Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Kafirlerle Muamelenin Hangi Boyutu Küfür, Hangi Boyutu Haram, Hangi Boyutu Caizdir?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Soru: Kafirlerle Muamelenin Hangi Boyutu Küfür, Hangi Boyutu Haram, Hangi Boyutu Caizdir?

Cevab: Kafirle muamelenin üç hali vardır:

Birinci Hal: Kişiyi kafir yapan ve dinden çıkaran (küfür) muamele. Bazı ilim ehli bu hal için “tevellî” ifadesini kullanmışlardır. Delillerin küfür ve riddet olduğunu isbat ettiği her şey bu kategoriye girer. Örneğin: Kafirlerin dinini sevmek, zafer ve üstünlük elde etmelerinden hoşnut olmak Müslümanlara karşı kafirlere müzaheret/yardım etmektir.


İkinci Hal: Kişiyi kafir yapmayan haram kılınmış muamele. Bazı ilim ehli bu hal için “muvâlât” ifadesini kullanmışlardır. Delilleri küfür derecesine ulaşmayan ve haram olduğunu isbat ettiği her şey bu sınıfa dahildir. Örneğin: Meclislerde onlara öncelik tanımak, onlara selam vermek ve onları tevellî derecesinde olmayacak şekilde sevmek vb.


Üçüncü Hal: Câiz olan muamele
. Bu “Muvâlât”a dahil olmayandır. Delillerin caiz olduğunu isbat ettiği her şey buna girer. Örneğin: Onlara karşı adil olmak, muharib olmayanlarına karşı adalet, kafir akrabalarla ilişkiyi gözetmek vb.

İkinci ve üçüncü hal arasındaki farkı el-Karâfî (rahimehullah) tarafından kitabı “el-Furûk”ta (3/14-15) şöyle zikredilmiştir:
“Bil ki Allah, ehl-i zimmeyi sevmeyi şu sözleriyle yasaklamıştır; “Ey iman edenler! Benim ve sizlerin düşmanı olan kimseleri size gelen hakkı inkar ettikleri halde -onlara sevgi gösterisinde bulunup- veli/dost edinmeyin…(Mumtehine,1)

Başka bir ayette de sevgiyi ve dostluğu yasaklamıştır; “Allah, sizinle dininizden dolayı savaşmamış ve sizi yurtlarınızdan çıkarmamış olanlara iyilik yapmanızı yasaklamaz.(Mumtehine, 8)

Ehl-i zimmeye iyi davranmayı tercih eden ve aynı zamanda onları sevmeyi ve onlarla dostluğu yasaklayan bu iki nassın arasını bulmak gerekir.”

Ardından el-Karâfî şöyle der; “Bu ayrımın arkasındaki sır, zimmet akdinin onlara gösterilmesi gereken belli hakları bize vacib kılması hakikatinde yatar. Çünkü onlar bizim komşularımız ve Allah’ın, Rasulü’nün ve İslam dininin koruması altındaki misafirlerdir. Dolayısıyla onlara içten beslenen bir sevgiyi ya da küfür şiarlarına karşı bir tazimi zahiren göstermeyen her türlü şekilde iyi davranmak üzerimize farz-ı ayndır. Mesele bu iki durumdan birine (kalblerde sevgi veya küfür sembollerini tazim) ulaşırsa haram ve Allah’ı ayette yasakladıklarından olur. Bu bazı örneklerle daha açık olacaktır:

Bize geldikleri zaman meclislerde onlar için yolu temizlemek, nezaketen ayakta durmak ve hitap edilen için yüksek bir dereceyi ifade eden unvanlarla onlara hitab etmek haram olan şeylerdendir. Keza onlarla yolda karşılaşmamız ve aynı bir lidere veya oğlunun babasına yaptığı gibi yolun geniş ve kolay olan tarafından onlar geçerken bizim dar ve rahatsız edici taraftan geçmemiz de buna benzer. Bu küfrün şiarlarını yükseltmek ve Allah’ın, dininin ve onun ehlinin (Müslümanların) şiarlarını alçaltmak olduğu için caiz değildir.

Benzer şekilde Müslümanlar onların hizmetçisi veya kendisine bir şeyler emredilen ve yasaklanan altlarında çalışan ücretli bir işçi olmamalıdır. Onlara içten sevgi beslemeksizin iyilikte bulunmaya gelince… Örneğin: Zayıflarına merhamet etmek, açlarını doyurmak, çıplaklarını giydirmek, korkudan ve zilletten değil merhamet ve nezaketen yumuşak kelimelerle konuşmak, komşu olarak verdikleri eziyetleri kaldırmaya güç yetiyorsa görmezden gelmek, bunların hepsinin onlardan korku veya onları yüceltme sebebiyle değil husn-u muamele için olması, hidayet olunmaları ve saadet ehlinden (İslam) olmaları için dua etmek, her türlü işlerinde onlara nasihat etmek…

Bütün bu meselelerde bu davranışımızı kendimizi yüceltmek ve alçaltmak için yapmıyoruz. Sürekli hatırımızda tutmamız gereken şey de onların içinde bulunan bize ve Peygamberimiz’e (
صلى الله عليه وسلم) karşı olan nefretleri, eğer bize üstün gelirlerse bizi mahvedecekleri, kanımızı dökecekleri, mallarımızı alacakları ve onların Rabbimiz ve Mâlik’imize (azze ve celle) karşı isyanda en şiddetli kimseler olduklarıdır. Bundan dolayı onlarla Rabbimizin emirleri doğrultusunda yukarıda bahsedilen şekilde muamele ediyoruz.”

Bu üç halin farklılıklarını iyice incele ki işler senin kafanı karıştırmasın. Özellikle de bazı ilim Deccallerinin ilk iki hali meşrulaştırmaya çalıştığı ve dalalet ehlinin yaptığı gibi muteşabihe tabi olarak üçüncü hali ilk iki hali meşrulaştırmak için delil olarak kullanıp, insanları bununla saptırdığı günümüzde.

Allame Şeyh
Nasır El-Fahd (حفظه الله)
 
Üst Ana Sayfa Alt