Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Genç Kardeşlerime Nasihatımdır

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
بسم الله الرحمن الرحيم

Sünnet’in ve Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nübüvveti ve Nebevi bir fıkıh olduğunu bilmek Kur’an’a iman etmeniz sebebiyle sizin üzerinize farzdır. Bu konuda gerçekten iyi niyetli olup, doğruyu aradığı halde, bunun ilminden ve usulünden hiçbir haberi olmayan ve sünnet ve hadis ilmini ehlinden okuyup tanıyamamış gençlere ve dostlara âcizane bir nasihatımdır.

Kardeşlerim;

Sünneti ve Hadisi reddettiğiniz ya da sahih, hasen, mütevatir ya da sahih bir senedle ve ümmetçe de kendisiyle amel edilerek sika muhaddislerce nakledilen “Ahâd” hadisleri Kur’an’a arz etmeden kabul etmemek gibi bir davranışın; ne demek olduğu üzerinde birlikte insafla, imanla, sabırla ve İslam’da ilmi ve ilim ehlinin tarihimizdeki edebi, ahlakı, ilmi hassasiyetleri ve gayretlerini ve dinlerindeki metanet ve güzelliğide göz önüne alarak düşünelim:

Öncelikle senin Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti ve hadislerinin sahih olmasının ve Kur’an’ın; hedyinin (sünnet,siyret ve ahlakı ) maksadının, işaretinin, telmihlerinin, nasslarının muhtelif hallerine ve okumalarına, Kur’an’daki kelimelerin ve cümlelerin ve mücmel olan ibarelerinin, siyak ve sibakanın delâletlerde esası oluşturan karine ve tarihsel kıssalarda anlatılan ve mücerred bir cümle çözümlemesiyle kendisine ulaşılamayacak olan birçok hususun Rasusullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından açıklandığını asla göz ardı edemezsin ve etmemelisin.

Lütfen Hadis İmamlarının hayatlarını ve alimlerimizi sahabeden itibaren hadisleri kabul, rivayet ve ravide bulunması gereken şartları, ilmi, dini ve ahlaki özelliklere nasıl dikkat ettiklerini oku ve kendini düzelt. Peşin ve yanlış bir kabulün, hırsın, inadın ve akılcılık gururunun dipsiz karanlık kuyusundan ilmin aydınlık eline yapışarak, ilimsizliğin ve savrulmuşluğun, hevanın ve şeytanın vesveselerinden kurtul.

Yarın kıyamet günü; aklına ve hevesine uymadğı için kabul etmediğin sahih hadislerin ve “Ahâd” dediğin sahih rivayetleri, öylesine ortamda âdeta bir veba ve bulaşıcı hastalık gibi köksüz, serserice akılları ve kalpleri ifsad eden düşünce ve mantıkla reddetmenin; tarihimizde önce Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra sahabenin ve onlardan sonra da onlara “ihsan”la tabi olan ve Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) yanlışlık da olsa asla ve asla hatta tek kelimede ve tek kelimenin okunuşunda dahi yanlış ve yalanın nisbet edilmemesi için ömürlerini ve bedenlerini mahveden ilim ehlinin haklarına nasıl girdiğini ve ümmetin İmamlarının ğıybetini etmekten hesap vereceğini hatırından çıkarma.

Mesele; o kadar kolay, ucuz, hesabı olmayan ve Kur’an’ın tehdit ve uyarılarıyla hiç ilgisi olmayan bir mesele değildir. Mesele; Rasululah da (sallallahu aleyhi ve sellem) dahil ümmetin adil, muhsin, muttaki, alim, fakih, muhaddis ve müctehidlerinden olan, bu ilimde hizmeti, nasibi ve üzerimizde hakkı olanların cümlesinin hakkımız olmadan, onları hakkıyla tanımadan konuşup onlara iftira, bühtan, yalanlama ve onları Allah’ın dinini tahrif etmekle suçlama ve ilimdeki kadrin ve değerin bir hiçken onlara harp ilen etmek meselesidir.

Madem bu yanlış yolda olanlara rağmen, gerçeklerden ve Kur’anî ilkelerden -aslında Kur'an hakıkında ilke söz etmenini kendisi abestir- (!) söz ediyorsun, gerçekten Kur’an’ın, mü'min ve temiz bir kalbin ve selim bir aklın var ise, bu konuda sana hiçbir şey söylemediğinden emin misin? Eğer Kur’an’ı anlayıp gerçek manada fıkhetse idin;



وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً



“Sakın ilmin olmayan şeyin ardına düşme, zira kulak, göz ve kalp bunun hepsinden hesaba çekilecektir.”

(İsra: 36)



“Sedîd olan sözü söyleyin.”

“Yalanlayıcılara yazıklar olsun.”

“Zann, asla Hak’tan olan bir şeyin yerine geçmez.”

“Bilmiyorsanız Zikr ehline sorun.”

“Söylediğinizde adil olun.”

“Size bir fasık bir haberle geldiğinde onu açıklığa kavuşturun…”

“Allah’a ve rasullerine iman edenlerdir sıddik (çok doğrulayıcı) olanlardır.”

“Sözü işitenler ve en güzeline uyanlar.”

“İlimde rusûh, sağlam ve sahih kaide ve usule sahip olanlar.”

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

“Ancak mü’minler kardeştir.”

“Ey iman edenler; sakın bir kavim (erkekler) bir diğer kavimi alayla aşağılamasın, belki onlar onlardan daha hayırlıdırlar.”

“Kadınlar da kadınlarla alay edip onları aşağılamasın. Olaki o kadınlar, onlardan daha hayırlıdır.”

“Birbirinizin yüzüne birbirinizi kınamayın ve birbirinize lakap takarak birbirinize sataşmayın.”

“İmandan sonra fısk işlemek ne kötü bir isimdir.”

“Ve kim de tevbe etmezse, işte onlardır zalimlerdir.”


gibiilahî uyarılarınneye delalet ettiğini anlarsın.

وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيراً



“Kim de kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!..”

(Nisa: 4/115)



İslamî ilimlerden olan Sünnet ve Hadis konusunda Nisa Suresi 115. ayette “Müminlerin yolu” ve “müminlerden olmayanların yolu”nun ne demek olduğunu bir düşünelim. Bu ayetteki “mü’min olmayanların yoluna uymak”tan acaba ne kasdedildiğini anlamak çok mu zordur? Dikkat edin ayette “el-huda” kendisine açık seçik beyan olunduktan sonraki el-huda’nın ve “mü’min olmayanların yoluna uymak”ın ne anlama geldiğini aklına merhametin varsa anlarsın. Şunu bil ki, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabı, O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) öğretmediği bir ilmi, dini ve akideyi bu ümmete miras bırakmadılar. Kur’an ve Sünnet adına veya aleyhine İslam’ın tarihinde zulüm eden batıl ve sapkın düşünce ve yöntemler; Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti’ne iman etmeyen yahut O’nu (sallallahu aleyhi ve sellem) hafife alan cahil, bid’at ehli taifelerin ve ashabına ihsanla uymayıp müminlerden gayrilerinin yoluna uyanların ihdas ettikleri sebebiyle ortaya çıkmıştır. Çünkü Kur’an’da Sırat’ın ve Sebilullah’ın ve müminlerin yolu; basireti körelmemiş, aklı dumura -yıkıma- uğramamış ve kalbinde hâlâ iman nurundan bir şu'le bulunan kimseye gizli kalmaz.

Kur’an’da, sahabeyi Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) "tezkiye"sinden söz eden ayetlerin mucize olduğuna iman ediyorsan, gel bir saat de olsa bu ayetlerdeki (و بزكيهم) cümlesindeki muazzam mucize üzerinde tefekkür et. Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah katından muvaffak kılınmadığı bir fiilinden ötürü Kur’an’da övülmesi ve kıyamet gününe kadar tüm insanlara şahid tutulup hüccet kılınması zikredilir mi? Sadece “tezkiye” kavramı üzerinde düşünmek ve bunu hikmetini aramak bile, ashabın ve ümmet İmamlarının ilminin bu ayetin Kur'an'ın i’cazına- (mu'cize) olduğuna dâhil olduğunu görürsün.

22.02.2013

Seben

Cuma: 12.05
 
Üst Ana Sayfa Alt