Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Islam’la Yeniden Doğdum

Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı

“Müslüman olduktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmeye başlamıştım. Bu his Müslüman olduktan sonra beni hiçbir zaman terk etmedi.”


Dünyada İslam'a olan ilgi her geçen gün daha da artıyor. Bu ilginin merkezlerinden biri de Uzakdoğu dinlerinin yıllardır revaçta olduğu Japonya… Son 5 yıldır İslam'a büyük ilgi gösteren Japon Gençliği tıpkı Leyko Hanım gibi huzur ve mutluluğu İslam'da buluyor. Bir zamanlar Budizme inanan Leyko Hanım; Ürdün, Suriye ve Türkiye'ye yaptığı ziyaretler sonucu Müslüman olmaya karar vererek ismini Leyla olarak değiştirmiş. “Müslüman olduktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmeye başladım. Bu his beni hiçbir zaman terk etmedi.” diyen Leyla Hanım'ın hem Müslüman oluş serüveni, hem de İslam ve Müslümanlarla ilgili tespitleri oldukça ilginç.

ADEM ÖZKÖSE-ŞAM

-Nasıl bir ortamda büyüdünüz? Bize ailenizden ve çevrenizden bahseder misiz?

Hiroşima'da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist'ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda'nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki Buda Heykeli için törenler düzenler, ona çeşit çeşit tatlılar, meyveler ve yemekler ikram ederdik. Buda'nın yaşayan ruhunun ikram ettiğimiz yiyecekleri yediğine inanırdık. Bir gün geçtikten sonra da annem Buda'ya ikram ettiğimiz yemekleri bu sefer bize yedirirdi. Özellikle liseye başladığım yıllar Buda için evde yapılan törenlere katılmamaya, Buda'ya ibadet etmemeye başladım.

“KALBİM BUDA'YI İSTEMİYORDU”

-Niçin? Buda'nın neyi sizi rahatsız ediyordu?

Kalbim istemiyordu. Buda'ya secde etmeye başladığım andan itibaren içimde büyük bir acı hissediyordum ve kalbim patlayacak gibi yanmaya başlıyordu. Sanırım fıtratım Buda'ya ibadet etmemi kabul etmiyordu. Hatta annem bu durumumu fark edince, benim Buda'nın ruhunun azabına uğradığımı düşünmeye başladı.

-Lise yıllarınızda İslam ve Müslümanlar hakkında ne düşünüyordunuz?

İslam hakkında çok fazla bir şey bilmiyordum. Sadece okul kitaplarında diğer dinler hakkında olduğu gibi İslam'la ilgili de kısa bilgiler vardı. Bir de televizyonda İslam Ülkeleriyle ilgili birkaç belgesel seyretmiştim. İslam hakkında zihnimde net bilgiler yoktu, fakat her Japon gibi ben de Buda'ya inanmadıkları için Müslümanların sapkın kafirler olduklarını düşünüyordum.

-Daha sonra ne oldu? Müslüman olma serüveninizi dinleyebilir miyiz?

Liseyi bitirdikten sonra Tokyo'ya gittim ve Tokyo'da bir elbise şirketinde çalışmaya başladım. Tokyo'da bulunduğum yıllar zihnim sorularla dolmaya başladı. Sabahlara kadar düşünüyordum ve kendi kendime sorularıma cevaplar arıyordum.

“JAPON TOPLUMU TIPKI BİR MAKİNA GİBİ”

-Ne tür sorular?

Ben doğmadan önce 3 kardeşim aralıklarla annemin karnında ölmüşler. Kendi kendime; “Niçin kardeşlerim dünyaya gelmeden öldüler ve ben niçin dünyaya geldim” diye soruyordum. Ayrıca bu dünyada niçin yaşadığımı, ölünce nereye gideceğimi, hayatın anlamının ve hakikatin ne olduğunu merak ediyordum. Budizimden iyice uzaklaşmıştım; çünkü Budizmin felsefesi ve Buda için yapılan ibadetler bana çok saçma geliyordu. Bu arada Japon Toplumunun yaşamını da sorgulamaya başladım. İnsanlar sürekli çalışıyorlardı ve makinelerden pek fazla farkları yoktu. Bu insanlar dünyaya sadece çalışmak için mi gelmişlerdi. Bir çok soru soruyordum; fakat bu sorulara cevap bulamıyordum. İyice bunalıma girmiştim. Bu nedenle yaz gelince iznimi kullanmak için şirketten ayrıldım. Seyahat etmenin bana iyi gelebileceğini düşündüm. Şirketteki arkadaşlarımın bir çoğu tatillerini geçirmek için Amerika veya Fransa gibi meşhur Batı ülkelerine gitme kararı almışlardı. Bu tercih bana çok cazip gelmedi. İnternette araştırma yaparken Suriye ve Ürdün dikkatimi çekti. Arap ülkeleri Japonya'da pek fazla bilinmiyordu. Benim içimde de Arap ülkelerine karşı uzun zamandır merak vardı. Bu nedenle bir tur şirketiyle Ürdün ve Suriye'yi ziyaret etme kararı aldım.

“ARAPÇA HATLAR BENİ ÇOK ETKİLEDİ”

Ürdün'de 3 gün kaldıktan sonra Suriye'ye geçtik. Suriye'yi gezmeye ilk olarak Emevi Camii'nden başlayacaktık. Emevi Camii'ne girdikten birkaç dakika sonra ezan okunmaya başladı. Ezanı dinledikçe kalbime huzur dolmaya başladı. Caminin avlusunda bir köşeye oturup ezanı bitene kadar dinledim ve daha sonra da camiyi gezmeye başladım. Çocukluğumdan beri sanatla uğraşan biriydim. Hatta kendime ait bazı sanatsal çalışmalarım da vardı. Camiyi gezerken Arapça yazılmış hat yazıları dikkatimi çekti. Hayatımda bu kadar muhteşem bir sanat eseri görmemiştim. Yazıları anlamıyordum; fakat yazılardaki sanatsal yön beni aşırı derecede etkiledi. Emevi Camii'nde şimdiye kadar hiçbir mekanda hissetmediğim bir huzur vardı ve hatları incelerken ruhumdaki bu huzur daha da artıyordu. Arapça yazılara hayran kalmıştım, bu nedenle Japonya'ya döner dönmez Arapça'yı ve Arapça yazmayı öğrenmek için bir kursa başladım. Arapça İslam'la ilgili yeni bilgiler öğrenmemi de sağlıyordu ve İslam'a olan ilgim her geçen gün daha da artmaya başladı. 1 sene böyle geçti ve daha sonraki yaz tatilimde de Türkiye'ye gittim. İstanbul,Bursa, Kayseri ve Konya'yı gezdim. Bu gezim esnasında sürekli olarak camileri ziyaret etmek istiyordum. Camileri her ziyaret edişimde ruhum size anlatmakta zorlanacağım derecede huzura eriyordu. Özellikle Konya ve Kayseri'de insanlar bize çok iyi davrandılar. Türk Kadınları bizi evlerine davet edip yemek ikram ettiler. Bu durum bana çok garip geldi. Çünkü Japonya'da insanlar tanımadıkları yabancıları evlerine kesinlikle davet etmezler. Türklerin bu sıcak tavırları İslam'a olan ilgimi daha da arttırdı. Türkiye'den Japonya'ya döndükten birkaç gün sonra da Kur-an'ın tercümesini okumaya başladım. Kur'an zihnimdeki bütün sorulara cevap veriyordu. Bana hayatın manasını öğretiyor ve dünyada nasıl yaşamam gerektiğini anlatıyordu. Özellikle dünyanın yaratılması ve kainatın işleyişiyle ilgili ayetlerden çok etkilendim. Kur'an okudukça Allah'ın büyüklüğünü daha da iyi kavrıyordum ve yaratıcı karşısındaki konumumu fark ediyordum. 2 hafta içinde Kur-an'ın Japonca tercümesini baştan sona bitirdim.

-Müslüman olmaya ne zaman karar verdiniz?

İslam'ın hakikat olduğunu anlamama rağmen Müslüman olmaya hemen karar vermedim.

-Niçin?

Kendimi İslam'a girmek için hazır hissetmiyordum. Çünkü Müslüman olmaya karar verdiğimde yeni bir hayata adım atacaktım ve yıllardır sürdürdüğüm alışkanlıklarımın bir çoğunu terk etmem gerekecekti. Kur'an okuduktan sonra İslam'la ilgili araştırmalarımı daha da arttırdım. Özellikle hadis kitapları beni İslam'a hazırladılar. Hadisler sayesinde eski alışkanlıklarımın yerini alacak yeni alışkanlıklar edindim. 6 ay kadar süren bu araştırma sürecinin ardından Tokyo'daki İslam Merkezi'ne giderek Kelime-i Şehadet getirdim ve Müslüman oldum.

-Müslüman olduktan ne kadar zaman sonra örtündünüz?

Kelime-i Şehadet getirdikten hemen sonra örtündüm ve örtümü bir daha çıkarmadım. Hatta Müslüman olduktan bir gün sonra çalıştığım şirkete başım örtülü bir şekilde gittim. Şirketin müdürü başörtülü bir şekilde çalışamayacağımı söyledi, ben de hemen şirketten istifa ettim.

-İşsiz kalınca üzülmediniz mi?

Hayır. Çünkü kalbimde Allah'a karşı büyük bir iman oluşmuştu. Ona tevekkül ediyordum ve Allah'ın beni yalnız bırakmayacağını biliyordum. Allah'a iman etmiştim ve ne olursa olsun onun bana emrettiği gibi bir hayat sürmeye karar vermiştim. Daha sonra da başörtülü olarak çalışabileceğim başka bir şirkette işe başladım. Müslüman olduktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissetmeye başlamıştım. Bu his beni hiçbir zaman terk etmedi.

“BAŞÖRTÜM HERŞEYİM”

-Başörtüsü sizin için ne anlama geliyor?

Başörtüsü benim her şeyim. Örtüm başımda olduğu zaman Allah'ın bana olan şefkat ve sevgisinin daha fazla arttığını hissediyorum.

-İslam'a girdikten sonra Müslümanlarla ilgili hayal kırıklıklarınız oldu mu?

Evet, hem de çok… Bazı Müslümanların İslam'ın emirlerini yerine getirmemeleri beni çok şaşırttı, hatta bu durum nedeniyle bir çok kez ağladığımı hatırlıyorum. Müslümanlar İslam'ı çok iyi yaşamasalar da İslam'a ve Peygamber efendimize karşı içimde çok büyük bir sevgi var. Bir de Hz. Hatice'yi çok seviyorum ve elimden geldiği kadar Hz. Hatice'yi kendime örnek almaya çalışıyorum.

-Japonya'da İslam'a olan ilgi şu an ne durumda?

Allah'a şükür çok iyi. İslam Merkezi'nden aldığım bilgilere göre her gün en az 5 Japon Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oluyormuş. Önümüzdeki yıllar bu sayının daha da fazla artacağını düşünüyoruz.

-Siz, bir başkasının İslam'a girmesine vesile oldunuz mu?

Evet. İki Japon Arkadaşım benim davetimle İslam'a girdiler. Bir arkadaşım Ayet, diğer arkadaşım da Zeki ismini aldılar.

-Tekrar Japonya'ya dönmeyi düşünüyor musunuz?

2 sene daha Şam'da kalıp Arapçayı öğrendikten sonra Japonya'ya geri döneceğim. Çünkü Japonların İslam'ı iyi bilen davetçilere ihtiyacı var.
-GERÇEK HAYAT DERGİSİ-
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
özköse nin kendisi ile yapılan söyleşisi de güzel,
özköse nin yaptığı haberleri de çok güzel.
islam da olan mutluluğu çok güzel anlatmış
 
Y Çevrimdışı

Yesevi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bende bir hikaye yazayım.Bunları yaşayan kişi şuan müslüman ve elinden geldiğince yaşamaya çalışıyor.


Bu kişinin büyüdüğü çevre gayet dindar bir çevre ancak onun anlayamadığı belli şeyler var.Etrafındakiler müslüman ama öyle adetleri var ki resmen batıllık.Ve bu batıllıklar onu İslamdan soğutuyor.Bir kişi aracılığı ile Sosyalizm ve Marksizmi tanıyor.Oldukça hoşuna gidiyor.İnsanlar eşit yaşaması gibi palavralar.Yavaş yavaş dinden uzaklaşıyor ama çıkmıyor.Ne zaman ki çıkmaya karar veriyor bir şey onu engelliyor.Bu kişi bunları 15-16 lı yaşlarda yaşıyor.Konuya dönersek Sosyalizme kendini iyice kaptıran bu kişi ne dinden vazgeçebiliyor ne de sol görüşlerden.Sonra acaba nbunlar bir arada olamaz mı diyor ama kendini kandırıyor.Ve en sonunda Leninin Stalinin Maonun Türklere müslüman veya tengrisme inananları hiç ayırt etmeden nasıl katlettiğini öğreniyor ve sonunda gerçekleri görüyor.Ama öyleki çevresinden de dinden uzaklaştığı için baskılar yiyiyor.Sonra yavaş yavaş diğer siyasi ideolojileri öğreniyor hatta kurdu oluyor ve anlıyor ki ideolojilerden fayda yok.Sonra bir gece aniden İslama sarılmaya karar veriyor ve bir çok araştırmanın içine girip sonunda namaza başlıyor.Ohh be diyor.

İslam dünyanın en güzel dini.En güzel ideolojisi.En güzel yaşam biçimi.
 
Üst Ana Sayfa Alt