Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kayıp Eşyayı Bulmak İçin Sahih Bir Dua Var mı?

M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Kayıp bir şeyi bulmak için Rasulullahın(sav) ya da ashabının yaptığı bir dua var mıdır?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
''(Ey Muhammed) De ki, ben size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyarım." (En'am 50)
''Kim Kâhine veya Arrafa (yitiğin veya çalınan malın yerini haber verdiğine inanılan kimse) veya sihirbaza gider ve onun söylediğine inanırsa, o kimse, Muhammed (s.a.v.)'e indirileni inkar etmiş olur."
(Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevâid, c.V, s.118, Beyrut, 1967 (Hadisi Bezzar İbn-i Mes'ûd'tan rivayet etmiştir.)
Böyle gaybden haber veren kimselere gidip de onlara fal baktıran, yitik veya çalıntı malının yerini veya hırsızı haber vermesini isteyen kimse, onların haber verdiklerine inanacak olursa yaptığı ibadetin de sevabına eremez. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

125- (2230) Bize Muhammed b. Musennâ El-Anezî rivayet etti. (De*di ki) : Bize Yahya (yâni İbni Saîd) Ubeydullah'dan, o da Nâfi'den, o da Safiyye'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bir zevcesinden, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti:
«Her kim bir arrafa gelir de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olunmaz.» buyurmuşlar.

Arrâfın kâhinlerden sayılmaaktadır.
İbni Esir, Arrâf gibi bildiğini iddia eden muneccim - yahud kâhindir. Halbuki bu ilmi Allah kendine tahsis etmiştir, demiş.
Hattâbî ve başkaları ise şöyle tarif etmişlerdir : Arrâf, çalınan ve kaybolan malın yerini bulacağını iddia eden kimsedir.
Arrâfa bir şey soran kimsenin namazının kabul edilmemesinden murad sevabının yokluğudur. Namazı iade etmesi gerekmez. Nitekim gasbedilen bir yerde namaz kılmak mekruhtur. Fakat kazası îcâb etmez. Bu hususta ulemâ muttefiktirler.
(Muslim, Selâm, 35)

Peygamberimiz, inanan insanın böyle kahin ve falcılara gitmesini hoş görmüyor. Çünkü kahin veya falcı ilerde bu kimsenin başına gelecek kötü olaylardan söz ederse -ki bunu bilmesi mümkün değildir- ve fal baktıran da buna inanırsa morali bozulur, huzuru kaçar ve rahatsız olur. Böyle falına baktırıp ilerde kötü olaylarla karşılaşacağı kendisine söylenilen kimselerden pek çoğu bunalıma girmiştir.
Diğer taraftan, çalınan eşyanın ve yitik malın yerini haber verdiği iddia edilen Arraf, kendisine başvurandan aldığı bilgiler doğrultusunda hırsız ile ilgili vereceği haber, bazı günahsız insanların suçlanmasına ve kötü zanda bulunulmasına sebeb olacaktır. Hiçbir belge ve sağlıklı bilgi yokken bazı insanların suçlanması ve onlar hakkında kötü zanda bulunulması günahtır, vebaldir. Bu günah ve vebale Arrafa veya falcıya giden de ortaktır. Bundan sakınılması Iâzımdır.

10. El Kesmekle İlgili Diğer Meseleler

حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلًا مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ أَقْطَعَ الْيَدِ وَالرِّجْلِ قَدِمَ فَنَزَلَ عَلَى أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ فَشَكَا إِلَيْهِ أَنَّ عَامِلَ الْيَمَنِ قَدْ ظَلَمَهُ. فَكَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ فَيَقُولُ أَبُو بَكْرٍ: «وَأَبِيكَ مَا لَيْلُكَ بِلَيْلِ سَارِقٍ». ثُمَّ إِنَّهُمْ فَقَدُوا عِقْدًا لِأَسْمَاءَ بِنْتِ عُمَيْسٍ امْرَأَةِ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ فَجَعَلَ الرَّجُلُ يَطُوفُ مَعَهُمْ. وَيَقُولُ: «اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِمَنْ بَيَّتَ أَهْلَ هَذَا الْبَيْتِ الصَّالِحِ. فَوَجَدُوا الْحُلِيَّ عِنْدَ صَائِغٍ. زَعَمَ أَنَّ الْأَقْطَعَ جَاءَهُ بِهِ فَاعْتَرَفَ بِهِ الْأَقْطَعُ، أَوْ شُهِدَ عَلَيْهِ بِهِ. فَأَمَرَ بِهِ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ فَقُطِعَتْ يَدُهُ الْيُسْرَى». وَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: «وَاللَّهِ لَدُعَاؤُهُ عَلَى نَفْسِهِ أَشَدُّ عِنْدِي عَلَيْهِ مِنْ سَرِقَتِهِ» قَالَ يَحْيَى، قَالَ مَالِكٌ: الْأَمْرُ عِنْدَنَا فِي الَّذِي يَسْرِقُ مِرَارًا ثُمَّ يُسْتَعْدَى عَلَيْهِ: إِنَّهُ لَيْسَ عَلَيْهِ إِلَّا أَنْ تُقْطَعَ يَدُهُ لِجَمِيعِ مَنْ سَرَقَ مِنْهُ إِذَا لَمْ يَكُنْ أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ. فَإِنْ كَانَ قَدْ أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ قَبْلَ ذَلِكَ، ثُمَّ سَرَقَ مَا يَجِبُ فِيهِ الْقَطْعُ، قُطِعَ أَيْضًا
30. Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Yemen ahalisinden eli ve ayağı kesik bir adam gelip Ebû Bekr'e misafir oldu ve Yemen valisinin kendisine zulmettiğinden şikâyet etti. Bu adam geceleyin namaz da kılıyordu.
Ebû Bekir (bunu görünce): «—
Yemin ederim ki senin gecen, hırsızın gecesi gibi değil» [Çünkü hırsız ya sabahlara kadar uyuyarak gecesini geçirir, ya da hırsızlık yapmak için sağda solda dolaşır. İbadetle özellikle gece ibadetiyle hırsızlık bir arada bağdaşmaz] dedi.
Sonra Ebû Bekir (r.anh)'ın hanımı Umeys kızı Esma'nın gerdanlığını kaybettiler. Adam da onlarla beraber gerdanlığı arıyor ve:
«—
Ey Allah'ım! Şu güzel hayırlı aileye geceleyin baskın yapıp gerdanlığı alanın durumunu sana havale ediyorum» diye bedduada bulunuyordu.
Daha sonra gerdanlığı bir kuyumcuda buldular. Kuyumcu gerdanlığı kendisine eli ayağı kesik adamın getirdiğini iddia etti. O da suçunu itiraf edince ya da onun çaldığına dair şahid bulununca, Ebû Bekir emir verdi, adamın sol eli de kesildi.
Ebû Bekir: «—-
VAllahi bana göre adamın kendi aleyhine bedduada bulunması hırsızlığından daha kötü» dedi.

îmam Malik der ki: Bize göre, defalarca hırsızlık yapan kimse şikâyet edilip daha önce el kesme cezası verilmemişse, bütün hırsızlıkları için bir eli kesilir. Ancak daha önce hırsızlık suçundan eli kesilmiş olup da bu defa çaldığı malın miktarı yine el kesme cezasını gerektiriyorsa, öbür eli de kesilir.

(İmam Mâlik bin Enes, Kitab'ul Hudud, Bab 10, Hadis : 30, Hadis no: 861, Şâmile: Hadis no: 836)
(Şeybanî, 689.
Dört mezheb imamının ittifakıyla sabittir ki, ilk defa hırsızlık yapan kimsenin sağ eli bilekten kesilir. Çünkü hırsızlık elle ve çoğu kez sağ elle yapılır. Sonra ikinci defa hırsızlık yaparsa sol ayağı kesilir. Peygamber efendimiz (s.a.v.)'in emir ve fiili tatbikatı böyledir.
Aynı adam üçüncü defa hırsızlık yaparsa durum ne olacak? Konu mezheb imamları arasında ihtilaflıdır:
Hanefilere göre, üçüncü defa hırsızlık yapanın artık sol eli kesilmez. Kendisine çaldığı şey ödettirilir ve tevbe edinceye kadar hapis cezası verilir. Maliki ve Şafii mezhebine göre ise, üçüncü defa hırsızlık yapanın sol eli, dördüncü defa yapanın sağ ayağı kesilir. Beşinci defa hırsızlık yapana ise hapis ve daha başka tâzir cezası verilir. Hanbeli'lerden ise, biri Hanefi'ler, diğeri Şafii ve Maliki'ler gibi olmak üzere iki türlü rivayet gelmiştir. (Cezîrî, el-Fıkh ale'I-Mezahibi'l-Erba'a, c. 5, sf: 159-162)


İMAM MALİK ; MUVATTA , 4. CİLT Sayfa 131

Abdullah İbn-i Abbas (r.anhuma) tefsir ilminde deha idi. O kendi fıkhını öncelikli olarak Kur'an'a dayandırıyordu. Bakınız şöyle diyor: "Devemin ipini kaybetsem Kur'an'da bulurum!"
(Hak Dini Kur'an Dili/. M. Hamdi Yazır, C: 7, 4662, İst/1971)


(Ey Muhammed) De ki, ben size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyarım." (En'am 50)
 
Üst Ana Sayfa Alt