Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kitabu’z-zekat - Zekat Ile Alakalı Konular -

T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْد
Kitabu’z-Zekat

(1) Zekatın Farziyeti

(1) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şey sormaktan yasaklanmıştık. Çöl ahalisinden akıllı bir kimsenin gelip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şeyler sorması bizim de onu dinlememiz hoşumuza giderdi. Bir gün çöl ahalisinden bir adam geldi ve dedi:

−Ey Muhammed! Elçin bize geldi ve seni Allah’ın Rasul olarak gönderdiğini söylediğini bize haber verdi? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Semayı kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeri kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeryüzündeki bu dağları kim dikti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeryüzündeki faydalı şeyleri kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Semavat ve arzı yaratan, orada dağları yükseltip faydalı şeyler meydana getiren Allah hakkı için seni gerçekten Allah mı Rasul yaptı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Bize gelen elçin, her gün ve gecede üzerimize beş vakit namazın farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, bizim mallarımızdan zekatın üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, her sene Ramazan ayında orucun üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, yoluna gücü yetene Kâbe’yi hac etmenin üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Seni hak ile gönderen Zata yemin ederim ki, bunlara bir şey eklemeyeceğim; bunlardan hiçbir şeyi de eksiltmeyeceğim dedi. Arkasını dönüp gidince, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eğer doğru söylüyorsa elbette cennete girer’ buyurdu.”

Nesei 2090, Müslim 12/10, İbni Ebi Şeybe İman 4, 5, Tirmizi 619, Ahmed 13010

(2) Talha bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Necd halkından saçı başı dağınık bir kimse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi. Uzaktan sesinin uğultusunu duyuyor, fakat ne dediğini anlamıyorduk. Nihayet Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yaklaştı. Meğer o kimse İslam’ın ne olduğunu soruyormuş.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir gün ve gecesinde beş vakit namaz (kılmak) dır’ buyurdu.

O kimse:

−Üzerime bu namazdan gayrı namaz var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile kılarsan bu müstesnadır’ buyurdu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:

−‘Ramazan orucunu tutmaktır’ buyurdu.

O kimse:

−Üzerime bu oruçtan gayrı tutmam gereken oruç var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile olarak oruç tutarsan bu müstesnadır’ buyurdu.

Talha (Radiyallahu Anh) der ki:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona zekatı da anlattı.

O kimse:

−Üzerime bu zekattan gayrı vermem gereken başka bir zekat var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile olarak sadaka verirsen bu müstesnadır’ buyurdu.

Müteakiben o kimse:

−Vallahi bunun üzerine ne artırırım ne de eksiltirim diyerek arkasını dönüp gitti. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eğer doğru söylüyorsa felah bulmuştur’ buyurdu.”

Malik 1/175/94, Buhari 1767, Müslim 11/89, Ebu Avane 1/310, Ebu Davud 391, Nesei 457, Darimi 1/309, İbni Huzeyme 306, İbni Hibban 1724, Beyhaki 2/46, 69, Begavi 1/18, Ahmed 1/162

(3) Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir gün biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında bulunuyor iken birden yanımıza elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah, üzerinde yolculuk eseri olmayan ve bizden kendisini kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına oturdu. İki dizini onun dizine dayadı, iki elini dizlerinin üzerine koydu ve:

−Ya Muhammed! Bana İslam’ı haber ver dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman ve yoluna gücün yeterse Beyti hac etmendir’ buyurdu.

O adam:

−Doğru söyledin dedi. Ömer (Radiyallahu Anh) dedi ki:

Biz buna hayret ettik, hem soruyor hem de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tasdik ediyordu...”

Müslim 8/1, Ebu Davud 4695, Nesei 8/97, Tirmizi 2610, İbni Mace 63, Tayalisi 20, Ahmed 1/52

(4) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘İslam beş esas üzere kurulmuştur;

1) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammet’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmek,

2) Namaz kılmak,

3) Zekat vermek,

4) Ramazan orucunu tutmak ve

5) Hac etmektir’ buyurdu.”

Buhari 165, Müslim 16/21, Nesei 8/108, Tirmizi 2609, İbni Huzeyme 308, İbni Hibban 158, 1446, Humeydi 703, Tabarani Mucemu’l-Kebir 13203, Begavi 6, Ahmed 2/143, Albânî İrva 781

(5) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Muaz bin Cebel (Radiyallahu Anh)’ı Yemen’e gönderirken ona:

‘Şüphesiz ki sen, ehli kitap bir kavme gidiyorsun, onların yanına vardığın vakit önce onları La İlahe İllallah Muhammede’r-Rasulullah’a şehadet getirmeye davet et. Eğer onlar şehadet getirmede sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her gün ve gecede beş vakit namaz kılmayı farz kıldığını haber ver.

Onlar bu beş vakit namaz kılma hususun da sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine zekatı farz kıldığını, bu zekatın onların zenginlerinden alınıp fakirlerine verileceğini de haber ver. Onlar bu zekat hususunda da sana itaat ederlerse, onların yanında en kıymetli olan malı zekat malı olarak almaktan sakın ve mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlum ile Allah’ın arasında perde yoktur (duasına icabet eder)’ buyurdu.”

Buhari 1423, Müslim 19/29, Ebu Davud 1584, Nesei 2434, Tirmizi 625, Darimi 1/379, İbni Mace 1783, İbni Hibban Mevarid 156, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12408, Ahmed 1/233, Begavi 1557

(6) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları küfre dönüp irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu göndermeye başladığında Ömer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şöyle dedi:

−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sözü söylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen günahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.

Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):

−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Çünkü zekat malın üzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri için elbette onlarla savaşırım dedi.

Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gönlünü açmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”

Buhari 1325, Müslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528

(2) Zekat Vermeyenlerin Günahı!
(7) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Altın ve gümüşün zekat hakkını ödemeyen sahipleri kıyamet günü olduğunda, o altın ve gümüşleri kendileri için ateşten levhalar haline getirilir ve cehennem ateşinde iyice kızdırılır. Sonra bu kızgın levhalarla onların böğrü, alnı ve sırtı dağlanır. Levhalar soğudukça azap için kızdırma tekrar iade olunur. Bu azap etme, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen develerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Develerinden zekat hakkını ödemeyen her deve sahibi de o hayvanlardaki haklardan biri de subaşlarına geldikleri gün sütlerinin sağılması, fakirlere ve yolculara içirilmesidir kıyamet gününde geniş ve düz bir araziye yatırılır. Develer en semiz oldukları halde ve onlardan bir tek yavru dahi eksiltilmeksizin hepsi ayaklarıyla onu çiğner ve ağızlarıyla da ısırırlar. Develerin sonuncusu ona uğrayıp geçince, baş tarafı o kimseye tekrar uğratılır. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen sığır ve davarların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Sığır ve davarlardan zekat hakkını ödemeyen her sığır ve davar sahibi de geniş ve düz bir araziye yatırılır. Bu hayvanlardan hiçbirini kaybetmeksizin ve içlerinde ne iki boynuzu kıvrık, ne boynuzsuz ve ne de boynuzu kırılmış olmaksızın hepsi tam ve düzgün boynuzlu olduğu halde o kimseyi toslayacak ve ayaklarıyla çiğneyecekler. Bu sürünün baş tarafı onun üzerinden geçtiğinde sonu tekrar geri döndürülür. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete veya cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen atların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Atlar üç kısımdır:

1) At bazı kimseler için günah,

2) Bazı kimseler için bir perde,

3) Bazı kimseler için de sırf hayırdır.

At kendisi için günah olan kimseye gelince o, atını gösteriş övünüp böbürlenmek ve müslümanlara savaş için besler. İşte bu at o kimse için günahtır. At kendi ihtiyacı için bir perde olana gelince, o kimse atını Allah yolunda bağlar, sonra da gerek hayvanların sırtındaki Allah’ın hakkını cihat için binmek veya bindirmek gerek muayyen Allah’ın hakkı olan sadakayı unutmaz. İşte bu at o kimse için perdedir. At kendisi için hayır olana gelince, o kimse atını müslümanların lehine Allah yolunda cihat maksadıyla bağlamıştır.

Atı bol otlu geniş bir çayırlıkta beslenirse, atın bu bol otlu çayırlıktan yediği bitkilerin sayısınca sahibi için birçok haseneler yazılır. Atın gübre ve bevli için de ona haseneler yazılır. Atın yuları kopsa şahlanarak bir veya iki yüksek tepeye raks ederek neşeyle koşsa, yerde tırnaklarının bıraktığı izleri ve gübreleri sayısınca sahibine Allah haseneler yazar. Hayvan bir nehre uğrayıp ondan içse sahibi sulamak istememiş olsa bile Allah o kimse için atının içtiği su sayısınca haseneler yazar’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen eşeklerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eşekler hakkında bana bir şey indirilmedi. Ancak bana her hükmü içeren, emsalsiz:

“...Her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu görecek. Her kim zerre miktarı bir şer işlerse onu görecektir.” Zilzal Suresi 78. ayeti indirildi’ buyurdu.”

Müslim 987/24, Ebu Davud 1658, Nesei 5/12, İbni Huzeyme 2252, İbni Hibban 3253, Beyhaki 4/119, Begavi 1562, Abdurrezzak 6858, Ahmed 2/262, 276, 383

(8) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Herkim Allah kendisine mal verir de o malın zekatını vermezse, kıyamet gününde zekatı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli bir yılan şekline dönüşür. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzı ile sahibinin çenesini iki tarafından yakalar. Sonra; ben senin çok sevdiğin malınım, ben senin hazinenim der’ buyurdu.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) dedi ki:

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Allah’ın kereminden kendilerine verdiğine cimrilik edenler, onu kendileri için hayırlı sanmasınlar. Bilakis o kendileri için şerlidir. Cimrilik ettikleri şeyler, kıyamet günü boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızı haber alandır.” Âl-i İmran 180. ayeti okudu.”

Buhari 1329, Nesei 2481, Beyhaki 7/4, Begavi 1560

(9) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Deve sahibi devesinin zekat hakkını ödemediği zaman, kıyamet günü en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin üzerine gelir, onu ayaklarıyla çiğner. Koyun sahibi koyunun zekatını vermediği zaman, kıyamet günü en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin üzerine gelir, onu ayaklarıyla çiğner ve boynuzlarıyla ona toslar.’

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:

‘Bu hayvanların haklarından biri de sütlerinin sağılması ve fakirlere ondan içirilmesidir. Hiç biriniz kıyamet günü zekatını ödemediği davarı omzunda meler bir halde;

–Ya Muhammed! bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Çünkü o vakit ben ona, ben senin için bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu günü tebliğ etmiştim derim. Sizden hiç kimse zekatını vermediği devesi omzunda böğürür bir halde;

–Ya Muhammed, bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Çünkü o vakit ben ona, ben senin için bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu günü tebliğ etmiştim derim’ buyurdu.”

Buhari 1328, Nesei 2447

(10) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları küfre dönüp irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu göndermeye başladığında Ömer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şöyle dedi:

−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sözü söylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen günahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.

Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):

−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Çünkü zekat malın üzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri için elbette onlarla savaşırım dedi.

Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gönlünü açmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”

Buhari 1325, Müslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
----------------------------------------
Daha fazlası için: www.sahihhadisler.com
 
Üst Ana Sayfa Alt