Kim bu çocuklar?
2016 yılının ilk ayının onunda, pazar gününün sabah 6.40 saatlerinde.
Namazdan sonra attım kendimi sokaklara... Yürümek içimde ki hislere iyi gelir umuduyla... Biliyorum iyi gelmeyecek yürümek onca duygulara...
Evden çıkıp sokağı bitirdiğimde karşılaştım sabah simitlerini satmaya giden hafif kambur, orta boylarda ki yaşlı amcanın çocuksu heyecanıyla. Gözlerine dolan hüzünle onca sıkıntısının olduğu, buna rağmen yüzünde ki o sıcacık tebessümle de nasıl mutlu olduğu anlaşılıyordu. Uzatmadan selam verip ardımda bıraktım amcaya birikmiş onca duygu ve düşünceyi. Ve yürüdüm...
Etrafımdaki insanları izlemekten içimde ki boşlukta birikmiş duygularımı düşünme fırsatı bulamıyordum. Bunu bildiğim halde etrafımı izleye izleye devam ettim yürümeye...
Uzun bir binanın duvarına doğru uzanan boş bir arsanın içerisinde toplanmış üç yada dört çocuk ilişti gözlerime. Yaşları 13-15 arasında sanırım. Ufak bir tenekenin içerisinde yanan ateşle ısınıyorlardı sabahın ayazında. "Acaba sıcacık yataklarını bırakıpta mı gelmişler" diye düşünürken içlerinden yeni gelen cevap veriyordu arkadaşına "Annemi zor ikna ettim...." soruma cevap bulmuş, düşüncelerime ise düşüne katan bir soru bulmuştum; kim bu çocuklar?
Bian gökyüzünde uzanan ince ve mavi çizgiye ilişti gözlerim. Ve bir müddet yürüdüm yerlere bakmadan. Sonra kuş cıvıltılarını işittim ve parkta bir bankta oturur buldum kendimi. Ve içli içli düşünmeye başladım; kim bu çocuklar? Acaba namazdan sonra mı buluşmuşlardı? Acaba Allahı anmak için mi toplanmışlardı sabahın ayazında? Ya da namazdan bihaber yetişen yeni nesilmiydi? Ya da gencecik yaş sınırlarına sahip olan bu çocuklar Allah'ın sınırlarını aşan çocuklar mıydı? Daha fazlasını yazmaya cesaret edemeyeceğim düşüncelerimin. "Allah'ım her ne için toplanmış olursa olsunlar onlara hidayeti bahşet ve o çocukları senin rızan için toplanan, senin rızan doğrultusunda yaşayan kişilerden eyle. Amin" duasıyla evin yolunu tuttum ve yürüdüm...
O düşünceden "Duayla kurtulurum" diye düşünüyordum kurtulamadım yol boyunca düşündüm ve eve vardım. Kapıda ufacık yeğenim karşıladı beni ve düşündüğüm onca korku dolu gelecek arasında sımsıkı dualarla sarıldım henüz ana rahminde yazılan kaderine... Sarıldım uzun uzun, cevabını bulamadığım ve sormaya cesaret edemediğim "Kim bu çocuklar" sorusuyla o minicik ellere sahip, tebessüm dolu biricik yeğenime...
10.01.2016- pazar / İstanbul saat: 08.26
2016 yılının ilk ayının onunda, pazar gününün sabah 6.40 saatlerinde.
Namazdan sonra attım kendimi sokaklara... Yürümek içimde ki hislere iyi gelir umuduyla... Biliyorum iyi gelmeyecek yürümek onca duygulara...
Evden çıkıp sokağı bitirdiğimde karşılaştım sabah simitlerini satmaya giden hafif kambur, orta boylarda ki yaşlı amcanın çocuksu heyecanıyla. Gözlerine dolan hüzünle onca sıkıntısının olduğu, buna rağmen yüzünde ki o sıcacık tebessümle de nasıl mutlu olduğu anlaşılıyordu. Uzatmadan selam verip ardımda bıraktım amcaya birikmiş onca duygu ve düşünceyi. Ve yürüdüm...
Etrafımdaki insanları izlemekten içimde ki boşlukta birikmiş duygularımı düşünme fırsatı bulamıyordum. Bunu bildiğim halde etrafımı izleye izleye devam ettim yürümeye...
Uzun bir binanın duvarına doğru uzanan boş bir arsanın içerisinde toplanmış üç yada dört çocuk ilişti gözlerime. Yaşları 13-15 arasında sanırım. Ufak bir tenekenin içerisinde yanan ateşle ısınıyorlardı sabahın ayazında. "Acaba sıcacık yataklarını bırakıpta mı gelmişler" diye düşünürken içlerinden yeni gelen cevap veriyordu arkadaşına "Annemi zor ikna ettim...." soruma cevap bulmuş, düşüncelerime ise düşüne katan bir soru bulmuştum; kim bu çocuklar?
Bian gökyüzünde uzanan ince ve mavi çizgiye ilişti gözlerim. Ve bir müddet yürüdüm yerlere bakmadan. Sonra kuş cıvıltılarını işittim ve parkta bir bankta oturur buldum kendimi. Ve içli içli düşünmeye başladım; kim bu çocuklar? Acaba namazdan sonra mı buluşmuşlardı? Acaba Allahı anmak için mi toplanmışlardı sabahın ayazında? Ya da namazdan bihaber yetişen yeni nesilmiydi? Ya da gencecik yaş sınırlarına sahip olan bu çocuklar Allah'ın sınırlarını aşan çocuklar mıydı? Daha fazlasını yazmaya cesaret edemeyeceğim düşüncelerimin. "Allah'ım her ne için toplanmış olursa olsunlar onlara hidayeti bahşet ve o çocukları senin rızan için toplanan, senin rızan doğrultusunda yaşayan kişilerden eyle. Amin" duasıyla evin yolunu tuttum ve yürüdüm...
O düşünceden "Duayla kurtulurum" diye düşünüyordum kurtulamadım yol boyunca düşündüm ve eve vardım. Kapıda ufacık yeğenim karşıladı beni ve düşündüğüm onca korku dolu gelecek arasında sımsıkı dualarla sarıldım henüz ana rahminde yazılan kaderine... Sarıldım uzun uzun, cevabını bulamadığım ve sormaya cesaret edemediğim "Kim bu çocuklar" sorusuyla o minicik ellere sahip, tebessüm dolu biricik yeğenime...
10.01.2016- pazar / İstanbul saat: 08.26