Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Insanların Sınıflandırılması, Ibn Kayyim El-cevziyye (rh.a)

H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
Aralarına Karışacağın İnsanların, Sana Faydası Ve Zararı Dokunucak İnsanlar Şeklinde Sınıflandırılması!



İnsanın, ihtiyaç oranında halkla birlikte olması, onların arasına karışması da gerekir. Bundan dolayı bu insan halkı dört gruba ayırır. Bu gruplar birbirine karışır ve bunlar birbirinden ayırt edilemezse, kötülük onu sarar. Bu insanlar şunlardır:

1) Gıda hükmünde olan insanlar: Gece ya da gündüz günün hiçbir anında bunlardan bütünüyle uzak kalınamaz. Onlarla olan ihtiyacını giderdikten sonra onlardan çekilip ayrılır. İhtiyaç duyduğunda tekrar onlarla birlikte olur. Bunu bu şekilde sürdürür. Bu insanlar, kibriti ahmer’den daha değerlidir. Bunlar Allah’ı, buyruklarını, düşmanının tuzaklarını, kalp hastalıklarını ve tedavi yollarını bilen insanlardır. Allah için, kitabı için, Resulü için ve insanlar için nasihat edenlerdir. Bu insanlarla birlikte olmak, onların arasına katılmak, bütünüyle kazançtır.

2) İlaç hükmünde olan insanlar: Bunlara hastalık zamanlarından ihtiyaç duyulur. Sağlıklı olduğun sürece onlara ihtiyacın olmaz, aralarına katılmazsın. İyi bir yaşam ve ihtiyacın olan ilişkiler, ortak faaliyetler ve akıl danışmalar için onlara ihtiyaç duyar, onlardan bütünüyle uzak kalamazsın. Onlar hastalığın için ihtiyaç duyduğun ilaç gibidirler. Onların arasına katılarak, ihtiyacın olanı aldıktan sonra onlardan ayrılırsın. Bundan sonra üçüncü grup gelir.


3) Hastalık hükmünde olan insanlar: Farklı derece ve türleriyle, kuvvet ve zayıflığıyla amansız dert ve kronikleşmiş hastalık hükmünde olan insanlar, ahirete ve dünyaya yönelik hiçbir faydası dokunmayan insanlardır. Bununla birlikte insana hem dünyası hem ahireti veya yalnızca dünyası veya yalnızca ahireti hususunda zarar verirler.

Onlarla birlikte olmak, aralarına karışmak, ölümcül hastalığa yakalanmak gibidir.

Onlardan bazılarıyla beraber olmak, diş ağrısına benzer. Istırabı şiddetlidir; ancak çekildiğinde ağrıdan eser kalmaz.

Onlardan kimileriyle beraber olmak, insanı bunaltır ve ağırlık verir. Zira onlar doğru dürüst konuşmayı beceremezler ki, konuşmalarıyla sana faydalı olsunlar. Susmayı da bilmezler ki, senin konuşmandan istifade etsin. Kendini tanımazlar ki, kendi değerlerini tam olarak takdir edebilsin. Konuştukları zaman, sözleri dinleyenlerin kalplerine balyoz gibi iner. Hâlbuki onlar kendi konuşmalarını çok beğenirler ve bundan mutluluk duyarlar. Konuştukları zaman ağızlarının ucuyla konuşurlar; ağızlarından bal aktığını düşünürler. Sustuklarında, ne omuzda ne de yerde sürüklenerek taşınamayacak kadar büyük bir değirmenin yarısından daha fazla ağırlık ve sıkıntı verirler.

İmam Şafii’nin şöyle dediği nakledilir: “Ne zaman yanıma sakil bir kimse oturursa, oturduğu tarafın onun ağırlığından dolayı diğer taraftan daha aşağıda olduğunu görmüşümdür.”(sakil;sıkıntı veren,can sıkan,ağır vs)

Allah ruhunu kutsasın, bir gün hocamın (ibn teymiyye(Rh.a)) yanında böyle bir adam gördüm. Hocam büyük bir sabırla adama tahammül etmekteydi. Fakat sabrı tükenmeye yüz tutmuştu. Bana dönerek: “Sakil insanlarla oturmak çeyrek hummalı olmak gibidir. Fakat bizim ruhlarımız hummaya karşı idmanlı olduğu için bu hal bizim için alelade işlerdendir.”

Özetle, Allah’ın buyruk ve yasaklarına aykırı yaşayan insanlarla birlikte olmak, ruh için ateşli bir hastalıktır. Onun arızi ve asli çeşitleri vardır. Dünya hayatının çilelerinden biride böyle insanlardan biriyle sınanmaktır. Bu tür insanlarla yakınlık kurmak, bir arada bulunmak kaçınılmazdır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan kimse, Allah’ın kendisine bir çıkış kapısı açıncaya kadar onla iyi geçinsin.

4) Zehir hükmünde olan insanlar: Onun için uygun panzehir bulunabilirse, ne ala; yoksa Allah sonunu hayır eylesin. Böyle insanların sayısı oldukça çoktur. Allah onları arttırmasın! Bunlar, Hz peygamberin sünnetinden alıkoyup, hilafına davranışlara çağıran bidatçiler ve sapıklardır. Onlar, Allah yolunda alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Bidati sünnet, sünneti Bidat; Ma’rufu münker, münkeri ma’ruf göstermeye çalışanlardır.

Saf tevhidi onlara açıkladığın zaman “Veli ve Salihleri göz ardı ettin, onların açıklamalarını görmezden geldin.” derler.

Hz. Peygambere katışıksız saf bir bağlılığın nasıl olacağını onlara anlattığın zaman “Kendisine tabi olunan imamları yok ettin” derler.

Allah’ı, O ve peygamberi onu nasıl tanıtmışlarsa, öylece, hiçbir aşırılığa kaçmadan ve eksiltme yapmadan tanıttığında “Sen Allah’ı yarattıklarına benzetenlerdensin” derler.

Allah’ın ve resulünün emrettiklerini yapmalarını ve yasakladıklarından uzak durmalarını söylediğinde “Sen fitneye düşürmek istiyorsun” derler.

Sünnete uyup, ona aykırı hal ve davranışlardan kaçındığın zaman “Sen insanları saptıran bir bidatçisin” derler.

Onları dünyalarıyla baş başa bırakıp, kendini Allah’a verdiğin zamanda “Sen dünya ile ahireti birbirine karıştırıyorsun.” derler.

Kendi kesin doğrularını bırakarak onların istek ve arzularına uyduğun zaman Allah katından zarar edeceğin gibi,onların gözünde de münafık bir kimse olursun.

Onların öfkesine uğrayacak olsan dahi sen, kesinlikle Allah’ı ve resulünü hoşnut etmeye bak. Onların kınamalarına, ayıplamalarına aldırma. Eleştiri ve tenkitleri önemseme. Çünkü bu durum senin olgunluğunun ta kendisidir. Nitekim şair şöyle demiştir:

Bir kusurlu insan beni eleştirdiğinde sana
Bu benim üstünlüğümü gösterir değil başka

(Nefis Terbiyesi, Karınca yayınları)
 
Üst Ana Sayfa Alt