (r.anh)'dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:
كَانَتْ سُورَةُ الْأَحْزَابِ تُقْرَأُ فِي زَمَانِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِائَتَيْ آيَةٍ، فَلَمَّا كَتَبَ عُثْمَانُ الْمَصَاحِفَ لَمْ يَقْدِرْ مِنْهَا إِلَّا عَلَى مَا هُوَ الْآنَ
"Ahzab sûresi Peygamber (s.a.v.) zamanında 200 ayet olarak okunurdu. Osman Mushafları yazdığı zaman şu an elimizde olanlar haricindekilere ulaşamadı."
Zikredilen rivayet zayıfır. (Musned, tahkik: Şuayb, el-Arnavut, Âdil Müşid, muessesetu’r-rsale, 1421/2001, ilgili yer, ilgili hadisin tahkiki)

Ebu Ubeyd, Fedail'ul Kur'an, sf: 320; Suyuti bu haberi ayrıca İbn'ul Enbari ve İbn Merdeveyh'e de nisbet etmiştir. (Ed-Durr'ul Mensur, 6/560)
Kurtubi'nin Ahzab suresinin tefsirinin girişinde naklettiğine göre İbn'ul Enbari bu haberi rivayet ettikten sonra şöyle demiştir:

فَمَعْنَى هَذَا مِنْ قَوْلِ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ عَائِشَةَ: أَنَّ اللَّهَ تَعَالَى رَفَعَ إِلَيْهِ مِنْ سُورَةِ الْأَحْزَابِ مَا يَزِيدُ عَلَى مَا عِنْدَنَا. قُلْتُ: هَذَا وَجْهٌ مِنْ وُجُوهِ النَّسْخِ

"Mûminlerin annesi Aişe (r.anh)'ın bu sözünün manası şudur: Allah Teala Ahzab suresinden elimizde bulunanlardan fazlasını kendi katına almıştır."
(Kurtubi diyor ki) Derim ki: Bu, nesh türlerinden birisidir."

Hadisin ravisi olan İbn'ul Enbari, bunu tilavet neshi olarak tefsir etmektedir. Çünkü bu ayetleri kaldıranın bizzat Allahu Teala olduğunu vurgulamıştır. Şimdi hadisi rivayet edenler bu şekilde yorumlarken bu hadisi diline dolayan iddiacının şu sözü neyin nesidir?
Sorudaki "Elimizde sadece bunlar kaldı" sözü ise Aişe (r.anha)'a söylettirilen başka bir yalandır. Zira ne Aişe (r.anha)'ın sözünde tahrife bir işaret vardır, ne de bu hadisi zikreden alimlerden herhangi birisi bu hadisten böyle bir mana çıkarmışlardır. Bütün bunlar, hadisin sahih olduğu farzedildiği takdirdedir, zira hadisin senedinde İbn Lehia vardır ki alimlerden bir çoğunun tenkidine uğramıştır.
Bunun bir benzeri Huzeyfe (r.anh)'dan rivayet edilmiştir ki buna göre o, şöyle demiştir:

قَرَأْتُ سُورَةَ الأَحْزَابِ عَلَى النَّبِيّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَنَسِيتُ مِنْهَا سَبْعِينَ آيَةً مَا وَجَدْتُهَا
"Ben Ahzab suresini Nebi (s.a.v.)'e okudum, lakin ondan 70 ayeti unuttum ve bulamadım." (Buhari, et-Tarih'ul Kebir, no: 2659)

Yine aynı anlamda Ebu Hayyan, Sahih kitabında Ubey bin Kâb (r.anh)'dan naklen şöyle diyor: «Ahzab suresi uzunluk bakımından Nur suresi kadardı. Sonra Ahzab suresinden bazı ayetler nesh edilince kısaldı.» Ubey bin Kâb (r.anh)'ın «Ahzab suresinden bazı âyetler nesh edilince sure kısaldı.» ifadesi neshin olduğuna işaret eder.
Öyle anlaşılıyor ki Ahzab suresinin bir bölümü nesh edildiği için Allah onu insanlara unutturmuş ve böylece nesh edilen ayetlerin mushafa girmesi bu surette söz konusu olmamıştır. Allah en doğrusunu bilendir.

**
Bazı alimlerin bildirdiğine göre, -şayet bu gibi rivayetler sahih ise- bunun anlamı şudur; Kur’an’ın iddia edilen ayetleri önce inmiş daha sonra nesh edilmiş, -deyim yerindeyse- Allah tarafından bunlar rafa kaldırılmıştır. Bu ayetlerden bahsedenler ise, o sure veya ayetlerin ilk indiği durumdaki şekillerinden söz etmişlerdir.
(Kurtubî, 14/113)
Bahsi geçen hadislerin çoğu yukarıda bahsettiğimiz gibi nesh ile alakalıdır. Yani Rasul (s.a.v.) zamanında ve hayatta iken daha Kur'an nuzulu tamamlanmamış dönemlerde bir müddet Kur'an'da tilâvet edilen ve daha sonra tilâveti (metni) nesh edilen ayetlerden bahsedilmektedir. Bunları nesh eden indiren Allahu Teala'dır. Bütün bunlar da Rasulullah (s.a.v.)'in sağlığında meydana gelmiş, hatta Kur'an-ı Kerim mushaf olarak toparlanmadan önce olmuş vahy haberleridir. Bu konuda Suyûti, el-İtkan adlı eserinde Nasih - Mensuh konusuyla alakalı babda tilaveti yani okunuşu kaldırılan ayetleri ele alırken nakletmektedir. Keza Ebu Ubeyd Kasım bin Sellam (v.224), Fadail'ul Kur'an adlı eserinde
بَابُ مَا رُفِعَ مِنَ الْقُرْآنِ بَعْدَ نُزُولِهِ وَلَمْ يُثْبَتُ فِي الْمَصَاحِفِ
Yani, "İndirildikten sonra Kur'an'dan kaldırılıp Mushaflarda yer almayanlar' başlığı altında rivayet etmiştir. Ebu Ubeyd'in ref' edilen / kaldırılan ifadesini kullanması bunun bizzat Allahu Teala tarafından yapıldığına işaret etmektedir. Suyûti, bu türden haberleri zikrettikten sonra şu tarz rivayetlere yer vermektedir:
وَأَخْرَجَ الطَّبَرَانِيُّ فِي الْكَبِيرِ إن ابْنِ عُمَرَ قَالَ: قَرَأَ رَجُلَانِ سُورَةً أَقْرَأَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَانَا يَقْرَآنِ بِهَا فَقَامَا ذَاتَ لَيْلَةٍ يُصَلِّيَانِ فَلَمْ يَقْدِرَا مِنْهَا عَلَى حَرْفٍ فَأَصْبَحَا غَادِيَيْنِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرَا ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ: إِنَّهَا مِمَّا نُسِخَ فَالْهُوَا عَنْهَا
"Taberâni «el-Kebir»inde İbnu Ömer'den şöyle dediğini rivayet eder: Sahabe'den iki kişi Rasûlullah'tan bir sûre ezberlemişlerdi. Aradan bir süre geçtikten sonra, bir gece namaz kılarken, bu sûreyi okumak istediler. Fakat sûreyi tam olarak okuyamadılar. Sabahleyin Rasûl'e uğrayıp durumu anlatınca Rasûlullah; "bu sûre, nesh edilen sûrelerdendir, üzerinde durmayınız" buyurdu.

وَفِي الصَّحِيحَيْنِ عَنْ أَنَسٍ فِي قِصَّةِ أَصْحَابِ بِئْرِ مَعُونَةَ الَّذِينَ قُتِلُوا وَقَنَتَ يَدْعُو عَلَى قَاتِلِيهِمْ قَالَ أَنَسٌ وَنَزَلَ فِيهِمْ قُرْآنٌ قَرَأْنَاهُ حَتَّى رُفِعَ " أَنْ بَلِّغُوا عَنَّا قَوْمَنَا أَنَّا لَقِينَا رَبَّنَا فَرَضِيَ عَنَّا وَأَرْضَانَا
Buhari ve Muslim, Bîri Maune vak'ası ile ilgili Enes'den, bu vakâda ölenlerin katillerine Rasûlullah'ın beddua etmesi ve buna dair bir rivayeti nakleder. Bu rivayete göre Enes; bunlar hakkında âyet nazil olmuş, biz de bunu nesh edilinceye kadar okumuştuk, demiş, nesh edilen âyetin şu şekilde olduğunu söylemiştir.
"Kavmimize haber verin ki biz Rabbimize kavuştuk; O bizden radı oldu, ve bizi mukâfatlandırdı."

Görüldüğü gibi diğer suallerde de geçen benzer bahisli haberler de aynı minval üzeredirler. Ehl-i sunnetin muktesabatında , kalblerinde eğrilik olan alçak nifak odakların benzer şekilde şubhe maksadıyla yapılan tuzaklarına çözüm anahtarları bağlamında verilen reddiyelerle doludur.


2 - Ehli-i Sünnet'in önemli kaynaklarından olan Mu'cem-i Tabaranî'de sahih senetle yer alan bir hadise göre Ömer b. Hattab şöyle dedi: "Kur'an bir milyon yirmi altı bin harftir." (Ed-Dürr-ül Mensûr (Suyutî), C.6, s.422, Mecme-üz Zevâid (Heytemî), C.7, s.163, Kenz-ül Ummâl (MuttakîHindî), c.1, s.517, c.1, s.541)

İslam âlemini (ehl-i sunnet) şubheye düşürmek isteyen sapkınların tuzak kurarken bile Allah (c.c.) ayaklarını dolaştırmış, ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır. Bu mufterilerden aktardıkları rivâyetlerin aslını ortaya koymalarını istesek acaba ne yapacaklardır, nereye kaçacaklardır bizce merak konusudur. Çünkü aktardıkları rivâyette geçen rakam bir milyon yirmi altı bin değil, bir milyon yirmi yedi bindir. Biraz görevinizi, işinizi ciddi yapın, 3. sınıf Türkiye'li hadis inkârcılarının gösterdiği hataları yapmayın artık. Bir de sahih senetli olduğunu ileri sürüyorsun da bunun da bir dayanağı yoktur. Hangi muhaddis sahihlemiştir delillendirin diyeceğiz ama heyhat kime?

Şimdi benzer rivâyetin aslını görelim:

Ömer b. Hattab (r.anh)'dan rivâyetle;
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

الْقُرْآنُ أَلْفُ أَلْفِ حَرْفٍ، وَسَبْعَةٌ وَعِشْرُونَ أَلْفِ حَرْفٍ، فَمَنْ قَرَأَهُ صَابِرًا مُحْتَسِبًا كَانَ لَهُ بِكُلِّ حَرْفٍ زَوْجَةٌ مِنَ الْحُورِ الْعَيْنِ
"Kur'an bir milyon yirmi yedi bin harftir. Her kim onu sabrederek, sevabını umarak okursa her bir harfine karşılık hurilerden bir zevce kendisine verilir."

Bu hadisi Taberani, el-Mûcem'ul Evsat'ta (6/361) rivayet etmiş ve şu notu düşmüştür:
"Bu hadis, Ömer (r.anh)'dan sadece bu isnadla rivayet edilmiş ve Hafs bin Meysere bu hadisi rivayet etme hususunda teferrud etmiş yani tek kalmıştır."
Taberani'nin bu ifadesi hadisin gârib yani tek kanaldan rivayet edilmiş olduğuna bir işarettir, gârib hadislerin ise çoğu zaman zayıflık içerdikleri malumdur. Nitekim Suyûti, bu hadisi Cami'ul Ehadis' adlı eserinde naklederek Taberani, İbn Merdeveyh ve Ebu Nasr es-Siczi'nin el-ibane adlı eserine izafe etmiş ve ardından Ebu Nasr'ın hadis hakkında şöyle dediğini nakletmiştir:

غريب الإسناد والمتن وفيه زيادة على ما بين اللوحين ويمكن حمله على ما نسخ منه تلاوة مع المثبت بين اللوحين اليوم
"Bu hadis gerek isnad gerekse metin yönünden gâribdir. Bu hadiste (zikredilen harf sayısı bakımından) iki kapak arasında (mushafta) bulunandan daha fazlası söz konusudur. Bunun günümüzde iki kapak arasında mevcud olanlarla beraber Kur'an'dan tilaveti nesh edilmiş olanlara hamledilmesi mümkündür."
Suyûti, ed-Durr'ul Mensur adlı eserinde ise (8/699) bu hadisi zikrederek İbn Merdeveyh'e nisbet etmiş ve ardından şöyle demiştir:

قَالَ بعض الْعلمَاء هَذَا الْعدَد بِاعْتِبَار مَا كَانَ قُرْآنًا وَنسخ رسمه وَإِلَّا فالموجود الْآن لَا يبلغ هَذِه الْعدة
"Alimlerden bazıları demiştir ki: Bu sayı, daha önce Kuran'da yer alan ve sonra ibaresi nesh edilen ayetlere göredir. Yoksa şu anda mevcud olan Kur'an bu sayıya ulaşmamaktadır."

Zehebi, Mizan'ul İtidal'de (3/639) Taberani'nin hadisi kendisinden naklettiği şeyhi Muhammed bin Ubeyd bin Adem hakkında şöyle demiştir:
تفرد بخبر باطل
"Batıl bir haberi rivayet etme hususunda tek kalmıştır."
Ardından da bu hadisi zikretmiştir.
Heysemi ise Zehebi'nin Muhammed bin Ubeyd hakkındaki bu sözüne atıf yaparak şöyle demiştir:

وَلَمْ أَجِدْ لِغَيْرِهِ فِي ذَلِكَ كَلَامًا، وَبَقِيَّةُ رِجَالِهِ ثِقَاتٌ
"Onun hakkında Zehebi'den başkasının sözüne raslamadım. Hadisin geri kalan ricali güvenilirdir." (Nuraddin el Heysemi, Mecma'uz Zevaid, 7/163, Hadis no: 11653)

Yâni Muhammed bin Ubeyd hakkında Zehebi'den başka birinin değerlendirmesi bulunamamıştır. Âlimlerin hadisle alakalı değerlendirmeleri bu şekildedir. Suyûti'nin Cami'us Sagir adlı eserini şerh eden alimler Sanani ve Munavi de âlimlerin bu değerlendirmelerini zikrederek hadisteki zaafa işaret etmektedirler. Hadisin sahih olduğu farz edilse bile bu, hadisin Rasulullah (s.a.v.) tarafından söylendiği zamanki Kuran'da bulunan harflerin sayısına işaret ediyor olabilir. Şu anda ise Kur'anda üçyüz yirmiiki bin beşyüz altmışdört (322.564) harf bulunmaktadır.

Hadisi rivayet eden Taberâni bile, hadisin tek kanaldan rivayet edildiğini ifade ederek hadisteki garabete dikkat çekmiştir. Es-Siczi, Zehebi ve Heysemi gibi alimler de buna işaret etmişlerdir. "Ehl-i Sünnet'in önemli kaynaklarından olan Mûcem-i Taberanî"nin seçilmesi de aldatıcı bir ifadedir. Çünkü Taberani eserleri hakkında hadis konusunda çok az da olsa alt yapısı olan herkes bilir ki, Taberani'nin eserlerinin içinde sahih rivayetler olduğu gibi bir çok zayıf hatta uydurma hadisler ihtiva ettiği bilinmektedir. Öyle ki Hintli muhaddis Dehlevi'ye göre bunlar Sahih, sünen ve musnedlerden sonra Ehli sünnet nezdinde ancak üçüncü tabakada yer alan hadis mecmualarıdır. Bu bâtıl rivayetten yola çıkarak Kuran'ın üçte birinin yok olduğu kanaatine varması da esas garabeti teşkil etmektedir. Zira alimlerden naklettiğimiz üzere bu hadisin sahih olduğu bile farz edilse bundan nesh edilmiş ayetlerin kasdedilmesi muhtemeldir.


3 - Heytemî Mecme-üz Zevâid, kitabında Ebu Musa Eş'arî'den şöyle nakletmektedir: "Berâet (Tevbe) suresine benzer bir sure inmişti ki sonradan kaldırıldı ve ben ondan sadece şu cümleyi ezberledim: "Hiç şüphesiz Allah, bu dini öyle kavimlerle teyid eder ki (bu dinde hiçbir) payları yoktur."

İlgili rivâyete yer veren Nuraddin el Heysemi “ravilerden Ali b. Zeyd’in zayıf bir râvi olduğunu” bildirmek suretiyle hadisin zayıf olduğuna işaret etmiştir. Âlimlerin büyük çoğunluğu, Ali b. Zeyd’in zayıf bir râvi olduğunu, mutaasıb bir Şia olduğunu, rivayetlerine itibar edilmeyeceğini, üstelik evhama maruz kalan bir kimse olduğunu ve bu sebeble de yanlışı doğruya karıştırdığını bildirmişlerdir. (İbn Hâcer, Tehzib, 7/322324)


4 - Hüzeyfe dedi ki: "Sizin Tevbe suresi diye adlandırdığız, azap suresidir. Oysa siz şimdi bu surede bizim okuduğumuzun ancak dörtte birini okuyorsunuz. Mecme-üz Zevâid (Heytemî)

İlgili rivâyeti Heytemi, Mecmâuz Zevâid, 7, Sf: 28;
Hakim Mustedrak'inde nakledilmiş ve altına şu kayıt düşülmüştür: "Bu Buharî ve Muslim'in şartlarına göre sahih hadistir, ama onlar tahric etmemişlerdir" demekte ve;
Suyûti de ed-Durru’l-Mensur, 4 / 120 de rivayet etmiş ve sahih olduğunu bildirmiştir. Zehebi de onu tasdik etmiştir.

Kur’an’ın sure ve ayetlerinin sayısı ve tertibi dâhi, tıpkı elimizdeki Mushaflarda olduğu gibi vahiy ile tesbit edilmiştir. Âlimlerin çoğu, değişik hadis rivayetlerini de göz önünde bulundurarak bu görüşü benimsemişlerdir. Âyetlerin Kur’an’daki mevcud tertibindeki sıralamanın, vahiy ile tesbit edildiğine dair alimler arasında her hangi bir görüş ayrılığının bulunmadığı da söylenmiştir. (Suyutî, İtkan, C. I, Sf: 76-83)


5 - Nafî İbn-i Ömer'den nakleder ki: "Hiçbiriniz ben "Kuran'ın tümünü öğrendim" demesin. Çünkü, ne biliyor Kuran'ın bir çoğu kaybolup gitmiştir. Sadece desin ki ben Kuran'dan ortada olan kısmını öğrendim." (bk. El-İtkan (Suyûtî), c.2, s.25)
Ayrıca Hakim, el-Mustedrak / et-Telhis, 2/331; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensur, 4/120'de sahih olarak rivâyet etmişlerdir.
Yine aynı manâda benzer rivâyetler ki tüm bu tarz rivâyetlerden Kur’an’dan bazı âyetlerin eksik olduğu sonucunu çıkarmak bâtıl bir anlayış olduğu gibi, bunu iyi niyetle bağdaştırmak da mümkün değildir. Bu türdeki rivâyetler olsa olsa lafzı mensuh hükmü bâki olan bazı âyetlerin (recm, râda konulu hüküm ayetlerinin) bahsine işarettir, denilebilir.

Sonuç olarak tüm bu sualler İslam'ın yapısını, Kur'anın İkra ayetinin nuzulunden mushaf haline gelene kadar geçen yaklaşık 25 yıllık süre boyunca ne inen sure ve ayetlerin tanzim usulunu ne de nesh konusunu anlayamamış, anlamak istememiş çeşitli ehl-i sunnet muhaliflerin klasik fitne kokan hareketlerindendir. Onlar bizden ve dinimizden beri oldukları gibi bizler de zaten bu cemaadattan berîyiz.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt