Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Farz-ı Ayn Olan Hacc'ı Yerine Getirmeden Farz-ı Ayn Olan Cihada Gitmenin Hükmü Nedir?

S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Bu soruyu sormamdaki neden su: Bir (azinlik) görüse göre sartlari yerine geldigi halde mazeretsiz farzi ayn olan hacci terk etmek küfürdür ama farzi ayn olan cihadin terkedilmesi hakkinda hic bir islam aliminin ben küfürdür dedigini bilmiyorum, bu haccin daha önemli oldugunu göstermez mi? Seyh Enver el evlaki, uzun zamandan beri cihad eden ve bu yüzden cihadi birakip haccetmek isteyen bir sahabiden bahsetmisti, bu sahabiye cihadin daha önemli oldugu söylendi ancak o hac etmek isteyen sahabi icin hac artik farz degildi daha önceden farz olan haccini yerine getirmis sohbetten ben bunu böyle anladim. Benim sorum; bu, Hac farzi ayn oldugu durumda da gecerli mi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selamu aleykum,

Bu soruyu sormamdaki neden su: Bir (azinlik) görüse göre sartlari yerine geldigi halde mazeretsiz farzi ayn olan hacci terk etmek küfürdür ama farzi ayn olan cihadin terk edilmesi hakkinda hic bir İslam aliminin ben küfürdür dediğini bilmiyorum, bu haccın daha önemli oldugunu göstermez mi?

Seyh Enver el evlaki, uzun zamandan beri cihad eden ve bu yüzden cihadi birakip haccetmek isteyen bir sahabiden bahsetmisti, bu sahabiye cihadin daha önemli oldugu söylendi ancak o hac etmek isteyen sahabi icin hac artik farz degildi daha önceden farz olan haccini yerine getirmis sohbetten ben bunu böyle anladim. Benim sorum; bu, Hac farzi ayn oldugu durumda da gecerli mi?

Aleykum selam we rahmetullah kardeşim ;

Bir zâyıf hadiste şöyledir :


حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْقُطَعِيُّ الْبَصْرِيُّ، حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا هِلَالُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ مَوْلَى رَبِيعَةَ بْنِ عَمْرِو بْنِ مُسْلِمٍ الْبَاهِلِيِّ، حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَقَ الْهَمْدَانِيُّ، عَنْ الْحَارِثِ، عَنْ عَلِيٍّ قَالَ:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ مَلَكَ زَادًا وَرَاحِلَةً تُبَلِّغُهُ إِلَى بَيْتِ اللَّهِ، وَلَمْ يَحُجَّ، فَلَا عَلَيْهِ أَنْ يَمُوتَ يَهُودِيًّا أَوْ نَصْرَانِيًّا، وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ يَقُولُ فِي كِتَابِهِ
{ وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنْ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا }
قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ، لَا نَعْرِفُهُ إِلَّا مِنْ هَذَا الْوَجْهِ، وَفِي إِسْنَادِهِ مَقَالٌ. وَهِلَالُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ مَجْهُولٌ، وَالْحَارِثُ يُضَعَّفُ فِي الْحَدِيثِ.

Ali (r.anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Mekke’ye gidebilecek kadar binit ve azık imkanı olup ta haccetmeyen kimsenin Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesinin ne önemi vardır. Çünkü Allah Kitabında Âl-i İmrân sûresi 97. ayette “… Kâbe’yi haccetmek gücü yeten tüm Müslümanların yerine getirmek zorunda oldukları bir görevdir. Kim bu vazifeyi inkar edip yapmazsa bilsin ki: Allah tüm alemlerden bağımsız olub her bakımdan kendi kendine yeterlidir böyle buyurmaktadır.

(Tirmîzî, Hac, Bab 3, Hadis no: 812)

Tirmîzî: Bu hadis garib olub, sadece bu şekliyle biliyoruz. Senedinde Hilâl b. Abdullah meçhul bir kimsedir, Hâris’inde hadiste zayıflığı söylenir.

Bu hadis şöyle açıklanabilir :
Üzerine Hacc farz olup da Hac ibadetini yerine getirmeyen, Hacc'ı gerekli görmeyen kişiler bu hadiste çok korkutucu tehdit bulunmaktadır. Zira Allah’ın emrinin kasıtlı olarak yerine getirilmemesi, emrin sahibine baş kaldırı ve isyan demektir. Allah’a isyan eden kişi dinin sınırlarından çıkmış demektir. Artık bu kişi Müslüman olmadıktan sonra, hangi dine ve görüşe intisab ettiği önemli değildir. Çünkü Allah katında geçerli tek din İslam dinidir.


Hacc, şartları kendisinde bulunan muminler üzerine ömründe bir kere yerine getirmesi farz olan bir ibadet olduğu gibi; şartlara hâiz olan bir muslumanın 'bu farziyeti inkâr etmediği bir itikad üzerine' iken çeşitli sebeblerle Hac ibadetini yerine getirememesinden dolayı kâfir olmaz, gunah-ı kebâir işlemiş sayılır.

Ali (r.anh) diyor ki:
"Bu âyet (Âl-i İmran 97) nazil olunca: "Ey Allanın Rasulu, Hac yapmak her yıl mı gereklidir?" diye sordular.
Rasulullah cevab vermedi.
Tekrar: "Her yıl mı gereklidir?" diye sordular.
Rasulullah cevab vermedi.
Tekrar "Her yıl mı gereklidir?" diye sordular.
Rasulullah: "Hayır. Şayet "Evet" diyecek olsaydım her yıl farz olurdu." cevabını verdi.
(Tirmizi, K. Tefsir el-Kur'an, sure 5; bab: 15, Hadis No: 3055)

Bu hadis-i şerifin benzerini, Nesei, Ebu Hurayra ve İbn-i Abbas'tan (Neseî, K. el-Menasik, bab: 1), İbn-i Mâce İbn-i Abbas'tan, Ali'den ve Enes b. Mâlik'ten (Neseî, K. el-Menasik, bab: 2, Hadis No: 2884, 2885, 2886) rivayet etmişlerdir.

Hac ibadetini yerine getirdiği halde farziyetini inkar ederse yine kafir olur.
Hac için söylenen kâide Farz-ı ayn olan cihad için de geçerlidir. İnkar edilmesi durumunda küfür, inkar etmediği halde cihaddan (hac gibi) geri kalan gunah-ı kebâir işlemiş sayılır.


فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آمِناً وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ
"Orada apaçık alâmetler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse emin olur. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de (haccın farz oluşunu) inkâr / küfrederse şubhesiz ki Allah âlemlerden mustağnidir." (Âl-i İmran 97)

İkrime'den rivayet ediliyor: "Her kim İslâm'dan başka bir din isterse bu ondan asla kabul olunmıyacaktır." âyet-i kerimesi nazil olunca hangi dinden olurlarsa olsunlar herkes: "Biz müslümanlarız." dediler de Allah Tealâ "Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır." âyeti nazil oldu da Muhammed (s.a.v.)'e iman etmiş olan müslümanlar haccetti, muşrikler terketti, yahudiler de: "Bize farz kılınmadı ve biz asla haccetmiyeceğiz." dediler. Böylece müslüman olanla olmayan birbirinden ayırdedildî.

(Taberî, Câmiu'l-Beyân, C. IV, sf: 15; İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr, C. 1, sf: 427-428)

Taberî'de Dahhâk'ten rivayetle tahric edilen bir habere göre ise: Hacc âyeti nazil olduğunda Peygamber (s.a.v.) çevresindeki bütün din mensublarını; Arab muşrikleri, hristiyanları, yahudileri, mecusileri ve sabiîleri toplayıp:
"Ey insanlar, Allah Tealâ size haccı farz kıldı, haccedin." buyurdu.
Bir tek millet; Peygamber (s.a.v.)'i tasdik edib iman etti, kalan beş dinin mensubları ise küfrettiler ve:
"Ona iman da etmeyeceğiz, ona doğru yönelerek namaz da kılmayacağız." dediler de Allah Tealâ: "Kim de küfrederse şubhesiz ki Allah âlemlerden mustağnidir." âyet-i kerimesini indirdi.

(Taberî, Câmiu'l-Beyân, C. IV, sf: 14; Alûsî, Rûhu'l-Maânî, C. IV, sf: 13)


Hac mı, Cihad mı konusunda şeyh Enver el Evlaki şunları anlatmaktadır:
Zirar bin Amr şöyle dedi: “Ben çok uzun bir süremi cihadda geçirdim ve kalbimde hac için bir özlem oldu. Gitmek için hazırlıklarımı yapmıştım sonra da kardeşlerimle selamlaşmaya gittim. Ishak bin Ebu Ferva’ya veda etmeye geldiğimi söyledim.
Bana “Nereye gidiyorsun” diye sordu:
“Ben hacca gidiyorum,” dedim:
”Cihad hakkındaki görüşün mü değişti ne oldu?” dedi:
“Hayır! Uzun bir süre için burada cihad etmekteyim ve hac için özlem duyuyorum ve Allah’ın Evini ziyaret etmek istiyorum” deyince,
Bana şunu söyledi: “Zirar! Sen sevdiğini değil Allah’ın sevdiğini yapmalısın. Ey Zirar, bilmiyor musun ki Rasulullah (s.a.v.) sadece bir kez hac yaptı, ama Allah’la buluşana kadar o hayatını cihad ederek geçirdi. Ey Zirar! Eğer hac edersen o zaman sadece hac veya umre için ödüllendirilirsin. Fakat cihad etmekte sabit kalır ve Müslümanları korumak için burada durursan, Allah'ın evi 100.000 tane hacı tarafından da ziyaret edilse, bu hac edenlerin hepsinin ve kıyamete kadar da orayı ziyaret edecek olan kadın erkek tüm mu'minlerin hac sevabını alırsın! Çünkü kim inananları korursa Adem (a.s.) zamanından kıyamet gününe kadar onları korumuş gibi olur. Ayrıca kafirlere karşı savaşmandan ötürü Adem (a.s.)'dan kıyamete kadar geçen zaman için de ödüllendirilirsin, çünkü her kim bugün onlara karşı savaşırsa Adem (a.s.) yaratıldığı günden kıyamet gününe kadar savaşmış gibi ödüllendirilir. Ayrıca Tevrat, İncil ve Kur’an’daki her harf miktarınca da ödüllendirilirsin, çünkü sen Allah’ın nuru söndürülmesin diye savaşmaktasın.

Ey Zirar bin Amr! Peygamberlerin konumuna âlim ve mucahidden daha yakın kimse olmadığını bilmiyor musun? Dedim,
“Bu nasıl olur?”
Bana dedi ki: “Gerçeği başkalarına öğretme ve onlara rehberlik etmede alimler Peygamberlerin rolünü üstlenirler. Mucahid ise Peygamberlerin getirdiği şey için mücadele eden ve Allah’ın kelimesini en üstün yapmak ve kafirlerin sözünü de alçaltmak için savaşandır.
Zirar dedi:” Ben hacca gitmekten vazgeçtim ve ölene ve Allah ile buluşuncaya kadar cihadda kalmaya karar verdim.”

Ebû Hurayra (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre;
Rasûlullah sallallallahu aleyhi ve sellem’e: -Hangi amel daha faziletlidir? diye soruldu.
-”Allah’a ve Rasûlune inanmak” buyurdu.
-Sonra hangisi? denildi.
-”Allah yolunda cihad etmek” karşılığını verdi.
-Bundan sonra hangisi? denilince:
-”Allah katında makbul olan hacdır” buyurdular.

(Buhârî, Îmân 18, Hac 4, Tevhîd 47; Muslim, Îmân 135; Tirmizî, Fezâilu’l-cihâd 22; Nesâî, Hac 4, Cihâd 17)
(Şeyh Enver el Evlâki)




Muslumanın aynı durumda hem farz-ı ayn olan cihadla, hem de üzerine farz olan Hac'la yükümlü olması durumunda, Cihad önceliklidir.
Bunun bir kaç sebebi vardır:

1- Cihad edilmemesi durumunda , ileride Hac yapılacak bölgelerde işgal altında kalabilir.
2- Hac zengin muslumanlara farz iken, Cihad fakir, zengin, muslumana farzdır.
3- Hac, kişinin kendisini ilgilendiren bir sorumluluk/ibâdet iken, cihad ise ummetin tamamını ilgilendiren öneme sahibtir.
4- Hac kendisine farz olan musluman, sonraki senelerde bu farizasını yerine getirebilir (üzerinden farz Hac mesuliyeti kalkar), fakat farz-ı ayn olan cihad bittiği, yerine getirilemediği (üstelik muslumanlara yardımı ne kadar geciktirirse vebâli büyür) zaman, bir daha telâfisi (her farz-ı ayn cihad, ayrı bir vebal/sorumluluktur) yoktur. Sonraki farklı cihad imkânları meydana gelmiş olsa da, onlar ayrı sorumluluk (cihad) ibadetlerinden olduğu için, kaçırılan-yerine getirilmeyen farz-ı ayn cihadın mesuluyeti bâkîdir.




Şeyh Enver Evlâki


Hac mı, Cihad mı?
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt