Insanlık tarihi boyunca süregelen şu gelin-kayinvalide hadisesi hep varolagelmis bir husustur. Türlü programlara, analizlere, makalelere, sohbetlere konu olan gelin ve kayinvalide davası sık sık gündemimizde yer alan karışık bir konu haline gelmiştir. Nesiller boyudur şu gelin ile kayinvalide bir türlü barıştırilamadi.
Bunun yanısıra kayinvalide ile gelin arasındaki bu huzursuzluklar ne yazık ki kendisinden emin olunan biz müslümanlar arasına da sıçramış ve müslümanlar içinde de büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır..
Gelin ne kadar takvali olursa olsun ve ya kayinvalide her ne kadar islami hassasiyete sahip olursa olsun malesef ki artık onlarda bu husustan dem vurmaktadirlar.
Çevremizdeki çoğu ailenin huzuru, mutluluğu ve sukuneti yakalayamadiklarina sahid oluyoruz. Buna ekstradan kayinvalidenin gelini ile ve ya gelinin kayinvalide ile geçimsizligi de eklenince saadeti yakalamak oldukça zorlasmakta hatta ve hatta binbir zorlukla kurulan aileler dağılmakta ve bosanmalar yaşanmaktadır.
Peki insanlıkla beraber varolan bu gelin ve kayinvalide arasındaki davanın sebebleri ve bu sebeblerin careleri nelerdir diye bu konuyu ele alıp açıklamaya çalışalım InşaAllah.
Gelin-kayinvalide arasındaki geçimsizligin birçok sebebi olmakla birlikte asıl ve en önemli neden kendi görev ve sorumluluklarindan ziyade insanın kendisini ilgilendirmeyen konularda ehliyet ve liyakat sahibi olduğunu zannederek kendi konumundaki yetkiyi aşmasıdır. Halbuki herkes kendisinin sahip olduğu konuma göre hareket edip görev ve sorumluluklarını yerine getirirse bu sorun ve gecimsizlikte kendiliğinden hallolacaktir Allahın izniyle.
Gelin ve kayinvalide arasındaki geçimsizligin en büyük nedeni belki de en öncelikli neden kayinvalidenin, gelinini bir türlü özümseyememesi ve kendi evlatlarının yerine koyamamasidir. Şöyle ki kendi öz kızlarının yapmış olduğu yanlış bir davranışı gelinin yapması büyük bir tantana oluşturup aile içerisinde neredeyse büyük bir kaosa dönüşebiliyor maalesef. Kendi kızının işlemiş olduğu bir hataya aldırış etmeyip gelininin yapmasına kızan kayinvalide şunu gösterir ki o hala gelinini özümseyememis ve onu evlatlarının arasında bir yere oturtamamistir.
Artık halk arasında da yer eden ve yeri geldikçe "Gelinde insanın kızı gibidir." sözü sadece bir cümle olmakla kalmış ve bundan öteye geçememiştir. Elbetteki bazı kayinvalideleri tenzih ederiz lakin sahid olduğumuz bazı örneklikler ve müşahede ettiğimiz bazı durumlar sonuç itibariyle bu soze itibar edilmez bir vaziyet almış ve gelinlerin " Her kayinvalide aynıdır." Kayinvalidelerin " Her gelin aynıdır." sözünün zihinlere yer ettiği kanısını oluşturmuştur bizlerde. Bunun dışında halk arasında genç kızlara enjekte edilen "kayinvalideler kötüdür" algısı durumu daha da ileriye götürmektedir. Öyle ki dikenli bir bitkiye "kaynana dili" diyecek kadar şarkılara da ( kaynanayı ne yapmalı, kaynar kazana atmalı, yandım gelin dedikçe altına odun atmalı...) konu olan bu durum sınırlarımızı olabildiğince zorlamakta ve büyüklere karşı saygılı olmadan aile içi ilişkilerimize kadar sansürlenmiş bir haldedir. Bunun dışında daha evlenmeden gerek çevresi tarafından özellikle de annesi tarafından dolduruluşa getirilen "aman kızım kaynanaya yüz verip başına çıkarma, aman kızım mesafe koy.. vs." gibi söylemler en başından sakat bir evliliği beraberinde getirdiği gibi doğal olarak kayinvalide-gelin arasındaki gerginliği de zirveye taşıyacaktır.
Kimi kayinvalidelerde ise bu durumun tam tersi hatta daha da ilerisi mevcuttur. Şöyle ki öz çocuklarından istemedikleri ilgi ve alakayi gelinlerinden istemekte, gelinlerinin kendilerine her daim özel bir ilgi göstermelerini, herşeyde kendilerine danışılmasini, her ne yaparlarsa tıpkı bir evladın annesine, bir bayanın eşine hesap vermesi gibi hesap vermesini beklemektedirler. Oysa ki gelin hanımın bunları yapma gibi bir mesuliyeti yoktur. Elbette ki gelin eşinin annesine saygı göstermelidir ki bu olması gerekendir. Her ne kadar kendi annesi kadar olmasa da eşinin annesine de sırf annesi konumunda olduğu için ilgi göstermelidir. Bu kocanın da kendisinden razı olacağı bir özelliktir lakin böyle bir kayinvalidenin uç noktalardaki beklentilerini karşılamak bir gelin için meşakkatli olduğu kadar zordur da. Böyle beklentiler en başından beri geçimsizligi ve huzursuzluğu beraberinde getirir. Kayinvalide de bu duruma binaen " Gelin bana kıymet vermiyor." adı altında durumu oğluna şikayet edip karı-koca arasındaki huzuru kaçırıp kavgalara sebebiyet verebiliyor. Hele bide oğulları kendilerine karşı saygılıysa, kayinvalide bunu fırsat bilip daha da ileriye gidebiliyor malesef. Zamanla annenin, oğlunun yanında sürekli eşine atıp tutması ve onu karalamasi anne-evlat arasındaki münasebetlerin de kopmasına neden olabiliyor.
Çünkü evlat zamanla annesinin bu tür huzursuzluklar çıkarmasından dolayı annesine karşı olan saygısını yitirmekle kalmıyor aynı zamanda annesine karşı kendisinde sevgi eksikliğininde oluşumuna zemin hazırlıyor. Üstelik bu tür duygular yalnız annesine karşı olmakla kalmaz eşine de sirayet eder. Nitekim annesinin esini surekli karalamasi hanimina karsi kendisinde bir muhabbet eksikligine yol açar ve evlat hem eşinden hemde annesinden nefret edecek bir düzeye gelir.
Kayinvalidenin gelinine karşı bu tür düşüncelere dalıp huzursuzluk çıkarması bazen yanlış anlaşılmalarin da yol açtığı bir husustur. Şöyle ki kimi gelin vardır ki kendisini sevdirmesini pek beceremez, yine kimi gelin vardır ki kendini ifade etmekte zorlanır ve yahutta maksadı farklı olduğu halde yanlış anlaşılamaya müsait hal ve hareketlerde bulunması bu hususlardan sadece bir kaçıdir. Bu sebeble kayinvalide ve adayları herşeyi çok fazla inceleyip kusur aramamalıdır. Gelinin her yaptığı hareketi kötü algılayıp kendine yapılan bir hakaret olarak almamalıdır.
(Devam edecek InşaAllah)
Bunun yanısıra kayinvalide ile gelin arasındaki bu huzursuzluklar ne yazık ki kendisinden emin olunan biz müslümanlar arasına da sıçramış ve müslümanlar içinde de büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır..
Gelin ne kadar takvali olursa olsun ve ya kayinvalide her ne kadar islami hassasiyete sahip olursa olsun malesef ki artık onlarda bu husustan dem vurmaktadirlar.
Çevremizdeki çoğu ailenin huzuru, mutluluğu ve sukuneti yakalayamadiklarina sahid oluyoruz. Buna ekstradan kayinvalidenin gelini ile ve ya gelinin kayinvalide ile geçimsizligi de eklenince saadeti yakalamak oldukça zorlasmakta hatta ve hatta binbir zorlukla kurulan aileler dağılmakta ve bosanmalar yaşanmaktadır.
Peki insanlıkla beraber varolan bu gelin ve kayinvalide arasındaki davanın sebebleri ve bu sebeblerin careleri nelerdir diye bu konuyu ele alıp açıklamaya çalışalım InşaAllah.
Gelin-kayinvalide arasındaki geçimsizligin birçok sebebi olmakla birlikte asıl ve en önemli neden kendi görev ve sorumluluklarindan ziyade insanın kendisini ilgilendirmeyen konularda ehliyet ve liyakat sahibi olduğunu zannederek kendi konumundaki yetkiyi aşmasıdır. Halbuki herkes kendisinin sahip olduğu konuma göre hareket edip görev ve sorumluluklarını yerine getirirse bu sorun ve gecimsizlikte kendiliğinden hallolacaktir Allahın izniyle.
Gelin ve kayinvalide arasındaki geçimsizligin en büyük nedeni belki de en öncelikli neden kayinvalidenin, gelinini bir türlü özümseyememesi ve kendi evlatlarının yerine koyamamasidir. Şöyle ki kendi öz kızlarının yapmış olduğu yanlış bir davranışı gelinin yapması büyük bir tantana oluşturup aile içerisinde neredeyse büyük bir kaosa dönüşebiliyor maalesef. Kendi kızının işlemiş olduğu bir hataya aldırış etmeyip gelininin yapmasına kızan kayinvalide şunu gösterir ki o hala gelinini özümseyememis ve onu evlatlarının arasında bir yere oturtamamistir.
Artık halk arasında da yer eden ve yeri geldikçe "Gelinde insanın kızı gibidir." sözü sadece bir cümle olmakla kalmış ve bundan öteye geçememiştir. Elbetteki bazı kayinvalideleri tenzih ederiz lakin sahid olduğumuz bazı örneklikler ve müşahede ettiğimiz bazı durumlar sonuç itibariyle bu soze itibar edilmez bir vaziyet almış ve gelinlerin " Her kayinvalide aynıdır." Kayinvalidelerin " Her gelin aynıdır." sözünün zihinlere yer ettiği kanısını oluşturmuştur bizlerde. Bunun dışında halk arasında genç kızlara enjekte edilen "kayinvalideler kötüdür" algısı durumu daha da ileriye götürmektedir. Öyle ki dikenli bir bitkiye "kaynana dili" diyecek kadar şarkılara da ( kaynanayı ne yapmalı, kaynar kazana atmalı, yandım gelin dedikçe altına odun atmalı...) konu olan bu durum sınırlarımızı olabildiğince zorlamakta ve büyüklere karşı saygılı olmadan aile içi ilişkilerimize kadar sansürlenmiş bir haldedir. Bunun dışında daha evlenmeden gerek çevresi tarafından özellikle de annesi tarafından dolduruluşa getirilen "aman kızım kaynanaya yüz verip başına çıkarma, aman kızım mesafe koy.. vs." gibi söylemler en başından sakat bir evliliği beraberinde getirdiği gibi doğal olarak kayinvalide-gelin arasındaki gerginliği de zirveye taşıyacaktır.
Kimi kayinvalidelerde ise bu durumun tam tersi hatta daha da ilerisi mevcuttur. Şöyle ki öz çocuklarından istemedikleri ilgi ve alakayi gelinlerinden istemekte, gelinlerinin kendilerine her daim özel bir ilgi göstermelerini, herşeyde kendilerine danışılmasini, her ne yaparlarsa tıpkı bir evladın annesine, bir bayanın eşine hesap vermesi gibi hesap vermesini beklemektedirler. Oysa ki gelin hanımın bunları yapma gibi bir mesuliyeti yoktur. Elbette ki gelin eşinin annesine saygı göstermelidir ki bu olması gerekendir. Her ne kadar kendi annesi kadar olmasa da eşinin annesine de sırf annesi konumunda olduğu için ilgi göstermelidir. Bu kocanın da kendisinden razı olacağı bir özelliktir lakin böyle bir kayinvalidenin uç noktalardaki beklentilerini karşılamak bir gelin için meşakkatli olduğu kadar zordur da. Böyle beklentiler en başından beri geçimsizligi ve huzursuzluğu beraberinde getirir. Kayinvalide de bu duruma binaen " Gelin bana kıymet vermiyor." adı altında durumu oğluna şikayet edip karı-koca arasındaki huzuru kaçırıp kavgalara sebebiyet verebiliyor. Hele bide oğulları kendilerine karşı saygılıysa, kayinvalide bunu fırsat bilip daha da ileriye gidebiliyor malesef. Zamanla annenin, oğlunun yanında sürekli eşine atıp tutması ve onu karalamasi anne-evlat arasındaki münasebetlerin de kopmasına neden olabiliyor.
Çünkü evlat zamanla annesinin bu tür huzursuzluklar çıkarmasından dolayı annesine karşı olan saygısını yitirmekle kalmıyor aynı zamanda annesine karşı kendisinde sevgi eksikliğininde oluşumuna zemin hazırlıyor. Üstelik bu tür duygular yalnız annesine karşı olmakla kalmaz eşine de sirayet eder. Nitekim annesinin esini surekli karalamasi hanimina karsi kendisinde bir muhabbet eksikligine yol açar ve evlat hem eşinden hemde annesinden nefret edecek bir düzeye gelir.
Kayinvalidenin gelinine karşı bu tür düşüncelere dalıp huzursuzluk çıkarması bazen yanlış anlaşılmalarin da yol açtığı bir husustur. Şöyle ki kimi gelin vardır ki kendisini sevdirmesini pek beceremez, yine kimi gelin vardır ki kendini ifade etmekte zorlanır ve yahutta maksadı farklı olduğu halde yanlış anlaşılamaya müsait hal ve hareketlerde bulunması bu hususlardan sadece bir kaçıdir. Bu sebeble kayinvalide ve adayları herşeyi çok fazla inceleyip kusur aramamalıdır. Gelinin her yaptığı hareketi kötü algılayıp kendine yapılan bir hakaret olarak almamalıdır.
(Devam edecek InşaAllah)