Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Eşâri'ler ve Maturidi'lerin Hükmü Nedir? Aralarındaki Fark Nedir?

Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleyküm.

Allah'a mekandan münezzehtir diyen eşari ve maturidi mezhebinin takipçilerinin durumu nedir?
Onlar ayetleri tevil etme metodunu benimsedikleri için hak üzere değildirler fakat bizim onlara yaklaşımımız nasıl olmalıdır, ve onlara hakikat anlatılınca (tevilin saptırma olduğu) yine de kabul etmezlerse durumları ne olur?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah kardeşim

Ehli sunnetin itikad anlayışı, Mezhebler imam Maturidi ve İmam Eşari üzerinedir. Ayrıca bunlardan evvel Selef'in (itikad) anlayışı da bulunmaktadır.

Selef alimleri hem Maturudi itikad anlayışını hem Eşari anlayışını tenkid etmekte, ayrıca Maturidi ve Eşari arasında da bazı farklılıklar olmakla beraber, Kufre götürecek fark yoktur ve hiç biri kafir sayılmamıştır.

Ebu Nasr Tâceddin Abdulvehhâb b.Ali b. Abdi’l-Kâfî b. Ali b. Temam es-Subkî (ö. 771/1370) 15 Tabakâtu’ş-Şâfi’iyyeti’l-Kubrâ, (Kahire 1965), III/377-389 sahifelerinde Mâturîdî’ler ile Eş’arîler arasındaki ihtilaflardan şöyle bahseder:

Tahavî ile Eş’arî arasında sadece on üç konuda ihtilaf vardır. Eş’arîlerle Mâturîdîler arasındaki ihtilaf on üçten ibarettir. Bu on üç meselenin yedisi lafzî ihtilaftır. Sadece altı tanesi mana ile ilgilidir. Bu on üç meselede bir kimsenin başka bir kimseye muhalefet etmesine, haddi zatında muhalefet bile denmez.
(es-Subkî, Tâceddin Abdulvehhâb b. Ali, Tabakâtu’ş-Şâfi’iyyeti’l-Kubrâ, Kahire 1965, III/378)
Maturidi ve Eşari Arasındaki Farklar

1- Maturidi’lere göre Tekvin (masivayı yok veya var etmek); diğer sıfatlar gibi Allah’ın sıfatıdır ve O’nunla kaimdir. Mukevvin = Yaratıcı’nın sıfatı Tekvin, mukevven = yaratılmıştan başka olduğu halde, masivanın var olmak zamanında, her cuzune bağlıdır; Kudret ve İrade sıfatları gibi..
Eşari'lere göre tekvin sıfatı, hadistir; Allah’ın Zat’ıyla kaim değildir. Çünkü tekvin, Allah’ın fiili sıfatlarındandır. Halbuki fiili sıfatların hepsi de tekvin gibi hadistir. Zira kainat zatıyla ve sıfatıyla hadistir. Öyle ise Allah’ın fiili sıfatlarının hepsi hadistir. Çünkü masivaya muteallak (bağlı olan), masivadır.

2- Maturidilere göre Allah’ın kelamı (konuşması) bizzat işitilmez, ancak ona delalet eden işitir.

Eşarilere göre, Allah’ın kelamı bizzat işitilir; Musa Peygamber’in kıssasında beyan ve meşhur olduğu gibi..

İbni Fevrek der ki: ‘ Bir kişi Kur’an’ı okurken iki şey işitir; okuyanın sesi, Allah’ın kelamı.‘

Kadı Bakıllani der ki: ‘Harici adetlere binaen Allah’ın kelamı işitilmez. Velakin işitilmesi mümkündür. Allah dilediği kuluna tabii kanunların hilafına işittirir. Fakat işitilen, elbette harf ve lafızdan mucerred ve hali olarak vasıtasızdır. ‘

Ebu İshak El-İsferayini ve tabileri derler ki: ‘Allah’ın kelamı, ne vasıta ile ne de vasıtasız olarak asla işitilmez.’ Ebu Mansur Maturidi’nin ihtiyar eylediği hüküm de böyledir.

3- Maturidilere göre, Allah hikmet lafzıyla vasıflanır; hikmet kelimesi ister ilim, ister hükümler manasında kullanılsın..

Eşari'lere göre, eğer hikmetin manası, ilim ise, Allah onunla vasıflanır; hikmet sıfatı Allah’ın Zat’ıyla kaimdir.. ve ezelidir. Aksi halde, hikmet, ahkam ve hükmetmek manasında ise, o da tekvin gibidir; Allah onunla vasıflanmaz.

4- Maturidi'lere göre, Allah’ın irade sıfatının her şeye şumûlu vardır. Her hayrı, her şerri, küfrü ve imanı, taati ve isyanı, O hem diler, hem takdir eyler. Amma taatlerde dileği ve isteği, sevgisi ve emri vardır. Lakin isyan ve küfürde rızası, sevgisi ve emri yoktur.

Eşari'lere göre, irade ile rıda arasında fark yoktur. Allah’ın sevgisinin, irade gibi her şeye şumûlu vardır.

5- Maturidi'lere göre, teklife bağlı bazı hükümlerin bilinmesi, akıl ile mümkündür. Zira akıl, eşyaların güzelliğini ve çirkinliğini bilmek hususunda bir alettir. İmanın lüzumlu olduğu ve Yaratıcı’ya şükretmek, akıl ile idrak olunur. Elbette akıl iman etmeye ileticidir. Çünkü Allah onu iletici yaratmıştır. İşte akıl peygamberlerden işittikten sonra inanmakla mukellef olduğu gibi, işitmeseydi dahi yine velinimeti olan Allah Teala’yı bilmesi gerekliliğini, yine peygamberlerden öğrenir.. Hatta Allah’ın varlığını idrak etmemekte, hiçbir kimse için mazeret yoktur. Çünkü yer, gök ve içindekileri insanoğlu görür. İşte bu kadar eserleri görüp inanmak mecburiyetindedir. Hatta hiçbir peygamber gönderilmemiş olsaydı bile Allah’a inanmak yine lüzumlu ve farz olurdu.

Eşari'lere göre, akıl ile hiçbir şey vâcib veya haram olmaz. Vacib veya haram oluş; Allah’ın gönderdiği hukukla, yani kitab ve elçi ile bilinir. Her ne kadar akıl, çirkinliği ve iyiliği idrak etse de, teklife bağlı bütün hükümleri Şari’den işitmek ile idrak eder.

6- Maturidi'ler dediler ki: Saidler bazen şaki, şakiler de bazen said olur.
Eşariler: ‘Buna itibar yoktur; itibar akibetedir. Akıbet ise Allah’ın ilmine dayanır. Hiç kimse Allah’ın ilmini bilenemez. Öyleyse ‘ İnşeAllah mûminim’ demek câiz olur’ dediler.
Maturidiler dediler ki: Şek üzerinde ‘ İnşeAllah mûminim’ demek câiz olmaz.

Ehli tahkikten bir çokları dediler ki: İman bir kimsenin kalbinde yerleşirse, artık akıbetinden korkulmaz.

7- Maturidi'ye göre kulun gücünün yetmediği şeyde, ona İlahi teklifin yüklenmesi mümkün değildir. Fakat kulun gücünün yetmediği şeyi yüklenmesi mümkündür.

Eşari'lere göre, ikisi de mümkün değildir. Eşariler, El-Bakara suresinin son ayetini delil almışlardır.

8- Maturidi'lere göre kufrun afuv olması; şeran ve alken mümkün değildir.

Eşarilere göre ise, şeran değil; amma alken mümkündür.

9- Maturidi'lere göre mûminin ebediyen ateşte, kafirin de cennette kalması şeran ve aklen mumkun değildir.

Eşarilere göre şeran değil; amma alken mumkundur.

10- Maturidi'lere göre, isim ve musemmanın manaları birdir.

Eşari'lere göre bir değildir; zira isim, musemma, tesmiye, ayrı ayrıdır.

Her iki mezhebin arasında hükmeden bazı ehli ilim şöyle demişlerdir:
Burada üç şey var:

1- İsim musemmanın aynıdır;
2- İsim musemmanın başkasıdır
3- İsim ne aynıdır ne gayrıdır. İttifakla isim musemmayı tayin etmek içindir; zira isim, musemmasıyla vardır.

11- Peygamberlerde, Maturidi'lere göre erkeklik şarttır. Eşari'lere göre şart değildir. Bilicma, kadınlardan peygamber gelmemiştir.

12- Kulun yaptığı işin ismi, Maturidi'lere göre kisb=kazançtır; halk=yaratmak değildir. Binaenaleyh Allah’ın yaptığı işe halk denilir, kisb denilmez. Fe, ayn, lam’dan ibaret fiil kelimesi, kisb ve halk manasını kuşatır.

Eşari'lere göre fiilin iki manası vardır:
1- Hakiki manası, ki var demektir.
2- Mecazi manasıdır. Kulun yaptığı işe mecaz olarak fiil denilir. Kulun yapamadığı işe de halk denilir. Kulun yapabildiği şeylere hakiki mana olarak kisb denilir.

******

1- Cûz’i irade:

Eş’ari'lere göre cûz’i iradeyi Allah yaratır. Maturidî'lere göre ise cûz’i iradeyi Allah yaratmaz

2-Hus'un ve Kubuh :

Bütün âlimler, şeriatın emrettiği şeyin güzel, yasakladığının ise çirkin olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak güzellik ve çirkinlik işlenen fiilin bizatihi kendisinde mi mevcuddur? Yoksa şeriatın onu yasaklaması ya da emretmesi sebebiyle midir? Aklın bunu tesbit etmesi mümkün müdür? Akıl bunu tesbit edebiliyorsa bu tesbit her fiil için geçerli midir? gibi konularda âlimler arasında ihtilaf vardır.


Eş’ari'lere göre hus'un ve kubuh, yani bir şeyin iyi veya kötü olduğu aklen bilinemez. Hus'un ve kubuh , Allah’ın emir ve nehiyleriyle bilinir. Allah bir şeyi emrettiyse o şey iyidir. Allah bir şeyi yasak etti ise o şey kötüdür.

Maturidî'lere göre ise hus'un ve kubuh akıl ile idrak olunur. Emir ve nehiy bir şeyin iyi veya kötü olduğuna delalet eder. Herhangi bir şey iyi ise Allah onu emretmiştir. Kötü ise Allah onu yasak etmiştir.

Mûtezile mezhebine göre her fiilin; aslında ve hadd-i zâtında veya sıfâtında onu işleyeni medhe ve sevaba lâyık kılacak bir güzellik ciheti, veya zemme ve azaba mustahak kılacak bir çirkinlik ciheti vardır. Bu hususu akıl, şeriatın beyanından önce idrak edebilir. Îmân´ın, güzelliğini, küfrün çirkinliğini idrak etmek gibi... Bir şeyin şeriat tarafından emredilmesi, o şeyin zâtında veya sıfatında bulunan bir güzellik sebebiyledir, işte o güzellik, o şeyin emrolunmasını icabettirir. Bir şeyin nehyedilerek dînen yasak edilmesi de aynı sebebtendir. Yani o şeyin zâtında veya sıfatında bulunan çirkinlik, onun yasaklanmasını gerektirir. O halde bir şeyin güzellik ve çirkinliğine hükmeden akıldır. Şeriat, onu keşfedip beyan eder. Bu bakımdan; hüsün ve kubuh, şer´î değil, aklîdir, izafî ve itibarî değil» zatîdir.

Her şeyin zâtında veya sıfatında bulunan bu güzellik veya çirkinlik ciheti;

a) Bazan araştırmaya, fikir ve istidlale muhtaç olunmadan zarurî olarak idrâk olunur, Faydalı doğruluğun güzelliği,´ zararlı yalanın çirkinliği gibi...

b) Bazan de nazarî olur. Araştırma, tefekkür ve istidlal yoluyla idrâk olunur. Zararlı bir doğruluğun güzelliği, faydalı bir yalanın çirkinliği gibi...

c) Bazan da ne zarurî, ne de nazarî olur. Yani bu neviden olanlar şeriatın beyanından önce akıl vasıtasıyla ve metodları ile bilinemez. Ramadan ayının son gününde oruç tutmanın güzelliği, Şevval ayının ilk gününde oruç tutmanın çirkinliği gibi...


3-Allah’ı tanıma:

Eş’ari'ler, Allah’ı tanımanın şer’an vacib olduğunu söylerler. Maturidî'ler ise Allah’ı tanımanın aklen vacib olduğu fikrindedirler.

4-Tekvin:

Eş’ari'ler, tekvini itibarî bir sıfat olarak kabul ederler. Hakikî sıfat olarak kabul etmezler. Maturidî'ler ise tekvinin, kudret ve irade gibi hakiki bir sıfat olduğunu söylerler.

5-Kula gücü yetmeyecek şeyleri teklif:

Eş’ari'lere göre Allah’ın kula gücü yetmeyecek şeyleri teklif etmesi câizdir. Mesela cisimleri yaratmak gibi. Maturidî'lere göre ise Allah’ın kulun gücü yetmeyeceği şeyleri ona teklif etmesi caiz değildir.

6-İlliyet ve hikmet:

Eş’ari'ler, ‘Allah’ın fiileri için sebeb aranamaz’ der. Onun fiileri hikmet ile bağlı da değildir. Çünkü Allah yaptığından sorumlu değildir. Sorumlu olan kullardır.

Maturidî'lere göre Allah abesten munezzehtir. Allah’ın fiilleri hikmeti icabı meydana gelir. Çünkü Allah Hakîm’dir, Alîm’dir. Allah tekvinî fiilerinde ve teklifî hükümlerinde hikmetini gösterdi ve irade etti. Hasılı Allah’ın fiileri hikmeti ile bağlıdır ve fiiller bir sebebe bağlıdır. Bu Allah’ın abesle meşgul olmamasının icabıdır. Allah yaptıklarından sorumlu değildir.

7-Ezelde mâduma hitab:

Eşari'ye’ye göre mâduma ezelde ilahî hitab taalluk eder. Buna göre Allah ezelde Mukellim’dir. Maturidîye’ye göre Allah ezelde Mukellim değildir. Çünkü mâduma ezelde ilahi hitab taalluk etmez.

8-Nubuvvet için Cinsiyet:

Eş’ari'lere göre nubuvvet için erkeklik şart değildir, kadınlar da nebi olabilirler. Nitekim Meryem, Asiye, Sare, Hâcer, Havva ve Musa (a.s.)’ın annesi nebidirler.
Maturidî'lere göre ise nubuvvetin şartlarından birisi erkek olmaktır. Kadınlar nebi olamazlar.

9-İbadetin ifası:

Eş’ariler, muslim olmayanın ibadetle mukellef olduğu reyindedir. Onlara göre gayri muslimler bu sebeble de ceza görürler. Maturidî'ler ise, muslim olmayanların ibadeti ifa ile mukellef almadıkları reyindedirler. Onlar kufurden dolayı ceza görürler ve fakat ibadeti ifa etmedikleri için cezaya çarptırılmazlar.

10-İrtidat:

Eş’ari'lerce, murted yeniden imana dönerse amelleri de avdet eder.
Maturidîlere göre ise murted imana dönse de amelleri avdet etmez.

11-Tevbe-i ye’s:

Eş’arilerce tevbe-i ye’s makbuldur. Maturilerce makbul değildir.

12-Kur’ân:

Eş’ari'lerce Kur’ân’ın bazı âyetleri, bazılarından büyüktür. Maturidî'lere göre ise, büyük olamaz.
 
Üst Ana Sayfa Alt