Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Kur'an-ı Kerim'in Kilitleri -4-

Bir Müslümanın Günlüğü Çevrimdışı

Bir Müslümanın Günlüğü

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


Kur'an-ı Kerim'in Kilitleri -4-

20200506_011312.jpg


Es selamu aleykum

İlk yazımda bahsettiğim tüm terimleri bu yazı ile özetle (bazılarını tekrar) açıklıyor ve yazı dizimi Allah’ın izniyle sonlandırıyorum.

İlah:

Önceki yazılarımda İlah’ın “ne demek olmadığını” ve ardından “ne demek olduğunu” net bir şekilde öğrenmiştik.

Dua:

“İlah ne demek?” diye açıklarken, dua konusuna da değinmiştik. Dua insanın “üstün bir güce” niyaz ederek, kurtuluş için sığınması, yalvarması, onu yardıma çağırmasıdır. (Zaten kelime anlamı olarak da “çağrı” şeklinde dilimize çevirilir.) Bu çağrı esnasında insan önce kendi acizliğini kabul eder, kendi nefsini küçültür; hitap ettiği varlığı ise överek yüceltir, çünkü az sonra kendisinden istediklerini sıralayacaktır. İşte ellerin semaya açıldığındaki insanın (övgü, istek ve sığınma içeren) bu halini “dua” olarak tanımlarız ve bu sadece ve sadece Allah’a yapılır. (Önceki yazılarımızda ilgili ayetler aktarılmıştı.)

İbadet:

İçerisinde “Duanın” ve -İlah kelimesinin anlamını aktarırken bahsettiğimiz- “Kayıtsız şartsız itaatin” de bulunduğu; Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de geçen: kendisi ile Cennet’in vaad edildiği, terk edildiğinde ise Cehennem ile korkutulduğumuz, Rabbimizin “Sadece ve sadece Kendisine has kıldığını belirtiği” tüm ameller ibadettir ve sadece Allah’a yapılır!

Rabb:

Rabb’in kelime anlamı özetle söylemek gerekirse Efendi’dir. “Kölelerin sahibi” anlamındaki Efendi/Sahip. Haliyle “Rabbimiz Allah” derken, O’ndan (c.c) başkasına itaat etmeyeceğimizi, her emrini yapacağımızı, sakındırdıklarından uzak duracağımızı beyan ederiz. Bir köle/kul ile sahibi arasındaki emir-itaat ilişkisi nasılsa, tam olarak o şekilde...

Ek olarak nasıl ki bir köle bir ihtiyacı olduğunda kendi sahibinden başkasının kapısına gitmiyorsa (ki giderse, bu kendi sahibinin onurunu kıracak bir harekettir!) işte Rabbimizin kulları olarak bizler de, ihtiyaçlarımızda sadece O’na yöneliriz, O’ndan ister, yani O’na dua ederiz. En nihayetinde Sahibimiz O’dur, gidecek başka bir kapımız mı var? Evet, herşey nasıl da birbirine bağlı görüyor musunuz?

Kulluk:

“Kayıtsız şartsız itaati” temsil eden bir kelimedir. Rabb kelimesini anlatırken bahsettiğim şeylerden "kulluk nasıl bir şeydir" anlamış olmalısınız.

Tevhid:

Tevhid’in kelime anlamı “birlemek” demektir. İslam’ın temel hakikatlerinin başı olan “Kelime-i Tevhid” ise: Tüm yazı dizisi boyunca bahsi geçen hakikatlerin tamamına “olması gerektiği şekilde” iman etmek, hayatımıza nakşetmek, hayatımızı buna göre düzenlemek, yani “Allah’ı -hakkıyla- tek ilah olarak” kabul etmek demektir. Her şey “İlah” kelimesinin anlamında gizli aslında, fark ettiyseniz İlah kelimesini açıklarken: dua, itaat, övgü, kulluk, rab edinme, (az sonra aktaracak olduğum) tağutları* reddetme zorunluluğu; tüm bunlara kelime kelime değinmesek de, aslında anlam olarak hepsini açıkladık. Kelime-i Tevhid’i tekrar aktarıyorum, tüm bildiklerinizle birlikte tekrar okuyun:

“La ilahe illallah: Allah’tan başka ilah yoktur” O’ndan başka kayıtsız şartsız itaat edilecek, sığınılacak, hududsuz şekilde sevilecek hiçbir varlık yoktur! İşte tüm bu bildiklerinizle birlikte, artık gerçekten, hakiki anlamda “Allah’ın tek ilah” olduğuna, “olması gerektiği şekilde” şahitlik edebileceksiniz. Anlayabilenlere mübarek olsun!

Şirk:

Allah’ın yanı sıra, başka bir varlığa ilahlık makamından her hangi bir cüzü yakıştırmak ve bunun sonucu olarak, o varlığı ilah makamına koymaktır. Herhangi bir ibadeti Allah’tan başkasına yöneltmektir. (İlah kelimesinin açıklamasında değinilmişti)

Tağut:

“Haddi aşan, azgınlaşmış” anlamındaki bu kelime, “Allah’tan başka edinilen tüm ilahları” temsil eder. Bunlar, Rabbimizin dosdoğru yolunun üzerinde engel teşkil ederler ve insanları kendi nefislerinin uydurduğu batıllara, şirklere davet ederler. Rabbimiz Bakara: 256. ayette İman'ın Şartı olarak tüm tağutları reddetmemizi emretmiştir. Nasıl aksi olabilirdi ki? Elbette Kendisinden başka İlah olmayan Rabbimize "gerçekten iman etmek", ancak sahte ilahları kabul etmemekle mümkündür:

“Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”

Bakara: 256

Dikkat: Bazı meallerdeki parantez içlerinde Tağut'u “Şeytan” olarak özet geçip, "Şeytanın yolunda giden beşerleri" görmezden geldirtme çabası vardır. Şeytan veya şeytanın yolunda giden insan, bunların temelde hiçbir farkları yoktur. Her kim Allah’ın bizler için şeriat/yol kıldığı Kur’an’ın ve Sünnet’in dışında bir yola çağırıyorsa, o haddi aşmış bir tağuttur ve adı sanı ne olursa olsun bunları reddetmemiz emredilmiştir. Kelime-i Tevhid’de “La ilahe: İlah yoktur” derken işte tüm bu sahte ilahları, Allah’ın yolundan saptıranları reddederiz. Ve “illallah” derken de, tek ilah olarak Allah’ı kabul ettiğimizi beyan ederiz. “Bakara 256” işte Kelime-i Tevhid’in özüdür, ilgili bölümü tekrar veriyorum:

“O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa…” İşte kopmak bilmeyen, sapasağlam bir kulp budur: La ilahe illallah…


Sonuç:

Tevhid’i insanlara aktarmak/anlatmak için hazırladığım bu yazı dizisinde, insanları ayrıntı bilgilerle çok yormadan, en kısa ve anlaşılır şekilde tüm saklanılan bilgileri derlemeyi amaç edinmiştim. İnsanlar aktardıklarımın tamamını inceden inceye araştırmakta serbesttirler ve hatta muhakkak araştırmalıdırlar. Çünkü en başından beri tüm yazı dizimiz; bu ahir zamanda hiç kimseye körü körüne güvenmemeyi, “nasılsa hocalarımız anlatıyor” diye, “her gerçeği bildiğimiz zannını” kırmayı hedeflemektedir. Ben veya bir başkası, kimden duyarsanız duyun, hakikatlere ulaşmak için araştırmalısınız. İlmin herkese farz oluşunun altında, “bizleri kandıranları sadece ilimle fark edebileceğimiz” gerçeği vardır. Okuyun, araştırın, sorgulayın, kimseye körü körüne inanmayın. Aksi halde Tevbe 31’de bahsedilen kişilerden olursunuz. Allah hepimizi bu afetten muhafaza eylesin.

Sözlerimin sonunda nasihat olarak aşağıdaki ayet, hadis ve sözleri ekliyor ve insanları dinlerini tam anlamıyla öğrenmeye davet ediyorum.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

“Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.”

En’am: 116

“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.”

Nisa: 115

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”

Hadis: Muvatta’, Kader, 3.

"İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir." [İmrân (radıyallahu anh) dedi ki: "Kendi asrını zikrettikten sonra iki asır mı, üç asır mı zikretti bilemiyorum."]
"Bu sonuncuları takiben öyle insanlar gelir ki, kendilerinden şahidlik istenmediği halde şahidlikte bulunurlar, onlar ihanet içindedirler, itimad olunmazlar. Nezirlerde (adak) bulunurlar, yerine getirmezler. Aralarında şişmanlık zuhûr eder." Bir rivayette şu ziyade var: "Yemin taleb edilmeden yemin ederler."


[Buharî, Şehâdât 9, Fezâilu'l-Ashâb 1, Rikak 7, Eymân 27; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe, 214, (2535); Tirmizî, Fiten 45, (2222), Şehâdât 4, (2303); Ebu Dâvud, Sünnet 10, (4657); Nesâî, Eymân 29, (7, 17, 18).]

Not: Bu hadis "güvenilirlik" özelliğinin ilk asırlarda kaldığına işaret ediyor. Ahir zamanda olduğumuza göre, sizleri sonraki hadisi tefekküre davet ediyorum:

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden riyakârlar çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur.”

(Tirmizî, Zuhd, 59; Darimî, Mukaddime,29).

Son olarak, Ömer bin Hattab -radıyallahu anh- 'tan bir söz:

“Dininizi iyi öğrenin, yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz.”

Gayret bizden, başarı Allah'tandır. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.

Yazı Dizisinin Tamamı:


Ehli Sünnetin Yolu adlı 2 parçalık yazıyı da, bu yazı dizisinin ardınca okuyunuz:




Bir Müslümanın Günlüğü
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt